ÇEK HUKUKUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER VE UYGULAMAYA YANSIMASI
ÇEK HUKUKUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER VE UYGULAMAYA YANSIMASI
I. GİRİŞ
Son yıllarda global krizin da etkisiyle, ülkemizde ekonomik faaliyette meydana gelen fiili daralma çok sayıda çekin karşılıksız çıkmasına sebep olmuştur. Ticari hayatın güven işlemesi gerekli sisteminde ciddi hasarlar oluşmasına neden olmaktadır. İşte bu sebeple, 18/02/2009 tarihinde kabul edilen 5838 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile çek hukuku ve çekle ödemeler hakkında da bazı önemli değişiklikler yapılmıştır.
28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 sayılı Kanun ile ibraz süresinden önce bir nevi çekten cayma kurumu olan ödemeden men talimatını düzenleyen 20.06.1956 tarihli 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 711. Maddesinin üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
Çekten cayma kurumu olan ödemeden men talimatını düzenleyen maddenin mülgası ve buna ilişkin sonuçlar çalışmamızın içeriğinde incelenecektir.
Türk Ticaret Kanunu hükümleri içinde yer alan çekte vade olmaz, ibrazında ödenir şeklinde ki hala yürürlükte olan ana kural 5838 sayılı kanunun 18. Maddesiyle, Çekle ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanuna eklenen geçici 2. Madde ile deyim yerindeyse (değişti uzun vadeli hale geldi) 31 Aralık 2009 tarihi son gün olmak üzere geçici olarak askıya alınmıştır. 20 Aralık 2009’da yürürlüğe giren ve Çek Hukuku’nunda geçerli olan hükümlerin son halini kapsayan 5941 sayılı yeni Çek Kanunu ile de uygulama kalıcı hale getirilmiştir.
5838 sayılı birçok farklı Kanunun bazı maddelerinde değişiklik yapan ve uygulamada torba Kanun diye tabir edilen bu Kanunun getirdiği değişiklik, tüm ulusal Ticaret Hukuku prensiplerine aykırı şekilde düzenlenmiştir. Her ne kadar, çek keşidecisi bakımından vade tarihine dek, çekin bağlı olduğu banka hesabında çek bedelini bulundurmak yükümlülüğünün ve bunun sonucu olarak büyük bir stresin bertaraf edildiği göz ardı edilemezse de, çağdaş hukuk sistemlerinden ve tüm global ticaret hukuku düzenlemelerinden ayrılmak bakımından olumlu bir adım olmamıştır.
Türk Ticaret Kanunun 711. Maddesi 3. Fıkrası uyarınca çekin rıza dışı elden çıkması durumunda, keşidecinin muhatabı çeki ödemeden men etme yetkisi son yıllarda artan bir oranda kullanılmaya başlamıştır. Aslında istisnaen kullanılacak tamamen haksızlığa uğramış iyiniyetli keşideciye tanınmış geçici bir tedbir, keşideci için acil bir koruma yöntemi olan bu imkan özellikle son yıllarda suistimal edilmiştir. Buna bağlı olarak ödemeden men talimatının iyiniyetle kullanılması durumunda bile keşidecinin kötü niyetli olduğu yönünde bir kanı uyanmıştır.
TTK m. 711/3 hükmüne dayanarak verilen ödemeden men talimatı çek hamilinin icra kanalıyla alacağını almasına engel olamamaktadır. Uygulama da bu yönde bir sorun yaşanmamaktadır.
Çalışmamızda 27438 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 20 Aralık 2009’da yürürlüğe giren, 5941 sayılı yeni Çek Kanunu ve bu kanunun uygulamada getirmiş olduğu değişiklikler incelenecektir.
II. KIYMETLİ EVRAK HUKUKUNDA ÇEK
Devir yeteneği bulunan kıymetli evrak içinde özellikle kambiyo senetleri kolay ve güvenli devir esasına göre yasaca, emre düzenlenmiş senetlerdir. Çek niteliği itibariyle bir ödeme aracıdır ve görüldüğünde ödenir. İbraz edildiği an çekin ödenmesi emredici bir hükümdür. Bu senedin çek olabilmesi için her şeyden önce çek kelimesini ihtiva etmesi gerekir. Çekte “kabul” diye bir kavram söz konusu olamaz. Çünkü çek hukuken bir havaledir ve bu yüzden çekte muhatabın cirosu batıl olacaktır. Başka bir söyleyişle, TTK’nun 701. Maddesi düzenlemesi gereği çekin muhatap lehine yapılmış cirosu makbuz hükmünde olabilecektir. Çek yalnız nakit para ödenmesi için düzenlenen kendine özgü yapısı olan B.K.’nun 457 ile 462. Maddeleri arasında düzenlenen adi havaleden bu açıdan ayrılan hususi bir havaledir. Zaman aşımına uğrayan çek Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu uyarınca ancak yazılı delil başlangıcı niteliğini taşır. Çekte rehin cirosu yapılması mümkün değildir. Çekte ödenmeme halinde müracaat hakkının kullanılabilmesi için mutlaka protesto düzenlettirmek mecburiyeti yoktur. Ödememe hali doğrudan doğruya çek üzerinde tespit ve tevsik olunabilecektir. Çekin uygulamada, diğer kambiyo senetlerine oranla kabul görmesinin sebeplerinden biri olarak damga vergisine tabi olamaması olarak tespit edilebilir.
III. KANUNUN GETİRDİĞİ YENİLİKLER
A- DEĞİŞİKLİKLERİN ÖZETİ
Yapılan değişiklikler incelendiğinde değişikliklerin özetle aşağıda belirtilenler olduğunu görüyoruz[i].
1- Çekler, 31.12.2011 tarihine kadar üzerinde bulunan Tarihten önce bankaya ödemesini yapılması için ibraz edilemeyecektir. İbraz edilmesi durumunda karşılıksız işlemi yapılamayacaktır. Ayrıca bu çekler için Hukuki yollara başvurulamayacaktır.
2- Çekler; Tacir olan-Tacir olmayan Gerçek ve Tüzel kişiler için ve Hamiline Çekler olarak sınıflandırılmış ve Renk farklılıkları ile belirgin hale getirilmiştir. (Lacivert Çek, Kırmızı Çek, Yeşil Çek ve Kahverengi Çek)
3-Bankalara her bir çek yaprağı için getirilen asgari ödeme zorunluluğu 470 TL’den 2010 yılı için 600 TL’ye çıkartılmıştır.
4-Bankalar, Hamiline çek defteri kullanmadan, hamiline çek düzenleyen gerçek veya Tüzel kişileri Cumhuriyet Savcılığı ve Gelir İdaresi Başkanlığına bildireceklerdir.
5-Çek karşılığının hesapta bulundurmasına ait sorumluluk Gerçek kişi çeklerinde gerçek kişilere, Tüzel kişiler adına açılan hesaplarda ise, Tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevli olan Yönetim organı üyesi, belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişiler olduğu hüküm altına alınmıştır.
6-Çeki karşılıksız işlemine tabi tutulan hesap sahibine, elindeki çek yapraklarını iade etmesi için bankaların yaptığı ihtar ve savcılığa ihbar yükümlülükleri kaldırılmıştır.
“31.12.2009 tarihine kadar, üzerinde yazılı keşide tarihinden önce çekin ödenmek üzere muhatap bankaya ibrazı geçersiz” olacağı şeklindeki bir hükümle, kısa sürelide olsa uygulamada “vadeli çek”e yeşil ışık yakılmış oldu. Oysa ki, tüm çağdaş hukuk sistemlerindeki uygulama ve Türk Ticaret Kanunu’nun KAMBİYO SENETLERİNE ilişkin hükümlerinde çek görüldüğünde ödenir prensibi geçerlidir [1].
Vadeli Çekin mümkün kılınması, 20 Aralık 2009’da yürürlüğe giren 5941 sayılı yeni Çek Kanunu ile vadeli çek uygulamasının uzun vadeye yayılması ile kalıcı hale getirilmiştir.
20 Aralık 2009’da yürürlüğe giren 5941 sayılı yeni Çek Kanunu ile vadeli çek uygulamasını bu kez 31 Aralık 2011 yılına kadar uzatmak suretiyle vadeli çek sorununu zamana yayıp, daha sonrada bunun artık ülkemizde benimsendiğini varsayıp, daimi hale getirmek yönünde bir adım attığını söyleyebiliriz.
Çekin ödenmesinin yasaklanması mahkemeye müracaatta hakkı olan kişilerde aranacak en önemli husus çekin rızaları dışında ellerinden çıkmış olması, yani ellerinden çıkmadan önce çeke zilyet olmaları ve ayrıca ve bununla birlikte çekte saklı olan hakkında sahibi olmalarıdır. Ama nazarı dikkatten kaçmayacak en önemli husus her durumda talimatı verme yetkisinin keşidecide olduğudur. Keşidecinin verdiği ödeme yasağı talimatına rağmen ödemede bulunan banka, ağır kusurlu bir davranışta bulunmuş
sayılacaktır.
TTK. 711.maddenin yürürlükte olduğu dönemde, yukarıda yazılı kriterlere uygun olunması halinde çekin ödemeden men edilmesi söz konusu idi[2].
18.02.2009 tarihinde kabul edilen ve 28.02.2009 Tarihli ve 27155 Sayılı Resmî Gazete (Mükerrer)’de yayınlanarak yürürlüğe giren 5838 Sayılı Yasa’nın 32. maddesinin (19). fıkrasıyla Türk Ticaret Yasası’nın son yıllarda meşhur olan 711. maddesinin 3. fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır[ii].
Kanuna göre, özel olarak hamiline çek hesabı açılacak ve düzenlenecek çekler, “tacir hamiline”, “tacir olmayan hamiline” olmak üzere iki farklı şekilde düzenlenecektir. Çek defteri bankalarca tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler açıkça ayırd edilebilecek şekilde aşağıda belirtilen esaslara göre bastırılır[iii].
a1) KANUNEN “EMRE” VE “HAMİLİNE” YAZILI ÇEK
TTK’daki çekin, kanunen “emre yazılı” olduğu yolundaki kural da değiştirilmiş bulunmaktadır. Bu durumda kanunen “hamiline” yazılı çekler, ÇK m. 2/6; MB’nın 2010/2 sayılı tebliğinin 3/d/2 ve 3/d/4 hükümlerinde öngörülen “Tacir Hamiline” ve “Tacir Olmayan Hamiline” çeklerdir. Anılan yasal düzenlemeler karşısında artık TTK’da m. 700/3 ve 697/II,III hükümleri uyarınca hamiline yazılı çek düzenlemesi mümkün değildir. Düzenlenirse ne olur? TTK açısından böyle bir çek geçerli olmakla birlikte, 5941 sayılı Çek Yasasının 7. Madde 9. Fıkra hükmü uyarınca her bir çek yaprağıyla ilgili olarak bir yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Bunlardan birincisi, zemini lacivert renkli olan çerçeve içerisinde beyaz renkte büyük harflerle “TACİR” ibaresi yer alır, ayrıca aşağıdaki ikinci satırda lehtar ………………… yazılı boşluk kısmına lehtarın adı, soyadı ve tacir ise, ticaret unvanı yazılır. Bu çeke sonradan keşideci tarafından menfi emre kaydı yazılmamışsa, kanunen emre yazılı sayılır. Ancak böyle bir çek, menfi emre kaydı yazılmak suretiyle “nama yazılı” çeke dönüşebilir. Dolayısıyla bu çekin devri de, temlik ve teslim ile gerçekleşir ve alacağın temlikinin hukuki sonuçlarını doğurur.
İkincisi ise, hamiline yazılı tacir çekleri olup, bunun çerçeve içindeki zemini kırmızı olup, çek yaprağı üzerinde büyük harflerle “TACİR HAMİLİNE” yazılı ibaresi yer alır.
Ayrıca, bu tür çeklerde, lehtar ismi için ayrılan kısımda “HAMİLİNE” ibaresi de yazılı olur. Dolayısıyla, ister “tacir hamiline” olsun isterse “tacir olamayan hamiline” çek olsun, devir bakımından bu çekler, “kanunen hamiline yazılı” çek sayılırlar. Bu durumda, yeni Çek Yasasıyla, TTK’ya göre çekin kanunen emre yazılı olma kuralı değiştirilerek, çekler baştan itibaren kanunen “emre” ve “hamiline” olmak üzere iki şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır.
a2) TACİR ÇEKİ VE TACİR OLMAYAN KİŞİ ÇEKİ
TACİR ÇEKİNİN ÖZELLİKLERİ
- Emre ve hamiline yazılı olabilir. TTK’daki kanunen emre yazılı olma ilkesi değiştirilmiştir.
- Tacir Hamiline
- Tacir Olmayan Hamiline
TTK mad. Gereğince Hamiline yazılı çek keşidesi mümkün değil 1 yıla kadar hapis cezası var.
Devir bakımından Tacir Hamiline Çek Kanunen Hamiline Çek olacaktır. Kanunen emre olma kalktı.
İster tacir çeki, ister tacir olmayan kişi çeki olsun, hamiline çek düzenlemesi anacak ve mutlaka;
- Kanunen hamiline yazılı çek olarak düzenlenmesi gerek. Bunun için bir hamiline yazılı çek hesabı banka tarafından açılarak ve bu şekilde çek defterindeki her yaprağın üzerine “Kanunen Hamiline Yazılı Çek” olarak yazılır.
aa)Yasaya Konulma Amacı
Kayıtdışı ekonominin kayıt altına alınmasına olanak sağlamak için, ticaret alanında kullanılan ve nakit akışını düzenleyen “çek” vasıtasıyla ticaret kayıt altına almak.
bb) Devir Bakımından Tacir Çekinin Hukuki Niteliği
“Tacir Olmayan” ibaresini matbu olarak içeren çekler, kanunen emre yazılı çek olarak kabul edilecektir.
Tacir, “TACİR” yazılı olan çek yaprağını kullanacak; aynı şekilde tacir olmayan kişi de; “TACİR OLMAYAN” ibaresi yazılı çek yaprağını kullanarak, lehtar yazılı boş kısma lehtarın adı ve soyadını yazarak nama yazılı çek düzenleyebilecektir. Hemen belirtelim, böyle bir çek, menfi emre kaydını içermediği için, devir açısından emre yazılı çektir.
- Eğer menfi emre kaydı yazılmışsa, kanunen emre emre yazılmış sayılır. Böylece çekin devri ‘temlik ve teslim ile gerçekleşir. Alacağın temliki hükümleri sonuçlarını doğurur. Menfi emre kaydı yazılırsa, nama yazılı çek olur.
a3)HAMİLİNE YAZILI TACİR ÇEKİ
- İster tacir hamiline, ister tacir olmayan hamiline yazılı çek olsun, hamiline yazılı çektir. Böylece yürürlükteki TTK uyarınca ‘çek’in ‘kanunun’ emre yazılı olma hükmü hükümsüz kalmış olup, çek TTK hükümlerinin aksine ‘emre’ ve ‘hamiline’ olarak ikiye ayrılmıştır.
- Hamiline Yazılı Çekin Niteliği
Yeni çek yasasına göre, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Burada “Kanunen Hamiline Yazılı Çek”
aa) Tacir Hamiline
bb) Tacir Olmayan hamiline
- Hamiline çek defteri kullanmaksızın, hamiline çek düzenlenmesi
fiili bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır.
- Aynı şekilde, tacirin ticari iş ve işlemlerinde, tacir olmayan kişinin çek defterini kullanarak çek düzenlemesi veya düzeltmesi halinde 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası
- Karşılıksız çekte, hapis cezası kaldırılarak 500 güne kadar adli para cezası verilir.
- Hakkında çek düzenleme veya çek hesabı açma yasağı verilmiş kişilerin çek keşide etmesi halinde, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- Gerçek kişilerin, ki bu hüküm özellikle gerçek kişi tacirler açısından önemlidir, ticari mümessilleri (temsilci veya vekilleri) aracılığıyla düzenlenmemektedir.
- 3167 Sayılı Kanundaki Mad. 8 hükmü düzeltme hakkı kaldırıldı.
b) YENİ DÜZENLEMERE GÖRE BANKANIN TÜRK TİCARET KANUNU VE YENİ ÇEK KANUNU HÜKÜMLERİNE GÖRE ÖZEN YÜKÜMÜ
Yüksek Mahkeme bir kararında, “takasa verilmesi gereken çekler, bankaca geçici bir hesaba alınması gerekirken, hamilin hesabına alacak olarak kaydedilmesi ve hesaptan çek keşidesine neden olması ve çeklerin sonradan karşılıksız çıkmasında banka kusurludur” denilmektedir. Diğer bir önemli kararda da; Yargıtay, “çeki karşılıksız çıkan çek keşidecisinin bankada hesap açtırmasında, bankanın kusuru olması halinde, karşılıksız çek nedeniyle hesap açan bankanın da sorumlu olacağını”, kabul etmiştir.
Söz konusu ihmali hareketin haksız fiil oluşturduğunun ve doğmuş bir zarar varsa, bu zararla illiyet bağının varlığını kabul etmek gerekir.
Dava konusu çekler ile asıl borçlu olanları takip etmesi ve tüm yasal girişimlere rağmen çeklerin bedelini tahsil edememiş olması gerekir.
Somut olaya gelince; bu tür davalar esas itibariyle tazminat davası niteliğinde olup, davacının öncelikle zararın gerçekleştiğini kanıtlaması gerekmektedir. Davalı bankanın çek hesabı açtığı keşidecinin hayali kişi olduğu çekişmesiz ve dosya kapsamı ile sabit olup, davacını, bu hayali kişi hakkında tüm yasal yolları tüketmesinin söz konusu edilmesi mümkün değil ise de, anılan çek’i ciro yolu ile aldığı cirantaların bu çekten müteselsil olarak sorumlu olmaları nedeniyle bu kişiler hakkında, çek’e dayalı bütün müracaat yollarını tüketmiş olması ve çek bedelinin bu cirantalardan tahsil edilemez hale gelmiş olması gerekmektedir.
O halde mahkemece bu konuda inceleme yapılarak davacının kendisinden önceki cirantalara karşı yasal yolları tüketip tüketmediğinin belirlenmesi ve şayet tüketmiş ise somut olayda davalı bankanın asli kusuru kabul edilerek, davacının da müterafık kusuru değerlendirilip hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bankaların Bildirim Yükümlülüğü
Çek hesabı sahipleri ile ilgili tüm bilgiler, bu hesaplardan çek ile ödeme yapılan kişilere ait bilgiler, yapılan ödeme tutarları, kısacası Çek ve Çekin tarafları ile ilgili tüm bilgiler dönemler itibariyle Gelir İdaresi Başkanlığına bildirilir.
Tacir Tüzel Kişiler veya faaliyetleri ile ilişkilendirilebilecek nitelikte açılmış olan, Tüzel kişilerin ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya etkisi altında bulundurduğu gerçek kişiler ile Tüzel kişinin Yönetim organlarında görev alan veya temsilci sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları da Tacir Tüzel kişiye ait kabul edilir. Bu durum ayrıca banka tarafından Gelir İdaresi başkanlığına bildirilir. Bu madde ile Kurumlar Vergisi Kanunu’nun (K.V.K.) ’nun örtülü Sermaye başlıklı 12. Maddesinde açıklanan ilişkili kişi kavramı çek hesapları içinde uygulamaya konulmuştur. Bu uygulama ile hedeflenen kayıtdışını azaltmaktır. Çek düzenleyenlerin, çekin yapısına uygun olarak kullanmakta azami özeni göstermeleri gerekmektedir. Ayrıca Bankalara da çekin türüne uygun olarak kullanılıp kullanılmadığı konusunda sorumluluk getirilmiştir.
Bankaların, Hamiline düzenlenmesi yasak olan Çeklerin (Lacivert ve Yeşil Çek) hamiline düzenlendiğini tespit etmeleri halinde, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Cumhuriyet Başsavcılığına ve Gelir İdaresi Başkanlığına bildirim yapmak zorundadır.
Kısmen veya tamamen karşılığı bulunmayan çekle ilgili olarak, talebe rağmen, karşılıksızdır işlemi yapmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilen çekin karşılığının hesapta mevcut olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmayan ya da bankanın kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarı hamile ödemeyen banka görevlisi, şikâyet üzerine bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi adına çek hesabı açan banka görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır
Bankalar, 1/7/2010 tarihine kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.
c) ÇEKİN İBRAZI ve KARŞILIKSIZ KALMASI
Karşılıksız Çeklerde muhatap bankanın sorumluluğu, 2010 yılı için her bir çek yaprağı başına 600 TL’dir.
Karşılıksızdır işlemi, bankaların ödemekle yükümlü olduğu miktarın üzerindeki tutar için
yapılır. (Örneğin; 10.000 TL’lik karşılıksız çek için muhatap banka 2010 yılı için çek yaprağı başına sorumlu olduğu 600 TL’yi talebi halinde Çek hamiline ödedikten sonra, geriye kalan 9.400 TL’lik kısım için karşılıksızdır işlemi yapacaktır.)
Çek bedelinin 600 TL veya altında olması halinde, çek karşılığı olan tutardan eksik kalan kısmı banka tarafından hamiline ödenecektir.
Çek Bedelinin 600 TL ve üzerinde olması halinde ise çekin üzerinde yazılı bedeli aşmamak koşuluyla, kısmi karşılığa ilave olarak 600 TL ödemekle yükümlüdür. (Örneğin; 5.000 TL’lik bir çekin 1.000 TL’sinin karşılığının olması ve çeki elinde bulunduran hamilin talebi üzerine, kendisine 1.600 TL’lik bir ödeme yapılacak kalan 3.400 TL’lik kısım için ise karşılıksız işlemi yapılacaktır.)
2010 Yılı için belirlenmiş olan 600 Tl’lik miktar TÜİK tarafından yayımlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak TCMB tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir.
Karşılıksızdır işlemi Çeki elinde bulunduran (hamilin) talebi üzerine, arka yüzüne yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda yapılır, karşılıksızdır işleminde Banka ve Hamilin imzası olması zorunludur. Çek Hamilinin imzadan kaçınması durumunda karşılıksızdır işlemi yapılamaz.
Bankanın sorumlu olduğu 600 TL veya kısmı ödemeyi kabul etmeyen çek hamiline, Çekin aslı, karşılıksızdır işlemi yapılarak verilir. Banka kendisinde kalmak üzere çekin önlü- arkalı fotokopisini alır.
Bankanın sorumlu olduğu 600 Tl veya kısmı ödemeyi kabul eden çek hamiline ise Banka tarafından karşılıksızdır işlemi yapılan Çekin önlü arkalı ve onaylı fotokopisi verilir, Çekin aslı bankada alıkonulur. Çek hamili, Karşılıksızdır işlemi yapılan ve Banka tarafından onaylanmış fotokopi ile çek borçlularına başvurabilir, icra takibi yapabilir, Cumhuriyet savcılıklarına suç duyurusunda bulunabilir.
Mahkeme veya icra dairelerinin çekin aslını talep etmeleri halinde çekin aslı banka tarafından istemde bulunan resmi mercilere gönderilir.
Bankan tarafından çek karşılığının hesapta olmasına rağmen hamiline ödenememesi veya ödemenin geciktirilmesi ile Bankanın sorumluluğunda olan miktarın ödenmemesi halinde, Banka tarafından, Çek hamiline her geçen gün için binde üç oranında gecikme zammı ödenir.
Yeni kanunun geçici olarak getirdiği en büyük değişikliklerden biride Çekin ancak üzerinde bulunan tarihte bankaya ibraz edilmesi zorunluluğudur. Çeki elinde bulunduran kişi çeki, üzerindeki tarihten önce bankaya ibraz ederek kendisine kısmi veya bir başka tutarda ödeme yapılmasını talep edemez ve bu çek için vadesinden önce hukuki işlem yapamaz.
Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen çek düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır
Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
c1) KARŞILIKSIZ İŞLEMİ YAPILMASINA SEBEBİYET VERMEK ve KARŞILIKSIZ ÇEK DÜZENLEMEK SUÇLARI
3167 s. Yasanın 16/1. fıkrası; Üzerinde yazılı keşide tarihinden once veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır. Ancak verilecek para cezası seksenmilyardan fazla olamaz. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. 3167 s. Yasanın 16/3. fıkrası; Mahkeme, ayrıca işlenen suçun niteliğine göre bir yıl ile beş yıl arasında belirleyeceği bir sure için hesap sahiplerinin ve yetkili temsilcilerinin çek hesabı açtırmalarının yasaklanmasına karar verir.
5941 s. Çek Kanunu 5/1.fıkrasında; sadece, çekin karşılığını bankada hazır bulundurmamak suretiyle karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren gerçek kişiler hakkında uygulanacak cezai yaptırım ve bu kişilere uygulanacak güvenlik tedbiri düzenlenmiştir.
Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına; bu yasağın bulunması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına hükmeder.
5941 s. Çek Kanunu 5/4.fıkrasında ise; karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren gerçek kişilerin dışında (o kişiler hakkında güvenlik tedbiri 1. fıkraya göre verilecektir.) karşılıksız çek düzenleyen, adına karşılıksız çek düzenlenen ve çek karşılığını bankada hazır bulundurmayan gerçek ve tüzel kişilere uygulanacak güvenlik tedbirleri sözkonusudur
Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen çek düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
3167 s. Yasanın 16/1. fıkrasında; “Karşılıksız çek keşide etmek” ve “lehine karşılıksız çek keşide edilmek”suç olarak tanımlanmıştır.
Karşılıksız çek keşide eden hesap sahibi gerçek kişi ve hesap sahibi gerçek kişi lehine çek keşide eden vekil veya temsilcileri, tüzelkişi temsilcileri veya vekilleri ile lehine karşılıksız çek keşide edilen tüzelkişiler hakkında aynı cezaya hükmolunur. (çek bedeli kadar adli para cezası ve bir yılla beş yıl arası çek hesabı açtırma yasağı)
Not: 31.12.2008 tarihinden sonra TCK. nun 5. 7. ve 20. maddeleri uyarınca tüzelkişiler hakkında ceza verilmemiş ve verilen cezalar ortadan kaldırılmıştır.
5941 s. Çek Kanunun 5/1.fıkrasında; çekin karşılığını bankada hazır bulundurmamak suretiyle karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet vemek suç olarak tanımlanmıştır.
Yeni yasada; karşılıksız çeki keşide etmemiş olsa bile çekin karşılığını bankada hazır bulundurmakla yükümlü hesap sahibi gerçek kişi veya tüzelkişi temsilcisi veya vekili cezai olarak sorumlu tutulmuştur.
Çekle ilgili olarak bankada çekin karşılığını hazır bulundurmamak suretiyle karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında; (çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olmamak üzere adli para cezaı ile birlikte çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına) hükmedilecektir.
Buradaki en önemli ayırım;
3167 s. Yasanın 16. maddesinde karşılıksız çek keşide edenlere ve lehine karşılıksız çek keşide edilenlere hem cezai yaptırım ( adli para cezası) hem de tedbir (çek hesabı açma yasağı) öngörülmüş iken,
5941 s. Yasanın 5/1. fıkrasında, sadece çek karşılığını bankada hazır bulundurmakla yükümlü olanlara hem cezai yaptırım (adli para cezası) hem de tedbir ( çek düzenleme ve çek hesabı açtırma yasağı) öngörülmüş, buna karşın karşılıksız çek düzenleyenlere (bankada çek karşılığını bulundurma yükümlülüğü olmayan) ve adına karşılıksız çek düzenlenen gerçek ve tüzelkişilere ise sadece tedbir (çek düzenleme ve çek hesabı açtırma yasağı) öngörülmüştür.
– Suçun faili:
A – ) 3167 s. Yasada;
a – Karşılıksız çeki keşide eden gerçek kişi,
b- Lehine çek keşide edilen gerçek veya tüzelkişi,
Suçun failidir.
Karşılıksız çeki keşide eden gerçek veya tüzelkişi temsilcisi veya vekilinin, çekin ibraz edildiği tarihte çek keşide etme yetkisi sona ermiş, ya da şirketteki hisselerini devretmek suretiyle şirket yönetiminden ayrılmış olsa bile cezai sorumluluğu devam etmektedir.
Karşılıksız çek keşide etmek suçundan fail olanlar hakkında “ çek bedeli kadar adli para cezası ve çek hesabı açtı yasağı” tedbirine hükmedilir.
B – ) 5941 s. Çek Kanunu:
1- 5941 s. Çek Kanunu 5. maddesinin 1. fıkrasına gore suçun faili;
Çekin karşılığını bankada hazır bulundurmakla yükümlü gerçek kişi,
Bu kişi, karşılıksız çeki keşide etmiş olsun veya çeki keşide etmemiş olsun suçun failidir. Bu kişiler hakkında “adli para cezasına ve çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına” hükmedilecektir.
1. fıkradaki suçun failleri 5. maddenin 2. fıkrasında sayılmıştır.
Madde 5/2.- Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin malî işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlüdür.
Çeki keşide eden kişi ibraz tarihinde; şirketteki hisselerini devretmiş ya da şirketteki görevinden ayrılmış ise cezai yönden sorumluluğu bulunmamakla birlikte hakkında güvenlik tedbiri verilecektir.
Ayrıca, hesap sahibi gerçek kişinin hesabından yasaya aykırı olarak vekil veya temsilcisi tarafından çek keşide edilmesi halinde, hesap sahibi gerçek kişi hakkında ceza ve tedbir kararı verilecek, yasaya aykırı olarak çek gerçek kişi adına açılmış banka hesabından çek keşide eden vekil veya temsilci hakkında ise, sadece tedbir kararı verilecektir.
Yeni Çek Kanununun 5/3. fıkrasına göre; hesap sahibi gerçek kişi, adına çek düzenlemek üzere bir başkasını temsilci veya vekil olarak tayin edemez. Ancak hesap sahibi gerçek kişi, adına vekili veya temsilcisi çek keşide etmişse hesap sahibi hukuki ve cezai yönden sorumludur. (5/3- son cümle) Gerçek kişi adına çek keşide eden vekil veya temsilci hakkında adli para cezasına hükmedilmeyecek, sadece tedbir kararı verilecektir.
5941 s. Çek Yasanına göre, karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet vermek suçu:
a- Şikayete bağlı suçlardandır. (5/1. m.)
b- Şikayet hakkı çeki elinde bulunduran hamile aittir. (5/1. m.)
Hamil; emrine çek keşide edilmek veya çekin arkasında ciro silsilesine uygun cirosu bulunmak veya çeki bankaya ibraz etmek suretiyle haklı olarak çekin hamili olduğunu kanıtlamalıdır. İbraz eden hamilin dışında, ciro silsilesine uygun olarak geri dönüş cirosuyla çeki elinde bulunduran hamilinde şikayet hakkının bulunduğu kanaatindeyim.
Not:: Yasanın gerekçesinde; Yasakoyucu, hem hamilden hemde ibraz eden hamilden bahsetmek suretiyle ibraz eden hamili diğer hamillerden ayırmıştır. 5. maddenin 1. fıkrasında şikayet hakkı hamile tanınmıştır. Sadece ibraz eden hamile değil.
c- Şikayet süresi altı aydır. (TCK. nun 73/1. m.)
d- Şikayet hakkının başlangıç tarihi, çekin bankaya ibraz edilidiği ve banka tarafından karşılıksız işlemi yapıldığı tarihtir.
e- Karşılıksız çek keşide etmek suçlarında yetkili mahkeme Sulh Ceza Mahkemesidir.
Bu davalar;
1- Çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği,
2- Çek hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer,
3- Hesap sahibinin yerleşim yeri,
4- Şikâyetçinin yerleşim yeri,
Mahkemesinde görülür. (5/1. m)
f- Karşılıksız çek keşide etmek suçundan açılan davalarda CMK. nun;
1- kamu davasının açılmasının ertelenmesine,
2- hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına,
3 -Ön ödemeye,
4- Uzlaşmaya, (CMK. 253/3.m.)
ilişkin hükümleri uygulanmaz.
g- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar 3167 s. Kanuna gore karşılıksız çek keşide etmek suçundan açılan davalar Asliye Ceza Mahkemelerinde yürütülüp sonuçlandırılır.(GEÇ. M. ¼..)
c2)5941 s. Çek Yasası yürürlüğüne girmeden önce işlenen karşılıksız çek keşide etmek suçlarında lehe yasa uygulaması:
cc)Hesap sahibi gerçek kişi:
cc1- Çekin, bizzat hesap sahibi gerçek kişi tarafından keşide edilmesi veya adına vekili veya temsilcisi tarafında çek keşide edilmesi;
Her iki yasaya göre de; çeki keşide eden hakkında adli para cezası ve tedbire hükmedilecektir.
Ancak; 3167 s. Yasada kısmi ödeme nedeniyle çek bedelinden daha az adli para cezasına hükmedilmesi söz konusu olmadığı halde yeni Çek Kanununda kısmi ödeme nedeniyle çekin karşılıksız kalan kısmı kadar yani çek bedelinden daha az bir miktar adli para cezasına hükmedilebilecektir. (Not: Bankanın ödemekle yükümlü olduğu miktarın ödenip ödenmediği araştırılmalıdır. Kanımca; hüküm verilinceye kadar çeke ilişkin olarak keşideci tarafından hamile yapılan ödemeler de adli para cezasının tayininde gözönüne alınmalıdır.)
– Kısmi ödeme varsa yeni yasa daha lehedir. Çek bedelinden daha az bir adli para cezasına hükmedilmesi mümkündür.
– Kısmi ödeme yoksa; 3167 s. Yasa lehedir. Zira; adli para cezası her iki yasada da aynı miktarda olacağından her iki yasada düzenlenen tedbire bakmalıyız. 3167 s. Yasada tedbir olarak sadece “çek hesabı açtırma yasağı” öngörülmüş iken yeni Çek Kanununda “çek
düzenleme ve çek hesabı açtırma yasağı” öngörülmüştür. Bu nedenle; adli para cezasının eşit olması halinde 3167 s. Yasada düzenlen tedbir yeni çek kanununda düzenlenen tedbirden daha lehedir.
- Vekil veya temsilcinin hesap sahibi gerçek kişi adına çek keşide etmesi:
Yeni Çek Kanunu lehedir.
Zira, yeni Çek Kanununda hesap sahibi gerçek kişi adına çek keşide eden vekil ve temsilci hakkında adli para cezasına hükmedilemez. 5. maddenin 4. fıkrasına gore; gerçek kişi temsilcisi veya vekili hakkında çeki keşide etmesi nedeniyle sadece koruma ya da güvenlik tediri olarak “çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı” verilebilir. (Çek hesabı sahibi gerçek kişi, kendisi adına çek düzenlemek üzere bir başkasını temsilci veya vekil olarak tayin edemez. “Gerçek kişinin temsilcisi veya vekili olarak çek düzenlenmesi hâlinde, bu çekten dolayı hukukî ve cezaî sorumluluk çek hesabı sahibine aittir.” (5/3. m.)
ccc) Hesap sahibi tüzel kişi:
3167 s. Yasanın 16/2-3. fıkralarında hesap sahibi tüzel kişi hakkında çezai sorumluluk öngörülmüş, ancak; TCK. nun 5. ve 7. maddeleri gereği genel hükümlerin özel ceza kanunlarında da uygulanması nedeniyle tüzelkişinin sorumluluğu 31.12.2008 tarihinden sonar ortadan kaldırılmıştır. Bu nedenle; hesap sahibi tüzel kişi suçun faili değildir.
- Yeni Çek Kanununda hesap sahibi tüzel kişi hakkında cezai sorumluluk öngörülmemiş Ancak, 5. maddenin 4. fıkrasına gore hesap sahibi tüzel kişi hakkında sadece koruma ya da güvenlik tediri olarak “çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı” verileceği
öngörülmüştür. Bu nedenle; ne adli para cezası ne de tedbir hükümleri uygulanmayan 3167 s. Yasa lehedir.
- Çekin karşılığını bankada hazır bulundurmakla görevli tüzelkişi temsilcisi veya vekili;
Çekin karşılığını bankada hazır bulundurmakla görevli tüzelkişi temsilcisi veya vekili her iki yasaya gore de; hem çek bedeli kadar (karşılıksız kalan kısmından az olmamak üzere) adli para cezası hem de tedbirle sorumludur.
Bu kişiler hakkındaki lehe kanun uygulaması hesap sahibi gerçek kişiler gibidir. Kısmi ödeme yapılıp yapılmadığına bakılmalıdır.
- Çekin karşılığını bankada hazır bulundurma yükümlülüğü olmayan keşideci tüzelkişi temsilcisi veya vekili hakkında 5941 s. yeni Çek Yasası yasası lehedir.
Çekin ibrazı tarihinde karşılığını bankada hazır bulundurma yükümlülüğü olmayan ve halen yetkisi devam eden keşideci tüzelkişi temsilcisi veya vekili ya da herhangi bir
şekilde tüzelkişi ile ilişkisi kesilmiş olan keşideci tüzelkişi temsilcisi veya vekili hakkında adli para cezası verilemez, sadece, tedbire hükmedilebilir. Halbuki; 3167 s. Yasaya gore tüzelkişi adına çek keşide eden temsilci veya vekiller hakkında çek bedeli kadar adli para cezası ve çek hesabı açtırma yasağı verilmekteydi.
cccc) Miktarı seksenbin Türk Lirasından fazla olan çekler;
3167 s. Yasanın 16/1. fıkrasına göre; her bir çek yaprağı için verilecek adli para cezası seksenbin liradan fazla olamayacak, ancak yeni Çek Kanununun 5/1. maddesine göre de; herbir çekle ilgili olarak azami binbeşyüz güne kadar adli para cezası verilebilecektir. Binbeşyüz gün adli para cezası asgari hadden (20 TL) adli para cezasına dönüştürüldüğünde otuzbin TL adli para cezası verilebilecek, azami hadden (100 TL) adli para cezasına dönüştürüldüğünde yüzellibin TL adli para cezası verilebilecektir.
Miktarı fazla olan (30.000 TL fazla) çeklerde; hakim, her iki yasaya göre de hüküm kurmalı ve hangisi lehe ise o yasayı uygulamalıdır.
Ancak; 5941 s. Yasanın 5/1. maddesine göre verilecek adli para cezası çekin karşılıksız kalan kısmından az olamayacağında, karşılıksız kalan kısmı 80.000 TL nin üzerinde olan çeklerde her halukarda 3167 s. yasanın 16. maddesi lehedir.
ccccc) 3167 s. Yasanın 16/1-son cümlesine gore mükerrir olanlar;
Yeni Yasada mükerrirlere hapis cezası öngörülmediğinden yeni Çek Kanunu lehedir.
ccccc) Vadeli çekin önceden ibrazı;
5941 s. Çek Kanununun 3167 s. Kanundan ayrıldığı en önemli husus; İleri tarihli (vadeli) çeklerin, üzerinde yazan keşide tarihinden önce ibrazı halinde karşılıksız çek keşide etmek suçunun oluşmayacağı hususudur. (not: Bu Yasanın yürürlüğünden önce üzerinde yazan keşide tarihi gelmeden ibraz edilen çekler hakkında açılan soruşturma ve koğuşturmaların ortadan kaldırılması gerekmektedir. Zira, önceden ibraz halinde suç oluşmamaktadır.)
3167 s. Yasanın uygulamasında; çekin, üzerinde yazan keşide tarihinden önce muhataba ibraz edilmesi halinde, hamilin bu çekle ilgili hukuki haklarını kullanmasına engel teşkil etmediği ve T.T.K. na göre çekin üzerinde yazan keşide tarihinden önce ibrazın geçerli olduğu, 3167 s. Yasaya göre karşılıksız çek keşide etmek suçu oluşmasa da, T.T.K.nu, İ.İ.K. nu ve diğer kanunlara göre hamilin çekten doğan haklarını hukuki yönden takibinin mümkün olduğu görüşü kabul edilmiştir.
Her iki geçici madde birlikte düşünüldüğünde, 28.02.2009 tarihinden itibaren 31.12.2011 tarihine kadar keşide edilen çeklerin üzerinde yazan keşide tarihinden önce ibraz
edilmesi halinde karşılıksız çek keşide etmek suçu oluşmayacaktır.
3167 s. Yasanın GEÇİCİ 2. MADDE’sinin 28.02.2009 tarihinden önce ibraz edilen çekler hakkında uygulanıp uygulanmayacağı, yani geçici 2. maddenin daha önce işlenen karşılıksız çek keşide etmek suçlarında uygulanıp uygulanmayacağı hususunda 10. C.D. ilamı aşağıya alınmıştır.
“Yargıtay Yüksek 10. C. D. nin 17.09.2009 tarih ve Esas No : 2009/12591
Karar No : 2009/14476 sayılı ilamı:
Madde gerekçesinde ise, “Madde ile; belirli bir süreyle çekin, üzerinde yazılı keşide tarihinden önce ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersiz kabul edilerek ekonomik sıkıntılarla çeklerin zamanında ödenememesi sonucunda ticari hayatta karşılaşılan sorunlara ve mağduriyetlere çözüm üretilmesi amaçlanmaktadır.” açıklaması yapılmıştır.
Madde metninden ve gerekçeden de anlaşılacağı üzere; söz konusu hükümle, 28.02.2009-31.12.2009 tarihleri arasındaki belirli ve geçici sürede, yaşanmakta olan ekonomik kriz nedeniyle ortaya çıkan belirsizliğin ve güvensizliğin bir sonucu olarak, ellerinde bulunan ileri tarihli çekleri vadesinden önce bankaya ibraz edenlerin önüne geçilip; piyasadaki para dolaşımının sürekliliğinin sağlanması ve ticari yaşamda ortaya çıkan sorunların, mağduriyetlerin bir ölçüde önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.
Bu düzenleme uyarınca, muhatap banka tarafından, 28.02.2009 – 31.12.2009 tarihleri arasında ibraz edilen ileri tarihli keşide edilmiş çekler için herhangi bir işlemin; dolayısıyla, karşılığı bulunmayan çekler yönünden de 3167 sayılı Kanun’un 4 ve 5. maddelerinde öngörülen işlemlerin yapılması olanaklı değildir. Böylelikle, Türk Ticaret Kanunu’nun 707. maddesi, belirtilen zaman aralığında uygulanamayacaktır.
Belirtilen düzenlemenin, 3167 sayılı Kanun’un 16. maddesinde öngörülen karşılıksız çek keşide etmek suçu yönünden değerlendirilmesi durumunda aşağıdaki sonuca varmak gerekir.
5838 sayılı Kanun’la 3167 sayılı Kanun’a eklenen geçici 2. madde hükmü, sadece 28.02.2009 – 31.12.2009 tarihleri arasında uygulanacağından; ileri tarihli düzenlenip de belirtilen tarihler arasında vadesinden önce bankaya ibraz edilen ve ibraz tarihi itibariyle karşılığı bulunmayan çekler yönünden, muhatap banka şubesince karşılıksız işlemi yapılamayacağından ve yapılsa bile bu işlem geçersiz olacağından, bu tarih itibariyle karşılıksız çek keşide etmek suçu oluşmayacak, ancak, keşide tarihinden itibaren işleyecek yasal ibraz süresi içerisinde ibraz edilip, karşılığının bulunmaması durumunda suçun oluşumu söz konusu olacaktır.
28.02.2009 tarihinden önce, üzerinde yazılı keşide tarihi gelmeden ibraz edilen ileri tarihli çekler hakkında ise, 3167 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesinin bu dönemde uygulanmaması nedeniyle, çekin bankaya ibrazı olanaklı olup, karşılıksız işlemi yapılması gerektiğinden; bu tarihten önce işlenen suçlara ilişkin kesinleşmiş mahkûmiyetler ile sürmekte olan davalar yönünden, sanık lehine düzenleme kabul edilerek 5237 sayılı TCK’ nın 7. maddesinin uygulanması olanaklı olmadığı gibi; 31.12.2009 tarihinden sonra, Türk Ticaret Kanunu’nun 707. maddesi uygulanmaya devam edeceğinden, karşılıksız çek keşide etmek suçu oluşacaktır.
Bu açıklamalara göre somut olay incelendiğinde; “05.04.2006” tarihinde ileri tarihli olarak düzenlenen suça konu çekin, keşide tarihinden önce “10.03.2006” tarihinde ibraz edildiği ve bu tarihte karşılığının bulunmadığı; bu tarihin, 5838 sayılı Kanun’la 3167 sayılı Kanun’a eklenen geçici 2. maddenin uygulandığı döneme rastlamadığı gözetilmeksizin, itirazın reddi yerine kabulüne karar verilmesi yasaya aykırı olup; kanun yararına bozma talebine dayanan ihbarnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden; ADANA 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.03.2009 tarihli ve 2009/201 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’ ın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince BOZULMASINA”
Bu ilamdan anlaşılacağı gibi; 3167 s. Yasanın geçici 2. maddesi geriye yürümeyecek ve 28.02.2009 tarihinden önce ibraz edilen çeklerde uygulanmayacaktır.
- Yeni Kanunun uygulanması ile birlikte özetle aşağıdaki hükümler geçerli olacaktır;
- Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına; bu yasağın bulunması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına hükmeder
- Çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin malî işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlüdür.
- Çek hesabı sahibi gerçek kişi, kendisi adına çek düzenlemek üzere bir başkasını temsilci veya vekil olarak tayin edemez. Gerçek kişinin temsilcisi veya vekili olarak çek düzenlenmesi hâlinde, bu çekten dolayı hukukî ve cezaî sorumluluk çek hesabı sahibine aittir.
- Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste hâlinde vermekle yükümlüdür.
- Çek yasağının kaldırılması için Cumhuriyet savcılığı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına veya mahkeme tarafından, beraat kararı verilerek cezalandırılmasına yer olmadığı, davanın düşmesi veya reddedilmesi kararlarında ayrıca çek yasağının kaldırılmasına da karar verilir.
- Karşılıksız kalan çek bedelini, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticarî işlerde ödeyen kişi hakkında ;
a) Soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına,
b) Kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından davanın düşmesine,
c) Mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra mahkeme tarafından hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına, karar verilir.
- Şikâyetten vazgeçme hâlinde de birinci fıkra hükmü uygulanır.
- Kişi, mahkûm olduğu adlî para cezası tamamen infaz edildikten veya bu cezayı ödemediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan itibaren üç yıl ve her hâlde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, hükmü veren mahkemeden çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasını isteyebilir; mahkemenin vereceği karara itiraz edebilir. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasına ilişkin karar kesinleştiğinde, yasağın kaldırıldığı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına 5 inci Madde nin sekizinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.
[1] YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ
E: 2009/6447 K: 2009/7249 T: 15.06.2009
KIYMETLİ EVRAK HUKUKU • GÜNÜ GELMEYEN ÇEK • İHTİYATİ HACİZ • ÇEKİN İBRAZ OLDUĞU GÜNDE ÖDENMESİ ZORUNLULUĞU
(TTK m. 707; İİK. m. 257-1)
Özet: İhtiyati haciz isteyen alacaklı vekili, karşı taraf borçluların keşidecisi, lehtarı ve ciro edileni oldukları ileri tarihli çeklerin bankaya ibrazına rağmen, karşılıksız olduklarından bahisle ödenmediğini, alacağın teminata bağı olmadığını, ihtiyati haciz kararı verilmesini istemiştir.
Mahkemece, çeklerin vadelerinin gelmediği gerekçesiyle, istemin reddine karar verilmiştir. Oysa TTK 707. md. uyarınca çek görüldüğünde ödenir ve keşide günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan bir çek ibraz günü ödenir. Uygulamada ileri tanzim tarihi denilen bu tür çekleri elinde bulunduran meşru hamil, keşide gününün gelmesini beklemek zorunda olmayıp, bankaya ibraz ederek, ödenmesini isteme hakkını haizdir. Ödeme aracı olan çekte vade söz konusu olmayıp, üzerindeki tarih vade tarihi değil, keşide tarihidir. Böyle bir çeke dayalı alacak için ihtiyati haciz istenilmesi de mümkün olup, muaccel olmuş alacaklar bakımından borçlunun malları kaçırıp kaçırmaması da önemi haiz değildir.
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce verilen 16.12.2008 tarih ve 2008/561-2008/561 D. iş sayılı Karar’ın Yargıtay’ca incelenmesi ihtiyati haciz isteyen vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
İhtiyati haciz isteyen alacaklı vekili, karşı taraf borçluların keşidecisi, lehdarı ve ciro edileni oldukları 31.04.2009 ve 31.04.2009 keşide tarihli çeklerin bankaya ibrazına rağmen karşılıksız olduklarından bahisle ödenmediğini, alacağın teminata bağlı olmadığı gibi, borçluların malları kaçırmalarının da kuvvetle muhtemel olduğunu ileri sürerek, ihtiyati haciz kararı verilmesini istemiştir.
Mahkemece, dosya kapsamına göre çeklerin henüz vadelerinin gelmediği, bu durumda ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği gerekçesiyle, istemin reddine evrak üzerinden karar verilmiştir.
Kararı, davacı alacaklı vekili temyiz istemiştir. İstem, emre yazılı çeki ciro ile devir alan alacaklının ihtiyati haciz kararı verilmesine ilişkindir.
Mahkemece, çeklerin vadelerinin gelmediği gerekçesiyle, istemin reddine karar verilmiştir. Oysa, TTK’nin 707. maddesi uyarınca, çek görüldüğünde ödenir ve keşide günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan bir çek ibraz günü ödenir. Uygulamada ileri tanzim tarihi denilen bu tür çekleri elinde bulunduran meşru hamil, keşide gününün gelmesini beklemek zorunda olmayıp, bankaya ibraz ederek, ödenmesini isteme hakkına haizdir. Ödeme aracı olan çekte vade söz konusu olmayıp, üzerindeki tarih vade tarihi değil, keşide tarihidir. Böyle bir çeke dayalı alacak için ihtiyati haciz istenilmesi de mümkün olup, muaccel olmuş alacaklar bakımından borçlunun malları kaçırıp kaçırmaması da önemi haiz değildir.
Bu durumda, ciro silsilesine göre cirantalardan biri olan alacaklının, çekleri keşide tarihinden önce bankaya ibraz edip karşılıklarının bulunmadığını tespit ettirmesinden sonra
İhtiyati haciz isteminde bulunduğu anlaşılmakla, İİK’nin 257/1. maddesine uygun olan istemin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, ihtiyati haciz isteyen alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün alacaklı A. F. A.fi. yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 15.06.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
[2] YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ
E: 2007/6016 K: 2007/7436 T: 18.06.2007
KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETMEK • ÖDEME YASAĞI
• ÖDEMEDEN MEN TALİMATI
Özet: 3167 Sayılı Yasa’nın 16/b-2. Maddesinin belirttiği ödeme yasağı kavramı, mahkemelerce verilen ödeme yasağı kararlarını içermekte olup, çekin rızası dışında elinden çıktığı savıyla ödemeden men talimatı verilmesi, karşılıksız çek keşide etmek suçundan dolayı ceza sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
Karşılıksız çek keşide etmek suçundan şüpheli Cemile hakkında yapılan soruşturma sonucunda verilen, kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 12.06.2006 tarih ve 2005/98548 soruşturma, 2006/14133 karar sayılı kararına yönelik itiraz üzerine, itirazın reddine ilişkin (Karşıyaka İkinci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı)’nın 27.09.2006 gün ve 2006/1048 müteferrik sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığı’nın Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 21.03.2007 gün ve 15258 sayılı kanun yararına bozma talebi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04.04.2007 gün ve 2007/62086 sayılı tebliğnamesi ile dosya Dairemize gönderilmekle incelenip, gereği görüşülüp düşünüldü:
Kanun yararına bozma talebi ve tebliğnamede, “Dosya kapsamına göre, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca, şikayete konu çek ile ilgili olarak hesap sahibinin Türk Ticaret Kanunu’nun 711. maddesi uyarınca ödemeden men talimatı verdiği, müştekinin çeki ibrazında, keşidecinin vermiş olduğu ödemeden men talimatı nedeniyle, karşılıksız çek işlemlerine tabi tutulmadığı ve 4814 sayılı Kanunla değişik 3167 sayılı Kanun’un 16/b-2. maddesi uyarınca şikayet hakkının ödeme yasağının kalktığı tarihte doğacağı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmış ise de, keşideci tarafından, Türk Ticaret Kanunu’nun 711. maddesi uyarınca çek hesabının bulunduğu muhatap banka şubesine çekin rızası dışında elinden çıktığı belirtilerek, ödemeden men talimatı verilmesinin, tek başına atılı suçtan ceza sorumluluğunu ortadan kaldırır nitelikte olmadığı, zira, ödemeden men talimatının, sadece muhatap banka şubesinin, keşidecinin beyanının doğru olup olmadığını araştırmaksızın ödeme yasağına uyması sonucunu doğurmakta olup, çek hamilinin alacak hakkını ortadan kaldırmadığı, imzasını taşıyan çekin rızası dışında elinden çıktığını belirterek, ödemeden men talimatı veren keşidecinin, ancak söz konusu çekin bankaya ibrazı tarihinde çek bedelini karşılayacak meblağı hesabında bulundurduğunun ve ibraz tarihinden önce açılmış bir menfi tespit veya iptal davasının bulunduğunun ve bu davanın keşideci lehine sonuçlanmış olduğunun tespit edilmesi durumunda, 3167 sayılı Kanun’un 16/1. Maddesinde öngörülen karşılıksız çek keşide etmek suçundan sorumlu tutulmayacağı, bu hususun Yargıtay Onuncu Ceza Dairesi’nin 20.04.2005 tarihli ve 2005/4306-3777 sayılı ilamı ile de kabul edilmiş bulunduğu cihetle, belirtilen hususlar araştırılmadan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş bulunduğu gözetilmeksizin itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek, Karşıyaka İkinci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığının anılan kararının bozulması istenmiştir.
08.03.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4814 sayılı Kanun ile ekli 3167 sayılı Kanun’un 16/b-2. maddesinde “Çekin karşılığı bulunmaması nedeniyle şikayet hakkı, 8. maddede belirtilen miktarın yatırılması için öngörülen sürenin dolduğu tarihte; ihtiyati tedbir kararı veya ödemeden men yasağı nedeniyle süresi içinde ibrazında çek hakkında işlem yapılmaması halinde, ihtiyati tedbir kararının veya ödeme yasağının kalktığı tarihte doğar.” hükmüne yer verilmiştir.
Söz konusu hükümde belirtilen “ödeme yasağı” kavramı, mahkemelerce verilen ve çek bedelinin bloke edildiği ödeme yasağı kararlarını ifade etmekte olup, keşidecinin, TTK’nın 711/3. maddesine dayanarak, mahkemeden karar istemeksizin verdiği ödemeden men talimatlarının, şikayet hakkının doğumuna etki etmeyeceği gibi, tek başına suçun oluşumunu da engellemeyeceği gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi yasaya aykırı olduğundan,
Kanun yararına bozma talebine dayanan ihbarnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden; Karşıyaka İkinci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığının 27.09.2006 gün ve 2006/1048 müteferrik sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca (BOZULMASINA); aynı Kanun’un 309/4-b maddesi uyarınca, dosyanın müteakip işlemlerin yapılması için anılan mahkemeye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı makamına tevdiine, 18.06.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
[i] Çek Kanunu (ÇK)KANUN NO: 5941
Kabul Tarihi: 14.12.2009
RGT: 20.12.2009
RG NO: 27438
Amaç ve kapsam
MADDE 1 – (1) Bu Kanunun amacı, çek defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hallerinde ilgililer hakkında uygulanacak yaptırımları belirlemektir.
(2) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanır.
Bankanın araştırma yükümlülüğü, çek hesapları ve çek defterleri
MADDE 2 – (1) Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklı olup olmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumunun belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler.
(2) Bankalar, çek hesabı açtırmak isteyenlerin yasaklılık durumuna ilişkin adli sicil kayıtlarını, açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı, pasaport veya sürücü belgesi örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını, esnaf ve sanatkar olanların ise esnaf ve sanatkar sicili kayıtlarını almak ve çek hesabının kapatılması halinde bunları, hesabın kapatıldığı tarihten itibaren on yıl süreyle saklamakla yükümlüdür. Yerleşim yeri yurt dışında bulunan kişiler, bankaya kendileri ile ilgili olarak Türkiye’de bir adres bildirmek zorundadır. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması halinde, çek düzenleyenin bankaca bilinen adresleri, talebi halinde hamile verilir.
(3) Çek hesabı ilgilinin, vekilin veya yasal temsilcisinin imzası olmadan açılamaz. Çek hesabı açılmasını veya mevcut çek hesabından çek defteri verilmesini isteyen kişi, her defasında tacir veya esnaf ve sanatkar olup olmadığı ve kendisi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda bankaya yazılı beyanda bulunur. Tüzel kişiler adına verilecek beyannamede ayrıca, tüzel kişinin yönetim organında görev yapan, temsilcisi olan veya imza yetkilisi olan kişilerin çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı belirtilir.
(4) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı bulunan gerçek kişinin, yönetim organında görev yaptığı, temsilcisi veya imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri verilmez.
(5) Çek defterleri bankalarca bastırılır.
(6) Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Maliye Bakanlığı, Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliği’nin görüşü alınarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nca Resmi Gazete’de yayımlanacak tebliğle düzenlenir. Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler, açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılır. Hamiline düzenlenecek çekler için sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılır. Hamiline düzenlenecek çeklerde, hamiline çek defteri yapraklarının kullanılması gerekir. Çek yapraklarının üzerinde “hamiline” ibaresi matbu olarak yer alır.
(7) Çek defterinin her bir yaprağına;
a) Çek hesabının numarası,
b) Çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı,
c) Çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel kişinin adı,
ç) Çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin vergi kimlik numarası,
yazılır.
(8) Tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadı, düzenlenen çek üzerine açıkça yazılır.
(9) Türk Ticaret Kanunu’ndaki unsurları taşıması kaydıyla, düzenlenen çekin bu maddede yer alan koşullara aykırı olması çekin geçerliliğini etkilemez.
(10) Çek hesabı, ancak sahibinin veya yasal temsilcisinin yazılı talebi ya da mevduat veya katılım fonu zamanaşımı süresinin dolması üzerine kapatılabilir. Çek hesabı kapatıldıktan sonra, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibraz edilen çekler karşılıksızdır işlemine tabi tutulur.
(11) Esnaf ve sanatkar odalarına kayıtlı olanlardan, tacir kişilere özgü çek hesabı açtıranlar hakkında bu Kanunun tacirlere ilişkin hükümleri uygulanır.
İbraz, ödeme, çekin karşılıksız olduğunun tespiti ve gecikme cezası
MADDE 3 – (1) Karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin varsa vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.
(2) “Karşılıksızdır” işlemi, muhatap bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak yapılır.
(3) Muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için;
a) Karşılığının hiç bulunmaması halinde,
1) Çek bedeli altıyüz Türk Lirası veya üzerinde ise altıyüz Türk Lirası,
2) Çek bedeli altıyüz Türk Lirasının altında ise çek bedelini,
b) Karşılığının kısmen bulunması halinde,
1) Çek bedeli altıyüz Türk Lirası veya altında ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmi karşılığı altıyüz Türk Lirasına tamamlayacak bir miktarı,
2) Çek bedeli altıyüz Türk Lirasının üzerinde ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmi karşılığa ilave olarak altıyüz Türk Lirasını,
ödemekle yükümlüdür. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdi kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmi Gazete’de yayımlanır.
(4) Hamilin talepte bulunması halinde, karşılıksızdır işlemi; çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu, bankanın yükümlülüğü çerçevesinde ödediği miktar ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak, bu kişinin tüzel kişi adına bedeli tahsil etmesi halinde bu husus belirtilmek ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak suretiyle yapılır. Banka tarafından ödenen miktar düşüldükten sonra karşılıksız kalan tutar açıkça belirtilir. Hamilin imzalamaktan kaçınması halinde, karşılıksızdır işlemi yapılmaz.
(5) Muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutar dahil, kısmi ödemenin hamil tarafından kabul edilmemesi halinde, ikinci fıkra hükmüne göre karşılıksızdır işlemi yapılır; ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; ön ve arka yüzünün fotokopisi banka tarafından saklanır. Çek hesabında hiç karşılığın bulunmaması ve hamilin sadece muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutarın ödenmesini talep etmesi halinde de bu fıkra hükmüne göre işlem yapılır.
(6) Muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutar dahil kısmi ödeme halinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet başsavcılığına şikayette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi halinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.
(7) Banka;
a) Çekin karşılığının hesapta bulunmasına rağmen hamiline ödenmesinin geciktirilmesi,
b) Kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın hamile ödenmesinin geciktirilmesi,
hallerinde, çek hamiline, her geçen gün için binde üç gecikme cezası öder. Bu hallerde 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uygulanmaz.
(8) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihinden önce ibraz edilen çekin karşılığının Türk Ticaret Kanunu’nun 707 nci maddesi uyarınca kısmen veya tamamen ödenmemiş olması halinde, bu çekle ilgili olarak hukuki takip yapılamaz. İleri düzenleme tarihli çekle ilgili olarak hukuki takip yapılabilmesi için, çekin üzerindeki düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve karşılıksızdır işlemine tabi tutulması şarttır.
Bankaların bildirim yükümlülüğü
MADDE 4 – (1) Hamiline çek hesabı sahiplerinin açık kimlikleri, adresleri, vergi kimlik numaraları, bu hesaplardan ödeme yapılan kişilere ait bu bilgiler ile bu kişilere yapılan ödemelerin tutarları ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan çeklere ilişkin bilgiler, ilgili bankalar tarafından, dönemler itibarıyla, Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik ortamda bildirilir. Bildirim dönemleri ve süreleri Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşleri alınarak Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenir.
(2) Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile ilişkilendirilmek kaydıyla, tüzel kişinin gerçek kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu gerçek kişiler ile tüzel kişinin yönetim organında görev alan veya temsilcisi sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları, tacir tüzel kişiye ait kabul edilir. Söz konusu ilişkinin varlığına yönelik emarelerin bulunması halinde, hesabın bulunduğu banka şubesi durumu Gelir İdaresi Başkanlığına bildirir.
(3) Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri halinde, mevcut delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Cumhuriyet başsavcılığına ve Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlüdür.
Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı
MADDE 5 – (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikayeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adli para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına; bu yasağın bulunması halinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına hükmeder. Bu davalar, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya çek hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer ya da hesap sahibinin yahut şikayetçinin yerleşim yeri mahkemesinde görülür.
(2) Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması halinde, bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlüdür.
(3) Çek hesabı sahibi gerçek kişi, kendisi adına çek düzenlemek üzere bir başkasını temsilci veya vekil olarak tayin edemez. Gerçek kişinin temsilcisi veya vekili olarak çek düzenlenmesi halinde, bu çekten dolayı hukuki ve cezai sorumluluk çek hesabı sahibine aittir.
(4) Karşılıksız çek düzenleyen, adına karşılıksız çek düzenlenen ve ileri düzenleme tarihli çek üzerinde yazılı tarihe göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi hakkında, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, sulh ceza hakimi tarafından, kovuşturma evresinde resen mahkeme tarafından, karşılıksız çıkan her bir çekle ilgili olarak, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir.
(5) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35 inci maddesine göre derhal tebligat çıkarılır. Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya fiilen terkedilmiş olması halinde de, tebligat yapılmış sayılır.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, elindeki bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade etmekle yükümlüdür. Bu kişi adına yeni bir çek hesabı açılamaz.
(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste halinde vermekle yükümlüdür.
(8) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, güvenli elektronik imza ile imzalandıktan sonra, Adalet Bakanlığı Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına elektronik ortamda bildirilir. Bu bildirimler ile bankalara yapılacak duyurulara ilişkin esas ve usuller, Adalet Bakanlığının uygun görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından belirlenir.
(9) Karşılıksız kalan bir çekle ilgili olarak yapılan soruşturma veya kovuşturma neticesinde;
a) Cumhuriyet savcısı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına,
b) Mahkeme tarafından, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddine,
karar verilmesi halinde, aynı kararda, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasına da karar verilir. Bu karar, kesinleşmesi halinde, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına sekizinci fıkradaki usullere göre bildirilir ve ilan olunur.
(10) Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına yapılan itirazın kabulü halinde, bu kararla ilgili olarak da sekizinci fıkradaki bildirim ve yayımlanma usulü izlenir.
(11) Birinci fıkrada tanımlanan suç nedeniyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, ön ödemeye ve 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 297 nci maddesinin üçüncü fıkrasındaki tebliğnamenin tebliğine ilişkin hükümler uygulanmaz.
Etkin pişmanlık ve yasak kararının kaldırılması
MADDE 6 – (1) Karşılıksız kalan çek bedelini, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticari işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında;
a) Soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına,
b) Kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından davanın düşmesine,
c) Mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra mahkeme tarafından hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına,
karar verilir.
(2) Şikayetten vazgeçme halinde de birinci fıkra hükmü uygulanır.
(3) Kişi, mahkûm olduğu adli para cezası tamamen infaz edildikten veya bu cezayı ödemediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan itibaren üç yıl ve her halde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, hükmü veren mahkemeden çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasını isteyebilir; mahkemenin vereceği karara itiraz edebilir. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasına ilişkin karar kesinleştiğinde, yasağın kaldırıldığı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına 5 inci maddenin sekizinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilan olunur.
Diğer ceza hükümleri
MADDE 7 – (1) Tacirin ticari işletmesiyle ilgili iş ve işlemlerinde, tacir olmayan kişinin çek defterini kullanarak çek düzenleyen ve düzenleten kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi gereken çek defteri veren banka görevlisi hakkında elli günden yüzelli güne kadar adli para cezasına hükmolunur.
(3) 2 nci maddenin üçüncü fıkrasındaki yükümlülüğe aykırı olarak bankaya gerçek dışı beyanda bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Beyanname almadan veya beyannameye rağmen, hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunan kişiye veya bu kişinin yönetim organında görev yaptığı veya temsilcisi ya da imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri veren banka görevlileri elli günden yüzelli güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(4) Kısmen veya tamamen karşılığı bulunmayan çekle ilgili olarak, talebe rağmen, karşılıksızdır işlemi yapmayan banka görevlisi, şikayet üzerine bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(5) Karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilen çekin karşılığının hesapta mevcut olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmayan ya da bankanın kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarı hamile ödemeyen banka görevlisi, şikayet üzerine bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen çek düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi adına çek hesabı açan banka görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(8) Çek defteri basmaya veya bastırmaya kanunen yetkili kılınanlar dışında çek defteri basanlar ve bastıranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılır.
(9) Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(10) 2 nci maddenin, sağlanması ve saklanması gereken bilgi ve belgelere ilişkin hükmüne aykırı hareket edilmesi veya çekin karşılıksız çıkması dolayısıyla hamili tarafından talep edilmesi üzerine düzenleyicinin banka kayıtlarındaki adreslerinin kendisine verilmemesi halinde, ilgili bankaya Cumhuriyet savcısı tarafından beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir.
Hesaben ödeme
MADDE 8 – (1) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, çeklerin banka şubeleri arasında hesaben ödenmesini sağlayacak tüzel kişiliği haiz sistemi kurmaya ve gözetimi altında yürütmeye yetkilidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bu yetkiyi uygun göreceği başka bir kuruluş aracılığıyla da kullanabilir.
(2) Hesaben ödeme sisteminin kuruluş ve işleyişi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca çıkarılacak ve Resmi Gazete’de yayımlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.
(3) Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde çeklerin fiziki olarak ibraz edilmeksizin sadece çek bilgileri üzerinden bankalararası takas odaları aracılığı ile elektronik ortamda muhatap bankaya gönderilerek işlem görmesi, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 710 uncu maddesine göre takas odasına ibraz hükmündedir.
(4) Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için, 3 üncü maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen sorumluluk miktarı dahil, kısmi ödeme yapılmaz. Bu durum, muhatap bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Ancak, takas odaları aracılığıyla ibraz edilen çekin, hesapta yeterli karşılığının olmadığının belirlenmesi halinde muhatap banka tarafından, hesapta bulunan kısmi karşılık tutarı, çeki ibraz eden hamil lehine onbeş gün süreyle bloke edilir.
Yürürlükten kaldırılan mevzuat
MADDE 9 – (1) 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun ile 26/2/2003 tarihli ve 4814 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un geçici 1 ila geçici 5 inci maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.
Geçiş hükümleri
GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde, 2 nci maddeye göre yayımlanacak tebliğde belirlenen esaslara uygun olarak yeni çek defterleri bastırırlar.
(2) Bankalar, 1/7/2010 tarihine kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.
(3) Bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak, 3167 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7 nci maddesi hükmü saklıdır.
(4) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar 3167 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinde tanımlanan suçtan dolayı açılmış olan davalar bakımından asliye ceza mahkemesinin görevi devam eder.
(5) 31/12/2011 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.
(6) Bu Kanunun 5 inci maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca yapılacak bildirimler, 1/7/2010 tarihine kadar yazılı ortamda yapılabilir.
(7) Bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 3167 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca kurulmuş olan Bankalararası Takas Odaları Merkezi, bu Kanunun 8 inci maddesinde öngörülen tüzel kişiliği haiz sistem kuruluncaya kadar faaliyetlerine devam eder ve yeni kurulacak tüzel kişiliğe herhangi bir işleme gerek kalmaksızın devrolunur. Yeni kurulacak tüzel kişilik bu devir nedeniyle doğacak her türlü vergi, resim, harç ve fondan muaftır.
Geçiş hükümleri
GEÇİCİ MADDE 2 – (1) 3167 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinde tanımlanan suçtan dolayı, 1/11/2009 tarihi itibarıyla, haklarında soruşturma veya kovuşturma başlatılmış ya da kesinleşmiş bir hükümle mahkûm olan kişilerin;
a) Şikayetçi ile belirledikleri miktarın belirli vadelerde ödenmesi hususunda anlaşmaya varmaları ve anlaşmanın bir nüshasının şikayetçi veya yasal temsilcisi tarafından Cumhuriyet başsavcılığına veya mahkemeye verilmesi halinde, anlaşmada öngörülen süre kadar soruşturma veya kovuşturmanın durmasına, hükmün infazının ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilir. Anlaşmaya varılmış olması, şikayetçi bakımından şikayetin geri alınması sonucunu doğurmaz.
b) Bu Kanunun 6 ncı maddesi hükmüne göre ödenmesi gereken miktarı belirli vadelerde ödeyeceğini taahhüt etmesi ve taahhütnamenin, kendisi veya yasal temsilcisi tarafından Cumhuriyet başsavcılığına veya mahkemeye verilmesi halinde, anlaşma aranmaksızın, taahhütnamede belirtilen süre kadar, soruşturma veya kovuşturmanın durmasına, hükmün infazının ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilir. Bu durumda, ödeme süresi, taahhütnamenin yapıldığı tarihten itibaren iki yılı geçemez. Taahhütnamede yer alacak birinci yıl taksidi, borcun üçte birinden az olamaz. Taahhütnamenin bir örneği alacaklıya gönderilir.
(2) Birinci fıkrada yazılı anlaşma veya taahhütnamenin en geç 1/4/2010 tarihine kadar düzenlenmiş ve mercilerine verilmiş olması şarttır. Birinci fıkranın (b) bendinden yararlanan kişi, taahhütnamede belirttiği süre içinde şikayetçi ile anlaşmaya varması ve bu anlaşmanın bir nüshasının şikayetçi veya yasal temsilcisi tarafından mercilerine verilmiş olması halinde, aynı fıkranın (a) bendi hükmünden yararlanır.
(3) Soruşturma veya kovuşturmanın durması halinde dava zamanaşımı; hükmün infazının ertelenmesi veya durdurulması halinde ise ceza zamanaşımı işlemez.
(4) Anlaşmanın gereği gibi ifa edilmiş veya bu Kanunun 6 ncı maddesi hükmüne göre ödenmesi gereken miktarın ödenmiş olması halinde; kovuşturmaya yer olmadığına, davanın düşmesine veya hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilir.
(5) Şikayetçinin başvurusu üzerine, anlaşma veya taahhüde uyulmadığının tespiti halinde, soruşturmaya, kovuşturmaya veya hükmün infazına devam edilir.
(6) Soruşturma veya kovuşturması durdurulan ya da hükmün infazı ertelenen veya durdurulan kişi hakkında Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde yer alan adli kontrol tedbirine karar verilebilir.
Yürürlük
MADDE 10 – (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 11 – (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
[ii] [ii] BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI
HAKKINDA KANUN
Kanun No. 5838Kabul Tarihi: 18/2/2009
MADDE 1 – 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 8 – 2008 ve 2009 yıllarında kısa çalışma için yapılan başvurulara münhasır olmak üzere, ek 2 nci maddenin ikinci fıkrasında kısa çalışma için öngörülen azami üç aylık süre, altı ay olarak uygulanır; üçüncü fıkrasında öngörülen kısa çalışma ödeneği miktarı % 50 oranında artırılarak ödenir ve kısa çalışma ödeneği olarak yapılan ödemeler, başlangıçta belirlenen işsizlik ödeneği süresinden düşülmez. Bu maddenin yayımı tarihinden önce uygunluk tespiti yapılan kısa çalışma başvurularında süre, işverenin talebi halinde aynı şartlarla ve bu maddede öngörülen süreyi aşmamak kaydıyla uzatılır.
Bu maddede öngörülen ödenek miktarı aynı kalmak kaydıyla, kısa çalışma süresini altı ay daha uzatmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir. Ancak, bu dönemde kısa çalışma ödeneği olarak yapılan ödemeler, başlangıçta belirlenen işsizlik ödeneği süresinden düşülür.”
MADDE 2 – 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 97 nci maddesinin yedinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Sağlık hizmeti sunucuları, sunmuş oldukları hizmetlere ilişkin bir ay içinde düzenledikleri fatura ve eki belgeleri izleyen ayın onbeşine kadar Kuruma teslim ederler. Fatura teslim tarihi; süresi içinde teslim edilen faturalar için teslim edildiği ayın onbeşinci günü, süresi içinde teslim edilmeyen faturalar için ise teslim edildiği ayı takip eden ayın onbeşinci günü olarak kabul edilir. Fatura bedelinin tamamı, fatura teslim tarihinden itibaren, altmış gün içinde, sağlık hizmet sunucularına avans olarak ödenir. Fatura ve eki belgeler, fatura teslim tarihinden itibaren üç ay içinde incelenerek avans hesabı kapatılır. İnceleme süresinin takip eden mali yıla sirayet etmesi durumunda, avans artıkları hakkında 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 35 inci maddesindeki akreditiflere ilişkin hükümler uygulanır.”
MADDE 3 – 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 100 üncü maddesinin dördüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Üçüncü fıkra hükümleri çerçevesinde yetkilendirilen kamu idaresi, yetkilendirildiği hususlarla sınırlı olarak kendi mevzuatında yer alan yetkileri kullanabilir.”
MADDE 4 – 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 102 nci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiş, ikinci fıkrasında yer alan “(a) ve (b) bentlerinde” ibaresi “(b) bendinde” olarak değiştirilmiş ve üçüncü fıkrasında geçen “8 inci,” ibaresinden sonra gelmek üzere “9 uncu,” ibaresi eklenmiştir.
“j) 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre sigortalılığı sona erenlere ilişkin bildirim ile 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesinde yer alan sandıklara, sandık iştirakçiliğinin başlama veya sona ermesine ilişkin bildirimi, süresi içinde ya da Kurumca belirlenen şekle ve usule uygun olarak yapmayanlar veya Kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde anılan ortamda göndermeyenler hakkında, her bir sigortalı veya sandık iştirakçisi için asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanır.”
MADDE 5 – 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“Kuruma yapılan bazı bildirimlerin yeterli sayılması
EK MADDE 1 – İşverenler tarafından 8 inci, 9 uncu ve 11 inci maddelere göre Kuruma yapılan sigortalı ve işyerlerine ilişkin bildirimler; 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunun 3 üncü maddesi, 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 62 nci maddesi, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 48 inci maddesi ve 4857 sayılı İş Kanununun 3 üncü maddesi hükümleri uyarınca Bakanlık ile ilgili bölge müdürlüklerine ve Türkiye İş Kurumuna yapılması gereken bildirimlerin yerine geçer.
Ticaret sicili memurluklarınca işyeri tesciline ilişkin Kuruma yapılan bildirimlerin dışında, ayrıca Bakanlık ilgili bölge müdürlüğüne bildirimde bulunulmaz.
Geçici 20 nci maddede belirtilen sandıklar, Kuruma devir tarihine kadar iştirakçilerinin sandıkla ilgilerinin başlama ve sona ermesine ilişkin bildirimlerini en geç on gün içinde Kuruma yaparlar.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.”
MADDE 6 – 5/5/1983 tarihli ve 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Bakanlık; yetkili sendikanın belirlenmesinde ve istatistiklerin düzenlenmesinde, kendisine gönderilen üyelik ve istifa bildirimleri ile Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan işçi bildirimlerini esas alır.”
MADDE 7 – 4/11/2004 tarihli ve 5253 sayılı Dernekler Kanununun 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“4857 sayılı İş Kanununun 30 uncu maddesi çerçevesinde özürlülerin ve eski hükümlülerin mesleki eğitim ve mesleki rehabilitasyonu, kendi işlerini kurmaları, özürlülerin iş bulmasını sağlayacak destek teknolojilerine ilişkin projeler ile benzeri projelerde bu oran aranmaz.”
MADDE 8 – 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun; 119 uncu maddesine aşağıdaki fıkra, geçici 74 üncü maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“Maliye Bakanlığı, 94 üncü maddeye göre tevkifat yapacaklardan on ve daha az hizmet erbabı çalıştıranlar ile hizmet erbabı çalıştırmayanlara ilişkin olarak beyanname verme süresinden itibaren üç ayı geçmeyecek şekilde, ödeme zamanı belirlemeye yetkilidir.”
“GEÇİCİ MADDE 75 – 31/12/2013 tarihine kadar, 28/2/2008 tarihli ve 5746 sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen Ar-Ge ve destek personelinin, bu çalışmaları karşılığında elde ettikleri ücretleri üzerinden asgari geçim indirimi uygulandıktan sonra hesaplanan gelir vergisinin; doktoralı olanlar için yüzde 90’ı, diğerleri için yüzde 80’i verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden indirilmek suretiyle terkin edilir. Bu süre içerisinde, anılan maddenin bu maddeye aykırı olan hükmü uygulanmaz.”
MADDE 9 – 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 32 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 32/A maddesi eklenmiştir.
“İndirimli kurumlar vergisi
MADDE 32/A – (1) Finans ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar, iş ortaklıkları, taahhüt işleri, 16/7/1997 tarihli ve 4283 sayılı Kanun ile 8/6/1994 tarihli ve 3996 sayılı Kanun kapsamında yapılan yatırımlar ile rödovans sözleşmelerine bağlı olarak yapılan yatırımlar hariç olmak üzere, bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen ve Hazine Müsteşarlığı tarafından teşvik belgesine bağlanan yatırımlardan elde edilen kazançlar, yatırımın kısmen veya tamamen işletilmesine başlanılan hesap döneminden itibaren yatırıma katkı tutarına ulaşıncaya kadar indirimli oranlar üzerinden kurumlar vergisine tabi tutulur.
(2) Bu maddenin uygulamasında yatırıma katkı tutarı, indirimli kurumlar vergisi uygulanmak suretiyle tahsilinden vazgeçilen vergi yoluyla yatırımların Devletçe karşılanacak tutarını, bu tutarın yapılan toplam yatırıma bölünmesi suretiyle bulunacak oran ise yatırıma katkı oranını ifade eder. Bakanlar Kurulu;
a) İstatistikî bölge birimleri sınıflandırması ile kişi başına düşen milli gelir ve sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeylerini dikkate almak suretiyle illeri gruplandırmaya ve gruplar itibarıyla teşvik edilecek sektörleri ve bunlara ilişkin yatırım ve istihdam büyüklüklerini belirlemeye,
b) Her bir il grubu için yatırıma katkı oranını % 25’i, yatırım tutarı 50 milyon Türk Lirasını aşan büyük ölçekli yatırımlarda ise % 45’i geçmemek üzere belirlemeye, kurumlar vergisi oranını % 90’a kadar indirimli uygulatmaya,
c) Yatırım harcamaları içindeki arsa, bina, kullanılmış makine, yedek parça, yazılım, patent, lisans ve know-how bedeli gibi harcamaların oranlarını ayrı ayrı veya topluca sınırlandırmaya,
yetkilidir.
(3) İkinci fıkraya göre yatırıma katkı ve vergi oranı farklı illerde aynı mükellef tarafından yapılan yatırımlarda, toplam yatırımın her bir ile isabet eden oranına göre ilgili ilin yatırıma katkı oranı ve indirimli vergi oranı uygulanır.
(4) Tevsi yatırımlarda, elde edilen kazancın işletme bütünlüğü çerçevesinde ayrı hesaplarda izlenmek suretiyle tespit edilebilmesi halinde, indirimli oran bu kazanca uygulanır. Kazancın ayrı bir şekilde tespit edilememesi halinde ise indirimli oran uygulanacak kazanç, yapılan tevsi yatırım tutarının, dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarına (devam eden yatırımlara ait tutarlar da dahil) oranlanması suretiyle belirlenir. Bu hesaplama sırasında işletme aktifinde yer alan sabit kıymetlerin kayıtlı değeri, yeniden değerlenmiş tutarları ile dikkate alınır. İndirimli oran uygulamasına yatırımın kısmen veya tamamen faaliyete geçtiği geçici vergi döneminde başlanır.
(5) Hesap dönemi itibarıyla ikinci fıkrada belirtilen şartların sağlanamadığının tespit edilmesi halinde, söz konusu vergilendirme döneminde indirimli vergi oranı uygulanması nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmemiş vergiler, vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın gecikme faiziyle birlikte tahsil olunur.
(6) Yatırımın faaliyete geçmesinden önce devri halinde, devralan kurum, aynı koşulları yerine getirmek kaydıyla indirimli vergi oranından yararlanır.
(7) Yatırımın kısmen veya tamamen faaliyete geçmesinden sonra devri halinde indirimli vergi oranından devir tarihine kadar devreden, devir tarihinden sonra ise devralan, aynı koşulları yerine getirmek kaydıyla yatırıma katkı tutarının kalan kısmı için yararlanır.
(8) Bu madde gelir vergisi mükellefleri hakkında da uygulanır.
(9) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
MADDE 10 – 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 3 – (1) Bu Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen fonlardan, katılımcıları ya da kurucuları tam mükellef gerçek kişi veya kurum olmayanların portföylerini yöneten ve Sermaye Piyasası Kurulunun izniyle kurulan portföy yönetim şirketleri, geçici 1 inci maddenin üçüncü fıkrasının uygulanması yönünden bu fonların iş merkezi olarak değerlendirilmez, daimi temsilcileri sayılır.
GEÇİCİ MADDE 4 – (1) Münhasıran tekstil, konfeksiyon ve hazır giyim, deri ve deri mamulleri sektörlerinde faaliyette bulunanlardan üretim tesislerini Bakanlar Kurulunca belirlenen illere 31/12/2010 tarihine kadar nakleden ve asgari 50 kişilik istihdam sağlayan mükelleflerin, bu illerdeki işletmelerinden sağladıkları kazançlar için nakil tarihini izleyen hesap döneminden itibaren beş yıl süreyle kurumlar vergisi oranını % 75′i geçmemek üzere indirimli uygulatmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir. Bu madde hükmünden gelir vergisi mükellefleri de yararlanır. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
MADDE 11 – 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 12 nci maddesinin (1) numaralı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“1. Bir teslimin ihracat teslimi sayılabilmesi için aşağıdaki şartlar yerine getirilmiş olmalıdır:
a) Teslim yurt dışındaki bir müşteriye veya bir serbest bölgedeki alıcıya ya da yetkili gümrük antreposu işleticisine yapılmalı veya mallar yetkili gümrük antreposu işleticisine tevdi edilmelidir.
b) Teslim konusu mal Türkiye Cumhuriyeti gümrük bölgesinden çıkarak bir dış ülkeye veya bir serbest bölgeye vasıl olmalı ya da yetkili gümrük antreposuna konulmalıdır. Teslim konusu malın ihraç edilmeden önce yurt dışındaki alıcı adına hareket eden yurt içindeki firmalar veya bizzat alıcı tarafından işlenmesi veya herhangi bir şekilde değerlendirilmesi durumu değiştirmez.
Yetkili gümrük antrepoları ile buralarda düzenlenmesi zorunlu belgeleri belirlemeye, konulacak malın cinsi ve miktarı ile bunların antrepoda bekleme sürelerine ilişkin olarak sınırlama getirmeye, Gümrük Müsteşarlığının görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığı yetkilidir.
Yetkili gümrük antrepolarının işleyişine ilişkin olarak bu fıkra uyarınca belirlenen esaslara uyulmaması halinde ziyaa uğratılan vergi, buna ilişkin olarak kesilecek ceza ve hesaplanacak gecikme faizinin ödenmesinden katma değer vergisi iadesi alanla birlikte antrepo işleticisi de müteselsilen sorumludur.”
MADDE 12 – 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 29 uncu maddesinin (2) numaralı fıkrasının sonunda yer alan “Yılı içinde mahsuben iade edilemeyen vergi nakden iade edilir. Bakanlar Kurulu, vergi nispeti indirilen mal ve hizmet grupları ile sektörler itibarıyla, amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisinin iade hakkını kaldırmaya; Maliye Bakanlığı, bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.” ibaresi “Yılı içinde mahsuben iade edilemeyen vergi izleyen yıl içinde talep edilmesi şartıyla nakden veya mükellefin yukarıda sayılan borçlarına mahsuben iade edilir. Bakanlar Kurulu, vergi nispeti indirilen mal ve hizmet grupları ile sektörler itibarıyla, iade hakkını kısmen veya tamamen ya da amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisi ile sınırlı olmak üzere kaldırmaya; Maliye Bakanlığı, bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 13 – 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun eki (I) sayılı Listenin (B) cetvelinde yer alan bazı mallara ilişkin özel tüketim vergisi, bu Kanuna ekli (1) sayılı cetvelde karşılarında gösterildiği tutarlarda tespit edilmiş, aynı (I) sayılı Listenin (B) cetveline, bu Kanuna ekli (2) sayılı cetvelde yer alan G.T.İ.P. numaralı mallar, vergi tutarları ile birlikte eklenmiştir.
MADDE 14 – 13/7/1956 tarihli ve 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 39 uncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, aynı fıkraya aşağıdaki bent eklenmiş ve maddenin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“c) Kablolu, kablosuz ve mobil internet servis sağlayıcılığı hizmeti % 5,
d) (a), (b) ve (c) bentleri kapsamına girmeyen diğer telekomünikasyon hizmetleri %15,”
“Birinci fıkranın (a), (b), (c) ve (d) bentlerinde yer alan hizmetlerin birlikte veya birbiriyle bağlantılı olarak verilmesi halinde, her hizmet tabi olduğu oran üzerinden vergilendirilir. Bakanlar Kurulu, % 25 ve % 15 oranlarını ayrı ayrı veya birlikte % 5’e, % 5 oranını ise sıfıra kadar indirmeye ve bu oranları kanuni oranlarına kadar artırmaya yetkilidir.”
MADDE 15 – 1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (1) sayılı tablonun “IV- Makbuzlar ve diğer kağıtlar” başlıklı bölümünün ikinci fıkrasının sonuna aşağıdaki bent eklenmiştir.
“f) Elektronik ortamda birlikte verilen muhtasar
beyanname ve sigorta prim bildirgesinden
sadece muhtasar beyanname için 20 TL”
MADDE 16 – 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 63 üncü maddesinin ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Kat irtifaklı gayrimenkul devir ve iktisaplarında harç, devir ve iktisap bedelinin tamamı üzerinden hesaplanır.”
MADDE 17 – 492 sayılı Harçlar Kanununun (4) sayılı tarifesinin “I-Tapu işlemleri” başlıklı bölümünün 12 numaralı fıkrası, 13 numaralı fıkrasının (a) ve (c) bentleri ile 20 numaralı fıkrasının (e) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“12. Satış vaadi sözleşmeleri ile irtifak hakkı tesisi vaadi sözleşmelerinin tapu siciline şerhinde, sözleşmede yazılı bedel üzerinden (Bu bedel, sözleşmeye konu gayrimenkulün emlak vergisi değerinden az, emlak vergisi değerinin iki katından çok olamaz) bedelsiz olanlarında emlak vergisi değeri üzerinden (Binde 5,4)”
“a) Arsa ve arazi üzerine inşa olunacak bina vesair
tesislerin tescilinde (Her bir bağımsız bölüm vesair tesis için) 100 TL
Bayındırlık ve İskan Bakanlığının görüşü alınarak Maliye
Bakanlığınca tespit ve ilan edilmiş bulunan sosyal mesken,
işçi evleri ve bunlardan daha düşük nitelikteki meskenlerin
tescilinde (Her bir bağımsız bölüm için) 50 TL
Tapu siciline tescil yapılmaması halinde de bu harcın tahsili aynı esaslar dahilinde yürütülür.”
“c) (a) fıkrası dışında kalan her nevi cins ve kayıt tashihinde (her bir işlem için) 50 TL”
“e) Gayrimenkul üzerine irtifak hakkı tesis ve devrinde
(634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununa göre yapılan kat
irtifakları hariç olmak üzere) tesis ve devir için ödenen
bedel (Bu bedel, üzerinde hak tesis edilen gayrimenkulün
emlak vergisi değerinin iki katından çok olamaz) üzerinden
devir alan için (Binde 15)”
MADDE 18 – 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 2 – 31/12/2009 tarihine kadar, üzerinde yazılı keşide tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.”
MADDE 19 –2/7/1992 tarihli ve 3835 sayılı Ahıska Türklerinin Türkiye’ye Kabulü ve İskanına Dair Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 1 – 1/1/2009 tarihinden önce ikamet tezkeresi almak suretiyle Türkiye’de ikamet eden Ahıska Türklerine bu maddenin yürürlüğünden itibaren 3 ay içinde müracaat etmeleri halinde; milli güvenlik açısından sakıncası olmamak şartıyla, 11/2/1964 tarihli ve 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu ve diğer ilgili mevzuatta öngörülen şartlar aranmaksızın, başvuru tarihinden itibaren 6 ay içinde Türk vatandaşlığına alınarak çifte vatandaşlık statüsü sağlanır. Çifte vatandaşlık statüsü sağlananlar, Bakanlar Kurulunca belirlenen yerlerde iskân edilirler.”
MADDE 20 – 5/5/2005 tarihli ve 5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (j) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiş ve mevcut (k) bendi (l) bendi olarak teselsül ettirilmiştir.
“k) 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu kapsamındaki kamu idarelerine verilmesi gereken her türlü beyanname, bildirge ve benzeri belgeleri, bu idarelerin mevzuatı gereğince elektronik ortamda bunlar adına almak.”
MADDE 21 – 5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 29 uncu maddesinin üçüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“Gelir İdaresi grup müdürü, vergi dairesi müdürü, müdür, vergi dairesi müdür yardımcısı ve müdür yardımcısı kadrolarına atanacakların, yapılacak yazılı ve sözlü sınavlardan ayrı ayrı yüz tam puan üzerinden en az yetmiş puan almaları şarttır. Şu kadar ki, Devlet gelir uzmanlığına atandıktan sonra bu unvanda en az beş yıl hizmeti bulunanlar sınava tabi tutulmadan müdür olarak atanabilirler. Bu sınavlara katılacak personelin belirlenmesi ile sınavlara ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
Vergi dairesi müdürleri, müdürler ve bunların yardımcıları ile vergi denetmenleri yer değiştirme suretiyle atamaya tabi olup, buna ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.”
MADDE 22 – 12/4/2000 tarihli ve 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun geçici 7 nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“1/1/2005 tarihinden önce kesinleşen imar planlarında küçük sanayi sitesi olarak ayrılan veya aynı tarihten önce, Bakanlık tarafından onaylanan ve yatırım programına alınan OSB’lerin bulunduğu alanlardaki mera vasıflı taşınmazlar hakkında; ilgili kamu idarelerince daha önce yapılan kamulaştırma ve diğer işlemler, tezyidi bedel dahil kamulaştırma, faiz ve diğer bedellerin ödenmesi kaydıyla geçerli kabul edilir, bu işlemlere dayanılarak ilgili gerçek ve tüzel kişiler adına tapuda yapılan tesciller korunur, mülkiyete yönelik Hazinece dava açılmaz, açılmış davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda bu taşınmazların mera olarak sınırlandırılmasına ve özel sicile yazılmasına dair verilen ve kesinleşen mahkeme kararları uygulanmaz ve bu kararlar uyarınca tapu kütüklerine konulan şerhler terkin edilir.”
MADDE 23 – 29/6/2001 tarihli ve 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“EK MADDE 3 – 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 32/A maddesi kapsamındaki yatırımlarla ilgili olarak talep edilen taşınmazın bulunduğu ilçenin mülki sınırları içindeki organize sanayi veya endüstri bölgelerinde bu yatırımlar için tahsis edilebilecek boş parsel bulunmaması, gerçekleştirilecek yatırımın toplam tutarının, talep edilen taşınmazların maliki idarelerce takdir edilecek rayiç değerinin tarım ve hayvancılık yatırımları için bir, turizm yatırımları için iki, diğer yatırımlar için üç katından az olmaması kaydıyla; Hazineye, özel bütçeli idarelere, il özel idarelerine veya belediyelere ait arazi veya arsaların üzerinde kırkdokuz yıl süreli bağımsız ve sürekli nitelikli irtifak hakkı tesis edilebilir. 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununa tabi alanlar hariç olmak üzere, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunması nedeniyle irtifak hakkı tesis edilemeyen taşınmazlar üzerinde ise aynı şartlarla kırkdokuz yıl süreli kullanma izni verilebilir.
Yatırımcılar lehine tesis edilecek irtifak hakkı veya kullanma izinlerinde ilk yıl bedeli, yatırım konusu taşınmazın emlak vergi değerinin yüzde üçüdür.
İrtifak hakkı veya kullanma izni verilenlerden ayrıca hasılat payı alınmaz.
İrtifak hakkı tesis edilecek veya kullanma izni verilecek taşınmazlar üzerindeki kamuya ait ve ihtiyaç dışı bina ve müştemilat ile üzerinde henüz faaliyete geçmemiş yatırım bulunan arazi veya arsalar da bu kapsamda değerlendirilir.
İrtifak hakkı tesis edilecek veya kullanma izni verilecek taşınmazlardan imar planı bulunmayanların planları ile uygulama projeleri, bedelsiz olarak verilen ön izin süresi içinde yapılır. Ön izin süresi iki yılı geçemez.
İstihdam edilecek işçi sayısına, yatırım konusu işletmenin faaliyete geçtiği tarihten itibaren beş yıl süreyle uyulması zorunludur.
Yatırımcının bu madde kapsamında belirlenen şartlara uymadığının veya mücbir sebepler hariç öngörülen sürede yatırımın tamamlanmadığının tespiti halinde, herhangi bir yargı kararı aranmaksızın irtifak hakkı veya kullanma izni iptal edilir. Bu durumda taşınmaz üzerindeki tüm yapı ve tesisler sağlam ve işler durumda tazminat veya bedel ödenmeksizin taşınmaz maliki idareye intikal eder ve bundan dolayı hak lehtarı veya üçüncü kişilerce herhangi bir hak ve talepte bulunulamaz. Ancak, öngörülen sürede yatırımın en az yüzde ellisinin gerçekleştirilmesine rağmen yatırımın tamamlanmaması veya öngörülen istihdam sayısına yüzde onu aşan oranda uyulmaması halinde ise irtifak hakkı veya kullanma izni bedelleri için sağlanan indirimler iptal edilir ve iptal tarihinden itibaren ayrıca hasılat payı alınır.
İrtifak hakkı veya kullanma izni süresinin sonunda makine, teçhizat ve demirbaşlar hariç diğer yapı ve tesisler taşınmaz maliki idareye intikal eder, yatırımcının talep etmesi halinde ise genel hükümlere göre doğrudan irtifak hakkı tesis edilir veya kullanma izni verilir.
Hazineye ait taşınmazlar; tarım ve hayvancılık yatırımları hariç olmak üzere, birinci fıkra kapsamında en az ellimilyon ABD Doları karşılığı Türk Lirası tutarında, en az yüz kişiye istihdam sağlayacak şekilde ve taşınmazın rayiç değerinin en az üç katı tutarında yatırım yapacaklara, 492 sayılı Harçlar Kanununun 63 üncü maddesinde yer alan harca esas değer üzerinden doğrudan satılabilir. Bu yerlerin amacı dışında kullanılmayacağına dair tapu kütüğüne şerh konulur.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye ve ikinci fıkrada belirtilen bedeli Bakanlar Kurulunca belirlenecek bölgeler itibarıyla farklılaştırmaya ve sıfıra kadar indirmeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
MADDE 24 – 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 11 – 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca sit alanı ilan edilmesi nedeniyle kesin inşaat yasağı getirilen alanlarda kalan taşınmazlar için bu maddenin yayımı tarihinden önce düzenlenmiş olup 31/12/2011 tarihine kadar kullanılmayan veya kısmen kullanılan belgeler iptal edilir ve yenisi düzenlenmez.”
MADDE 25 – 28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 19 – Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğünün 2009 yılı finansman açığının karşılanmasını teminen Hazineden olan görev zararı alacaklarına ve ödenmemiş sermayesine mahsuben Müsteşarlıkça Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğüne Özel Tertip Devlet İç Borçlanma Senedi ihraç edilebilir. Bu kapsamda ihraç edilecek Özel Tertip Devlet İç Borçlanma senetleri için, Müsteşarlık Bütçesinin ilgili tertiplerine 1 milyar Türk Lirasına kadar ödenek eklemeye Maliye Bakanı yetkilidir.”
MADDE 26 – 29/5/1986 tarihli ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununun 4 üncü maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Bu maddenin (d) bendinde yer alan gelirler hakkında 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 17 nci maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesi hükmü uygulanmaz. Bu gelirler tahsilatın yapıldığı ayı takip eden ayın sonuna kadar vergi daireleri ve muhasebe birimleri tarafından Maliye Bakanlığınca belirlenen esaslara göre, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdindeki Fon hesabına aktarılır.”
MADDE 27 – 10/10/1984 tarihli ve 3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“Ekonomi Koordinasyon Kurulu:
EK MADDE 9 – Ekonomi Koordinasyon Kurulu, Başbakanın belirleyeceği bakanlardan oluşur. Kurul üyesi Başbakan Yardımcısı, Kurula başkanlık eder.
Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantılarına konuyla ilgili bakanlar ve kamu görevlileri ile özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerin temsilcileri davet edilebilir.
Ekonomi Koordinasyon Kurulunun görevleri şunlardır:
a) Ekonomik istikrarla ilgili gelişmeleri izlemek ve değerlendirmek.
b) Para, kredi, finans, maliye, borçlanma, gelirler ve diğer ekonomi politikaları ile plan ve programların tespitinde, uygulanmasında ve güncelleştirilmesinde koordinasyonu sağlamak.
c) Küresel ve ulusal ekonomi ile ilgili gelişmeleri izlemek, değerlendirmek, gerektiğinde araştırmalar yapmak veya yaptırmak.
ç) Ekonomik güvenlik ve ekonomik savunmaya ilişkin ilke ve esasların tespitinde, uygulanmasında ve güncelleştirilmesinde koordinasyonu sağlamak.
d) Gerektiğinde, gelir azaltıcı veya harcama artırıcı önerileri değerlendirmek, uygun görülenler hakkında etki analizlerini yapmak veya yaptırmak.
e) Devlet yardımları politikalarının tespitinde, uygulanmasında ve güncelleştirilmesinde koordinasyonu sağlamak.
f) Kurul kararlarının uygulama süreçlerini izlemek, değerlendirmek; sonuçları ilgili bakanlık, kamu kurum ve kuruluşlarına bildirmek ve Başbakana sunmak.
Ekonomi Koordinasyon Kurulunun çalışma usul ve esasları, Kurulda temsil edilecek kamu ve özel sektör kurum ve kuruluşları ile sekreterya hizmetlerine ilişkin hususlar yönetmelikle belirlenir.
Kurul, görev alanına giren konularla ilgili her türlü bilgi ve veriyi, bakanlıklar ve kamu kurum ve kuruluşlarından isteme yetkisine sahiptir.”
MADDE 28 – 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 65 inci maddesi, başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Baro keseneği:
MADDE 65 – Baro keseneğinin yıllık miktarı, genel kurulca belirlenir ve her yılın ocak ve temmuz aylarında iki eşit taksitte ödenir. Vadesinde ödenmeyen keseneğe T.C. Merkez Bankası reeskont işlemlerinde uygulanan faiz oranında yıllık temerrüt faizi uygulanır.
Avukatlık Kanununun 72 ve 73 üncü madde hükümleri saklıdır.”
MADDE 29 – 1136 sayılı Avukatlık Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 22 – Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmemiş baro keseneği borcunun tamamının, bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde ödenmesi halinde, işlemiş faiz borcu silinir. Baro keseneğinin ödenmemesine bağlı olarak yürütülen levhadan ve sicilden silme işlemleri, altı ay süreyle durdurulur.”
MADDE 30 – 29/1/2004 tarihli ve 5084 sayılı Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 3 – Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte bedelsiz irtifak hakkı tesis edilmek veya kullanma izni verilmek amacıyla ilana çıkılmış ancak, işlemleri tamamlanmamış taşınmazlar hakkında, mülga 5 inci madde hükümleri uygulanır. Mülga 5 inci madde kapsamında bedelsiz irtifak hakkı tesis edilen veya kullanma izni verilen taşınmazlar hakkında söz konusu hükümlerin uygulanmasına devam edilir.”
MADDE 31 – 18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 16 – Üyelerin oda ve borsalara, oda ve borsaların da Birliğe ödenmiş aidat borçlarına ait gecikme zamlarının tamamı ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde üyelerin oda ve borsalara, oda ve borsaların Birliğe olan aidat borçlarının tamamının ödenmesi halinde, bu borçlara ait gecikme zamları silinir.”
MADDE 32 – (1) 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun geçici 7 nci maddesinin birinci fıkrasındaki “bu maddenin yürürlük tarihinden önceki altı aylık dönemde” ibaresi “bu maddenin yürürlük tarihinden önceki altı aya veya 2008 yılı Aralık ve 2009 yılı Ocak aylarına ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumuna verilen” şeklinde ve “bir yıl” ibaresi “iki yıl” olarak değiştirilmiştir.
(2) 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun:
a) 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine “meslek liselerinde okumakta iken veya yüksek öğrenimleri sırasında zorunlu staja tabi tutulan öğrenciler” ibaresinden sonra gelmek üzere “ile 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 46 ncı maddesine tabi olarak kısmi zamanlı çalıştırılan öğrencilerden aylık prime esas kazanç tutarı, 82 nci maddeye göre belirlenen günlük prime esas kazanç alt sınırının otuz katından fazla olmayanlar” ibaresi eklenmiştir.
b) 93 üncü maddesinin birinci fıkrasına, “Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedilir.” ibaresi eklenmiştir.
c) Geçici 14 üncü maddesine “2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa göre yaşlılık aylığı almakta iken çalışmaya başlayanların aylıkları kesilmez ve bunlar hakkında da bu maddenin sosyal güvenlik destek primi alınmasına ilişkin hükümleri uygulanır.” fıkrası eklenmiştir.
(3) 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasına “merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri,” ibaresinden sonra gelmek üzere “sosyal güvenlik kurumları,” ibaresi eklenmiştir.
(4) 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 18 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendine “Mevzuattan veya sözleşmeden doğan haklarını takip” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya yükümlülüklerini yerine getirmek” ibaresi eklenmiştir.
(5) 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 99 uncu maddesinde yer alan “Muhtasar beyannamenin şekil, içerik ve eklerini belirlemeye” ibaresi “Muhtasar beyannamenin şekil, içerik ve ekleri ile üçer aylık verilen beyannamelerin dönemini aylık olarak belirlemeye” şeklinde değiştirilmiştir.
(6) 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde yer alan “Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü.” ibaresi “Şans oyunları lisans veya işletim hakkının hasılatın belli oranında hesaplanan pay karşılığında verilmesi halinde bu hakkı devralan kurumlar hariç olmak üzere, 14/3/2007 tarihli ve 5602 sayılı Şans Oyunları Hasılatından Alınan Vergi, Fon ve Payların Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinde tanımlanan ilgili kurum ve kuruluşlar.” şeklinde değiştirilmiştir.
(7) 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun geçici 17 nci maddesinde yer alan “31/12/2008” ibaresi “31/12/2010” olarak değiştirilmiştir.
(8) 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının (t) bendinde yer alan “Emeklilik yatırım fonlarının,” ibaresi “Emeklilik yatırım fonlarının, menkul kıymet yatırım fonlarının ve menkul kıymet yatırım ortaklıklarının,” şeklinde değiştirilmiştir.
(9) 492 sayılı Harçlar Kanununun mükerrer 138 inci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “maktu harçları yarısına kadar, nispi harçları ise bu fıkra ile artırılmadan önceki seviyelerine indirmeye,” ibaresi “maktu harçları yarısına, nispi harçları ise Kanunla belirlenen oranların onda birine kadar indirmeye,” şeklinde değiştirilmiştir.
(10) 14/3/2007 tarihli ve 5602 sayılı Şans Oyunları Hasılatından Alınan Vergi, Fon ve Payların Düzenlenmesi Hakkında Kanunun;
a) 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde yer alan “hesaplanan ödenecek ikramiyeler” ibaresi “hesaplanan ve süresi içinde iştirakçilere ödenen ikramiyeler” şeklinde değiştirilmiştir.
b) 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “talebi ve” ibaresi “talebi veya” olarak değiştirilmiştir.
c) 8 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “saymanlığına” ibaresi “muhasebe birimi hesabına” şeklinde değiştirilmiştir.
(11) 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun;
a) 106 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “anlaşılan 5.000.000 liraya kadar (5.000.000 lira dahil)” ibaresi “anlaşılan ve 213 sayılı Kanun kapsamına giren amme alacaklarında 10 Türk Lirasına (10 Türk Lirası dahil), diğer amme alacaklarında 20 Türk Lirasına (20 Türk Lirası dahil) kadar” şeklinde, “Bakanlar Kurulu, bu miktarı on katına” ibaresi “Bakanlar Kurulu, bu tutarları topluca veya ayrı ayrı on katına” şeklinde değiştirilmiştir.
b) 107 nci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan “tahsile yönelik bilgilerin verilmesi sırrın ifşaı sayılmaz.” ibaresi “tahsile yönelik bilgilerin ve 22/A maddesine göre borcun olmadığına dair belgeyi arama zorunluluğu getirilen kurum ve kuruluşlara, ödeme ve işleme taraf olanlara ilişkin borç bilgilerinin verilmesi sırrın ifşaı sayılmaz; bu kurum ve kuruluşlarda vazifeli bulunan kimseler edindikleri bilgileri ifşa ettikleri takdirde birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılırlar.” şeklinde değiştirilmiştir.
(12) 5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun;
a) 18 inci maddesinin (c) bendindeki “Başkanlığı” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya Başkanlığın görev alanı ile ilgili işlemlerden dolayı Bakanlık husumetiyle açılan idarî davalarla sınırlı olmak üzere Bakanlığı” ibaresi eklenmiştir.
b) 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “bu işlemler ile diğer işlemlerinden dolayı idarî yargı mercileri nezdinde yaratılan ihtilaflarla ilgili olarak bu merciler nezdinde talep ve savunmalarda bulunmak” ibaresi “bu işlemler ile personel atama, disiplin, terfi, sicil, harcırah ve benzeri özlük işlemlerinden dolayı idarî yargı mercileri nezdinde yaratılan ihtilaflarla ilgili olarak bu merciler nezdinde talep ve savunmalarda bulunmak” şeklinde değiştirilmiştir.
c) 29 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Yapılacak yeterlik sınavında başarılı olanlar vergi denetmenliğine atanırlar.” cümlesi “Yapılacak yeterlik sınavında başarılı olanlar vergi denetmenliğine, başarılı olamayanlar ise derecelerine uygun memur kadrosuna atanırlar.” şeklinde; üçüncü fıkrasında yer alan “Yapılacak yeterlik sınavında başarılı olanlar durumlarına uygun Devlet gelir uzmanlığı, vergi istihbarat uzmanlığı veya gelir uzmanlığına atanırlar.” cümlesi “Yapılacak yeterlik sınavında başarılı olanlar durumlarına uygun Devlet gelir uzmanlığı, gelir uzmanlığı veya vergi istihbarat uzmanlığına, başarılı olamayanlar ise derecelerine uygun memur kadrosuna atanırlar.” şeklinde değiştirilmiştir.
(13) 5084 sayılı Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 3 üncü, 4 üncü ve 6 ncı maddelerinin birinci fıkralarında yer alan “31.12.2008” ibareleri “31/12/2009” şeklinde değiştirilmiş, 7 nci maddesinin (h) bendinde yer alan “31/12/2007” ibaresinden önce gelmek üzere “31/12/2004 tarihine kadar tamamlananlar için 31/12/2009 tarihine kadar,” ibaresi eklenmiştir.
(14) 25/4/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 45 inci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “kurumların” ibaresi “kurumlar ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu çerçevesinde faaliyette bulunan bankaların” şeklinde değiştirilmiştir.
(15) 13/10/1983 tarihli ve 2919 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği Teşkilat Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan “raportörler” ibaresi “uzmanlar” olarak değiştirilmiştir.
(16) 5084 sayılı Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 5 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
(17) 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun;
a) 4 üncü maddesinin son fıkrasında yer alan “organize hayvancılık yapacaklar ile kamu kurum ve kuruluşlarına,” ibaresi ve “üzerinde en az onmilyon ABD Doları karşılığı Türk Lirası tutarında ve en az elli kişi istihdam sağlayacak yatırım yapacaklara,” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
b) 6 ncı maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
(18) 492 sayılı Harçlar Kanununun (4) sayılı tarifesinin sonunda yer alan “Bu tarifenin 13 numaralı bendinin (a) ve (c) fıkralarında belirtilen işlemlerden emlâk vergisi bildirimi verilmesini gerektirenlerin 1319 sayılı Emlâk Vergisi Kanununda yazılı bildirim verme süresi sonuna kadar tapuda gösterilmemesi halinde harç % 50 fazlasıyla alınır.” hükmü yürürlükten kaldırılmıştır.
(19) 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 711 inci maddesinin üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
GEÇİCİ MADDE 1 – Menkul kıymet yatırım fonlarının sermaye piyasalarında yaptıkları işlemlerle ilgili olarak, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemler için banka ve sigorta muameleleri vergisi tarhiyatı yapılmaz, daha önce yapılan tarhiyatlardan vazgeçilir, tahakkuk eden tutarlar terkin edilir. Tahsil edilmiş tutarlar red ve iade edilmez.
GEÇİCİ MADDE 2 – İlgili trafik sicilinde adlarına kayıt ve tescilli bulunan, model yılı 1979 veya daha eski olan motorlu taşıtlarını; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 30/6/2010 tarihine kadar ilgili yönetmelik hükümleri gereğince kayıt ve tescillerinin silinmesi ve hurdaya çıkarılması suretiyle il özel idarelerine bedelsiz olarak teslim edenler adına veya 10/7/2003 tarihli ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanununun 33 üncü maddesinin beşinci fıkrasında düzenlenen uygulama çerçevesinde Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK) Hurda İşletmesi Müdürlüğüne ait hurda müdürlüklerinden herhangi birine teslim eden gerçek ve tüzel kişilerden, yük ve yolcu taşımacılığı dışında bilanço esasına göre defter tutmayı gerektiren başkaca ticari veya mesleki faaliyetten dolayı mükellefiyeti bulunmayanlar adına, hurdaya çıkarılan taşıta ilişkin olarak 31/12/2009 tarihine kadar tahakkuk etmiş ve ödenmemiş olan motorlu taşıtlar vergisi ile bu vergiye ilişkin gecikme zammı, gecikme faizi, vergi cezaları ve 31/12/2008 tarihine kadar tescil plakasına kesilen idari para cezaları terkin edilir.
Motorlu taşıtlarını noter satış senediyle veya kamu kurum ve kuruluşlarından satın alıp ilgili trafik tescil kuruluşunda adlarına kayıt ve tescil ettirmemiş olan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla yük ve yolcu taşımacılığı dışında bilanço esasına göre defter tutmayı gerektiren başkaca ticari veya mesleki faaliyetten dolayı mükellefiyeti bulunmayan gerçek ve tüzel kişiler, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 31/12/2009 tarihine kadar kayıt ve tescil işlemlerini tamamlayarak bu maddenin öngördüğü diğer şartları da yerine getirmeleri halinde bu madde hükmünden yararlanabilirler.
Bu madde kapsamında trafik tescil kayıtları silinen motorlu taşıtların, adlarına tescil kaydı bulunanlar tarafından ilgili kurumlara teslimi ile il özel idarelerinin bu kapsamda teslim aldıkları hurda taşıtların satışından elde ettikleri kazançlar ve bu faaliyetlerle ilgili olarak yapılan işlemler ve düzenlenen kağıtlar her türlü vergi, resim ve harçtan müstesnadır, bu madde kapsamında yapılan motorlu taşıt teslimlerine ilişkin olarak 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinin (a) bendi hükmü uygulanmaz.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla mevcut olmayan veya herhangi bir nedenle motorlu taşıt vasfını kaybetmiş olup model yılı 1998 ve daha eski olan taşıtların, bu durumlarının kanaat verici belgelerle tevsik edilmesi veya ilgili trafik tescil kuruluşu nezdinde adlarına kayıtlı olanlar tarafından yazılı bildirimde bulunulması halinde, bu taşıtlara ait motorlu taşıtlar vergilerinin 1/4’ünün 31/12/2009 tarihine kadar ödenmesi şartıyla, kalan vergi aslı, gecikme zammı, gecikme faizi, vergi cezaları ve tescil plakasına kesilen idari para cezalarının tamamının tahsilinden vazgeçilir ve ödemeyi müteakip trafik tescil kayıtları silinir. Bu fıkra kapsamında trafik tescil kayıtları silinen motorlu taşıtların daha sonra bulunması veya varlığının tespiti halinde, terkin tarihi itibarıyla trafik tescil kaydı yapılır. Bu takdirde terkin edilen vergi ve diğer amme alacakları ayrıca bir işleme gerek olmaksızın bulundukları veya tespit edildikleri yılın Ocak ayında motorlu taşıtlar vergisi adıyla tahakkuk etmiş sayılır ve Ocak ayının son günü vade tarihi kabul edilerek takip ve tahsil edilir. Bulunan veya varlığı tespit edilen taşıtın noter satış senediyle veya kamu kurum ve kuruluşlarından satın alındığının tevsiki halinde taşıt, satış tarihi itibarıyla alıcı adına tescil edilir ve alıcı adına motorlu taşıtlar vergisi mükellefiyeti tesis edilir.
5/7/2003 tarihinden önce çalınan motorlu taşıtlara ilişkin, çalınma tarihinden bulunma tarihine kadar, henüz bulunmadıysa 5/7/2003 tarihine kadar olan vergilendirme dönemlerine ait olup bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmemiş olan motorlu taşıtlar vergisi ile bu vergiye ilişkin gecikme zammı, gecikme faizi, vergi cezaları ve tescil plakasına kesilen idari para cezaları terkin edilir.
13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 20 nci maddesinin, 21/5/1997 tarihli ve 4262 sayılı Kanunun 2 nci maddesi ile değiştirilen (d) bendinin yürürlük tarihinden önce, noterler vasıtasıyla satışı yapılan motorlu taşıtlar için, noter satış senedinin düzenlendiği tarihten sonra satıcılar adına tahakkuk eden motorlu taşıtlar vergileri, gecikme zamları, gecikme faizleri ile vergi cezaları, taşıtın 31/12/2009 tarihine kadar alıcısı adına tescili kaydıyla, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununda belirtilen düzeltme zamanaşımı hükümlerine tabi olmaksızın düzeltilir. Motorlu taşıtlar vergisinde düzeltme yapılan bu taşıtlarla ilgili olarak 31/12/2003 tarihinden önce tescil plakasına kesilen idari para cezalarının tahsilinden vazgeçilir. Bu fıkra kapsamına giren amme alacaklarına karşılık bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tahsil edilmiş tutarlar red ve iade edilmez. Bu hüküm, bu fıkra kapsamına giren taşıtlardan, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce alıcısı adına tescil edilmiş olanlar için de uygulanır.
Bu madde hükmünden gerçeğe aykırı bildirimde bulunmak suretiyle yararlananlar, bu fiilleri başkaca bir suç teşkil etmediği takdirde 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 206 ncı maddesi gereğince, il özel idareleri ve MKEK Hurda İşletmesi Müdürlüğünce bu madde hükmüne göre teslim alınan taşıtları, taşıt vasfını kaybettirecek şekilde kullanılamaz hale getirmeyenler ile bu hususa ilişkin gerekli tedbirleri almayanlar aynı Kanunun 257 nci maddesi gereğince cezalandırılır.
Bu madde kapsamında tescil kayıtları silinen motorlu taşıtlara ait daha önce ödenmiş olan motorlu taşıtlar vergisi ile buna ilişkin gecikme zammı, gecikme faizi, vergi cezaları ve idari para cezaları red ve iade edilmez. Tescil kayıtları silinen bu taşıtlar üzerine 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tatbik edilmiş olan hacizler kaldırılır.
Dördüncü fıkra gereğince trafik tescil kayıtları silinecek taşıtların, motorlu taşıt vasfını kaybettikleri haller ile mevcut olmadıklarının kabul edileceği durumları tespite ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye, İçişleri ve Maliye bakanlıkları müştereken yetkilidir.
GEÇİCİ MADDE 3 – 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (II) sayılı listede yer alan ve 1/8/2002 – 21/7/2005 tarihleri arasında 87.03 G.T.İ.P. numarasından özel tüketim vergisi beyan edilmesi gerekirken 87.04 G.T.İ.P. numarasından özel tüketim vergisi beyan edilen araçlarla ilgili olarak, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemler için özel tüketim vergisi tarhiyatı yapılmaz, daha önce yapılan tarhiyatlardan vazgeçilir, tahakkuk eden tutarlar terkin edilir. Tahsil edilmiş tutarlar red ve iade edilmez.
GEÇİCİ MADDE 4 – Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce yeterlik sınavına giren vergi denetmen yardımcılarından, yapılan bu sınavlarda başarılı olamayan ve halen Gelir İdaresi Başkanlığı kadrolarında görev yapanlar, bu Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren altı aydan az olmamak üzere Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenecek tarihte bir defaya mahsus olmak üzere düzenlenecek yeterlik sınavına çağrılırlar. Yapılan yeterlik sınavına girenlerden başarılı olanlar vergi denetmenliğine, başarılı olamayanlar ise derecelerine uygun memur kadrosuna atanırlar.
Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce yapılan gelir uzmanlığı özel sınavlarının birinde aldığı not daha sonra yapılan sınavda geçerli sayılarak gelir uzmanlığı kadrolarına atanmış olanların bu atamaları kazanılmış hak olarak kabul edilir ve bu gerekçe ile atamalarının iptaline yönelik işlem yapılmaz.
GEÇİCİ MADDE 5 – 7/6/2005 tarihli ve 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu kapsamındaki üyelerin odalara, odaların Birliğe olan ödenmemiş aidat borçlarına ait gecikme zammının tamamı ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde üyelerin odalara, odaların Birliğe olan aidat borçlarının tamamının ödenmesi halinde bu borçlara ait gecikme zamları silinir.
GEÇİCİ MADDE 6 – Bu Kanunla 492 sayılı Harçlar Kanununun (4) sayılı tarifesinin “I-Tapu İşlemleri” başlıklı bölümünün (13) numaralı fıkrasının (a) ve (c) bentlerinde yapılan değişiklik ile aynı tarifenin sonunda yer alan hükmün kaldırılmasına yönelik düzenleme, bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce; cins tashihi yapılmamış arsa ve arazi üzerine inşa olunan bina vesair tesislerin tescili ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığının görüşü alınarak Maliye Bakanlığınca tespit ve ilan edilmiş bulunan sosyal mesken, işçi evleri ve bunlardan daha düşük nitelikteki meskenlerin tescilinde ve bunların dışında kalan her nevi cins ve kayıt tashihinde de uygulanır ve ayrıca vergi cezası ve gecikme faizi aranmaz. Ancak, bu Kanunun yayımı tarihinden önce tahsil edilmiş tutarlar iade edilmez, tarh ve tahakkuk ettirilmiş olan harçların takip ve tahsiline devam edilir.
MADDE 33 – Bu Kanunun;
a) 8 inci maddesi, 14 üncü maddesi, 32 nci maddesinin (1) ve (8) numaralı fıkraları ile geçici 1 inci maddesi yayımını izleyen aybaşında,
b) 32 nci maddesinin (6) , (7) ve (13) numaralı fıkraları 1/1/2009 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
c) 32 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasının (a) ve (c) bentleri 1/10/2008 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
ç) 4 üncü, 5 inci ve 6 ncı maddeleri 1/8/2009 tarihinde,
d) 26 ncı maddesi 1/1/2010 tarihinde,
e) Diğer hükümleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
MADDE 34 – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
1 Sayılı Cetvel
G.T.İ.P. NO.Mal İsmi Vergi Tutarı (TL)Birimi
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
2710.19.71.00.00 Özel bir işleme tabi tutulacak olanlar 0,9345 Kilogram
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
2710.19.75.00.00 2710.19.71.00 Alt pozisyonunda belirtilen
işlemlerden başka bir işlemle kimyasal
değişime tabi tutulacak olanlar 0,9345 Kilogram
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
2710.19.81.00.00 Motor yağları, kompresör yağlama
yağları, türbin yağlama yağları 0,9345 Kilogram
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
2710.19.83.00.00 Hidrolik amaçlara mahsus sıvı yağlar 0,9345 Kilogram
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
2710.19.85.00.00 Beyaz yağlar, sıvı parafin 0,9345 Kilogram
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
2710.19.87.00.00 Dişli yağları ve redüktör yağları 0,9345 Kilogram
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
2710.19.91.00.00 Metal işlemeye mahsus bileşikler, kalıp
çıkarma yağları, aşınmayı önleyici yağlar 0,9345 Kilogram
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
2710.19.93.00.00 Elektrik izolasyonuna mahsus yağlar 0,9345 Kilogram
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
2710.19.99.00.25 Diğer madeni yağlar 0,9345 Kilogram
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
2710.19.99.00.21 Spindle oil 0,9345 Kilogram
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
2710.19.99.00.22 Light neutral 0,9345 Kilogram
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
2710.19.99.00.23 Heavy neutral 0,9345 Kilogram
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
2710.19.99.00.24 Bright stock 0,9345 Kilogram
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
2710.19.99.00.98 Diğerleri 0,9345 Kilogram (Yalnız baz yağlar)
2 Sayılı Cetvel
G.T.İ.P. NO.Mal İsmi Vergi Tutarı (TL)Birimi
[iii] ÇEK DEFTERLERİNİN BASKI ŞEKLİNE, BANKALARIN HAMİLE ÖDEMEKLE YÜKÜMLÜ OLDUĞU MİKTAR İLE ÇEK DÜZENLEME VE ÇEK HESABI AÇMA YASAĞI KARARLARININ BİLDİRİLMESİNE VE DUYURULMASINA İLİŞKİN TEBLİĞ
(Sayı: 2010/2)
(20 Ocak 2010 tarihli ve 27468 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.)
Amaç ve kapsam
MADDE 1- (1) Bu Tebliğin amacı;
a) Çek defterlerinin baskı şekline ilişkin esasları,
b) Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması halinde muhatap bankanın hamile ödemekle yükümlü olduğu miktarı,
c) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararları ile bu kararların ortadan kaldırılmasına dair kararlara ilişkin bilgilerin Adalet Bakanlığınca Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilmesine ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bankalara duyurulmasına ilişkin esas ve usulleri,
düzenlemektir.
Dayanak
MADDE 2- (1) Bu Tebliğ, 14/12/2009 tarihli ve 5941 sayılı Çek Kanununun 2, 3, 5, 6 ve geçici 1 inci maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır.
Çek defterlerinin baskı şekli
MADDE 3- (1) Çek defterleri bankalarca tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler açıkça ayırt edilebilecek şekilde aşağıda belirtilen esaslara göre bastırılır.
a) Çek defterleri, yapraklarının boyutları koçan hariç eni 76 mm., boyu 166 mm. olmak üzere ve çek tutar alanı sağ üst köşeye gelecek şekilde bastırılır.
b) Çek yapraklarının basımında CBS-1 standardında manyetik kodlamaya imkan veren kağıtlar kullanılmalı ve kullanılacak kağıtlar organik asitler, anorganik asitler, alkaliler, klor bileşikleri ve organik çözücüler ile tahrifata karşı duyarlı olmalıdır.
c) Çek defterlerinin her yaprağına, çek numarası, çek hesap numarası, çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı, çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, çek hesabı sahibi tüzel kişinin adı, çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin Vergi Kimlik Numarası ile tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadının yazılmasına ve imzaya imkan verecek ibareler konulur.
d) Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekleri açıkça ayırt edebilmek amacıyla aşağıda yer alan esaslar uygulanır.
1) Tacir çeklerinde zemini lacivert (renk kodu: PANTONE 314 U) olan çerçeve içerisinde beyaz renkte (negatif görüntü) ve büyük harflerle “TACİR” ibaresi yer alır.
2) Hamiline düzenlenen tacir çeklerinde zemini kırmızı (renk kodu: PANTONE Warm Red U) olan çerçeve içerisinde beyaz renkte (negatif görüntü) ve büyük harflerle, Hamiline ifadesi ikinci satırda olmak üzere, “TACİR HAMİLİNE” ibaresi yer alır. Ayrıca bu tür çekler, lehtar ismi için ayrılan kısımda “HAMİLİNE” ibaresi yer alacak şekilde bastırılır.
3) Tacir olmayan kişi çeklerinde zemini yeşil (renk kodu: PANTONE 384 U) olan çerçeve içerisinde beyaz renkte (negatif görüntü) ve büyük harflerle “TACİR OLMAYAN” ibaresi yer alır.
4) Hamiline düzenlenen tacir olmayan kişi çeklerinde zemini kahverengi (renk kodu: PANTONE 168 U) olan çerçeve içerisinde beyaz renkte (negatif görüntü) ve büyük harflerle, Hamiline ifadesi ikinci satırda olmak üzere, “TACİR OLMAYAN HAMİLİNE” ibaresi yer alır. Ayrıca bu tür çekler, lehtar ismi için ayrılan kısımda “HAMİLİNE” ibaresi yer alacak şekilde bastırılır.
Bu bentte belirtilen çerçeve, çek yaprağının üst kısmında yer alır. Eni 6 mm., boyu 22 mm. olması gereken çerçevenin içerisinde yer alan ibarelerin yazı karakteri Helvetica Bold, ölçüsü 7 punto olacak şekilde bastırılır.
e) Çek yaprakları MICR-Manyetik Mürekkepli Karakter Okuma (Magnetic Ink Character Recognition) yöntemi ile ve E-13B kodlama standardı kullanılarak manyetik mürekkep ile kodlanır. Çek yapraklarının alt kısmında kodlama alanı için 16 mm.’lik boşluk bırakılır. Kodlama alanının sağ ve sol köşelerinden yatay olarak 7,937 mm., alt ve üst kısmından da dikey olarak 6,35 mm.’lik boşluklar bırakılmak suretiyle bulunan kodlama satırı üzerine soldan itibaren çek numarası, banka ve şube isimlerini tanımlayan banka ve şube kodu, hesap numarası ve çek tutarına ilişkin bilgiler aşağıda gösterilen karakter ve sembol sayıları dikkate alınarak kodlanır.
Karakter Sembol
Kodlanacak BilgiSayısı Sayısı
Çek numarası 7 2
Banka kodu 3 1
Şube Kodu 4 1
Hesap Numarası 16 1
Tutar 11 1
Semboller, çekin sağ kenarından başlayarak tutar, hesap numarası, şube ve banka kodunun başlangıcında, çek numarası kodunun başlangıç ve bitiminde kullanılır. Kodlama alanındaki her karakterin uzunluğu 3,175 mm.dir.
Bankalar bu Tebliğ esaslarına ve kodlamayı gösteren Ek-1’de yer alan örneğe göre bastırdıkları çek defterlerini, tutar kodu dışındaki kodlarını tamamladıktan sonra hesap sahiplerine verirler.
f) (d) bendi hükümleri saklı kalmak kaydıyla bankalarca çek yaprakları istenilen renk ve desende bastırılabilir. Üzerine amblem, resim konulabilir.
g) Çek yaprakları üzerine lehtar imzasının alınmasına imkan verecek şekilde bir ibare konulabileceği gibi, “yukarıda imzası bulunan” ibaresi de eklenebilir.
h) Çek defterlerinin ihtiva edeceği çek yapraklarının adedi, Kanunun 2 nci maddesi çerçevesinde yapacakları değerlendirme sonucu üstlenecekleri riskler de dikkate alınarak bankalarca tespit edilir.
i) Çeklerin basımında, Çek Kanunu ile bu Tebliğde belirtilen hususlarla birlikte, çekin keşide yeri ve keşide tarihi dahil, Türk Ticaret Kanununda yer alan çekin şekline ilişkin diğer unsurlar da göz önünde bulundurulur.
Bankanın sorumlu olduğu miktar
MADDE 4- (1) Muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için;
a) Karşılığının hiç bulunmaması halinde,
1) Çek bedeli altıyüz Türk Lirası veya üzerinde ise altıyüz Türk Lirası,
2) Çek bedeli altıyüz Türk Lirasının altında ise çek bedelini,
b) Karşılığının kısmen bulunması halinde,
1) Çek bedeli altıyüz Türk Lirası veya altında ise çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmi karşılığı altıyüz Türk Lirasına tamamlayacak bir miktarı,
2) Çek bedeli altıyüz Türk Lirasının üzerinde ise çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmi karşılığa ilave olarak altıyüz Türk Lirasını
ödemekle yükümlüdür.
Çek düzenleme ve çek hesabı açmaya ilişkin yasaklama ve ortadan kaldırma kararlarının bildirimi
MADDE 5- (1) Çek Kanununun 5 ve 6 ncı maddeleri kapsamında verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı ile bu yasağın kaldırılmasına ilişkin kararlara ait bilgiler, güvenli elektronik imza ile imzalandıktan sonra Adalet Bakanlığı Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası İdare Merkezine elektronik ortamda haftalık olarak bildirilir.
(2) Birinci fıkrada yer alan mahkeme kararlarına ilişkin bildirimlerde;
a) Kararın türü (çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı/çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılması kararı),
b) Mahkeme adı,
c) Karar tarihi,
d) Karar numarası,
e) Kararın kesinleşme tarihi,
f) Dosya numarası,
g) Yasaklılık süresi,
h) Çek yasaklısı;
- gerçek kişi ise Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarası, adı ve soyadı, baba adı, anne adı, doğum yeri, doğum tarihi, nüfusa kayıtlı olduğu il/ilçe/mah./köy bilgileri,
- tüzel kişi ise Vergi Kimlik Numarası ve unvanı
yer alır.
(3) Birinci ve ikinci fıkraya göre yapılacak bildirimlere ilişkin esas ve usuller Adalet Bakanlığı ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası arasında yapılacak protokolle belirlenir.
(4) Birinci ve ikinci fıkraya göre yapılacak bildirimlerde yer alan bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bir hafta içinde ilgili bankaların genel müdürlüklerine elektronik ortamda duyurulur.
Döviz çekleri
MADDE 6- (1) Bu Tebliğ hükümleri döviz çekleri için de uygulanır.
GEÇİCİ MADDE 1- (1) Mahkemelerce verilmiş çek düzenleme ve çek hesabı açmaya ilişkin yasaklama ve ortadan kaldırma kararlarından kesinleşme tarihi 31/05/2010 tarihine kadar olanlara ilişkin bilgiler mülga 3167 sayılı Kanun uyarınca çıkarılan 2003/1 sayılı Tebliğ esasları çerçevesinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilmeye devam olunur.
GEÇİCİ MADDE 2- (1) Bu Tebliğden önce yayımlanan Tebliğlere göre bastırılan çeklerden ötürü muhatap banka, süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması halinde her çek yaprağı için beşyüz Türk Lirasına kadar ve kısmen karşılığının bulunması halinde ise bu miktarı her çek yaprağı için beşyüz Türk Lirasına tamamlayacak biçimde ödeme yapmakla yükümlüdür.
Yürürlük
MADDE 7- (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 8- (1) Bu Tebliğ hükümlerini Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı yürütür.
I. GİRİŞ
Son yıllarda global krizin da etkisiyle, ülkemizde ekonomik faaliyette meydana gelen fiili daralma çok sayıda çekin karşılıksız çıkmasına sebep olmuştur. Ticari hayatın güven işlemesi gerekli sisteminde ciddi hasarlar oluşmasına neden olmaktadır. İşte bu sebeple, 18/02/2009 tarihinde kabul edilen 5838 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile çek hukuku ve çekle ödemeler hakkında da bazı önemli değişiklikler yapılmıştır.
28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 sayılı Kanun ile ibraz süresinden önce bir nevi çekten cayma kurumu olan ödemeden men talimatını düzenleyen 20.06.1956 tarihli 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 711. Maddesinin üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
Çekten cayma kurumu olan ödemeden men talimatını düzenleyen maddenin mülgası ve buna ilişkin sonuçlar çalışmamızın içeriğinde incelenecektir.
Türk Ticaret Kanunu hükümleri içinde yer alan çekte vade olmaz, ibrazında ödenir şeklinde ki hala yürürlükte olan ana kural 5838 sayılı kanunun 18. Maddesiyle, Çekle ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanuna eklenen geçici 2. Madde ile deyim yerindeyse (değişti uzun vadeli hale geldi) 31 Aralık 2009 tarihi son gün olmak üzere geçici olarak askıya alınmıştır. 20 Aralık 2009’da yürürlüğe giren ve Çek Hukuku’nunda geçerli olan hükümlerin son halini kapsayan 5941 sayılı yeni Çek Kanunu ile de uygulama kalıcı hale getirilmiştir.
5838 sayılı birçok farklı Kanunun bazı maddelerinde değişiklik yapan ve uygulamada torba Kanun diye tabir edilen bu Kanunun getirdiği değişiklik, tüm ulusal Ticaret Hukuku prensiplerine aykırı şekilde düzenlenmiştir. Her ne kadar, çek keşidecisi bakımından vade tarihine dek, çekin bağlı olduğu banka hesabında çek bedelini bulundurmak yükümlülüğünün ve bunun sonucu olarak büyük bir stresin bertaraf edildiği göz ardı edilemezse de, çağdaş hukuk sistemlerinden ve tüm global ticaret hukuku düzenlemelerinden ayrılmak bakımından olumlu bir adım olmamıştır.
Türk Ticaret Kanunun 711. Maddesi 3. Fıkrası uyarınca çekin rıza dışı elden çıkması durumunda, keşidecinin muhatabı çeki ödemeden men etme yetkisi son yıllarda artan bir oranda kullanılmaya başlamıştır. Aslında istisnaen kullanılacak tamamen haksızlığa uğramış iyiniyetli keşideciye tanınmış geçici bir tedbir, keşideci için acil bir koruma yöntemi olan bu imkan özellikle son yıllarda suistimal edilmiştir. Buna bağlı olarak ödemeden men talimatının iyiniyetle kullanılması durumunda bile keşidecinin kötü niyetli olduğu yönünde bir kanı uyanmıştır.
TTK m. 711/3 hükmüne dayanarak verilen ödemeden men talimatı çek hamilinin icra kanalıyla alacağını almasına engel olamamaktadır. Uygulama da bu yönde bir sorun yaşanmamaktadır.
Çalışmamızda 27438 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 20 Aralık 2009’da yürürlüğe giren, 5941 sayılı yeni Çek Kanunu ve bu kanunun uygulamada getirmiş olduğu değişiklikler incelenecektir.
II. KIYMETLİ EVRAK HUKUKUNDA ÇEK
Devir yeteneği bulunan kıymetli evrak içinde özellikle kambiyo senetleri kolay ve güvenli devir esasına göre yasaca, emre düzenlenmiş senetlerdir. Çek niteliği itibariyle bir ödeme aracıdır ve görüldüğünde ödenir. İbraz edildiği an çekin ödenmesi emredici bir hükümdür. Bu senedin çek olabilmesi için her şeyden önce çek kelimesini ihtiva etmesi gerekir. Çekte “kabul” diye bir kavram söz konusu olamaz. Çünkü çek hukuken bir havaledir ve bu yüzden çekte muhatabın cirosu batıl olacaktır. Başka bir söyleyişle, TTK’nun 701. Maddesi düzenlemesi gereği çekin muhatap lehine yapılmış cirosu makbuz hükmünde olabilecektir. Çek yalnız nakit para ödenmesi için düzenlenen kendine özgü yapısı olan B.K.’nun 457 ile 462. Maddeleri arasında düzenlenen adi havaleden bu açıdan ayrılan hususi bir havaledir. Zaman aşımına uğrayan çek Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu uyarınca ancak yazılı delil başlangıcı niteliğini taşır. Çekte rehin cirosu yapılması mümkün değildir. Çekte ödenmeme halinde müracaat hakkının kullanılabilmesi için mutlaka protesto düzenlettirmek mecburiyeti yoktur. Ödememe hali doğrudan doğruya çek üzerinde tespit ve tevsik olunabilecektir. Çekin uygulamada, diğer kambiyo senetlerine oranla kabul görmesinin sebeplerinden biri olarak damga vergisine tabi olamaması olarak tespit edilebilir.
III. KANUNUN GETİRDİĞİ YENİLİKLER
A- DEĞİŞİKLİKLERİN ÖZETİ
Yapılan değişiklikler incelendiğinde değişikliklerin özetle aşağıda belirtilenler olduğunu görüyoruz[i].
1- Çekler, 31.12.2011 tarihine kadar üzerinde bulunan Tarihten önce bankaya ödemesini yapılması için ibraz edilemeyecektir. İbraz edilmesi durumunda karşılıksız işlemi yapılamayacaktır. Ayrıca bu çekler için Hukuki yollara başvurulamayacaktır.
2- Çekler; Tacir olan-Tacir olmayan Gerçek ve Tüzel kişiler için ve Hamiline Çekler olarak sınıflandırılmış ve Renk farklılıkları ile belirgin hale getirilmiştir. (Lacivert Çek, Kırmızı Çek, Yeşil Çek ve Kahverengi Çek)
3-Bankalara her bir çek yaprağı için getirilen asgari ödeme zorunluluğu 470 TL’den 2010 yılı için 600 TL’ye çıkartılmıştır.
4-Bankalar, Hamiline çek defteri kullanmadan, hamiline çek düzenleyen gerçek veya Tüzel kişileri Cumhuriyet Savcılığı ve Gelir İdaresi Başkanlığına bildireceklerdir.
5-Çek karşılığının hesapta bulundurmasına ait sorumluluk Gerçek kişi çeklerinde gerçek kişilere, Tüzel kişiler adına açılan hesaplarda ise, Tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevli olan Yönetim organı üyesi, belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişiler olduğu hüküm altına alınmıştır.
6-Çeki karşılıksız işlemine tabi tutulan hesap sahibine, elindeki çek yapraklarını iade etmesi için bankaların yaptığı ihtar ve savcılığa ihbar yükümlülükleri kaldırılmıştır.
- 1. VADELİ ÇEK
“31.12.2009 tarihine kadar, üzerinde yazılı keşide tarihinden önce çekin ödenmek üzere muhatap bankaya ibrazı geçersiz” olacağı şeklindeki bir hükümle, kısa sürelide olsa uygulamada “vadeli çek”e yeşil ışık yakılmış oldu. Oysa ki, tüm çağdaş hukuk sistemlerindeki uygulama ve Türk Ticaret Kanunu’nun KAMBİYO SENETLERİNE ilişkin hükümlerinde çek görüldüğünde ödenir prensibi geçerlidir [1].
Vadeli Çekin mümkün kılınması, 20 Aralık 2009’da yürürlüğe giren 5941 sayılı yeni Çek Kanunu ile vadeli çek uygulamasının uzun vadeye yayılması ile kalıcı hale getirilmiştir.
20 Aralık 2009’da yürürlüğe giren 5941 sayılı yeni Çek Kanunu ile vadeli çek uygulamasını bu kez 31 Aralık 2011 yılına kadar uzatmak suretiyle vadeli çek sorununu zamana yayıp, daha sonrada bunun artık ülkemizde benimsendiğini varsayıp, daimi hale getirmek yönünde bir adım attığını söyleyebiliriz.
- 2. ÖDEMEDEN MEN (TTK. 711. Mad.’nin kaldırılması)
Çekin ödenmesinin yasaklanması mahkemeye müracaatta hakkı olan kişilerde aranacak en önemli husus çekin rızaları dışında ellerinden çıkmış olması, yani ellerinden çıkmadan önce çeke zilyet olmaları ve ayrıca ve bununla birlikte çekte saklı olan hakkında sahibi olmalarıdır. Ama nazarı dikkatten kaçmayacak en önemli husus her durumda talimatı verme yetkisinin keşidecide olduğudur. Keşidecinin verdiği ödeme yasağı talimatına rağmen ödemede bulunan banka, ağır kusurlu bir davranışta bulunmuş
sayılacaktır.
TTK. 711.maddenin yürürlükte olduğu dönemde, yukarıda yazılı kriterlere uygun olunması halinde çekin ödemeden men edilmesi söz konusu idi[2].
18.02.2009 tarihinde kabul edilen ve 28.02.2009 Tarihli ve 27155 Sayılı Resmî Gazete (Mükerrer)’de yayınlanarak yürürlüğe giren 5838 Sayılı Yasa’nın 32. maddesinin (19). fıkrasıyla Türk Ticaret Yasası’nın son yıllarda meşhur olan 711. maddesinin 3. fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır[ii].
- 3. KANUNUN GETİRDİĞİ DİĞER DEĞİŞİKLİKLER
Kanuna göre, özel olarak hamiline çek hesabı açılacak ve düzenlenecek çekler, “tacir hamiline”, “tacir olmayan hamiline” olmak üzere iki farklı şekilde düzenlenecektir. Çek defteri bankalarca tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler açıkça ayırd edilebilecek şekilde aşağıda belirtilen esaslara göre bastırılır[iii].
a1) KANUNEN “EMRE” VE “HAMİLİNE” YAZILI ÇEK
TTK’daki çekin, kanunen “emre yazılı” olduğu yolundaki kural da değiştirilmiş bulunmaktadır. Bu durumda kanunen “hamiline” yazılı çekler, ÇK m. 2/6; MB’nın 2010/2 sayılı tebliğinin 3/d/2 ve 3/d/4 hükümlerinde öngörülen “Tacir Hamiline” ve “Tacir Olmayan Hamiline” çeklerdir. Anılan yasal düzenlemeler karşısında artık TTK’da m. 700/3 ve 697/II,III hükümleri uyarınca hamiline yazılı çek düzenlemesi mümkün değildir. Düzenlenirse ne olur? TTK açısından böyle bir çek geçerli olmakla birlikte, 5941 sayılı Çek Yasasının 7. Madde 9. Fıkra hükmü uyarınca her bir çek yaprağıyla ilgili olarak bir yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Bunlardan birincisi, zemini lacivert renkli olan çerçeve içerisinde beyaz renkte büyük harflerle “TACİR” ibaresi yer alır, ayrıca aşağıdaki ikinci satırda lehtar ………………… yazılı boşluk kısmına lehtarın adı, soyadı ve tacir ise, ticaret unvanı yazılır. Bu çeke sonradan keşideci tarafından menfi emre kaydı yazılmamışsa, kanunen emre yazılı sayılır. Ancak böyle bir çek, menfi emre kaydı yazılmak suretiyle “nama yazılı” çeke dönüşebilir. Dolayısıyla bu çekin devri de, temlik ve teslim ile gerçekleşir ve alacağın temlikinin hukuki sonuçlarını doğurur.
İkincisi ise, hamiline yazılı tacir çekleri olup, bunun çerçeve içindeki zemini kırmızı olup, çek yaprağı üzerinde büyük harflerle “TACİR HAMİLİNE” yazılı ibaresi yer alır.
Ayrıca, bu tür çeklerde, lehtar ismi için ayrılan kısımda “HAMİLİNE” ibaresi de yazılı olur. Dolayısıyla, ister “tacir hamiline” olsun isterse “tacir olamayan hamiline” çek olsun, devir bakımından bu çekler, “kanunen hamiline yazılı” çek sayılırlar. Bu durumda, yeni Çek Yasasıyla, TTK’ya göre çekin kanunen emre yazılı olma kuralı değiştirilerek, çekler baştan itibaren kanunen “emre” ve “hamiline” olmak üzere iki şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır.
a2) TACİR ÇEKİ VE TACİR OLMAYAN KİŞİ ÇEKİ
TACİR ÇEKİNİN ÖZELLİKLERİ
- Emre ve hamiline yazılı olabilir. TTK’daki kanunen emre yazılı olma ilkesi değiştirilmiştir.
- Tacir Hamiline
- Tacir Olmayan Hamiline
TTK mad. Gereğince Hamiline yazılı çek keşidesi mümkün değil 1 yıla kadar hapis cezası var.
Devir bakımından Tacir Hamiline Çek Kanunen Hamiline Çek olacaktır. Kanunen emre olma kalktı.
İster tacir çeki, ister tacir olmayan kişi çeki olsun, hamiline çek düzenlemesi anacak ve mutlaka;
- Kanunen hamiline yazılı çek olarak düzenlenmesi gerek. Bunun için bir hamiline yazılı çek hesabı banka tarafından açılarak ve bu şekilde çek defterindeki her yaprağın üzerine “Kanunen Hamiline Yazılı Çek” olarak yazılır.
aa)Yasaya Konulma Amacı
Kayıtdışı ekonominin kayıt altına alınmasına olanak sağlamak için, ticaret alanında kullanılan ve nakit akışını düzenleyen “çek” vasıtasıyla ticaret kayıt altına almak.
bb) Devir Bakımından Tacir Çekinin Hukuki Niteliği
“Tacir Olmayan” ibaresini matbu olarak içeren çekler, kanunen emre yazılı çek olarak kabul edilecektir.
Tacir, “TACİR” yazılı olan çek yaprağını kullanacak; aynı şekilde tacir olmayan kişi de; “TACİR OLMAYAN” ibaresi yazılı çek yaprağını kullanarak, lehtar yazılı boş kısma lehtarın adı ve soyadını yazarak nama yazılı çek düzenleyebilecektir. Hemen belirtelim, böyle bir çek, menfi emre kaydını içermediği için, devir açısından emre yazılı çektir.
- Eğer menfi emre kaydı yazılmışsa, kanunen emre emre yazılmış sayılır. Böylece çekin devri ‘temlik ve teslim ile gerçekleşir. Alacağın temliki hükümleri sonuçlarını doğurur. Menfi emre kaydı yazılırsa, nama yazılı çek olur.
a3)HAMİLİNE YAZILI TACİR ÇEKİ
- İster tacir hamiline, ister tacir olmayan hamiline yazılı çek olsun, hamiline yazılı çektir. Böylece yürürlükteki TTK uyarınca ‘çek’in ‘kanunun’ emre yazılı olma hükmü hükümsüz kalmış olup, çek TTK hükümlerinin aksine ‘emre’ ve ‘hamiline’ olarak ikiye ayrılmıştır.
- Hamiline Yazılı Çekin Niteliği
Yeni çek yasasına göre, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Burada “Kanunen Hamiline Yazılı Çek”
aa) Tacir Hamiline
bb) Tacir Olmayan hamiline
- Hamiline çek defteri kullanmaksızın, hamiline çek düzenlenmesi
fiili bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır.
- Aynı şekilde, tacirin ticari iş ve işlemlerinde, tacir olmayan kişinin çek defterini kullanarak çek düzenlemesi veya düzeltmesi halinde 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası
- Karşılıksız çekte, hapis cezası kaldırılarak 500 güne kadar adli para cezası verilir.
- Hakkında çek düzenleme veya çek hesabı açma yasağı verilmiş kişilerin çek keşide etmesi halinde, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- Gerçek kişilerin, ki bu hüküm özellikle gerçek kişi tacirler açısından önemlidir, ticari mümessilleri (temsilci veya vekilleri) aracılığıyla düzenlenmemektedir.
- 3167 Sayılı Kanundaki Mad. 8 hükmü düzeltme hakkı kaldırıldı.
b) YENİ DÜZENLEMERE GÖRE BANKANIN TÜRK TİCARET KANUNU VE YENİ ÇEK KANUNU HÜKÜMLERİNE GÖRE ÖZEN YÜKÜMÜ
Yüksek Mahkeme bir kararında, “takasa verilmesi gereken çekler, bankaca geçici bir hesaba alınması gerekirken, hamilin hesabına alacak olarak kaydedilmesi ve hesaptan çek keşidesine neden olması ve çeklerin sonradan karşılıksız çıkmasında banka kusurludur” denilmektedir. Diğer bir önemli kararda da; Yargıtay, “çeki karşılıksız çıkan çek keşidecisinin bankada hesap açtırmasında, bankanın kusuru olması halinde, karşılıksız çek nedeniyle hesap açan bankanın da sorumlu olacağını”, kabul etmiştir.
Söz konusu ihmali hareketin haksız fiil oluşturduğunun ve doğmuş bir zarar varsa, bu zararla illiyet bağının varlığını kabul etmek gerekir.
Dava konusu çekler ile asıl borçlu olanları takip etmesi ve tüm yasal girişimlere rağmen çeklerin bedelini tahsil edememiş olması gerekir.
Somut olaya gelince; bu tür davalar esas itibariyle tazminat davası niteliğinde olup, davacının öncelikle zararın gerçekleştiğini kanıtlaması gerekmektedir. Davalı bankanın çek hesabı açtığı keşidecinin hayali kişi olduğu çekişmesiz ve dosya kapsamı ile sabit olup, davacını, bu hayali kişi hakkında tüm yasal yolları tüketmesinin söz konusu edilmesi mümkün değil ise de, anılan çek’i ciro yolu ile aldığı cirantaların bu çekten müteselsil olarak sorumlu olmaları nedeniyle bu kişiler hakkında, çek’e dayalı bütün müracaat yollarını tüketmiş olması ve çek bedelinin bu cirantalardan tahsil edilemez hale gelmiş olması gerekmektedir.
O halde mahkemece bu konuda inceleme yapılarak davacının kendisinden önceki cirantalara karşı yasal yolları tüketip tüketmediğinin belirlenmesi ve şayet tüketmiş ise somut olayda davalı bankanın asli kusuru kabul edilerek, davacının da müterafık kusuru değerlendirilip hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bankaların Bildirim Yükümlülüğü
Çek hesabı sahipleri ile ilgili tüm bilgiler, bu hesaplardan çek ile ödeme yapılan kişilere ait bilgiler, yapılan ödeme tutarları, kısacası Çek ve Çekin tarafları ile ilgili tüm bilgiler dönemler itibariyle Gelir İdaresi Başkanlığına bildirilir.
Tacir Tüzel Kişiler veya faaliyetleri ile ilişkilendirilebilecek nitelikte açılmış olan, Tüzel kişilerin ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya etkisi altında bulundurduğu gerçek kişiler ile Tüzel kişinin Yönetim organlarında görev alan veya temsilci sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları da Tacir Tüzel kişiye ait kabul edilir. Bu durum ayrıca banka tarafından Gelir İdaresi başkanlığına bildirilir. Bu madde ile Kurumlar Vergisi Kanunu’nun (K.V.K.) ’nun örtülü Sermaye başlıklı 12. Maddesinde açıklanan ilişkili kişi kavramı çek hesapları içinde uygulamaya konulmuştur. Bu uygulama ile hedeflenen kayıtdışını azaltmaktır. Çek düzenleyenlerin, çekin yapısına uygun olarak kullanmakta azami özeni göstermeleri gerekmektedir. Ayrıca Bankalara da çekin türüne uygun olarak kullanılıp kullanılmadığı konusunda sorumluluk getirilmiştir.
Bankaların, Hamiline düzenlenmesi yasak olan Çeklerin (Lacivert ve Yeşil Çek) hamiline düzenlendiğini tespit etmeleri halinde, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Cumhuriyet Başsavcılığına ve Gelir İdaresi Başkanlığına bildirim yapmak zorundadır.
Kısmen veya tamamen karşılığı bulunmayan çekle ilgili olarak, talebe rağmen, karşılıksızdır işlemi yapmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilen çekin karşılığının hesapta mevcut olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmayan ya da bankanın kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarı hamile ödemeyen banka görevlisi, şikâyet üzerine bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi adına çek hesabı açan banka görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır
Bankalar, 1/7/2010 tarihine kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.
c) ÇEKİN İBRAZI ve KARŞILIKSIZ KALMASI
Karşılıksız Çeklerde muhatap bankanın sorumluluğu, 2010 yılı için her bir çek yaprağı başına 600 TL’dir.
Karşılıksızdır işlemi, bankaların ödemekle yükümlü olduğu miktarın üzerindeki tutar için
yapılır. (Örneğin; 10.000 TL’lik karşılıksız çek için muhatap banka 2010 yılı için çek yaprağı başına sorumlu olduğu 600 TL’yi talebi halinde Çek hamiline ödedikten sonra, geriye kalan 9.400 TL’lik kısım için karşılıksızdır işlemi yapacaktır.)
Çek bedelinin 600 TL veya altında olması halinde, çek karşılığı olan tutardan eksik kalan kısmı banka tarafından hamiline ödenecektir.
Çek Bedelinin 600 TL ve üzerinde olması halinde ise çekin üzerinde yazılı bedeli aşmamak koşuluyla, kısmi karşılığa ilave olarak 600 TL ödemekle yükümlüdür. (Örneğin; 5.000 TL’lik bir çekin 1.000 TL’sinin karşılığının olması ve çeki elinde bulunduran hamilin talebi üzerine, kendisine 1.600 TL’lik bir ödeme yapılacak kalan 3.400 TL’lik kısım için ise karşılıksız işlemi yapılacaktır.)
2010 Yılı için belirlenmiş olan 600 Tl’lik miktar TÜİK tarafından yayımlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak TCMB tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir.
Karşılıksızdır işlemi Çeki elinde bulunduran (hamilin) talebi üzerine, arka yüzüne yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda yapılır, karşılıksızdır işleminde Banka ve Hamilin imzası olması zorunludur. Çek Hamilinin imzadan kaçınması durumunda karşılıksızdır işlemi yapılamaz.
Bankanın sorumlu olduğu 600 TL veya kısmı ödemeyi kabul etmeyen çek hamiline, Çekin aslı, karşılıksızdır işlemi yapılarak verilir. Banka kendisinde kalmak üzere çekin önlü- arkalı fotokopisini alır.
Bankanın sorumlu olduğu 600 Tl veya kısmı ödemeyi kabul eden çek hamiline ise Banka tarafından karşılıksızdır işlemi yapılan Çekin önlü arkalı ve onaylı fotokopisi verilir, Çekin aslı bankada alıkonulur. Çek hamili, Karşılıksızdır işlemi yapılan ve Banka tarafından onaylanmış fotokopi ile çek borçlularına başvurabilir, icra takibi yapabilir, Cumhuriyet savcılıklarına suç duyurusunda bulunabilir.
Mahkeme veya icra dairelerinin çekin aslını talep etmeleri halinde çekin aslı banka tarafından istemde bulunan resmi mercilere gönderilir.
Bankan tarafından çek karşılığının hesapta olmasına rağmen hamiline ödenememesi veya ödemenin geciktirilmesi ile Bankanın sorumluluğunda olan miktarın ödenmemesi halinde, Banka tarafından, Çek hamiline her geçen gün için binde üç oranında gecikme zammı ödenir.
Yeni kanunun geçici olarak getirdiği en büyük değişikliklerden biride Çekin ancak üzerinde bulunan tarihte bankaya ibraz edilmesi zorunluluğudur. Çeki elinde bulunduran kişi çeki, üzerindeki tarihten önce bankaya ibraz ederek kendisine kısmi veya bir başka tutarda ödeme yapılmasını talep edemez ve bu çek için vadesinden önce hukuki işlem yapamaz.
Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen çek düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır
Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
c1) KARŞILIKSIZ İŞLEMİ YAPILMASINA SEBEBİYET VERMEK ve KARŞILIKSIZ ÇEK DÜZENLEMEK SUÇLARI
3167 s. Yasanın 16/1. fıkrası; Üzerinde yazılı keşide tarihinden once veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır. Ancak verilecek para cezası seksenmilyardan fazla olamaz. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. 3167 s. Yasanın 16/3. fıkrası; Mahkeme, ayrıca işlenen suçun niteliğine göre bir yıl ile beş yıl arasında belirleyeceği bir sure için hesap sahiplerinin ve yetkili temsilcilerinin çek hesabı açtırmalarının yasaklanmasına karar verir.
5941 s. Çek Kanunu 5/1.fıkrasında; sadece, çekin karşılığını bankada hazır bulundurmamak suretiyle karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren gerçek kişiler hakkında uygulanacak cezai yaptırım ve bu kişilere uygulanacak güvenlik tedbiri düzenlenmiştir.
Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına; bu yasağın bulunması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına hükmeder.
5941 s. Çek Kanunu 5/4.fıkrasında ise; karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren gerçek kişilerin dışında (o kişiler hakkında güvenlik tedbiri 1. fıkraya göre verilecektir.) karşılıksız çek düzenleyen, adına karşılıksız çek düzenlenen ve çek karşılığını bankada hazır bulundurmayan gerçek ve tüzel kişilere uygulanacak güvenlik tedbirleri sözkonusudur
Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen çek düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
3167 s. Yasanın 16/1. fıkrasında; “Karşılıksız çek keşide etmek” ve “lehine karşılıksız çek keşide edilmek”suç olarak tanımlanmıştır.
Karşılıksız çek keşide eden hesap sahibi gerçek kişi ve hesap sahibi gerçek kişi lehine çek keşide eden vekil veya temsilcileri, tüzelkişi temsilcileri veya vekilleri ile lehine karşılıksız çek keşide edilen tüzelkişiler hakkında aynı cezaya hükmolunur. (çek bedeli kadar adli para cezası ve bir yılla beş yıl arası çek hesabı açtırma yasağı)
Not: 31.12.2008 tarihinden sonra TCK. nun 5. 7. ve 20. maddeleri uyarınca tüzelkişiler hakkında ceza verilmemiş ve verilen cezalar ortadan kaldırılmıştır.
5941 s. Çek Kanunun 5/1.fıkrasında; çekin karşılığını bankada hazır bulundurmamak suretiyle karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet vemek suç olarak tanımlanmıştır.
Yeni yasada; karşılıksız çeki keşide etmemiş olsa bile çekin karşılığını bankada hazır bulundurmakla yükümlü hesap sahibi gerçek kişi veya tüzelkişi temsilcisi veya vekili cezai olarak sorumlu tutulmuştur.
Çekle ilgili olarak bankada çekin karşılığını hazır bulundurmamak suretiyle karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında; (çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olmamak üzere adli para cezaı ile birlikte çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına) hükmedilecektir.
Buradaki en önemli ayırım;
3167 s. Yasanın 16. maddesinde karşılıksız çek keşide edenlere ve lehine karşılıksız çek keşide edilenlere hem cezai yaptırım ( adli para cezası) hem de tedbir (çek hesabı açma yasağı) öngörülmüş iken,
5941 s. Yasanın 5/1. fıkrasında, sadece çek karşılığını bankada hazır bulundurmakla yükümlü olanlara hem cezai yaptırım (adli para cezası) hem de tedbir ( çek düzenleme ve çek hesabı açtırma yasağı) öngörülmüş, buna karşın karşılıksız çek düzenleyenlere (bankada çek karşılığını bulundurma yükümlülüğü olmayan) ve adına karşılıksız çek düzenlenen gerçek ve tüzelkişilere ise sadece tedbir (çek düzenleme ve çek hesabı açtırma yasağı) öngörülmüştür.
– Suçun faili:
A – ) 3167 s. Yasada;
a – Karşılıksız çeki keşide eden gerçek kişi,
b- Lehine çek keşide edilen gerçek veya tüzelkişi,
Suçun failidir.
Karşılıksız çeki keşide eden gerçek veya tüzelkişi temsilcisi veya vekilinin, çekin ibraz edildiği tarihte çek keşide etme yetkisi sona ermiş, ya da şirketteki hisselerini devretmek suretiyle şirket yönetiminden ayrılmış olsa bile cezai sorumluluğu devam etmektedir.
Karşılıksız çek keşide etmek suçundan fail olanlar hakkında “ çek bedeli kadar adli para cezası ve çek hesabı açtı yasağı” tedbirine hükmedilir.
B – ) 5941 s. Çek Kanunu:
1- 5941 s. Çek Kanunu 5. maddesinin 1. fıkrasına gore suçun faili;
Çekin karşılığını bankada hazır bulundurmakla yükümlü gerçek kişi,
Bu kişi, karşılıksız çeki keşide etmiş olsun veya çeki keşide etmemiş olsun suçun failidir. Bu kişiler hakkında “adli para cezasına ve çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına” hükmedilecektir.
1. fıkradaki suçun failleri 5. maddenin 2. fıkrasında sayılmıştır.
Madde 5/2.- Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin malî işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlüdür.
Çeki keşide eden kişi ibraz tarihinde; şirketteki hisselerini devretmiş ya da şirketteki görevinden ayrılmış ise cezai yönden sorumluluğu bulunmamakla birlikte hakkında güvenlik tedbiri verilecektir.
Ayrıca, hesap sahibi gerçek kişinin hesabından yasaya aykırı olarak vekil veya temsilcisi tarafından çek keşide edilmesi halinde, hesap sahibi gerçek kişi hakkında ceza ve tedbir kararı verilecek, yasaya aykırı olarak çek gerçek kişi adına açılmış banka hesabından çek keşide eden vekil veya temsilci hakkında ise, sadece tedbir kararı verilecektir.
Yeni Çek Kanununun 5/3. fıkrasına göre; hesap sahibi gerçek kişi, adına çek düzenlemek üzere bir başkasını temsilci veya vekil olarak tayin edemez. Ancak hesap sahibi gerçek kişi, adına vekili veya temsilcisi çek keşide etmişse hesap sahibi hukuki ve cezai yönden sorumludur. (5/3- son cümle) Gerçek kişi adına çek keşide eden vekil veya temsilci hakkında adli para cezasına hükmedilmeyecek, sadece tedbir kararı verilecektir.
5941 s. Çek Yasanına göre, karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet vermek suçu:
a- Şikayete bağlı suçlardandır. (5/1. m.)
b- Şikayet hakkı çeki elinde bulunduran hamile aittir. (5/1. m.)
Hamil; emrine çek keşide edilmek veya çekin arkasında ciro silsilesine uygun cirosu bulunmak veya çeki bankaya ibraz etmek suretiyle haklı olarak çekin hamili olduğunu kanıtlamalıdır. İbraz eden hamilin dışında, ciro silsilesine uygun olarak geri dönüş cirosuyla çeki elinde bulunduran hamilinde şikayet hakkının bulunduğu kanaatindeyim.
Not:: Yasanın gerekçesinde; Yasakoyucu, hem hamilden hemde ibraz eden hamilden bahsetmek suretiyle ibraz eden hamili diğer hamillerden ayırmıştır. 5. maddenin 1. fıkrasında şikayet hakkı hamile tanınmıştır. Sadece ibraz eden hamile değil.
c- Şikayet süresi altı aydır. (TCK. nun 73/1. m.)
d- Şikayet hakkının başlangıç tarihi, çekin bankaya ibraz edilidiği ve banka tarafından karşılıksız işlemi yapıldığı tarihtir.
e- Karşılıksız çek keşide etmek suçlarında yetkili mahkeme Sulh Ceza Mahkemesidir.
Bu davalar;
1- Çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği,
2- Çek hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer,
3- Hesap sahibinin yerleşim yeri,
4- Şikâyetçinin yerleşim yeri,
Mahkemesinde görülür. (5/1. m)
f- Karşılıksız çek keşide etmek suçundan açılan davalarda CMK. nun;
1- kamu davasının açılmasının ertelenmesine,
2- hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına,
3 -Ön ödemeye,
4- Uzlaşmaya, (CMK. 253/3.m.)
ilişkin hükümleri uygulanmaz.
g- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar 3167 s. Kanuna gore karşılıksız çek keşide etmek suçundan açılan davalar Asliye Ceza Mahkemelerinde yürütülüp sonuçlandırılır.(GEÇ. M. ¼..)
c2)5941 s. Çek Yasası yürürlüğüne girmeden önce işlenen karşılıksız çek keşide etmek suçlarında lehe yasa uygulaması:
cc)Hesap sahibi gerçek kişi:
cc1- Çekin, bizzat hesap sahibi gerçek kişi tarafından keşide edilmesi veya adına vekili veya temsilcisi tarafında çek keşide edilmesi;
Her iki yasaya göre de; çeki keşide eden hakkında adli para cezası ve tedbire hükmedilecektir.
Ancak; 3167 s. Yasada kısmi ödeme nedeniyle çek bedelinden daha az adli para cezasına hükmedilmesi söz konusu olmadığı halde yeni Çek Kanununda kısmi ödeme nedeniyle çekin karşılıksız kalan kısmı kadar yani çek bedelinden daha az bir miktar adli para cezasına hükmedilebilecektir. (Not: Bankanın ödemekle yükümlü olduğu miktarın ödenip ödenmediği araştırılmalıdır. Kanımca; hüküm verilinceye kadar çeke ilişkin olarak keşideci tarafından hamile yapılan ödemeler de adli para cezasının tayininde gözönüne alınmalıdır.)
– Kısmi ödeme varsa yeni yasa daha lehedir. Çek bedelinden daha az bir adli para cezasına hükmedilmesi mümkündür.
– Kısmi ödeme yoksa; 3167 s. Yasa lehedir. Zira; adli para cezası her iki yasada da aynı miktarda olacağından her iki yasada düzenlenen tedbire bakmalıyız. 3167 s. Yasada tedbir olarak sadece “çek hesabı açtırma yasağı” öngörülmüş iken yeni Çek Kanununda “çek
düzenleme ve çek hesabı açtırma yasağı” öngörülmüştür. Bu nedenle; adli para cezasının eşit olması halinde 3167 s. Yasada düzenlen tedbir yeni çek kanununda düzenlenen tedbirden daha lehedir.
- Vekil veya temsilcinin hesap sahibi gerçek kişi adına çek keşide etmesi:
Yeni Çek Kanunu lehedir.
Zira, yeni Çek Kanununda hesap sahibi gerçek kişi adına çek keşide eden vekil ve temsilci hakkında adli para cezasına hükmedilemez. 5. maddenin 4. fıkrasına gore; gerçek kişi temsilcisi veya vekili hakkında çeki keşide etmesi nedeniyle sadece koruma ya da güvenlik tediri olarak “çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı” verilebilir. (Çek hesabı sahibi gerçek kişi, kendisi adına çek düzenlemek üzere bir başkasını temsilci veya vekil olarak tayin edemez. “Gerçek kişinin temsilcisi veya vekili olarak çek düzenlenmesi hâlinde, bu çekten dolayı hukukî ve cezaî sorumluluk çek hesabı sahibine aittir.” (5/3. m.)
ccc) Hesap sahibi tüzel kişi:
3167 s. Yasanın 16/2-3. fıkralarında hesap sahibi tüzel kişi hakkında çezai sorumluluk öngörülmüş, ancak; TCK. nun 5. ve 7. maddeleri gereği genel hükümlerin özel ceza kanunlarında da uygulanması nedeniyle tüzelkişinin sorumluluğu 31.12.2008 tarihinden sonar ortadan kaldırılmıştır. Bu nedenle; hesap sahibi tüzel kişi suçun faili değildir.
- Yeni Çek Kanununda hesap sahibi tüzel kişi hakkında cezai sorumluluk öngörülmemiş Ancak, 5. maddenin 4. fıkrasına gore hesap sahibi tüzel kişi hakkında sadece koruma ya da güvenlik tediri olarak “çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı” verileceği
öngörülmüştür. Bu nedenle; ne adli para cezası ne de tedbir hükümleri uygulanmayan 3167 s. Yasa lehedir.
- Çekin karşılığını bankada hazır bulundurmakla görevli tüzelkişi temsilcisi veya vekili;
Çekin karşılığını bankada hazır bulundurmakla görevli tüzelkişi temsilcisi veya vekili her iki yasaya gore de; hem çek bedeli kadar (karşılıksız kalan kısmından az olmamak üzere) adli para cezası hem de tedbirle sorumludur.
Bu kişiler hakkındaki lehe kanun uygulaması hesap sahibi gerçek kişiler gibidir. Kısmi ödeme yapılıp yapılmadığına bakılmalıdır.
- Çekin karşılığını bankada hazır bulundurma yükümlülüğü olmayan keşideci tüzelkişi temsilcisi veya vekili hakkında 5941 s. yeni Çek Yasası yasası lehedir.
Çekin ibrazı tarihinde karşılığını bankada hazır bulundurma yükümlülüğü olmayan ve halen yetkisi devam eden keşideci tüzelkişi temsilcisi veya vekili ya da herhangi bir
şekilde tüzelkişi ile ilişkisi kesilmiş olan keşideci tüzelkişi temsilcisi veya vekili hakkında adli para cezası verilemez, sadece, tedbire hükmedilebilir. Halbuki; 3167 s. Yasaya gore tüzelkişi adına çek keşide eden temsilci veya vekiller hakkında çek bedeli kadar adli para cezası ve çek hesabı açtırma yasağı verilmekteydi.
cccc) Miktarı seksenbin Türk Lirasından fazla olan çekler;
3167 s. Yasanın 16/1. fıkrasına göre; her bir çek yaprağı için verilecek adli para cezası seksenbin liradan fazla olamayacak, ancak yeni Çek Kanununun 5/1. maddesine göre de; herbir çekle ilgili olarak azami binbeşyüz güne kadar adli para cezası verilebilecektir. Binbeşyüz gün adli para cezası asgari hadden (20 TL) adli para cezasına dönüştürüldüğünde otuzbin TL adli para cezası verilebilecek, azami hadden (100 TL) adli para cezasına dönüştürüldüğünde yüzellibin TL adli para cezası verilebilecektir.
Miktarı fazla olan (30.000 TL fazla) çeklerde; hakim, her iki yasaya göre de hüküm kurmalı ve hangisi lehe ise o yasayı uygulamalıdır.
Ancak; 5941 s. Yasanın 5/1. maddesine göre verilecek adli para cezası çekin karşılıksız kalan kısmından az olamayacağında, karşılıksız kalan kısmı 80.000 TL nin üzerinde olan çeklerde her halukarda 3167 s. yasanın 16. maddesi lehedir.
ccccc) 3167 s. Yasanın 16/1-son cümlesine gore mükerrir olanlar;
Yeni Yasada mükerrirlere hapis cezası öngörülmediğinden yeni Çek Kanunu lehedir.
ccccc) Vadeli çekin önceden ibrazı;
5941 s. Çek Kanununun 3167 s. Kanundan ayrıldığı en önemli husus; İleri tarihli (vadeli) çeklerin, üzerinde yazan keşide tarihinden önce ibrazı halinde karşılıksız çek keşide etmek suçunun oluşmayacağı hususudur. (not: Bu Yasanın yürürlüğünden önce üzerinde yazan keşide tarihi gelmeden ibraz edilen çekler hakkında açılan soruşturma ve koğuşturmaların ortadan kaldırılması gerekmektedir. Zira, önceden ibraz halinde suç oluşmamaktadır.)
3167 s. Yasanın uygulamasında; çekin, üzerinde yazan keşide tarihinden önce muhataba ibraz edilmesi halinde, hamilin bu çekle ilgili hukuki haklarını kullanmasına engel teşkil etmediği ve T.T.K. na göre çekin üzerinde yazan keşide tarihinden önce ibrazın geçerli olduğu, 3167 s. Yasaya göre karşılıksız çek keşide etmek suçu oluşmasa da, T.T.K.nu, İ.İ.K. nu ve diğer kanunlara göre hamilin çekten doğan haklarını hukuki yönden takibinin mümkün olduğu görüşü kabul edilmiştir.
Her iki geçici madde birlikte düşünüldüğünde, 28.02.2009 tarihinden itibaren 31.12.2011 tarihine kadar keşide edilen çeklerin üzerinde yazan keşide tarihinden önce ibraz
edilmesi halinde karşılıksız çek keşide etmek suçu oluşmayacaktır.
3167 s. Yasanın GEÇİCİ 2. MADDE’sinin 28.02.2009 tarihinden önce ibraz edilen çekler hakkında uygulanıp uygulanmayacağı, yani geçici 2. maddenin daha önce işlenen karşılıksız çek keşide etmek suçlarında uygulanıp uygulanmayacağı hususunda 10. C.D. ilamı aşağıya alınmıştır.
“Yargıtay Yüksek 10. C. D. nin 17.09.2009 tarih ve Esas No : 2009/12591
Karar No : 2009/14476 sayılı ilamı:
Madde gerekçesinde ise, “Madde ile; belirli bir süreyle çekin, üzerinde yazılı keşide tarihinden önce ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersiz kabul edilerek ekonomik sıkıntılarla çeklerin zamanında ödenememesi sonucunda ticari hayatta karşılaşılan sorunlara ve mağduriyetlere çözüm üretilmesi amaçlanmaktadır.” açıklaması yapılmıştır.
Madde metninden ve gerekçeden de anlaşılacağı üzere; söz konusu hükümle, 28.02.2009-31.12.2009 tarihleri arasındaki belirli ve geçici sürede, yaşanmakta olan ekonomik kriz nedeniyle ortaya çıkan belirsizliğin ve güvensizliğin bir sonucu olarak, ellerinde bulunan ileri tarihli çekleri vadesinden önce bankaya ibraz edenlerin önüne geçilip; piyasadaki para dolaşımının sürekliliğinin sağlanması ve ticari yaşamda ortaya çıkan sorunların, mağduriyetlerin bir ölçüde önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.
Bu düzenleme uyarınca, muhatap banka tarafından, 28.02.2009 – 31.12.2009 tarihleri arasında ibraz edilen ileri tarihli keşide edilmiş çekler için herhangi bir işlemin; dolayısıyla, karşılığı bulunmayan çekler yönünden de 3167 sayılı Kanun’un 4 ve 5. maddelerinde öngörülen işlemlerin yapılması olanaklı değildir. Böylelikle, Türk Ticaret Kanunu’nun 707. maddesi, belirtilen zaman aralığında uygulanamayacaktır.
Belirtilen düzenlemenin, 3167 sayılı Kanun’un 16. maddesinde öngörülen karşılıksız çek keşide etmek suçu yönünden değerlendirilmesi durumunda aşağıdaki sonuca varmak gerekir.
5838 sayılı Kanun’la 3167 sayılı Kanun’a eklenen geçici 2. madde hükmü, sadece 28.02.2009 – 31.12.2009 tarihleri arasında uygulanacağından; ileri tarihli düzenlenip de belirtilen tarihler arasında vadesinden önce bankaya ibraz edilen ve ibraz tarihi itibariyle karşılığı bulunmayan çekler yönünden, muhatap banka şubesince karşılıksız işlemi yapılamayacağından ve yapılsa bile bu işlem geçersiz olacağından, bu tarih itibariyle karşılıksız çek keşide etmek suçu oluşmayacak, ancak, keşide tarihinden itibaren işleyecek yasal ibraz süresi içerisinde ibraz edilip, karşılığının bulunmaması durumunda suçun oluşumu söz konusu olacaktır.
28.02.2009 tarihinden önce, üzerinde yazılı keşide tarihi gelmeden ibraz edilen ileri tarihli çekler hakkında ise, 3167 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesinin bu dönemde uygulanmaması nedeniyle, çekin bankaya ibrazı olanaklı olup, karşılıksız işlemi yapılması gerektiğinden; bu tarihten önce işlenen suçlara ilişkin kesinleşmiş mahkûmiyetler ile sürmekte olan davalar yönünden, sanık lehine düzenleme kabul edilerek 5237 sayılı TCK’ nın 7. maddesinin uygulanması olanaklı olmadığı gibi; 31.12.2009 tarihinden sonra, Türk Ticaret Kanunu’nun 707. maddesi uygulanmaya devam edeceğinden, karşılıksız çek keşide etmek suçu oluşacaktır.
Bu açıklamalara göre somut olay incelendiğinde; “05.04.2006” tarihinde ileri tarihli olarak düzenlenen suça konu çekin, keşide tarihinden önce “10.03.2006” tarihinde ibraz edildiği ve bu tarihte karşılığının bulunmadığı; bu tarihin, 5838 sayılı Kanun’la 3167 sayılı Kanun’a eklenen geçici 2. maddenin uygulandığı döneme rastlamadığı gözetilmeksizin, itirazın reddi yerine kabulüne karar verilmesi yasaya aykırı olup; kanun yararına bozma talebine dayanan ihbarnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden; ADANA 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.03.2009 tarihli ve 2009/201 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’ ın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince BOZULMASINA”
Bu ilamdan anlaşılacağı gibi; 3167 s. Yasanın geçici 2. maddesi geriye yürümeyecek ve 28.02.2009 tarihinden önce ibraz edilen çeklerde uygulanmayacaktır.
- Yeni Kanunun uygulanması ile birlikte özetle aşağıdaki hükümler geçerli olacaktır;
- Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına; bu yasağın bulunması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına hükmeder
- Çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin malî işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlüdür.
- Çek hesabı sahibi gerçek kişi, kendisi adına çek düzenlemek üzere bir başkasını temsilci veya vekil olarak tayin edemez. Gerçek kişinin temsilcisi veya vekili olarak çek düzenlenmesi hâlinde, bu çekten dolayı hukukî ve cezaî sorumluluk çek hesabı sahibine aittir.
- Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste hâlinde vermekle yükümlüdür.
- Çek yasağının kaldırılması için Cumhuriyet savcılığı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına veya mahkeme tarafından, beraat kararı verilerek cezalandırılmasına yer olmadığı, davanın düşmesi veya reddedilmesi kararlarında ayrıca çek yasağının kaldırılmasına da karar verilir.
- Karşılıksız kalan çek bedelini, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticarî işlerde ödeyen kişi hakkında ;
a) Soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına,
b) Kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından davanın düşmesine,
c) Mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra mahkeme tarafından hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına, karar verilir.
- Şikâyetten vazgeçme hâlinde de birinci fıkra hükmü uygulanır.
- Kişi, mahkûm olduğu adlî para cezası tamamen infaz edildikten veya bu cezayı ödemediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan itibaren üç yıl ve her hâlde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, hükmü veren mahkemeden çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasını isteyebilir; mahkemenin vereceği karara itiraz edebilir. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasına ilişkin karar kesinleştiğinde, yasağın kaldırıldığı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına 5 inci Madde nin sekizinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.
[1] YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ
E: 2009/6447 K: 2009/7249 T: 15.06.2009
KIYMETLİ EVRAK HUKUKU • GÜNÜ GELMEYEN ÇEK • İHTİYATİ HACİZ • ÇEKİN İBRAZ OLDUĞU GÜNDE ÖDENMESİ ZORUNLULUĞU
(TTK m. 707; İİK. m. 257-1)
Özet: İhtiyati haciz isteyen alacaklı vekili, karşı taraf borçluların keşidecisi, lehtarı ve ciro edileni oldukları ileri tarihli çeklerin bankaya ibrazına rağmen, karşılıksız olduklarından bahisle ödenmediğini, alacağın teminata bağı olmadığını, ihtiyati haciz kararı verilmesini istemiştir.
Mahkemece, çeklerin vadelerinin gelmediği gerekçesiyle, istemin reddine karar verilmiştir. Oysa TTK 707. md. uyarınca çek görüldüğünde ödenir ve keşide günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan bir çek ibraz günü ödenir. Uygulamada ileri tanzim tarihi denilen bu tür çekleri elinde bulunduran meşru hamil, keşide gününün gelmesini beklemek zorunda olmayıp, bankaya ibraz ederek, ödenmesini isteme hakkını haizdir. Ödeme aracı olan çekte vade söz konusu olmayıp, üzerindeki tarih vade tarihi değil, keşide tarihidir. Böyle bir çeke dayalı alacak için ihtiyati haciz istenilmesi de mümkün olup, muaccel olmuş alacaklar bakımından borçlunun malları kaçırıp kaçırmaması da önemi haiz değildir.
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce verilen 16.12.2008 tarih ve 2008/561-2008/561 D. iş sayılı Karar’ın Yargıtay’ca incelenmesi ihtiyati haciz isteyen vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
İhtiyati haciz isteyen alacaklı vekili, karşı taraf borçluların keşidecisi, lehdarı ve ciro edileni oldukları 31.04.2009 ve 31.04.2009 keşide tarihli çeklerin bankaya ibrazına rağmen karşılıksız olduklarından bahisle ödenmediğini, alacağın teminata bağlı olmadığı gibi, borçluların malları kaçırmalarının da kuvvetle muhtemel olduğunu ileri sürerek, ihtiyati haciz kararı verilmesini istemiştir.
Mahkemece, dosya kapsamına göre çeklerin henüz vadelerinin gelmediği, bu durumda ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği gerekçesiyle, istemin reddine evrak üzerinden karar verilmiştir.
Kararı, davacı alacaklı vekili temyiz istemiştir. İstem, emre yazılı çeki ciro ile devir alan alacaklının ihtiyati haciz kararı verilmesine ilişkindir.
Mahkemece, çeklerin vadelerinin gelmediği gerekçesiyle, istemin reddine karar verilmiştir. Oysa, TTK’nin 707. maddesi uyarınca, çek görüldüğünde ödenir ve keşide günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan bir çek ibraz günü ödenir. Uygulamada ileri tanzim tarihi denilen bu tür çekleri elinde bulunduran meşru hamil, keşide gününün gelmesini beklemek zorunda olmayıp, bankaya ibraz ederek, ödenmesini isteme hakkına haizdir. Ödeme aracı olan çekte vade söz konusu olmayıp, üzerindeki tarih vade tarihi değil, keşide tarihidir. Böyle bir çeke dayalı alacak için ihtiyati haciz istenilmesi de mümkün olup, muaccel olmuş alacaklar bakımından borçlunun malları kaçırıp kaçırmaması da önemi haiz değildir.
Bu durumda, ciro silsilesine göre cirantalardan biri olan alacaklının, çekleri keşide tarihinden önce bankaya ibraz edip karşılıklarının bulunmadığını tespit ettirmesinden sonra
İhtiyati haciz isteminde bulunduğu anlaşılmakla, İİK’nin 257/1. maddesine uygun olan istemin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, ihtiyati haciz isteyen alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün alacaklı A. F. A.fi. yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 15.06.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
[2] YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ
E: 2007/6016 K: 2007/7436 T: 18.06.2007
KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETMEK • ÖDEME YASAĞI
• ÖDEMEDEN MEN TALİMATI
Özet: 3167 Sayılı Yasa’nın 16/b-2. Maddesinin belirttiği ödeme yasağı kavramı, mahkemelerce verilen ödeme yasağı kararlarını içermekte olup, çekin rızası dışında elinden çıktığı savıyla ödemeden men talimatı verilmesi, karşılıksız çek keşide etmek suçundan dolayı ceza sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
Karşılıksız çek keşide etmek suçundan şüpheli Cemile hakkında yapılan soruşturma sonucunda verilen, kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 12.06.2006 tarih ve 2005/98548 soruşturma, 2006/14133 karar sayılı kararına yönelik itiraz üzerine, itirazın reddine ilişkin (Karşıyaka İkinci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı)’nın 27.09.2006 gün ve 2006/1048 müteferrik sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığı’nın Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 21.03.2007 gün ve 15258 sayılı kanun yararına bozma talebi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04.04.2007 gün ve 2007/62086 sayılı tebliğnamesi ile dosya Dairemize gönderilmekle incelenip, gereği görüşülüp düşünüldü:
Kanun yararına bozma talebi ve tebliğnamede, “Dosya kapsamına göre, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca, şikayete konu çek ile ilgili olarak hesap sahibinin Türk Ticaret Kanunu’nun 711. maddesi uyarınca ödemeden men talimatı verdiği, müştekinin çeki ibrazında, keşidecinin vermiş olduğu ödemeden men talimatı nedeniyle, karşılıksız çek işlemlerine tabi tutulmadığı ve 4814 sayılı Kanunla değişik 3167 sayılı Kanun’un 16/b-2. maddesi uyarınca şikayet hakkının ödeme yasağının kalktığı tarihte doğacağı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmış ise de, keşideci tarafından, Türk Ticaret Kanunu’nun 711. maddesi uyarınca çek hesabının bulunduğu muhatap banka şubesine çekin rızası dışında elinden çıktığı belirtilerek, ödemeden men talimatı verilmesinin, tek başına atılı suçtan ceza sorumluluğunu ortadan kaldırır nitelikte olmadığı, zira, ödemeden men talimatının, sadece muhatap banka şubesinin, keşidecinin beyanının doğru olup olmadığını araştırmaksızın ödeme yasağına uyması sonucunu doğurmakta olup, çek hamilinin alacak hakkını ortadan kaldırmadığı, imzasını taşıyan çekin rızası dışında elinden çıktığını belirterek, ödemeden men talimatı veren keşidecinin, ancak söz konusu çekin bankaya ibrazı tarihinde çek bedelini karşılayacak meblağı hesabında bulundurduğunun ve ibraz tarihinden önce açılmış bir menfi tespit veya iptal davasının bulunduğunun ve bu davanın keşideci lehine sonuçlanmış olduğunun tespit edilmesi durumunda, 3167 sayılı Kanun’un 16/1. Maddesinde öngörülen karşılıksız çek keşide etmek suçundan sorumlu tutulmayacağı, bu hususun Yargıtay Onuncu Ceza Dairesi’nin 20.04.2005 tarihli ve 2005/4306-3777 sayılı ilamı ile de kabul edilmiş bulunduğu cihetle, belirtilen hususlar araştırılmadan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş bulunduğu gözetilmeksizin itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek, Karşıyaka İkinci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığının anılan kararının bozulması istenmiştir.
08.03.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4814 sayılı Kanun ile ekli 3167 sayılı Kanun’un 16/b-2. maddesinde “Çekin karşılığı bulunmaması nedeniyle şikayet hakkı, 8. maddede belirtilen miktarın yatırılması için öngörülen sürenin dolduğu tarihte; ihtiyati tedbir kararı veya ödemeden men yasağı nedeniyle süresi içinde ibrazında çek hakkında işlem yapılmaması halinde, ihtiyati tedbir kararının veya ödeme yasağının kalktığı tarihte doğar.” hükmüne yer verilmiştir.
Söz konusu hükümde belirtilen “ödeme yasağı” kavramı, mahkemelerce verilen ve çek bedelinin bloke edildiği ödeme yasağı kararlarını ifade etmekte olup, keşidecinin, TTK’nın 711/3. maddesine dayanarak, mahkemeden karar istemeksizin verdiği ödemeden men talimatlarının, şikayet hakkının doğumuna etki etmeyeceği gibi, tek başına suçun oluşumunu da engellemeyeceği gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi yasaya aykırı olduğundan,
Kanun yararına bozma talebine dayanan ihbarnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden; Karşıyaka İkinci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığının 27.09.2006 gün ve 2006/1048 müteferrik sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca (BOZULMASINA); aynı Kanun’un 309/4-b maddesi uyarınca, dosyanın müteakip işlemlerin yapılması için anılan mahkemeye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı makamına tevdiine, 18.06.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
[i] Çek Kanunu (ÇK)KANUN NO: 5941
Kabul Tarihi: 14.12.2009
RGT: 20.12.2009
RG NO: 27438
Amaç ve kapsam
MADDE 1 – (1) Bu Kanunun amacı, çek defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hallerinde ilgililer hakkında uygulanacak yaptırımları belirlemektir.
(2) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanır.
Bankanın araştırma yükümlülüğü, çek hesapları ve çek defterleri
MADDE 2 – (1) Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklı olup olmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumunun belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler.
(2) Bankalar, çek hesabı açtırmak isteyenlerin yasaklılık durumuna ilişkin adli sicil kayıtlarını, açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı, pasaport veya sürücü belgesi örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını, esnaf ve sanatkar olanların ise esnaf ve sanatkar sicili kayıtlarını almak ve çek hesabının kapatılması halinde bunları, hesabın kapatıldığı tarihten itibaren on yıl süreyle saklamakla yükümlüdür. Yerleşim yeri yurt dışında bulunan kişiler, bankaya kendileri ile ilgili olarak Türkiye’de bir adres bildirmek zorundadır. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması halinde, çek düzenleyenin bankaca bilinen adresleri, talebi halinde hamile verilir.
(3) Çek hesabı ilgilinin, vekilin veya yasal temsilcisinin imzası olmadan açılamaz. Çek hesabı açılmasını veya mevcut çek hesabından çek defteri verilmesini isteyen kişi, her defasında tacir veya esnaf ve sanatkar olup olmadığı ve kendisi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda bankaya yazılı beyanda bulunur. Tüzel kişiler adına verilecek beyannamede ayrıca, tüzel kişinin yönetim organında görev yapan, temsilcisi olan veya imza yetkilisi olan kişilerin çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı belirtilir.
(4) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı bulunan gerçek kişinin, yönetim organında görev yaptığı, temsilcisi veya imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri verilmez.
(5) Çek defterleri bankalarca bastırılır.
(6) Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Maliye Bakanlığı, Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliği’nin görüşü alınarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nca Resmi Gazete’de yayımlanacak tebliğle düzenlenir. Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler, açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılır. Hamiline düzenlenecek çekler için sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılır. Hamiline düzenlenecek çeklerde, hamiline çek defteri yapraklarının kullanılması gerekir. Çek yapraklarının üzerinde “hamiline” ibaresi matbu olarak yer alır.
(7) Çek defterinin her bir yaprağına;
a) Çek hesabının numarası,
b) Çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı,
c) Çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel kişinin adı,
ç) Çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin vergi kimlik numarası,
yazılır.
(8) Tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadı, düzenlenen çek üzerine açıkça yazılır.
(9) Türk Ticaret Kanunu’ndaki unsurları taşıması kaydıyla, düzenlenen çekin bu maddede yer alan koşullara aykırı olması çekin geçerliliğini etkilemez.
(10) Çek hesabı, ancak sahibinin veya yasal temsilcisinin yazılı talebi ya da mevduat veya katılım fonu zamanaşımı süresinin dolması üzerine kapatılabilir. Çek hesabı kapatıldıktan sonra, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibraz edilen çekler karşılıksızdır işlemine tabi tutulur.
(11) Esnaf ve sanatkar odalarına kayıtlı olanlardan, tacir kişilere özgü çek hesabı açtıranlar hakkında bu Kanunun tacirlere ilişkin hükümleri uygulanır.
İbraz, ödeme, çekin karşılıksız olduğunun tespiti ve gecikme cezası
MADDE 3 – (1) Karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin varsa vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.
(2) “Karşılıksızdır” işlemi, muhatap bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak yapılır.
(3) Muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için;
a) Karşılığının hiç bulunmaması halinde,
1) Çek bedeli altıyüz Türk Lirası veya üzerinde ise altıyüz Türk Lirası,
2) Çek bedeli altıyüz Türk Lirasının altında ise çek bedelini,
b) Karşılığının kısmen bulunması halinde,
1) Çek bedeli altıyüz Türk Lirası veya altında ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmi karşılığı altıyüz Türk Lirasına tamamlayacak bir miktarı,
2) Çek bedeli altıyüz Türk Lirasının üzerinde ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmi karşılığa ilave olarak altıyüz Türk Lirasını,
ödemekle yükümlüdür. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdi kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmi Gazete’de yayımlanır.
(4) Hamilin talepte bulunması halinde, karşılıksızdır işlemi; çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu, bankanın yükümlülüğü çerçevesinde ödediği miktar ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak, bu kişinin tüzel kişi adına bedeli tahsil etmesi halinde bu husus belirtilmek ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak suretiyle yapılır. Banka tarafından ödenen miktar düşüldükten sonra karşılıksız kalan tutar açıkça belirtilir. Hamilin imzalamaktan kaçınması halinde, karşılıksızdır işlemi yapılmaz.
(5) Muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutar dahil, kısmi ödemenin hamil tarafından kabul edilmemesi halinde, ikinci fıkra hükmüne göre karşılıksızdır işlemi yapılır; ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; ön ve arka yüzünün fotokopisi banka tarafından saklanır. Çek hesabında hiç karşılığın bulunmaması ve hamilin sadece muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutarın ödenmesini talep etmesi halinde de bu fıkra hükmüne göre işlem yapılır.
(6) Muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutar dahil kısmi ödeme halinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet başsavcılığına şikayette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi halinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.
(7) Banka;
a) Çekin karşılığının hesapta bulunmasına rağmen hamiline ödenmesinin geciktirilmesi,
b) Kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın hamile ödenmesinin geciktirilmesi,
hallerinde, çek hamiline, her geçen gün için binde üç gecikme cezası öder. Bu hallerde 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uygulanmaz.
(8) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihinden önce ibraz edilen çekin karşılığının Türk Ticaret Kanunu’nun 707 nci maddesi uyarınca kısmen veya tamamen ödenmemiş olması halinde, bu çekle ilgili olarak hukuki takip yapılamaz. İleri düzenleme tarihli çekle ilgili olarak hukuki takip yapılabilmesi için, çekin üzerindeki düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve karşılıksızdır işlemine tabi tutulması şarttır.
Bankaların bildirim yükümlülüğü
MADDE 4 – (1) Hamiline çek hesabı sahiplerinin açık kimlikleri, adresleri, vergi kimlik numaraları, bu hesaplardan ödeme yapılan kişilere ait bu bilgiler ile bu kişilere yapılan ödemelerin tutarları ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan çeklere ilişkin bilgiler, ilgili bankalar tarafından, dönemler itibarıyla, Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik ortamda bildirilir. Bildirim dönemleri ve süreleri Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşleri alınarak Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenir.
(2) Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile ilişkilendirilmek kaydıyla, tüzel kişinin gerçek kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu gerçek kişiler ile tüzel kişinin yönetim organında görev alan veya temsilcisi sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları, tacir tüzel kişiye ait kabul edilir. Söz konusu ilişkinin varlığına yönelik emarelerin bulunması halinde, hesabın bulunduğu banka şubesi durumu Gelir İdaresi Başkanlığına bildirir.
(3) Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri halinde, mevcut delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Cumhuriyet başsavcılığına ve Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlüdür.
Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı
MADDE 5 – (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikayeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adli para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına; bu yasağın bulunması halinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına hükmeder. Bu davalar, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya çek hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer ya da hesap sahibinin yahut şikayetçinin yerleşim yeri mahkemesinde görülür.
(2) Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması halinde, bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlüdür.
(3) Çek hesabı sahibi gerçek kişi, kendisi adına çek düzenlemek üzere bir başkasını temsilci veya vekil olarak tayin edemez. Gerçek kişinin temsilcisi veya vekili olarak çek düzenlenmesi halinde, bu çekten dolayı hukuki ve cezai sorumluluk çek hesabı sahibine aittir.
(4) Karşılıksız çek düzenleyen, adına karşılıksız çek düzenlenen ve ileri düzenleme tarihli çek üzerinde yazılı tarihe göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi hakkında, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, sulh ceza hakimi tarafından, kovuşturma evresinde resen mahkeme tarafından, karşılıksız çıkan her bir çekle ilgili olarak, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir.
(5) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35 inci maddesine göre derhal tebligat çıkarılır. Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya fiilen terkedilmiş olması halinde de, tebligat yapılmış sayılır.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, elindeki bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade etmekle yükümlüdür. Bu kişi adına yeni bir çek hesabı açılamaz.
(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste halinde vermekle yükümlüdür.
(8) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, güvenli elektronik imza ile imzalandıktan sonra, Adalet Bakanlığı Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına elektronik ortamda bildirilir. Bu bildirimler ile bankalara yapılacak duyurulara ilişkin esas ve usuller, Adalet Bakanlığının uygun görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından belirlenir.
(9) Karşılıksız kalan bir çekle ilgili olarak yapılan soruşturma veya kovuşturma neticesinde;
a) Cumhuriyet savcısı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına,
b) Mahkeme tarafından, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddine,
karar verilmesi halinde, aynı kararda, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasına da karar verilir. Bu karar, kesinleşmesi halinde, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına sekizinci fıkradaki usullere göre bildirilir ve ilan olunur.
(10) Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına yapılan itirazın kabulü halinde, bu kararla ilgili olarak da sekizinci fıkradaki bildirim ve yayımlanma usulü izlenir.
(11) Birinci fıkrada tanımlanan suç nedeniyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, ön ödemeye ve 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 297 nci maddesinin üçüncü fıkrasındaki tebliğnamenin tebliğine ilişkin hükümler uygulanmaz.
Etkin pişmanlık ve yasak kararının kaldırılması
MADDE 6 – (1) Karşılıksız kalan çek bedelini, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticari işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında;
a) Soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına,
b) Kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından davanın düşmesine,
c) Mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra mahkeme tarafından hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına,
karar verilir.
(2) Şikayetten vazgeçme halinde de birinci fıkra hükmü uygulanır.
(3) Kişi, mahkûm olduğu adli para cezası tamamen infaz edildikten veya bu cezayı ödemediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan itibaren üç yıl ve her halde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, hükmü veren mahkemeden çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasını isteyebilir; mahkemenin vereceği karara itiraz edebilir. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasına ilişkin karar kesinleştiğinde, yasağın kaldırıldığı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına 5 inci maddenin sekizinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilan olunur.
Diğer ceza hükümleri
MADDE 7 – (1) Tacirin ticari işletmesiyle ilgili iş ve işlemlerinde, tacir olmayan kişinin çek defterini kullanarak çek düzenleyen ve düzenleten kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi gereken çek defteri veren banka görevlisi hakkında elli günden yüzelli güne kadar adli para cezasına hükmolunur.
(3) 2 nci maddenin üçüncü fıkrasındaki yükümlülüğe aykırı olarak bankaya gerçek dışı beyanda bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Beyanname almadan veya beyannameye rağmen, hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunan kişiye veya bu kişinin yönetim organında görev yaptığı veya temsilcisi ya da imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri veren banka görevlileri elli günden yüzelli güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(4) Kısmen veya tamamen karşılığı bulunmayan çekle ilgili olarak, talebe rağmen, karşılıksızdır işlemi yapmayan banka görevlisi, şikayet üzerine bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(5) Karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilen çekin karşılığının hesapta mevcut olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmayan ya da bankanın kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarı hamile ödemeyen banka görevlisi, şikayet üzerine bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen çek düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi adına çek hesabı açan banka görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(8) Çek defteri basmaya veya bastırmaya kanunen yetkili kılınanlar dışında çek defteri basanlar ve bastıranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılır.
(9) Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(10) 2 nci maddenin, sağlanması ve saklanması gereken bilgi ve belgelere ilişkin hükmüne aykırı hareket edilmesi veya çekin karşılıksız çıkması dolayısıyla hamili tarafından talep edilmesi üzerine düzenleyicinin banka kayıtlarındaki adreslerinin kendisine verilmemesi halinde, ilgili bankaya Cumhuriyet savcısı tarafından beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir.
Hesaben ödeme
MADDE 8 – (1) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, çeklerin banka şubeleri arasında hesaben ödenmesini sağlayacak tüzel kişiliği haiz sistemi kurmaya ve gözetimi altında yürütmeye yetkilidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bu yetkiyi uygun göreceği başka bir kuruluş aracılığıyla da kullanabilir.
(2) Hesaben ödeme sisteminin kuruluş ve işleyişi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca çıkarılacak ve Resmi Gazete’de yayımlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.
(3) Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde çeklerin fiziki olarak ibraz edilmeksizin sadece çek bilgileri üzerinden bankalararası takas odaları aracılığı ile elektronik ortamda muhatap bankaya gönderilerek işlem görmesi, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 710 uncu maddesine göre takas odasına ibraz hükmündedir.
(4) Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için, 3 üncü maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen sorumluluk miktarı dahil, kısmi ödeme yapılmaz. Bu durum, muhatap bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Ancak, takas odaları aracılığıyla ibraz edilen çekin, hesapta yeterli karşılığının olmadığının belirlenmesi halinde muhatap banka tarafından, hesapta bulunan kısmi karşılık tutarı, çeki ibraz eden hamil lehine onbeş gün süreyle bloke edilir.
Yürürlükten kaldırılan mevzuat
MADDE 9 – (1) 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun ile 26/2/2003 tarihli ve 4814 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un geçici 1 ila geçici 5 inci maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.
Geçiş hükümleri
GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde, 2 nci maddeye göre yayımlanacak tebliğde belirlenen esaslara uygun olarak yeni çek defterleri bastırırlar.
(2) Bankalar, 1/7/2010 tarihine kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.
(3) Bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak, 3167 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7 nci maddesi hükmü saklıdır.
(4) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar 3167 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinde tanımlanan suçtan dolayı açılmış olan davalar bakımından asliye ceza mahkemesinin görevi devam eder.
(5) 31/12/2011 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.
(6) Bu Kanunun 5 inci maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca yapılacak bildirimler, 1/7/2010 tarihine kadar yazılı ortamda yapılabilir.
(7) Bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 3167 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca kurulmuş olan Bankalararası Takas Odaları Merkezi, bu Kanunun 8 inci maddesinde öngörülen tüzel kişiliği haiz sistem kuruluncaya kadar faaliyetlerine devam eder ve yeni kurulacak tüzel kişiliğe herhangi bir işleme gerek kalmaksızın devrolunur. Yeni kurulacak tüzel kişilik bu devir nedeniyle doğacak her türlü vergi, resim, harç ve fondan muaftır.
Geçiş hükümleri
GEÇİCİ MADDE 2 – (1) 3167 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinde tanımlanan suçtan dolayı, 1/11/2009 tarihi itibarıyla, haklarında soruşturma veya kovuşturma başlatılmış ya da kesinleşmiş bir hükümle mahkûm olan kişilerin;
a) Şikayetçi ile belirledikleri miktarın belirli vadelerde ödenmesi hususunda anlaşmaya varmaları ve anlaşmanın bir nüshasının şikayetçi veya yasal temsilcisi tarafından Cumhuriyet başsavcılığına veya mahkemeye verilmesi halinde, anlaşmada öngörülen süre kadar soruşturma veya kovuşturmanın durmasına, hükmün infazının ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilir. Anlaşmaya varılmış olması, şikayetçi bakımından şikayetin geri alınması sonucunu doğurmaz.
b) Bu Kanunun 6 ncı maddesi hükmüne göre ödenmesi gereken miktarı belirli vadelerde ödeyeceğini taahhüt etmesi ve taahhütnamenin, kendisi veya yasal temsilcisi tarafından Cumhuriyet başsavcılığına veya mahkemeye verilmesi halinde, anlaşma aranmaksızın, taahhütnamede belirtilen süre kadar, soruşturma veya kovuşturmanın durmasına, hükmün infazının ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilir. Bu durumda, ödeme süresi, taahhütnamenin yapıldığı tarihten itibaren iki yılı geçemez. Taahhütnamede yer alacak birinci yıl taksidi, borcun üçte birinden az olamaz. Taahhütnamenin bir örneği alacaklıya gönderilir.
(2) Birinci fıkrada yazılı anlaşma veya taahhütnamenin en geç 1/4/2010 tarihine kadar düzenlenmiş ve mercilerine verilmiş olması şarttır. Birinci fıkranın (b) bendinden yararlanan kişi, taahhütnamede belirttiği süre içinde şikayetçi ile anlaşmaya varması ve bu anlaşmanın bir nüshasının şikayetçi veya yasal temsilcisi tarafından mercilerine verilmiş olması halinde, aynı fıkranın (a) bendi hükmünden yararlanır.
(3) Soruşturma veya kovuşturmanın durması halinde dava zamanaşımı; hükmün infazının ertelenmesi veya durdurulması halinde ise ceza zamanaşımı işlemez.
(4) Anlaşmanın gereği gibi ifa edilmiş veya bu Kanunun 6 ncı maddesi hükmüne göre ödenmesi gereken miktarın ödenmiş olması halinde; kovuşturmaya yer olmadığına, davanın düşmesine veya hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilir.
(5) Şikayetçinin başvurusu üzerine, anlaşma veya taahhüde uyulmadığının tespiti halinde, soruşturmaya, kovuşturmaya veya hükmün infazına devam edilir.
(6) Soruşturma veya kovuşturması durdurulan ya da hükmün infazı ertelenen veya durdurulan kişi hakkında Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde yer alan adli kontrol tedbirine karar verilebilir.
Yürürlük
MADDE 10 – (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 11 – (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
[ii] [ii] BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI
HAKKINDA KANUN
Kanun No. 5838Kabul Tarihi: 18/2/2009
MADDE 1 – 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 8 – 2008 ve 2009 yıllarında kısa çalışma için yapılan başvurulara münhasır olmak üzere, ek 2 nci maddenin ikinci fıkrasında kısa çalışma için öngörülen azami üç aylık süre, altı ay olarak uygulanır; üçüncü fıkrasında öngörülen kısa çalışma ödeneği miktarı % 50 oranında artırılarak ödenir ve kısa çalışma ödeneği olarak yapılan ödemeler, başlangıçta belirlenen işsizlik ödeneği süresinden düşülmez. Bu maddenin yayımı tarihinden önce uygunluk tespiti yapılan kısa çalışma başvurularında süre, işverenin talebi halinde aynı şartlarla ve bu maddede öngörülen süreyi aşmamak kaydıyla uzatılır.
Bu maddede öngörülen ödenek miktarı aynı kalmak kaydıyla, kısa çalışma süresini altı ay daha uzatmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir. Ancak, bu dönemde kısa çalışma ödeneği olarak yapılan ödemeler, başlangıçta belirlenen işsizlik ödeneği süresinden düşülür.”
MADDE 2 – 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 97 nci maddesinin yedinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Sağlık hizmeti sunucuları, sunmuş oldukları hizmetlere ilişkin bir ay içinde düzenledikleri fatura ve eki belgeleri izleyen ayın onbeşine kadar Kuruma teslim ederler. Fatura teslim tarihi; süresi içinde teslim edilen faturalar için teslim edildiği ayın onbeşinci günü, süresi içinde teslim edilmeyen faturalar için ise teslim edildiği ayı takip eden ayın onbeşinci günü olarak kabul edilir. Fatura bedelinin tamamı, fatura teslim tarihinden itibaren, altmış gün içinde, sağlık hizmet sunucularına avans olarak ödenir. Fatura ve eki belgeler, fatura teslim tarihinden itibaren üç ay içinde incelenerek avans hesabı kapatılır. İnceleme süresinin takip eden mali yıla sirayet etmesi durumunda, avans artıkları hakkında 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 35 inci maddesindeki akreditiflere ilişkin hükümler uygulanır.”
MADDE 3 – 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 100 üncü maddesinin dördüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Üçüncü fıkra hükümleri çerçevesinde yetkilendirilen kamu idaresi, yetkilendirildiği hususlarla sınırlı olarak kendi mevzuatında yer alan yetkileri kullanabilir.”
MADDE 4 – 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 102 nci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiş, ikinci fıkrasında yer alan “(a) ve (b) bentlerinde” ibaresi “(b) bendinde” olarak değiştirilmiş ve üçüncü fıkrasında geçen “8 inci,” ibaresinden sonra gelmek üzere “9 uncu,” ibaresi eklenmiştir.
“j) 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre sigortalılığı sona erenlere ilişkin bildirim ile 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesinde yer alan sandıklara, sandık iştirakçiliğinin başlama veya sona ermesine ilişkin bildirimi, süresi içinde ya da Kurumca belirlenen şekle ve usule uygun olarak yapmayanlar veya Kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde anılan ortamda göndermeyenler hakkında, her bir sigortalı veya sandık iştirakçisi için asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanır.”
MADDE 5 – 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“Kuruma yapılan bazı bildirimlerin yeterli sayılması
EK MADDE 1 – İşverenler tarafından 8 inci, 9 uncu ve 11 inci maddelere göre Kuruma yapılan sigortalı ve işyerlerine ilişkin bildirimler; 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunun 3 üncü maddesi, 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 62 nci maddesi, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 48 inci maddesi ve 4857 sayılı İş Kanununun 3 üncü maddesi hükümleri uyarınca Bakanlık ile ilgili bölge müdürlüklerine ve Türkiye İş Kurumuna yapılması gereken bildirimlerin yerine geçer.
Ticaret sicili memurluklarınca işyeri tesciline ilişkin Kuruma yapılan bildirimlerin dışında, ayrıca Bakanlık ilgili bölge müdürlüğüne bildirimde bulunulmaz.
Geçici 20 nci maddede belirtilen sandıklar, Kuruma devir tarihine kadar iştirakçilerinin sandıkla ilgilerinin başlama ve sona ermesine ilişkin bildirimlerini en geç on gün içinde Kuruma yaparlar.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.”
MADDE 6 – 5/5/1983 tarihli ve 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Bakanlık; yetkili sendikanın belirlenmesinde ve istatistiklerin düzenlenmesinde, kendisine gönderilen üyelik ve istifa bildirimleri ile Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan işçi bildirimlerini esas alır.”
MADDE 7 – 4/11/2004 tarihli ve 5253 sayılı Dernekler Kanununun 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“4857 sayılı İş Kanununun 30 uncu maddesi çerçevesinde özürlülerin ve eski hükümlülerin mesleki eğitim ve mesleki rehabilitasyonu, kendi işlerini kurmaları, özürlülerin iş bulmasını sağlayacak destek teknolojilerine ilişkin projeler ile benzeri projelerde bu oran aranmaz.”
MADDE 8 – 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun; 119 uncu maddesine aşağıdaki fıkra, geçici 74 üncü maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“Maliye Bakanlığı, 94 üncü maddeye göre tevkifat yapacaklardan on ve daha az hizmet erbabı çalıştıranlar ile hizmet erbabı çalıştırmayanlara ilişkin olarak beyanname verme süresinden itibaren üç ayı geçmeyecek şekilde, ödeme zamanı belirlemeye yetkilidir.”
“GEÇİCİ MADDE 75 – 31/12/2013 tarihine kadar, 28/2/2008 tarihli ve 5746 sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen Ar-Ge ve destek personelinin, bu çalışmaları karşılığında elde ettikleri ücretleri üzerinden asgari geçim indirimi uygulandıktan sonra hesaplanan gelir vergisinin; doktoralı olanlar için yüzde 90’ı, diğerleri için yüzde 80’i verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden indirilmek suretiyle terkin edilir. Bu süre içerisinde, anılan maddenin bu maddeye aykırı olan hükmü uygulanmaz.”
MADDE 9 – 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 32 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 32/A maddesi eklenmiştir.
“İndirimli kurumlar vergisi
MADDE 32/A – (1) Finans ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar, iş ortaklıkları, taahhüt işleri, 16/7/1997 tarihli ve 4283 sayılı Kanun ile 8/6/1994 tarihli ve 3996 sayılı Kanun kapsamında yapılan yatırımlar ile rödovans sözleşmelerine bağlı olarak yapılan yatırımlar hariç olmak üzere, bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen ve Hazine Müsteşarlığı tarafından teşvik belgesine bağlanan yatırımlardan elde edilen kazançlar, yatırımın kısmen veya tamamen işletilmesine başlanılan hesap döneminden itibaren yatırıma katkı tutarına ulaşıncaya kadar indirimli oranlar üzerinden kurumlar vergisine tabi tutulur.
(2) Bu maddenin uygulamasında yatırıma katkı tutarı, indirimli kurumlar vergisi uygulanmak suretiyle tahsilinden vazgeçilen vergi yoluyla yatırımların Devletçe karşılanacak tutarını, bu tutarın yapılan toplam yatırıma bölünmesi suretiyle bulunacak oran ise yatırıma katkı oranını ifade eder. Bakanlar Kurulu;
a) İstatistikî bölge birimleri sınıflandırması ile kişi başına düşen milli gelir ve sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeylerini dikkate almak suretiyle illeri gruplandırmaya ve gruplar itibarıyla teşvik edilecek sektörleri ve bunlara ilişkin yatırım ve istihdam büyüklüklerini belirlemeye,
b) Her bir il grubu için yatırıma katkı oranını % 25’i, yatırım tutarı 50 milyon Türk Lirasını aşan büyük ölçekli yatırımlarda ise % 45’i geçmemek üzere belirlemeye, kurumlar vergisi oranını % 90’a kadar indirimli uygulatmaya,
c) Yatırım harcamaları içindeki arsa, bina, kullanılmış makine, yedek parça, yazılım, patent, lisans ve know-how bedeli gibi harcamaların oranlarını ayrı ayrı veya topluca sınırlandırmaya,
yetkilidir.
(3) İkinci fıkraya göre yatırıma katkı ve vergi oranı farklı illerde aynı mükellef tarafından yapılan yatırımlarda, toplam yatırımın her bir ile isabet eden oranına göre ilgili ilin yatırıma katkı oranı ve indirimli vergi oranı uygulanır.
(4) Tevsi yatırımlarda, elde edilen kazancın işletme bütünlüğü çerçevesinde ayrı hesaplarda izlenmek suretiyle tespit edilebilmesi halinde, indirimli oran bu kazanca uygulanır. Kazancın ayrı bir şekilde tespit edilememesi halinde ise indirimli oran uygulanacak kazanç, yapılan tevsi yatırım tutarının, dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarına (devam eden yatırımlara ait tutarlar da dahil) oranlanması suretiyle belirlenir. Bu hesaplama sırasında işletme aktifinde yer alan sabit kıymetlerin kayıtlı değeri, yeniden değerlenmiş tutarları ile dikkate alınır. İndirimli oran uygulamasına yatırımın kısmen veya tamamen faaliyete geçtiği geçici vergi döneminde başlanır.
(5) Hesap dönemi itibarıyla ikinci fıkrada belirtilen şartların sağlanamadığının tespit edilmesi halinde, söz konusu vergilendirme döneminde indirimli vergi oranı uygulanması nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmemiş vergiler, vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın gecikme faiziyle birlikte tahsil olunur.
(6) Yatırımın faaliyete geçmesinden önce devri halinde, devralan kurum, aynı koşulları yerine getirmek kaydıyla indirimli vergi oranından yararlanır.
(7) Yatırımın kısmen veya tamamen faaliyete geçmesinden sonra devri halinde indirimli vergi oranından devir tarihine kadar devreden, devir tarihinden sonra ise devralan, aynı koşulları yerine getirmek kaydıyla yatırıma katkı tutarının kalan kısmı için yararlanır.
(8) Bu madde gelir vergisi mükellefleri hakkında da uygulanır.
(9) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
MADDE 10 – 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 3 – (1) Bu Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen fonlardan, katılımcıları ya da kurucuları tam mükellef gerçek kişi veya kurum olmayanların portföylerini yöneten ve Sermaye Piyasası Kurulunun izniyle kurulan portföy yönetim şirketleri, geçici 1 inci maddenin üçüncü fıkrasının uygulanması yönünden bu fonların iş merkezi olarak değerlendirilmez, daimi temsilcileri sayılır.
GEÇİCİ MADDE 4 – (1) Münhasıran tekstil, konfeksiyon ve hazır giyim, deri ve deri mamulleri sektörlerinde faaliyette bulunanlardan üretim tesislerini Bakanlar Kurulunca belirlenen illere 31/12/2010 tarihine kadar nakleden ve asgari 50 kişilik istihdam sağlayan mükelleflerin, bu illerdeki işletmelerinden sağladıkları kazançlar için nakil tarihini izleyen hesap döneminden itibaren beş yıl süreyle kurumlar vergisi oranını % 75′i geçmemek üzere indirimli uygulatmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir. Bu madde hükmünden gelir vergisi mükellefleri de yararlanır. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
MADDE 11 – 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 12 nci maddesinin (1) numaralı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“1. Bir teslimin ihracat teslimi sayılabilmesi için aşağıdaki şartlar yerine getirilmiş olmalıdır:
a) Teslim yurt dışındaki bir müşteriye veya bir serbest bölgedeki alıcıya ya da yetkili gümrük antreposu işleticisine yapılmalı veya mallar yetkili gümrük antreposu işleticisine tevdi edilmelidir.
b) Teslim konusu mal Türkiye Cumhuriyeti gümrük bölgesinden çıkarak bir dış ülkeye veya bir serbest bölgeye vasıl olmalı ya da yetkili gümrük antreposuna konulmalıdır. Teslim konusu malın ihraç edilmeden önce yurt dışındaki alıcı adına hareket eden yurt içindeki firmalar veya bizzat alıcı tarafından işlenmesi veya herhangi bir şekilde değerlendirilmesi durumu değiştirmez.
Yetkili gümrük antrepoları ile buralarda düzenlenmesi zorunlu belgeleri belirlemeye, konulacak malın cinsi ve miktarı ile bunların antrepoda bekleme sürelerine ilişkin olarak sınırlama getirmeye, Gümrük Müsteşarlığının görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığı yetkilidir.
Yetkili gümrük antrepolarının işleyişine ilişkin olarak bu fıkra uyarınca belirlenen esaslara uyulmaması halinde ziyaa uğratılan vergi, buna ilişkin olarak kesilecek ceza ve hesaplanacak gecikme faizinin ödenmesinden katma değer vergisi iadesi alanla birlikte antrepo işleticisi de müteselsilen sorumludur.”
MADDE 12 – 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 29 uncu maddesinin (2) numaralı fıkrasının sonunda yer alan “Yılı içinde mahsuben iade edilemeyen vergi nakden iade edilir. Bakanlar Kurulu, vergi nispeti indirilen mal ve hizmet grupları ile sektörler itibarıyla, amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisinin iade hakkını kaldırmaya; Maliye Bakanlığı, bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.” ibaresi “Yılı içinde mahsuben iade edilemeyen vergi izleyen yıl içinde talep edilmesi şartıyla nakden veya mükellefin yukarıda sayılan borçlarına mahsuben iade edilir. Bakanlar Kurulu, vergi nispeti indirilen mal ve hizmet grupları ile sektörler itibarıyla, iade hakkını kısmen veya tamamen ya da amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisi ile sınırlı olmak üzere kaldırmaya; Maliye Bakanlığı, bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 13 – 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun eki (I) sayılı Listenin (B) cetvelinde yer alan bazı mallara ilişkin özel tüketim vergisi, bu Kanuna ekli (1) sayılı cetvelde karşılarında gösterildiği tutarlarda tespit edilmiş, aynı (I) sayılı Listenin (B) cetveline, bu Kanuna ekli (2) sayılı cetvelde yer alan G.T.İ.P. numaralı mallar, vergi tutarları ile birlikte eklenmiştir.
MADDE 14 – 13/7/1956 tarihli ve 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 39 uncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, aynı fıkraya aşağıdaki bent eklenmiş ve maddenin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“c) Kablolu, kablosuz ve mobil internet servis sağlayıcılığı hizmeti % 5,
d) (a), (b) ve (c) bentleri kapsamına girmeyen diğer telekomünikasyon hizmetleri %15,”
“Birinci fıkranın (a), (b), (c) ve (d) bentlerinde yer alan hizmetlerin birlikte veya birbiriyle bağlantılı olarak verilmesi halinde, her hizmet tabi olduğu oran üzerinden vergilendirilir. Bakanlar Kurulu, % 25 ve % 15 oranlarını ayrı ayrı veya birlikte % 5’e, % 5 oranını ise sıfıra kadar indirmeye ve bu oranları kanuni oranlarına kadar artırmaya yetkilidir.”
MADDE 15 – 1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (1) sayılı tablonun “IV- Makbuzlar ve diğer kağıtlar” başlıklı bölümünün ikinci fıkrasının sonuna aşağıdaki bent eklenmiştir.
“f) Elektronik ortamda birlikte verilen muhtasar
beyanname ve sigorta prim bildirgesinden
sadece muhtasar beyanname için 20 TL”
MADDE 16 – 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 63 üncü maddesinin ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Kat irtifaklı gayrimenkul devir ve iktisaplarında harç, devir ve iktisap bedelinin tamamı üzerinden hesaplanır.”
MADDE 17 – 492 sayılı Harçlar Kanununun (4) sayılı tarifesinin “I-Tapu işlemleri” başlıklı bölümünün 12 numaralı fıkrası, 13 numaralı fıkrasının (a) ve (c) bentleri ile 20 numaralı fıkrasının (e) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“12. Satış vaadi sözleşmeleri ile irtifak hakkı tesisi vaadi sözleşmelerinin tapu siciline şerhinde, sözleşmede yazılı bedel üzerinden (Bu bedel, sözleşmeye konu gayrimenkulün emlak vergisi değerinden az, emlak vergisi değerinin iki katından çok olamaz) bedelsiz olanlarında emlak vergisi değeri üzerinden (Binde 5,4)”
“a) Arsa ve arazi üzerine inşa olunacak bina vesair
tesislerin tescilinde (Her bir bağımsız bölüm vesair tesis için) 100 TL
Bayındırlık ve İskan Bakanlığının görüşü alınarak Maliye
Bakanlığınca tespit ve ilan edilmiş bulunan sosyal mesken,
işçi evleri ve bunlardan daha düşük nitelikteki meskenlerin
tescilinde (Her bir bağımsız bölüm için) 50 TL
Tapu siciline tescil yapılmaması halinde de bu harcın tahsili aynı esaslar dahilinde yürütülür.”
“c) (a) fıkrası dışında kalan her nevi cins ve kayıt tashihinde (her bir işlem için) 50 TL”
“e) Gayrimenkul üzerine irtifak hakkı tesis ve devrinde
(634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununa göre yapılan kat
irtifakları hariç olmak üzere) tesis ve devir için ödenen
bedel (Bu bedel, üzerinde hak tesis edilen gayrimenkulün
emlak vergisi değerinin iki katından çok olamaz) üzerinden
devir alan için (Binde 15)”
MADDE 18 – 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 2 – 31/12/2009 tarihine kadar, üzerinde yazılı keşide tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.”
MADDE 19 –2/7/1992 tarihli ve 3835 sayılı Ahıska Türklerinin Türkiye’ye Kabulü ve İskanına Dair Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 1 – 1/1/2009 tarihinden önce ikamet tezkeresi almak suretiyle Türkiye’de ikamet eden Ahıska Türklerine bu maddenin yürürlüğünden itibaren 3 ay içinde müracaat etmeleri halinde; milli güvenlik açısından sakıncası olmamak şartıyla, 11/2/1964 tarihli ve 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu ve diğer ilgili mevzuatta öngörülen şartlar aranmaksızın, başvuru tarihinden itibaren 6 ay içinde Türk vatandaşlığına alınarak çifte vatandaşlık statüsü sağlanır. Çifte vatandaşlık statüsü sağlananlar, Bakanlar Kurulunca belirlenen yerlerde iskân edilirler.”
MADDE 20 – 5/5/2005 tarihli ve 5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (j) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiş ve mevcut (k) bendi (l) bendi olarak teselsül ettirilmiştir.
“k) 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu kapsamındaki kamu idarelerine verilmesi gereken her türlü beyanname, bildirge ve benzeri belgeleri, bu idarelerin mevzuatı gereğince elektronik ortamda bunlar adına almak.”
MADDE 21 – 5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 29 uncu maddesinin üçüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“Gelir İdaresi grup müdürü, vergi dairesi müdürü, müdür, vergi dairesi müdür yardımcısı ve müdür yardımcısı kadrolarına atanacakların, yapılacak yazılı ve sözlü sınavlardan ayrı ayrı yüz tam puan üzerinden en az yetmiş puan almaları şarttır. Şu kadar ki, Devlet gelir uzmanlığına atandıktan sonra bu unvanda en az beş yıl hizmeti bulunanlar sınava tabi tutulmadan müdür olarak atanabilirler. Bu sınavlara katılacak personelin belirlenmesi ile sınavlara ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
Vergi dairesi müdürleri, müdürler ve bunların yardımcıları ile vergi denetmenleri yer değiştirme suretiyle atamaya tabi olup, buna ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.”
MADDE 22 – 12/4/2000 tarihli ve 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun geçici 7 nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“1/1/2005 tarihinden önce kesinleşen imar planlarında küçük sanayi sitesi olarak ayrılan veya aynı tarihten önce, Bakanlık tarafından onaylanan ve yatırım programına alınan OSB’lerin bulunduğu alanlardaki mera vasıflı taşınmazlar hakkında; ilgili kamu idarelerince daha önce yapılan kamulaştırma ve diğer işlemler, tezyidi bedel dahil kamulaştırma, faiz ve diğer bedellerin ödenmesi kaydıyla geçerli kabul edilir, bu işlemlere dayanılarak ilgili gerçek ve tüzel kişiler adına tapuda yapılan tesciller korunur, mülkiyete yönelik Hazinece dava açılmaz, açılmış davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda bu taşınmazların mera olarak sınırlandırılmasına ve özel sicile yazılmasına dair verilen ve kesinleşen mahkeme kararları uygulanmaz ve bu kararlar uyarınca tapu kütüklerine konulan şerhler terkin edilir.”
MADDE 23 – 29/6/2001 tarihli ve 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“EK MADDE 3 – 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 32/A maddesi kapsamındaki yatırımlarla ilgili olarak talep edilen taşınmazın bulunduğu ilçenin mülki sınırları içindeki organize sanayi veya endüstri bölgelerinde bu yatırımlar için tahsis edilebilecek boş parsel bulunmaması, gerçekleştirilecek yatırımın toplam tutarının, talep edilen taşınmazların maliki idarelerce takdir edilecek rayiç değerinin tarım ve hayvancılık yatırımları için bir, turizm yatırımları için iki, diğer yatırımlar için üç katından az olmaması kaydıyla; Hazineye, özel bütçeli idarelere, il özel idarelerine veya belediyelere ait arazi veya arsaların üzerinde kırkdokuz yıl süreli bağımsız ve sürekli nitelikli irtifak hakkı tesis edilebilir. 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununa tabi alanlar hariç olmak üzere, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunması nedeniyle irtifak hakkı tesis edilemeyen taşınmazlar üzerinde ise aynı şartlarla kırkdokuz yıl süreli kullanma izni verilebilir.
Yatırımcılar lehine tesis edilecek irtifak hakkı veya kullanma izinlerinde ilk yıl bedeli, yatırım konusu taşınmazın emlak vergi değerinin yüzde üçüdür.
İrtifak hakkı veya kullanma izni verilenlerden ayrıca hasılat payı alınmaz.
İrtifak hakkı tesis edilecek veya kullanma izni verilecek taşınmazlar üzerindeki kamuya ait ve ihtiyaç dışı bina ve müştemilat ile üzerinde henüz faaliyete geçmemiş yatırım bulunan arazi veya arsalar da bu kapsamda değerlendirilir.
İrtifak hakkı tesis edilecek veya kullanma izni verilecek taşınmazlardan imar planı bulunmayanların planları ile uygulama projeleri, bedelsiz olarak verilen ön izin süresi içinde yapılır. Ön izin süresi iki yılı geçemez.
İstihdam edilecek işçi sayısına, yatırım konusu işletmenin faaliyete geçtiği tarihten itibaren beş yıl süreyle uyulması zorunludur.
Yatırımcının bu madde kapsamında belirlenen şartlara uymadığının veya mücbir sebepler hariç öngörülen sürede yatırımın tamamlanmadığının tespiti halinde, herhangi bir yargı kararı aranmaksızın irtifak hakkı veya kullanma izni iptal edilir. Bu durumda taşınmaz üzerindeki tüm yapı ve tesisler sağlam ve işler durumda tazminat veya bedel ödenmeksizin taşınmaz maliki idareye intikal eder ve bundan dolayı hak lehtarı veya üçüncü kişilerce herhangi bir hak ve talepte bulunulamaz. Ancak, öngörülen sürede yatırımın en az yüzde ellisinin gerçekleştirilmesine rağmen yatırımın tamamlanmaması veya öngörülen istihdam sayısına yüzde onu aşan oranda uyulmaması halinde ise irtifak hakkı veya kullanma izni bedelleri için sağlanan indirimler iptal edilir ve iptal tarihinden itibaren ayrıca hasılat payı alınır.
İrtifak hakkı veya kullanma izni süresinin sonunda makine, teçhizat ve demirbaşlar hariç diğer yapı ve tesisler taşınmaz maliki idareye intikal eder, yatırımcının talep etmesi halinde ise genel hükümlere göre doğrudan irtifak hakkı tesis edilir veya kullanma izni verilir.
Hazineye ait taşınmazlar; tarım ve hayvancılık yatırımları hariç olmak üzere, birinci fıkra kapsamında en az ellimilyon ABD Doları karşılığı Türk Lirası tutarında, en az yüz kişiye istihdam sağlayacak şekilde ve taşınmazın rayiç değerinin en az üç katı tutarında yatırım yapacaklara, 492 sayılı Harçlar Kanununun 63 üncü maddesinde yer alan harca esas değer üzerinden doğrudan satılabilir. Bu yerlerin amacı dışında kullanılmayacağına dair tapu kütüğüne şerh konulur.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye ve ikinci fıkrada belirtilen bedeli Bakanlar Kurulunca belirlenecek bölgeler itibarıyla farklılaştırmaya ve sıfıra kadar indirmeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
MADDE 24 – 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 11 – 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca sit alanı ilan edilmesi nedeniyle kesin inşaat yasağı getirilen alanlarda kalan taşınmazlar için bu maddenin yayımı tarihinden önce düzenlenmiş olup 31/12/2011 tarihine kadar kullanılmayan veya kısmen kullanılan belgeler iptal edilir ve yenisi düzenlenmez.”
MADDE 25 – 28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 19 – Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğünün 2009 yılı finansman açığının karşılanmasını teminen Hazineden olan görev zararı alacaklarına ve ödenmemiş sermayesine mahsuben Müsteşarlıkça Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğüne Özel Tertip Devlet İç Borçlanma Senedi ihraç edilebilir. Bu kapsamda ihraç edilecek Özel Tertip Devlet İç Borçlanma senetleri için, Müsteşarlık Bütçesinin ilgili tertiplerine 1 milyar Türk Lirasına kadar ödenek eklemeye Maliye Bakanı yetkilidir.”
MADDE 26 – 29/5/1986 tarihli ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununun 4 üncü maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Bu maddenin (d) bendinde yer alan gelirler hakkında 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 17 nci maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesi hükmü uygulanmaz. Bu gelirler tahsilatın yapıldığı ayı takip eden ayın sonuna kadar vergi daireleri ve muhasebe birimleri tarafından Maliye Bakanlığınca belirlenen esaslara göre, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdindeki Fon hesabına aktarılır.”
MADDE 27 – 10/10/1984 tarihli ve 3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“Ekonomi Koordinasyon Kurulu:
EK MADDE 9 – Ekonomi Koordinasyon Kurulu, Başbakanın belirleyeceği bakanlardan oluşur. Kurul üyesi Başbakan Yardımcısı, Kurula başkanlık eder.
Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantılarına konuyla ilgili bakanlar ve kamu görevlileri ile özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerin temsilcileri davet edilebilir.
Ekonomi Koordinasyon Kurulunun görevleri şunlardır:
a) Ekonomik istikrarla ilgili gelişmeleri izlemek ve değerlendirmek.
b) Para, kredi, finans, maliye, borçlanma, gelirler ve diğer ekonomi politikaları ile plan ve programların tespitinde, uygulanmasında ve güncelleştirilmesinde koordinasyonu sağlamak.
c) Küresel ve ulusal ekonomi ile ilgili gelişmeleri izlemek, değerlendirmek, gerektiğinde araştırmalar yapmak veya yaptırmak.
ç) Ekonomik güvenlik ve ekonomik savunmaya ilişkin ilke ve esasların tespitinde, uygulanmasında ve güncelleştirilmesinde koordinasyonu sağlamak.
d) Gerektiğinde, gelir azaltıcı veya harcama artırıcı önerileri değerlendirmek, uygun görülenler hakkında etki analizlerini yapmak veya yaptırmak.
e) Devlet yardımları politikalarının tespitinde, uygulanmasında ve güncelleştirilmesinde koordinasyonu sağlamak.
f) Kurul kararlarının uygulama süreçlerini izlemek, değerlendirmek; sonuçları ilgili bakanlık, kamu kurum ve kuruluşlarına bildirmek ve Başbakana sunmak.
Ekonomi Koordinasyon Kurulunun çalışma usul ve esasları, Kurulda temsil edilecek kamu ve özel sektör kurum ve kuruluşları ile sekreterya hizmetlerine ilişkin hususlar yönetmelikle belirlenir.
Kurul, görev alanına giren konularla ilgili her türlü bilgi ve veriyi, bakanlıklar ve kamu kurum ve kuruluşlarından isteme yetkisine sahiptir.”
MADDE 28 – 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 65 inci maddesi, başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Baro keseneği:
MADDE 65 – Baro keseneğinin yıllık miktarı, genel kurulca belirlenir ve her yılın ocak ve temmuz aylarında iki eşit taksitte ödenir. Vadesinde ödenmeyen keseneğe T.C. Merkez Bankası reeskont işlemlerinde uygulanan faiz oranında yıllık temerrüt faizi uygulanır.
Avukatlık Kanununun 72 ve 73 üncü madde hükümleri saklıdır.”
MADDE 29 – 1136 sayılı Avukatlık Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 22 – Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmemiş baro keseneği borcunun tamamının, bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde ödenmesi halinde, işlemiş faiz borcu silinir. Baro keseneğinin ödenmemesine bağlı olarak yürütülen levhadan ve sicilden silme işlemleri, altı ay süreyle durdurulur.”
MADDE 30 – 29/1/2004 tarihli ve 5084 sayılı Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 3 – Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte bedelsiz irtifak hakkı tesis edilmek veya kullanma izni verilmek amacıyla ilana çıkılmış ancak, işlemleri tamamlanmamış taşınmazlar hakkında, mülga 5 inci madde hükümleri uygulanır. Mülga 5 inci madde kapsamında bedelsiz irtifak hakkı tesis edilen veya kullanma izni verilen taşınmazlar hakkında söz konusu hükümlerin uygulanmasına devam edilir.”
MADDE 31 – 18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 16 – Üyelerin oda ve borsalara, oda ve borsaların da Birliğe ödenmiş aidat borçlarına ait gecikme zamlarının tamamı ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde üyelerin oda ve borsalara, oda ve borsaların Birliğe olan aidat borçlarının tamamının ödenmesi halinde, bu borçlara ait gecikme zamları silinir.”
MADDE 32 – (1) 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun geçici 7 nci maddesinin birinci fıkrasındaki “bu maddenin yürürlük tarihinden önceki altı aylık dönemde” ibaresi “bu maddenin yürürlük tarihinden önceki altı aya veya 2008 yılı Aralık ve 2009 yılı Ocak aylarına ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumuna verilen” şeklinde ve “bir yıl” ibaresi “iki yıl” olarak değiştirilmiştir.
(2) 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun:
a) 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine “meslek liselerinde okumakta iken veya yüksek öğrenimleri sırasında zorunlu staja tabi tutulan öğrenciler” ibaresinden sonra gelmek üzere “ile 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 46 ncı maddesine tabi olarak kısmi zamanlı çalıştırılan öğrencilerden aylık prime esas kazanç tutarı, 82 nci maddeye göre belirlenen günlük prime esas kazanç alt sınırının otuz katından fazla olmayanlar” ibaresi eklenmiştir.
b) 93 üncü maddesinin birinci fıkrasına, “Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedilir.” ibaresi eklenmiştir.
c) Geçici 14 üncü maddesine “2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa göre yaşlılık aylığı almakta iken çalışmaya başlayanların aylıkları kesilmez ve bunlar hakkında da bu maddenin sosyal güvenlik destek primi alınmasına ilişkin hükümleri uygulanır.” fıkrası eklenmiştir.
(3) 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasına “merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri,” ibaresinden sonra gelmek üzere “sosyal güvenlik kurumları,” ibaresi eklenmiştir.
(4) 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 18 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendine “Mevzuattan veya sözleşmeden doğan haklarını takip” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya yükümlülüklerini yerine getirmek” ibaresi eklenmiştir.
(5) 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 99 uncu maddesinde yer alan “Muhtasar beyannamenin şekil, içerik ve eklerini belirlemeye” ibaresi “Muhtasar beyannamenin şekil, içerik ve ekleri ile üçer aylık verilen beyannamelerin dönemini aylık olarak belirlemeye” şeklinde değiştirilmiştir.
(6) 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde yer alan “Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü.” ibaresi “Şans oyunları lisans veya işletim hakkının hasılatın belli oranında hesaplanan pay karşılığında verilmesi halinde bu hakkı devralan kurumlar hariç olmak üzere, 14/3/2007 tarihli ve 5602 sayılı Şans Oyunları Hasılatından Alınan Vergi, Fon ve Payların Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinde tanımlanan ilgili kurum ve kuruluşlar.” şeklinde değiştirilmiştir.
(7) 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun geçici 17 nci maddesinde yer alan “31/12/2008” ibaresi “31/12/2010” olarak değiştirilmiştir.
(8) 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının (t) bendinde yer alan “Emeklilik yatırım fonlarının,” ibaresi “Emeklilik yatırım fonlarının, menkul kıymet yatırım fonlarının ve menkul kıymet yatırım ortaklıklarının,” şeklinde değiştirilmiştir.
(9) 492 sayılı Harçlar Kanununun mükerrer 138 inci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “maktu harçları yarısına kadar, nispi harçları ise bu fıkra ile artırılmadan önceki seviyelerine indirmeye,” ibaresi “maktu harçları yarısına, nispi harçları ise Kanunla belirlenen oranların onda birine kadar indirmeye,” şeklinde değiştirilmiştir.
(10) 14/3/2007 tarihli ve 5602 sayılı Şans Oyunları Hasılatından Alınan Vergi, Fon ve Payların Düzenlenmesi Hakkında Kanunun;
a) 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde yer alan “hesaplanan ödenecek ikramiyeler” ibaresi “hesaplanan ve süresi içinde iştirakçilere ödenen ikramiyeler” şeklinde değiştirilmiştir.
b) 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “talebi ve” ibaresi “talebi veya” olarak değiştirilmiştir.
c) 8 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “saymanlığına” ibaresi “muhasebe birimi hesabına” şeklinde değiştirilmiştir.
(11) 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun;
a) 106 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “anlaşılan 5.000.000 liraya kadar (5.000.000 lira dahil)” ibaresi “anlaşılan ve 213 sayılı Kanun kapsamına giren amme alacaklarında 10 Türk Lirasına (10 Türk Lirası dahil), diğer amme alacaklarında 20 Türk Lirasına (20 Türk Lirası dahil) kadar” şeklinde, “Bakanlar Kurulu, bu miktarı on katına” ibaresi “Bakanlar Kurulu, bu tutarları topluca veya ayrı ayrı on katına” şeklinde değiştirilmiştir.
b) 107 nci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan “tahsile yönelik bilgilerin verilmesi sırrın ifşaı sayılmaz.” ibaresi “tahsile yönelik bilgilerin ve 22/A maddesine göre borcun olmadığına dair belgeyi arama zorunluluğu getirilen kurum ve kuruluşlara, ödeme ve işleme taraf olanlara ilişkin borç bilgilerinin verilmesi sırrın ifşaı sayılmaz; bu kurum ve kuruluşlarda vazifeli bulunan kimseler edindikleri bilgileri ifşa ettikleri takdirde birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılırlar.” şeklinde değiştirilmiştir.
(12) 5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun;
a) 18 inci maddesinin (c) bendindeki “Başkanlığı” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya Başkanlığın görev alanı ile ilgili işlemlerden dolayı Bakanlık husumetiyle açılan idarî davalarla sınırlı olmak üzere Bakanlığı” ibaresi eklenmiştir.
b) 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “bu işlemler ile diğer işlemlerinden dolayı idarî yargı mercileri nezdinde yaratılan ihtilaflarla ilgili olarak bu merciler nezdinde talep ve savunmalarda bulunmak” ibaresi “bu işlemler ile personel atama, disiplin, terfi, sicil, harcırah ve benzeri özlük işlemlerinden dolayı idarî yargı mercileri nezdinde yaratılan ihtilaflarla ilgili olarak bu merciler nezdinde talep ve savunmalarda bulunmak” şeklinde değiştirilmiştir.
c) 29 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Yapılacak yeterlik sınavında başarılı olanlar vergi denetmenliğine atanırlar.” cümlesi “Yapılacak yeterlik sınavında başarılı olanlar vergi denetmenliğine, başarılı olamayanlar ise derecelerine uygun memur kadrosuna atanırlar.” şeklinde; üçüncü fıkrasında yer alan “Yapılacak yeterlik sınavında başarılı olanlar durumlarına uygun Devlet gelir uzmanlığı, vergi istihbarat uzmanlığı veya gelir uzmanlığına atanırlar.” cümlesi “Yapılacak yeterlik sınavında başarılı olanlar durumlarına uygun Devlet gelir uzmanlığı, gelir uzmanlığı veya vergi istihbarat uzmanlığına, başarılı olamayanlar ise derecelerine uygun memur kadrosuna atanırlar.” şeklinde değiştirilmiştir.
(13) 5084 sayılı Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 3 üncü, 4 üncü ve 6 ncı maddelerinin birinci fıkralarında yer alan “31.12.2008” ibareleri “31/12/2009” şeklinde değiştirilmiş, 7 nci maddesinin (h) bendinde yer alan “31/12/2007” ibaresinden önce gelmek üzere “31/12/2004 tarihine kadar tamamlananlar için 31/12/2009 tarihine kadar,” ibaresi eklenmiştir.
(14) 25/4/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 45 inci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “kurumların” ibaresi “kurumlar ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu çerçevesinde faaliyette bulunan bankaların” şeklinde değiştirilmiştir.
(15) 13/10/1983 tarihli ve 2919 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği Teşkilat Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan “raportörler” ibaresi “uzmanlar” olarak değiştirilmiştir.
(16) 5084 sayılı Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 5 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
(17) 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun;
a) 4 üncü maddesinin son fıkrasında yer alan “organize hayvancılık yapacaklar ile kamu kurum ve kuruluşlarına,” ibaresi ve “üzerinde en az onmilyon ABD Doları karşılığı Türk Lirası tutarında ve en az elli kişi istihdam sağlayacak yatırım yapacaklara,” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
b) 6 ncı maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
(18) 492 sayılı Harçlar Kanununun (4) sayılı tarifesinin sonunda yer alan “Bu tarifenin 13 numaralı bendinin (a) ve (c) fıkralarında belirtilen işlemlerden emlâk vergisi bildirimi verilmesini gerektirenlerin 1319 sayılı Emlâk Vergisi Kanununda yazılı bildirim verme süresi sonuna kadar tapuda gösterilmemesi halinde harç % 50 fazlasıyla alınır.” hükmü yürürlükten kaldırılmıştır.
(19) 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 711 inci maddesinin üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
GEÇİCİ MADDE 1 – Menkul kıymet yatırım fonlarının sermaye piyasalarında yaptıkları işlemlerle ilgili olarak, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemler için banka ve sigorta muameleleri vergisi tarhiyatı yapılmaz, daha önce yapılan tarhiyatlardan vazgeçilir, tahakkuk eden tutarlar terkin edilir. Tahsil edilmiş tutarlar red ve iade edilmez.
GEÇİCİ MADDE 2 – İlgili trafik sicilinde adlarına kayıt ve tescilli bulunan, model yılı 1979 veya daha eski olan motorlu taşıtlarını; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 30/6/2010 tarihine kadar ilgili yönetmelik hükümleri gereğince kayıt ve tescillerinin silinmesi ve hurdaya çıkarılması suretiyle il özel idarelerine bedelsiz olarak teslim edenler adına veya 10/7/2003 tarihli ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanununun 33 üncü maddesinin beşinci fıkrasında düzenlenen uygulama çerçevesinde Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK) Hurda İşletmesi Müdürlüğüne ait hurda müdürlüklerinden herhangi birine teslim eden gerçek ve tüzel kişilerden, yük ve yolcu taşımacılığı dışında bilanço esasına göre defter tutmayı gerektiren başkaca ticari veya mesleki faaliyetten dolayı mükellefiyeti bulunmayanlar adına, hurdaya çıkarılan taşıta ilişkin olarak 31/12/2009 tarihine kadar tahakkuk etmiş ve ödenmemiş olan motorlu taşıtlar vergisi ile bu vergiye ilişkin gecikme zammı, gecikme faizi, vergi cezaları ve 31/12/2008 tarihine kadar tescil plakasına kesilen idari para cezaları terkin edilir.
Motorlu taşıtlarını noter satış senediyle veya kamu kurum ve kuruluşlarından satın alıp ilgili trafik tescil kuruluşunda adlarına kayıt ve tescil ettirmemiş olan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla yük ve yolcu taşımacılığı dışında bilanço esasına göre defter tutmayı gerektiren başkaca ticari veya mesleki faaliyetten dolayı mükellefiyeti bulunmayan gerçek ve tüzel kişiler, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 31/12/2009 tarihine kadar kayıt ve tescil işlemlerini tamamlayarak bu maddenin öngördüğü diğer şartları da yerine getirmeleri halinde bu madde hükmünden yararlanabilirler.
Bu madde kapsamında trafik tescil kayıtları silinen motorlu taşıtların, adlarına tescil kaydı bulunanlar tarafından ilgili kurumlara teslimi ile il özel idarelerinin bu kapsamda teslim aldıkları hurda taşıtların satışından elde ettikleri kazançlar ve bu faaliyetlerle ilgili olarak yapılan işlemler ve düzenlenen kağıtlar her türlü vergi, resim ve harçtan müstesnadır, bu madde kapsamında yapılan motorlu taşıt teslimlerine ilişkin olarak 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinin (a) bendi hükmü uygulanmaz.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla mevcut olmayan veya herhangi bir nedenle motorlu taşıt vasfını kaybetmiş olup model yılı 1998 ve daha eski olan taşıtların, bu durumlarının kanaat verici belgelerle tevsik edilmesi veya ilgili trafik tescil kuruluşu nezdinde adlarına kayıtlı olanlar tarafından yazılı bildirimde bulunulması halinde, bu taşıtlara ait motorlu taşıtlar vergilerinin 1/4’ünün 31/12/2009 tarihine kadar ödenmesi şartıyla, kalan vergi aslı, gecikme zammı, gecikme faizi, vergi cezaları ve tescil plakasına kesilen idari para cezalarının tamamının tahsilinden vazgeçilir ve ödemeyi müteakip trafik tescil kayıtları silinir. Bu fıkra kapsamında trafik tescil kayıtları silinen motorlu taşıtların daha sonra bulunması veya varlığının tespiti halinde, terkin tarihi itibarıyla trafik tescil kaydı yapılır. Bu takdirde terkin edilen vergi ve diğer amme alacakları ayrıca bir işleme gerek olmaksızın bulundukları veya tespit edildikleri yılın Ocak ayında motorlu taşıtlar vergisi adıyla tahakkuk etmiş sayılır ve Ocak ayının son günü vade tarihi kabul edilerek takip ve tahsil edilir. Bulunan veya varlığı tespit edilen taşıtın noter satış senediyle veya kamu kurum ve kuruluşlarından satın alındığının tevsiki halinde taşıt, satış tarihi itibarıyla alıcı adına tescil edilir ve alıcı adına motorlu taşıtlar vergisi mükellefiyeti tesis edilir.
5/7/2003 tarihinden önce çalınan motorlu taşıtlara ilişkin, çalınma tarihinden bulunma tarihine kadar, henüz bulunmadıysa 5/7/2003 tarihine kadar olan vergilendirme dönemlerine ait olup bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmemiş olan motorlu taşıtlar vergisi ile bu vergiye ilişkin gecikme zammı, gecikme faizi, vergi cezaları ve tescil plakasına kesilen idari para cezaları terkin edilir.
13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 20 nci maddesinin, 21/5/1997 tarihli ve 4262 sayılı Kanunun 2 nci maddesi ile değiştirilen (d) bendinin yürürlük tarihinden önce, noterler vasıtasıyla satışı yapılan motorlu taşıtlar için, noter satış senedinin düzenlendiği tarihten sonra satıcılar adına tahakkuk eden motorlu taşıtlar vergileri, gecikme zamları, gecikme faizleri ile vergi cezaları, taşıtın 31/12/2009 tarihine kadar alıcısı adına tescili kaydıyla, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununda belirtilen düzeltme zamanaşımı hükümlerine tabi olmaksızın düzeltilir. Motorlu taşıtlar vergisinde düzeltme yapılan bu taşıtlarla ilgili olarak 31/12/2003 tarihinden önce tescil plakasına kesilen idari para cezalarının tahsilinden vazgeçilir. Bu fıkra kapsamına giren amme alacaklarına karşılık bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tahsil edilmiş tutarlar red ve iade edilmez. Bu hüküm, bu fıkra kapsamına giren taşıtlardan, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce alıcısı adına tescil edilmiş olanlar için de uygulanır.
Bu madde hükmünden gerçeğe aykırı bildirimde bulunmak suretiyle yararlananlar, bu fiilleri başkaca bir suç teşkil etmediği takdirde 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 206 ncı maddesi gereğince, il özel idareleri ve MKEK Hurda İşletmesi Müdürlüğünce bu madde hükmüne göre teslim alınan taşıtları, taşıt vasfını kaybettirecek şekilde kullanılamaz hale getirmeyenler ile bu hususa ilişkin gerekli tedbirleri almayanlar aynı Kanunun 257 nci maddesi gereğince cezalandırılır.
Bu madde kapsamında tescil kayıtları silinen motorlu taşıtlara ait daha önce ödenmiş olan motorlu taşıtlar vergisi ile buna ilişkin gecikme zammı, gecikme faizi, vergi cezaları ve idari para cezaları red ve iade edilmez. Tescil kayıtları silinen bu taşıtlar üzerine 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tatbik edilmiş olan hacizler kaldırılır.
Dördüncü fıkra gereğince trafik tescil kayıtları silinecek taşıtların, motorlu taşıt vasfını kaybettikleri haller ile mevcut olmadıklarının kabul edileceği durumları tespite ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye, İçişleri ve Maliye bakanlıkları müştereken yetkilidir.
GEÇİCİ MADDE 3 – 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (II) sayılı listede yer alan ve 1/8/2002 – 21/7/2005 tarihleri arasında 87.03 G.T.İ.P. numarasından özel tüketim vergisi beyan edilmesi gerekirken 87.04 G.T.İ.P. numarasından özel tüketim vergisi beyan edilen araçlarla ilgili olarak, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemler için özel tüketim vergisi tarhiyatı yapılmaz, daha önce yapılan tarhiyatlardan vazgeçilir, tahakkuk eden tutarlar terkin edilir. Tahsil edilmiş tutarlar red ve iade edilmez.
GEÇİCİ MADDE 4 – Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce yeterlik sınavına giren vergi denetmen yardımcılarından, yapılan bu sınavlarda başarılı olamayan ve halen Gelir İdaresi Başkanlığı kadrolarında görev yapanlar, bu Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren altı aydan az olmamak üzere Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenecek tarihte bir defaya mahsus olmak üzere düzenlenecek yeterlik sınavına çağrılırlar. Yapılan yeterlik sınavına girenlerden başarılı olanlar vergi denetmenliğine, başarılı olamayanlar ise derecelerine uygun memur kadrosuna atanırlar.
Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce yapılan gelir uzmanlığı özel sınavlarının birinde aldığı not daha sonra yapılan sınavda geçerli sayılarak gelir uzmanlığı kadrolarına atanmış olanların bu atamaları kazanılmış hak olarak kabul edilir ve bu gerekçe ile atamalarının iptaline yönelik işlem yapılmaz.
GEÇİCİ MADDE 5 – 7/6/2005 tarihli ve 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu kapsamındaki üyelerin odalara, odaların Birliğe olan ödenmemiş aidat borçlarına ait gecikme zammının tamamı ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde üyelerin odalara, odaların Birliğe olan aidat borçlarının tamamının ödenmesi halinde bu borçlara ait gecikme zamları silinir.
GEÇİCİ MADDE 6 – Bu Kanunla 492 sayılı Harçlar Kanununun (4) sayılı tarifesinin “I-Tapu İşlemleri” başlıklı bölümünün (13) numaralı fıkrasının (a) ve (c) bentlerinde yapılan değişiklik ile aynı tarifenin sonunda yer alan hükmün kaldırılmasına yönelik düzenleme, bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce; cins tashihi yapılmamış arsa ve arazi üzerine inşa olunan bina vesair tesislerin tescili ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığının görüşü alınarak Maliye Bakanlığınca tespit ve ilan edilmiş bulunan sosyal mesken, işçi evleri ve bunlardan daha düşük nitelikteki meskenlerin tescilinde ve bunların dışında kalan her nevi cins ve kayıt tashihinde de uygulanır ve ayrıca vergi cezası ve gecikme faizi aranmaz. Ancak, bu Kanunun yayımı tarihinden önce tahsil edilmiş tutarlar iade edilmez, tarh ve tahakkuk ettirilmiş olan harçların takip ve tahsiline devam edilir.
MADDE 33 – Bu Kanunun;
a) 8 inci maddesi, 14 üncü maddesi, 32 nci maddesinin (1) ve (8) numaralı fıkraları ile geçici 1 inci maddesi yayımını izleyen aybaşında,
b) 32 nci maddesinin (6) , (7) ve (13) numaralı fıkraları 1/1/2009 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
c) 32 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasının (a) ve (c) bentleri 1/10/2008 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
ç) 4 üncü, 5 inci ve 6 ncı maddeleri 1/8/2009 tarihinde,
d) 26 ncı maddesi 1/1/2010 tarihinde,
e) Diğer hükümleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
MADDE 34 – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
1 Sayılı Cetvel
G.T.İ.P. NO.Mal İsmi Vergi Tutarı (TL)Birimi
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
2710.19.71.00.00 Özel bir işleme tabi tutulacak olanlar 0,9345 Kilogram
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
2710.19.75.00.00 2710.19.71.00 Alt pozisyonunda belirtilen
işlemlerden başka bir işlemle kimyasal
değişime tabi tutulacak olanlar 0,9345 Kilogram
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
2710.19.81.00.00 Motor yağları, kompresör yağlama
yağları, türbin yağlama yağları 0,9345 Kilogram
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
2710.19.83.00.00 Hidrolik amaçlara mahsus sıvı yağlar 0,9345 Kilogram
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
2710.19.85.00.00 Beyaz yağlar, sıvı parafin 0,9345 Kilogram
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
2710.19.87.00.00 Dişli yağları ve redüktör yağları 0,9345 Kilogram
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
2710.19.91.00.00 Metal işlemeye mahsus bileşikler, kalıp
çıkarma yağları, aşınmayı önleyici yağlar 0,9345 Kilogram
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
2710.19.93.00.00 Elektrik izolasyonuna mahsus yağlar 0,9345 Kilogram
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
2710.19.99.00.25 Diğer madeni yağlar 0,9345 Kilogram
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
2710.19.99.00.21 Spindle oil 0,9345 Kilogram
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
2710.19.99.00.22 Light neutral 0,9345 Kilogram
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
2710.19.99.00.23 Heavy neutral 0,9345 Kilogram
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
2710.19.99.00.24 Bright stock 0,9345 Kilogram
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
2710.19.99.00.98 Diğerleri 0,9345 Kilogram (Yalnız baz yağlar)
2 Sayılı Cetvel
G.T.İ.P. NO.Mal İsmi Vergi Tutarı (TL)Birimi
[iii] ÇEK DEFTERLERİNİN BASKI ŞEKLİNE, BANKALARIN HAMİLE ÖDEMEKLE YÜKÜMLÜ OLDUĞU MİKTAR İLE ÇEK DÜZENLEME VE ÇEK HESABI AÇMA YASAĞI KARARLARININ BİLDİRİLMESİNE VE DUYURULMASINA İLİŞKİN TEBLİĞ
(Sayı: 2010/2)
(20 Ocak 2010 tarihli ve 27468 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.)
Amaç ve kapsam
MADDE 1- (1) Bu Tebliğin amacı;
a) Çek defterlerinin baskı şekline ilişkin esasları,
b) Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması halinde muhatap bankanın hamile ödemekle yükümlü olduğu miktarı,
c) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararları ile bu kararların ortadan kaldırılmasına dair kararlara ilişkin bilgilerin Adalet Bakanlığınca Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilmesine ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bankalara duyurulmasına ilişkin esas ve usulleri,
düzenlemektir.
Dayanak
MADDE 2- (1) Bu Tebliğ, 14/12/2009 tarihli ve 5941 sayılı Çek Kanununun 2, 3, 5, 6 ve geçici 1 inci maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır.
Çek defterlerinin baskı şekli
MADDE 3- (1) Çek defterleri bankalarca tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler açıkça ayırt edilebilecek şekilde aşağıda belirtilen esaslara göre bastırılır.
a) Çek defterleri, yapraklarının boyutları koçan hariç eni 76 mm., boyu 166 mm. olmak üzere ve çek tutar alanı sağ üst köşeye gelecek şekilde bastırılır.
b) Çek yapraklarının basımında CBS-1 standardında manyetik kodlamaya imkan veren kağıtlar kullanılmalı ve kullanılacak kağıtlar organik asitler, anorganik asitler, alkaliler, klor bileşikleri ve organik çözücüler ile tahrifata karşı duyarlı olmalıdır.
c) Çek defterlerinin her yaprağına, çek numarası, çek hesap numarası, çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı, çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, çek hesabı sahibi tüzel kişinin adı, çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin Vergi Kimlik Numarası ile tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadının yazılmasına ve imzaya imkan verecek ibareler konulur.
d) Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekleri açıkça ayırt edebilmek amacıyla aşağıda yer alan esaslar uygulanır.
1) Tacir çeklerinde zemini lacivert (renk kodu: PANTONE 314 U) olan çerçeve içerisinde beyaz renkte (negatif görüntü) ve büyük harflerle “TACİR” ibaresi yer alır.
2) Hamiline düzenlenen tacir çeklerinde zemini kırmızı (renk kodu: PANTONE Warm Red U) olan çerçeve içerisinde beyaz renkte (negatif görüntü) ve büyük harflerle, Hamiline ifadesi ikinci satırda olmak üzere, “TACİR HAMİLİNE” ibaresi yer alır. Ayrıca bu tür çekler, lehtar ismi için ayrılan kısımda “HAMİLİNE” ibaresi yer alacak şekilde bastırılır.
3) Tacir olmayan kişi çeklerinde zemini yeşil (renk kodu: PANTONE 384 U) olan çerçeve içerisinde beyaz renkte (negatif görüntü) ve büyük harflerle “TACİR OLMAYAN” ibaresi yer alır.
4) Hamiline düzenlenen tacir olmayan kişi çeklerinde zemini kahverengi (renk kodu: PANTONE 168 U) olan çerçeve içerisinde beyaz renkte (negatif görüntü) ve büyük harflerle, Hamiline ifadesi ikinci satırda olmak üzere, “TACİR OLMAYAN HAMİLİNE” ibaresi yer alır. Ayrıca bu tür çekler, lehtar ismi için ayrılan kısımda “HAMİLİNE” ibaresi yer alacak şekilde bastırılır.
Bu bentte belirtilen çerçeve, çek yaprağının üst kısmında yer alır. Eni 6 mm., boyu 22 mm. olması gereken çerçevenin içerisinde yer alan ibarelerin yazı karakteri Helvetica Bold, ölçüsü 7 punto olacak şekilde bastırılır.
e) Çek yaprakları MICR-Manyetik Mürekkepli Karakter Okuma (Magnetic Ink Character Recognition) yöntemi ile ve E-13B kodlama standardı kullanılarak manyetik mürekkep ile kodlanır. Çek yapraklarının alt kısmında kodlama alanı için 16 mm.’lik boşluk bırakılır. Kodlama alanının sağ ve sol köşelerinden yatay olarak 7,937 mm., alt ve üst kısmından da dikey olarak 6,35 mm.’lik boşluklar bırakılmak suretiyle bulunan kodlama satırı üzerine soldan itibaren çek numarası, banka ve şube isimlerini tanımlayan banka ve şube kodu, hesap numarası ve çek tutarına ilişkin bilgiler aşağıda gösterilen karakter ve sembol sayıları dikkate alınarak kodlanır.
Karakter Sembol
Kodlanacak BilgiSayısı Sayısı
Çek numarası 7 2
Banka kodu 3 1
Şube Kodu 4 1
Hesap Numarası 16 1
Tutar 11 1
Semboller, çekin sağ kenarından başlayarak tutar, hesap numarası, şube ve banka kodunun başlangıcında, çek numarası kodunun başlangıç ve bitiminde kullanılır. Kodlama alanındaki her karakterin uzunluğu 3,175 mm.dir.
Bankalar bu Tebliğ esaslarına ve kodlamayı gösteren Ek-1’de yer alan örneğe göre bastırdıkları çek defterlerini, tutar kodu dışındaki kodlarını tamamladıktan sonra hesap sahiplerine verirler.
f) (d) bendi hükümleri saklı kalmak kaydıyla bankalarca çek yaprakları istenilen renk ve desende bastırılabilir. Üzerine amblem, resim konulabilir.
g) Çek yaprakları üzerine lehtar imzasının alınmasına imkan verecek şekilde bir ibare konulabileceği gibi, “yukarıda imzası bulunan” ibaresi de eklenebilir.
h) Çek defterlerinin ihtiva edeceği çek yapraklarının adedi, Kanunun 2 nci maddesi çerçevesinde yapacakları değerlendirme sonucu üstlenecekleri riskler de dikkate alınarak bankalarca tespit edilir.
i) Çeklerin basımında, Çek Kanunu ile bu Tebliğde belirtilen hususlarla birlikte, çekin keşide yeri ve keşide tarihi dahil, Türk Ticaret Kanununda yer alan çekin şekline ilişkin diğer unsurlar da göz önünde bulundurulur.
Bankanın sorumlu olduğu miktar
MADDE 4- (1) Muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için;
a) Karşılığının hiç bulunmaması halinde,
1) Çek bedeli altıyüz Türk Lirası veya üzerinde ise altıyüz Türk Lirası,
2) Çek bedeli altıyüz Türk Lirasının altında ise çek bedelini,
b) Karşılığının kısmen bulunması halinde,
1) Çek bedeli altıyüz Türk Lirası veya altında ise çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmi karşılığı altıyüz Türk Lirasına tamamlayacak bir miktarı,
2) Çek bedeli altıyüz Türk Lirasının üzerinde ise çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmi karşılığa ilave olarak altıyüz Türk Lirasını
ödemekle yükümlüdür.
Çek düzenleme ve çek hesabı açmaya ilişkin yasaklama ve ortadan kaldırma kararlarının bildirimi
MADDE 5- (1) Çek Kanununun 5 ve 6 ncı maddeleri kapsamında verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı ile bu yasağın kaldırılmasına ilişkin kararlara ait bilgiler, güvenli elektronik imza ile imzalandıktan sonra Adalet Bakanlığı Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası İdare Merkezine elektronik ortamda haftalık olarak bildirilir.
(2) Birinci fıkrada yer alan mahkeme kararlarına ilişkin bildirimlerde;
a) Kararın türü (çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı/çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılması kararı),
b) Mahkeme adı,
c) Karar tarihi,
d) Karar numarası,
e) Kararın kesinleşme tarihi,
f) Dosya numarası,
g) Yasaklılık süresi,
h) Çek yasaklısı;
- gerçek kişi ise Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarası, adı ve soyadı, baba adı, anne adı, doğum yeri, doğum tarihi, nüfusa kayıtlı olduğu il/ilçe/mah./köy bilgileri,
- tüzel kişi ise Vergi Kimlik Numarası ve unvanı
yer alır.
(3) Birinci ve ikinci fıkraya göre yapılacak bildirimlere ilişkin esas ve usuller Adalet Bakanlığı ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası arasında yapılacak protokolle belirlenir.
(4) Birinci ve ikinci fıkraya göre yapılacak bildirimlerde yer alan bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bir hafta içinde ilgili bankaların genel müdürlüklerine elektronik ortamda duyurulur.
Döviz çekleri
MADDE 6- (1) Bu Tebliğ hükümleri döviz çekleri için de uygulanır.
GEÇİCİ MADDE 1- (1) Mahkemelerce verilmiş çek düzenleme ve çek hesabı açmaya ilişkin yasaklama ve ortadan kaldırma kararlarından kesinleşme tarihi 31/05/2010 tarihine kadar olanlara ilişkin bilgiler mülga 3167 sayılı Kanun uyarınca çıkarılan 2003/1 sayılı Tebliğ esasları çerçevesinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilmeye devam olunur.
GEÇİCİ MADDE 2- (1) Bu Tebliğden önce yayımlanan Tebliğlere göre bastırılan çeklerden ötürü muhatap banka, süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması halinde her çek yaprağı için beşyüz Türk Lirasına kadar ve kısmen karşılığının bulunması halinde ise bu miktarı her çek yaprağı için beşyüz Türk Lirasına tamamlayacak biçimde ödeme yapmakla yükümlüdür.
Yürürlük
MADDE 7- (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 8- (1) Bu Tebliğ hükümlerini Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı yürütür.
Yorumlar
Yorum Gönder