Kayıtlar

Şubat, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İcra Dairesince Fazla Tahsil Edilen Paranın İadesi - Dava Şartı – Hukuki Yarar – İstirdat – İcranın İadesi

Resim
  Açılmış bir davanın esasının incelenebilmesi (davanın mesmu, yani dinlenebilir olabilmesi) bazı şartların tahakkukuna bağlı olup, bunlara dava şartları denir. Dava şartlarından bir kısmı olumlu ( varlığı mutlaka gerekli ); diğer bir kısmı da, olumsuz (yokluğu mutlaka gerekli) niteliktedir. Hakim, önüne gelen bir davada, dava şartlarının mevcut olup olmadığını re'sen(kendiliğinden)gözetmelidir. Olumlu dava şartlarından biri de, davacının o davayı açmakta hukuki yararının bulunmasıdır. Açılmasında davacısı yönünden hukuki yarar bulunmayan bir dava, dava şartının yokluğundan dolayı reddedilmelidir. Hukuki yararın varlığı koşulunun mevcut olup olmadığı, her bir davada o davaya konu olayın somut özellikleri çerçevesinde, hakim tarafından değerlendirilmelidir. Bir hakkın, mahkeme kararına gerek olmaksızın, başka bir yolla ve aynı ölçüde güvenli olarak elde edilebilmesinin mümkün bulunduğu hallerde, o hakla ilgili olarak dava açılmasında hukuki yarar yoktur. Bazen

Ceza Yargılaması bakımından cep telefonu kayıtlarının delil değeri

Resim
  1982 tarihli Anayasa'nın 22. maddesi gereğince kural olarak herkes haberleşme özgürlüğüne sahiptir ve haberleşmenin gizliliği esastır. Ancak, yine aynı madde uyarınca, ulusal güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması nedenlerine dayalı olarak hakim kararıyla gizlilik kuralı askıya alınabilir. Tarafı olduğumuz ve onaylamakla iç hukuk mevzuatına dahil ettiğimiz "Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesi"nin 8. maddesinde de herkesin haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahip olduğu kurala bağlanmış, bu hakka bir kamu otoritesinin müdahalesinin ancak, ulusal güvenlik, kamu emniyeti, ülkenin ekonomik refahı, dirlik ve düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için, demokratik bir toplumda gerekli olan ölçüde ve yasayla öngörülmüş olmak koşuluyla söz konusu o

CEZA YARGILAMASINDA HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI

Resim
  CEZA YARGILAMASINDA HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI KURUMU  -GİRİŞ; Yürürlükten kaldırılan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu ile 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkındaki Kanundaki düzenleme de erteleme bir koşullu atıfet kurumu niteliği taşımakta, deneme süresi içerisinde yeni bir suçun işlenmemesi halinde mahkûmiyet vaki olmamış sayılmaktaydı. Buna karşılık 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda ise, erteleme sadece hapis cezasına özgü bir infaz rejimi olarak düzenlenmiştir. Bu sistemde, ertelemede, hükümle, denetim süresi zarfında kasıtlı yeni bir suç işlemediği ve kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davrandığı takdirde, hakkında hükmolunan hapis cezası infaz edilmiş sayılacaktır. Şayet hakkında hapis cezasının yanı sıra ya da adli para cezasına veya güvenlik tedbirine hükmedilmişse, adli para cezası ve güvenlik tedbirleri bakımından erteleme söz konusu olmayacaktır. Bu durum ertelemeyi hükümlü açısından yürürlükten kaldırılan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu sistemindeki

İşe İade Davaları Yasa Hükümleri Çerçevesinde İşe İade Davalarında Yargılama Süreci

Resim
  YASA HÜKÜMLERİ ÇERÇEVESİNDE İŞE İADE DAVASI YARGILAMA SÜRECİ İşçinin ekonomik açıdan işverenine kıyasla daha güçsüz bulunması nedeniyle 4857 sayılı İş Kanunu’nun işverene tanıdığı fesih hakkının haksız ve hukuka aykırı şekilde kullanıldığı durumlarda; işçinin bu haksız feshe karşı korunması gerekliliği, feshin geçerli nedenlere dayandırılması zorunluluğunu ve fesih bildirimine karşı dava hakkının kullanılabilmesini beraberinde getirmektedir. Bu nedenle kanun koyucu İş Kanunu’nda yapmış olduğu bazı düzenlemelerle işverence yapılan haksız fesihlere karşı işçiyi koruma altına almıştır. Bu nedenle; 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca; iş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir. FESİH BİLDİRİMİNE İTİRAZ VE USULÜ             Madde 20 -İş sözleşmesi feshedilen işçi, f

BOŞANMA DAVALARINDA YETKİLİ MAHKEME

Resim
  “BOŞANMA DAVALARINDA YETKİLİ MAHKEME” Evlilik birliğini son erdiren sebeplerden biri Medeni Kanunumuzun 161 ile 166. maddeleri arasında düzenlemiş boşanmadır. Boşanma, eşler hayattayken, kanunda öngörülmüş olan bir sebebe dayanarak, eşlerden birisinin açacağı dava sonucunda evlilik birliğine hakim kararı ile son verilmesi olarak tanımlanmıştır. Boşanma hususuna arz ettiği önem sebebiyle, Medeni Kanun’da Aile Hukuku kitabının birinci kısmında ayrı bir bölüm olarak düzenlenmiştir. Boşanma davası, evliliğin sona ermesine yönelik bir dava olup, mahkemeye başvurularak kullanılan yenilik doğuran bir hak söz konusudur.  Başvurulacak görevli ve yetkili mahkeme şüphesiz ki bir hayli önemlidir. Boşanma davaları bakımından görevli mahkeme 4782 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usullerine Dair kanun’un 4. Maddesine göre, Asliye Hukuk Mahkemesi derecesinde olan Aile Mahkemeleridir. Yasa koyucu boşanma davasında yetkili mahkeme hususunda ise farklı düzenlemeler geti

EŞLER ARASINDA MAL REJİMLERİ Alıntıdır

                                                                     SÜLEYMAN MORTAŞ                                                                        YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ                                                                               TETKİK  HAKİMİ  GİRİŞ          4721 sayılı Türk Medeni Kanununun kabulüyle, Türk aile hukukunda edinilmiş  mallara   katılma   rejimi   yasal   rejimi   olarak   kabul   edilmiştir.   Önceki,   743   sayılı   Türk  Kanunu      Medenisi,    mal   rejiminin   tasfiyesinde    özellikle  çalışmayan      kadın   aleyhine  düzenlemeler içermekteydi. Anılan önceki yasada, kabul edilen yasal mal rejimi olan  mal ayrılığı rejiminde, uygulamanın geliştirdiği katkı payı kavramı bir tarafa bırakılırsa,  evlilik    birliğinde   sahip     olunan     mallardan      çalışmayan      kadının     hiçbir   hakkı  bulunmamaktaydı.         Kadının     ev   işleri  yapması,     çocuk    yetiştirmesi