HMK ÖNCESİ AÇILAN DAVALAR İÇİN MÜRACAAT VE AÇILMAMIŞ SAYILMA Av. Ender DEDEAĞAÇ
HMK ÖNCESİ AÇILAN DAVALAR İÇİN
MÜRACAAT VE AÇILMAMIŞ SAYILMA
Av. Ender DEDEAĞAÇ
Son günlerde ikisi Ankara’dan
biri de Ankara dışından olmak üzere üç meslektaşım, HMK dan önce açılan
davalarda müracaata bırakmanın kaç defa olabileceği sorusunu bana yöneltti. Bu
nedenle gerek onların sorusuna cevap bulmak gerekse kendi merakımı tatmin etmek
için, küçük bir çalışma yaptım ve bu küçük notu sizlerle paylaşmaya karar
verdim.
Bilindiği gibi, HMUK 409
maddesinde düzenlenen “ işlemden kaldırma ve davanın açılmamış sayılması”na
ilişkin kurallar HMK nın 150. maddesinde hükme bağlanmıştır. HMUK 409/6
maddesine göre “….işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş
olan dava, ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz.” idi
. Bu hüküm HMK nın 150/6 maddesi ile aynen tekrar edilmiştir. Bu husus
tasarının 155/6 maddesinde de aynen tekrar edilmiş olup, bu nedenle, madde
gerekçesinde bu konuda bir açıklama yer almamaktadır.
Eski ve yeni kanuna baktığımda,
maddelerin aynı olduğunu gördüğüm için, meslektaşlarımın sorusunu anlamakta
zorlandım. Ancak, unutulmaması gereken husus, basit yargılamaya ilişkin olan
HMK nın 320/4. maddesidir. Bu maddeye göre “…..işlemden kaldırılmasına karar
verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra, takipsiz bırakılırsa. Dava
açılmamış sayılır.” Görüldüğü gibi, basit yargılamada, yenileme bir defa ile
sınırlandırılmıştır. Asıl problem, 1985 den önce açılmış olup halen derdest
olan davalar için söz konusudur. Çünkü, 3156 sayılı kanunla yapılan
değişiklikler açısından yenilemenin 1985 deki değişiklikle birlikte açılan
davalarda uygulanacağı bundan önce açılmış davalarda uygulanmayacağı
belirtilmiştir. Söz konusu yasanın geçici 3. maddesi bu hükmü getirmiştir. HMK
nın geçici 1. maddesine baktığımızda görev, yetki dışında kalan uygulamalarda
HMK nın derhal uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Kanımızca sorulması gereken soru,
3156 sayılı yasa ile yapılan değişiklikle, daha önce açılmış olan davalar için
getirilen istisna HMK da da devam edecek midir? Sorusu olmalıdır. Buna benim
kişisel yanıtım. HMUK yürürlükten kalktığı için bu istisnayı sağlayan geçici 3
maddesinin de uygulanmasının mümkün olamayacağıdır. Yani 1985 den önce açılan
davalar için de HMK uygulanacaktır. Eğer benim incelememde bir hata varsa benim
uyarılmamı eğer ben doğru isem başka meslektaşlarımın telaşa düşmemesini
sağlamak için bu küçük notu sizlerle paylaşıyorum.
Ek:
Yukarıdaki yazıyı sizlerle
paylaştıktan sonra, değerli meslektaşım Sn. Av. Selçuk Aşçı'nın katkısıyla bu
eki bilgilerinize sunmak gereğini hissettim;
HUMK hükümleri doğrultusunda
müracaata bırakma, işlemden kaldırma, açılmamış sayılma olarak
nitelendirdiğimiz işlemler gerçekleşirken yazılı yargılama, basit yargılama,
sözlü yargılama gibi bir ayrıma başvurmuyorduk. Halbuki bu açıdan HMK basit
yargılama ile yazılı yargılama arasında bir fark oluşturmuştur.
Yukarıda yapmış olduğumuz
açıklamalar yazılı yargılamaya ilişkin olup HMK 320/4 maddesi basit yargılama
için açılmamış sayılma konusunda, yazılı yargılamadan farklı bir hüküm oluşturmuştur.
HMK 320/4'e göre "Basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden
kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz
bırakılırsa dava açılmamış sayılır." Yasada yer alan bu hükmün gerekçesine
baktığımızda ise "Böylece, en fazla bir kez, dosyanın işlemden
kaldırılmasına imkan tanınmış, tekrarı halinde davanın açılmamış sayılması
kuralı kabul edilmiştir." açıklamasının yer aldığını görmekteyiz.
Yazılı yargılama ile basit
yargılama arasındaki bu önemli farkı, ileride doğması muhtemel hataları ortadan
kaldırmak amacıyla bilgilerinize sunmak istedik.
Ek 2: Yazının başında belirttiğim
meslektaşlarımdan bir tanesinin konuyla ilgili olarak aldığı Yargıtay 21. Hukuk
Dairesi kararını aşağıda bilgilerinize sunmaktayım.
T.C.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/4570
K. 2012/4688
T. 27.3.2012
• HİZMET TESPİTİ VE İŞÇİLİK
ALACAKLARININ TAHSİLİ DAVASI ( Davanın Takipsiz Bırakılması - 6100 S.K Derhal
Uygulanırlılığı Sözkonusu İse De Hukuki Güven İlkesi Gereğince Davacının
Kazanılmış Hakkı Bulunduğu/Davanın Açılmamış Sayılamayacağı )
• HUKUKİ GÜVEN İLKESİ (
Kazanılmış Hak - İlk Yenilenmeden Sonra Takip Edilmeyen Davalarda 6100 S.K.
Yürülüğe Girmeden Önce İlk Kez İşlemden Kaldırılanlar İçin 1086 S.K. Uygulanama
Alanının Bulunduğu/Hizmet Tespiti ve İşçilik Alacağı Davası )
• DAVANIN İLK KEZ İŞLEMDEN
KALDIRILMASI ( İlk Yenilenmeden Sonra Takip Edilmeyen Davalarda 6100 S.K.
Yürülüğe Girmeden Önce İlk Kez İşlemden Kaldırılanlar İçin 1086 S.K. Uygulanama
Alanının Bulunduğu - Hizmet Tespiti ve İşçilik Alacağı Davası )
• HMK.'NUN YÜRÜRLÜK ALANI (
Hukuki Güven İlkesinin Korunması Gereği - İlk Yenilenmeden Sonra Takip
Edilmeyen Davalarda 6100 S.K. Yürülüğe Girmeden Önce İlk Kez İşlemden
Kaldırılanlar İçin 1086 S.K. Uygulanama Alanının Bulunduğu/Kazanılmış Hak )
• DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILASI (
Yerel Mahkememin Dosyanın İşlemden Kaldırılmasına Karar Vermesi Gerekirken
Davanın Açılmamış Sayılmasına Karar Vermesinin Hatalı Olduğu - Hizmet Tespiti
ve İşçilik Alacağı Davası/Kazanılmış Hakkın Korunması Gereği )
1086/m. 409
6100/m. 316,320
ÖZET : Dava, hizmet tespiti ve
işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir. 01.10.2011 tarihinde
yürülüğe giren 6100 sayılı HMK, zaman bakımından usulen tamamlanmış işlemleri
etkilememek kaydıyla derhal uygulanacaktır.Davada, 1086 sayılı HUMK nun
yürürlükte olduğu dönemde usulen tamamlanmış bir işlem sözkonusu olduğundan
6100 sayılı Yasanın uygulanma olanağı bulunmadığından davanın işlemden
kaldırılmasına karar verilmiş olma koşulunun gerçekleştiğinin kabulü mümkün
değildir. Dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği tarih olan
23.06.2010 tarihinde yürürlükte olan 1086 sayılı kanuna göre davacının bir
defadan fazla dosyayı takipsiz bırakması halinde açılmamış sayılmasına karar
verileceği konusunda kazanılmış hakkı bulunduğu, her ne kadar usul hükümlerinin
derhal uygulanırlığı söz konusu ise de; hukuka güven ilkesinin bir sonucu
olarak davacının ilk yenilemeden sonra birden fazla takipsiz bırakılamayacağı
kuralının 6100 S.K. yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden önce bir kez
işlemden kaldırılmasına karar verilen dosyalar için 6100 sayılı HMK'nun
yürürlük döneminde de uygulanması gerektiğinin kabulü gerekir. Mahkemece,
dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken davanın açılmamış
sayılmasına karar verilmesi hatalıdır.
DAVA : Davacı, davalılardan
işverene ait işyerinde 21/01/2002-23/11/2004 tarihleri arasında çalıştığının
tespitiyle, işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği
şekilde, davanın açılmamış sayılmasına karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından
temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve
Tetkik Hakimi Önal Aydın tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar
okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR : Dava, davacının davalı
işyerinde hizmet akdi ile geç en ve davalı Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının
tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın açılmamış
sayılmasına karar verilmiştir.
1086 sayılı Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanunu'nun 409. maddesi: " Oturuma çağrılmış olan tarafların
hiçbiri gelmediği veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri
takdirde dava yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar
verilir.
Oturum gününün belli edilmesi
için tarafların başvurması gereken hallerde, gün tespit ettirilmemiş ise, son
işlem tarihinden başlayarak bir ay geçmekle birinci fıkra hükmü uygulanır.
Yukarıdaki fıkralar hükmü
gereğince dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı
tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurması
üzerine yenilenebilir. Yenileme dilekçesi, oturum, gün, saat ve yerini bildiren
çağırı kağıdı ile birlikte taraflara tebliğ olunur.
Dava dosyanın işlemden
kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenilenirse yeniden
harç alınır. Bu harç yenileyen tarafından ödenir ve karşı tarafa yüklenemez. Bu
şekilde harç verilerek yenilenen dava, yeni bir dava sayılmaz.
İşlemden kaldırıldığı tarihten
başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar açılmamış sayılır ve mahkemece bu
hususta kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.
Birinci ve ikinci fıkralar
gereğince işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan
dava, ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi halde
beşinci fıkra hükmü uygulanır" hükmünü içermektedir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe
giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 320/4 bendi; "Basit
yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya,
yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır" hükmü
içermektedir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden;
dava cının 23.6.2010 tarihli duruşmaya katılmamış olması nedeni ile HUMK 409
maddesi uyarınca dosyanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar
verildiği, davacı vekilinin 18.7.2010 tarihli yenileme dilekçesi üzerine
yargılamaya devam edildikten sonra davacı tarafın 12.10.2011 tarihli mazeret
faksı göndererek duruşmaya katılmadığından mahkemece mazeretin reddine karar
verildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık 6100 sayılı
HMK"nın 316/g bendi uyarınca basit yargılama usulünün uygulandığı İş
mahkemelerinde 01.10.2011 tarihinden önce açılmış ve bir kez işlemden
kaldırılmasına karar verilmiş olan davalarda 1086 sayılı HUMK'nun 409 maddesi
mi yoksa 6100 sayılı HMK nın mad. 320/4 bendinin mi uygulanacağı noktasındadır.
6100 sayılı HMK'nun zaman
bakımından uygulanma başlıklı 448 maddesi "Bu kanun hükümleri, tamamlanmış
işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır" hükmünü içermektedir.
Buna göre somut olayda 1086 sayılı HUMK nun yürürlükte olduğu dönemde yasanın
409/1 bendi bakımından tamamlanmış bir işlem sözkonusu olduğundan 6100 sayılı
Yasanın uygulanma olanağı bulunmadığından anılan yasanın 320/4 bendinde
belirtilen işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olma koşulunun
gerçekleştiğinin kabulü mümkün değildir. Öte yandan dosyanın işlemden
kaldırılmasına karar verildiği tarih olan 23.06.2010 tarihinde yürürlükte olan
1086 sayılı HUMK'nun 409 maddesine göre davacının bir defadan fazla dosyayı
takipsiz bırakması halinde açılmamış sayılmasına karar verileceği konusunda
kazanılmış hakkı bulunduğu, her ne kadar usul hükümlerinin derhal uygulanırlığı
söz konusu ise de; hukuka güven ilkesinin bir sonucu olarak davacının ilk
yenilemeden sonra birden fazla bir defadan fazla takipsiz bırakılamayacağı
kuralının 01.10.2011 tarihinden önce bir kez işlemden kaldırılmasına karar
verilen dosyalar için 6100 sayılı HMK'nun yürürlük döneminde de uygulanması
gerektiğinin kabulü gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 1992/11-702 E,
1993/48 K sayılı kararı da bu y öndedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
davacı tarafın 12.10.2011 tarihli duruşmaya katılmamış olması nedeni ile
HUMK.'nun 409. maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırılmasına karar
verilmesi gerekirken 6100 sayılı Yasanın 320/4 maddesi gereği davanın açılmamış
sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri
amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan
nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine,
27.03.2012 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY :
Dairenin bozma kararına konu
uyuşmazlık, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK nın 316.
maddesi uyarınca basit yargılama usulünün uygulandığı iş mahkemelerinde, 1086
sayılı HUMK nun yürürlükte olduğu dönemde açılıp bir kez işlemden
kaldırılmasına karar verilmiş olan davalarda HMK nın yürürlükte olduğu
01.10.2011 tarihinden sonra davanın açılmamış sayılmasına karar vermek için
HUMK 409. maddede belirtildiği gibi ilk yenilemeden sonra bir defa daha
yenilemede bulunulabileceği ya da HMK 320/4. maddesi uyarınca
bulunulamayacağına ilişkindir. Sorun, yasaların zaman bakımından uygulanması
ile ilgilidir.
Davaya konu somut olayda
mahkemece, davacı ve vekilinin HUMK nun yürürlükte olduğu 23.6.2010 tarihli
duruşmaya katılmamaları nedeniyle dosya nın 409. madde uyarınca işlemden
kaldırılmasına karar verildiği, süresinde yenilendikten sonra, 6100 sayılı HMK
nın yürürlükte olduğu 12.10. 2011 tarihli duruşmaya davacı vekilinin mazeretini
bildirir fax yoluyla dilekçe gönderdiği, mahkemenin mazeret gerekçelerini
yerinde görmeyerek dosyanın işlemden kaldırılmasıyla birlikte HMK 320/4. madde
uyarınca açılmamış sayılmasına karar verdiği görülmektedir.
Kararı davacı vekili temyiz
etmiştir.
Dairemizce, 1086 sayılı HUMK nun
yürürlükte olduğu dönemde yasanın 409/1. bendi bakımından tamamlanmış bir işlem
sözkonusu olduğundan 6100 sayılı yasanın uygulanma olanağı bulunmadığı, anılan
yasanın 320/4. bendinde belirtilen işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olma
koşulunun gerçekleştiğinin kabulünün mümkün olmadığı, davacının bir defadan
fazla dosyayı takipsiz bırakması halinde açılmamış sayılmasına karar verileceği
konusunda kazanılmış hakkı bulunduğu ve hukuka güven ilkeleri gerekçeleri ile
yerel mahkemenin davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararının bozulmasına
karar verilmiştir.
Uyuşmazlığın çözümünde, usul
yasalarının uygulanmaları bakımından geçerli olan derhal uygulama ilkesi
üzerinde durulması ve uygulama maddelerinin irdelenmesinde yarar vardır.
Davanın açılması ile hukuk
yargılaması başlar ve işlemlerin tamamlanması zaman alır. Bir işlemin başlaması
ile bitmesi arasında yeni kanunlar yürürlüğe girip usul kurallarında
değişiklikler yapabilir. Bir davada aynı anda iki usul kanununun birden
uygulanması söz konusu olamayacağına göre, devam eden davalar bakımından hangi
usul kanununun uygulanacağının belirlenmesi gerekir. Burada kanunların
"zaman bakımından uygulanma" sı ilkesi ile karşılaşılmaktadır. Zaman
bakımından uygulamaya esas olarak "geriye yürüme, derhal uygulama, ileriye
yürüme" şeklinde üç ilke yön vermektedir. Bir kanun, yürürlüğe girmesinden
önce açılmış davalara uygulanıyorsa, kanunun geriye yürümesinden söz edilir.
Geriye yürüme esasen bir istisnadır. Bu istisnaya ceza hukukunda sanık lehine
olan kanunun uygulanmasında rastlanır . Bir kanunun, yürürlüğe girmesinden
itibaren ilgili olduğu tüm olaylara uygulanması öngörülmüş ise, kanunun derhal
uygulanmasından bahsedilir. Yine bir kanun yürürlükten kalkmasına rağmen,
yürürlükte bulunduğu sürede meydana gelen olaylara uygulanmaya devam ediyorsa,
kanunun ileriye yürümesi söz konusudur.
Özel hukuka ilişkin işlemler ve
bunların içeriğini belirlemekte taraf iradeleri ön plandadır. Özellikle
sözleşme ilişkilerinde, eski kanun zamanında doğmuş ve yeni kanun zamanında
süregelmekte olan hukuki işlemler bakımından eski kanun varlığını ve etkilerini
sürdürür. Aynı etkinin yargılama kanunları bakımından da geçerli olduğu
söylenemez. Yargılama hukukuna ilişkin işlemlerde kanun koyucunun iradesi
belirleyicidir. İçeriği kanunla belirlenen ilişkiler, kanun koyucunun doğrudan
iradesini yansıtmakta ve taraf iradelerinin belirleyiciliğine izin
vermemektedir. Bu nedenle, yeni yargılama kanunu hükümleri, önceki kanun
zamanında doğmuş olay ve ilişkilere ilişkin tamamlanmamış usul işlemlerinin
yeni kanun zamanında süren etkilerine de uygulanır. Ancak eski kanun zamanında
yapılıp tamamlanmış, kesinleşmiş ve taraflar için sonuçları gerçekleşmiş
hukuksal durumlar ve işlemler yeni kanundan etkilenmezler. Geçerliliklerini
korur ve yenilenmezler. Bu nedenle, usul kanunları yürürlüğe girdikleri andan
itibaren kurulmuş bir hukuki işlemi bozamayacağı gibi kurulamamış ve geçersiz
bir hukuki işlemi de diriltemez. Genel kural, olay ve işlemlerin o sırada
yürürlükte olan hukuk kurallarına bağlı olmasıdır. Bir olaya, o sırada
yürürlükte olan hukuk kurallarının uygulanmasına derhal ( hemen ) uygulama
ilkesi adı verilmektedir. Derhal uygulama ilkesi gereğince yeni kanun,
yürürlüğe girdikten sonraki olay ve işlemlere uygulanmakta, geçmişe
yürümemektedir. Hukuk yargılamasında, kanun değişikliklerinde ilke "derhal
uygulama" dır. Bu ana kurala bağlı kalınarak, eski kanun zamanındaki usul
işlemleri, eski kanuna göre sonuçlanmalı, sonuçlanmamış işlemlere ise yeni
kanun uygulanarak sonuçlandırılmalıdır. Derhal uygulama ilkesi yeni kanunun
eskisinden daha mükemmel olduğu, ülkede aynı anda iki yargılama kanununun
uygulanmaması ve kanunların yürürlükte bulundukları süre içinde düzenlendikleri
sahalarda uygulanması gerektiği anlayışına dayanmaktadır. Yargılamaya ilişkin
kanunların derhal uygulanmasının bir nedeni de, bu kanunların kamu düzeni ile
ilgili olmalarındandır. Bu nedenle, kanun değişikliklerinin taraflardan
birisinin lehine olup olmaması önemli değildir.
Açıklanan "derhal
uygulama" ilkesinden şu dört genel sonuç çıkmaktadır;
1- Usul işlemleri daima
yürürlükteki yargılama kanununa göre yapılır.
2-Yürürlükteki yargılama kanununa
uygun olarak yapılan işlemler sonradan değişiklik yapan kanunla geçerliliğini
kaybetmez. Yeni yargılama kanununun yürürlüğe girmesinden sonra yapılması
gereken usul işlemleri yeni kanuna tabi olur.
3 - Eski kanuna göre yapılmamış
işlemler yeni kanuna tabi olur.
4- Yeni kanunun uygulanmasında
kural olarak, kanunun tarafların leh veya aleyhinde olmasına bakılmaz.
Yargılama işlemleri bakımından evvelce yapılmış bir işlem, lehte de olsa
aleyhte de olsa geçerlidir ve yeni kanuna göre tekrarlanmaz. Dolayısıyla, usul
kuralları bakımından kazanılmış haktan söz edilemez.
Yeni kanun kural olarak ilerisi
için kabul edilir. Doğal olarak yeni kanun eski kanunu izler. Bu izleme
sırasında, daha önceki kanun zamanında açılmış bir davada, oluşumu
tamamlanmamış bir usul işlemi, yeni kanun yürürlüğe girdiği zaman bütün
unsurları ile yeni kanuna tabi olacaktır. Bu nedenle, bir davadaki usul
işleminin eski kanun zamanında tamamlanıp tamamlanmadığına bakılmalıdır.
Kuşkusuz, dava bir tek işlemden ibaret değildir. Görülmekte olan bir davada,
cevap dilekçesi veya karşılıklı dilekçe vermek, iddia ve savunmayı doğrulayıcı
nitelikteki delilleri ve belgeleri ileri sürmek gibi taraf işlemleri ile ara
kararları vermek, keşfe ve bilirkişi incelemesin e gitmek, yazı ve imza
uygulaması ve incelemesi yaptırmak, tanıkları davet etmek ve dinlemek, davayı
karara bağlamak gibi hakimin işlemleri ayrı birer usuli işlem olarak ele
alınmalıdır. Bunlardan hangisi henüz tamamlanmamışsa o işlem yeni kanun hükümlerine
tabi tutulmalıdır. Usul kanunlarında geçmişe uygulanma yoktur. Nitekim 6100
sayılı HMK daki 448. madde hükmü de bunu doğrulamaktadır. Anılan hüküm, bu
kanun hükümlerinin, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl
uygulanacağını belirtmektedir. Bu hüküm gereğince 6100 sayılı kanun, yürürlüğe
girdiği sırada devam eden usul işlemlerinin, ne zaman başlatılmış olduklarına
bakılmaksızın, henüz tamamlanmamış iseler uygulanacaktır. Kanun koyucu aksine
bir uygulama getirmek isteseydi bunu ayrıca bir hükümle belirtirdi. Nitekim
6100 sayılı kanunda, görev konusunda bir uyuşmazlık çıkmasına olanak tanınmamış
ve görev değişikliği normlarının daha önce açılmış davalarda derhal
uygulanmaması, yani yürürlükten kalkan normun uygulanmasına devam edilmesi geçici
1/1. maddesinin, "bu kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri,
kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda
uygulanmaz", hükmüyle kabul edilmiştir. Buna karşılık örneğin cevap verme
süreleri bakımından böyle bir istisna getirmemiştir. Zira 6100 sayılı yasa ile
birlikte iş mahkemelerinde uygulanan yargılama bakımından ilk duruşma gününe
kadar olan cevap verme süresini kısaltarak iki haftaya indirmiştir. Aynı
şekilde dosyanın işlemden kaldırılmasında da değişiklik yapılmıştır. Basit
yargılama usulüne tabi davalarda ( iş mahkemelerindeki davalarda da bu usul
uygulanacaktır ), "işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya,
yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır" ( md.
320/4 ). Önceki kanun ( md. 409 ) ve yeni kanuna göre yazılı yargılama usulüne
tabi davalarda ( md.150/6 ) "işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve
sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla
takipsiz bırakılamaz. Aksi hâl de dava açılmamış sayılır". Basit yargılama
usulünün uygulandığı davalar bakımından yeni kanun işlemden kaldırılmasına
karar verilen dosyanın ancak bir kez yenilenmesine izin vermektedir. Oysa
önceki kanuna göre iki kez yenilenebilmektedir. Ancak önceki kanun döneminde
bir kez işlemden kaldırılan davanın yeni kanun döneminde bir kez daha takipsiz
bırakılması durumunda ikinci takipsizlikle birlikte davanın açılmamış
sayılmasına karar vermek gerekecektir. Diğer taraftan sayın çoğunluğun
açıkladığı biçimde tamamlanmış bir işlem yoktur. Dosyanın işlemden
kaldırılmasında süreç tamamlanmış değildir.
Tüm bu açıklamalar göz önüne
alındığında, davanın açılmamış sayılmasına ilişkin yerel mahkeme kararının
kazanılmış hak, hukuki güven gibi gerekçelerle bozulması yönünde oluşan sayın
çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder