MİRASIN GERÇEK REDDİ VE HÜKMEN (HÜKMÎ) REDDİ alıntıdır
MİRASIN GERÇEK REDDİ VE HÜKMEN (HÜKMÎ) REDDİ
Yazar: Y. Burak ASLANPINAR*
Yaklaşım / Haziran 2009 / Sayı: 198 / s.
272-275
I- GİRİŞ
Miras; miras bırakanın(1) ölümüyle birlikte, tüm hak, alacak ve
borçları ile kendiliğinden ve bir bütün olarak mirasçılara(2) geçer(3).
Ancak bu kural, her zaman mirasçıların
lehine olmamaktadır. Zira, miras bırakanın öldüğü andaki borçları; mevcut
malvarlığı, alacakları ve diğer haklarından fazla olabilir. Daha açık bir
anlatımla, miras yoluyla intikal edecek borçlar, mirasçıları zor durumda
bırakabilir.
Bu halde, mirasçıların başvurabileceği
yol, mirası reddetmektir. Böylece mirasçılar, pasifi (borçları) aktifinden
(alacaklar ve tüm ayni haklar da dahil olmak üzere malvarlığı) fazla olan
mirasın, kendilerine intikalinin (geçmesinin) oluşturacağı mali yükten
kurtulmuş olacaklardır.
Bu çalışmada, mirasın reddinin iki türü
olan “mirasın gerçek (hakiki) reddi” ile uygulamada fazla
yararlanılmayan “mirasın hükmen (hükmî) reddi”irdelenecektir.
II- MİRASIN GERÇEK (HAKİKİ) REDDİ
Mirasın (gerçek) reddi için birtakım
şartların bulunması gerekmektedir:
A- MİRASÇI, MİRASI REDDETTİĞİNE İLİŞKİN
TEK TARAFLI İRADE BEYANINDA BULUNMALIDIR
Fiil ehliyetine(4) sahip olanlar mirasın reddedildiğine ilişkin
bu tek taraflı irade beyanını bizzat yapmas gerekirken, fiil ehliyetine sahip
olmayanlar(18 yaşını doldurmamış küçükler, kısıtlılar gibi) yasal temsilcileri
(veli, vasi, kayyım) aracılığıyla bu hakkı kullanırlar. Örneğin, velayet
altında bulunanların ret hakkı velileri tarafından kullanılır. Vesayet altındaki
kimseler adına ise bu hak, sulh hukuk mahkemesi ve sonrasında asliye hukuk
mahkemesinden izin alınarak vasileri tarafından kullanılır.
B- RET BEYANI 3 AYLIK HAK DÜŞÜRÜCÜ
SÜRESİ İÇİNDE YAPILMALIDIR
Söz konusu 3 aylık süre, yasal
mirasçılar (kanunen sayılmış olan mirasçılar) için mirasbırakanın ölümünü
öğrendiği tarihten itibaren başlar. Ancak ölümden haberdar olmakla birlikte,
ölüm anında mirasçı olduğunu bilmeyen yasal mirasçı için süre, ispat edilmesi
şartıyla, mirasçı olduğunu öğrendiği andan itibaren başlar.
Atanmış mirasçılar ise vasiyetnameye
göre mirasbırakanın tasarrufunun (vasiyetname ile mirasçı atama)
kendilerine resmen bildirildiği (tebliğ edildiği) tarihten itibaren 3 aylık
süre içerisinde mirası reddetmelidirler.
Ret sonucunda miras daha önce mirasçı
olmayanlara geçerse; bunlar için ret süresi, önceki mirasçılar tarafından
mirasın reddedildiğini öğrendikleri tarihten itibaren işlemeye başlar. Örneğin,
mirasbırakan öldüğünde yasal mirasçılarından yalnızca çocuğu ve amcası sağdır.
Kural gereği bu halde tüm miras çocuğa kalır. Ancak, çocuk mirası reddederse,
miras, daha önce mirasçı olmayan amcaya geçer. Yeni mirasçı amca için 3 aylık
süre, çocuk tarafından mirasın reddedildiğini öğrendiği andan itibaren
başlar.
Sözü edilen 3 aylık sürenin uzaması veya
süre bitiminde yeni bir süre tayin edilebilmesi, ancak önemli sebeplerin
varlığı halinde sulh hakimi tarafından karar verilmesi ile mümkündür.
Hak düşürücü nitelikte olan bu süre,
bazı durumlarda koruyucu da olabilir. Nitekim, miras bırakanın alacaklılarının,
alacaklarından dolayı icrai işlemlere geçebilmeleri için 3 aylık ret süresinin
sona ermesini beklemeleri gerekmektedir. Miras bırakanın borcu kamu borcu dahi
olsa haciz işlemi yapılamayacaktır(5).
C- RET BEYANI KOŞULSUZ OLMALIDIR
Ret beyanı kayıtsız ve şartsız
olmalıdır. Ayrıca, kısmî ret beyanı da miras hukukunun küllî halefiyet ilkesine
(mirasın bir bütün olarak geçmesi) aykırılık teşkil ettiğinden geçerli
değildir.
D- RET BEYANI, SULH HAKİMİNE
YAPILMALIDIR
Son olarak, mirasın reddi beyanının,
miras bırakanın son yerleşim yeri sulh hukuk mahkemesi hakimine yazılı veya
sözlü olarak yapılması gerekir(6).
III- MİRASIN HÜKMEN (HÜKMÎ) REDDİ
Mirasçılar, 3 aylık gerçek ret süresini
kaçırmış veya başka bir nedenden dolayı mirası reddedememiş olabilirler. Bu
durumda, kural olarak, mirasçılar, mirası kabul etmiş sayılırlar. Ancak borç
içindeki mirasın reddedilmesinin bir başka yöntemi daha vardır; “mirasın
hükmen reddi”.
Buna göre, miras bırakanın ölümü anında
ödemeden aczi (borca batıklığı) açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise
yasal karine(7) olarak miras reddedilmiş sayılır (Türk
Medeni Kanunu md. 605/2).
Bu halde, mirasın gerçek reddinin
aksine, illaki süresi içinde bir ret beyanında bulunmak gerekmemektedir.
Aşağıda sıralanan şartların var olması durumunda, miras, kendiliğinden
reddedilmiş sayılır. Mirası reddetmek isteyen mirasçıya düşen ise yalnızca bu
durumu iddia etmek ve ispatlamaktır.
Hükmen reddin gerçekleşmesi için:
A- MİRASBIRAKANIN ÖLÜMÜ TARİHİNDEKİ
BORÇLARI, ALACAKLARI VE TÜM HAKLARI DAHİL OLMAK ÜZERE MALVARLIĞINDAN FAZLA
OLMALIDIR
Tereke(8)“borca batık” olmalıdır. Bir başka
deyişle, aktif (alacaklar ve tüm ayni haklar da dahil olmak üzere malvarlığı)
pasiften (borçlarından) az olmalıdır.
Borca batıklık, mirasın açıldığı anda
mevcut olmalıdır. O andan öncesi ya da sonrası önemli değildir.
Örneğin, ölüm anında borca batıklık
olmamasına rağmen bir süre sonra borçların faizi vs. nedenlerle aktif pasiften
daha az görünebilir. Bu durumda, bize göre, mirasın hükmen reddi mümkün
değildir.
Başka bir örneğe göre de; ölüm anında
aktif pasiften az, yani borca batıklık şartı gerçekleşmiştir. Ama alacaklıların
alacaklarından feragat etmesi gibi nedenlerle aktif ölüm anının sonrasındaki
bir zamanda daha fazla görünmektedir. Bu durumda ise, bize göre, mirasın hükmen
reddi mümkündür.
B- BORCA BATIKLIĞIN RESMEN TESPİT
EDİLMİŞ VEYA EN AZINDAN AÇIKÇA BELLİ OLMASI GEREKİR
Terekenin borca batık olduğunun resmen
tespiti, “ödemeden aciz belgesi (vesikası)” ve “iflas
kararı” alınmasıyla sağlanabilir.
Açıkça belli olması ise;miras bırakanın
borçlarını karşılayamayacak durumda olduğunun, hiç değilse yakınları
tarafından, hukuki ve ekonomik ilişki kurduğu kimseler tarafından biliniyor
olmasıdır(9).
C- MİRASIN KABUL EDİLDİĞİNE DAİR BİR
DAVRANIŞTA BULUNULMAMALIDIR
Yargıtay, miras için veraset ve intikal
vergisi beyannamesi verilmesi(10) veya mirasçılar aleyhine miras bırakanın
alacaklıların açtığı manevi tazminat davasında mirasçılar tarafından sulh
olunması(11) gibi davranışları; mirasa sahip çıkıldığı,
mirasın kabul edildiği şeklinde yorumlamıştır. Miras hissesi hakkında sözleşme
yapılması, miras sebebiyle istihkak, tenkis veya paylaşma davası açılması da
mirasın reddedilmiş sayılmasına (hükmen reddine) engel durumlar olarak kabul
edilir.
Ancak, Sosyal Güvenlik Kurumu’nca eş ve
çocuklara bağlanan aylık, terekeye dahil olmadığından (miras reddedilmiş
olmasına rağmen dul ve yetim aylığı alınabilmesinde olduğu gibi), mirasın
reddine engel olmamaktadır(12). Aynı zamanda, ceza ödememek için muaccel
verginin, temerrüt faizi ödememek için para borçlarının ödenmesi de olağan
yönetim işlerinden olduğundan mirasın kabulü sayılmamaktadır(13).
D- MİRASIN HÜKMEN REDDİ, DAVA AÇILARAK
OLABİLDİĞİ GİBİ DAVA AÇILMADAN DA SAĞLANABİLİR
Mirasın hükmen reddi; ayrıca dava
açılmasına veya ayrıca bir beyanda bulunulmasına gerek olmadan, alacaklıların
mirasçılar aleyhine açtıkları alacak davalarında def’i(14)olarak da ileri
sürülebilir(15). Ancak,
haklı olarak, hukuki güvence (mahkeme kararı ile) içinde olmak istenirse“hükmen
ret davası (borca batık davası)” açılabilir. Bu dava, husumetsiz
olarak açılabilecek davalardan değildir. Bilakis, davanın kabulü için, alacaklılara
husumet yöneltilerek açılması şarttır(16).
Hükmen ret davası; yargılama süreci
devam ederken, alacaklıların, mirası hükmen reddetmek isteyen mirasçılara karşı
alacakları için başvuracağı başkaca yargı yollarında bekletici mesele olacaktır(17).
Dava sonucunda alınacak hükmen ret
kararı ise bir mahkeme ilamıdır. Mahkemenin verdiği bu karara rağmen mirası
reddeden mirasçıların aleyhlerinde takip yapılması veya başkaca mahkemeler
huzurunda görülen bir ihtilafta aleyhlerine karar verilmesi mümkün değildir(18).
E- HÜKMEN RET (BORCA BATIK) DAVASININ
AÇILMASI SÜRE ŞARTINA BAĞLI DEĞİLDİR
Hükmen ret davası, miras bırakanın
borcunun miktarına göre asliye ya da sulh hukuk mahkemesinde(19), (mirasın gerçek reddi beyanının aksine süre
şartına bağlı olmadan) her zaman açılabilir(20)(21).
IV- SONUÇ
“Mirasın gerçek reddi”, 3 aylık süresi
içinde usulüne uygun olarak yapılacak ret beyanı ile mümkündür.
“Mirasın hükmen reddi” ise bir süreyle
sınırlı olmadan yapılabilir.
Bir başka söyleyişle, miras,
borca batık (ödemeden aciz halinde) ise, 3 aylık süre geçirilmiş olsa dahi
reddedilebilir. Yargıtay içtihatlarıyla çerçevesi çizilmiş kanun hükmü gereği
miras, yukarıda belirtilen şartlar dahilinde ve süre sınırı olmadan,
alacaklılara açılacak bir dava ile veya dava dahi açmadan alacaklıların açtığı
davalarda ve icra takiplerinde def’i yoluyla, hükmen de reddedilebilir.
(1) Mirasbırakan
(Muris): Ölümü ile hakkında miras hukuku hükümlerinin kendi bakımından
uygulandığı kişi, öldüğü için malı mirasçılar arasında paylaşılacak kişi (Ejder
YILMAZ, Hukuk Sözlüğü, Yetkin Hukuk Yayınları, 4. Baskı,
Ankara 1992, s. 601).
(2) Mirasçı
(Varis): Mirasbırakanın ölümü ile tereke kendisine intikal eden kişi
(Bilge ÖZTAN, Medeni Hukukun Temel Kavramları, Turhan Kitabevi, 23. Baskı,
Ankara 2006, s.546).
(3) Türk
Medeni Kanunu’nun 599. maddesi: Mirasçılar, mirasbırakanın ölümü ile
mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar.
Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, mirasbırakanın
ayni haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve
taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve mirasbırakanın
borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar.
Atanmış
mirasçılar da mirası, mirasbırakanın ölümü ile kazanırlar. Yasal mirasçılar,
atanmış mirasçılara düşen mirası onlara zilyetlik hükümleri uyarınca teslim
etmekle yükümlüdürler.
(4) Fiil
ehliyeti; davranışlarının sonuçlarını idrak eden, olaylar hakkında
bilgi sahibi olduktan sonra, iradesiyle serbestçe karar veren ve verdiği karar
uygun olarak veya böyle davrandığı kabul edilen makul kişilere tanınan
ehliyettir (ÖZTAN, age).
Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti
vardır (TMK md. 10).
(8) Tereke: Mirasbırakanın
ölmesiyle mirasçılara geçen hukuki ilişkilerin tümü. Bu hukuki ilişkiler;
mirasbırakanın öldüğü andaki bütün malvarlığı, kişiliğine bağlı olmayan hakları
ve alacakları ile borçlarını kapsamaktadır.
(14) Def’i;
davalının (borçlunun) aslında borçlu olduğu bir edimi (borcu) özel bir nedenle
yerine getirmekten kaçınmasına imkan veren bir haktır. Mirasın hükmen reddinde,
mirasçılar tarafından, ödemeden aciz (borca batık olma) durumunun belli olduğu
veya tespit edildiği öne sürülerek mirasbırakanın borçlarından kaçınılmak
istenmesi def’idir.
(15) Yrg.
HGK’nın, 16.04.2008 tarih ve E. 2008/4-332, K. 2008/336 sayılı; 14.03.2001 tarih
ve E. 2001/2-220, K.2001/240 sayılı; 14.03.1984 tarih ve E.1982/2-66,
K.1984/239 sayılı Kararları.
(16) Yrg.
2. HD.’nin, 05.03.2009 tarih ve E. 2008/17267, K. 2009/3864 sayılı; 28.12.2006
tarih ve E.2006/10078 K.2006/18538 sayılı Kararları.
(18) Dn.
11. D.’nin, 24.03.1995 tarih ve E. 1995/854, K. 1995/861 sayılı; Dn. 4. D.’nin
18.04.1984 tarih ve E. 1982/6190, K. 1984/1687 sayılı Kararı (Şükrü
KIZILOT, Vergi Usul Kanunu ve Uygulaması, C:2, Yaklaşım Yayınları,
s. 326)
(19) Yrg.
2. HD.’nin, 06.06.2005 tarih ve E. 2005/5873, K. 2005/8660 sayılı;
03.10.2005tarih ve E. 2005/13802, K. 2005/16047 sayılı Kararları (Yrg.
İBGK’nın, 23.12.1942 tarih ve 24/29 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’na
göre).
(20) Yrg.
2. HD.’nin, 23.05.2005 tarih ve E. 2005/5435, K. 2005/8060 sayılı; 12.11.2003
tarih ve E. 2003/14125, K. 2003/15438 sayılı Kararları.
Yorumlar
Yorum Gönder