I- KAMU MALLARI İLE İLGİLİ GENEL AÇIKLAMALAR


Kamu malları konusunda doktrindeki temel farklılık, terminoloji bakımından söz konusudur.“İdarenin Malları”[1], “Kamusal Mallar(Kamu Tüzel Kişilerinin Kamusal Malları)”[2], “Devlete Ait Mallar”[3], şeklinde farklı kavramlar kullanılmaktadır.Bunların ortak noktaları ise bu
malların, idare hukuku hükümlerine tabi oldukları, bu mallarla ilgili uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümleneceğidir.
İdarenin sahip olduğu malların tamamı, idarenin malvarlığını ve geniş anlamda da idarenin mallarını oluşturur.Doğrudan ya da dolaylı olarak kamunun kullanması ve yararlanması için idarenin mülkiyetinde bulunan mallar, idarenin malvarlığını meydana getirir.[4] İdarenin malvarlığı içinde idarenin özel hukuka tabi malları da bulunmaktadır.Bunlar idarenin malları olarak değerlendirilemez. Bunlardan kamunun ortak bir faydalanması söz konusu değildir.İdare, bu mallar üzerindeki tasarrufunu özel hukuk hükümlerine göre kullanır.
Gözler, bu konuda “Kamusal mallar” ya da daha uzun bir ifadeyle “Kamu tüzel kişilerinin kamusal malları” kavramlarını kullanmaktadır.“Kamu malı” kavramının, kamuya ait malların tümünü kapsayacak şekilde kullanılabileceğini, “kamusal mallar” tabirinin sadece kamu hukukuna tabi mallar için kullanılabileceğini ifade etmiştir.Kamu tüzel kişilerinin özel mallarının da kapsama dahil edilmesi isteniyorsa, “Kamuya ait mallar” tabirinin kullanılması gerektiğini belirtmiştir.[5] Bu mallar, kamu tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan ve kamu yararına tahsis edilmiş mallardır.


İdarenin kamu malları üzerinde sahip olduğu haklar açısından Türk hukukunda farklı görüşler ileri sürülmüştür.Kimi yazarlara göre (H.Veldet Velidedeoğlu, Galip Esmer, Sulhi Tekinay, Halil Cin), idarenin kamu malları üzerinde bir mülkiyet hakkı yoktur.İdare, malların tahsis amacına ve kamunun yararlanmasına aykırı bir tasarrufta bulunamaz.İdarenin kamu malları üzerindeki yetkisi ancak geniş bir koruma ve denetim yetkisidir.[6]
Günümüzde bu görüş değişmiştir.İdare ile kamu malları arasında hukuki bir ilişki olduğu, bu ilişkinin kamu mülkiyeti olduğu kabul edilmektedir.Yargı kararlarının da kamu mülkiyeti kavramına ağırlık verdiği görülmektedir.
Bir malın kamu malı sayılması için mal, bir kamu tüzel kişisinin mülkiyetinde bulunmalıdır ve kamu yararına tahsis edilmiş olmalıdır.
Bir malın kamu malı olabilmesi için öncelikle devletin, mahalli idarelerin ya da kamu kurumlarının mülkiyetinde olması gerekir.Özel kişilerin mülkiyetinde bulunan bir malın, kamunun ortak kullanımına sunulması onu kamu malı haline getirmez.
İkinci şart tahsis şartıdır.Buna göre, bir kamu tüzel kişisinin mülkiyetinde bulunan bir malın kamu malı sayılması için, bu malın kamu yararına tahsis edilmiş olması gereklidir. Söz konusu bu malın ya kamunun doğrudan kullanımına ya da kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gereklidir.Doğrudan kullanıma örnek olarak, yollar, deniz kıyıları, camiler gibi yerler gösterilebilir.Demiryolları açısından doğrudan kullanma yoktur.Çünkü yolcular, trenler vasıtasıyla demiryollarını kullanırlar.[7]Kamu hizmetine tahsis edilmiş mallar olarak da askeri üsler, okul binaları, havaalanı gösterilebilir.
Kamu hizmetine tahsis şartına bir sınırlama getirilmesi gerektiği düşüncesiyle, kamu hizmetine ya da kamunun kullanımına tahsis edilmiş bir malın amacına yönelik de özel bir düzenlemeye tabi tutulmuş olması gerektiği dile getirilmiştir.Kamu malları, yöneldikleri amaca uygun bir şekilde fiziki düzenlemeye tabi olmalıdırlar.Örnek olarak bir cami, ibadete elverişli bir mimari düzen içinde inşa edilmiştir ancak konut veya ofis olarak kullanılmaya uygun değildir.Diğer örnekler olarak, yollar, stadyumlar, limanlar gösterilebilir.Ancak bir malın özel bir düzenlemeye tabi tutulup tutulmadığı, her zaman yukarıdaki örnekler kadar belirgin olmayabilir.Örneğin, hükümet konakları, belediye binaları, okul, adliye binaları gibi yapılar kamu hizmetinin yanında özel kullanıma da müsait yapılardır.Bunların da bir kısmının tahsis amacına uygun düzenlendiği söylenebilir.Duruşma salonları, amfiler gibi mimari düzenlemeler, malların yöneldikleri amacı açık bir şekilde gösterebilir.Bu gibi örnekler dışında idarenin özel bir düzenlemeye tabi tutmadan kamu hizmetine tahsis ettiği binaların kamu malı değil, idarenin özel malı sayılması gerektiği ifade edilmiştir.[8]



II- KAMU MALLARININ TÜRLERİ


1- TAHSİS AMAÇLARINA GÖRE KAMU MALLARI

Kamu malları, tahsis edildikleri amaçlara göre “sahipsiz mallar”, “orta mallar”, “hizmet malları” olarak üç sınıfta değerlendirilirler.
A- Sahipsiz Mallar: Üzerinde mülkiyet kurulmaya elverişli olan ancak, şimdiye kadar üzerlerinde mülkiyet kurulmamış mallar, sahipsiz mallar olarak adlandırılır.[9]Bu tür mallar, herkesin ortak yararlanmasına açıktır.Taşınmaz mallar açısından mümkündür.
Sahipsiz mallar için kullanılan “sahipsiz” sıfatı, özel hukuk anlamında bir sahipleri bulunmadığını belirtmek maksadıyla kullanılmaktadır.Bu tür malların nihai sahibi, devlettir.
Bu tür mallara örnek olarak, özel mülkiyet altında bulunmayan kayalar, dağlar, tepeler, kıyılar, ormanlar gösterilebilir.

B- Orta Malları: Türk hukukunda orta malları şeklinde isimlendirilen malların, halkın doğrudan doğruya yararlanmasına tahsis edilmiş mallardan oluştuğu ifade edilmektedir.[10] Bu tür mallar, doğaları gereği veya gelenek gereğince ya da tahsis sonucu kamunun kullanımına sunulmuş ve herkes tarafından kullanılan mallardır.Yollar, köprüler, meydanlar, pazar yerleri orta mallarına örnek gösterilebilir.[11]
Yukarıdaki örnekler ve benzerleri, aynı zamanda hizmet malları olarak da sınıflandırılabilirler.Bu noktada orta malları ile hizmet mallarının ayrıldığı nokta gündeme gelmektedir.Orta mallarının özellikleri incelendiğinde, kamu özgürlükleri ve toplum halinde yaşamanın vazgeçilmez gerekleri ile yakından ilgili olduğu görülecektir.Orta malları grubunun içinde yer alan mal kategorileri yollar, meydanlar seyahat özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı gibi özgürlüklerle ilgili, ya da mera, yaylak, çamaşırhane, pazar, gibi toplum halinde yaşamanın gerekleri ile açıklanabilir mal türleridir.[12]
C- Hizmet Malları: Hizmet malları, kamu tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan ve bir kamu hizmetine tahsis edilmiş mallardır.Kamunun dolaylı kullanımına ayrılmışlardır.Örneğin, demiryolları binilen trenler vasıtasıyla kullanılır.Ayrıca özel bir düzenlemeye tabi tutulmuş olmaları gereklidir.Özellikle tahsis, bağış, inşaat gibi hukuki işlem ya da fiili eylem sonucunda kamu malı niteliği kazanırlar.[13]
Hizmet mallarına örnek olarak limanlar, askeri tesisler, demiryolları, hastahaneler, cami, adliye gösterilebilir.


2- MADDİ İÇERİKLERİNE GÖRE KAMU MALLARI

Kamu malları, maddi içeriklerine göre kara, deniz, hava ve su olmak üzere 4 grupta değerlendirilirler.
A- Kara Kamu Malları: Ülkedeki özel mülkiyete tabi olmayan malları içerir.Yer altı ve yer üstü kaynaklar bu kategoriye dahildir.Yerleşim yerleri arasındaki yolları, sokakları, köprüleri, demiryollarını içerir.
B- Deniz Kamu Malları: Devletin egemenlik yetkilerine dahil edilmiş karasularının, deniz kamu malı olarak kabul edileceğine yönelik görüşlerle[14] birlikte karasuları üzerinde devletin mülkiyet hakkı olmadığı, sadece denetim ve gözetim yetkisi olduğu, dolayısıyla karasularının kamu malı sayılamayacağı yönünde görüşler de bulunmaktadır.[15]
Üstünde ittifak sağlanmış deniz kamu malları ise, körfez, koy, kıyılar[16], liman, fener gibi mallardır.
C- Su Kamu Malları: Denizler hariç olmak üzere, ülke içindeki göl, nehir, dere, çay, her çeşit yer altı su kaynakları kamu malı sayılır.
D- Hava Kamu Malları: Devletin ülkesi üzerindeki atmosfer parçasından oluşur.Özel kişiler, arazilerinin üzerindeki hava parçasının belli bir miktarı kadar tasarruf hakkına sahiptirler. Bu sınırın üstü ise kamu malı kabul edilmektedir.Bu alanda çeşitli araçların uçması, ya da devletin bu alanı iletişim amaçlı kullanması özel mülkiyete müdahale olarak adlandırılamaz.


3-OLUŞUM TARZLARINA GÖRE KAMU MALLARI

A- Tabiî Kamu Malları: Tabiat olayları sonucu meydana gelmişlerdir.İnsan eliyle oluşturulmamışlardır.Göller, akarsular gibi örnekler verilebilir.
B- Sun’i Kamu Malları: İnsanların müdahalesiyle meydana gelmiş mallardır.Yollar, binalar, pazar yerleri buna örnektir.


4- NAKLEDİLEBİLMELERİNE GÖRE KAMU MALLARI

A- Taşınır Kamu Malları: Bu tür mallar, bir yerden bir yere taşınabilen, nakledilebilen mallardır.İdarenin yürüttüğü kamu hizmetinin unsuru olan her taşınır malın kamu malı sayılacağı görüşünün[17] yanında, kamu hizmetine tahsis edilmiş her taşınırın kamu malı sayılamayacağı, bunların kamu hizmetinde kullanılmak üzere üretilmiş ya da düzenlenmiş olması gerektiği, askeri araç, silah gibi malların kamu malı kabul edileceği, ancak bilgisayar, kalem, fotokopi makinası gibi özel kişilerin kullandıklarından farklı olmayan malların kamu malı sayılmayacağı şeklinde görüşlerde vardır.[18]
B- Taşınmaz Kamu Malları: Bir yerden bir yere nakledilemeyen mallardır.Göl, nehir, binalar, yollar buna örnektir.



III- KAMU MALLARININ HUKUKSAL REJİMİ


Kamu mallarının hukuki rejiminin en önemli özelliği koruyucu olmasıdır.Bu korumanın amaçları, kamu mallarını ihtiyaç olduğu sürece kamunun elinde tutmak ve malların, tahsis gayelerine uygun bir şekilde kullanabilmelerine imkan sağlamaktır.Bu korumayı sağlamak için bazı ilkeler, doktrin ve yargı kararları ile oluşturulmuş ve geliştirilmiştir.


1- KAMU MALLARININ DEVİR VE FERAĞ EDİLMEZLİĞİ

Kamu mallarının devredilmezliği ilkesi, bir kamu tüzel kişisine ait olan bir kamu malının bir diğer kamu tüzel kişisine ya da bir özel kişiye devredilemeyeceğini öngörmektedir.Bu ilke, kamu tüzel kişilerinin özel hukuka tabi mallarını kapsamaz.
Sahipsiz malların devir yasağı, mutlak bir şekilde uygulanır.Orta ve hizmet mallarında ise tahsis işleminin kaldırılması halinde bu mallar, idarenin özel hukuka tabi malları haline geleceği için devri mümkündür.Tahsisin kaldırılması için de kamu yararı mutlaka aranmalıdır.[19]
İlkenin en etkili olduğu durum, bir Anayasa hükmü ile belli şartları taşıyan mallara, kamu malı statüsü tanınmasıdır.Örneğin kıyılar, Anayasa koyucunun iradesiyle (1982 Anayasası madde 43) kamu malı olarak vasıflandırılmıştır.Kıyıların sahibi devlet olsa da Anayasa değişikliği yapmadan kıyılar bakımından devir imkanı yoktur.[20]
Anayasa düzeyinde düzenlenmemiş olan mallar için kanunla özel bir kişiye devir mümkündür.Ayrıca kanunla açıkça öngörülmediği sürece kamu malları üzerinde sınırlı ayni hak (ipotek, irtifak hakları) tesisi de mümkün değildir.


2- KAMU MALLARININ KAMULAŞTIRILAMAZLIĞI

Kamu malları, iradi bir şekilde devredilemeyeceği gibi cebri bir şekilde de devredilemez.Bir kamu tüzel kişiliğinin sahip olduğu bir kamu malı, başka bir kamu tüzel kişiliği tarafından kamulaştırılamaz.Bu ilke, Anayasanın 46.maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 30.maddesinden çıkarılabilir.
Böyle bir durumda malın sahibi konumundaki kamu tüzel kişisi, tahsisi kaldırırsa diğer bir kamu tüzel kişisi kamulaştırma yapabilir.[21] Tahsis işlemi kaldırılıp mal, idarenin özel malı statüsüne sokulursa, bedel karşılığı ya da bedelsiz olarak başka bir kamu tüzel kişiliğine verilebilir.Bu konularda çıkacak uyuşmazlıkların Danıştay kanalıyla çözülmesi gerekmektedir.[22]


3- KAMU MALLARININ HACZEDİLMEZLİĞİ

Kamu malları devredilmez olduğuna göre, devir sonucu doğuran haciz işleminin yapılması da mümkün değildir.Çünkü bir kamu malının haczi, tahsis edildiği görevde aksamalara yol açar.Türkiye’de kamu mallarının haczedilememesi, sınırlı bir şekilde uygulanmaktadır.Çünkü İcra İflas Kanunu, sadece devlet malları ile mahsus kanunlarda haczi caiz olmadığı gösterilen malların haczini yasaklamıştır.
1 Ocak 2006’dan itibaren uygulanmaya başlayan 5018 sayılı Kanun, merkezi yönetim bütçesine dahil bütün idare ve kurumların mallarının haczedilemeyeceğini belirtmiştir.[23]
5393 sayılı Belediye Kanunu’na göre, belediyelerin fiilen kamu hizmetinde kullandıkları kamu malları haczedilemez.Aynı şey İl Özel İdareleri için de geçerlidir.5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun 7.maddesinde de yukarıdaki aynı hüküm bulunmaktadır.Belediyelerin ve İl Özel İdarelerinin diğer malları ise haczedilebilir.[24]


4- KAMU MALLARININ ZAMANAŞIMI İLE KAZANILMAZLIĞI

Bu ilke de kamu mallarının devredilemeyeceği kuralının bir sonucudur.Bu mallar, devredilemediğine göre, aynı sonucu doğuran zamanaşımı ile de kazanılamaz.
Bir mal, idarenin ihmali ya da uzun süre kullanmaması üzerine özel bir kişi tarafından kullanılsa bile, bu mal zamanaşımı ile kazanılamaz.
Kimi kamu malları ise Anayasa korumasına alınmıştır.Anayasa’nın 169.maddesine göre, ormanlar üzerindeki Devlet mülkiyeti devrolunamaz.Bu ormanlar, kazandırıcı zamanaşımı ile kazanılamaz ve kamu yararı dışında irtifak hakkının konusu olamazlar.[25]
İlke kamu tüzel kişilerine iki önemli hak tanımaktadır.Bunlardan birincisi, kamu malına her ne şekilde olursa olsun zilyed olan kişiden, malın her zaman geri alınabilmesi; ikincisi ise kamu malını fiilen kullanan kişinin, kamu tüzel kişisine karşı zilyedliği korumaya yönelik imkanlardan yararlanamamasıdır.
İlkenin diğer bir önemli fonksiyonu, taşınır kamu malları konusunda ortaya çıkar.Bu malları elinde bulunduranların iyiniyetli olup olmamasına bakılmaksızın, kamu tüzel kişilerinin malı geri alma hakkı vardır.[26]


5- KAMU MALLARININ TAPUYA TESCİL EDİLMEZLİĞİ

Kamu malları, devredilemeyeceğine göre ve üzerinde sınırlı ayni hak tesis edilemeyeceğine göre tapu siciline tescil edilmelerine gerek yoktur..Türk Medeni Kanunu’nun 999.maddesi de bu yönde “Özel mülkiyete tabi olmayan ve kamunun yararlanmasına ayrılan taşınmazlar, bunlara ilişkin tescili gerekli ayni hakkın lurulması söz konusu olmadıkça kütüğe kaydolunmaz.” hükmünü getirmiştir.
Bu ilkenin gerekçesi olarak, tapu kütüğünün aleniyeti sağladığı, alışverişin güvenliğini sağladığı, kamu mallarının ise kişiler arasındaki alışveriş ilişkisinin dışında kalması gerektiği, kamu mülkiyeti ile özel mülkiyetin birbirine karışmaması gerektiği gösterilmiştir.
Kamu mallarının da bir yere kaydedilmesi ihtiyacı bulunduğundan, özel siciller tutulabileceği, ancak bu sicillerin tapu sicilinden farklı olarak idarenin iç işleyişi ile ilgili olacağı belirtilmiştir.[27]


6-KAMU MALLARININ ÖZEL OLARAK KORUNMASI

Kamu malları, kamu yararına tahsis edilen mallardır.Kamu yararının tam olarak gerçekleşebilmesi için bu malların statülerinin korunmasının yanısıra malların fiziki durumlarının da gözden geçirilmesi, gerekli bakım, tamirat ve sair koruma tedbirlerinin alınması şarttır.Örneğin, kara ve demir yollarının bakımının düzenli olarak yapılması, hem insanların can ve mal güvenliğini sağlar hem de malların daha uzun ömürlü olmasını temin eder.
Kamu mallarının tabi olduğu bu korumanın bir diğer yönü de mallara zarar verenlere uygulanan cezai yaptırımlardır.Gerçekten de kamu mallarının üzerinde özel mallara göre daha sıkı bir ceza koruması vardır.Örneğin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda hırsızlık (md.141), bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasını gerektirirken, nitelikli hırsızlık başlığı altında düzenlenen kamu malı ya da kamu kurum ve kuruluşlarında herhangi bir mal hakkında hırsızlık (md.142/1-a), iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası gerektirmektedir.Aynı şekilde Türk Ceza Kanunu, özel bir kişinin malına zarar verme suçunu dört aydan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırırken (md.151/1), “kamu kurum ve kuruluşlarına ait, kamu hizmetine tahsis edilmiş veya kamunun yararlanmasına ayrılmış yer, bina, tesis veya diğer eşya hakkında” işlenen mala zarar verme suçunun nitelikli halini bir yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırmaktadır (md.152/1-a).



IV-KAMU MALI NİTELİĞİNİN KAZANILMASI VEKAYBEDİLMESİ


1- KAMU MALI NİTELİĞİNİN KAZANILMASI

Bir malın kamu malı niteliğini kazanabilmesi için, önce bu malın hukuki işlemler (alım-satım, kamulaştırma gibi) ya da maddi bir olay (denizin çekilmesi veya akarsu yatağının kuruması ile ortaya çıkan toprak parçası gibi) sonucu idarenin malları arasına girmesi gerekir.Daha sonra mal, idare tarafından belli bir kamu yararı sağlamak için tahsis edilir (özgülenir).
A- Tabiî Mallar Açısından: Akarsular, göller, kıyılar, sahiller bu doğal niteliklerinden dolayı kamu malı sayılırlar.Ayrıca bilim, kültür ve sanat eserleri de bu nitelikleri dolayısıyla kamu malı sayılırlar.Bu tür malların, kamu malı haline gelmesi için ayrı bir idari işlem yapmaya gerek yoktur.
B- Sun’i Mallar Açısından: Bu tür malların kamu malı statüsüne girmesi için önce bu malların idarenin mülkiyetine geçmesi, daha sonra da kamu yararına tahsis edilmeleri gerekir.Bir malın idare tarafından elde edilmesi, o malın kesinlikle kamu malı olacağı anlamına gelmez.Bu malın kamu malı statüsüne girmesi için, ya kamunun yararlanmasına ya da kamu hizmetine tahsisi gereklidir.[28]
Sun’i kamu mallarının kamu yararına tahsis edilmeleri, örf ve adet yoluyla ya da tahsis işlemi yoluyla olmaktadır.
Örf ve adet yoluyla tahsis, özellikle yollar, meydanlar, pazar yerleri gibi yerler açısından söz konusu olur.Kamu, eski tarihlerden beri buraları kullanmaktadır.İdare, bir idari işlem ile buraların tahsisini kaldırmadığı sürece de kamu malı olarak kullanmaya devam edecektir.
Sun’i kamu malları, idari kararla tahsis ya da fiili tahsis yoluyla da kamu malı niteliği kazanabilirler.Fiili tahsis durumunda, idarenin aldığı özel bir tahsis kararı yoktur.Ancak idare, kamunun kullanımı için bir tesis ya da bina yapar.Kamunun bundan yararlanması için resmi, formel bir idari karara gerek yoktur[29].Örneğin, bir çocuk parkı yapıldıktan sonra özel bir kararla bu parkın çocukların oynaması için tahsis edilmesine gerek yoktur.O parkın yapılması, çocukların oynaması için yapıldığının kanıtıdır.


2- KAMU MALI NİTELİĞİNİN KALKMASI, KALDIRILMASI

Kamu malı olmaktan çıkma ya da çıkarılma, idarenin malvarlığından çıkarılma anlamına gelmez.İlgili malın, kamu malı statüsünden çıkıp idarenin özel malları statüsüne girmesi anlamına gelir.
Tabiî kamu malı, ona bu niteliği veren doğa olaylarının karşıtı doğa olaylarının ortaya çıkması (gölün kuruması, akarsu yatağının değişmesi gibi) ve niteliğini değiştirmesiyle kamu malı statüsünden çıkar.
Sun’i kamu malları açısından ise, kamu malı niteliğini kaybetmeleri için açık ve formel bir tahsisin kaldırılması kararı gerekir[30].Kamu malı, idare tarafından terk edilse bile, hiç kullanılmasa bile kamu malı statüsünden çıkmaz, idarenin açıkça çıkarması gerekir.



V- KAMU MALLARININ KULLANILMASI


1-KAMU HİZMETLERİNE TAHSİS EDİLMİŞ KAMU MALLARININ KULLANIMI

Kamu hizmetlerine tahsis edilmiş kamu mallarının bir kısmı, sadece idare tarafından kullanılır.Örneğin, askeri tesisler, enerji santralleri gibi.
Kamu hizmetlerine tahsis edilmiş kamu mallarının bir kısmını ise kişiler, dolaylı olarak kullanır.Bu dolaylı kullanma şartları, idare tarafından tespit edilir.Örneğin, üniversite yönetimi, öğrenciler dışındaki kişilerin üniversite binalarına girişini yasaklayabilir.


2-KAMUNUN DOĞRUDAN KULLANIMINA TAHSİS EDİLMİŞ KAMU MALLARININ KULLANIMI

Deniz, göl, kıyılar, sahiller, akarsular gibi kamu malları, kamu tarafından doğrudan kullanılır.Bu kullanımlar da kolektif ve özel kullanımlar olarak ayrılabilir.[31]
A- Kolektif Kullanımlar: Kolektif kullanımlar, kamunun doğrudan kullanımına açık kamu mallarının herkes tarafından genel, ortak bir şekilde kullanılmasıdır.Kamu mallarının bu kullanımında, kullanıcıların izin, ruhsat almalarına, belli koşulları yerine getirmelerine gerek yoktur.Özellikle deniz, göl, park, yollar gibi kamu mallarının kullanımı, kolektif kullanım kabul edilir.
Bu tür kamu mallarının kolektif kullanımında serbestlik, eşitlik, bedavalık ilkelerine uyulması gerekmektedir.[32] Ancak bu ilkelerin istisnasız ve mutlak bir şekilde uygulanacağı söylenemez.Örneğin, yollarda araba kullanmak için sürücü belgesi istenmesi serbestlik ilkesinin bir sınırlamasıdır.Aynı şekilde şehrin bazı bölgelerine belli taşıtların girmesinin engellenmesi de eşitlik ilkesinin mutlak uygulanamayacağının göstergesidir.Benzer nitelikte, otoyol ve köprü kullanımlarında alınan ücretler de bedavalık ilkesinin her zaman istisnasız uygulanamayacağını ifade eder.
B- Özel Kullanımlar: Kamu mallarından özel yararlanmalar, sınırlı sayıda ve başkalarının kamu mallarından yararlanmasını önleyici tarzdadır.Bu nedenle öncelikle, idareden izin alınmalı, kullanım karşılığı belli bir ücret ödenmelidir.
Özel kullanımlar, kolektif kullanımlardan farklı ilkelere sahiptir.Özel kullanımlar ücretlidir, serbest değildir ve geçicidir.
İzin alınmadan, özel amaçlarla kamu malı kullanılamaz, işgal edilemez.İzin konusunda idarenin, izin verip vermeme konusunda takdir yetkisi vardır.Verilen izni, izin sahibi başkasına devredemez.Ayrıca izin sahibi, bu kamu malı üzerinde hak iddia edemez.Sadece yararlanma hakkına sahiptir.Sahip olduğu yararlanma hakkına müdahaleleri, el atmaları önlemek ya da durdurmak için dava açabilir[33].Bu tür özel kullanıma örnek olarak, dükkan sahiplerinin dükkan önünde mal sergilemeleri, restoranların dışarıya masa, sandalye koyması gösterilebilir.
Kamu mallarının özel amaçlarla kullanılmasına, ancak geçici sürelerle izin verilebilir.İdare, verdiği izni kötüye kullanan izin sahiplerini cezalandırmak amacıyla tekrar izin vermeyebilir.İzin süresi dolmadan da izni geri alabilir.İdarenin, verdiği izni geri alma veya kaldırma yetkisi mutlaktır.[34]



I- KAMUNUN ÖZEL MALLARI


Kamu tüzel kişilerinin özel malları, kamunun mülkiyetinde bulunan ancak kamu yararına tahsis edilmemiş mallardır.İdarenin kamu malı niteliğindeki mallarının dışında kalan mallardır.
İdarenin sahip olduğu özel mallar, özel hukuk kuralları ile idare edilir.Çıkan uyuşmazlıklar da adli yargıda çözülür.İdare, özel mallar üzerindeki mülkiyet hakkını, özel kişiler gibi kazanır ve kullanır.
Özel malların yönetimi için yapılan işlemler de idari işlemlerdir.Dolayısıyla bunların denetimi, idari yargı mercilerinde yapılır.[35]




YARARLANILAN KAYNAKLAR





AKYILMAZ BAHTİYAR – SEZGİNER MURAT, İDARE HUKUKU DERSLERİ, GÖKSU MATBAASI, KONYA, 2001


ATAY ENDER ETHEM, İDARE HUKUKU, TURHAN KİTABEVİ, ANKARA, 2006


DANIŞTAY DERGİSİ, SAYI: 109,111,112,113


DANIŞTAY KARARLAR DERGİSİ, SAYI:6, YIL:2005


GİRİTLİ İSMET - BİLGEN PERTEV - AKGÜNER TAYFUN, İDARE HUKUKU II, DER YAYINLARI, İSTANBUL, 1999


GÖZLER KEMAL, İDARE HUKUKU DERSLERİ, EKİN KİTABEVİ, BURSA, 2006


GÖZÜBÜYÜK A.ŞEREF, YÖNETİM HUKUKU, TURHAN KİTABEVİ, ANKARA, 1999


İZGİ ÖMER - GÖREN ZAFER, TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASININ YORUMU, ANKARA, 2002


ÖZAY İL HAN, GÜNIŞIĞINDA YÖNETİM, İSTANBUL, 1996








[1] ATAY Ender Ethem, İdare Hukuku, 1.Bası, Ankara, 2006, sh.604

[2] GÖZLER Kemal, İdare Hukuku Dersleri, 4.baskı, Bursa, 2006, sh.658

[3] GÖZÜBÜYÜK A.Şeref, Yönetim Hukuku, 13.bası, Ankara, 1999, sh.219

[4] ATAY Ender Ethem, a.g.e., sh.603

[5] GÖZLER Kemal, a.g.e., sh 659

[6] GİRİTLİ İsmet, BİLGEN Pertev, AKGÜNER Tayfun, İdare Hukuku, İstanbul, 1999, sh.12

[7] GÖZLER Kemal, a.g.e., sh.661

[8] GÖZLER Kemal, a.g.e., sh.662

[9] Ancak bazı şeylerin üzerinde mülkiyet kurulması, doğal nitelikleri nedeniyle mümkün değildir.Örneğin, deniz, hava, ışık gibi.Bunlar üzerinde mülkiyet kurulması için sınırlandırılmaları lazımdır. (GÖZLER Kemal, a.g.e., sh.664)

[10] ÖZAY İl Han, Günışığında Yönetim, İstanbul, 1996, sh.583

[11] ATAY Ender Ethem, a.g.e., sh.608

[12] ÖZAY İl Han, a.g.e., sh.584

[13] ATAY Ender Ethem, a.g.e., sh.609

[14] ATAY Ender Ethem, a.g.e., sh.609; GİRİTLİ İsmet, BİLGEN Pertev, AKGÜNER Tayfun,
a.g.e., sh.15

[15] GÖZLER Kemal, a.g.e., sh.666

[16] İZGİ Ömer, GÖREN Zafer, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Yorumu, Ankara, 2002, sh.496,497,499 (Anayasa Mahkemesi, 25.2.1986, E.85/1, K.86/4; 28.6.1989, E.88/761, K.89/28; 18.9.1991, E.90/23, K.91/29)

[17] ATAY Ender Ethem, a.g.e., sh.610

[18] GÖZLER Kemal, a.g.e., sh.668

[19] ATAY Ender Ethem, a.g.e., sh.611

[20] ÖZAY İl Han, a.g.e., sh.602

[21] GİRİTLİ İsmet, BİLGEN Pertev, AKGÜNER Tayfun, a.g.e., sh.19


[22] D13D, 7.2.2005, E.2005/452, K.2005/668 (Danıştay Dergisi, Sayı 109, Yıl 2005, sh.359,360,361)

[23] GÖZLER Kemal, a.g.e., sh.676-677

[24] GÖZLER Kemal, a.g.e., sh.677

[25] GİRİTLİ İsmet, BİLGEN Pertev, AKGÜNER Tayfun, a.g.e., sh.18

[26] ÖZAY İl Han, a.g.e., sh.605

[27] ÖZAY İl Han, a.g.e., sh.609

[28] GİRİTLİ İsmet, BİLGEN Pertev, AKGÜNER Tayfun, a.g.e., sh.24

[29] GÖZLER Kemal, a.g.e., sh.670

[30] GÖZLER Kemal, a.g.e., sh.672

[31] GÖZLER Kemal, a.g.e., sh.680

[32] GÖZLER Kemal, a.g.e., sh.681

[33] GİRİTLİ İsmet, BİLGEN Pertev, AKGÜNER Tayfun, a.g.e., sh.22

[34] GÖZLER Kemal, a.g.e., sh.684

[35] GİRİTLİ İsmet, BİLGEN Pertev, AKGÜNER Tayfun, a.g.e., sh.36

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TMK m.724'e mesnetle malzeme sahibinin temliken tescil talebinin kabul edilebilmesi için

önalım bedelinin depo edilmesi yargıtay kararı

Bir Taraf Lehine Usuli Kazanılmış Hak Doğmadıkça Hakimin Verdiği Ara Karardan Rücu Edebileceği