Çekte Müracaat Hakkı Alıntıdır

   
    İÇİNDEKİLER

    İçindekiler

    Kısaltmalar

    GİRİŞ

   I. Genel Olarak Müracaat Hakkı

   II. Müracaat Borçluları ve Sorumluluğun Niteliği

A. Müracaat Borçluları

B. Sorumluluğun Niteliğ

   III. Müracaat Hakkının Şartları

A. Maddi Şartlar

1. Alalade Çeklerde

2. Mahsup Çeklerinde

B. Şekli Şartlar

1.Genel Olarak

2. Çekin Süresi İçinde Ödenmediğinin Tespiti

a. Protesto

b. Muhatabın Beyanı

c. Takas Odasının Beyanı

    IV. Müracaat Hakkının Kapsamı

A. Hamil Açısından

1. TTK m.722’ye Dayalı Talepler

2. TTK m.695/III’e Dayalı Talepler

B. Ödeyen Bir Müracaat Borçlusu Açısından

    V. Müracaat Hakkına İlişkin Zamanaşımı Süresi

    VI. Müracaat Hakkının Kaybı Halinde Başvurulabilecek Yollar

A. Sebepsiz Zenginleşme Davası

B. Hamilin Temel İlişkiye Dayanması

C. Karşılığın Devri

    Sonuç

   Kaynakça

   Kısaltmalar

    b. : bent

    BK : Borçlar Kanunu

    BKK : Bakanlar Kurulu Kararı

    bkz. : bakınız

    C. : Cilt

    ÇekK. : Çek Kanunu

    dipn. : dipnot

    E. : Esas

    f. : fıkra

    FaizK. : Faiz Kanunu

    HD : Hukuk Dairesi

    K. : Karar

    m. : madde

    no. : numara

    RG : Resmi Gazete

    s. : sayfa

    S. : Sayı

    T. : Tarih

    TC : Türkiye Cumhuriyeti

    TTK : Türk Ticaret Kanunu

    vd. : ve devamı

   ÇEKTE MÜRACAAT HAKKI

   Arş. Gör. Seda Öktem(*)

   Giriş

    Çek çeşitli nedenler dolayısıyla ödenmeyebilir. Ancak bunlardan bir tanesi vardır ki, bu halde çekin ödenmemesine ilişkin bir çok hukuk düzeninde çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Bu sebep ise, çekin yeterli karşılığının bulunmaması yani ‘karşılıksız kalması’ sebebi ile ödenmemesidir. Karşılıksız çek, ÇekK. 16. maddesinde süresinde ibraz edilmesine rağmen, ‘yeterli karşılığının bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çek’ olarak tanımlanmıştır.

    Karşılıksız çekin hukuki sonuçlarından birisi konumuz olan çekte müracaat hakkıdır. Çekte müracaat hakkı, usulüne uygun olarak ibraz edilen çekin muhatap tarafından haksız olarak ödenmemesi veya mücbir sebep dolayısıyla muhataba müracaat edilememesi sebebi ile, hamilin çek bedelini keşideci ve cirantalarla, bunların avalistlerinden talep ve tahsil edebilme imkanıdır (1).

    Çalışmamızda öncelikle genel olarak müracaat hakkı kavramı incelenecek ve müracaat borçlularının müracaat hakkı kapsamında sorumluluklarının niteliği konusuna değinilecektir. Daha sonra, müracaat hakkının şartları maddi ve şekli şartlar ayrımı ışığında irdelenecektir.

    Çekte müracaat hakkının maddi ve şekli şartlarından sonra, müracaat hakkının kapsamı hamil ve diğer müracaat borçluları açısından değerlendirilecektir. Daha sonra, müracaat hakkına ilişkin zamanaşımı süresi ve müracaat hakkının kaybı halinde başvurulabilecek yollar olan sebepsiz zenginleşme davası, hamilin temel ilişkiye dayanabilmesi ve karşılığın devri konuları incelenecektir.

    I. Genel Olarak Müracaat Hakkı

    Bir borcun ifası amacıyla keşide edilen çekin muhataba ibrazdan önce ödenip ödenmeyeceği belli değildir. Bu nedenle çekin öncelikle ödenmek üzere muhataba ibraz edilmesi zorunludur. İbraza rağmen çekin ödenmemesi ve bu anlamda çekin karşılıksız kalması halinde ise kanun koyucu hamile(ve çek bedelini ödeyen keşideci dışındaki diğer müracaat borçlularına), çeke dayalı alacağın tahsili amacıyla kendisine karşı sorumlu olanlara başvurma hakkı tanımıştır. Temel ilişkiden tamamen farklı, kambiyo hukukuna dayalı bu talep hakkı, kanunda ‘müracaat hakkı’ olarak isimlendirilmiştir (2).

    Çekte müracaat hakkı, TTK’nun 720. maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu madde uyarınca; ‘Vaktinde ibraz edilmiş olan çekin ödenmemiş olduğu ve ödemeden imtina keyfiyeti:

1. Resmi bir vesika ile(protesto);

2. Muhatap tarafından, ibraz günü de gösterilmek suretiyle, çekin üzerine yazılmış olan tarihli bir beyanla;

3. Bir takas odasına, çek vaktinde teslim edildiği halde ödenmediğini tespit eden tarihli bir beyanı ile;

sabit bulunduğu takdirde hamil; cirantalar, keşideci ve diğer çek borçlularına karşı müracaat haklarını kullanabilir.’  (3)

    Dolayısıyla, bir çek süresi içinde ibraz edilmiş bulunmasına rağmen, muhatap banka tarafından ödenmemesi halinde müracaat hakkı doğar (4). Hamilin bu hakkını kullanabilmesi için çeki, muhatap bankaya süresinde ibraz etmesi ve ödenmeme halinin de resmen tespiti gereklidir.

    Çek niteliğinde olmadığı ve(veya) yetkili hamilce ibraz edilmediği için muhatap bankaca ödenmeyen bir senet için hamilin TTK m.720 vd. maddelerine göre müracaat borçlularına başvurma hakkı yoktur. Aynı şekilde süresi içinde ibrazda bulunmayan ve süresi içinde ibrazda bulunmasına rağmen bu süre içinde ödenmediğini TTK’nun öngördüğü şekillerde tespit ettiremeyen hamilin müracaat hakkı bulunmamaktadır (5).

    II. Müracaat Borçluları ve Sorumluluğun Niteliği

    A. Müracaat Borçluları

    Bilindiği üzere, TTK m.730/I-b.3’ün TTK m. 591’e yaptığı yollama nedeniyle, keşideci tarafından çek üzerine, ödenmemesinden sorumlu olmayacağına ilişkin bir kaydın konulması mümkün değildir. Öte yandan ilke olarak, emre yazılı bir çeki temlik cirosu ile devreden kişi de, bu cironun teminat fonksiyonu uyarınca, kendisinden sonra gelenlere karşı çekin ödenmemesinden dolayı sorumlu tutulmuştur(TTK m. 730/I-b.4, TTK m.597). Aynı durum hamiline yazılı bir çeki ciro eden açısından da söz konusudur(TTK m.703). Nihayet çekte aval veren de, tıpkı lehine aval verdiği kişi gibi, ancak ondan bağımsız olarak sorumluluk üstlenmiştir(TTK m.730/I-b.7, TTK m.614) (6).

    İşte tüm bu hallerde gerek keşideci, gerek cirantalar, gerek avalist kendilerinden sonra gelen hak sahiplerine çekin ödeneceğini bir anlamda garanti etmiş durumdadırlar. Bu nedenledir ki, kanun koyucu süresinde ibraz edilmiş olmasına rağmen karşılığı bulunmaması nedeniyle ödenmeyen çeklerden dolayı hamile, tüm bu sorumlulara karşı müracaat hakkı tanımıştır(TTK m.720). Aynı imkan bu sıfatından dolayı kendisine başvurulması üzerine çek bedelini(rızaen ya da dava veya icra yoluyla) ödeyen, keşideci dışındaki müracaat borçlularına da verilmiştir (7). Bir başka deyişle karşılıksız kalan bir çeki müracaat borçlusu sıfatı ile ödeyen ciranta ve avalistler de, kendisinden önce gelen kişilere, bu anlamda önceki cirantalara, keşideciye ve lehine aval verdiği kişilere kambiyo hukuku hükümleri uyarınca müracaat hakkını kullanabileceklerdir. Zira keşideci dışındaki müracaat borçlularından birinin yaptığı ödeme ile kambiyo borcu sona ermemektedir (8).

    Çeklerde muhatap bir kambiyo borcu altına altına girmiş olmadığı ve çekin keşidecisi ile muhatabı arasında mevcut karşılık münasebeti, kambiyo münasebetinin dışında kaldığı için, muhatap çek borçlusu kabul edilemez (9).

    B. Sorumluluğun Niteliği

    Çekin ödenmemesi sebebi ile müracaat hakkının doğduğu tüm hallerde, tüm müracaat borçluları, kendilerine başvuran hamile karşı müteselsil borçlu sıfatıyla sorumlu tutulmuşlardır(TTK m. 730/I-b.12, TTK m.636) (10). Dolayısıyla hamil, bunların çekten dolayı taahhüt altına girmelerindeki sıra ile bağlı olmaksızın herhangi birine, bazılarına ya da hepsine birden müracaat edebilir(TTK m.636/II); yalnız içlerinden birine başvurması, zamanaşımı süresi içerisinde olmak kaydı ile, ondan sonra gelenlere yönelik müracaat hakkının dahi kaybına neden olmaz.(TTK m.639/IV). Müracaat hakkı kapsamında çeki ödemiş bulunan sorumlulardan herhangi biri de, kendinden önce gelenlere aynı şekilde başvurma hakkına sahiptir; buna karşılık kendisinden sonra gelenlere ise müracaat etmesi artık mümkün değildir (11).

    Kendisine müracaat edilen borçlu, müracaat konusu olan bedeli ödeyince, çek ile birlikte ödeme yaptığı meblağı gösteren bir makbuzun kendisine verilmesini ödeme yaptığı kişiden ister. Bu husus, TTK’nun 639. maddesi ile tanınmış kanuni bir haktır. Böylece, hamile veya diğer müracaat borçlularına ödeme yapan müracaat borçlusu, ödediği miktarı, TTK’nun 638. maddesinde öngörülen diğer hususlarla birlikte, kendisinden önce gelen müracaat borçlularından talep edebilme imkanına kavuşur. Müracaat borçluları arasında söz konusu olan teselsül yukarıya doğru olduğundan bu alacağını kendisinden sonra gelenlerden ise isteyemez (12).

    Keşidecinin veya cirantalardan birinin imzasının sahte olması, hamilin-müracaat hakkının doğmuş olması halinde- diğer çek borçlularına başvurusunu engellemeyecektir. Keşidecinin imzasının sahte olması halinde nihai zarara lehtar katlanacaktır. Çeke de uygulanacak olan TTK’nun 589. maddesine göre (TTK m. 730/III) bir çek, çek ile borçlanmaya ehil olmayan kimselerin imzalarını, yahut imzalayan veya namlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebep dolayısıyla ilzam etmeyen imzaları taşıyorsa, diğer imzaların sıhhatine bu yüzden halel gelmeyecektir (13).

    III. Müracaat Hakkının Şartları

    Çek hamilinin müracaat hakkını kullanabilmesi için, maddi ve şekli şartların bulunması gerekir.

    A. Maddi Şartlar

    Çekte müracaat hakkının kullanılmasının maddi şartlarını iki kısımda incelemek gerekmektedir. Alalade çekler ve mahsup çekler arasında ayrım yapmakta sistematik yönden fayda bulunmaktadır.

    1. Alalade Çeklerde

    Alalade çeklerde, müracaat hakkının kullanılmasının maddi şartı, senedin ödenmemesidir. Çek, ‘süresi içinde’ ibraz olunduğu halde, tamamen veya kısmen ödenmediği takdirde, hamilin müracaat hakkını kullanmasına ilişkin maddi şart gerçekleşmiş sayılır(TTK m.720) (14).

    2. Mahsup Çeklerinde

    Mahsup çeklerinde, alalade çaklerde, müracaat hakkının kullanılması yönünden gerekli maddi şartlara benzeyen bir takım sebeplerle, bu çek nev’ine has maddi şartlar gerçekleşir. Mahsup çekinde, müracaat hakkının kullanılmasının maddi şartını teşkil eden bu durumlar şunlardır:

    aa. Hesaba geçilmek üzere çekilen bir çekte, muhatap, iflas etmiş veya ödemelerini tatil etmiş yahut aleyhine yapılan herhangi bir icra takibi semeresiz kalmışsa, hamil tarafından, çek bedelinin nakten ödenmesi istendiğinde, bu ödemenin yapılmamış olması (TTK m.718);

    bb. Hesaba geçilmek üzere çekilen bir çekte, muhatabın, çek bedelini kayıtsız ve şartsız alacak olarak hesaba geçirmekten imtina etmesi(TTK m. 719);

    cc. Hesaba geçirilmek üzere çekilen çekin ibraz edildiği, ödeme yerindeki takas odasının, bu çekin, hamilinin borçlarına mahsup kabiliyetini taşımadığını beyan etmiş olması(TTK m. 719) (15).

    B. Şekli Şartlar

    1.Genel Olarak

    Müracaat hakkının kullanılabilmesi için, maddi şartların doğmuş olması yeterli değildir. Hamilin çekin karşılıksız çıkmasına dayalı müracaat hakkını kullanabilmesi için, hem çeki TTK m.708’de öngörülen ibraz süreleri (16) içerisinde ibraz etmesi, hem de çekin süresinde ibraz edilmiş olmasına rağmen ödenmediğini TTK m. 720’de öngörülen yollardan biri ile tespit ettirmiş olması zorunludur (17). TTK m. 720’ye göre; süresi içinde ibraz edilen bir çekin ödenmemesi halinde, kanunun öngörmüş olduğu üç yol vardır. Bunlar; protesto, muhatabın çek üzerine yazacağı beyan ve bir takas odasının aynı içerikteki tarihli bir beyanıdır (18).

    İlke olarak, bu tespitin ibraz süreleri içerisinde yapılması gerekmektedir(TTK m. 721/I). Bununla birlikte kanun koyucu ödenmek üzere ibrazın, sürelerin son günü gerçekleşmesi halinde, ödenmeme durumuna yönelik tespitin, ibrazı takip eden ilk iş günü içerisinde de yapılabileceğini kabul etmiştir(TTK m.721/II) (19).

    Öte yandan çekin ibrazı ve/veya ödenmeme durumunun tespiti mücbir sebepler nedeni ile kanunda öngörülen ibraz süreleri içerisinde gerçekleştirilemediği takdirde, TTK m.723 uyarınca ibraz süreleri, mücbir sebebin devam ettiği sürece uzayacaktır. Ancak ibraz süresi içerisinde gerçekleşen mücbir sebep onbeş günden uzun sürerse, artık çekin ibrazına ve ödenmeme durumunun tespitine gerek kalmaksızın hamil müracaat hakkını kullanabilecektir (20).

    Aynı şekilde muhatabın iflası halinde de, ödenmeme durumunun tespit ettirilmesi zorunlu olmaksızın, müracaat hakkının kullanılabilmesi mümkündür (21).

    2. Çekin Süresi İçinde Ödenmediğinin Tespiti

    a. Protesto

    Çekin ibraz edildiğinin veya ödenmediğinin en önemli tespiti usulü noter vasıtasıyla düzenlenen protesto muamelesidir. TTK m.730, b.9 yollaması ile protestoya ait TTK m.627-629 ve 631-633 hükümleri çeklere de uygulanır (22). Protesto çekin ödenmediği, kısmen ödendiği ve TTK m.718’de öngörülen hallerden biri sebebi ile ödemenin yerine getirilmediği durumlarda keşide edilir (23).

    b. Muhatabın Beyanı

    Bu beyan çekin ödenmediği, TTK m.718’de öngörülen hallerden biriyle ödemenin yapılamadığı durumlarda muhatap tarafından, ibraz günü de gösterilmek suretiyle, çek üzerine yazılır. Anılan beyan, noter protestosu ile eş değerdir (24).

    Uygulamada genellikle rastlanılan şekil budur. Ancak, bundan, böyle bir beyanın hukuken protesto ile aynı nitelikte olduğu sonucu çıkarılmamalıdır. Burada, protestonun aksine, resmi bir belge değil, sadece bir tespit söz konusudur (25).

    ‘İbraz beyanı’, senedin ‘ibraz edildiği’ ve ‘ödenmediği’ vakıalarını doğrulamaktadır. Bu beyanın yazılı olması şarttır; altı da ‘imzalanmalıdır’. Sadece kaşe basılması yeterli değildir. Beyanda, çekin muhataba ‘ibraz edildiği tarih’ de mutlaka gösterilmelidir. Çekin ödenmek üzere ibraz edildiğinin yazılması yeterli değildir. Beyanın altındaki imza bankanın yetkili elemanınca atılmalıdır (26).

    c. Takas Odasının Beyanı

    Çekin kısmen veya tamamen ödenmemiş olduğu keyfiyeti, bir takas odasının, çekin süresi içinde teslim edildiği halde ödenmediğini tespit eden, tarihli bir beyanı ile de tevsik edilir(TTK m.730/III). Zira, çekin takas odasına ibrazı, kanuni anlamda bir ibrazdır. Takas odasının bu beyanı da, protesto ile aynı sonucu yaratır fakat resmi vesika sıfatını taşımaz (27).

    ÇekK. (28) bir ‘hesaben tevsiye’ yani hesap üzerinden ödeme sistemi kurulmasını öngörmüş ve bu sistem bağlamındaki çeklerin fiziki olarak ibraz edilmeksizin, sadece çek bilgileri üzerinden bankalararası takas odaları aracılığı ile, elektronik ortamda muhatap bankaya gönderilerek işlem görmesini TTK m. 710’a göre takas odasınca ibraz hükmünde kabul etmiştir (29). Getirilen bu düzenleme ile birlikte, artık senetlerin maddi olarak takas odasına ibrazı zorunlu değildir, elektronik ortamda da senetlerin takas odasına ibraz edilmesi mümkündür.

    IV. Müracaat Hakkının Kapsamı

    A. Hamil Açısından

    1. TTK m.722’ye Dayalı Talepler

    İlk defa kullanılan müracaat hakkının içinde neler bulunduğu ve bu talep dolayısıyla nelerin istenebileceği meselesi, TTK’nun 722. maddesinde düzenlenmiştir. Düzenleme, aynı konunun poliçe ve bono dolayısıyla ele alındığı TTK’nun 637. maddesi ile büyük bir paralellik arz etmektedir (30).

    TTK 722 maddesine göre hamil müracaat yolu ile;

        1. Çekin ödenmemiş bedelini,

        2. İbraz tarihinden itibaren yüzde on faizini,

        3. Protestonun veya muadili olan tespitin ve gönderilen ihbarnamelerin masrafları ile diğer masrafları,

        4. Çek bedelinin binde üçünü aşmamak üzere komisyon ücretini isteyebilir.

    TTK 722. maddesi keşideci ile diğer müracaat borçlularına müracaatın kapsamını belirlemektedir. Hamil, yukarıda sayılan kalemleri kendisine karşı müteselsilen sorumlu tutulan müracaat borçlularının birisinden veya birkaçından talep edebilecektir (31).

    Belirtelim ki çek bedelinin kısmen ödenmesi halinde, hamil sadece ödenmeyen miktarı talep edebilecektir. Kısmi ödemeye, muhatabın ÇekK m.10 uyarınca ödemekle sorumlu tutulduğu miktar da dahildir. Bu durumda masraf dışındaki diğer tüm kalemler ödenmeyen çek bedeli üzerinden hesaplanacaktır (32).

    Öte yandan TTK m.722/b.2’de, türüne değinilmeksizin sadece hamilin faiz talep edebileceğinden bahsedilmiş ancak bu faizin oranı da yüzde on olarak öngörülmüştür. Ancak çekin süresinde ibrazına rağmen ödenmemesi gerekçesine dayalı olarak talep edilebilecek bu faizin, esasen bir temerrüt faizi olduğunda şüphe duyulmamalıdır (33). Diğer yandan gerek BK gerek TTK’da yer alıp da, faiz oranlarını belirleyen hükümlerin uygulanmayacağını öngören 3095 sayılı FaizK. uyarınca da, artık burada faiz oranı olarak yüzde on değil, 2006 yılı için geçerli olan yüzde dokuz oranının esas alınacağı (FaizK. m. 1) (34), ayrıca hamilin ticari nitelik taşıyan bu işten dolayı ticari işlerde uygulanacak, yani TC Merkez Bankasının kısa vadeli avanslar için öngördüğü faiz oranında faiz talep edebileceği, giderek çek üzerine düşülecek bir kayıt ile bu oranın da üzerinde bir temerrüt faizi ödeneceğinin kararlaştırıldığı göz ardı edilmemelidir (35).

    Hamil, TTK m.722 kapsamında çekin süresinde ibraz edilmesine rağmen ödenmediğinin ispatlanması amacıyla yaptırdığı protesto ve diğer tespit ve ihbarların masrafları ile müracaat hakkını kullanmak zorunda kaldığı diğer masrafları da talep etmek hakkına sahiptir (36).

    Nihayet son bir kalem olarak hamile talep hakkı tanınan komisyon ücreti ise, senedi ibraz, ödememe durumunu tespit ve ihbar etmek, ayrıca müracaat hakkı ile ilgili diğer işlemleri yapmak için harcadığı emeğin karşılığı olarak düşünülmüştür (37).

    2. TTK m.695/III’e Dayalı Talepler

    Kanun koyucu TTK m. 695/III hükmü ile (38) hamile ayrıca, TTK m.722’de öngörülen bu dört kaleme ek olarak, çekin ödenmeyen kısmının yüzde beşi oranında bir meblağın da ödenmesini talep hakkı tanımıştır. Ancak hamil ‘çek tazminatı’ olarak isimlendirilen bu talebi kendine karşı sorumlu olan herkese değil, sadece keşideciden talep edebilir. Aynı şekilde keşidecinin de hamil dışındaki bir müracaat borçlusuna bu tazminatı ödeme yükümlülüğü yoktur (39). Bu tazminatın talep edilebilmesi için çekin ödenmemiş olması tek başına yeterlidir; ayrıca keşidecinin bir kusurunun bulunması ya da hamilin bir zarara uğramış olması aranmaz. Bir cezai şart niteliği taşıyan bu tutarın, hamilin uğramış olduğu diğer zararlara mahsup edilmesi de söz konusu değildir (40).

    Hamil ayrıca, isteyebileceği gecikme faizi uğradığı zararları karşılamazsa, bu farkı da keşideciden talep etme hakkına sahiptir. Ancak bu durumda, keşidecinin çekin ödenmemesine yönelik bir kusurunun bulunması şart değilse de, temerrüt faizi ile karşılanmayan, yani bu faiz miktarını aşan bir zararın ve bu zarar ile karşılıksız çek keşidesi arasında uygun illiyet bağının bulunduğunun ispatı gerekmektedir (41).

    B. Ödeyen Bir Müracaat Borçlusu Açısından

    Hamilin başvurusu üzerine rızaen ya da icra takibi veya dava sonucunda ödeme yapan bir müracaat borçlusu ise, kendisinden önce gelen çek sorumlularından;

        1. ödemiş olduğu meblağı,

        2. ödeme tarihinden itibaren hesap edilecek temerrüt faizini,

        3. çek nedeniyle yaptığı tüm masrafları,

        4.nihayet çek bedelinin binde ikisini aşmamak üzere komisyon ücretini talep edebilecektir(TTK m.730/I-3;TTK m.638).

    Bu arada kendisine yapılan müracaat üzerine, talep edilen meblağı ödeyen çek borçlusunun, çek ile birlikte hem ödenmeme durumu ayrı bir belgede tespit ettirilmişse bunun, hem de ödemeye dair bir makbuzun kendisine verilmesini talep edebileceğini(TTK m.639/I), hatta kendisinden önce gelenlere karşı müracaat hakkını kullanabilmesi için özellikle çeki geri almasının zorunlu olduğunu, ayrıca bu yolla ödeme yapan cirantaların gerek kendilerinin, gerek kendilerinden sonra gelen borçluların cirolarını çizebileceğini belirtmek gerekmektedir(TTK m.639/II) (42).

    V. Müracaat Hakkına İlişkin Zamanaşımı Süresi

    Çekte müracaat hakkına ilişkin zamanaşımı süresi poliçeye ve bonoya oranla daha kısa tutulmuş ve poliçenin ve bononun aksine sadece altı aylık tek bir süre kabul edilmiştir(TTK m.726) (43). Bir ödeme aracı olması sebebi ile çok kısa tutulan bu altı aylık zamanaşımı süresi;

a. hamilin, keşideci dahil tüm müracaat borçlularına, bu anlamda cirantalar ile avalistlere karşı sahip olduğu başvuru hakkı açısından ibraz müddetinin bitiminden itibaren(TTK m. 726/I),

b. çek borçlularından birinin diğerlerine karşı haiz olduğu başvuru hakkı açısından ise, bu çek borçlusunun çeki ödediği veya çekin dava yoluyla kendisine karşı dermeyan edildiği tarihten itibaren(TTK m.726/II) işlemeye başlayacaktır (44).

    Çeklerde TTK’nun 726. maddesi ile birlikte zamanaşımı süresi altı ay olarak kabul edilmiştir. Bu sürenin uygulanması geçerli bir çekin varlığını kabulü zorunlu kılmaktadır. Geçerli bir çekin zamanında ibraz edilip ödenmediğinin tespiti halinde hamil, keşideci, ciranta ve diğer senet borçlularından altı aylık zamanaşımı süresi içinde çek bedelinin ödenmesini isteyebilir. Aynı şekilde zamanaşımı süresinin son günü resmi tatile rastlarsa, süre tatili takip eden ilk iş gününün sonuna kadar uzar(TTK m.728). Aradaki tatil günleri sürenin hesabına dahildir (45).

    TTK’nun 726. maddesinde öngörülen zamanaşımı süresi sadece çeke dayalı ve TTK m.722 kapsamındaki müracaat hakkına ilişkin kambiyo talepleri açısından geçerlidir. Dolayısıyla yine esasında bir kambiyo talebi olmakla birlikte TTK m.644 hükmüne dayalı (TTK m.730/I-b.14) sebepsiz zenginleşme davası hakkında bu zamanaşımı süresi uygulanmayacaktır. Ayrıca muhatap da hiçbir şekilde kambiyo ilişkisine dahil olmadığından, kambiyo hukukuna dayalı olarak muhatabın sorumluluğuna gidilemeyecek ve bu özel zamanaşımı süresi onun hakkında uygulanmayacaktır (46).

    TTK’nun m. 739/I-b.18 uyarınca zamanaşımının kesilmesine dair poliçeye ilişkin TTK m.662-663 hükümleri çekler hakkında da uygulanacaktır. Bu nedenle müracaat borçlularına karşı bir dava açılması, icra takibinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi ile alacağın iflas masasına bildirilmesi de zamanaşımı süresini kesecek ve kesilme ile birlikte süresi aynı, yine altı ay olan yeni bir zamanaşımı süresi işlemeye başlayacaktır (47).

    Her ne kadar çekin zamanaşımına uğraması ile birlikte çeke dayalı talep hakkı kendiliğinden sona ermemekte, bir anlamda eksik borç haline gelmekte ise de, çek borçluları her zaman zamanaşımı savunmasını ileri sürerek ödeme yapmaktan kaçınabilecektir. Bu savunma aracı bir def’i olduğundan hakim tarafından re’sen dikkate alınamayacak, mutlaka ilgili kişi tarafından ve süresinde ileri sürülmesi gerekecektir (48).

    Zamanaşımına uğrayan bir çek, ileride taraflar arasında çıkan bir uyuşmazlıkta alacağın ispatı açısından tek başına yeterli olmayacak, bir başka deyişle kambiyo senedinin bir adi yazılı senede dönüştüğü kabul edilmeyecek, bununla birlikte zamanaşımına uğrayan bu çekten yazılı delil başlangıcı olarak yararlanılabilecektir (49).

    VI. Müracaat Hakkının Kaybı Halinde Başvurulabilecek Yollar

    Çekin ödenmemesi halinde hamilin, ilke olarak müracaat hakkına ilişkin özel hükümler uyarınca çek borçlularına başvurmayı tercih edeceği şüphesizdir. Zira, hamile tanınan bu müracaat hakkı, bir yandan talep hakkı ve sorumluların kapsamı itibariyle diğer yandan da kambiyo senedine dayalı alacağın takibi amacına yönelik özel takip usulü nedeniyle daha avantajlıdır (50).

    Ancak çekin süresinde ibraz edilmemiş veya ibraza rağmen ödenmeme durumunun tespit ettirilmemiş olması halinde hamil, keşideci dahil tüm çek borçlularına karşı müracaat hakkını kaybedeceği gibi, müracaat hakkı doğmuş olsa bile çek için kısa tutulan süreler nedeniyle, bu talep hakkı da zamanaşımına uğramış bulunabilir. Bu son durum müracaat hakkı kapsamında hamile ödeme yapan(keşideci dışında) herhangi bir müracaat borçlusu açısından da gündeme gelebilir (51).

    İşte bu durumda çek bedelini tahsil edemeyen hamilin hangi hukuki imkanlardan yararlanabileceği ayrı bir sorun olarak karşımıza çıkabilir. Çek hamili bu olasılıkta kambiyo hukukuna özgü sebepsiz zenginleşme davasına başvurabileceği gibi, taraf kaydı ile temel ilişkiye de dayanabilecektir. Çekler açısından gündeme gelebilecek diğer bir olasılık ise karşılığın devridir (52).

    A. Sebepsiz Zenginleşme Davası

    Kambiyo senetlerinde müracaatın sıkı şekil şartlarına bağlanması ve çok kısa sürelerin kabul edilmesi, yasa koyucuyu kambiyo senetleri hukukunun sertliğini yumuşatmaya sevk etmiş ve kambiyo senetlerine mahsus özellik gösteren bir sebepsiz zenginleşme davası kabul edilmiştir (53). Ancak belirtmek gerekir ki, zamanaşımına uğramış bir alacak için, borçlu aleyhine genel hükümlere göre bir sebepsiz zenginleşme davası açma imkanı yokken, burada bu hakkın tanınmış olması Borçlar Hukuku’nun temel prensiplerine aykırı ve kambiyo alacaklısı lehine önemli bir koruma hükmü oluşturmaktadır. TTK 644. maddesinde düzenlenen ‘sebepsiz zenginleşme’ çekler hakkında da TTK m. 730/14.maddenin yaptığı yollama nedeniyle uygulama alanı bulmaktadır (54). Bu durumda keşideci çekten doğan borçları düşmüş olsa bile, hamilin aleyhine sebepsiz olarak iktisap ettiği meblağ nispetinde ona karşı borçlu olur.

    TTK’nun 644. maddesinde sebepsiz zenginleşmeden bahsedilmesine rağmen bu dava BK m.61-66’da düzenlenen sebepsiz zenginleşmeden farklıdır. Bu davanın, kambiyo hukukuna tabi özel bir dava niteliğinde olduğu çoğunluk tarafından da kabul edilmektedir (55).

    Çeke dayanan bir sebepsiz zenginleşme davası açabilmek için öncelikle çekin tüm zorunlu unsurları içermesi gerekmektedir. Burada davacının çekin geçerli hamili olduğunu ispat etmesi de gerekecektir.

    Hamil, sebepsiz zenginleşme davasını sadece keşideciye karşı açabilir. Çekin ibraz edilmemesi veya zamanaşımına uğramış olması sebebi ile ödeme yükümlülüğünden kurtulmuş cirantalara karşı bu dava açılamaz (56).

    Sebepsiz zenginleşme davasını çekin lehtarı veya çeki ciro ederek teslim almış veya hamiline yazılı bir çeki devralmış ise hamil açabilir. Keşidecinin lehtara çek vermesi genelde aralarındaki temel ilişkiye dayanır. Lehtar çeki ciro veya devretmişse, hamil ile keşideci arasında temel ilişki söz konusu olmayacak; hamil sadece şartları varsa çeke dayanan sebepsiz zenginleşme davası açabilecektir (57).

    Öte yandan TTK m.644’e dayalı bir sebepsiz zenginleşme davası açabilmesi için, BK m.61’de öngörüldüğü şekliyle hamilin zararına gerçekleşen zenginleşmenin haksız bir nedene dayanması da şart değildir. Bu davanın başarıya ulaşması bakımından hamilin çek bedelini tahsil edememiş olmasından dolayı bir zarara uğraması ve bunun karşılığında keşidecinin zenginleşmiş bulunması gerekli ve yeterlidir (58). Bu anlamda çekten doğan müracaat hakkının kaybedilmiş olması, hamilin zarara uğraması için yeterli olduğu gibi, çek bedelini nihai olarak ödemekle yükümlü bulunan keşidecinin, bu ödeme yükümlülüğünden kurtulması da zenginleşme açısından bir karine olarak kabul edilmelidir. Dolayısıyla hamil sebepsiz zenginleşme davasında temel ilişkiyi ispatlamakla yükümlü tutulmamalı, aksine temel ilişki kapsamında bir zenginleşmenin gerçekleşmediği keşideci tarafından ispat edilmelidir (59).

    Bu dava yolu ile, hamil uğradığı zararını keşideciden talep edecektir. Yalnız, talep edilecek miktar, çek bedeli ile sınırlı olduğundan, çek bedelini aşan zararını bu dava yolu ile keşideciden talep edemez (60). Bununla birlikte hamil, sebepsiz zenginleşmenin gerçekleştiği, yani müracaat hakkının düştüğü veya zamanaşımına uğradığı tarihten itibaren ayrıca faiz isteyebilir (61).

    Kambiyo senetlerinde sebepsiz zenginleşme davasının ne kadar süre için açılacağına ilişkin bir hüküm mevcut değildir. Yargıtay (62), BK m.125’e oranla BK m.66’da öngörülen daha kısa, yani bir yıllık zamanaşımı süresinin burada uygulanması gerektiği düşüncesindedir.

    B. Hamilin Temel İlişkiye Dayanması

    Müracaat hakkını kaybeden ya da bu hakkı zamanaşımına uğrayan hamil, uğradığı zararın tazmini için TTK m. 644’te düzenlenen sebepsiz zenginleşme davasına başvurabileceği gibi, kambiyo senedi düzenlemesine yol açan temel ilişkiye de dayanabilir.

    Asıl borç ilişkisine dayalı olarak bir talep ileri sürebilmek, ancak doğrudan doğruya ilişkide bulunanlar arasında mümkündür. Nitelikli bir havale olan çek açısından durumun değerlendirilmesi halinde ise, hamilin sadece keşideciye başvurabileceği ve bunun için çek keşidesine neden olan temel ilişkiye taraf olmasının zorunlu olduğu sonucuna varılması kaçınılmazdır. Dolayısıyla, alt ilişkiye dayalı olarak keşideciye başvurabilecek yegane kişi de çekteki lehtardır. Buna karşılık senedi lehtardan devralan sonraki hamiller, temel ilişkiye taraf olmadıkları için keşideciye başvuramayacakları gibi, kendi aralarındaki alt ilişki kapsamında da bir talep hakkı ileri sürmeleri mümkün değildir (63).

    C. Karşılığın Devri

    TTK m.739/I-15’in yaptığı yollama nedeni ile poliçede karşılığın devrine ilişkin TTK 645 hükmü çek hakkında da uygulanacaktır. Dolayısıyla, müracaat hakkını kaybeden hamil bu hüküm kapsamında da çek bedelinin tahsilini isteyecektir.

    Bilindiği gibi ilke olarak çekin keşide edilmesi, otomatik olarak muhatap nezdindeki, yani çek ile işleyen hesapta bulunan çek bedeli oranındaki karşılığın lehtara devredilmesi sonucunu doğurmaz. Bu husus esasen çekin havale ilişkisine dayanmasının doğal bir sonucudur. Bununla birlikte kanun koyucu TTK m.645/I’de keşidecinin iflası halinde muhatap nezdindeki karşılığın kanunen hamile intikal edeceğini, TTK m.645/II’de ise keşidecinin muhatap nezdindeki karşılığın devrini çek üzerine koyabileceği bir iradi kayıtla da sağlayabileceğini açıkça öngörmüştür. Her iki olasılıkta da çekin hamili, muhatap nezdindeki bu karşılığı, artık ibraz süreleri ile sınırlı olmaksızın, ancak devredilen alacağa ilişkin zamanaşımı süresi içinde ve artık ‘alacaklı’ sıfatı ile talep hakkını elde edecektir (64).

    Sonuç

    Çekte müracaat hakkı, ibraza rağmen ödenmeyen bir çekin ödenmemesi halinde çekin keşidecisine ve diğer müracaat borçlularına yüklenmiş olan kambiyo hukukuna özgü bir sorumluluktur. Bu anlamda çekin keşidecisi ve müracaat borçluları müteselsilen sorumludurlar.

    Çekte müracaat hakkının kullanılabilmesi için, çekin ibraz süreleri içinde muhataba ödenmek üzere ibraz edilmesi ve çekin süresinde ibrazına rağmen ödenmediğinin TTK’nun 720. maddesinde belirtilen hallerden birisi ile tespit edilmesi gerekmektedir.

    Hamilin müracaat hakkı kapsamına, çek bedelinin ödenmeyen kısmı, ibraz gününden itibaren işleyecek olan temerrüt faizi, yapılan tüm masraflar ve çek bedelinin binde üçünü aşmamak üzere komisyon ücreti girmektedir. Müracaat borçlusu ise kendisinden önce gelen çek borçlusundan ödemiş olduğu meblağın tamamını, ödeme tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizini, çek nedeni ile yaptığı tüm masrafları ve nihayet çek bedelinin binde ikisini aşmamak üzere komisyon ücretini talep edebilecektir.

    Çekte müracaat hakkının kullanılabilmesi altı aylık zamanaşımı süresine bağlanmıştır. Bu kapsamda, altı aylık zamanaşımı süresi, hamilin keşideci veya müracaat borçlularına, bu anlamda cirantalar ile avalistlere karşı sahip olduğu başvuru hakkı açısından ibraz süresinin bitiminden itibaren, çek borçlularının birinin diğerlerine karşı haiz olduğu başvuru hakkı açısından ise, bu çek borçlusunun çeki ödediği veya çekin dava yoluyla kendisine karşı dermeyan edildiği tarihten itibaren işlemeye başlamaktadır.

    Hamilin, müracaat hakkının kaybı halinde başvurabileceği diğer imkanlar ise; sebepsiz zenginleşme davası açabilmesi, temel ilişkiye dayanabilmesi veya karşılığın devri imkanlarıdır.

    (*) Bahçeşehir Üniversitesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı  Araştırma Görevlisi, Marmara Üniversitesi Özel Hukuk Doktora Öğrencisi.

    (1) Domaniç Hayri, Türk Ticaret Kanunu Şerhi, C.IV, İstanbul 1990, s. 754.

   (2) Kendigelen Abuzer, Çek Hukuku, 2. Baskı, İstanbul 2006, s. 266; Poroy Reha/Tekinalp Ünal, Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 16. Bası, İstanbul 2005, s. 282; Bahtiyar Mehmet, Kıymetli Evrak Hukuku, 3. Bası, İstanbul 2005, s. 131 vd.; Ülgen Hüseyin/Helvacı Mehmet/Kendigelen Abuzer/Kaya Arslan, Kıymetli Evrak Hukuku, 3. Bası, İstanbul 2006, s. 233 vd., Can Halil/Güner Semih, Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 1999, s. 90; Eriş Gönen, Açıklamalı-İçtihatlı-Uygulamalı Çek Hukuku, 5. Bası, Ankara 2004, s. 270; Oğuzoğlu Abdullah Çetin, Her Yönüyle Çek Sorunları, İstanbul 1984, s. 26; Reisoğlu Seza, Türk Hukukunda ve Bankacılık Uygulamasında Çek, 3. Bası, Ankara 2003, s. 338; Moroğlu Erdoğan, 3167 Sayılı Çek Kanunu’nda 4814 Sayılı Kanun’la Yapılan Değişiklikler, Prof. Dr. Necip Kocayusufpaşaoğlu İçin Armağan, Ankara 2004, s.546.

    (3) Kendigelen’e göre; ‘Her ne kadar TTK m. 720’de öngörülen müracaat hakkı, çekin sadece fiilen karşılıksız kalması olasılığında değil, karşılıksızlık dışındaki tüm ödenmeme hallerinde hamilin başvurabileceği bir yol olarak öngörülmüşse de, bu tespit isabetli değildir. Zira, örneğin çekin geçerli olmaması veya ibraz eden kişinin meşru hamil sıfatını taşımaması halinde bir müracaat hakkının varlığından bahsedilemez. Bu nedenle, ancak ve sadece şeklen geçerli ve meşru hamil tarafından süresinde ibraz edilmesine rağmen, bu kez hangi gerekçe ile olursa olsun ödenmeyen çekler hakkında hamilin müracaat hakkını kullanabileceği kabul edilmelidir; Kendigelen, s. 266.

    (4) Yargıtay’ın 12. HD’nin E. 1989/6813, K.1989/14139 sayılı, 17.11.1989 tarihli kararı uyarınca, “Süresinde ibraz edilmiş olan çekin ödenmemiş olduğu sabit bulunduğunda, alacaklı müracaat hakkını kullanabilir. Çekin üzerinde ibraz beyanının yazılı olması ve bunun imzalanması gerekli olup sadece kaşe ve tarih ibraza geçerlilik kazandırmaz.”www.kazanci.com.

    (5) Göle Celal, Çek Hukuku, Ankara 1989, s. 173.

    (6) Kendigelen, s. 266; Kınacıoğlu Naci, Kıymetli Evrak Hukuku, 5. Bası, Ankara 1999, s. 293; Ülgen /Helvacı /Kendigelen /Kaya, s. 234; Domaniç, s. 755; Göle, s. 176.

    (7) Kendigelen, s. 268; Göle, s. 176; Reisoğlu, s. 339.

    (8) Kalpsüz Turgut(Çelebican Gürgan/Erem Faruk), İktisadi ve Hukuki Yönden Çek, 2. Bası, Ankara 1974, s. 117.

    (9) Kalpsüz (Çelebican /Erem), s. 118; Göle, s. 177; Kendigelen, s. 269.

    (10) Kendigelen, s. 269; Ülgen /Helvacı /Kendigelen /Kaya, s. 234. Yargıtay 11. HD’nin E.2001/6463, K. 2001/9351 sayılı, 26.11.2001 tarihli kararı uyarınca;“Yetkili son hamil olduğu ve çeki süresinde bankaya ibraz ettiği çekişmesiz olan davacının, çeki süresinde ibraz ederek ödenmediğini tespit ettirmesine, hamilin, cirantalar, keşideci ve diğer sorumlulara karşı TTK’nun 722. maddesi hükmünde yazılı kapsamda müracaat hakkı bulunmasına, bir çeki keşide ve ciro eden veya aval veren kimselerin, hamile karşı müteselsilen borçlu sıfatıyla sorumlu olmalarına göre, davacının müracaat hakkını kaybetmediği dikkate alınarak davanın çözümlenmesi gerekir. ”www.kazanci.com.

    (11) Kendigelen, s. 269; Göle, s. 177.

    (12) Göle, s. 178; Kalpsüz (Çelebican /Erem), s. 119; Poroy/Tekinalp, s. 187.

    (13) Reisoğlu, s. 340.

    (14) Öztan Fırat, Kıymetli Evrak Hukuku, 9. Bası, Ankara 2004, s. 298; Kınacıoğlu, s. 293; Domaniç, s. 756; Eriş, s. 270; İmregün Oğuz, Kıymetli Evrak Hukuku(Genel Hükümler-Kambiyo Senetleri-Makbuz Senedi-Varant), 3. Bası, İstanbul 2003, s. 131; Oğuzoğlu, s. 27. Yargıtay’ın 12. HD’nin E. 2002/11925, K. 2002/13405 sayılı, 21.06.2002 tarihli kararı uyarınca, “Keşide edildiği yerde ödenecek çekler için 10 günlük yasal ibraz süresi geçirildiği için müracaat hakkının kaybedilmesi sonucu takibin dayanağı olan çek kambiyo senedi vasfından yoksun olduğundan kambiyo yolu ile yapılan takibin iptaline karar verilmelidir.’ www.kazanci.com.

    (15) Öztan, s. 298.

    (16) Yargıtay 12. HD’nin E. 2002/883, K. 2002/1876 sayılı, 31.01.2002 sayılı kararı uyarınca, “Çekin ibrazı, muhatap tarafından ibraz günü de belirtilmek suretiyle yazılan beyanla tamamlanır. Takip dayanağı çekte ibraz tarihi yazılmamıştır. Yasaya uygun ve geçerli bir ibraz olmadığından alacaklının müracaat hakkı düşmüştür. Söz konusu belgeye dayalı olarak kambiyo hukukuna dayalı olarak takip yapılamaz.” www.kazanci.com.

    (17) Kendigelen, s. 270; Ülgen /Helvacı /Kendigelen /Kaya, s. 234; Poroy/Tekinalp, s. 283; Domaniç, s. 758; Bahtiyar, s. 132; Öztan, s. 298. Bu hususta, çekte poliçeden farklı hareket edildiği görülmektedir. Bilindiği gibi, poliçede, müracaat hakkının doğduğu, protesto varakası düzenlettirilerek tevsike çalışılır. Bu husus, başka herhangi bir vesika ile sağlanamaz. Öztan, s. 298.

    (18) Takas odası, bankaların çekleri belirli günlerde karşılıklı olarak takas etmelerini sağlar. Merkez Bankasınca oluşturulan takas odaları bünyesinde değiş tokuş gerçekleşir. Bahtiyar, s. 132.

    (19) Kendigelen, s. 271; Ülgen /Helvacı /Kendigelen /Kaya, s. 234.

    (20) Kendigelen, s. 271; Ülgen /Helvacı /Kendigelen /Kaya, s. 234.

    (21) Kalpsüz (Çelebican /Erem), s. 129.

    (22) Öztan, s. 299; Poroy/Tekinalp, s.283; Domaniç, s. 758.

    (23) Poroy/Tekinalp, s.283.

    (24) Poroy/Tekinalp, s.283; Öztan, s. 300; Domaniç, s. 759; Göle, s. 174.

    (25) Öztan, s. 300.

    (26) Öztan, s. 300; Domaniç, s. 760.

   (27) Öztan, s. 300; Domaniç, s. 762; Poroy/Tekinalp, s. 283; Özdamar Mehmet, Çek Kanununda Yapılan Değişiklik Üzerine  Bir Değerlendirme, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C: VI, S: 1-2, Haziran-Aralık 2003, s. 122.

    (28) 3167 Sayılı Çek Kanunun ‘Hesaben Tesviye’ başlığını taşıyan 6. maddesine, 4814 Sayılı Değişiklik Kanunun 5. maddesiyle iki fıkra eklenmiştir. Buna göre, ‘Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde çeklerin fiziki olarak ibraz edilmeksizin sadece çek bilgileri üzerinden bankalararası takas odaları aracılığıyla elektronik ortamda muhatap bankaya gönderilerek işlem görmesi, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 710’uncu maddesine göre takas odasına ibraz hükmündedir.’ Değişiklikle gelen ikinci fıkra ise, ‘Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için 10. maddede belirlenen sorumluluk miktarı dahil kısmi ödeme yapılamaz. Ancak, takas odaları aracılığıyla ibraz edilen çekin, hesapta yeterli karşılığının olmadığının belirlenmesi halinde muhatap banka tarafından, hesapta bulunan kısmi karşılık tutarı, çeki ibraz eden hamil lehine onbeş gün süreyle bloke edilir.’ şeklindedir. Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Özdamar, s. 123 vd.

    (29) Poroy/Tekinalp, s. 283; Özdamar, s. 122 vd.

    (30) Öztan, s. 301.

    (31) Kendigelen, s. 273; Poroy/Tekinalp, s. 284; Ülgen /Helvacı /Kendigelen /Kaya, s. 234; Reisoğlu, s. 341; Öztan, s. 301; Eriş, s. 291.

    (32) Kendigelen, s. 273.

    (33) Kendigelen, s. 274; Öztan, s. 302; Poroy/Tekinalp, s. 284; Bahtiyar, s. 133; Ülgen /Helvacı /Kendigelen /Kaya, s. 236; Reisoğlu, s. 341; Eriş, s. 292 vd.; Göle, s. 179.

    (34) Burada belirtilmesi gereken bir nokta bulunmaktadır. 27.04.2005/25798 sayılı RG’de yayınlanan 21.04.2005 tarih ve 5335 sayılı Kanun ile FaizK.’da değişiklik yapılmış ve kanuni faiz oranı yüzde oniki olarak belirlenmiştir. Bununla beraber Bakanlar Kurulu’na bu oranı aylık olarak belirlemeye, yüzde onuna kadar indirmeye veya bir katına kadar artırmaya yetki verilmiştir. Nitekim Bakanlar Kurulu da bu yetkiye dayalı olarak ve 01.01.2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 19.12.2005 tarih ve 2005/9831 sayılı BKK ile kanuni faiz oranını yüzde dokuza indirmiştir. (RG 30.12.2005/26039).

    (35) Kendigelen, s. 274. Hazırlanan yeni Tasarıda ise, uygulanacak faiz oranı hakkında herhangi bir açıklığa yer verilmemiş, sadece hamilin ibraz gününden itibaren ödenmeyen bu tutarın faizini isteyebileceği belirtilmiştir(Tasarı m.810/b). Her ne kadar bu değişikliğe ilişkin olarak da gerekçede herhangi bir açıklama yapılmamaktaysa da mevcut düzenlemenin aksine özel bir oran öngörülmemek suretiyle sorunun çözümü genel hükümlere bırakılmıştır. Dolayısıyla yapılmak istenen bu değişiklik kapsamında da gecikme faizi hakkında FaizK. m.2/II hükmünün uygulama alanı bulacağı şüphesizdir. Kendigelen, s. 277.

    (36) Coşkun Muzaffer, Özel Hukukta Karşılıksız Çek ve Hamilin Hakları, İstanbul 1994, s. 64 vd.

    (37) Kendigelen, s. 277.

   (38) TTK m.695/III’e göre gönderilen paraya mukabil muhatap nezdinde karşılığı bulunmadan çek çeken kimse, çekin kapatılmayan miktarının yüzde beşini ödemekle mükellef olduktan başka hamilin bu yüzden uğradığı zararı tazmine mecburdur.

    (39) Kendigelen, s. 278; Ülgen /Helvacı /Kendigelen /Kaya, s. 236; Göle, s. 181; Poroy/Tekinalp, s. 285; Reisoğlu, s. 342.

   (40) Kendigelen, s. 278; Ülgen /Helvacı /Kendigelen /Kaya, s. 236; Reisoğlu, s. 342. Yargıtay 12. HD. 12.03.2002 t., 4219/5035 sayılı kararında; ‘ …Çekin ibrazı ile çek karşılıksız çıkmış ve bu çekin icra takibine konulmasından sonra ana parası ödenmiş olsa bile, çek alacaklısı, ayrıca %5 çek tazminatı ile %3 komisyon ücreti dahi talep edebilir..’ demiştir. www.kazanci.com.

    (41) Kendigelen, s. 280; Reisoğlu, s. 342; Domaniç, s. 726-727.

    (42) Kendigelen, s. 281.

    (43) Yargıtay 12. HD’nin E.1989/6813, K. 1989/14139 sayılı, 17.11.1989 tarihli kararı uyarınca; “ Hamilin müracaat hakkı, ibraz müddetinin bitiminden itibaren altı ay geçmekle zamanaşımına uğrar.” www.kazanci.com.

    (44) Kendigelen, s. 282; Ülgen /Helvacı /Kendigelen /Kaya, s. 237; Reisoğlu, s. 355; Poroy/Tekinalp, s. 286; İmregün, s. 136.

    (45) Reisoğlu, s. 355.

    (46) Kendigelen, s. 283; Ülgen /Helvacı /Kendigelen /Kaya,s. 237.

    (47) Kendigelen, s. 284; Reisoğlu, s. 357 vd.

    (48) Kendigelen, s. 285; Reisoğlu, s. 360.

    (49) Kendigelen, s. 285; Reisoğlu, s. 360; Poroy/Tekinalp, s. 287; Göle, s. 183.

    (50) Kendigelen, s. 286.

    (51) Kendigelen, s. 287; Göle, s. 184.

    (52) Ülgen /Helvacı /Kendigelen /Kaya, s. 238. Yargıtay 19. HD’nin E. 2002/8423, K. 2002/7094 sayılı, 05.11.2002 tarihli kararı uyarınca, “Çeke dayalı müracaat hakkı (çekin süresinde ibraz edilmemesi sebebiyle) düşmüş olan hamilin alacağına dava yoluyla kavuşabilmesi için ya doğrudan doğruya temel ilişkiye dayanarak bir tahsil davası ya da sebepsiz zenginleşme davası yoluna başvurması gerekir.” www.kazanci.com.

    (53) Yargıtay 19. HD’nin E.2003/8326, K.2004/5493 sayılı, 12.05.2004 tarihli kararı uyarınca, “Davacı, takip konusu çeklerin yasal süresi içinde bankaya ibraz edilmediğinden çek vasfını yitirdiğini ve borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir. Çekin süresinde bankaya ibraz edilmemesi halinde, hamilin sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak keşideciye müracaat hakkı vardır. Bu halde davacı, takip konusu çeklerden dolayı sebepsiz zenginleşmediğini kanıtlamalıdır.”www.kazanci.com.

    (54) Reisoğlu, s. 344.

    (55) Reisoğlu, s. 344; Kendigelen, s. 288; Göle, s. 185; Ülgen /Helvacı /Kendigelen /Kaya, s. 238.

    (56) Reisoğlu, s. 346; Kendigelen, s. 288.

    (57) Reisoğlu, s. 346. Yargıtay 19. HD’nin 04.03.1994 tarih, 2018/2112 sayılı kararında; ‘Davacı hamil ile davalı keşideci arasında bir temel borç ilişkisi bulunmadığından, temel ilişkiye dayanan bir talepte bulunması mümkün değildir.’ demektedir. www.kazanci.com.

    (58) Reisoğlu, s. 346; Kendigelen, s. 288; Poroy/Tekinalp, s. 232.

    (59) Reisoğlu, s. 346; Kendigelen, s. 288; Poroy/Tekinalp, s.232.

    (60) Göle, s. 186; Reisoğlu, s. 347.

    (61) Kendigelen, s. 288.

   (62) Bu konuda verilen Yargıtay kararları için bkz. Kendigelen, s. 292, dipn. 135; Reisoğlu, s. 351, dipn. 684. Türk Ticaret Kanunu Tasarısı’nın m.732/IV hükmü uyarınca, sebepsiz zenginleşme davasına Yargıtay’ın uygulamasına paralel bir düzenleme getirilmiş ve zamanaşımı süresi 1 yıl olarak belirlenmiştir. Anılan bu yeni fıkrada ayrıca, ispat yükü de sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene, yani çek açısından keşideciye yüklenmiştir. Böylece ispat yükü açısından da doktrindeki tartışmanın ve uygulamada gündeme gelen duraksamaların giderilmek istendiği söylenebilir. Narbay Şafak, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı’nda Kıymetli Evrak Hukuku Kitabında Yapılan Düzenlemeler ve Değişiklik Önerilerimiz, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı, Konferans-Bildiriler-Tartışmalar(13-14 Mayıs 2005), Ankara 2005, s. 198.

    (63) Kendigelen, s. 294.

    (64) Kendigelen, s. 297.

    Kaynakça

    Bahtiyar Mehmet, Kıymetli Evrak Hukuku, 3. Bası, İstanbul 2005.

    Can Halil/Güner Semih, Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 1999.

    Coşkun Muzaffer, Özel Hukukta Karşılıksız Çek ve Hamilin Hakları, İstanbul 1994.

    Domaniç Hayri, Türk Ticaret Kanunu Şerhi, C.IV, İstanbul 1990.

    Erem Faruk/Kalpsüz Turgut/Çelebican Gürgan, İktisadi ve Hukuki Yönden Çek, 2. Bası, Ankara 1974.

    Eriş Gönen, Açıklamalı-İçtihatlı-Uygulamalı Çek Hukuku, 5. Bası, Ankara 2004.

    İmregün Oğuz, Kıymetli Evrak Hukuku(Genel Hükümler-Kambiyo Senetleri-Makbuz Senedi-Varant), 3. Bası, İstanbul 2003.

    Kendigelen Abuzer, Çek Hukuku, 2. Baskı, İstanbul 2006.

    Kınacıoğlu Naci, Kıymetli Evrak Hukuku, 5. Bası, Ankara 1999.

    Moroğlu Erdoğan, 3167 Sayılı Çek Kanunu’nda 4814 Sayılı Kanun’la Yapılan Değişiklikler, Prof. Dr. Necip Kocayusufpaşaoğlu İçin Armağan, Ankara 2004.

    Narbay Şafak, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı’nda Kıymetli Evrak Hukuku Kitabında Yapılan Düzenlemeler ve Değişiklik Önerilerimiz, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı, Konferans-Bildiriler-Tartışmalar(13-14 Mayıs 2005), Ankara 2005.

    Oğuzoğlu Abdullah Çetin, Her Yönüyle Çek Sorunları, İstanbul 1984.

    Özdamar Mehmet, Çek Kanununda Yapılan Değişiklik Üzerine Bir Değerlendirme, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C: VI, S: 1-2, Haziran-Aralık 2003.

    Öztan Fırat, Kıymetli Evrak Hukuku, 9. Bası, Ankara 2004.

    Poroy Reha/Tekinalp Ünal, Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 16. Bası, İstanbul 2005.

    Reisoğlu Seza, Türk Hukukunda ve Bankacılık Uygulamasında Çek, 3. Bası, Ankara 2003.

    Ülgen Hüseyin/Helvacı Mehmet/Kendigelen Abuzer/Kaya Arslan, Kıymetli Evrak Hukuku, 3. Bası, İstanbul 2006.

    Prof.Dr.Hüseyin Ülgen'e Armağan, İstanbul 2007



HAZIRLAYAN
Seda Ökten Çevik
Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Medeni Hukuk
Anabilimdalı Araştırma Görevlisi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TMK m.724'e mesnetle malzeme sahibinin temliken tescil talebinin kabul edilebilmesi için

Hukuk Usulünde ALEYHE BOZMA YASAĞI

ISLAH İLE KONUSU PARA OLAN DAVANIN DEĞERİNİN ARTTIRILMASINDA (KISMİ ISLAHTA) DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR VE BU KONUDAKİ YARGITAY KARARLARINA ELEŞTİREL YAKLAŞIM