MARKA LİSANS SÖZLEŞMESİ
MARKA LİSANS SÖZLEŞMESİ
Hazırlayan Av. Turhan Uzun
MARKA LİSANS SÖZLEŞMELERİ
I. TANIMI
Marka lisans sözleşmesi, marka sahibinin (lisans veren) markayı kullanma hakkını lisans alana verdiği bir sözleşmedir.[1]
Bu sözleşmeyle lisans veren, markası üzerindeki haklarını sözleşme
hükümleri dairesinde lisans alana kullandırmayı, lisans alan da markayı
sözleşme hükümlerine uygun kullanmayı ve bu kullanma karşılığında marka
sahibine belli bir bedel ödemeyi taahhüt eder. Bu sözleşme,
borçlandırıcı bir sözleşmedir.
Lisans
sözleşmesinin konusu, markanın kullanımının belirli bir süre için veya
süresiz olarak başka bir kimseye devredilmesidir. Bu sözleşmede
karakteristik edim, lisans konusu markanın lisans alana
kullandırılmasıdır.[2] Ücret ise bir yan edim olup, KHK’da bahis konusu da edilmemiştir.
Lisans
sözleşmesinde lisans alan, marka hakkı kazanmamakta, marka üzerinde
kullanma hakkı kazanmaktadır. Bu sebeple marka hakkının özü, yine marka
sahibinde kalmaktadır.
Lisans
sözleşmesi sayesinde marka sahibi, markasını daha da yaygınlaştırma
imkanı elde etmekte, lisans alan ise yeniden bir marka tesis edip
tanıtmak, tescil etmek ve korumak zorunda kalmadan, mevcut markayı
kullanma hakkı elde etmektedir.
II. HUKUKİ NİTELİĞİ
Lisans
sözleşmesinin Karma bir sözleşme olduğu savunulmuştur. Bu sözleşmede,
taraflar sözleşme serbestisi prensibi çerçevesinde tüm konuları kendi
iradeleri ile belirleyebilirler. Uygulamada da sözleşmeler, çok
ayrıntılı biçimde düzenlenmekte ve genel hükümlerin uygulanmasına
ihtiyaç bırakılmamaya çalışılmaktadır. Buna göre, 556 sayılı KHK’da
marka lisansına ilişkin bazı düzenlemeler öngörülmüşse de, lisansı alan
ile veren arasındaki ilişki satım, adi ortaklık ve hasılat kirasına
ilişkin unsurları bir arada barındırdığından, sözleşmede hüküm yoksa
somut olayın özelliklerine göre ilişkiye bu sözleşmelerden biri veya
birkaçının hükümlerinin uygulanması gerekir.[3]
İsviçre
ve Alman doktrinleriyle birlikte Türkiye’de de bir kısım yazarlar,
Marka Lisansını sui generis (nevi şahsına münhasır) bir sözleşme türü
olarak kabul etmektedirler. Oysa marka lisans sözleşmesi, 556 sayılı
KHK’da ayrıntılı biçimde düzenlendiğinden, isimsiz (atipik) bir sözleşme
olarak değerlendirilemez.[4]
Marka lisans sözleşmesinin hukuki niteliği konusunda doktrinde değişik fikirler ileri sürülmüştür:
Birinci görüşe göre;
marka lisansıyla, marka sahibi marka üzerinde sahip olduğu hakkın bir
kısmını lisans alana devreder ve bu devrettiği hak oranında lisans
verenin hak sahipliği sona erer. Bu görüşe göre lisans sözleşmesi konusu
olan hak, bölünebilir niteliktedir. Bu görüşe göre, KHK’daki bu
husustaki boşluklar, ancak sınırlı ayni haklara ilişkin hükümlerin
uygulanmasıyla giderilebilecektir.[5]
İkinci Görüşe göre; marka
lisansı ile bir mutlak hak elde edilmektedir. Mutlak hak, hakkın sahibi
olmayan üçüncü kişilerin hakkı ihlalden kaçınmalarını sağlayan ve
herkese karşı ileri sürülebilen bir nitelik taşımaktadır. Lisans
hakkının sicile tescil edilmek suretiyle üçüncü kişilere karşı ileri
sürülebilir nitelik kazanması, bu hakkı mutlak hak niteliğine
yaklaştırmaktadır. Bu görüşü savunanlara göre, inhisari lisans
sahibinin, marka hakkına tecavüz halinde kendi adına dava açabilmesinin
ve yine basit lisans sahibinin de belli şartlar altında dava açma
hakkına sahip olmasının, Türk Hukuku’nda da marka lisans sözleşmesinden
doğan hakkın herkese karşı ileri sürülebilen mutlak bir hak olduğunun
kabulünü gerektirir.[6]
Üçüncü görüşe göre ise;
marka lisansı, marka üzerinde lisans alan lehine bir kişisel bir hak
doğurur. Bu görüş en çok taraftar bulan görüş olup, kanaatimizce de en
isabetli görüş budur.
Bir başka görüş ise,
Alman öğretisi ve mahkeme kararları doğrultusunda, İnhisari Lisans ile
Basit Lisans arasında bir ayrım yapılması gerektiğini, inhisari lisansın
ayni veya benzer bir nitelik arzettiği, basit lisansın ise nisbi bir
karakterinin bulunduğunun kabulü gerektiğini savunmaktadır.[7]
Çünkü,
lisans sözleşmesinin konusunu teşkil eden marka hakkı, maddi niteliği
haiz bir eşya olmadığından, mülkiyete veya diğer ayni haklara konu
teşkil etmez. Dolayısıyla ayni bir hak söz konusu olmadığından,
devredilen hakkın da ayni bir hak niteliği bulunmaz.
Öte
yandan, ikinci görüş de isabetli değildir. Marka lisansının tescil
edilerek üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir olması, onun kişisel
hak niteliğini etkilemez. Sadece kişisel hakların tescille etkisinin
kuvvetlendirilmesi ve iyiniyetli üçüncü kişilere karşı da ileri
sürülebilmesi imkanı, burada da söz konusu olmaktadır. Nitekim kira vb.
diğer şahsi haklar açısından da tescille etkisinin güçlendirilmesi
imkanı kanunlarda öngörülmüştür.
III. TÜRLERİ:
Markaların
Korunması Hakkında 556 sayılı KHK’nın 21. maddesiyle, yönetmeliğin 23.
maddesinde marka lisans sözleşmeleri İnhisari Lisans, İnhisari Olmayan
(Basit) Lisans ve Alt Lisans’tan bahsedilmektedir. Ancak doktrinde bu
sınıflandırmanın dışında, farklı sınıflandırmalar da yapılmaktadır.
A- Sağladığı Yetkiye Göre:
1- Tam
(Tek) Lisans: Bu sözleşmeyle marka sahibi, markasıyla ilgili tek bir
lisans verir ve başka hiç kimseye lisans vermemeyi taahhüt eder. Marka
hakkının özü yine lisans verende kalmakla birlikte, lisans veren marka
üzerindeki tüm diğer haklarını devretmiş olur. Ancak, marka sahibi tek
lisans verirken, markayı kullanma hakkını kendisi için saklı tutabilir.
Tek lisansın inhisari lisanstan farkı, herhangi bir yer, konu ve zaman
sınırının bulunmamasıdır.[8] Bu lisans, bu niteliği itibariyle daha çok intifa hakkına ilişkin özellikleri yansıtmaktadır.
2- İnhisari
Lisans: Bu lisans sözleşmesi, KHK’nın 21/3. maddesinde düzenlenmiş
olup, bu sözleşme ile marka sahibi, markanın kullanılmasını belli bir
coğrafi bölgeyle sınırlı olarak lisans alana devreder. Marka sahibi,
hakkını açıkça saklı tutmadıkça bu bölgede markayı kendisi
kullanamayacağı gibi, başka birisine de lisans hakkı veremez.[9] Bu niteliğiyle İnhisari lisans, Tek Satıcılık Sözleşmesi’ne yaklaşmaktadır.
İnhisari
lisansta coğrafi bölge kavramı ülkenin tümünü ifade edebileceği gibi,
ülkenin belli alt bölgelere ayrılmak suretiyle her bölge için ayrı ayrı
inhisari lisans sözleşmesinin yapılması da mümkündür.[10]
KHK’nın
21/2 maddesine göre sözleşmede, lisansın inhisari nitelikte olduğunun
açıkça gösterilmesi gerekir. Aksi takdirde lisansın inhisari nitelikte
olmadığı kabul edilir.
3- Basit
(İnhisari Olmayan) Lisans: Basit lisans, marka sahibinin markadan doğan
hakkını inhisari olmayan biçimde kullandırmasını öngören bir lisans
türüdür. Sözleşmede aksi açıkça belirtilmedikçe, basit lisans sahibi alt
lisans veremeyeceği gibi, lisans sözleşmesinden doğan hakkını üçüncü
kişilere devredemez.
Basit
lisansta marka sahibi (lisans veren), aynı bölgede markasını aynı
koşullarda bir başkasına da lisans vermek suretiyle kullandırabileceği,
sözleşmede hüküm bulunmasına gerek olmadan kendisi de markayı
kullanabilir.
Kural
olarak, basit lisans verilmekle marka hakkının tüketilmesi söz konusu
olacaktır. Fakat KHK’nın 21/9 maddesinde belirtildiği gibi, mal ve
hizmetlerin belli kalitede olmasını öngören sözleşme hükümlerinin ihlali
halinde, KHK’nın 13/1 maddesi anlamında marka hakkının tüketilmesi söz
konusu olmayacak ve marka sahibi, marka tescilinden doğan haklarına
dayanarak lisans alana dava açabilecektir.[11]
4- Alt
Lisans: Alt lisans, lisans alanın lisans sözleşmesinden aldığı yetkiye
dayalı olarak, markanın üçüncü kişiler tarafından kullanılmasına izin
verdiği hallerde mümkün olmaktadır. Lisans alan aksi sözleşmede
kararlaştırılmadığı müddetçe alt lisans veremez. (KHK md. 21/4)
B- Konusuna Göre:
1- Üretim Lisansı: Üretim lisansında lisans alanın sadece lisans konusu malı üretme hakkı var
olup, bunun dışında ürünleri kullanma veya satışa sunma gibi bir hakkı
sözkonusu değildir. Bu tür lisans sözleşmesinde lisans veren, lisans
alanın ürettiği malların ya kendisi veya tayin ettiği üçüncü kişi
tarafından piyasaya sunularak tüketilmesini sağlamak yükümlülüğü
altındadır.[12]
2- Satış
Lisansı: Bu tür lisansta ise lisans alan, marka sahibinden veya onun
göstereceği üreticiden alınan mallar üzerine sözleşmeye konu markayı
koyarak satış yapma hakkı elde etmektedir. Bu sözleşmede ayrıca, lisans
alana satacağı bu malları bizzat üretme hakkı da tanınabilir.[13]
Bu durumda, lisans alanın üreteceği ürünlerin belli bir kalitede
olmasını sağlayacak hükümlere lisans sözleşmesinde yer verilmesi
gerekecektir (KHK md. 21/8).
C- Kaynağına Göre:
1- Sözleşmesel
Lisans: Marka sahibi olan kimse, bu marka üzerinde her türlü kullanma
ve tasarruf hakkına sahiptir. Bunu kullanıp kullanmama, üçüncü kişiye
devredip devretmeme konusunda bir zorunluluk söz konusu değildir. Marka
sahibi, kendi iradesiyle bu hakkını başka kişilere devredebilir.
2- Zorunlu Lisans: Bu tür lisans sözleşmesi, sadece patentler için öngörülmüştür. Markalar için zorunlu lisans söz konusu olmaz.
IV. MARKA LİSANS SÖZLEŞMESİNDE ŞEKİL:
Marka
lisans sözleşmelerinin içeriği, kural olarak tarafların özgür
iradeleriyle belirlenebilir. Fakat KHK’nın 15. maddesine göre, tescilli
bir markaya ilişkin her türlü işlemin yazılı şekilde yapılması
gerektiğinden, lisans sözleşmesinin de yazılı şekilde yapılması
geçerlilik şartıdır. Markalar Hakkında Kanun Tasarısının 44 maddesinde
marka lisans sözleşmesinin yazılı ve tarafların imzasını taşıması
gerektiği açıkça belirtilmiştir. Tescilsiz markalarda ise lisans sözleşmesinin geçerliliği herhangi bir şekle tabi değildir.[14]
Yönetmeliğin 23. maddesinde, KHK’da yer almayan birçok belgenin ibrazı
şartı öngörüldüğünden, Normlar Hiyerarşisine aykırı bu şartların
geçersiz sayılması gerekir.
KHK’da
tescili kimin talep edeceğini düzenleyen açık bir hüküm bulunmamasına
rağmen, 40/94 sayılı tüzüğün 22/5 hükmünde lisans sözleşmesinin
taraflarından herhangi birinin sözleşmenin Marka Siciline tescilini
talep edebileceği öngörüldüğünden, bu hükmün Türk hukukunda da
uygulanması gerekir.[15]
Ancak tescil, lisans sözleşmesi için bir geçerlilik şartı olmayıp,
sadece şahsi bir hak olan lisans hakkının etkisini kuvvetlendirerek,
iyiniyetli üçüncü kişilere karşı da dermeyan edilebilmesi imkanını
sağlar.
V. MARKA LİSANS SÖZLEŞMESİNDE BORÇLAR:
Marka
lisans sözleşmesinde tarafların hak ve borçları, sözleşme hükümleri
esas alınarak belirlenir. Taraflardan biri için hak teşkil eden bir
husus, diğer taraf için borç niteliğindedir.
A- LİSANS VERENİN BORÇLARI:
1- Markanın Kullanılmasını Sağlama Borcu:
Lisans veren, lisans sözleşmesi
süresince,lisans alan tarafından markanın lisans sözleşmesine uygun
olarak kullanılabilmesi için gerekli tedbirleri almak zorundadır.
Lisans
konusu markaya karşı herhangi bir şekilde tecavüz edilmesi durumunda
lisans veren tecavüzün ref’ine ilişkin tedbirleri almak zorundadır.
Lisans veren lisans sözleşmesi süresince marka hakkının ortadan kalkmaması için tedbir almak[16]
ve gerekiyorsa markanın koruma süresini yenilemek(KHK 40-41)
durumundadır. Lisans veren lisans sözleşmesi devam ettiği sürece marka
hakkından vazgeçemez.KHK 46/3 de görüleceği üzere marka sahibinin marka
siciline kaydedilmiş hakların ve lisans sahiplerinin izni olmadıkça
vazgeçemeyeceği,düzenlenmiştir.
2- Lisans Verenin Kaliteyi Korumak İçin Gerekli Bilgi Verme ve Kontrolleri Yapma Borcu:
Lisans
alan markaya ilişkin kaliteyi korumakla yükümlüdür.Bu yükümlülüğü
yerine getirmesi için lisans verenin lisans konusu markaya ilişkin
bilgileri lisans alana vermesi gerekmektedir.Ayrıca lisans veren
markanın kalitesini kontrol etme yükümlülüğü de söz konusudur.Lisans
verenin kalitenin korunmadığına ilişkin sözleşme ihlali nedeniyle dava
açma hakkı ona,aynı zamanda lisans alana kalitenin korunmasını
sağlayacak bilgilerinde aktarılmasını borç olarak yüklemektedir[17].
B- LİSANS ALANIN BORÇLARI:
1- Bedel Ödeme Borcu:
Lisans alanın temel yükümlülüğü,lisans bedelini ödemektir[18].Lisansın bedeli ve ödemeye ilişkin tarih lisans
sözleşmesinde serbestçe kararlaştırılır.Lisans bedeli belirli bir
miktar olabileceği gibi yapılan ciro üzerinden belli bir oran
olabilir.Ayrıca lisans alana lisans bedeli olarak lisans veren başka herhangi bir lisans vererek de bu borcunu ödeyebilir.
2- Lisans Konusu Markayı Kullanma Borcu:
Markanın
geçerlilik şartlarından bir tanesi onun uygun şekilde
kullanılmasıdır(KHK 45).Kanunda belirtilen süre içinde kullanılmayan
veya da belirtilen sürede yenilenmeyen markalar sona erer. Marka
lisansını alan bunu kullanma yükümlülüğü altındadır. Eğer bu lisans
sözleşmesi inhisari lisans ise kullanma daha büyük bir önem arz eder.
Marka sahibinin markayı kullanacağına ilişkin sözleşmede herhangi bir
hüküm bulunmadığı durumlarda inhisari lisans sahibinin markayı kullanma
yükümlülüğü hayati bir önem taşır. Şöyle ki; KHK’nın 14 maddesinde
‘Markanın tescil tarihinden itibaren 5 yıl içinde,haklı bir neden
olmadan kullanılmaması veya bu kullanıma 5 yıllık bir süre içerisinde
kesintisiz ara verilmesi halinde marka iptal edilir’ hükmü yer
almaktadır.
Kanunda
markanın kullanma kabul edilecek haller arasında markanın,marka
sahibinin izniyle kullanılması geçerli bir kullanım sebebi
sayılmıştır.Basit lisans sahibi kural olarak lisans konusu markayı kullanmak zorunda değildir.
Lisans
alan mal ve hizmetlerle ilgili broşür, ambalaj, faturalar, işle ilgili
kullandığı kağıt ve benzeri dökümanlarda kullanacağı gibi,ihracat
yapıyor ise bunların üzerinde de kullanma hakkına sahiptir[19].
3- Kaliteyi Garanti Borcu:
Lisans
alan lisans aldığı markaya ilişkin markanın mevcut garantisini
korumakla yükümlüdür. Bu hususta lisans sözleşmesinde hüküm bulunmasına
gerek olmadığı gibi lisans verenin herhangi bir talimata veya uyarısına
da gerek yoktur. Lisans verenin bu borcu kanundan doğmaktadır[20].Lisans
konusu markanın ve dahi varlığını sürdürebilmesi için kalitesinin
mevcut halinin korunması gerekmektedir. Lisans alanın kaliteyi garanti
borcuna uymaması durumunda lisans veren sözleşmenin ihlali markadan
doğan mutlak haklarının lisans alana karşı kullanabilecektir(KHK21/9)
VI. MARKA HAKKINA TECAVÜZ HALİNDE LİSANS ALANIN DAVA HAKKI:
a) Üçüncü Kişilere Karşı Dava Hakkı
Marka
hakkına yapılan tecavüzler lisans alanın olduğu gibi marka sahibinin
haklarını da etkiler. Bu tür hareketler bir tarafta hareketi yapana
haksız kazanç sağlarken diğer taraftan markanın itibarını zedeler bu
sebeple marka hakkına yönelik tecavüzlerin durdurulma, önlenmesi ve
zararların tazmini marka sahibini etkilediği gibi lisans alanı da
etkiler. Bir tecavüzün ortaya çıkması durumunda ve lisans verenin
harekete geçmediği veya geçmek istemediği durumlarda lisans alana bu
hakkın verilmesi önem kazanmaktadır. [21]
Marka hakkına tecavüz halinde öncelikli olarak dava açma hakkı marka sahibinindir.[22]
Lisan
alan bakımından ise lisans sözleşmesinin niteliğine ve tarafların
iradesine göre bir ayrım yapılmıştır. İnhisari lisans sözleşmesinin söz
konu olduğu hallerde lisans veren (marka sahibi) ve lisans alanın her
ikisinin de dava açma hakkı mevcuttur. İnhisari olmayan lisans
sözleşmesinde ise lisans verenin (marka sahibinin) dava açma hakkı
bulunmakta ancak lisans alanın bazı şartların gerçekleşmesi halinde bu
hakkı bulunmaktadır.
556
sayılı KHK nın 21. maddesinde; “Aksi sözleşmede kararlaştırılmamışsa,
inhisari lisansa sahip olan kişi, üçüncü bir kişi tarafından marka
sahibinin markadan doğan haklarına, tecavüz edilmesi durumunda, marka
sahibinin bu Kanun Hükmünde Kararname uyarınca açabileceği davaları,
kendi adına açabilir.” hükmü yer
almaktadır. Bu hükümden de anlaşıldığı üzere inhisari lisans sahibinin
üçüncü kişilerin markaya tecavüzü halinde kanundan doğan dava açma hakkı
mevcuttur.
Dava
açma hakkına ilişkin sicile tescilin etkisi hususunda öğretide farklı
görüşler vardır. Bir kısım yazarlar; lisans alanın dava açabilmesi için
lisans sözleşmesini sicile kaydedilmesi gerektiği görüşündedir. Diğer
bir kısım yazarlar ise; dava açma hakkının kanundan kaynaklandığını
sicile tescil gibi bir şartın aranmadığını ifade etmektedirler.[23]
İnhisari
olmayan lisans sözleşmesini dava açma hakkı: lisans sözleşmesi
yapılırken lisans veren tarafından lisans alana dava açılması için yetki
verilmiş olabilir. Yetki verilmemişse inhisari olmayan lisans sahibinin
kendiliğinden dava açma hakkı bulunmamaktadır. Ancak KHK nın 21.
maddesinde “Markaya tecavüz dolayısıyla dava açama hakkı olamayan
inhisari olmayan lisans alıcısı, noter vasıtasıyla yapacağı bir
bildirimle, gereken davayı açmasını marka sahibinden isteyebilir. Marka
sahibinin bu talebi kabul etmemesi veya bildirimi aldığı tarihten
itibaren üç ay içinde gerekli davanın açılmaması halinde, lisans
alan yaptığı bildirimi de ekleyerek kendi adına dava açabilir.”
hükmüyle inhisari olmayan lisans sahibinin de dava açması sağlanmış
ancak bazı şartlara bağlamıştır:
- Tecavüzü öğrenen lisans sahibi dava açması için lisans verene ihtarda bulunacak,
- Lisans veren dava açmayı kabul etmeyecek veya bildirimi aldığı tarihten itibern üç ay içerisinde davayı açmayacak,
- İnhisari lisans sahibi marka sahibine yaptığı bildirimi de ekleyerek dava açabilecektir.
Gerek inhisari lisans sahibinin gerekse inhisari olmayan lisans sahibinin
dava açması halinde marka sahibinin davaya katılmasını sağlamak için
davanın açıldığı marka sahibine bildirilir(KHK madde21)
b) Lisans Alana Karşı Dava Hakkı
Marka
lisans sözleşmesinde,lisans alanın,lisans sözleşmesi şartları ihlal
ederse,tscilli markadan doğan hakların lisans alana karşı dava yoluyla
lisans alana karşı ileri sürülebileceği KHK da düzenlenmiştir. Yine
ilgili KHK’da lisans yoluylaverilmiş hakların izinsiz genişletilmesi
veya bu hakların üçüncü kişiere devredilmesi,marka hakkına tecavüz
sayılmıştır.(KHK 61d)
Lisans sözleşmesine dayalı olarak mal veya hizmetlerin Türkiye’de piyasaya sunulması
halinde marka hakkı tükenmiş olur.(KHK 13/1)Bu durum lisans alana karşı
lisans sözleşmesine aykırı davranması halinde bu ilke geçerli olmaz ve
marka sahibi lisans alana ve KHK 61 çerçevesinde üçüncü kişilere karşı markadan doğan haklarını kullanabilir.
Lisans sözleşmesiyle verilen hakların izinsiz genişletilmesi farklı şekillerde ortaya çıkabilir:
-Lisans
sözleşmesinin belli bir süre için yapılması halinde sürenin dolmasından
sonra veya süresiz olduğu hallerde sözleşmenin feshedilmesinden sonra
kullanmaya devam edilmesi.
-Lisans alanın markayı sözleşmede kararlaştırılan mal ve hizmetler için kullanmaması,
-Lisansın belli bir bölge için verilmesi halinde bu kullanımın verilen bölge dışına çıkartılması,
-Lisans sözleşmesinde markanın kullanılmasına ilişkin hüküm olması halinde bu kullanıma aykırı aykırı kullanım,
-Lisan yoluyla verilen hakları yetkisi olmadığı halde alt lisans vermesi ve lisans hakkının üçüncü kişilere devretmesi halinde sözleşmeye aykırılıktan söz edilebilir.
VII. SÖZLEŞMENİN SONA ERMESİ:
A- SÜRENİN SONA ERMESİ:
1.Sözleşme Süresinin Sona Ermesi
Taraflar
lisans sözleşmesinde süre belirlemişlerse bu sürrenin dolmasıyla
sözleşme sona erecektir. İleriye yönelik olarak tarafların birbirlerine
karşı yükümlülükleri sona erecektir.
2.lisans Konusu Hakkın Sona Ermesi
Lisansa
konu edilen markanın sicilden terkini,iptali, hükümsüzlüğü ve diğer
nedenlerden dolayı sona ermesi halinde buna bağlı olarak elde edilen
lisans hakkı da sona erecektir.
B.FESİH NEDENİYLE SONA ERME:
Sözleşmenin
feshi olağ yolla olabileceği gibi olağanüstü yolla da olabilir.Ancak
olağan fesih yolundan bahsedebilmek için lisans sözleşmesinin belirsiz
süreli olması gerekir.Olağanüstü fesihte ise; belirli veya belirsiz
süreli olsun tüm sürekli borç ilişkilerinde uygulanabilen sözleşmesin
kurulmasından sonra öngörülmeyen bir durum nedeniyle ortaya çıkan ve
berberinde ifa güçlüğü doğuran olağanüstü fesih talep edecek taraf için
artık sözleşmeyi çekilmez hale getiren nedenlerin ortaysa çıkmasıyla
kullanılabilecektir.
B- BOZUCU ŞARTIN GERÇEKLEŞMESİ:
Taraflar
lisans sözleşmesini bir şarta bağlı olarak yapabilirler. Bu şartın
gerçekleşmesi halinde sözleşme kendiliğinden sona erecektir.Taraflardan
herhangi biri bu şartın gerçekleşmesi halinde sözleşmenin feshini talep
edebilirler
C- SÖZLEŞMEDEN DÖNME:
Taraflar
karşılıklı olarak yaptıkları sözleşmeden dönebilirler. Kural olarak
sözleşmeden dönme sürekli borç ilişsisi doğuran lisan sözleşmelerine
uygulanmaz çünkü dönme ile sözleşme geriye dönük olarak ortadan
kaldırılır.Bu durum lisans sözleşmeleri için ancak lisans sözleşmesi
sürekli edimin ifa sürecine girilmediği bir evrede sözleşmeden dönmeye
bir engel bulunmamaktadır[24].
LİSANS SÖZLEŞMESİNİN SONA ERMESİNİN HÜKÜMLERİ
Lisans
sözleşmesi sözleşmeden dönme hali hariç ilkeriye etkili bir sonuç
doğurur. Yani, sözleşmenin sona erdiği andan önceki döneme ait edimlerin
geri istenmesi söz konusu olmayacaktır. Ancak,sona ermeden önceki
döneme ait edimler eksik veya fazladan yerine getirilmiş olması halinde
bunların talep edilmesine bir engel bulunmamaktadır[25]
SONUÇ
Hukukumuzda
yeni bir alanı teşkil eden marka lisans sözleşmelerine ilişkin yasal
düzenlemelerde yenilik arz etmektedir. Borçlar kanunu da düzenlene
sözleşmeler içinde yer almayan marka lisans sözleşmeleri hasılat kirası
ve kira sözleşmesiyle benzerlikler göstermektedir. Özellikle
marka sahibin markaya ilişkin hakkı devretmemesi, lisans sözleşmesinin
mahiyeti itibarı ile kullanma hakkını içerdiği ve sicile tescil ile 3.
kişilere karşı ileri sürülebilir olması marka lisans sözleşmelerini kira
sözleşmelerine yaklaştırmaktadır.
Lisans
sözleşmelerinin türleri, yapılış amacı, kaynağına, taraflarına bağlı
olarak doktrinde farklı olarak isimlendirilse de genel itibarı ile
lisans sözleşmeleri inhisari ve inhisari olmayan lisans sözleşmeleri
olarak ayrılmaktadır. İnhisari lisans sözleşmeleri lisans alana daha
geniş yetki ve imkânlar sağlamakta.
Lisans
sözleşmelerinde marka sicile yapılan tescilin açıklayıcı olan etkisi
ile taraflar arasında yapılan sözleşmeyi 3. kişilere karşı ileri
sürülebilir hale getirmektedir. Lisans veren (Marka sahibi), lisans
vermesine rağmen markanın korunmasına ilişkin hakları ve dava açma
yetkisini elinde tutmaktadır.
Yasada lisans sözleşmesine ilişkin sona erme sebepleri düzenlenememiştir.
Borçlar Kanunu’da düzenlenen, sözleşmenin son ermesine ilişkin durumlar
lisans sözleşmeleri içinde geçerli olacaktır.
KAYNAKÇA
Sabih ARKAN, Marka Hukuku, C.2, s.191
Hamdi YASAMAN, Marka Hukuku, C.2, s.742
Ünal Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, Arıkan Yay., İstanbul-2005,
Burak ONGAN, Sınai Haklara İlişkin Lisans Sözleşmelerinde Tarafların Hukuki Durumu,
Arslan KAYA, Marka Hukuku, Arıkan Yay. İstanbul-2006, s.225
Saibe OKTAY ÖZDERMİR, Sınai Haklara İlişkin Lisans Sözleşmeleri ve
Rekabet Hukuku Düzenlemelerinin Lisans Sözleşmelerine Uygulanması,
Beta Yay. İstanbul-2002.
[1] Sabih ARKAN, Marka Hukuku, C.2, s.191
[2] Hamdi YASAMAN, Marka Hukuku, C.2, s.742
[3] Ünal Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, Arıkan Yay., İstanbul-2005, s.435
[4] ARKAN, s.191
[5] Burak ONGAN, Sınai Haklara İlişkin Lisans Sözleşmelerinde Tarafların Hukuki Durumu, s.43
[6] ARKAN, s.193
[7] Arslan KAYA, Marka Hukuku, Arıkan Yay. İstanbul-2006, s.225
[8]
Saibe OKTAY ÖZDERMİR, Sınai Haklara İlişkin Lisans Sözleşmeleri ve
Rekabet Hukuku Düzenlemelerinin Lisans Sözleşmelerine Uygulanması, Beta
Yay. İstanbul-2002, s.14
[9] TEKİNALP, s.435
[10] YASAMAN, s.741
[11] ARKAN, .C.2, s.195
[12] ONGAN, s.56
[13] ARKAN, s.C.2, s.194
[14] YASAMAN, s.744
[15] ARKAN, C.2, s.197
[16] Arkan s.199
[17] Özdemir s.143
[18] Arkan, s 199
[19] Özdemir, s.144
[20] Tekinalp, s.437
[21] YASAMAN, s. 747
[22] KAYA, s. 227
[23] ONGAN, s.44
[24] Ongan, s.138
[25] Ongan, s.139
Yorumlar
Yorum Gönder