EŞLER ARASINDA MAL REJİMLERİ Alıntıdır
SÜLEYMAN MORTAŞ
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ
TETKİK HAKİMİ
GİRİŞ
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun kabulüyle, Türk aile hukukunda edinilmiş
mallara katılma rejimi yasal rejimi olarak kabul edilmiştir. Önceki, 743 sayılı Türk
Kanunu Medenisi, mal rejiminin tasfiyesinde özellikle çalışmayan kadın aleyhine
düzenlemeler içermekteydi. Anılan önceki yasada, kabul edilen yasal mal rejimi olan
mal ayrılığı rejiminde, uygulamanın geliştirdiği katkı payı kavramı bir tarafa bırakılırsa,
evlilik birliğinde sahip olunan mallardan çalışmayan kadının hiçbir hakkı
bulunmamaktaydı. Kadının ev işleri yapması, çocuk yetiştirmesi gibi emekleri
karşılıksız kalmaktaydı. Bu olumsuzlukları gidermek amacıyla yeni yasada edinilmiş
mallara katılma rejimine yer verildi. Düzenlemenin ülkemizin bünyesine ne kadar
uygun olduğunu kuşkusuz zaman gösterecekti. Ancak bilinen bir şey vardı ki,
rejiminin uygulanması ve tasfiyesi oldukça karmaşıktı. İşte bu çalışmada, yasada
kabul edilen mal rejimlerini kısaca gözden geçirirken, uygulamacılara yardımcı olmak
amacıyla yasal mal rejiminin de genel hatları üzerinde durulmuş, sınırlı ders saati
içerisinde Hâkim Adayı meslektaşlarımıza oldukça rafine bilgiler sunulmaya
çalışılmıştır.
BİRİNCİ BÖLÜM
MAL REJİMİNİN GENEL ESASLARI
I.KAVRAM VE KAPSAM
Mal rejimi kavramı ile eşler arasında, eşlerin mallarının tabi olduğu hukuki
rejimi, malların yönetimini, eşlerin birbirlerinin mallarının üzerinde hak ve yetkileri ile
borçlardan sorumluluklarına ilişkin düzenlemeler anlaşılır. Eşler arasındaki
malvarlıklarının yönetiminde eşlerin birbirlerine ve üçüncü kişilere karşı olan
durumları genel malvarlığı kurallarından ayrılmaktadır.1
Türk Medeni Kanununda mal rejimleri 202 ila 281. maddeler arasında
düzenlenmiştir. Bu bağlamda; 202 ila 217 maddeleri arasında mal rejimlerine ilişkin
genel hükümler, 218 ila 241 maddelerinde kural/yasal mal rejimi olan edinilmiş
mallara katılma rejimi, 242 ve 243. maddelerinde mal ayrılığı, 244 ila 255 maddeleri
arasında paylaşmalı mal ayrılığı rejimi, 256 ila 281 maddeleri arasında ise mal
ortaklığı rejimi düzenlenmiştir.
1 DURAL , Mustafa / ÖĞÜZ, Tufan/ GÜMÜŞ , Alper , Türk Özel Hukuku , C. III, AİLE HUKUKU, ,
İstanbul 2005, s.299.
1
----------------------- Page 2-----------------------
II. MAL REJİMİNİN TÜRLERİ
A. Akdi Mal Rejmi
1.Genel Olarak
Eşler evliliğin tabi olacağı mal rejimini bir sözleşme ile belirleyebiliriler. Ancak
eşler bu konuda sözleşme serbestîsine sahip olmayıp ancak kanunda tipleri
belirlenen mal rejimlerinden birisini seçebilirler.
Bilindiği gibi 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinde yasal mal rejimi olarak
mal ayrılığı, akdi rejim olarak da mal birliği, mal ortaklığı ve sınırlı mallarda ortaklık
rejim tipleri düzenlenmişti. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun da yasal mal rejimi
edinilmiş mallara katılma rejimi, akdi mal rejimi ise; mal ayrılığı, paylaşmalı mal
ayrılığı ve mal ortaklığı olarak yer almıştır.
2. Şartları
a. Ehliyet
Mal rejimi sözleşmesi, ancak ayırt etme gücüne sahip olanlar tarafından
yapılabilir. Küçükler ile kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızasını almak zorundadırlar
2
( TMK m. 204). Evlilik daha küçük yaşlarda da yapılabileceğinden yasa mal rejimi
yapılması için ergin olmayı aramamış, ayırt etme gücüne sahip olmayı yeterli
saymıştır. Mal rejimi sözleşmesi yapma kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardandır. Bu
nedenledir ki yasada yasal temsilcilerin rızasından bahsedilmiştir. Daha açık ifadesi
ile yasal temsilci ilgili eş adına temsilen mal rejimi sözleşmesi yapamayacaktır. Eşler
mal rejimi sözleşmesi ni bizzat yapmak zorundadırlar. Mal rejimi sözleşmesinde
3
bilgili eş velayet altında ise veli tarafından , kısıtlı ve kendisine vasi atanmışsa vasi
tarafından bu rızanın verilmesi gerekir.4
b. Şekil
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra
evlenenler; evlenmeden önce veya sonra noterde (düzenleme veya onaylama
şeklinde)5 yapacakları mal rejimi sözleşmesiyle, kanunda gösterilen akdi mal
rejimlerinden birini, ancak kanunda yazılı sınırlar içinde seçebilirler veya evlenme
2 “Erkek veya kadın onyedi yaşını doldurmadıkça evlenemez.Ancak, hakim olağanüstü durumlarda ve
pek önemli bir sebeple onaltı yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir”
(TMK m.124).
3 Bilindiği gibi TMK 336 ncı maddesi uyarınca evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte
kullanırlar. İşte bu halde rızayi ana ve babanın birlikte vermeleri gerekir. Velayet eşlerden birisini
överilmişse bu eş tarafından zazanın verilmesi gerekir. Evlilik dışı doğumlarda ise velayet annede
olacağından kaza anında anne tarafından verilmesi gerekir ( TMK m.337 ).
4
Kısıtlılar bakımından vasinin izninden başka vesayet makamının da izninin gerekli olduğu
unutulmamalıdır( TMK m462/9).
5
Mal rejimi sözleşmesinin mutlaka noterde yapılması zorunludur. Noterde, düzenleme veya onaylama
şeklinde yapılması, mal rejimi sözleşmesinin geçerlilik koşuludur.
2
----------------------- Page 3-----------------------
başvurusu sırasında, yetkili evlendirme memuruna hangi mal rejimini seçtiklerini
yazılı olarak bildirebilirler.6
Ayrıca; mal rejimi sözleşmesinin bizzat taraflarca yapılması zorunludur,
vekil aracılığıyla mal rejimi sözleşmesi yapılamaz.
B. Kanuni/Kural Mal Rejimi
Eğer mal rejimine ilişkin bir sözleşme yapmamışlarsa, aralarında kanun gereği
“edinilmiş mallara katılma” rejimi geçerli olur. Diğer bir ifadeyle Noterde bir mal rejimi
sözleşmesi yapmamışlarsa veya evlenme başvurusu sırasında hangi mal rejimini
seçtiklerini yetkili evlendirme memuruna yazılı olarak bildirmemişlerse, evlenme
tarihinden geçerli olmak üzere, yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma
rejimine tabi olurlar. (TMK. m.202/1)
743 sayılı Türk Kanunu Medenisi; yasal mal rejimi olarak mal ayrılığını; akdi
rejim olarak da; mal birliği, mal ortaklığı ve sınırlı mallarda ortaklık rejimlerini kabul
etmişti. 1.1.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ise, eşler
arasında yasal rejim olarak “edinilmiş mallara katılma” rejimini, akdi mal rejimleri
olarak da, mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı ve mal ortaklığı rejimini kabul etmiştir.
Edinilmiş mallara katılma rejimine ilişkin hükümler, büyük oranda İsviçre
Medeni Kanunundan alınmıştır.
III. MAL REJİMİNİN SINIFLANDIRILMASI
A.Olağan mal rejimi
Zorunlu olarak başka bir mal rejiminin seçildiği ya da başka bir mal rejimine
geçildiği haller hariç, edinilmiş mallara katılma rejimi, paylaşmalı mal ayrılığı ve mal
ortaklığı rejimleri olağan mal rejimleridir.
B. Olağanüstü Mal Rejimi
Kanunun belirttiği olağanüstü durumlarda, mal ayrılığı rejiminin doğrudan ya
da hâkim kararıyla veya eşlerden birisinin isteği üzerine belirlendiği durumlarda
olağanüstü bir mal rejiminden söz edilir. Şu hale göre olağanüstü mal rejimi sadece
mal ayrılığı rejimidir. Zira olağanüstü durumlarda seçilen/geçilen mal rejimi mal
ayrılığı rejimidir.7
1- Genel Olarak Olağanüstü Mal Rejimine Geçiş
a. Eşlerin Talebi İle
Haklı bir sebep varsa, hakim eşlerden birinin istemi üzerine, mevcut mal
rejiminin mal ayrılığına dönüşmesine karar verebilir (TMK. m.206) .
6 evlendirme memurlarının mal rejimi sözleşmesi yapma yetkileri yoktur. Onlar, sadece, evlenme
başvurusu sırasında, evleneceklerin hangi mal rejimini seçtiklerine dair varsa yazılı başvurularını
alabilir. Ve bunu evlenme defterine geçerler.
7
Rs 300.
3
----------------------- Page 4-----------------------
aa. Birlikte Yaşamaya Ara Verilmesi Halinde
Bilindiği gibi eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya
ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına
sahiptir(TMK m. 197/1). İşte bu halde birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir
sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır(TMK
m. 197/2). Öğretide hâkimin eşlerin mallarının yönetimine ilişkin alacağı tedbirlerin
olağanüstü mal rejimi olan mal ayrılığına geçiş olacağı ileri sürülmektedir ki8
kanaatimizce bu tespit yerindedir.
bb. Haklı Nedene Dayalı Olarak Olağanüstü Mal Rejimine
Geçiş
aaa. Genel Olarak Haklı Sebep
Haklı sebepler kanunda sayma yoluyla belirtilmemiştir. Her olayın özelliğine
göre hakim takdir edecektir. Sözgelimi Yargıtay bir kararında; eşlerin fiilen ayrı
yaşıyor olmalarını tek başına, Türk Medeni Kanununun 206. maddesi uyarınca haklı
sebep olarak yorumlanamayacağını ve bu halin mal ayrılığına geçilmesi için yeterli
neden sayılamayacağını belirtmiştir.9
bbb. Kanuni Örneklemeler
Kanunda bazı durumlarda haklı sebebin varlığı karine olarak kabul edilmiş ve
bunlar örnekleme yoluyla sayılmıştır. Şu hallerde haklı sebep vardır :
8 Bkz AYAN, Serkan, Evlilik Birliğinin Korunması, Ankara 2004, s. 249-250; DURAL/ ÖĞÜZ/
GÜMÜŞ, s.265.
9 “Davacı koca 31.12.2002 tarihinde açtığı dava ile; karısıyla ayrı yaşadıklarını, boşanmaya kararlı
olduğunu, katılma rejiminin kendisi için külfet getireceğini ileri sürerek, eşiyle aralarındaki mal rejiminin
1.1.2002 tarihinden itibaren “Mal Ayrılığı Rejimi” olduğuna karar verilmesini istemiştir.Dosyadaki
kanıtlara göre; tarafların 1985 yılında evlendikleri, davacı kocanın 15.11.2000 tarihinde evlilik birliğinin
temelinden sarsılması nedenine dayanarak açtığı boşanma davasının; başka kadınla ilişkisi
bulunduğu ve karısını dövmesi nedeniyle tam kusurlu bulunarak reddedildiği, bu kararın 29.1.2002
tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Kocanın devlet memuru olarak çalıştığı, düzenli geliri ve
taşınmaz malı bulunduğu, davalı kadının ise ev hanımı olduğu, geliri ve malvarlığının bulunmadığı da
dosya kapsamıyla sabittir.4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihinden
önce evlenmiş eşler arasında; 1.1.2002 tarihine kadar, daha önceden tabi oldukları mal rejimi devam
eder. Eşler, 1.1.2002 tarihinden başlayarak başka bir mal rejimini seçmedikleri taktirde, 1.1.2002
tarihinden geçerli olmak üzere, yeni kanunun yasal mal rejimi olarak kabul ettiği “Edinilmiş Mallara
Katılma Rejimini” seçmiş sayılırlar (4722 Sayılı Kanun m.10/1) Eşler arasındaki mal rejimi; eşlerden
birinin ölümü, evliliğin iptali, boşanma başka bir mal rejiminin kabulüyle sona ereceği gibi mal ayrılığına
geçilmesine karar verilmesi hallerinde, dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer
(TMK.m.206,225)
Temyiz incelemesine konu olan davada; mahkeme kararıyla mal ayrılığı rejimine geçilmesini
(TMK.m.206) isteyen davacı, diğer eşin malvarlığının borca batık olması, ortaklıktaki payının
haczedilmiş olması ve benzeri sebeplerden biriyle ortaklığın menfaatlerini tehlikeye düşürdüğünü
kanıtlayamamıştır. Tek başına, eşlerin fiilen ayrı yaşıyor olmaları Türk Medeni Kanununun 206.
maddesi uyarınca haklı sebep olarak yorumlanıp mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi için
yeterli değildir. Bunun kabulü; kendi kusurlu davranışıyla ayrı yaşamaya neden olan eşin; diğer eşin
ileride doğabilecek katılma alacağı hakkını ortadan kaldırmasına olanak tanımak sonucunu doğurur.
Bu ise, hiç kimsenin kendi kusurlu davranışıyla kendi lehine sonuç elde edemeyeceğine yönelik temel
hukuk ilkesine aykırı olur. Açıklanan nedenlerle kanıtlanamayan davanın reddi gerekirken yazılı
olduğu şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. 2.
H.D., 18.4.2005, 2005/3039-6149(vurgu bana aittir).
4
----------------------- Page 5-----------------------
Diğer eşe ait malvarlığı borca batık ise veya mal ortaklığında ortaklıktaki
payı haczedilmiş ise,
Diğer eş, istemde bulunan eşin veya ortaklığın menfaatlerini tehlikeye
düşürmüş ise, (örneğin, diğer eşin hiç çalışmaması, birlik giderlerine ve
birliğe hiçbir katkıda bulunmaması, sorumsuz ve hesapsız şekilde
borçlanması bu hale örnek gösterilebilir.)
Diğer eşin, ortaklık malları üzerinde bir tasarruf işlemi yapılması için
gereken rızasını haklı bir sebep olmaksızın esirgemesi,
Diğer eşin, istemde bulunan eşe, mal varlığı, geliri, borçları veya ortaklık
malları hakkında bilgi vermekten kaçınması,
Diğer eşin sürekli olarak ayırt etme gücünden yoksun olması,
Bu hallerden birinin gerçekleşmesi halinde, eşlerden birinin istemi üzerine hakim,
mevcut mal rejiminin mal ayrılığına dönüşmesine karar verebilecektir. (TMK. m. 206)
ccc. Yetki
Mevcut mal rejiminin mal ayrılığına dönüşmesi davasında yetkili mahkeme,
eşlerden herhangi birinin yerleşim yeri mahkemesidir (TMK.m.207) .
b. Alacaklının Talebi İle Olağanüstü Mal Rejimine Geçiş
Mal ortaklığını kabul etmiş olan eşlerden birine karşı icara takibinde bulunan
alacaklı da, haciz uygulamasından zarara uğrarsa, hâkimden mal ayrılığına karar
verilmesini isteyebilir. (TMK. m.210/1) Alacaklının istemi her iki eşe yöneltilir. Yetkili
mahkeme, borçlu eşin yerleşim yeri mahkemesidir. Alacaklı tatmin edildiği takdirde,
eşlerden birinin istemi üzerine hâkim, mal ortaklığının yeniden kurulmasına karar
verebilir.
c. Kanun Gereği Olağanüstü Mal Rejimine Geçiş
Eğer eşler, mal rejimi sözleşmesiyle aralarında “mal ortaklığını” kabul
etmişlerse, eşlerden birinin iflasına karar verildiği takdirde, ortaklık kendiliğinden mal
ayrılığına dönüşür (TMK. m.209).kanun gereği olağanüstü mal rejimine geçişin salt
mal ortaklığı rejimi için kabul edildiği ve olağanüstü mali rejimi olan mal ayrılığına
geçişin bir mahkeme hükmüne gerek kalmaksızın kendiliğinden gerçekleşeceği
unutulmamalıdır.
d. Tasfiye
Yasal ve akdi mal rejimlerinden mal ayrılığına geçildiği taktirde, kanunda
aksine hüküm bulunmadıkça, eşler arasında önceki mal rejiminin tasfiyesi, bu rejime
ilişkin hükümlere göre yapılır (TMK. m.212). Maddenin ifadesi yanlış anlamaya
müsait ise de, kastedilen şudur: olağanüstü mal rejimine geçişte, önceki mal rejimi
tasfiye edilecektir. Tasfiye edilecek mal rejimi önceki mal rejimi olduğuna göre tasfiye
önceki mal rejimi hükümlerine göre yapılacaktır. Demek ki tasfiye edinilmiş mallara
katılma rejimi, paylaşmalı mal ayrılığı rejimi ya da mal ortaklığı rejimlerinden hangisi
kabul edilmişse o hükümlere göre tasfiye gerçekleştirilecektir.
5
----------------------- Page 6-----------------------
2. Olağanüstü Mal Rejiminin Sona Ermesi
TMK m. 208/2 uyarınca, mal ayrılığına geçişi gerektiren sebebin ortadan
kalkması halinde hakim, yine eşlerden birinin istemi üzerine, eski mal rejimine
dönülmesine karar verebilir. Bu durum sadece olağanüstü mal rejimine geçiş
nedeninin ortadan kalkması halinde mümkündür ve ancak hakim kararıyla olur. Yine
TMK m. 208/21 uyarınca da eşler, her zaman yeni bir mal rejimi sözleşmesiyle
önceki veya başka bir mal rejimini kabul edebilirler. Bu ancak eşlerin anlaşması ile
mümkündür ve dikkat edildiğinde anlaşma için olağanüstü rejime geçişi gerektiren
nedenin ortadan kalkmasına gerek yoktur.10
Bilindiği gibi mal ortaklığını kabul etmiş olan eşlerden birinin iflasına karar
verildiği takdirde, ortaklık kendiliğinden mal ayrılığına dönüşüyordu(TMK m. 209).
Yine, mal ortaklığını kabul etmiş eşlerden birine karşı icra takibinde bulunan alacaklı,
haczin uygulanmasında zarara uğrarsa, hâkimden olağanüstü mal rejimine
geçilmesine karar verilmesini isteyebiliyordu(TMK m. 209). İşte bu hallerde borç ifa
edilmiş yada alacaklı herhangi bir şekilde tatmin edilmiş ise eşlerden birinin istemi
üzerine hakim, mal ortaklığının yeniden kurulmasına karar verebilir yada eşler, mal
rejimi sözleşmesiyle edinilmiş mallara katılma rejimini kabul edebilirler(TMK m. 211).
Kanun, mal ayrılığına geçişi gerektiren sebebin ortadan kalkması halinde, eski
rejime dönülmesi isteğine ilişkin davada yetkili mahkemeyi ayrıca göstermemiştir.
Eski rejime dönülmesi davasından da yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri
mahkemesi olması gerekir, zira mevcut mal rejiminin mal ayrılığına dönüşmesine
hangi mahkeme karar vermişse, mal ayrılığına geçişi gerektiren sebebin ortadan
kalkması halinde eski rejime geri dönülmesi istemine ilişkin davanın da aynı
mahkemede görülmesi işlemde paralellik olarak kıyasen düşünülebilir.11
.
IV. TASFİYEDE GÖREV VE YETKİ
A.Yetki
İster yasal rejim olan edinilmiş mallara katılma rejimi, ister sözleşmeyle kabul
edilen akdi mal rejimi olsun; eşler arasındaki veya evlilik birliğinin ölümle sona ermesi
halinde; sağ eş ile ölen eşin mirasçıları arasındaki bütün mal rejiminin tasfiyesine
ilişkin davalarda aşağıdaki yetki kuralları geçerlidir.
1. Mal Rejiminin Ölümle Sona Ermesinde Yetki
Mal rejimi, ölümle sona ermişse, ölenin son yerleşim yeri mahkemesi
yetkilidir(TMK.214/1).
2. Boşanma Ve Evlenmenin İptali Nedeniyle Mal Rejiminin Sona
Ermesinde Yetki
Boşanmaya12, evliliğin iptaline karar verilmesi durumunda, bu davalarda yetkili
olan mahkeme tasfiye davalarında da yetkilidir(TMK.214/2).
10 TMK m. 208’ in 1. ve 2. fıkralarını karşılaştırınız.
11
Uygulamada Yüksek mahkemenin emsal bir kararına rastlamadık.
12
Ayrılığa karar verilmesi istenmiş ( TMK m. 167 ) ya da boşanma davası sonucu hakim ayrılığa karar
vermiş ise ( TMK m. 170/1) hakim ayrılığın süresine ve eşlerin durumlarına göre aralarında
6
----------------------- Page 7-----------------------
3. Mal Ayrılığına Karar Verilmesi Nedeniyle Tasfiyede Yetki
Hâkim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda, mal ayrılığına
karar veren mahkeme tasfiye davasında da yetkili olan mahkemedir(TMK.214/2).
4. Genel Olarak Diğer Hallerde Yetkili Mahkeme
Yukarıda sayılan haller dışındaki diğer durumlarda, davalı eşin yerleşim yeri13
mahkemesi tasfiye davalarında yetkilidir(TMK.214/son).
B. Görev
Görev aile mahkemesine, o yerde henüz aile mahkemesi kurulmamışsa bu
sıfatla ilgili asliye Hukuk mahkemesine aittir. Bu konuda aile mahkemesi bulunmayan
yerlerde asliye hukuk mahkemelerinin davaya “aile” sıfatıyla baktıklarını
belirtmelidirler.
V. ALACAKLILARIN KORUNMASI
Mal rejiminin kurulması, değiştirilmesi veya önceki rejimin tasfiyesi, eşlerden
birinin veya ortaklığın alacaklılarının üzerinden haklarını alabilecekleri malları
sorumluluk dışında bırakamaz. Kendisine böyle mallar geçmiş olan eş, borçlardan
kişisel olarak sorumludur. Ancak söz konusu malların borcu ödemeye yetmediğini
ispat ettiği takdirde bu ölçüde kendisini sorumluluktan kurtarabilir (TMK. m.213)
İfadeden de anlaşılacağı üzere, borçlu olmayan eş kendisine geçen mal veya
malların değeriyle sınırlı olarak sorumlu olacaktır. Konuyu şöyle açılayabiliriz:
alacaklı önce borçlu eşe gidecektir. Alacaklı borçlu eşten alacağını alarak tatmin
olmamışsa bu takdirde ancak diğer eşe gidebilecektir. Mal rejimi kurulduğunda ya da
olağanüstü mal rejimine geçildiğinde önceki rejim tasfiye edilecektir. Bu halde,
önceki rejimin tasfiyesi halinde; eşlerden birinin yada mal ortaklığı rejiminde
alacaklıların haklarını alabilecekleri malları sorumluluk dışında çıkarmayacaktır.
KAMACI’ nın ifadesiyle tasfiye sonucu, kendisine, mal geçmiş olan eş, “bu mal
tasfiyede bana düştü, o nedenle bu malı, alacağınıza karşılık haczedemezsiniz”
deme lüksüne sahip değildir.14
VI. BİR EŞİN MALLARININ YÖNETİMİNİN DİĞER EŞE BIRAKILMASI
A. Şekli
a. Mal Rejimi Sözleşmesiyle
Mal rejimi sözleşmesiyle akdi veya kanuni mal rejimlerinde; eşlerden biri, açık
veya zımni, ister kişisel olsun ister edinilmiş yada ortak olsun, mallarının yönetimini
diğer eşe bırakabilir (TMK. m.215) .
sözleşmeyle kabul edilmiş olan mal rejiminin kaldırılmasına karar verebilir(TMK m. 180). Bu halde de
yetkili mahkemenin TMK m. 214/2 gereğince belirleneceği kıyasen düşünülür. Bkz. DURAL/ ÖĞÜZ/
GÜMÜŞ, s.313; GENÇCAN, 154.
13 HUMK m. 9/1 deki genel yetki kuralına benzer
14
KAMACI, Mahmut, “Mal Rejimleri”, Yayınlanmamış Makale, s.7.
7
----------------------- Page 8-----------------------
b. Hizmet Veya Şirket Sözleşmesiyle
Bir eşin mallarının yönetimi bir hizmet sözleşmesi ya da şirket sözleşmesi
çerçevesinde diğer eşe bırakılabilir. B.Uygulanacak Hükümler
Malların yönetiminin mal rejimi sözleşmesiyle diğer eşe bırakılması halinde
vekâlet hükümleri, hizmet ya da şirket sözleşmesiyle yönetimini diğer eşe bırakılması
halinde ise hizmet akdine ya da şirketler hukukuna ilişkin hükümler uygulanır. 15
VII. MALLARIN ENVANTERİNİN YAPILMASI İSTEĞİ
Eşlerden her biri, diğerinden her zaman mallarının envanterinin resmi senetle
yapılmasını isteyebilir. Bu envanter, malların getirilmesinden başlayarak bir yıl içinde
yapılmışsa, aksi ispatlanmış olunmadıkça bu envanterin doğru olduğu kabul
edilir(TMK m. 216).
VIII. EŞLER ARASI BORÇ İLİŞKİLERİ
A. Cebri İcra Yasağının Olmaması
Eşler arasındaki mal rejimi; ister yasal rejim olan edinilmiş mallara katılma
rejimi olsun, ister akdi mal rejimlerinden biri olsun; mal rejimi, eşler arasındaki
borçların muaccel olmasını önlemez (TMK. m.217). İfadeden de anlaşılacağı üzere
mal rejiminden kaynaklanan alacak dışında şu ya da bu nedenle aralarındaki bir
alacak borç ilişkisi nedeniyle her zaman vadesi gelmiş alacakları için diğeri aleyhine
takip yapabilir, alacağın yerine getirilmesini isteyebilir.16 Eşlerin birbirlerine olan
borçlarından dolayı zamanaşımı işlemez, evlilikten önce işlemeye başlamış ise
zamanaşımı kesilir(BK m. 132/3)17. Cebri icra yasağının kaldırılmış olmasına ve mal
rejiminin eşler arasındaki borçların muaccel olmasını önlemez ise de Borçlar
Kanunundaki bu hüküm kaldırılmamıştır. Kanaatimizce evlilik birliğinin korunması
açısından ve eşler arasında çekişme meydana getirilmemesi açısından
düzenlemenin ayakta olması isabetlidir. Evlilik süresince eşler böyle bir yola gitmeyi
de mümkün olduğunca istemeyeceklerdir.
B. Borçların ertelenmesi isteği
1. Genel Olarak
Borcun yerine getirilmesi halinde evlilik birliğini tehlikeye düşürür ölçüde diğer
eşi ciddi güçlüklere duçar edecekse bu eş borcun ödenmesi için hâkimden uygun bir
önel isteyebilir(TMK. m.217).
15
Kuşkusuz bu halde borçlar kanunundaki vekalet hükümleri uygulama yeri bulmayacaktır. Bkz.
GENÇCAN, s.165.
16 Bu düzenlemeye göre, yeni Medeni Kanun, eski yasadaki (TKM. m.165/1) “eşler, evlenmenin
devamı müddetince kanunen muayyen haller haricinde diğerine karşı cebri icra talebinde
bulunamaz..”. şeklindeki cebri icra yasağını kaldırmıştır.
17 “Aşağıdaki hallerde müruru zaman cereyan etmez ve cereyana başlamış ise inkıtaa uğrar...
Nikah devam ettiği müddetçe karı kocadan birinin, diğeri zimmetinde olan alacakları hakkında “(BK m.
132).
.
8
----------------------- Page 9-----------------------
2. Teminat İstenmesi
Bir eşin borcun ertelenmesini istemesi üzerine şartlar gerektiriyorsa, hâkim,
istemde bulunan eşin teminat göstermesini ister(TMK. m.217).
İKİNCİ BÖLÜM
KANUNİ/KURAL MAL REJİMİ
( EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİ)
I. GENEL OLARAK DÜZENLEME
4721 sayılı Türk Medeni Kanununda kural/kanuni mal rejimi olarak edinilmiş
mallara katılma rejimi benimsenmiştir( TMK m. 202 /1). Bu rejimde, edinilmiş mallar
ve kişisel mallar olmak üzere her eşe ait iki çeşit mal vardır.
Kanunda bir yenilmiş ve kişisel malların neler olduğu sırasıyla 219 ve 220.
maddelerde gösterilmiştir. Şimdi bunlara kısaca bakalım.
A. Edinilmiş mallar
1. Kanuni Edinilmiş Mallar
Kanunda edinilmiş mal; “her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını
vererek elde ettiği mal varlığı değerleri” olarak ifade edilmiştir ( TMK m. 219 /1) .
a. Edinilmiş Malda Bilinmeyenler, Katılma Alacağı Kavramı
ve “Karşılık”
Edinilmiş mallarda, katılma alacağı kavramı artık değere katılma ifadesi
yerine kullanılmaktadır. Aşağıda açıklanacağı üzere katılma alacağı bir eşin
mallarının yarısına katılmak değil, artık eğerin yarısına katılmak olarak kullanılmalıdır.
Yasada ifadesini bulan eşinin çalışması karşılığı kavramında karşılığın neleri ifade
ettiğine bakmak gerekir. Karşılık kavramı ile eşlerden birisinin emeği karşılığı elde
ettiği malvarlığının ifade edildiği kabul edilmektedir.18
b. Edinilmiş Malda Kanuni Örneklemeler
aa. Çalışma Karşılığı Edinmeler
Çalışma karşılığı edinimler bir bedel karşılığı yapılan mesleki ve bedeni
faaliyet sonucu elde edilen mal varlıklardır. Kuşkusuz faaliyet bir ticari işletmenin
çalıştırılması şeklinde de olabilir ve buradan elde elden kazançlar da edinilmiş maldır.
Edinilmiş malların temelinde emek, çalışma ve işgücü esası hakimdir. Bu bağlamda
ölünceye kadar bakma akdi çerçevesinde elde edilen mallar edinilmiş maldır.19
Çalışma fikri ve bedeni olabilir. 20 Bu ilke ışığında, çalışma ve emek karşılığı
18 ACAR, Faruk, Aile Hukukumuzda Mal Rejimleri Ve Eşin Yasal Miras Payı, Ankara- 2007, s.40-
41.
19 GENÇCN, 566.
20 ACAR, s. 47.
9
----------------------- Page 10-----------------------
olmayan, örneğin, bağış, miras yoluyla gelen mallar, edinilmiş mal değil, kişisel
maldır. Ancak bu bağlamda sözgelimi bir garsona verilen bahşişin çalışma karşılığı
olduğunun kabulü gerekir.21
Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait olan ve evlilik birliği içinde
edinilmeyen mallar, kişisel mallardır.
bb. Sosyal Güvenlik, Sosyal Yardım Ve Sandık
Ödemeleri
Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele
yardım amacıyla kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler,(sözgelimi, emekli
sandığı, sosyal sigortalar kurumu, bağ-kur22 ve personeline yardım amacıyla kurulan
yardımlaşma ve dayanışma sandıklarınca yapılan ödemeler) edinilmiş maldır.
Unutmamak ve karıştırmamak gerekir ki, sosyal güvenlik veya sosyal yardım
kurumlarınca ya da çalışma gücünün kaybı nedeniyle hak sahibi eşe ödenen
tazminatların, mal rejiminin sona ermesinden sonra bakiye hayat süresine tekabül
eden kısmı o eşin kişisel maldır. Bunun hesabını aşağıda kişisel mallar kısmında
yapacağız. Emekli ikramiyesi ise bu yönteme tabi olmayıp edinilmiş mallara katılma
rejimi döneminde alınan emekli ikramiyesi edinilmiş maldır. Yargıtay uygulaması da
bu yöndedir.23
cc. İşgücü Kaybı Tazminatları
İşgücü kaybı nedeniyle ödenen tazminatlarda edinilmiş maldır(TMK
219/3).Sözgelimi iş kazası sonucu ödenen tazminatlar ile trafik kazası sonucu
ödenen tazminatlar bu kapsamdadır. Kuşkusuz mal rejiminin devam ettiği süreyi
kapsayan dönem için verilen tazminatların edinilmiş mal olacağı açıktır.
Öğretide bu kurum ve kuruluşlarca yapılan ödemeler dışında, özel hayat
sigortası yapan şirketler tarafından yapılan ödemeler kişisel mal sayılacağı ileri
sürülmektedir.24 Özuğur; özel hayat sigortalarına sigorta pirimi edinilmiş mallardan
21 ACAR, aynı yerde
22
Kurumların tek bir sosyal güvenlik çatısı altında birleştirildiğini hatırlatmak gerekir. Bkz. 5502 Sayılı
Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu, RG. 20.5.2006 Sayı: 26173.
23 “1.1.2002 tarihinde 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu yürürlüğe girmiş, edinilmiş mallara katılma
rejimi, yasal mal rejimi olarak kabul edilmiştir. (TMK.202.md.)Yasal mal rejimi boşanma davasının
açıldığı tarihte (7.5.2004) sona ermiştir. (TMK.225/son)Davalı koca 29.1.2003 tarihinde emekli olmuş,
Oyak ve Emekli Sandığı tarafından kendisine toplu ödeme yapılmıştır. Davaya konu 34 KNC 46 plakalı
araç ise, davalı koca tarafından 15.5.2003 tarihinde alınmış ve 28.5.2003 tarihinde koca adına tescil
edilmiştir.Kocanın aracın emekli ikramiyesi ile alındığı hakkındaki savunmasının aksi de
kanıtlanmamıştır.Alınan emekli ikramiyesi edinilmiş mallardandır. Dava konusu araçta edinilmiş malla
(emekli ikramiyesi ile) alınmıştır. Mahkemece; kocaya sosyal yardım kurumunca uygulanan usule göre
ömür boyunca irat bağlanmış olsaydı, mal rejiminin sona erdiği tarihte (boşanmanın dava tarihinde
TMK.225.md.) bundan sonraki döneme ait iradın peşin sermayeye çevrilmiş değerinin hesaplanması,
aracın ise edinilmiş mallardan kabul edilmesi, tasfiye hesabının bu esaslar çerçevesinde
değerlendirilmesi, gerektiğinde bilirkişiden de görüş alınması ve sonucu uyarınca karar verilmesi
gerekir. (TMK.m.228/2) Bu husus üzerinde durulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir” 2.
HD, 01.11.2006, 2006/6845-14701.
24 KILIÇOĞLU, Ahmet, Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi, Ankara- 2002, s. 43.
10
----------------------- Page 11-----------------------
ödenmiş ise, sigorta şirketinin yaptığı ödemelerin de edinilmiş mal sayılması
gerektiğini haklı olarak savunmaktadır.25
dd.Kişisel Malların Semereleri
Kişisel malların gelirleri de edinilmiş mal sayılacaktır. Sözgelimi evlenirken
kadına babası tarafından bir inek verilmiş olsun, ineğin kendisi kişisel mal iken, evlilik
sırasında ondan elde edilen süt ile doğan buzağı edinilmiş maldır. Yine eşlerden
birine, babasından intikal eden taşınmaz, kiraya verilmiş ise, kira geliri edinilmiş
maldır. Bankaya yatırılan manevi tazminat kişisel mal iken, faiz geliri edinilmiş
maldır.26 Örnekleri çoğaltmak mümkündür. Ancak, eşler, mal rejimi sözleşmesiyle
kişisel malların gelirlerini ve bir mesleğin icrası veya işletmenin faaliyeti sebebiyle
doğan edinilmiş mallara dahil olması gereken mal varlığı değerlerinin edinilmiş
mallarla dahil olmayacağını kararlaştırabilirler (TMK. m.221).
ee. Edinilmiş Malların Yerine Geçen Değerler
Edinilmiş mal satılıp yerine başka bir mal alındıysa o da edinilmiş mal
olacaktır. Sözgelimi evlilik sırasında bir eşin maaş geliri ile aldığı araba edinilmiş
maldır. Bunu satıp ev alması halinde ev de edinilmiş maldır. Benzer şekilde kadın
kazancını tasarruf edip altın almış sonra bozdurarak araba almışsa araba da
edinilmiş malın yerine geçecektir. Bu değerler hem edinilmiş mal hem de kişisel
maldan karşılanmışsa yapılan katkının ağırlığına göre değerlendirme yapılır. Yani
katkının ağırlığı edinilmiş malda ise bu değer edinilmiş mal kabul edilecek, ancak
kişisel mal lehine bir denkleştirme yapılacaktır. Katkı eşit olursa edinilmiş mal kabul
edilir.27 Mülkiyet hakkını satarak başka bir hak, sözgelimi sınırlı ayni hak alınması
durumunda bu hak edinilmiş mal yerine geçen değerdir.28
2. Akdi Edinilmiş Mallar
Eşler ortak olmayan çocuklarının ve onların altsoylarının saklı paylarını
zedelememek kaydıyla artık değere katılmada mal rejimi sözleşmesiyle başka bir
esas kabul edilebilir(TMK m.237).
25 ÖZUĞUR, Ali İhsan, Mal Rejimleri, 4. B, Ankara–2007, s.40.
26 Değer artışı ve şirket vs tasfiyesi halinde elde edilen kazanç edinilmiş mal değildir. Bir tarladan kum,
çakıl vs satışı halinde bunun da edinilmiş mal olacağı kabul edilmektedir. Bkz. DURAL/ ÖĞÜZ/
GÜMÜŞ, s.328.
27
TMK m.222/3 kıyasen(Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilir).
28 DURAL/ ÖĞÜZ/ GÜMÜŞ, s.331.
11
----------------------- Page 12-----------------------
B. Kişisel Mallar
1. Kanuni kişisel mallar
a. Kişisel mal kavramı
Edinilmiş mallara girmeyen diğer mal varlıkları sadece eşlerden birisi ile ilgili
malvarlığı olarak kabul edilmektedir. Kanunda örnekleme yoluyla kimi malların kişisel
mal olacağı gösterilmiştir.
b. Kanuni Örneklemeler
aa. Kişisel Kullanıma Tahsisli Mal
Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşyadır. Sözgelimi, makyaj
takım, dikiş makinesi, epilasyon aleti, saç düzleştirici gibi eşyalar kadının kişisel
kullanımına yarayan eşyadır. Buna karşılık kol düğmesi, traş makinesi gibi eşyalar
erkeğin kişisel kullanımına yarayan eşyadır. Burada önemli olan eşyanın kullanma
amacıdır. Bazı eşya ise eşlerin ortak kullanımında olabilir. Eşlerin herbirine ait giyim
eşyaları da kişisel kullanıma tahsisli eşyadır. Çiftçinin, çiftçilik faaliyetinde kullandığı
traktör ve ekipmanları, işi ve mesleği nakliyecilik olan kişinin, mesleğinin icrasına
kullandığı kamyoneti yada nakliye aracı “kişisel kullanımına ait eşya” niteliğinde
değildir. Avukatın, avukatlık mesleğini icra etmekte kullandığı kitapları da “kişisel
kullanıma yarayan eşya” niteliğinde değildir.29 Bu nitelikteki eşyalar, bir mesleğin
icrası veya işletmenin faaliyeti sebebiyle doğan edinilmiş mallardır. Aşağıda belirti-
leceği gibi, eşler; yapacakları mal rejimi sözleşmesiyle, bir mesleğin icrası veya
işletmenin faaliyeti sebebiyle doğan edinilmiş mallara dahil olması gereken malvarlığı
değerlerinin “kişisel mal sayılacağını” kabul edebilirler. (TMK. m.2217/1)
bb . Mal Rejiminin Başlangıcında Bir Eşe Ait Olan Mal
Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan malvarlığı değerler
kişisel maldır(TMK m.220/2). Bir başka ifade ile mal rejimi kurulmadan önce bir mal
kime ait ise onunun kişisel malı olmaya devam edecektir. Bu bağlamda sözgelimi
evlenirken her bir eşin getirdiği çeyiz eşyası onun kişisel malıdır. Yine evlenmeden
önce eşlerden birisine ait araba onun kişisel malıdır.
cc. Miras Yoluyla Edinilen Mallar
Edinilmiş mallara katılma rejiminin devamı süresince Bir eşin miras yoluyla
elde ettiği malvarlığı değerleri kişisel maldır(TMK m.220/2). Mirastan feragat
sözleşmesinde30 feragat ivaz, yasadaki ifadesiyle karşılık verilerek gerçekleşmişse
29 KAMACI, a.g.m, s.8.
30 Mirasbırakan, bir mirasçısı ile karşılıksız veya bir karşılık sağlanarak mirastan feragat sözleşmesi
yapabilir”(TMK m. 528/1)
12
----------------------- Page 13-----------------------
alınan bu karşılık kişisel maldır zira zaten feragat etmeseydi de miras payı olarak
intikal edecekti.31
dd. Karşılıksız Kazanma
Bir eşin rejimin devamı süresince her şeyden önce herhangi bir şekilde
karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği mal varlıkları onunu kişisel malıdır(TMK
m.220/2). Bu bağlamda ölüme bağlı bir tasarrufla eşlerden birine bırakılmış olan
mallar da kişisel maldır. Sözgelimi vasiyet edilen mallar karşılıksız olup lehine
vasiyet yapılanın kişisel malıdır.
Karşılıksız kazanmalarda karşımıza en çok çıkan bağış ve şans oyunlarıdır.
Başlı başına her türlü bağış ve yardım karşılıksız kazandırmalardır. Şans
oyunlarından başta piyango biletleri, toto , loto ,at yarışı gibi bu gibi akla gelebilecek
her türlü şans oyunundan elde edilen kazanımlar kişisel mal kapsamında kalır.32 Bu
bağlamda kumardan elde edilen gelirler de kişisel maldır.33
Kazandırıcı zaman aşımıyla elde edilen taşınmazlar da kişisel maldır. Yine
bulunan bir define kişisel maldır.34
ee. Manevi Tazminat
Manevi tazminat alacakları kişisel mal sayılırlar(TMK m.220/3). Manevi
tazminat cismani zarar, ölüm yada kişilik haklarına saldırı vs nedeniyle açılan dava
sonucu hükmedilmiş olan manevi tazminat alacağı olabilir.
ff. Kişisel Malların Yerine Geçen Değerler
Kişisel malların yerine geçen değerler de kişisel maldır(TMK m.220/4). Bu
daha çok kişisel malın satılması yada takas vs yoluyla kişisel malın yerine başka bir
malın ikame edilmesi ile olur. Sözgelimi mirasbırakandan intikal eden miras payı para
ile ev alınmışsa, burada para kişisel mal ev ise, kişisel mal yerine geçen değerdir.
Sonuçta ev de kişisel maldır.
Kişisel malın yerine geçmede ikame edilen mal varlığı tamamen kişisel
malların karşılanmamış olabilir. Bu durumda diğerine geçe n değerin bedelinin
yarıdan çoğu kişisel mallardan karşılanmış sa kişisel mal, yarıdan çoğu edinilmiş
mallardan karşılanmazsa edinilmiş mal olarak değerlendirilecektir. Kuşkusuz bu
halde her bir mal kesimi için denkleştirme istenebilecektir( TMK m. 230/1). Eşitlik
durumunda malın edinilmiş mal olarak kabulü gerekir. 35
31 Dikkat edilirse mirastan feragat sözleşmesinde bir ivaz yani bir karşılık alınıyor ise de bu karşılığı
alan aynı zamanda miras payından vazgeçen eştir.
32 Şans oyunları ve piyango gibi olgularda bilet bedeli, kupon bedeli karşılık değil midir gibi sorular akla
gelmekte ise de bunun bir karşılık(ivaz) olmadığı açıktır. Krş. DURAL/ ÖĞÜZ/ GÜMÜŞ, s.323.
33 Kumar bir çalışma karşılığı kazanç olarak kabul edilemez.
34 Definenin bilimsel değer taşıması vs durumları için ayrıntıya girmiyoruz. Bkz. TMK m. 772.
35 TMK m.222/son kıyasen.
13
----------------------- Page 14-----------------------
gg. Sosyal Güvenlik, Sosyal Yardım Ve Sandık
Ödemelerinin Bakiyeleri
Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumlarınca ya da çalışma gücünün
kaybı nedeniyle hak sahibi eşe ödenen tazminatların, mal rejiminin sona ermesinden
sonra bakiye hayat süresine tekabül eden kısmı o eşin kişisel maldır. Buna ilişkin
düzenlemede;
“.Eşlerden birine sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumlarınca yapılmış
olan toptan ödemeler veya iş gücünün kaybı dolayısıyla ödenmiş olan tazminat,
toptan ödeme veya tazminat yerine ilgili sosyal güvenlik veya sosyal yardım
kurumunca uygulanan usule göre, ömür boyu irat bağlanmış olsa idi, mal rejiminin
sona erdiği tarihte bundan sonraki döneme ait iradın peşin sermayeye çevrilmiş
değeri ne olacak idiyse, tasfiyede o miktarda kişisel mal olarak hesaba katılır”(TMK
m.228/2) hükmü yer almıştır.
Sözgelimi; kocanın inşaat işinde çalışırken inşaattan düştüğü ve işgücünün
%77sini kaybettiğini varsayalım. 20.8.2009 tarihinde kendisine 83.000,00TL.
işgücünün kaybı nedeniyle tazminat ödenmiş olsun. Bu tazminat normal şartlarda
kocanın edinilmiş malıdır(TMK 219/3). Tarafların 5. 5. 2000 tarihinde evlenmiş, akdi
mal rejimi ile evlilik tarihinden itibaren edinilmiş mallara katılma rejimini tercih etmiş
olsunlar. Eşlerden kocanın, 13.10.2009 tarihinde boşanma davası açtığını ve
davanın kabulle sonuçlandığını ve boşanma hükmünün 29.12.2010 tarihinde
kesinleştiğini varsayalım. Biligillerimizi hatırlayacak olursak mal rejimi (edinilmiş
mallara katılma rejimi), boşanma davasının açıldığı 13.10.2009 tarihinde sona
ermiştir. Mal rejiminin sona erdiği tarihte kocanın 42 yaşında olduğunu kabul edelim.
PMF yaşam tablosuna uyarınca bakiye ömrü 27 yıldır36. İş gücü kaybından doğan
tazminatın bakiye 27 yıllık ömre isabet eden kısmı kocanın kişisel malı sayılacaktır.
Kocaya, toptan ödeme yerine irat şeklinde aylık gelir bağlanması durumunda geçen
hayat süresi ay olarak 42x12= 504 ay olacaktır. Toplu ödemeyi aya bölersek
83.000,00/504= 164,68 TL. aylık bağlanmış olacaktı. Bakiye ömür 27 yıl
olup27x12=324 ay; 324x164,68=53.356,32 TL. bulunacaktır. Bu hesaba göre iş gücü
kaybı nedeniyle alınan 83.000,00 TL ödemenin 53.356,32 TL lik kısmı kocanın kişisel
malı bakiye 29.643,68 TL si ise edinilmiş mal olacaktır.
Yukarıda da izah edildiği gibi yasal mal rejiminin geçerli olduğu dönemde
alınan emekli ikramiyesinde peşin sermaye değeri hesabı yapılamaz. Zira emekli
ikramiyesi edinilmiş maldır.
2. Akdi Kişisel Mallar
Bir mesleğin icrası veya işletmenin faaliyeti sebebiyle doğan malvarlıkları kural
olarak edinilmiş maldır. Ancak eşler mal rejimi sözleşmesiyle bu malların kişisel mal
sayılacağını kabul edebilirler(TMK.m.221). Benzer şekilde eşler, mal rejimi
sözleşmesiyle, kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mallara dahil olmayacağını da
aralarında kararlaştırabilirler(TMK m. 221/2). Bu hallerde aslında edinilmiş mal
niteliğinde olan bir mal varlığı sözleşme ile kişisel mal haline getirilmektedir.
36 27 yıl 11 ay 17 gün olup hesap kolaylığı açısından ay ve gün alınmamıştır.
14
----------------------- Page 15-----------------------
II. EDİNİLMİŞ MALLARDA TASARRUF VE SORUMLULUK
A. Tasarruf
1. Kural
Edinilmiş mallara katılma rejiminde her eş yasal sınırlar içinde kişisel ve edinilmiş
malları üzerinde yararlanma, yönetme ve bunlar üzerinde tasarrufta bulunma hakkına
sahiptir(TMK. m.223/1). Bu mallarını satabilir, üçüncü kişilere devredebilir veya bu
mallar üzerinde üçüncü kişiler lehine sınırlı ayni hak tesis edebilir, kiraya verebilir.
Bütün tasarruflar için kural olarak, diğer eşin iznine ihtiyaç yoktur.
Tasarrufta bulunma aşağıda açıklayacağımız tek istisna dışında diğer
eşin rızasına bağlı da değildir.
2. İstisna
Bu rejimde, eşlerin paylı mülkiyetinde olan bir mal varsa, eşlerden her biri
kendi payı üzerinde aksine bir anlaşma yoksa, diğerinin rızası olmadan tasarrufta
bulunamaz (TMK. m.223/2).
B. Sorumluluk
Kanuni rejim olan edinilmiş mallara katılma rejiminde, eşlerden her biri, kendi
borçlarından dolayı üçüncü kişilere karşı bütün mal varlığıyla sorumludur (TMK.
m.224, 246).37 Bu nedenle borçlu eşin ister kişisel olsun, isterse edinilmiş olsun,
bütün mallarına haciz konulabilir.
III. EDİNİLMİŞ MALLARDA İSPAT
A. Kural
Yasa, bu rejimde “bir eşin bütün mallarını, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş
mal kabul etmiştir (TMK. m.222/son).
B. Kanuni Karineler
Kanun; bir malın kişisel mal mı yoksa edinilmiş mal mı olduğunu belirlemede
ispat kolaylığı açısından bir takım karineler getirmiştir.
1. Temel Ölçü/İspat Külfeti
Belirli bir malın, eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat
etmekle yükümlüdür (m.222/1).38
37 Akdi rejimlerden mal ayrılığı ve paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde de durum aynıdır. Ancak Mal
ortaklığı rejiminde, eşlerden her birinin kendi borçlarından, kişisel malları ile ortaklık mallarından
sorumluluğu, farklı düzenlenmiştir TMK (268, 269)
38 Bu hüküm esasında Türk Medeni Kanununun başlangıç hükümlerinde yer alan “ taraflardan her biri,
iddiasını ispat etmeye mecburdur”(m.6) şeklindeki genel ispat külfetinin, mal rejimlerinde tekrar
edilmiş halidir.
15
----------------------- Page 16-----------------------
2. Mülkiyet İhtilafı Karinesi
Edinilmiş mallara katılma rejiminde işlerden hangisine ait olduğu ispat
edilemeyen bir mal eşlerin paylı mülkiyetinde sayılır (m.222/2).
3. Varsayım Karinesi
Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul
edilir(TMK m.222/son).
Belirtmek gerekir ki, mal rejiminin tasfiyesi için açılmış bir davada, davalı,
belirli bir malın kendi kişisel malı olduğunu savunuyor ve bu malın artık değer
hesabında hesaba dahil edilmesini ileri sürüyorsa bunu usulünce kanıtlaması gerekir.
Kişisel mal olduğu kanıtlanamıyorsa, edinilmiş mal kabul edilerek artık değer
hesabında edinilmiş mal olarak nazara alınacaktır.
IV. KANUNİ REJİME HAKİM OLAN İLKELER
A. Rejimi Seçebilme ve Değiştirebilme
Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması asıldır.
Eşlerin , mal rejimi sözleşmesiyle kanunda belirlenen diğer rejimlerden birini
seçebilecekleri kabul edilmiştir(TMK. m.202/2).öte yandan eşlerin diledikleri zaman --
yasada belirtilen mal rejimlerinden birisini seçmek koşuluyla- seçtikleri mal rejimini
değiştirebilirler(TMK m.208). Kural/ kanuni mal rejimi üzerinde ise sınırlı şekilde bazı
değişiklikler yapabilirler. Bu durumlardan biri yukarıda ifade edildiği gibi; “ Eşler, mal
rejimi sözleşmesiyle, bir mesleğin icrası veya işletmenin faaliyeti sebebiyle doğan
edinilmiş mallara dahil olması gereken malvarlığı değerlerinin kişisel mal sayılacağını
kabul edebilirler”( TMK 221) kuralıdır. Yine eşler artık değere katılma payını
değiştirebilirler(TMK 237). Benzer şekilde eşler değer artış payından tamamen
vazgeçebilecekleri gibi oranı da değiştirebilirler(TMK 227/3).
Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mallara dahil
olmayacağını da kararlaştırabilirler
B. Artık Değerin Yarısı Üzerinde Hak Sahipliği
Edinilmiş mallara katılma rejiminde; eşlerden her birinin iki grup malı vardır:
Kişisel malları ve edinilmiş malları. Bu rejimin devamı süresince bir eşin edinilmiş
malları üzerinde, diğer eşin “katılma alacağı hakkı” vardır. Bu hak, esas itibarıyla ayni
bir hak değil, kanundan doğan bir alacak hakkı niteliğindedir.
C. Ayni Hak Tanınmaması İlkesi
1. Kural
Kural olarak edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu süreçte rejimin
sona ermesi halinde, eşin isteyebileceği hak bir alacak hakkıdır. Diğer bir ifade ile
katılma alacağı ayın olarak istenemez. TMK madde 240’ta bunun istisnaları
düzenlenmiştir. Şimdi bunlara kısaca bakalım.
16
----------------------- Page 17-----------------------
2. İstisna
a. Ev Eşyası
Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin
huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir(TMK
197/1). İşte bu halde yani birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe
dayanıyorsa hakim, ev eşyasından yararlanmaya ilişkin önlemleri alır(TMK 197/2).
Yine sağ kalan eş, müteveffa eşiyle birlikte kullandığı ev eşyası üzerinde
kendisine mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir(TMK m. 240/2).
b. Aile Konutu
Sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup
birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek,
yetmez ise bedel eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını
isteyebilir(TMK m.240/1). Kukusuz mal rejimi sözleşmesiyle bunun aksi de
kararlaştırılmış olabilir.
V. KANUNİ REJİMİN BAŞLAMA ANI
A. Evlenme
1. TMK dan önce
Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce evlenmiş olan eşler
arasında, bu tarihe yani 1.1.2002’ye kadar tabi oldukları mal rejimi devam eder( 4722
sayılı Yürürlük Kanununun m.10/1).
Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce evlenmiş olan eşler,
yasanın yürürlüğe girdiği tarihte aralarında bir boşanma davası yoksa, kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıl içinde başka bir mal rejimini seçmedikleri
taktirde bu tarihten geçerli olmak üzere kanuni mal rejimini, yani edinilmiş mallara
katılma rejimini seçmiş sayılırlar(4722 sayılı Yürürlük Kanununun m.10/1).
Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girmesinden önce açılmış olan boşanma
veya iptal davaları sonuçlanıncaya kadar, eşler arasında tabi oldukları mal rejimi
devam eder. Dava; boşanma veya iptal kararıyla sonuçlanırsa, bu mal rejiminin sona
ermesine ilişkin hükümler uygulanır. Davanın retle sonuçlanması halinde, eşler,
kararın kesinleşmesini izleyen bir yıl içinde başka bir mal rejimini seçmedikleri
taktirde Kanunun yürürlük tarihinden geçerli olmak üzere yasal mal rejimi olan
edinilmiş mallara katılma rejimini seçmiş sayılırlar(4722 sayılı Yürürlük Kanununun
m.10/2).
Şu kadar ki, eşler yukarıdaki fıkralarda öngörülen bir yıllık süre içinde mal
rejimi sözleşmesiyle yasal mal rejiminin evlenme tarihinden geçerli olacağını kabul
edebilirler4722 sayılı Yürürlük Kanununun m.10/3).
.
Örneğin; 30.10.2001 tarihinde açılan bir boşanma davası olsun.ve 23.2.2003
tarihinde bu dava sonuçlanmış olsun.
Bu boşanma davası sonuçlanıncaya kadar, eşler arasında tabi oldukları mal
rejimi devam edecektir. (eski kanundaki yasal rejim olan mal ayrılığı rejimi geçerli ise,
17
----------------------- Page 18-----------------------
bu rejim, boşanma davası sonuçlanıncaya kadar yani 23.2.2003 tarihine kadar
devam edecektir.)
Şayet, bu boşanma davası, boşanma ile sonuçlandığı taktirde, mal rejiminin
tasfiyesi konusunda, eşlerin önceden tabi oldukları mal rejiminin (örnekte, mal
ayrılığının) tasfiyesine ilişkin hükümler uygulanacaktır.39
Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girmesinden önce açılan bu boşanma davası,
retle sonuçlanırsa, eşler; ret kararının kesinleşmesini izleyen bir yıl içinde, yasada
öngörülen akdi mal rejimlerinden birini seçebilirler. (Yukarda verdiğimiz örnekte;
30.10.2001 tarihinde açılan boşanma davası, 23.2.2003 tarihinde reddedilmiştir. Ret
Kararı 13.4.2003 tarihinde kesinleşmiş olsun. İşte kesinleşmeyi izleyen bir yıl içinde-
13.4.2004 tarihine kadar eşler, kanuna gösterilen akdi mal rejimlerinden birini
seçmedikleri taktirde, Türk Medeni Kanununun yürürlük tarihinden (1.1.2002) geçerli
olmak üzere yasal mal rejimi olan edinilmiş mallarla katılma rejimini seçmiş
sayılacaklar ve yürürlük tarihinden itibaren edinilmiş mallara katılma rejimine tabi
olacaklardır. (Yürürlük K. m.10/2).
Boşanma davası 1.1.2002 tarihinden sonra ancak bir yıllık seçim süresi
dolmadan açılmışsa ve eşlerden biri ölmüşse boşanma davası konusuz kalacaktır.
Bu halde evlilik birliği ölümle sona erecektir. Seçme imkanı da olmadığından
1.1.2002 tarihi itibariyle yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli
olacaktır.40
2. TMK dan sonra
Bilindiği gibi eşler akdi rejimlerden birini seçmedilerse yasal mal rejimi olan
edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olacaktır.
Yeni rejim döneminde evlenme ile evlenme tarihinden itibaren
yasal mal rejimi başlamış olur.
Eşlerin, mal rejimi sözleşmesiyle kabul ettikleri akdi mal
rejiminden, yine yapacakları mal rejimi sözleşmesiyle edinilmiş
mallara katılma rejimine geçmeleri halinde, bununla ilgili
sözleşme tarihinden itibaren rejim başlamış olur.
39 Boşanma halinde, mal rejiminin tasfiyesinde; eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır.
(TMK. m.179)
40“davacı sağ kalan eş Türk Medeni kanununun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihinden eşinin ölüm tarihi
olan 1.8.2003 tarihine kadar aralarında geçerli bulunan yasal mal rejiminin tasfiyesini istemiştir.
Taraflar arasında karşılıklı boşanma davalarının devamı sırasında mirasbırakan koca 1.8.2003 tarihind
e ölmüştür Davacı sağ kalan eş kadının boşanma davasının tarihi 29.05.2002 olup ölüm nedeniyle bo
şanma davasının konusuz kalması üzerine bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş,
karşılık davacı kocanın ölümü üzerine davaya Türk Medeni Kanununun 181. maddesi uyarınca mirasç
ıları tarafından devam edilmiş ve davacı-
karşılık davalı kadının kusursuz olduğu tespit edilerek hüküm kesinleşmiştir.
Boşanma davaları 1.1.2002 tarihinden sonra ancak bir yıllık rejim seçme süresi dolmadan açılmıştır. 4
722 sayılı Kanunun 10. maddesinde bu konuda açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Boşanma davas
ı sonuçlanmadan davalıkarşılık davacı koca öldüğünden artık bir mal rejimi sözleşmesi yapma olanağ
ı da bulunmamaktadır. Bu durumda Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihinden ölü
m tarihine kadar eşler arasında yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması g
erekir. Mahkemece mal rejiminin tasfiyesi konusunda taraf delilleri toplanıp, sonucuna göre bir karar v
ermek gerekirken taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olmadığından bahisle da
vanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.”2.HD, 30.10.2007 , 2007/14157 - 2007/14493.
18
----------------------- Page 19-----------------------
Mal ayrılığına geçişi gerektiren sebebin (TMK. m.206) ortadan
kalkması halinde eşlerden birinin istemi üzerine, hâkim
tarafından eski mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimine
dönülmesine karar verilebilir. Böyle bir durumda, bu kararın
kesinleşme tarihinden itibaren (TMK. m.208/2) başlayacaktır.
Yeni bir mal rejimine geçiş ile mal rejimi başlamış olur.
V. KANUNİ REJİMİN SONA ERMESİ VE REJİMİN TASFİYESİ
A. Mal rejiminin sona ermesi halleri
1. Ölüm Ve Varsayımlar
Evlilik birliğinin ölümle sona ermesi halinde, ölüm tarihinden itibaren
(TMK.m.225/1) sona erer. Kanunuda açıkça yer almamış ise de ölüm karinesi( TMK
m. 31) ve gaiplik ( TMK m. 32) hallerinde de mal rejimi sona erer.41
2. Boşanma ve Evliliğin İptali
Boşanma ve evliliğin iptali halinde bu davaların dava tarihi itibariyle mal
rejimi sona erer(TMK. m.225/2).42
Analaşmalı boşanmada mal rejimi konusunda ayrıca bir anlaşma yoksa
katılma alacağı ayrıca istenebilir.43
3.Yeni Mal Rejimi Sözleşmesi Yapma
Eşlerin mal rejimi sözleşmesiyle, başka bir mal rejimini kabul etmeleri halinde, buna
ilişkin sözleşme tarihinde önceki mal rejimi sona erer (TMK. 225/1).
4.Olağanüstü Rejime Geçme
Haklı sebeple mahkemece mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi halinde,
buna ilişkin davanın, dava tarihinden geçerli olmak üzere (TMK. 225/2) önceki mal
rejimi sona erer.
41 GENÇCAN, Ömer Uğur, Mal Rejimleri Hukuku, Ankara-2007, s.311.
42
Ayrılık halinde; ayrılığa karar veren mahkeme başka türlü bir karar vermemişse; ayrılık süresince;
eşler arasında tabi oldukları mal rejimi devam eder. Ancak; ayrılığa karar veren mahkeme; ayrılığın
süresine ve eşlerin durumlarına göre aralarında sözleşmeyle kabul edilmiş olan mal rejiminin
kaldırılmasına karar verebilir. Bu hususta istekte bulunulması şart değildir. Ayrılığa karar veren
hakim, istek olmasa da, res’en bu konuda karar verebilecektir. Eşler arasındaki mal rejimi, yasal
rejim (edinilmiş mallara katılma) ise, ayrılık halinde; eşlerden birinin istemi olmadan bu yasal mal
rejiminin kaldırılmasına karar veremez. (TMK. m.180 ve 206/1) İstek halinde dahi, yasal mal rejiminin
kaldırılmasına değil, mal ayrılığa dönüştürülmesine karar verebilir. (TMK. m.206/1)
43“Taraflar boşanma davasının 21.11.2005 tarihli oturumunda boşanma ve fer’ileri konusunda anla
şmışlardır.Dava, evlilik birliği içinde alınan davalıya ait evin alımına katkı sebebiyle tazminat isteğin
e ilişkin olup, bu talep boşanmanın fer’ilerinden değildir. Boşanma davasında bu konuyla ilgili bir hü
küm de kurulmamıştır. O halde, taraflara delilleri sorulup, gösterdikleri taktirde toplanarak, ulaşılaca
k sonuç uyarınca işin esasıyla ilgili hüküm verilmesi gerekirken davanın yazılı gerekçe ile reddedil
mesi usul ve yasaya aykırıdır.2.HD. 07.04.2008, 2007/4748 - 2008/4823.
19
----------------------- Page 20-----------------------
B. Mal Rejiminin Tasfiyesi
1. Kişisel Malların Geri Alınması
a. Genel Olarak
Eşler birbirlerinde bulunan kişisel mallarını mal rejiminin tasfiyesi sırasında
isteyebilirler(TMK m.226/1).Bu noktada şunu belirtmek gerekir ki yönetim yararlanma
ve tasarruf özgürlüğü çerçevesinde eşler çeyiz ve ziynet eşyalarını mal rejiminin
tasfiyesine beklemek sizin her zaman isteyebilirler.44 Yargıtay uygulaması da bu
yöndedir. 45 Başka bir ifadeyle eşlerden biri çeyiz eşyası ya da ziynet eşyalarının
iadesi yada bedeli için dava açması halinde mal rejiminin sona ermesi beklemeksizin
bu istekler konusunda karar verilebilir. Açılmış bir boşanma ya da evliliğin iptali
davası nın bulunması da gerekmez.
b. Çeyiz Eşyaları
Eşler evlenirken çeyiz olarak getirdiler eşyalar için her zaman dava açarak
onların kendilerine geri verilmesini, şayet elden çıkarılmışsa bedellerini isteyebilirler.
Bu davalar her türlü delile kanıtlanabilir.
Eşya davalarında görevli mahkeme kural olarak aile mahkemesidir.46 Yetkili
mahkeme ise genel yetki kuralı olan davalının ikametgâhıdır. Kamu düzenine ilişkin
kesin yetki kuralı yoktur. Yetkisizlik kararı için yetki itirazı gerekir.
Eşya davalarında davalılar konusunda farklılıklar göze çarpar. Eşya taraflarla
birlikte oturanlar sözgelimi kayınpeder kayınvalide tarafından alı konuluyorsa ya da
eşyaların aidiyeti konusunda bu kişilerce uyuşmazlık çıkarılıyorsa bu kişiler ve davalı
olarak gösterilebilir.
Çeyizler eşlere müştereken verilmiş olabilir. Bu durumda uygulamadan bir
örnekle konuyu netleştirmek mümkündür:” Davacı tarafından sunulan çehiz
senedinde yetmiş dokuz madde halinde gösterilen eşyalarla ilgili olarak, senette
“çeyiz muhteviyatının 20.6.1994 tarihinde Nihat ve Süleyman tarafından davacı
Canan ile davalı Suat’a çeyiz olarak verildiği” yazılıdır. Bu yazım karşısında, çeyiz
senedinde yazılı eşyaların taraflara müştereken hediye edildiği kabul edilmelidir. O
halde, çeyiz senedinde yazılı olan eşyaların davacı ve davalıya müştereken
aidiyetinin tespitine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde isteğin reddi doğru
bulunmamıştır.”47
c. Ziynet eşyaları
Eşler mal rejimi sona ermeden de kişisel eşya niteliğindeki ziynet eşyalarını her
zaman geri isteyebilirler. Bunları elden çıkmışsa bedelini isteyebilirler. Önemli bir
nokta; ziynetlerin düğünde kadına takılmış ise kadının, kocaya takılmış ise kocanın
kişisel malıdır.48 Ziynet alacağı davasında da görevli ve yetkili mahkeme çeyiz ve
eşyalarında olduğu gibidir. Uygulamada genellikle kayınpeder kayınvalide gibi
44
GENÇCAN, s. 320.
45 2. HD, 14.02.2008, 2007/18122- 2008/1616.
46 Evlilik birliği 1.1.2002 den önce sona ermişse genel mahkemeler(asliye –sulh )görevlidir.
47
2. HD, 17.11.2008, 2008/12236–15260.
48 “Toplanan delillerden, davaya konu edilen 7 adet küçük altın, 1 adet 14 ayar künye, bir adet spring
marka kol saatinin düğün sırasında kocaya hediye olarak takıldığı anlaşılmaktadır. Bu altınların ve
saatin dışında kalan diğer ziynetlerin kocaya hediye olarak verildiği kanıtlanamadığından, tüm
ziynetlerin kabulü doğru olmamıştır.” 2.HD, 01.11.2007, 2006/19984–2007/14698.
20
----------------------- Page 21-----------------------
kişilerce ziynetlerin bozdurularak başka bir şey alındığı ya da doğrudan kayınvalide
tarafından altınların saklanma amacıyla alındığı dava tipleri karşımıza çıkmaktadır.
Bu hallerde ziynet eşyasına alıp satan ya da alıkoyan kişiye karşı da dava açılabilir.
Ziynet alacağı davası boşanma ile birlikte açılmış ise ayrıca nisbi harç alınması
gerekir. Nispi harç başlangıçta alınmamışsa alınan başvuru harcı bu istek kısmını da
kapsadığından nispi harcı n sonradan tamamlatılması gerekir.
Ziynet alacağı davasında karşılaşılan en ciddi sorun ispat sorunudur. Yargıtay
uygulamasında ziynet alacağında bazı kriterlerin bu göz önünde bulundurulduğunu
görmekteyiz. Bu nedenle uygulamaya ilişkin bir kararı aşağıya aynen alıyoruz:
“Kanunda aksi öngörülmedikçe kural olarak herkes iddiasını isbatla yükümlüdür
(M.K.6). Ancak iddialar karşılaştığında kimin isbat yükü altında bulunduğunun tesbiti
her zaman kolay olmamaktadır. Bunun için gerek ilmi gerekse kazai içtihatlarda bir
takım ölçülere yer verilmiştir.
a) Hemen bütün ilim adamlarının birleştiği ve Yargıtay uygulamasında kararlılık
ifade eden ölçüye göre, isbat yükü hayatın olağan akışına aykırı iddia ve savunmada
bulunana düşer(Prof.Baki Kuru,Hukuk Muhakemeleri Usulü, l968,sh.372; Prof. İlhan
Postacıoğlu,Medeni Yargılama Usulü, l970,sh.464; Prof.Necip Bilge, Hukuk
Yargılamaları Usulü,l967, sh.449; Prof.Sabri Şakir Ansay Hukuk Muhakemeleri
Usulü, l957,sh.248-249; Prof.Saim Üstündağ Hukuk Muhakemeleri Usulü, l973,
sh.378)
b) İleri sürdürdüğü bir vakıadan lehine haklar çıkaran kimse iddia ettiği
olayları ispat etmelidir(Prof.Saim Üstündağ,Age.l973 sh.397).
c) İspat yükü daha kolay başarana düşer(Prof.Saim Üstündağ,Age, Federal
Mahkeme Kararına atfen).
#Davacı ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş,davalı ise onun
tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olan bu çeşit
eşyanın kadın üzerinede olması yada evde saklanmış, muhafaza edilmiş
bulunmasıdır. Diğer bir deyimle bunların davalı tarafın zilyetlik ve siyanetine terk
edilmiş olması olağana ters düşer.
#Diğer taraftan söz konusu eşya rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen
nev'idendir. Onun için evden ayrılmayı tasarlıyan kadının buneları önceden götürmesi
gizlemesi her zaman mümkündür.
#Davacı dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların
zorla elinden alındığını, ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, isbat
yükü altındadır.
# Olayda kadın, dava konusu ziynet eşyasının, götürülmesine engel
olunduğunu ve zorla elinden alındığını,daha öncede götürme fırsatı elde edemediğini
ispat edememiştir. Buna rağmen yukarıda yazılı ilkelerde hataya düşülerek davacı-
davalı kadının ziynet alacağına ilişkin davasının reddi gerekirken yazılı şekilde
hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.”49
Ancak boşanma dava dilekçesinde ziynet alacağına ilişkin istek yoksa sonradan
ziynet istenmesi harcı alınmış olsa bile bu isteği dava haline getirmez. Düğün
sırasında kadına takılan ziynetler ona bağışlanmış kabul edilir. Bu ziynetlerin
geleneksel olarak gösteriş amaçlı ya da emanet olarak takıldığı iddiası kendisine bu
ziynetler takılan kişi tarafından kabul edilmediği sürece yine de ona bağışlanmış
sayılır.50
49 2.HD, 14.01.2008, 2007/1651 - 2008/111.
50 Kuşkusuz bağıştan rücu koşullarının varlığı ve buna ilişkin iddialar ayrı bir değerlendirmenin
konusudur( BK 244).
21
----------------------- Page 22-----------------------
2. Paylı Malların Tasfiyesi Ve Kanuni Şufa Hakkı
Edinilmiş mallara katılma rejiminden, eşlerin paylı mülkiyetine konu bir mal
varsa, tasfiye sırasında, eşlerden biri daha üstün bir yararı olduğunu ispat etmek ve
diğerinin payının karşılığını ödemek suretiyle o malın bölünmeden kendisine
verilmesini isteme hakkına sahiptir. Burada kanun koyucu, paylı mülkiyete tabi bir mal
üzerinde, diğer eşe, payın kaşılığını vermek süretiyle o malın bölünmeden kendisine
bırakılması hususunda kanuni bir alım hakkı tanımıştır (TMK. m.226/2). Bu alım
hakkı, tasfiye sırasında kullanılabilir. Rejim sona ermeden yasal alım hakkının
kullanılmasına imkan yoktur. Bu hakkın kullanılması için “üstün yarar ve karşılığını
ödeme” şartlarının gerçekleşmesi gerekir.51
3.Katkı Payı(Değer Artış Payı Alacağı)
a. Kavram
Edinilmiş mallara katılma rejiminde iki temel dava ile karşılaşırız. Bunlardan
biri Kanunun 227’nci maddesinde düzenlenen “ değer artış payından doğan alacak
davası” yada “ Katkı Payı, katkı payı alacağı”52 diye adlandırılan dava türüdür.53
Ayrıca, bu rejimde eşlerden biri, diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine
veya korunmasına hiç yada uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa tasfiye
sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı oranında alacak hakkına sahiptir.
(Değer artışı payında doğan alacak)
b. Koşulları ve Usul
Değer Artış payı Kanunun 227. maddesinde açık bir şekilde düzenlenmiştir.
“Eşlerden biri, diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya
korunmasına hiç yada uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye
sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına
sahip olur ve bu alacak o malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir
değer kaybı söz konusu olduğunda, katkının başlangıçtaki değeri esas alınır.54 Böyle
bir malın daha önce elden çıkarılmış olması halinde hakim diğer eşe ödenecek
alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler. Eşler yazılı bir anlaşmayla değer
artışından pay almaktan vazgeçebilecekleri gibi pay oranını da değiştirebilirler...”
Bu düzenleme ile bir eşin, diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine
veya korunmasına yaptığı katkı karşılığını alması kuralı getirilmiştir.
Malın edinilmesine iyileştirilmesine veya korunmasına yapılan katkı diğer eşinin
kişisel malına yapılabileceği gibi edinilmiş mallarına da yapılabilir. Katkıyı yapan eşin
diğer deyişin edinilmiş ya da kişilerin mallarına yaptığı katkı veya tasfiye sırasında
diğeri de eşten istemesi davasına değer artış payı davası ya da kısaca katkı payı
51 KILIÇOĞLU, Ahmet, Türk Medeni Kanununda Diğer Eşin Rızasına Bağlı İşlemler ve Yasal Alım
Hakkı, Ankara 2002, s.43.
52 “Katkı payı, katkı payı alacağı “ gibi kavramların daha çok 1.1.2002 tarihinden önceki katkılar için
kullanılan bir kavram olmasına rağmen bu tarihten sonraki değer artış payı kavramı yerine de
kullanıldığını görmekteyiz.
53 İkincisi “ katılma alacağı davası”dır (TMK. m.236-239), ki buna aşağıda değineceğiz.
54 Yani nominal değer kabul edilir.
22
----------------------- Page 23-----------------------
davası denmektedir. Bu yolla Kadıköy yapan ve iş diğeri eşin kişisel ya da edinilmiş
malında meydana gelen değer artışını isteyebilmektedir.
Katkının mutlaka, parasal veya para ile ölçülebilen maddi bir değer konularak
olması gerekir. Ev hanımı kadının salt ev işleri yapması katkı olarak kabul
edilmemektedir. Konuya ilişkin Hukuk Genel Kurul Karını aşağıya aynen alıyoruz:
“Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 4.6.2007 gün ve 8774–9394 sayılı ilamı ile;
(...Taraflar 27.04.1989' da evlenmişler, boşanma davası 18.04.2003 tarihinde açılmış
boşanma yönünde oluşan hüküm 06.07.2005 tarihinde kesinleşmiştir. Keçiören’deki
ev 11.04.1995' te, otomobil ise 19.08.1997 tarihinde alınmıştır.
Dinlenen tanıklar, davalı kadının 2000 yılında hediyelik eşya yapıp sattığını zaman
zaman da temizliğe gittiğini ifade etmişlerdir. Davacının davalıya ait evin ve
otomobilin edinilmesine katkıda bulunduğuna ilişkin bir beyan ve delil
bulunmamaktadır. Kadının, ev kadını olarak, evin yemek, temizlik gibi işlerini
yapması ve çocukların bakımını üstlenmiş olması, Türk Medeni Kanununun 227.
maddesi anlamında katkı sayılamaz. O halde, isteğin reddi gerekirken yazılı şekilde
hüküm kurulması doğru görülmemiştir.) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri
çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda
direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN:Davalı-K.Davacı Mehmet Ataş
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği
anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Birleşen davalar, boşanma ve katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Davacı-K.Davalı Fatma Ataş vekili, tarafların boşanmalarına, nafakaya, manevi
tazminata, ev ve arabanın alımına yapılan katkı nedeniyle maddi tazminata
hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı-K.Davacı Mehmet Ataş, tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve
dava etmiş, birleşen davanın reddini savunmuştur.
Yerel Mahkeme, tarafların boşanmalarına, çocukların velayetinin babalarına
verilmesine, Fatma Ataş’ın tüm taleplerinin reddine karar vermiş, Fatma Ataş’ın
temyizi üzerine Özel Daire boşanma, nafaka ve manevi tazminata ilişkin hükmü
onamış ancak tazminat istemi araç ve eve katkıya ilişkin olup bu iştek boşanmanın
eki olmadığından nisbi harç tamamlanmadan yargılamaya devam olunamayacağı
nedeniyle hükmü bozmuştur. Yeniden yapılan yargılama sonucu mahkemece katkı
alacağına ilişkin davanın kabulüne karar verilmiş, Davalı-K.Davacı Mehmet Ataş ‘ın
temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıdaki gerekçe ile bozulmuş, Yerel
Mahkeme kararında direnmiştir.
Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık kadının ev kadını olarak, evin
yemek, temizlik gibi işlerini yapması ve çocukların bakımını üstlenmiş olmasının Türk
Medeni Kanununun 227.maddesi anlamında katkı sayılıp sayılmayacağı
noktasındadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 1.1.2002 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu tarihten
önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi yürürlükte iken, taraflar; evlenme
mukavelesiyle kanunda muayyen diğer usullerden birini, kabul etmediklerine göre,
aralarında yasal rejim olan mal ayrılığı geçerlidir. (TKM. m.170) Taşınmaz ve araç,
taraflar arasında bu rejim geçerli iken edinilmiştir.
Mal ayrılığında; eşlerden her biri, kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa
hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir. (TKM. m.186/1) Eşlerden her
birinin mallarının geliri ve kendi kazançları yine kendilerine aittir. (TKM. m.189)
23
----------------------- Page 24-----------------------
743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 152'nci maddesi gereğince evin intihabı, karı ve
çocukların münasip veçhile iaşesi kocaya aittir. 153'ncü madde gereğince de eve
kadın bakar. Başka bir ifade ile, 743 sayılı Türk Kanunu Medenisine göre; kadının
eve bakması ve ev işlerini yapması yasal ödevidir. 743 sayılı yasada, eşlerden birinin
edindiği mala, diğer eş katkı yapmış ise, sağladığı bu katkı karşılığını
isteyebileceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığından, Yargıtay kararları ile; katkıyı
sağlayan eşin, diğerinden katkısı karşılığı genel hükümlere göre bir tazminat talep
edebileceği kabul edilmiştir. Şayet, eşlerden birinin edindiği mala, diğer eşin
doğrudan maddi bir katkısı yoksa, bu talep kabul edilemez. Başka bir ifade ile
kadının, ev işlerini yapması ve çocuklara bakmış olması, diğer eşin edindiği mala
katkı sayılamaz. Sonuç olarak; 1.1.2002 tarihinden önce, eşler arasında yasal mal
ayrılığının geçerli olduğu dönemde, kadın veya kocanın diğerinden katkı payı
karşılığı bir tazminat isteyebilmesi için mutlaka, parasal veya para ile ölçülebilen
maddi bir değer koymak suretiyle bir katkısının olması gerekir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, 227. maddesinde getirdiği düzenleme ile, bundan
önceki yasadaki boşluğu doldurmuştur. Evvelce Yargıtay kararlarıyla doldurulan
boşluk, açık hüküm konularak yasal hale getirilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni
Kanununun 227'nci maddesi gereğince; “eşlerden biri, diğerine ait malın
edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç yada uygun karşılık almaksızın
katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında, bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı
oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak, o malın tasfiye sırasındaki değerine
göre hesaplanır.; bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıçtaki değeri
esas alınır. Böyle bir malın daha önce elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer
eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler. Eşler yazılı bir anlaşma ile
değer artışından pay almaktan vazgeçebilecekleri gibi, pay oranını da
değiştirebilirler." Kuşkusuz, sözü edilen hüküm gereği değer artışı nedeniyle alacak
talep edebilmek için de, talepte bulunan eşin, diğer eşe ait malın edinilmesine,
iyileştirilmesine veya korunmasına parasal veya para ile ölçülebilen maddi bir katkı
sağlamış olması gerekir. Çalışmayan ve herhangi bir kazancı ve geliri bulunmayan
kadının, ev işlerinde harcadığı emeği, bu maddeye göre yine katkı sayılmaz ve kadın
bu emeğine dayanarak yine değer artışı için alacak talep edemez.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, evi dışında çalışmayan ve herhangi bir geliri ve
kazancı bulunmayan kadının, ev işlerinde sarfettiği emeğini, yasal rejim olan
"edinilmiş mallara katılma rejiminde" diğer eşin bu mal rejiminin devamı süresince
edinilen malları üzerinde, "katılma alacağı" hakkı (TMK. m.236 ve 239) tanımak
suretiyle yasal karşılığa bağlamıştır. Yasanın 236'ncı maddesinde yer alan hüküm
gereği; "her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi
olurlar." 231 'nci madde "artık değerin" ne olduğunu ve nasıl bulunacağını
göstermiştir. "Artık değer, eklemeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da
dahil olmak üzere her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden, bu mallara ilişkin
borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktardır. Değer eksilmesi göz önüne alınmaz."
(m.231) Katılma alacağının hesabında "eklenecek değerler" yasanın 229'ncu
maddesinde, denkleştirmeden elde edilen miktarlar da Yasanın 230'ncu maddesinde
gösterilmiştir.
Somut olayda; taşınmaz ve araç, taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu
dönemde edinilmiştir. Bu mallar, yeni rejime (edinilmiş mallara katılma) kocanın
"kişisel malı" olarak girmiştir. (TMK. m.220/2) Edinilmiş mal değildir. Çalışmayan,
herhangi bir geliri ve kazancı bulunmayan davacı kadının bu malların edinilmesine
herhangi bir katkısı kanıtlanamamıştır. Bu nedenle, davacı; katkı payı karşılığı veya
değer artış payı nedeniyle davalıdan alacak talebinde bulunamaz. Taraflar arasındaki
24
----------------------- Page 25-----------------------
1.1.2002 tarihinden itibaren başlamış olan edinilmiş mallara katılma rejimi, boşanma
davasının açıldığı 18.4.2003 tarihinde sona ermiştir. (TMK. 225/2) Kocanın kişisel
mallarının, yeni rejim döneminde geliri varsa (kişisel malların geliri edinilmiş maldır)
kadın ancak, bu edinilmiş mal üzerindeki varsa "katılma alacağını"(TMK. m. 236 ve
239) isteyebilecektir. Davacının edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiye edilerek
katılma alacağının tahsiline ilişkin bir davası ise bulunmamaktadır .
Bu itibarla, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına
uyulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır. O halde usul
ve yasaya uygun olmayan direnme kararı bozulmalıdır.”55
Değer artış payının mal rejimi sona ermedikçe istenemeyeceğini, diğer bir
ifadeyle değer artış payının ancak tasfiye sırasında istenebileceğini bir kez daha
hatırlatmak isteriz.
Değer artış payı ya da katkı payının nasıl hesaplanacağına bir örnek üzerinde
görmeye çalışalım Katkı hesabına örnek gösterecek olursak;
Tarafların 5. 8. 2001 tarihinde evlendiklerini eşlerden kocanın 14.4.2002 de
Devlet Hastanesinde Uzman Hekim olarak göreve başladığını aynı zamanda özel
muayenehane işlettiğini birikimleri ile 8. 8. 2004 tarihinde 100.000 TL ye bir ev satın
aldığını varsayalım. Kadının ise çalışmadığını düğünde takılan ziynetleri satmak
suretiyle ve babasından miras kalan otomobili 10.000 TL ye satarak evin alımı
sırasında kocasına verdiğini, kocanın da kendi parasını ekleyerek evi aldığını
düşünelim. 8 8 2004 tarihi itibariyle kadının eve katkısı 2/10 ya da %20 dir. Kocanın
güven sarsıcı davranışları nedeniyle kadın tarafından 4 .7. 2007 tarihinde açılan dava
sonucunda tarafların 3 .12. 2009 tarihinde kesinleşen kararla TMK m.166/1 Uyarınca
uyarınca boşandıklarını kabul edelim. Bu evin tasfiye sırasındaki değeri 240.000 TL.
olsun. Kadının isteyeceği değer artış payı 240.000x 2/10= 48.000 TL dir. Kadının
boşanma davası açacağını anlayan kocanın bu evi boşanma davasından önce
statdığını düşünelim. Bu durumda kadınlar önlenecek değer artış payının hakim
tarafından hakkaniyete uygun şekilde belirleneceğini maddedeki düzenlemeden
anlamaktayız ( TMK 227)
Verilen bu örnekte kocanın olarak kendi adına tescil ettirdiği evin ince işlerini
kadının yeni ziynetlerini satmak suretiyle yaptırdığını varsayalım. Bu durumda da
kadının evinin iyileştirilmesine katkıda bulunduğu anlaşılacaktır ve hesaplama
yöntemi aynıdır
Katkıdan sonra değer artışı değil de sözgelimi deprem nedeniyle evin duvarında
çatlak oluştu ve değer kaybı söz konusu olduysa durumu ne olacaktır. İşte bu
durumda da yasa koyucu katkı yapanın en azından yapmış olduğu başlangıçtaki
katkı oranında diğeri geri istiyebilireceği kabul edilmiştir.56
Katkı payının hesaplanmasında 1.1.2002 den önceki dönem için kocanın
bakım( 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi m. 152) yükümlülüğü göz önünde
bulundurulmalıdır.57
55 HGK, 18.06.2008,E. 2008/2-432 –K.2008/444.
56 Katkının nominal değeri diyebiliriz.
57 “Toplanan delillerden, davacının, davalıya ait arsa üzerine inşa edilen evin yapımına katkıda
bulunduğu gerçekleşmiştir. Davacının, Türk Kanunu Medenisinin 152. maddesinden kaynaklanan eşin
ve çocukların iaşe yükümlülüğü de gözetilerek , gelirinden sağlayabileceği katkının, gerektiğinde
bilirkişiden bu konuda görüş de alınmak suretiyle oran olarak tespiti, belirlenen bu orana göre
davacının katkısı oranında alacağının malın tasfiye sırasındaki değeri esas alınırak hesaplanması
istek de gözetilerek hasıl olacak sonuç uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm
tesisi doğru görülmemiştir.” 2. HD, 13.06.2007, 2006/16503 2007/9962.
25
----------------------- Page 26-----------------------
Yukarıdaki örnekte de anlaşılacağı üzere 1 1 2002 tarihinden sonraki katkı için
tasfiye tarihindeki değer , 1 1 2002 tarihinden önceki katkı payı için dava tarihindeki
değerinin esas alınacaktır.
Burada değer artış payı alacağı için şunu da belirtmek isteriz ki, tarafların her
ikisi de bir ücret karşılığı çalışıyorlar ya da her ikisinin de gelirleri varsa bu ekonomik
koşulları göz önünde bulundurularak bir eşin diğerinin edimlerine katkısı olduğu
varsayılır. Bu bağlamda katkı oranında tarafların gelirlerine vs göre özellikle 1 1
2002’den önceki dönem için katkı payı isteniyorsa kocanın 743 sayılı türk kanunu
medenisinin 152. maddesi uyarınca bakım yükümlülüğünün de göz önünde
bulundurulması gerekir. Bu gibi durumlarda uzman bilirkişi görüşünden istifade
edilmesinden fayda vardır. 58
Hemen belirtelim ki, eşler; yazılı bir anlaşma ile değer artışından pay
almaktan vazgeçebilecekleri gibi, pay oranını da değiştirebilirler. Buna ilişkin
anlaşmanın geçerliliği için yazılı şekilde yapılmış olması şarttır.
Aksine bir anlaşma yoksa, değer artış payı alacağına, tasfiyenin sona ermesinden
itibaren talep halinde faiz yürütülür.
c. İstenebilme ve Değerlendirme Zamanı
Değer artış payı davasının açılabilmesi için, mal rejiminin sona ermiş olması
gerekir. Boşanma ve evliliğin iptali davası devam ederken değere artış payı için dava
açılmış ise bu davaların sonucu bekletici mesele yapılır. Dava boşanma ve evliliğin
iptali davası ile birlikte açılmışsa tefrik edilir.59 Şayet boşanma veya evliliğin iptali
davası redle sonuçlanacak olursa, o takdirde, tefrik edilmiş olan bu davaların esasıyla
ilgili karar verilemeyecek, açılan dava “ mal rejimi sona ermediğinden değer artış
payı davasının esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına “ şeklindeki hüküm
kurulmalıdır.
Değer artış payı tasfiye anındaki değere göre hesaplanır ( TMK m.227/1).
Tasfiye anının hâkimin tasfiye kararı verdiği tarih olduğunu unutmamak gerekir.
Tartışmaları bir yana tasfiye tarihi mal rejiminin sona erdiği ya da evlilik birliğinin
sona erdiği beyan değer artış payın davasının açıldığı tarih değildir. Kuşkusuz
tasfiye konusunda taraflar aralarında bir sözleşme yapmışlarsa bu tarihin tasfiye
tarihi olduğunu kabul etmek gerekir. Böyle bir paylaşma yok ise hâkimin tasfiyeye
karar verdiği tarih diğer bir ifadeyle karar tarihi tasfiye tarihidir. Kuşkusuz bu noktada
58 “Taraflar 24.02.1975 tarihinde evlenmiş, 3.3.2004 tarihinde boşanmışlardır. Dava konusu 228
parseldeki bahçeli kargir evin 10.12.1984 tarihinde taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli
olduğu dönemde satın alındığı ve davalı koca adına tescil olunduğu konusunda bir duraksama yoktur.
Davacının taşınmaz alımına ve ev yapımına ziynetleri bozdurmak, halılarını vermek ve halı dokumak
suretiyle katkıda bulunduğu sabittir. Yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi doğru
bulunmamıştır.Mahkemece yapılacak iş; tarafların evlilik birliği içinde taşınmazın edinildiği tarih
10.12.1984’den evin tamamlandığı 1986’da dahil olmak üzere geçen dönemde kocanın tüm gelirlerini
tespit etmek, davalı kocanın bu dönemdeki geçim yükümlülüğünü de (743 s TKM md.152) göz
önünde bulundurarak evin edinme tarihindeki değeri ile davacının edinme tarihindeki dört adet bilezik,
bir adet ondörtlük altın, 5 m² lik 8 adet Demirci Halısı ve 2 yıl boyunca ayda iki halı dokuduğu da sabit
olduğuna göre bunları hesaplayarak katkısını belirlemek, katkı bedeli ile taşınmazın bedelini
oranlamak, bulunan oranın taşınmazın dava tarihindeki sürüm değeri üzerindeki katkı miktarını
belirlemek, gerektiğinde bu konuda bilirkişi veya bilirkişiden, Yargıç ve Yargıtay denetimine elverişli
raporlar almak ve varılacak sonuç uyarınca karar vermektir”. 2.D, 07.07.2008, 2008/10251- 9980.
59 Unutmamak gerekiri ki gerek değer artış payı gerekse katılma alacağı davaları, boşanma veya
evliliğin iptali davasıyla birlikte açılmış ise; bunlar için dava dilekçesinde “harca esas” bir değer
gösterilmeli ve gösterilen bu değer üzerinden ayrıca nispi peşin harç yatırılmış olmalıdır.
26
----------------------- Page 27-----------------------
alınacak bir bilirkişi raporundaki hesabın karar tarihinden önceki bir tarihte yapı
olacağı açıktır. Bu noktada tasfiye tarihindeki değer belirlenmemiş olacaktır de
edilebilir. Önemli olan karar tarihine yakın bir hesaplama yapılmasıdır. Hesaplama
tarihi karar tarihine uzasa bu takdirde elbette bilirkişiden ek bir rapor alınabileceği
gibi hâkim fiyat endekslerindeki artış gibi birtakım kriterlerle değer artışını kendisi
hakkaniyet çerçevesinde gerçekleştiredebilir.
Değer artışına konu malın daha önce elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer
eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler ( TMK m.227/2).
bb. Görev Ve Yetki
Değer artış payı davalarında görevli mahkeme aile mahkemesi yoksa bu
sıfatla bakan asliye hukuk mahkemesidir. 1. 1. 2002 tarihinden önce açılmış dava
varsa görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Yetkili mahkeme yukarıda
açıklanmış olup TMK 214 uyarınca belirlenir.
4. (Artık Değere) Katılma Alacağı
a. Tanım ve kavram
Edinilmiş mal olarak katılma rejiminin tavsiyesinde katılma alacağı ya da diğer
bir ifade ile artık değere katılma alacağı ilkesi benimsenmiş olup, istisnalar dışında,
diğer mal rejimlerinin aksine ayın olarak paylaşma kabul edilmemiştir. Bu müessese
kanunda “her eş veya mirasçıları diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi
olurlar alacaklar takas edilir”(TMK 236/1) şeklinde ifade edilmiştir.60 Özetle eşlerden
birinin artık değerinin yarısı diğer eşin artık değer alacağıdır.61
b. Katılma alacağı davası
aa. Tarafları
Katılma alacağı davasında davacı aslında eşlerden birisidir. Ancak katılma
alacağının temliki62 mümkündür.63 Katılma alacağı dava sında davalı diğer eştir.
Diğer eşin onamı olmadan yapılan kazandırmalar da bu malların edinilmiş mallara
değer olarak eklenmesi gerekeceğinden(TMK m.229 ) 3. kişiler de bu durumda davalı
olabilirler. Eşlerin ölüm halinde mirasçılarının da davacı veya davalı olabileceği
unutulmamalıdır.
bb. Görev ve Yetki
Katılma alacağı davalarında görevli mahkeme aile mahkemesi, aile
mahkemesi bulunmayan yerlerde bu sıfatla davaya bakan asliye hukuk
60 Bu kural Anayasa m. 41/1, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ek 7 nolu protokolün 5.maddesinde
yer alana eşeler arası eşitlik ilkesinin bir sonucu olarak, Türk Medeni Kanunun da aile hukuku
konusunda eşlerin eşitliğini benimseyen temel felsefesinin bir yansımasından ibarettir.
61 DURAL/ ÖĞÜZ/ GÜMÜŞ, s. 389.
62 Borçlar Kanunu m. 162. Kuşkusuz katılma alacağına temlik alan kişinin de al rejiminin sona ermesini
beklemesi gerekecektir.
63 GENÇCAN, s. 527.
27
----------------------- Page 28-----------------------
mahkemeleridir. Yetkili mahkeme yukarıda açıklanmış olup TMK 214 uyarınca
belirlenir.
cc. Yargılama Usulü
Katılma alacağının istenebilmesi için mal rejiminin sona ermesi gerekir. Bu
nedenle açılmış bir boşanma ya da evliliğin iptali davası varsa sonucu beklenir.
Katılma alacağı davası boşanma veya evliliğin iptali davası ile birlikte açılmışsa tefrik
edilir.64 Şayet boşanma veya evliliğin iptali davası redle sonuçlanacak olursa, tefrik
edilmiş olan katılma alacağı davasının esasıyla ilgili karar verilemeyecek, açılan
dava hakkında “ mal rejimi sona ermediğinden katılma alacağı davasının esası
hakkında karar verilmesine yer olmadığına “ şeklindeki hüküm kurulmalıdır.65
Bu haller yoksa yani mal rejimi sona ermemişse ve açılmış bir boşanma
ya da evliliğin iptali davası yoksa dava ret edilir.
Yeri gelmişken bir hususa değinmek istiyoruz. Bir eş bütün mallar için katılma
alacağı istemek zorunda değildir. Tek bir malda, sözgelimi diğer eş adına kayıtlı
evdeki katılma alacağını tek başına isteyebilir.
dd. Zamanaşımı
Şayet eşler seçimlik mal mal rejimlerinden birisi konusunda aralarında bir
sözleşme yapmışlar ise borçlar kanunu m.125 uyarınca zamanaşımı süresi 10 yıldır.
Eşler arasında bir mal rejimi sözleşmesi yoksa mal rejimi boşanma veya evliliğin iptali
nedeniyle sona eriyorsa bu kararların kesinleşmesinden itibaren bir yıldır( TMK m.
178). Diğer hallerde mal rejiminin sona ermesinden veya katılma alacağının varlığının
öğrenilmesinden itibaren bir yıl ve her halükarda 10 yıldır.66
64“Davacıkarşılık davalı kadının katılma alacağına ilişkin davasının görülebilmesi için eşler arasında ge
çerli bulunan edinilmiş mallara katılma rejiminin (TMK.md.218-
241) sona ermesi (TMK.md.225) gerekmektedir.
Dava dilekçesinde boşanma isteminde de bulunulduğu gözetildiğinde mahkemece, katılma alacağı da
vasının tefriki, tefrik edilen katılma alacağı davasında boşanma davasının sonuçlanmasının beklenme
si, boşanma kararı verildiği takdirde eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejimi boşanma davasının
açıldığı tarihten ibaren (TMK. md. 225/2) sona ereceğinden katılma alacağı istemi konusunda incelem
e yapılarak sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde katılma alacağı isteminin esa
sı hakkında karar verilmesi doğru bulunmamıştır.” 2.HD, 18.03.2008, 2007/6285- 2008/3630.
65 KAMACI, a.g.m, s.10.
66 Bu bu konuda Yargıtay 2. hukuk dairesi ile 8. hukuk dairesi arasında görüş ayrılığı vardır. 2. Hukuk
dairesi katılma alacağı davasında 10 yıllık zamanaşımı süresini kabul etmektedir. Konuya yaklaşım
bakımından Dairenin görüşünü aynen aşağıya alıyoruz:” Dava, edinilmiş mallara katılma rejiminin
tasfiyesine yönelik olup 25.8.2005 tarihinde açılmıştır.
Boşanma davası 16.9.2002 tarihinde açılmış, tarafların boşanmalara ilişkin karar 2.6.2004
günü kesinleşmiştir.
Davalı vekili 24.10.2005 havale tarihli dilekçesinde Türk Medeni Kanununun 178. maddesinde
yazılı bir yıllık süre geçtiğinden bahisle zamanaşımı definde bulunmuş, mahkemece dava tarihi ile
boşanma hükmünün kesinleştiği tarih arasında bir yıldan fazla zaman geçtiği gerekçesiyle davanın
zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Katılma alacağının zamanaşımı konusunda 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununda bir hüküm
mevcut değildir. Borçlar Kanununun 125. maddesi uyarınca; kural olarak alacak davaları on senelik
zamanaşımına tabidir. Borçlar Kanununun 125. maddesindeki “bu konuda başka suretle hüküm
mevcut olmadığı takdirde her dava on senelik müruru zamana tabidir” hükmündeki (her dava)
sözcüklerini “bütün alacaklar” tarzında anlamak gerekir. Zamanaşımının başlangıcı da mal rejiminin
sona erdiği tarihtir. (MK.m.225) Türk Medeni Kanununun genel nitelikli hükümler kenar başlığını
taşıyan 5. maddesi uyarınca Borçlar Kanununun zamanaşımına ilişkin hükümleri uygun düştüğü
ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır. Olayda, 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması
28
----------------------- Page 29-----------------------
d. Katılma Alacağının(artık değerin)Hesaplanması
aa. Aktiflerin tespiti
Katılma alacağının hesaplanmasında, mal rejiminin sona erme anındaki
durumlarına göre, eşlerin kişisel malları ile edinilmiş malları ayrılır (TMK.
m.228/1).Diğer bir ifade ile mallar kümelenir. Edinilmiş mallar yukarıda anlatılan
ilkeler çerçevesinde belirlenir. Eşlerden birine sosyal güvenlik veya sosyal yardım
kurumlarınca yapılmış olan toptan ödemeler veya iş gücünün kaybı dolayısıyla
ödenmiş olan tazminat, toptan ödeme veya tazminat yerine ilgili sosyal güvenlik veya
sosyal yardım kurumunca uygulanan usule göre, ömür boyu aylık irat bağlanmış
olsaydı, mal rejiminin sona erdiği tarihte bundan sonraki döneme ait iradın peşin
sermayeye çevrilmiş değeri ne olacak idiyse, tasfiyede o miktar da kişisel mal olarak
hesaba katılır (TMK. 228/2). Buna göre edinilmiş mallar şunlardır:
aaa. Mevcut edinilmiş mallar
Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar tasfiye anındaki
sürüm değerleriyle hesaba katılacaktır(m.232, 235/1) Kural basittir: Mal rejiminin
sona erdiği tarihte mevcut olan malların tasfiye tarihindeki67 sürüm değerleri esas
alınacak ve bu aktifler arasında yer alacaktır.
gerekir. Bu nedenle davalının zamanaşımı itirazının reddi ile işin esası hakkında gösterilecek deliller
toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya
aykırıdır” 2.HD, 05.02.200, 2006/9383- 2007/1228.
8. hukuk dairesi ise TMK 178 uyarınca bir yıllık zamanaşımı süresini kabul etmektedir:” Davacı
Mehmet Erol Kepezlioğlu vekili, davalı adına kayıtlı 1463 ada 34 parseldeki 4 numaralı bağımsız
bölümün alımındaki katkısı nedeniyle davalı eşinden katkı payı alacağı isteğinde bulunmuştur.
Davalı Hafize Araz vekili, süresinde verdiği cevap dilekçesinde zamanaşımı defi’nde bulunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüyle 16.202 YTL’nin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya
verilmesine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 6.3.1987 tarihinde evlenmiş, 24.9.2002 tarihinde açılan dava sonucu boşanmalarına karar
verilmiş, hüküm 30.6.2004 tarihinde kesinleşmiştir. Eşler arasında boşanma davasının açıldığı
tarihte mal rejimi sona ermiştir(TMK.nun 225/son).
Taraflar arasında evlilik tarihinden 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TMK. m. 170.), bir yıl içinde
başka mal rejimini seçmediklerinden 24.9.2002 tarihine kadar ise edinilmiş mallara katılma rejimi
geçerlidir.(4722 s.K. md. 10/1, 4721 s.K. TMK md. 202/1.).
TMK.nun 178.maddesinde, “evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları,
boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” hükmüne yer
verilmiştir. Somut olayda, boşanma kararı 30.6.2004 tarihinde kesinleşmiş görülmekte olan dava ise
bir yıllık zamanaşımı süresi geçirildikten sonra 6.11.2006 tarihinde açılmıştır. Davalı vekili süresinde
sunduğu cevap dilekçesinde zamanaşımı def’inde bulunmuştur. Davanın zamanaşımı süresinin
geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde esasa ilişkin kabul kararının
verilmesi doğru görülmemiştir.” 8.HD, 26.05.2009, 2009/873-2621.- öğretideki konuya ilişkin
tartışmalara girmiyoruz.
67 Tasfiye tarihinin karar tarihi olduğunu unutulmamalıdır. Elbette harici bir taksim varsa durum farklıdır
ve yukarıda izah edilmiştir.
29
----------------------- Page 30-----------------------
bbb. Eklenecek Değerler
Aşağıda sayılanlar, edinilmiş mallara değer olarak eklenir. (TMK. m.229)
Edinilmiş mallara hesapta eklenecek olanların değeri, malın devredildiği tarih esas
alınarak hesaplanır (TMK. m.235/2). 68
i. Onamsız Karşılıksız
Kazandırmalar
Eşlerden birinin, mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin
rızasını almadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalardır ve
bunlar da aktiflerin hesabında esas alınır.
ii. Kasıtlı Devirler
Bir eşin, mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak
kastıyla yaptığı devirlerdir ki bunlar o eşin aktifleri arasında yer alır.
ccc. Denkleştirme
Eşlerden birinin kişisel mallara ilişkin borçları edinilmiş mallardan karşılanmış
ise ve de tasfiye sırasında denkleştirme talep edilmişse kişisel malların, edinilmiş
mallardan karşılanan borçları aktif hesabına eklenir(TMK 230/1).
bb. Pasiflerin Tespiti
aaa. Katkı payı (değer artış payı)
Eğer katkı varsa, diğer eşe ödenmesi gereken Türk Medeni Kanununun
227’nci maddesi gereğince değer artış payından doğan alacak da pasifi oluşturur.
Değer artış payının ne olduğunu yukarıda açıkladığımız için ayrıntıya girimyoruz.
bbb. Kişisel Maldan Edinilmiş Mala
Giden Karşılıklar(Denkleştirme)
Edinilmiş malların borçları ödenirken kişisel mallar kullanılmışsa ve
denkleştirmede talep edilmişse, edinilmiş malların kişisel mallardan karşılanan
borçları pasiflere eklenir (m.230/1).Değerlendirme değer artış payı kurallarına göre
yapılır. Nitekim Kanunda; “Bir mal kesiminden diğer kesimdeki malın edinilmesine,
iyileştirilmesine veya korunmasına katkıda bulunulmuşsa, değer artması veya
azalması durumunda denkleştirme, katkı oranına ve malın tasfiye zamanındaki
değerine veya mal daha önce elden çıkarılmışsa hakkaniyete göre yapılır” (TMK
230/son) ifadesi kullanılmıştır.
68“ Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle * davalının
taşınmazdaki payını davadan önce 24.04.2004 tarihinde elden çıkardığına göre bu tarih itibarıyla
belirlenen değerinin esas alınarak katkı alacağının hesaplanması gerekirken hesaplamanın
taşınmazın dava tarihindeki değeri üzerinden yapılması doğru değil ise de hükmedilen miktarın
hakkaniyete uygun olduğunun anlaşılması karşısında yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle
usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA” 2.HD, 02.06.2008, 2007/9118 - 2008/7790.
30
----------------------- Page 31-----------------------
ccc. Borçlar
Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş malların hala bir borcu
varsa bu borç da pasifler arasında yer alır.
Her borç, ilişkin olduğu mal kesimini yükümlülük altına sokar. Bir borcun
edinilmiş mallara mı yorsa kişisel mallara mı ait olduğu tespit edilemiyorsa edinilimiş
malların borcu olduğu kabul edilir (TMK. 229/2)
c. Katılma Alacağının(Artık Değerin) Bulunması Ve Paylaştırılması
aaa. Artık Değerin Bulunması ve Formül
Artık değer aktiflerden pasiflerin indirilmesi ile elde edilen değerdir
Nitekim Kanunda “ artık değer; eklemeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar
da dahil olmak üzere, her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden, bu mallara
ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktardır” (TMK. m.231) şeklinde ifade
edilmiştir.
Katılma alacağının hesabında şu formül yol gösterici olacaktır.69
Mal rejiminin TMK 229 Edinilmiş
sona erdiği uyarınca mallardan
anda mevcut varsa kişisel
olan malların + eklenecek + mallara giden = AKTİF
tasfiye değerler(elde değerler(TM
anındaki n çıkarma K 230)
değerleri tarihindeki
değer)
Edinilmiş varsa ve Kişisel
malın istenmişse maldan
borçları diğer eşe edinilmiş
+ ödenecek + mala giden = PASİF
değer artış karşılıklar(
payı(TMK denkleştirm
227) e)
ARTIK DEĞER= AKTİF - PASİF
Kuşkusuz alacaklar varsa takas edilecektir(TMK 236).
Artık değerin 1/2'si talep edilebilir ki işte buna katılma alacağı denilmektedir.70
69 Formül için bkz . KAMACI, a.g.m, s. 12.
31
----------------------- Page 32-----------------------
Şimdi konuyu bir örnekle anlamaya çalışalım:
Taraflar 1 3 2002 tarihinde evlenmişler, evlenirken kadına kocanın ailesi
tarafından 4000 TL diğerinde, Kadının kendi ailesi tarafından ise 5000 TL altın
takılmıştır. Kocaya ise düğüne gelen yakınları tarafından 1000 TL diğerinde küçük
altın ve 3000 TL para ve 2000 EURO takılmıştır. Evlendikleri sırada kocanın 1 adet
otomobili vardır. Sıhhiyede kabzımal olan kocanın babası kocaya cebeci keskin
sokakta 1 adet daire hediye etmiş ve taraflar bu evde oturmaya başlamışlardır. Koca
hakim adayı olarak Anakarada staja başlamıştır. kadın ise anasınıfı öğretmeni olup
kocanın da isteğiyle evlilik süresince çalışmamıştır Stajın bitimi koca kura çekerek
ankaradan ayrılmış, cebecideki evi ise 14. 4 .2003 tarihinde aylık 400 TL ye kiraya
verilmiş kira parası her ay düzenli olarak hesaba yatırılmış ve her yıl kira kontratında
belirtilen oranlarda zam yapılmıştır. Ülkenin değişik yerlerinde görev yapan koca
Anakaraya tayin olmuş, 5 6 2006 tarihinde cebecideki ev 100.000 TL ye kocanın
otomobili ise 10.000 TL ye satılmış, kadının altınları ise 10.000 TL satılmak suretiyle
kocanın aldığı maaşlarla yapılan 70.000 TL tasarrufa eklenmesi suretiyle 190.000
TLye Ankara Elvankent’te banka bloklarında 1 adet 4 + 1 daire satın alınmış ve koca
adına tescil edilmiştir. Bu arada 6 8 2006 tarihinde kadının babası vefat etmiş,
kadının babasından tevarüsen çok sayıda taşınmaz ile 10.000 TL nakit para intikal
etmiştir. Kadına intikali eden bu 10.000 TL ile koca adına Elvankent te alınan evin iç
dekorasyonu mutfak dolapları vs gibi işleri yaptırılmak suretiyle ev oturulacak hale
getirilmiştir. Bankada açılan ve cebecideki evin kira bedelini yatırıldığı hesapta 5 6
2006 tarihi itibariyle 18000 TL biriktiği görülmüştür. Bu para ile de aynı tarihlerde bir
otomobil alınarak trafikte koca adına tescil edilmiştir. Çıkan tartışmalar sonucunda
kadın tarafından 3 2 2007 tarihinde boşanma davası açılmış, TMK 166/1 uyarınca
tarafların boşanmalarına karar verilmiş, boşanma kararı derecattan geçerek 1. 4
.2008 de kesinleşmiştir. Kadın 16 9 2008 tarihinde aile mahkemesine açtığı dava ile
mal rejiminin tasfiyesini ve aynı zamanda ziynetlerini satmak suretiyle kocanın almış
olduğu eve katkıda bulunduğunu iddia ederek değer artış payı istemiştir.
Mahkeme tüm delilleri toplayarak, Koca adına olan taşınmaz başında 9 6 2009
tarihinde keşif yapmış, bilirkişiler taşınmazın değerinin keşif tarihi itibarıyla 300000 TL
olduğunu belirtmişlerdir. Aynı tarihte kocanın otomobilinin değeri ise 20.000 TL olarak
tespit edilmiştir. Mahkeme 30.6. 2009 tarihinde tasfiyeye karar vermiştir. Şimdi
tasfiyede göz önünde bulundurulacak hususları ve bu arada artık değeri dolayısıyla
kadının katılma hesabını bulmaya çalışalım.
o Öncelikle kadının kişisel malları; kadına gerek kendi ailesi gerekse de
kocanın ailesi tarafından takılan ziynetler onun kişisel mallarıdır.
Babanın ölümüyle kadına intikal eden gerek taşınmazlar gerekse de
para yani miras payı kadının kişisel malıdır.
o Kadının edinilmiş mallar; kadının edinilmiş malı bulunmamaktadır.
o Kocanın kişisel malı olarak; kocaya cebeci de babası tarafından hediye
edilen ev kişisel malıdır. Kocaya evlenme sırasında takılan altınları ile
paralar onun kişisel malıdır.
70 Konu hakkında rafine bilgisi olmayanlar; edinilmiş mallara katılma rejimini, “her eş diğer eşin
mallarının yarısını isteyebilir “ derler. Bu yanlış bilgi, artık değerin yarısı üzerindeki hak sahipliğini
karıştırmak suretiyle oluşmaktadır.
32
----------------------- Page 33-----------------------
o Kocanın edinilmiş malları; kocanın evlilik birliğinin devamı süresince
çalışmasının karşılığı olarak aldığı maaşla yaptığı birikimler onun
edinilmiş mallardır. Yine hocaya babası tarafından hediye edilen ev
kişisel mal ise de bu evin kirası edinilmiş maldır.
o Kişisel malın semereleri edinilmiş mal olacağından Cebecideki ev
kişisel mal iken evin kirası edinilmiş maldır. Bu kira parası ile alınan
otomobil ise edinilmiş malın yerine geçen değerdir.
Önce kadının TMK 227 maddesi uyarınca değer artış payı alacağını bulalım.
Edinme tarihinde ev 200.000 TL olup, kadının katkısı ev edinilmesinde 10.000
TL ve iyileştirilmesinde 10.000 TL olmak üzere toplam 20.000 TL katkı yapmış,
dolayısıyla katkı oranı % 10 dur. Keşif tarihi karar tarihine yakın olduğundan bu
değeri tasfiye tarihindeki değer olarak alabiliriz. Dolayısıyla tasfiye tarihindeki değer
300.000 TL olup kadının değer artış payı alacağı 300.000X 10/100= 30.000TL dir.
Kadının değer artış payı alacağını bu şekilde bulduktan sonra, şimdi
kocanın edinilmiş mallarını bulalım. Bunun için öncelikle TMK 230/son uyarınca
kocanın kişisel mallarının denkleştirilmesini yapalım. Koca kişisel malı olan evi
100.000 ve otomobili 10.000 TL ye satmak suretiyle yeni evin edinilmesine katkıda
bulunmuştur. Ev 200.000 TL ye edinildiğine göre katkı oranı 110.000/ 200.000 yani %
55 dir. Evin tasfiye tarihindeki değeri 300.000TL olduğuna göre denkleştirmede
kocanın kişisel malı 300.000x55/100 = 165.000 TL dir .
Kadının değer artış payının düşülmesi ve kocanın kişisel mallarının
denkleştirilmesi sonucu evdeki artık değer 165.000+30.000=195.000TL, 300.000-
195.000=105.000TL.
Kocanın diğer edinilmiş malı otomobil ise tasfiye tarihinde 20.000TL
olup
Artık değer toplam 125.000TL dir. İşte kadının artık değere katılma alacağı
125.000/2=62.500 TL dir.
bbb. Artık Değerin Paylaştırılması
Eşlerin müşterek olmayan çocukları ve onların alt soylarının saklı paylarını
zedelememek koşuluyla artık değere katılmada mal rejimi sözleşmesiyle başka bir
esas kabul edilebilir. Anlaşma yoksa aşağıdaki yasal usullerle paylaşma yapılır.
i.Artık Değerin Eşit Paylaşımı Esası
Her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi
olurlar(TMK. m.236/1). Defaatle ifade edildiği üzere bu katılma alacağıdır.
ii. Zina Veya Hayata Kast Nedeniyle
Boşanma Halinde Paylaştırma
Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma halinde hakim kusurlu eşin katılma
alacağının azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir(TMK. m.236/2).
Kanaatimizce, zina veya hayata kast nedeniyle katılma alacağının kaldırılması ya da
azaltılması için bu nedenle verilmiş kesinleşmiş bir boşanma hükmünün bulunması
gerekir. Diğer bir ifadeyle evlilik birliğinin sona ermesine ilişkin boşanma kararının
33
----------------------- Page 34-----------------------
TMK 161 veya 162 maddeleri uyarınca verilmiş olması gerekir.71 Zira madde
metninde açıkça “zina veya hayata kast nedeniyle boşanma halinde”(TMK 236 /2)
ifadesi kullanılmıştır.
iii. Artık Değerin Sözleşmeye Göre
Paylaşılması
Artık değerin paylaşımında mal rejimi sözleşmesi ile yarı yarıya oranı
değiştirilebilir. Velev ki bu anlaşma eşlerin ortak olmayan çocuklarının ve onların
altsoylarının saklı paylarını zedelemiş olmasın(TMK 237).
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
SEÇİMLİK REJİMLER
I. MAL AYRILIĞI REJİMİ
A. Kavram ve Önem
Mal ayrılığı rejimi gerek 743 sayılı Türk kanunu medenisi döneminde yasama
rejimi olması nedeniyle halen önceki evliliklere uygulanıyor olması gerekse de
olağanüstü mal rejimi olması nedeniyle önemlidir. Kanunda 242 ve 243. maddelerde
düzenlenmiş olup 243. maddede paylaşmalı mal ayrılığı rejimine gönderme yapılarak
göreceli olarak rejimin kapsamı genişletilmiştir.
B. Özellikleri ve sona ermesi
Bu rejimin en büyük özelliği gerekli işler arası ilişkiler gerekse de tasfiye
bakımından basit bir sistem getirmesidir. Mal ayrılığı rejiminde (TMK. m.242-243)
Eşlerden her birinin malı, geliri ve kazancı kendisine aittir. Eşlerden birine ait bir mal
üzerinde diğer eşin herhangi, bir hakkı yoktur. Diğer bir ifadeyle her bir eşin malı
diğerinden ayrı ve bağımsızdır. Evlilik sırasında her biri işin getirdiği mal kendisine ait
olduğu gibi evlilik birliği süresinceden mallar kim tarafından kazanmamışsa ona aittir.
Bu paragrafın başında rejimin oldukça basit bir sistem getirdiğini söylerken şunu ifade
etmek istedik: edinilmiş mallara katılma rejiminde olduğu gibi ne artı değer hesabı
yapmaya lüzum vardır ne de bir denkleştirme işlemine ihtiyaç vardır. Aynı zamanda
bu rejimde değer artış payı da istenemez. Kuşkusuz 243 üncü maddede bu yapılan
atıf gereği bazı malların paylı mülkiyette olacağı kabul edilmiştir.
Bu rejimde herkese eş yasal sınırlar içinde kendi malvarlığı üzerinde yönetim,
yararlanma ve tasarruf hakkını koruduğu gibi eşlerden her biri kendi borçlarından
bütün malvarlığıyla sorumludur.
Bu rejimde, belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse iddiasını
ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mal
onların paylı mülkiyetinde sayılır. Mal ayrılığı rejiminde paylı mülkiyetin özgülenmesi
konusunda “paylaşmalı mal ayrılığı” rejimine ilişkin hükümler uygulanır.72
71 Bkz. GENÇCAN, s. 606; Krş. ÖZUĞUR, s.74-75, aynı yönde KILÇOĞLU, s. 38.
72
KAMACI, a.g. m, s. 2.
34
----------------------- Page 35-----------------------
II. PAYLAŞMALI MAL AYRILIĞI REJİMİ
Paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde TMK. 244-255 maddeleri arasında düzenlenmiş
olup akdi mal rejimlerinden birisidir. Bu mal rejiminin en büyük özelliği türk
hukukçuları tarafından geliştirilmiş olmasıdır. 73 bu mal rejimi bazı yönleriyle edinilmiş
mallara katılma rejimine benzemektedir
Bu mal rejiminin kurulmasından sonra edinilen, ailenin ortak kullanım ve
yararlanmasına özgülenmiş mallar ile ailenin ekonomik geleceğini güvence altına
almaya yönelik yatırımlar ve bunların yerine geçen değerler, eşler arasında eşit
olarak paylaşılır. Paylaşmalarda işletmelerin ekonomik bütünlüğü gözetilir (m.250).
bu yönleri ile edinilmiş mallara katılma rejimine ne kadar benzediği hemen
görülürken, TMK m. 253 de paylaşmanın ayın olarak yapılacağı belirtiler ki bu
noktada edilmiş mallara katılma rejiminden ayrılır.
Yine manevi tazminat alacakları, miras yoluyla edinilen mallar ile sağlar arası
veya ölüme bağlı tasarrufla yapılan karşılıksız kazandırmalar paylaşmaya tabi
Olmayacağı (m.250/2) belirtilmek suretiyle edinilmiş mallara katılma rejimindeki
kişisel mallara benzer bir düzenleme içerir.
Paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde eşlerden her biri kendi borçlarından dolayı bütün
malvarlığıyla sorumludur. Bu rejimde de eşlerden her biri, yasal sınırlar içinde kendi
malvarlığı üzerinde yönetim, yararlanma ve tasarruf hakkına sahiptir.
Paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde; eşlerden biri diğerine ait olup, paylaşma dışı
kalan bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç yada uygun
karşılık almaksızın katkıda bulunmuş ise rejimin sona ermesi halinde, diğer eşten
katkısı oranında hakkaniyete uygun bir bedel ödenmesini isteyebilir (m.249). bu
düzenleme ile de TMK 227 deki değer artış payına benzer bir düzenleme getirilmiştir.
III. MAL ORTAKLIĞI REJİMİ
A. Genel Olarak
Mal ortaklığı rejimi ise TMK. 256–281 maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bu
rejimde kanun öngördüğü ve kişisel mal olarak kabul edilenler dışındaki tüm mallar
ve gelirler eşler arasında ortaktır.
Bu ortaklığın bir sonucu olarak eşlerin birbirinden bağımsız olarak bu mallar
üzerinde tasarrufta bulunma yetkileri olmadığı gibi alelade yönetim işleri hariç olmak
üzere tek başlarına bu malların yönetimi hakkına da sahip değillerdir.
B. Malvarlığı
a. Ortak Mallar
Kanunda belirtilen eşlerin kişisel malları dışında kalan her türlü mal ve gelir
ortak maldır ( TMK m. 257). Bu rejimde de karine olarak, bir malın eşlerden birisinin
73 ACAR, s. 199.
35
----------------------- Page 36-----------------------
kişisel malı olduğu kanıtlanamıyorsa bu malın ortak mal olduğu varsayılır ( TMK m.
261 ).
b. Kişisel Mallar
Kişisel malların neler olduğu kanunun 260. maddesinde gösterilmiştir. Buna
göre; “Kişisel mallar, mal rejimi sözleşmesi, üçüncü kişinin karşılıksız kazandırması
veya kanunla belirlenir. Eşlerden her birinin sadece kişisel kullanımına ayrılmış olan
eşyası ile manevi tazminat alacakları kanundan dolayı kişisel malıdır.Bir eşin saklı
pay olarak isteyebileceği malvarlığı değerleri, mal rejimi sözleşmesiyle ortaklığa dahil
edildiği ölçüde, mirasbırakanları tarafından kendisine kişisel mal olarak
kazandırılamaz.”
B. Rejimin Sona Ermesi ve Tasfiye
Mal ortaklığı rejimi evlilik birliğinin sona ermesi başka bir mal rejiminin
sözleşme ile belirlenmesi ya da eşlerden birisinin iflasının açılmasıyla sona erer (
TMK 271 ). Rejimin tasfiyesi ise oldukça basittir: Tasfiye sonucunda her bir eş
ortaklık mallarının yarısını alır(TMK 276-277). Tasfiyenin ayrıntılarına girmiyoruz.
Kuşkusuz bu rejimde de sözleşme ile farklı bir paylaşma usulü seçilebilir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
MAL REJİMİ PRATİĞİ( UYGULAMADAN ÖRNEKLER)74
I. MAL REJİMİNİN TASFİYESİNDE YÖNTEME İLİŞKİN İÇTİHATLAR
A. Genel Olarak
1- Edinilmiş Malın Tasfiye Şekli
“Taraflar arasında 1.1.2002 tarihinden geçerli olmak üzere edinilmiş mallara
katılma rejiminin (TMK.m.218-
241) geçerli olduğu, tarafların 2.5.2006 günü kesinleşen karar ile boşandıkları ve a
ralarında geçerli edinilmiş mallara katılma rejiminin boşanma davasının açıldığı tar
ih olan 26.11.2004 günü sona erdiği (TMK.m.225/2) anlaşılmaktadır.
Olayları anlatmak taraflara hukuki niteleme hakime aittir. Davacı kadın davalı koca
nın edinilmiş malları üzerinden katılma alacağı (TMK.m.231) isteminde bulunmuşt
ur.
Mahkemece yapılacak iş; eklenecek değerlerden (TMKm.229) ve denkleştir
meden (TMK.m.230) elde edilen miktarlarda dahil olmak üzere davalı kocanın edin
ilmiş malların (TMK.m.219) toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıkt
an sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafları
n kazanılmış hakları da dikkate alınarak hüküm kurmaktan ibarettir.
Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş malların tasfiye anındaki ba
şka bir anlatımla karar tarihindeki değerleriyle hesaplama yapılarak açıklanan esa
slar çerçevesinde inceleme yaparak sonucu uyarınca bir karar vermek gerekirken
74
Bu bölüm bir çalışma denemesi olarak başlatılmış olup, tüm uygulamaları içermemektedir. Yargıtay
uygulamalarından tüm örnekler elektronik ortamda ayrıca bu dersi alan Hâkim Adayları ile
paylaşılmıştır.
36
----------------------- Page 37-----------------------
yanlış niteleme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasay
a aykırıdır.”75
2- Malların Edinme Tarihlerine Dikkat Edilmelidir
“Davacı ile davalıların mirasbırakanı Ruhi’nin 24.05.1970 tarihinde evlendikleri,
Ruhi’nin 11.03.2005 tarihinde evli ve çocuksuz öldüğü, mirasçı olarak davacı
karısıyla davalı kardeşleri ve yeğenlerinin kaldığı, davacının “ katkı payına yönelik
alacak” talebinde bulunduğu taşınmaz malların 1.1.2002 tarihinden önce “satış”
nedenine dayalı olarak üçüncü kişilerden, mirasbırakana intikal ettiği hususları
tartışmasızdır.
Mahkemece davacı sağ kalan eşin, dava konusu tüm taşınmazlara katkısının %45
olduğunu kabul ederek, taşınmazların dava tarihi değerleri toplamından bu orana
isabet eden parasal karşılığına hükmedilmiş, karar davalılar tarafından temyiz
edilmiştir.
Dava konusu taşınmazlardan 4239 parsel sayılı arsanın evlenme tarihinden
önce 30.05.1968 tarihinde mirasbırakan tarafından üçüncü kişiden satın alındığı,
üzerindeki eski binanın daha sonra evlilik birliği içinde eşlerin katkısıyla tamamlandığı
tapu kaydı ve tanık beyanlarıyla sabittir. Bu taşınmaz yönünden davacının katkısının
sadece üzerindeki binanın onarılması, yenilenmesine ilişkin olarak hesaplanması
gerekirken; arsası dahil tümünün değerinin dikkate alınması doğru olmadığı gibi,
davacının katkı oranının hangi esaslara dayanılarak bulunduğu da bilirkişi raporunda
açıklanmamış olup, bu haliyle rapor denetime elverişli olmadığından hükme dayanak
oluşturacak nitelikte olmadığı gibi katkı tarihine göre 743 sayılı Türk Kanunu
Medenisinin 152. maddesinin gözetilmemesi de doğru olmamıştır. Açıklanan
hususlarda göz önünde bulundurularak hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde
karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.”76
3- Eşler Arası Satış ve Bedelsizlik İddiası
“Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve ö
zellikle * dava konusu olan 374 ada 172 parselde bulunan 1 nolu meskenin 15.3.199
0 tarihinde davalı kadına satış yolu ile olan devrinin, bedelsiz olduğunun ileri sürülme
sine, davanın taraf muvazaası nedenine dayanmasına ve 5.2.947 gün 20/6 sayılı İna
nçları Birleştirme Kararı uyarınca böyle bir iddianın belge ile ispatının zorunlu olup bu
konuda yazılı bir belge ibraz edilmemesi sebebiyle ret hükmünün sonucu itibariyle do
ğru olduğunun anlaşılmasına göre hükmün ONANMASINA”77
4- Katkı ve Katılma Birlikte İstenmişse
“Davacı Fatma, davalı eşi adına ticaret sicilinde %75 hissesi kayıtlı bulunan
limited şirketin ve 35 DAP 87 plakalı otomobilin yarı paylarının edinilmesinde
kendisinin de katkısı bulunduğunu ileri sürerek; katkısı ve yeni yasadaki mal rejimi
uyarınca 1/2 bedelini istemiş, yerel mahkemenin kısmen kabul kararı davalı
tarafından temyiz olunmuştur.
Dosyadaki kanıtlara göre; tarafların 11.04.1984 tarihinde evlenip 26.04.2005
tarihinde boşandıkları, davalının %75’inde pay sahibi bulunduğu şirketin 24.04.2000
tarihinde kurulduğu, otomobilin 1.2.2002 tarihinde satış nedeniyle davalı adına
trafikte tescil edilmişken 4.3.2005 tarihinde üçüncü şahsa devredildiği , temyize konu
davanın ise 22.12.2004 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
75 2.HD, 03.03.2008, 2008/896-2616.
76 2.HD, 14.04.2008, 2007/5045- 2008/5252.
77 2.HD, 17.07.2007, 2006/15383- 2007/11389
37
----------------------- Page 38-----------------------
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; dava konusu şirketin davalı adına kayıtlı
bulunan %75 hissenin boşanma tarihindeki “sürüm değeri” ile otomobilin en son
satış tarihindeki kasko değeri esas alınmıştır.
Tarafların daha önce “mal ayrılığı rejimine” tabi iken 1.1.2002 tarihinden itibaren
“Edinilmiş Mallara Katılma Rejimine ” ( TMK. md. 218 – 241 ) tabi oldukları ve bu
rejiminde boşanma davasının açıldığı 26.02.2004 tarihinde sona erdiği, boşanmaya
dair kararın 26.04.2005 tarihinde kesinleşmesiyle de; “ Değer Artış Payı” ( TMK. md.
227) ve “Katılma Alacağı ” ( TMK. md. 236 ) davasının esasının incelenebilme
koşulunun gerçekleştiği yönleri sabittir.
Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek
elde ettiği malvarlığı değerleridir. ( TMK. md. 219/1) Mal rejiminin başlangıcında
eşlerden birine ait bulunan malvarlığı değerleri o eşin kanuna göre kişisel malıdır. (
TMK. md. 220/2) Değer Artış Payı ve katılma alacağı hesabında “tasfiye tarihi”
değerleri esas alınır.(TMK. md. 227,235 ) Tasfiye tarihi ise boşanma ve mal rejiminin
sona erdiği tarih olmayıp, tasfiye veya değer artış payına yönelik açılmış bulunan
davanın karar tarihidir. Değer Artış Payı davasına konu olan mal, daha önce elden
çıkartılmışsa hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler. (
TMK. md.227/2)
Davacı, dava dilekçesinde; davalı adına kayıtlı dava konusu mallara yaptığı
katkının yanı sıra katılma alacağınıda istemiştir. Mahkemece; davalı adına %75 ‘i
kayıtlı bulunan limited şirketin kurulma tarihi itibarıyla değerinin davalının “kişisel
malı” olup “katılma alacağı” hesabından bunun çıkartılıp, 1.1.2002 tarihinden sonraki
sürüm değerinin “edinilmiş mal” olarak dikkate alınması, otomobilin elden çıkartılmış
bulunması nedeniyle Değer Artış Payı hesabında Türk Medeni Kanunu madde 227/2
hükmünün gözetilmesi gerekirken; bunlar yapılmaksızın yazılı olduğu şekilde karar
verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.”78
5. Mal Bir Kooperatif Hissesi İse
Davacının isteği iyi anlaşılmalı ve hukuki nitelendirmenin hakime ait olduğu
unutulmamalıdır(HUMK m. 76).
“Tarafların Narlıdere 8041 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 25 nolu bağımsız
bölüme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Dava konusu taşınmaz taraflar arasında mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde
(5.4.2000) edinilmiş olup, TOKİ’ye ödemeler devam etmektedir. Davacı dava
dilekçesinde açıkça katkı payı isteğinde bulunmuş olup katılma alacağına ilişkin bir
isteği bulunmamaktadır. Mahkemece davacının taşınmazın edinilmesine %40
oranında katkıda bulunduğu kabul edilmiştir. Mahkemenin bu orana ilişkin kabulü
dosyadaki delillere uygun ise de katkı payının hesaplanması yönünde esas alınan
bilirkişi raporu hüküm kurmaya ve denetime elverişli değildir.
Mahkemece yapılacak iş TOKİ’ye ödemeler devam ettiğine göre taşınmazın dava
tarihindeki sürüm değerinden TOKİ’ye olan borçlar ile rejimin sona erdiği (14.4.2003)
tarih ile dava tarihi (4.6.2003) arasında varsa TOKİ’ye yapılan ödemeler düşüldükten
sonra kalan değer ile davacının katkı oranı (%40) ile çarpmak ve davacının katkı
alacağını hesaplamaktan ibarettir. Açıklanan yön üzerinden durulmaksızın yazılı
şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir”.79
“Taraflar; 5.8.1995 tarihinde evlenmişler, 24.10.2003 tarihinde açılan boşanma
davası sonucunda 24.01.2005 tarihinde boşanmışlardır.
78 2.HD, 22.01.2007, 2006/7011 -2007/111
79 2. HD, 02.11.2009, 2008/12746-2009/18617.
38
----------------------- Page 39-----------------------
Taraflar arasında 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM. md. 170) bu tarihten
rejimin sona erdiği 24.10.2003 tarihine kadar edinilmiş mallara katılma rejiminin
(TMK. md. 202/1) geçerli olduğu tartışmasızdır. (4722 s.K. md.10/1)
Davacı davalının üyelik suretiyle sahip olduğu Çiğli Yapı Kooperatifindeki
taşınmaza katkısı nedeniyle tapu iptali tescil olmazsa 19.331 YTL’nin tahsilini
istemiştir.
Dava konusu 2 parsel sayılı taşınmazdaki, 5 nolu bağımsız bölüm kooperatife
üyelik yoluyla edinilmiş olup üyelik tarihi 11.3.1995 tarihidir. Bu tarihten evlilik tarihine
kadar davacının kooperatif hissesine katkısı düşünülemez.
Davacı kadın bu dönemde; Mersin Kale Yapı Kooperatifine üye olduğunu,
5.8.1995’den 1999 yılına kadar anılan kooperatife giderek artar şekilde başlangıçta
aylık 35.000.000 TL ödentiyi, düzenli olarak ödediğini 16.6.2005 tarihli oturumda
beyan ve ikrar etmiştir. (HUMK. md. 236/1.),
Toplanan delillerden 5 nolu bağımsız bölümün taban döşemesi, alçı kartonpiyer,
demir işleri, çelik kapı ve mermer işlerinin davacı tarafından yaptırıldığı
anlaşılmaktadır.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporları denetime elverişli değildir.
Mahkemece yapılacak iş;
Mal ayrılığı ve edinilmiş mallara katılma rejimi dönemlerinin ayrı ayrı
değerlendirilerek; davacı kadının Mersin Kale Yapı Kooperatifine yaptığı ödemeleri ile
1.1.2002 tarihinden önce davalı kocanın Türk Kanunu Medenisinin 152.
maddesindeki bakım yükümlülüğü ve davacının taşınmazın iyileştirilmesine yönelik
yapılan işler için sarfedilen miktarda göz önüne alınarak, gerektiğinde bilirkişiden ek
rapor almak ve davacının katkısını belirlemektir.
Açıklanan yönler gözetilmeksizin eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporu ile
yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.”80
“Davacı vekilinin 19.02.2004 tarihli dilekçesinde yer alan açıklamalara göre: dava,
davalının ortak olduğu konut yapı kooparatifi ödemelerine davacının yaptığı katkıya
dayalı alacak isteğine ilişkindir.
Boşanma davasının 17.10.2002 tarihinde açıldığı, tarafların boşanmalarına karar
verildiği, kararın 24.11.2004 tarihinde kesinleştiği, bu davanın 09.12.2002 tarihinde
açıldığı, evlilik birliğinin devamı sırasında davacının polis memuru olarak, davalının
da bankada çalıştığı, davalının üye olduğu kooperatif ödemelerini tarafların birlikte
yaptıkları yapılan soruşturma ve toplanan delillerle anlaşılmıştır. Yapılan bilirkişi
incelemesinde davacının, kooperatif ödemelerine katkısının oran olarak %31.4
nispetinde olduğu tespit edilmiş, belirlenen bu oran, tarafların dosyaya yansıyan
gelirlerine ve tanık beyanlarına göre dosya kapsamına uygun bulunmuştur. Davalının
bu yöne ilişkin temyiz itirazları açıklanan sebeple yerinde değildir. Ancak davalının,
kooperatif hissesini 08.10.2002 tarihinde üçüncü kişiye devrettiğine ve devir tarihine
kadar kooperatife 10.001 dolar ve 3.000 TL.toplam ödeme yapıldığına göre, yukarıda
belirlenen katkı oranının devir tarihine kadar yapılan toplam ödeme miktarı ile çarpımı
sonucu bulunacak miktarın hüküm altına alınması gerekirken, taşınmazın değeri
üzerinden hesaplama yapılması usul ve yasaya aykırıdır.”81
80 2.HD, 06.05.2008, 2007/6967- 2008/6555
81 2.HD, 22.02.2010, 2010/222 - 2010/3107
39
----------------------- Page 40-----------------------
II. İSTENEMEYECEK OLANLAR
A. Ailenin Olağan ihtiyaçları için Yapılan Harcamalar İstenemez
“Davalının, 8.9.1997 tarihli vekaletnameye dayanarak, Koçbank'taki davacıya
ait üç ayrı hesaptan, 4.12.2003 tarihinde 2.550 YTL. ve 1.000 USD, 5.12.2003
tarihinde 10.365 YTL. çektiği toplanan delillerden anlaşılmıştır. Davalı bu paraları aile
masrafları için harcadığını savunmuş ve bu harcamalara ilişkin bir kısım belgeler
sunmuştur. Ailenin olağan ihtiyaçları için yapılan harcamaların iadesi istenemez.
(TMK.186/3, 189) O halde bu paraların çekildiği tarihten boşanma davasının açıldığı
tarihe kadar ki geçen dönem içinde, aile ihtiyaçlarının gerektirdiği olağan
harcamaların, gerektiğinde bu hususta uzman bilirkişi veya bilirkişiler kurulundan,
denetime elverişli rapor alınmak suretiyle tespiti, ulaşılacak sonuç uyarınca karar
verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru bulunmamıştır.”82
B. Anlaşmalı Boşanmada Durum
Anlaşmalı boşanmada artık değere katılma veya değer artış payından
vazgeçilmişse yani istenmediıği belirtilmişse yeni bir dava yoluyla istenemez, ancak
anlaşmalı boşanmada bu konuda açık bir hüküm yoksa yada mahkemece kararın eki
sayılan protokol bu yönde bir madde içermiyorsa katılma alacağı istenebilir.
“Taraflar boşanma davasının 21.11.2005 tarihli oturumunda boşanma ve fer’ileri k
onusunda anlaşmışlardır.Dava, evlilik birliği içinde alınan davalıya ait evin alımına
katkı sebebiyle tazminat isteğine ilişkin olup, bu talep boşanmanın fer’ilerinden de
ğildir. Boşanma davasında bu konuyla ilgili bir hüküm de kurulmamıştır. O halde, t
araflara delilleri sorulup, gösterdikleri taktirde toplanarak, ulaşılacak sonuç uyarınc
a işin esasıyla ilgili hüküm verilmesi gerekirken davanın yazılı gerekçe ile reddedil
mesi usul ve yasaya aykırıdır.”83
82 2.HD, 12.02.2008, 2007/20568-2008/1444.
83 2. HD, 07.04.2008, 2007/4748- 2008/4823.
40
Yorumlar
Yorum Gönder