İhaleye Fesat Karıştırma Ve Edimin İfasına Fesat Karıştırma Suçları
İhaleye Fesat Karıştırma Ve Edimin İfasına Fesat Karıştırma
Suçları
Anayasa ile Devlete eğitim, sağlık, güvenlik gibi
birtakım aslî ve sürekli kamu hizmetlerini yürütme görevi verilmiş olup, Devlet
bu görevleri yerine getirebilmek için gerçek veya tüzel kişiler ile alım,
satım, kiralama ve yapım konularında sözleşmeler yapmaktadır. Ancak bu
sözleşmeler, kamu kaynaklarının kullanımını içermesi sebebiyle diğerlerinden
farklı usûl ve esaslara tâbi tutulmuştur.
Devlet tarafından gerçekleştirilen alım, satım, kiralama ve yapım işleri daha
önce 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nda belirlenen usul ve esaslar
çerçevesinde yürütülürken, 01.01.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4734 sayılı
Kamu İhale Kanunu ile 4735 sayılı Kamu Sözleşmeleri Kanunu, ihale sistemini
yeniden düzenlemiş; Kamu İhale Kanunu’nun 2 nci maddesinde sayılan idarelerin kullanımında
bulunan her türlü kaynaktan karşılanan mal veya hizmet alımları ile yapım
işlerinin ihalelerinin, bu Kanun’da yer alan usuller çerçevesinde yapılması
öngörülmüştür. 4734 ve 4735 sayılı Kanunlar ile aynı zamanda, ihale ve
sözleşmeler için öngörülen usul ve esaslara riayet etmeyen kamu görevlileri ve
diğer kişilerin sorumlulukları ve uygulanacak müeyyideler de belirlenmiştir.
Diğer taraftan, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza
Kanunu’nda kamu harcamaları ile alâkalı suçlar yeniden tanzim olunmuş ve
“ihaleye fesat karıştırma” ve “edimin ifasına
fesat karıştırma” olmak üzere iki suç tanımlanmıştır.
Bu çalışmada, öncelikle 4734 sayılı Kanunda yer
alan ihaleye ilişkin temel ilkelere ve sorumlularla ilgili öngörülen
müeyyidelere kısaca değinildikten sonra, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen
“ihaleye fesat karıştırma” suçu ve “edimin ifasına fesat karıştırma” suçu ayrı
ayrı incelenecektir.
II- 4734 SAYILI KAMU İHALE KANUNU’NDA YER
ALAN GENEL İLKELER ÇERÇEVESİNDE KONUYA BAKIŞ
4734 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesinde ihale, “Bu
Kanunda yazılı usul ve şartlarla mal veya hizmet alımları ile yapım işlerinin
istekliler arasından seçilecek birisi üzerine bırakıldığını gösteren ve ihale
yetkilisinin onayını müteakip sözleşmenin imzalanması ile tamamlanan
işlemler” şeklinde tanımlandıktan sonra, “açık ihale usulü”, “belli
istekliler arasında ihale usulü” ve “pazarlık usulü” olmak üzere üç ihale usulü
öngörülmüş ve Kanunda bu ihale usulleri ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Diğer taraftan Kanun’un 5 inci maddesinde ihalelere ilişkin temel ilkeler
sayılmış olup, bu ilkeler kısaca şu şekilde tanımlanabilir:
1) Saydamlık:
İhalenin isteklilerin yanı sıra hazır bulunan herkes önünde açık olarak
yapılması ve ihale dışı kalan veya teklifi uygun görülmeyen isteklilerin talep
etmesi hâlinde yazılı olarak gerekçelerinin bildirilmesidir.
2) Rekabet: İdarelerin
ihalelerde rekabetin gerçekleşmesine yönelik olarak gerekli ortamı sağlaması,
rekabeti engelleyici davranışlardan kaçınması, fiyatların oluşmasında hiçbir
müdahale olmaksızın serbestçe belirlenmesi ilkesidir.
3) Eşitlik:
İhalelerde adaylara, istekli olabileceklere veya katılan bütün
isteklilere ihalenin her aşamasında idarece eşit davranılması, pazarların yurt
dışı isteklilere de açık olmasıdır.
4) Güvenirlik:
İdareler tarafından, ilan yapıldıktan sonra, ihale katılım kuralları, ihale usûlü,
tekliflerin türü, tekliflerin değerlendirilmesi gibi hususlarda değişiklik
yapılamaması, aynı şekilde isteklilerinde tekliflerini geri alamaması yani
sonradan değişiklik yapılamamasıdır.
5) Gizlilik:
İhale gerçekleştirilmeden önce, belgelere dayalı olarak tespit edilen yaklaşık
maliyetin ihale neticeleninceye kadar ihale süreci ile resmî ilişkisi olmayan
kişilere açıklanmaması ve ayrıca isteklilerin iş ve iş kalemleri ile teknik ve
malî yapılarına ilişkin bilgilerin açıklanmamasını kapsar.
6) Kamuoyu
denetimi: Kamuoyunun bilgilendirilmesi maksadıyla sadece ihale öncesi
değil, ihale sırası ve sonrasında ihalelere ilişkin işlemlerin açık olması ve
sonuçların ilan edilmesi ile kamuoyu önünde hesap verilebilmesidir.
7) Kaynakların
verimli kullanılması: Kamu kaynaklarının verimli kullanılması
maksadıyla ihtiyaç tespitinin doğru yapılması ve ekonomik açıdan en avantajlı
fiyattan alım yapılmasıdır. Aynı zamanda ihtiyaçların uygun şartlarla ve
zamanında karşılanması da önemlidir. 4734 sayılı Kanunda gerek kamu
kaynaklarının verimli ve etkin kullanımı gerekse vatandaşların Devlete ve
devletin ajanlarına karşı olan güvenini temin etmek maksadıyla ihdas olunan bu
ilkelerin ihlal edilmesi hâlinde birtakım yaptırımlar da öngörülmüştür.
Nitekim, Kanun’un 17 nci maddesinde, ihaleye
fesat karıştırmak, rekabeti veya ihale kararını engelleyici davranışlarda
bulunmak, belgede sahtecilik, alternatif teklif verebilme hâlleri dışında
birden fazla teklif vermek ve 11 inci maddeye göre ihaleye katılamayacağı
belirtildiği hâlde ihaleye katılmak yasak fiil veya davranışlar olarak sayılmış
olup, bu yasak fiil veya davranışlarda bulunanlar hakkında aynı Kanunun
Dördüncü Kısmında belirtilen hükümlerin uygulanması öngörülmüştür. 58 inci
maddede de 17 nci maddede belirtilen fiil veya davranışlarda bulundukları
tespit edilenler hakkında, fiil veya davranışlarının özelliğine göre, bir
yıldan az olmamak üzere iki yıla kadar, üzerine ihale yapıldığı hâlde mücbir
sebep hâlleri dışında usulüne göre sözleşme yapmayanlar hakkında ise altı aydan
az olmamak üzere bir yıla kadar, bütün kamu kurum ve kuruluşlarının ihalelerine
katılmaktan yasaklama kararı verileceği belirtilmiştir.Kanun’da yasaklama
müeyyidesinden başka, isteklilerin ve kamu görevlilerinin cezaî sorumluluğu da
ayrıca düzenlenmiştir. İsteklilerin cezaî sorumluluğunun düzenlendiği 59
uncu maddede, taahhüt tamamlandıktan ve kabul işlemi yapıldıktan sonra tespit
edilmiş olsa dahi, 17 nci maddede belirtilen fiil veya davranışlardan Türk Ceza
Kanununa göre suç teşkil eden fiil veya davranışlarda bulunan gerçek veya tüzel
kişiler ile o işteki ortak veya vekilleri hakkında Türk Ceza Kanunu hükümlerine
göre ceza kovuşturması yapılmak üzere yetkili Cumhuriyet Savcılığına suç
duyurusunda bulunulacağı ifade edilmiş ve hükmolunacak cezanın yanı sıra,
idarece 58 inci maddeye göre verilen yasaklama kararının bitiş tarihini izleyen
günden itibaren uygulanmak şartıyla bir yıldan az olmamak üzere üç yıla kadar
bu Kanun kapsamında yer alan bütün kamu kurum ve kuruluşlarının ihalelerine katılmaktan
mahkeme kararıyla 58 inci maddenin ikinci fıkrasında sayılanlarla birlikte
yasaklanacakları belirtilmiştir. Haklarında bu şekilde ceza kovuşturması
yapılarak kamu davası açılmasına karar verilenler ve 58 inci maddenin ikinci
fıkrasında sayılanlar yargılama sonuna kadar Kanun kapsamında yer alan kamu
kurum ve kuruluşlarının ihalelerine katılamaz.
Haklarında kamu davası açılmasına karar
verilenler ile mahkeme kararı ile yasaklananlar ve ceza hükmolunanlar,
Cumhuriyet Savcılıklarınca sicillerine işlenmek üzere Kamu İhale Kurumuna,
meslek sicillerine işlenmek üzere de ilgili meslek odalarına bildirilir.
Sürekli olarak kamu ihalelerine katılmaktan yasaklanmış olanlara ilişkin
mahkeme kararları, Kamu İhale Kurumunca, bildirimi izleyen on beş gün
içinde Resmî Gazetede yayımlanmak suretiyle duyurulur.
Kamu görevlilerinin sorumluluğunun düzenlendiği
60 ıncı maddede ise, “İhale yetkilisi ile ihale komisyonlarının başkan ve
üyeleri ile ihale işlemlerinden sözleşme yapılmasına kadar ihale sürecindeki
her aşamada görev alan diğer ilgililerin; 17 nci maddede belirtilen fiil veya
davranışlarda bulunduklarının, görevlerini kanuni gereklere uygun veya
tarafsızlıkla yapmadıklarının, taraflardan birinin zararına yol açacak ihmalde
veya kusurlu hareketlerde bulunduklarının tespiti hâlinde, haklarında ilgili
mevzuatları gereğince disiplin cezası uygulanır. Ayrıca, fiil veya
davranışlarının özelliğine göre haklarında ceza kovuşturması da yapılır ve
hükmolunacak ceza ile birlikte tarafların uğradıkları zarar ve ziyan genel
hükümlere göre kendilerine tazmin ettirilir. Bu Kanuna aykırı fiil veya
davranışlardan dolayı hüküm giyen idare görevlileri, bu Kanun kapsamına giren
işlerde görevlendirilemezler.” hükmüne yer verilmiş olup, bu durumda kamu
görevlilerinin cezaî, disiplin ve tazmin olmak üzere üç açıdan sorumluluğu
doğmaktadır. Keza 5 inci maddede belirtilen ilkelere ve 62 nci maddede
belirtilen kurallara aykırı olarak ihaleye çıkılmasına izin verenler ve ihale
yapanlar hakkında da yukarıda belirtilen müeyyideler uygulanacaktır. Görüldüğü
üzere, ihale sürecinde Kanunda yer alan usul ve esaslara uyulmaması hâlinde
gerek istekliler gerek kamu görevlileri bakımından birtakım idarî yaptırımlar
öngörülmüş, aynı zamanda bu fiillerin Ceza Kanunu’nda suç sayılması hâlinde cezaî
sorumluluğun gündeme geleceği vurgulanmıştır.
Şimdi Türk Ceza Kanunu’nda suç sayılan bu
fiilleri sırasıyla inceleyelim.
III- İHALEYE FESAT KARIŞTIRMA SUÇU
A- GENEL OLARAK
765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu’nda ihaleye
ilişkin suçlar iki farklı bölümde yer almış, öncelikle devlet aleyhine işlenen
suçlar başlığı altında 205 ve 208 inci maddelerde devlet namına yapılan alım ve
satımlara fesat karıştırma, daha sonra 366, 367 ve 368 inci maddelerde hükümet
namına yapılan artırma eksiltmelere fesat karıştırma düzenlenmek suretiyle
devlet ve hükümet namına şeklinde ikili bir ayrıma gidilmiştir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile bu ayrım ortadan
kaldırılmış, ihale süreci ve edimin ifası sürecine fesat karıştırma şeklinde
ikili bir ayrıma gidilmiş ve bu iki suç ayrı ayrı düzenlenmiştir.
5237 sayılı Kanun’un “ihaleye fesat karıştırma”
başlıklı 235 inci maddesinde, kamu kurum veya kuruluşları adına yapılan mal
veya hizmet alım veya satımlarına ya da kiralamalara ilişkin ihalelere ve yapım
ihalelerine fesat karıştıran kişinin, beş yıldan on iki yıla kadar hapis cezası
ile cezalandırılacağı hükme bağlanmış ve hangi hâllerde ihaleye fesat
karıştırılmış sayılacağı tek tek belirtilmiştir.
Bu suç ile korunan hukukî değer konusunda
doktrinde farklı görüşler yer almakla birlikte, 235’inci maddenin gerekçesinde
“bu hükümle korunmak istenen hukukî değer, kamusal faaliyetlerin dürüstlük
ilkesine uygun olarak yürütüldüğüne dair ve özellikle kamu adına yapılan mal ve
hizmet alım ve satımı gibi ihale işlemlerinin yapılmasıyla ilgili olarak, kamu
görevlilerine duyulan güvendir.” denilerek, kamuoyunda ihalelerde yolsuzluk
yapıldığı ve rant sağlandığı yönündeki genel kanaat ortadan kaldırılmaya
çalışılmıştır. Diğer taraftan, fiilin zarar meydana gelmemiş olsa dahi
cezalandırılması ve failin sadece kamu görevlileri değil diğer kişilerin de
olabileceği göz önünde bulundurularak hem kamu idaresinin itibarının hem de
devletin ekonomik çıkarlarının korunduğu, dolayısıyla korunan hukukî değerin
karma nitelikte olduğu şeklinde görüşler bulunmaktadır (Artuk vd.; 2007:
515-516).
B- SUÇUN UNSURLARI
1- Tipiklik: Tipiklik, fiilin
kanunda tanımlanan suç tipinin unsurlarını taşımasını ifade eder. Dolayısıyla,
kanunda o suçun varlığı için aranılan şartlar taşınmıyorsa suçun varlığından da
söz edilemez ve cezalandırma cihetine gidilemez. Zira bilindiği üzere
hukukumuzda “suçların ve cezaların kanuniliği” ilkesi geçerlidir ve ancak
kanunda suç sayılan hâllerde ve kanunda öngörülen ceza ile cezalandırılabilir.
5237 sayılı Kanun’un 235 inci maddesinin birinci
fıkrasında “Kamu kurum veya kuruluşları adına yapılan mal veya hizmet alım veya
satımlarına ya da kiralamalara ilişkin ihalelere ve yapım ihalelerine fesat
karıştıran” şeklinde suçun tanımı yapıldıktan sonra ihaleye fesat sayılma kabul
edilecek fiiller tahdidi şekilde sayılmıştır. Kanunda ihaleler bakımından bir
ayrıma gidilmediğinden, kamu kurum veya kuruluşu adına yapılmış ihale olması
yeterli olup, ihalenin tâbi olduğu mevzuatın önemi bulunmadığı gibi, fiil
sebebiyle bir zarar meydana gelmiş olması zorunluluğu da bulunmamaktadır.
Öte yandan, kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşları (Türk Tabipler Birliği, Barolar Birliği, Türk Eczacıları Birliği
gibi), kamu kurum veya kuruluşlarının ya da kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşlarının iştirakiyle kurulmuş şirketler, bunların bünyesinde faaliyet
icra eden vakıflar, kamu yararına çalışan dernekler veya kooperatifler adına
yapılan mal veya hizmet alım veya satımlarına ya da kiralamalara fesat
karıştırılması da madde kapsamına alınmak suretiyle maddenin uygulama alanı
genişletilmiştir.
2- Maddî Unsur
Suçun maddî unsuru “fesat karıştırma” fiilidir.
Arapça bir sözcük olan fesat kavramı, bozukluk, karışıklık, kargaşa,
arabozuculuk, hile gibi muhtelif anlamlar taşımaktadır (Türk Dil Kurumu Türkçe
Sözlük). İhaleye fesat karıştırma da değişik şekillerde karşımıza
çıkmaktadır. Doktrinde ise fesat karıştırma, kişinin kendisine menfaat sağlamak
maksadıyla devlet adına yapılan alım, satım ve yapım ihalelerinde hile, desise,
tehdit, şiddet veya cebir gibi yollara başvurması şeklinde yorumlanmaktadır
(Artuk vd.; 2007: 518).
İhaleye fesat karıştırma suçunun maddî unsurunu
yani fiilini, “kamu kurum veya kuruluşları adına yapılan mal veya hizmet alım
veya satımlarına ya da kiralamalara ilişkin ihalelere ve yapım ihalelerine
fesat karıştırma” oluşturmakla birlikte, 235 inci maddede ihaleye fesat
karıştırma sayılacak fiiller tek tek sayılmıştır. Dolayısıyla, bu fiillerden
birinin gerçekleşmesi hâlinde suç işlenmiş sayılacağından seçimlik hareketli
suç kabul edilmektedir. Bununla birlikte, gerçekleşen fiil fesat karıştırma
sayılan hâllerden birine uymamakla birlikte Kanunda tanımlanan başka bir suçu
oluşturuyorsa, kişinin o suçtan cezalandırılması mümkündür.
Kanuna göre ihaleye fesat karıştırma sayılan
hâller şunlardır:
a) Hileli davranışlarla ihaleye
fesat karıştırmak
- a. İhaleye katılma yeterliğine veya koşullarına sahip olan kişilerin ihaleye veya ihale sürecindeki işlemlere katılmalarını engellemek
4734 sayılı Kanunda ihalelerde eşitlik ilkesinin
geçerli olacağı işaret olunduktan sonra 10 uncu maddede ihaleye katılacak
olanlardan “ekonomik ve malî” yeterliliğin ve “meslekî ve teknik” yeterliliğin
belirlenmesi maksadıyla birtakım belgelerin istenilebileceği belirtilmiş, 11
inci maddede de ihaleye katılamayacak olanlar sayılmıştır. Bu durumda, kanunda
sayılan yasaklı kişilerden olmayan ve istenilen yeterlilik koşullarını
karşılayan herkesin ihaleye katılabileceği hususunda tereddüt bulunmamaktadır.
İşte ihaleye katılma yeterliliğine sahip olan kişilerin birtakım hileli
davranışlarla -sahte belge düzenleme, sunulan belgeleri yok etme vs. gibi-
ihaleye katılımının engellenmesi hâlinde fesat karıştırma suçu işlenmiş
olacaktır.
- b. İhaleye katılma yeterliğine veya koşullarına sahip olmayan kişilerin ihaleye katılmasını sağlamak
Yukarıda izah edilenin aksine Kanun çerçevesinde
aranılan yeterlilik koşullarını taşımayanların ihaleye katılımının sağlanması
da ihaleye fesat karıştırma kabul edilecektir. Örneğin, ihaleye katılma
şartlarını taşımadığı hâlde sahte belge düzenlemek suretiyle ihaleye katılımın
sağlanması hâlinde bu suç işlenmiş sayılır. Ayrıca sahte belge düzenleyen kişi,
bu suçtan da cezalandırılır.
- c. Teklif edilen malları, şartnamesinde belirtilen niteliklere sahip olduğu hâlde, sahip olmadığından bahisle değerlendirme dışı bırakmak
4734 sayılı Kanun’un 12 nci maddesinde, “İhale
konusu mal veya hizmet alımları ile yapım işlerinin her türlü özelliğini
belirten idari ve teknik şartnamelerin idarelerce hazırlanması esastır. Ancak,
mal veya hizmet alımları ile yapım işlerinin özelliği nedeniyle idarelerce
hazırlanmasının mümkün olmadığının ihale yetkilisi tarafından onaylanması
kaydıyla, teknik şartnameler bu Kanun hükümlerine göre hazırlattırılabilir.
İhale konusu mal veya hizmet alımları ile yapım işlerinin teknik
kriterlerine ihale dokümanının bir parçası olan
teknik şartnamelerde yer verilir. Belirlenecek teknik kriterler, verimliliği ve
fonksiyonelliği sağlamaya yönelik olacak, rekabeti engelleyici hususlar
içermeyecek ve bütün istekliler için fırsat eşitliği sağlayacaktır. Teknik
şartnamelerde, varsa ulusal ve/veya uluslararası teknik standartlara uygunluğu
sağlamaya yönelik düzenlemeler de yapılır. Bu şartnamelerde teknik özelliklere
ve tanımlamalara yer verilir. Belli bir marka, model, patent, menşei, kaynak
veya ürün belirtilemez ve belirli bir marka veya modele yönelik özellik ve
tanımlamalara yer verilmeyecektir. Ancak, ulusal ve/veya uluslararası teknik
standartların bulunmaması veya teknik özelliklerin belirlenmesinin mümkün
olmaması hallerinde “veya dengi” ifadesine yer verilmek şartıyla marka veya
model belirtilebilir.” hükmüne yer verilerek şartnamelerin hazırlanmasına
ilişkin usûl ve esaslar belirlenmiştir. İdare tarafından hazırlanan teknik
şartnamede yer verilen özelliklere uygun mal teklif edildiği hâlde
değerlendirme dışı bırakılması ihaleye fesat karıştırma kabul edilmiştir.
- d. Teklif edilen malları, şartnamesinde belirtilen niteliklere sahip olmadığı hâlde, sahip olduğundan bahisle değerlendirmeye almak
Şartnamede yer alan özellikleri taşımayan
tekliflerin değerlendirmeye alınması hâlinde de suç oluşur.
b) Gizli tutulması gereken bilgilere
başkalarının ulaşmasını sağlamak
İhale sürecinde gerek rekabetin sağlanması gerek
isteklilerin özel bilgilerinin korunması maksadıyla bazı bilgilerin gizliliği
öngörülmüştür. Gizli kalması öngörülen bilgilerden en önemlisi yaklaşık
maliyettir. Yaklaşık maliyete ihale ve ön yeterlik ilânlarında yer verilmez,
isteklilere veya ihale süreci ile resmî ilişkisi olmayan diğer kişilere
açıklanmaz. Diğer taraftan 4734 sayılı Kanun’un 61 inci maddesinde, “Bu Kanunun
uygulanmasında görevliler ile danışmanlık hizmeti sunanlar; ihale süreci ile
ilgili bütün işlemlere, isteklilerin iş ve işlemleri ile tekliflerin teknik ve
malî yönlerine ilişkin olarak gizli kalması gereken bilgi ve belgelerle işin
yaklaşık maliyetini ifşa edemezler, kendilerinin veya üçüncü şahısların
yararına kullanamazlar. Aksine hareket edenler hakkında ilgisine göre 58 ve 60
ıncı maddelerde belirtilen müeyyideler uygulanır.” denilmektedir.
Böylece, gizliliğin korunması ve rekabetin sağlanması maksadıyla ilgililer
hakkında cezaî müeyyide öngörülmüştür.
c) Cebir veya tehdit kullanmak suretiyle
ya da hukuka aykırı diğer davranışlarla ihaleye katılmayı engellemek
Cebir fiziki güç kullanılmak suretiyle kişinin
davranış ve iradesinin yönlendirilmesi, tehdit ise güvenlik korkusu ve endişesi
ile bir davranış veya irade sergilemeye zorlanmasıdır (Artuk vd.; 2007: 524).
Cebir, bizzat iradesi etkilenmek istenilen kişiye uygulanır ve baskı hemen
hissedilir. Tehditte ise ileride meydana gelecek bir kötülük ile korkutulmak
suretiyle irade etkilenir (Eker Kazancı; 2007:161). Ayrıca tehdit yakınlar ile
alâkalı da olabilir.
Gizli veya açık anlaşma yapmak İhaleye katılmak
isteyen veya katılan kişilerin ihale şartlarını ve özellikle fiyatı etkilemek
için aralarında açık veya gizli anlaşma yapmaları ihaleye fesat karıştırma
olarak kabul edilmiştir. Bu tür fiiller aynı zamanda Rekabet Kanunu’na da
aykırılık teşkil etmektedir. Kartel adı verilen bu anlaşmalar ile rakipler
arasındaki rekabet azaltılmakta veya tamamen ortadan kaldırılmaktadır (Eker
Kazancı; 2007:168). İhale sürecinde ise, ihaleye katılmak isteyen bağımsız
firmalar ihale makamına karşı aralarında anlaşarak rekabeti ortadan
kaldırmaktadırlar. Bu durum aynı zamanda fiyatların da piyasa şartları üzerinde
belirlenmesine yol açmaktadır.
Suçun oluşumu ve cezalandırılma için kişilerin
ihale şartlarını etkilemek kastıyla açık veya gizli anlaşma yapmaları yeterlidir.
3- Manevî Unsur
İhaleye fesat karıştırma suçu kasten işlenebilen
bir suç olup, taksirle yani dikkatsizlik, tedbirsizlik ve ihmal suretiyle
işlenmesi mümkün değildir. Kast, 5237 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin
birinci fıkrasında “suçun kanunî tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek
gerçekleştirilmesidir.” şeklinde tanımlanmıştır.
Failde aranması gereken kast, ihale makamlarını
teklifi kabul ettirebilmek amacıyla Kanunda sayılan fiillerin işlenmesine
yönelik olmalıdır. 235 inci maddenin 2/a bendinde kastın ihaleye katılma
koşullarına sahip isteklilerin ihaleye katılımını engelleme veya ihaleye
katılma yeterliliğine sahip olmayan isteklilerin katılımını sağlamaya yönelik
olması, 2/b’de gizli kalması gereken bilgileri bilerek ve isteyerek açıklaması,
2/c’de ihaleye katılma yeterliliğine sahip kişilerin ihaleye katılımı
engellemek maksadıyla cebir ve tehdit uygulanması, 2/d’de ise ihale şartlarını
özellikle de fiyatları etkileme maksadı ile gizli veya açık anlaşma yapılmış
olması gerekir. Öte yandan, kişinin suçun kanunî tanımındaki maddî unsurların
gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen fiili işlemesi hâlinde olası kasttan
söz edilir. İhaleye fesat karıştırma suçu olası kast ile de işlenebilir.
C- SUÇUN OLUŞUMU VE MÜEYYİDESİ
İhaleye fesat karıştırma suçu sırf hareket suçu
olup, yukarıda sayılan maddî unsurlardan birinin kasten yani bilerek ve
isteyerek gerçekleştirilmesi ile tamamlanır. 5237 sayılı Kanun’da 765 sayılı
Kanun’un aksine zarar meydana gelmiş olması şartı aranmamış aksine zarar
meydana gelmesi cezayı ağırlaştırıcı unsur olarak kabul edilmiştir.
İhaleye fesat karıştırma suçu, hareket suçu olması sebebiyle suça teşebbüs de
mümkündür. Suçun faili kamu görevlileri olabileceği gibi diğer kişiler de
olabilir. Mağduru ise kamudur. Zira idareler tarafından yapılan ihaleler kamu
adına ve kamu kaynakları ile gerçekleştirildiğinden bir zarar meydana gelmesi
durumunda da bu kamunun zararıdır. Suçun müeyyidesi olarak 235 inci maddenin
birinci fıkrasında, “beş yıldan on iki yıla kadar hapis cezası” öngörülmüş,
üçüncü fıkrada da ilgili kamu kurumu veya kuruluşu açısından bir zarar meydana
gelmiş ise, cezanın yarı oranında artırılacağı hükme bağlanmıştır. Diğer
taraftan dördüncü fıkra gereği, ihaleye fesat karıştırma dolayısıyla menfaat
temin eden görevli kişiler, ayrıca bu nedenle ilgili suç hükmüne göre
cezalandırılırlar[1]
.
IV- EDİMİN İFASINA FESAT KARIŞTIRMA SUÇU
A- GENEL OLARAK
Bilindiği üzere kamu alımlarında ihale süreci
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ile, istekli ile sözleşme imzalanması ve sözleşme
gereği edimin yerine getirilmesi süreci ise 4735 sayılı Kamu Sözleşmeleri
Kanunu ile düzenlenmiş bulunmaktadır. İhale sürecine ilişkin işlemler
kamu hukuku ilkelerine tabî iken, sözleşme imzalandıktan sonra artık özel hukuk
ilkelerine tâbi hâle gelir ve ortaya çıkan ihtilaflar özel hukuk hükümleri
çerçevesinde çözümlenir.
Sözleşme, Borçlar Kanunu’nun 1 inci maddesi
gereği bir hukukî sonuç doğurmak üzere iki tarafın karşılıklı ve birbirine
uygun irade beyanında bulunması ile kurulur. Hukukumuzda kural olarak sözleşme
serbestîsi ilkesi geçerli olup, taraflar kanuna ve ahlaka aykırı olmamak
kaydıyla diledikleri şekilde sözleşme yapabilirler. Tarafların sözleşmeden
doğan bu yükümlülüklerine de “edim” adı verilmektedir. Sözleşmenin yerine
getirilmesi aşamasında şayet bir ihtilaf söz konusu olursa öncelikle sözleşme
hükümleri çerçevesinde giderilmeye çalışılır, sözleşmede hüküm bulunmaması
durumunda genel hükümlere göre çözüme kavuşturulur. Kamu adına yapılan
sözleşmelerde ise durum biraz daha farklıdır. Zira, Kamu İhale Kanununa göre
yapılan ihalelere ilişkin sözleşmelerin düzenlenmesi ve uygulanması ile ilgili
esas ve usuller Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu ile düzenlenmiştir. Kanun’un 4
üncü maddesinde sözleşme yapılırken geçerli olacak temel ilkelere yer
verilmiştir. Buna göre; sözleşmede ihale dokümanında yer alan şartlara aykırı hükümlere
yer verilemeyecek, Kanunda belirtilen hâller dışında sözleşmede değişiklik veya
ek sözleşme yapılamayacak ve sözleşmenin uygulanmasında taraflar eşit hak ve
yükümlülüklere sahip olacaktır. Yine Kanun’un 6 ncı maddesinde, Kamu
İhale Kanununa göre yapılan ihaleler sonucunda akdedilecek sözleşme türleri;
1- Yapım işlerinde; uygulama
projeleri ve bunlara ilişkin mahal listelerine dayalı olarak, işin tamamı için
isteklinin teklif ettiği toplam bedel üzerinden anahtar teslimi götürü bedel
sözleşme,
2- Mal veya hizmet alımı
işlerinde, ayrıntılı özellikleri ve miktarı idarece belirlenen işin tamamı için
isteklinin teklif ettiği toplam bedel üzerinden götürü bedel sözleşme,
3- Yapım işlerinde; ön veya
kesin projelere ve bunlara ilişkin mahal listeleri ile birim fiyat tariflerine,
mal veya hizmet alımı işlerinde ise işin ayrıntılı özelliklerine dayalı olarak;
idarece hazırlanmış cetvelde yer alan her bir iş kaleminin miktarı ile bu iş
kalemleri için istekli tarafından teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu
bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme,
4- Yapım işlerinde; niteliği
itibarıyla iş kalemlerinin bir kısmı için anahtar teslimi götürü bedel, bir
kısmı için birim fiyat teklifi alma yöntemleri birlikte uygulanmak suretiyle
gerçekleştirilen ihaleler sonucunda karma sözleşme,
5- Çerçeve anlaşmaya dayalı
olarak idare ile yüklenici arasında imzalanan münferit sözleşme, Şeklinde
sayıldıktan sonra 7 nci maddede sözleşmede yer alması zorunlu hususlar tek tek
belirtilmiştir. Görüldüğü üzere özel kişiler arasındaki sözleşmeler bakımından
bir sınırlama veya şekil şartı getirilmezken, kamu kaynakları kullanılmak
suretiyle kamu adına yapılacak sözleşmeler bakımından Kanunla bazı esaslar
getirilmiş bulunmaktadır. Sözleşme ile kararlaştırılan edimin ifasında
sözleşmeye aykırı davranılması durumunda kamunun hak ve hukukunu korumak
maksadıyla ceza hukuku bakımından da birtakım müeyyideler getirilmiştir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 236 ncı
maddesinde bu suç “edimin ifasına fesat karıştırma” şeklinde tanımlanmıştır.
765 sayılı mülga Kanun’un 205 ve 362 nci maddelerinde de benzer suç tanımına
yer verilmiştir.
Diğer taraftan, 4735 sayılı Kanun’un, 25 inci
maddesinde sözleşmenin uygulanması aşaması ile alâkalı yasak fiil veya
davranışlar;
a)
Hile, vaat, tehdit, nüfuz kullanma, çıkar sağlama, anlaşma, irtikap, rüşvet
suretiyle veya başka yollarla sözleşmeye ilişkin işlemlere fesat karıştırmak
veya buna teşebbüs etmek.
b)
Sahte belge düzenlemek, kullanmak veya bunlara teşebbüs etmek.
c)
Sözleşme konusu işin yapılması veya teslimi sırasında hileli malzeme,
araç veya usuller kullanmak, fen ve sanat kurallarına aykırı, eksik, hatalı
veya kusurlu imalat yapmak.
d)
Taahhüdünü yerine getirirken idareye zarar vermek.
e)
Bilgi ve deneyimini idarenin zararına kullanmak veya 29 uncu madde hükümlerine
aykırı hareket etmek.
f)
Mücbir sebepler dışında, ihale dokümanı ve sözleşme hükümlerine uygun olarak
taahhüdünü yerine getirmemek.
g)
Sözleşmenin 16 ncı madde hükmüne aykırı olarak devredilmesi veya devir alınması
şeklinde sayılmış ve 26 ncı madde ile de bu
fiil ve davranışlarda bulunanlar hakkında bir idarî yaptırım olarak
kamu ihalelerine katılmaktan yasaklama öngörülmüştür. 25 inci maddede sayılan
fiil ve davranışların aynı zamanda Ceza Kanunu’nda suç olarak sayılması
durumunda cezaî kovuşturma da yapılacaktır.
B- SUÇUN UNSURLARI
1) Tipiklik
5237 sayılı Kanun’un 236 ncı maddesinin birinci
fıkrasında, “Kamu kurum veya kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşları, bunların iştirakiyle kurulmuş şirketler, bunların bünyesinde
faaliyet icra eden vakıflar, kamu yararına çalışan dernekler ya da
kooperatiflere karşı taahhüt altına girilen edimin ifasına fesat karıştıran
kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” denilmek
suretiyle suçun tanımı yapılmış ve maddenin devamında edimin ifasına fesat
karıştırma kabul edilen hâller tahdidi şekilde sayılmıştır. Bu itibarla, edimin
ifasına fesat karıştırma suçundan söz edilebilmesi için failin davranışının
kanun hükmünde sayılan fiillerden birini oluşturması yani Kanundaki suç
tanımına uyması gerekmektedir.
2) Maddî Unsur
Suçun maddî unsuru denildiğinden daha evvel de
izah edildiği üzere failin fiil ve davranışı anlaşılır. 236 ncı maddede bu
fiiller tek tek sayılmış olup, bu fiillerden birinin işlenmesi hâlinde suçun
maddî unsuru gerçekleşmiş kabul edilir. Kanunda birden fazla fiil sayılmış
olduğundan bu fiillerden birinin işlenmesi suçun oluşumu için yeterlidir.
Edimin ifasına fesat karıştırma suçu bu özelliği itibariyle seçimlik hareketli
bir suçtur. Edimin ifasına fesat karıştırma sayılan haller, kanunda hileli
davranışlarla olmak şartına bağlı olarak şu şekilde sıralanmıştır:
a) İhale kararında veya sözleşmede evsafı
belirtilen maldan başka bir malın teslim veya kabul edilmesi
İhale kararında işin tanımı yapıldığı gibi aynı
şekilde ihale kararından sonra yapılan sözleşmede de işin adı, türü, niteliği,
süresinin belirtilmesi zorunludur. İhale uhdesinde kalan ve idare ile sözleşme
imzalayan yüklenici edimini sözleşmede tanımlanan şekilde yerine getirmekle
yükümlüdür. Şayet, hileli davranışlarla ihale kararında veya sözleşmede
tanımlanan maldan başka bir mal teslim edilirse ya da ihale kararında veya
sözleşmede tanımlanan maldan başka bir mal kabul edilirse suç gerçekleşmiş
sayılır. Görüldüğü üzere, bu suç yüklenici tarafından işlenebileceği gibi kamu
görevlisi tarafından da işlenmesi mümkündür. Ancak, kamu görevlisinin bir
menfaat temin etmek suretiyle bu fiili işlemesi durumunda sadece edimin ifasına
fesat karıştırmadan değil menfaat sağlamadan da ayrıca cezalandırılır.
b) İhale kararında veya sözleşmede
belirtilen miktardan eksik malın teslim veya kabul edilmesi
İhale kararında veya sözleşmede belirtilen
miktardan eksik mal teslim edilmesi veya teslim alınması hâlinde de yine suç
gerçekleşir.
c) Edimin ihale kararında veya sözleşmede
belirtilen sürede ifa edilmemesine rağmen, süresinde ifa edilmiş gibi kabul
edilmesi
Sözleşme imzalandıktan sonra işin sözleşmede
belirtilen sürede ifası zorunludur. Kanunda, sözleşmede değişiklik
yapılabilecek hâller belirtilmiş olup, sadece sözleşme bedelinin aşılmaması ve
idare ile yüklenicinin karşılıklı olarak anlaşması kaydıyla, “işin yapılma veya
teslim yeri, işin süresinden önce yapılması veya teslim edilmesi kaydıyla işin
süresi ve bu süreye uygun olarak ödeme şartları” hususlarında değişiklik
yapılabilir. Bunun dışında 4735 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinde, doğal
afetler, kanunî grev, genel salgın hastalık, kısmî veya genel seferberlik ilânı
ve gerektiğinde Kurum tarafından belirlenecek benzeri diğer hâller mücbir sebep
olarak kabul edilmiş ve yükleniciden kaynaklanan bir kusurdan ileri gelmemiş
olması, taahhüdün yerine getirilmesine engel nitelikte olması, yüklenicinin bu
engeli ortadan kaldırmaya gücünün yetmemiş bulunması, mücbir sebebin meydana
geldiği tarihi izleyen yirmi gün içinde yüklenicinin idareye yazılı olarak
bildirimde bulunması ve yetkili merciler tarafından belgelendirilmesi şartıyla
süre uzatımı verilmesi veya sözleşmenin feshine gidilmesine imkân
tanınmıştır. Ancak, burada edimini süresi içerisinde yerine getirmeyen
yüklenici bakımından değil, süresi içinde ifa edilmediği hâlde süresinde ifa
edilmiş gibi kabul eden kamu görevlisi bakımından yaptırım öngörülmüştür.
d) Yapım ihalelerinde eserin veya
kullanılan malzemenin şartname veya sözleşmesinde belirlenen şartlara, miktar
veya niteliklere uygun olmamasına rağmen kabul edilmesi
Yapım ihalelerinde de şartnamelerde ve sözleşmede
yapılacak işin özelliklerinin belirtilmesi zorunludur. Şartname veya
sözleşmede belirlenen şartlara, miktar veya niteliklere uygun olmamasına rağmen
işin kabul edilmesi hâlinde suçun gerçekleşeceği kabul edilmiştir. Ancak, 4735
sayılı Kanun’un 25/c maddesinde sözleşme konusu işin yapılması veya teslimi
sırasında hileli malzeme, araç veya usuller kullanmak, fen ve sanat kurallarına
aykırı, eksik, hatalı veya kusurlu imalat yapmak yasak fiil ve davranışlar
arasında sayıldığı hâlde 236 ncı madde de yüklenici bakımından suç kabul
edilmemiştir.
e) Hizmet niteliğindeki edimin, ihale
kararında veya sözleşmede belirtilen şartlara göre verilmemesine veya eksik
verilmesine rağmen verilmiş gibi kabul edilmesi
Burada da hizmet alım sözleşmelerinden doğan
edimin ihale kararı ve sözleşmede belirtilen şartlara göre verilmemesi veya
eksik verilmesine rağmen verilmiş gibi kabul eden kamu görevlilerinin
cezalandırılması söz konusudur.
3- Manevî Unsur
Edimin ifasına fesat karıştırma suçu kasten
işlenebilen bir suçtur. Failin, kamu ihalesi neticesinde yapılan sözleşmenin
ifası esnasında hileli bir takım davranışlar ile bilerek ve isteyerek edimin
ifasına fesat karıştırması yeterlidir. Dikkatsizlik, tedbirsizlik veya
bilgisizlik sebebiyle fiilin gerçekleşmesi durumunda suç oluşmaz.
C- SUÇUN OLUŞUMU VE MÜEYYİDESİ
Edimin ifasına fesat karıştırma suçu sırf hareket
suçu olup, yukarıda sayılan maddî unsurlardan birinin kasten yani bilerek ve
isteyerek gerçekleştirilmesi ile tamamlanır. Kanunda suçun tamamlanması için
herhangi bir zarar meydana gelmesi şartı aranmamıştır. Edimin ifasına fesat
karıştırma suçuna teşebbüs, ancak hareketin bölünebildiği hâllerde mümkündür.
Suçun faili kamu görevlileri olabileceği gibi diğer kişiler de olabilir. Ancak
kanunda daha çok kabulden söz edildiğinden fail daha çok kamu görevlileri
özelliklede muayene ve kabul komisyonu üyeleri olacaktır. Mağduru ise kamudur.
Zira, idareler tarafından yapılan harcamalar kamu adına ve kamu kaynakları ile
gerçekleştirildiğinden bir zarar meydana gelmesi durumunda da bu kamunun
zararıdır. Suçun müeyyidesi olarak 236 ncı maddenin birinci fıkrasında, “üç
yıldan yedi yıla kadar hapis cezası” öngörülmüştür. Edimin ifasına fesat
karıştırma dolayısıyla menfaat temin eden görevli kişiler, ayrıca bu nedenle
ilgili suç hükmüne göre cezalandırılırlar.
V- İHALEYE FESAT KARIŞTIRMA VE EDİMİN
İFASINA FESAT KARIŞTIRMA SUÇLARINDA KOVUŞTURMA USÛLÜ
İhaleye fesat karıştırma ve edimin ifasına fesat
karıştırma suçunun faili kamu görevlileri olabileceği gibi diğer kişilerin de
olabileceğini belirtmiştik. Kamu görevlilerinin suç işlemesi hâlinde genel
kural olarak 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması
Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde ön inceleme yapılması ve kanunda
belirtilen yetkili merciin soruşturma izni vermesi gerekmektedir. Ancak, söz
konusu Kanun’un 2 nci maddesinde “Görevleri ve sıfatları sebebiyle özel
soruşturma ve kovuşturma usullerine tâbi olanlara ilişkin kanun hükümleri ile
suçun niteliği yönünden kanunlarda gösterilen soruşturma ve kovuşturma
usullerine ilişkin hükümler saklıdır.” denilmek suretiyle istisnai düzenlemeye
yer verilmiştir.
3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması Rüşvet
ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu da bu istisnai düzenleme kapsamında
bulunmakta olup, Kanun’un 17 nci maddesinde “Bu kanunda yazılı suçlarla,
irtikâp, rüşvet, ihtilas ve zimmete para geçirme, görev sırasında veya
görevinden dolayı kaçakçılık, resmî ihale ve alım ve satımlara fesat
karıştırma, Devlet sırlarının açıklanması veya açıklanmasına sebebiyet verme
suçlarından veya bu suçlara iştirak etmekten sanık olanlar hakkında 4483 sayılı
Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümlerinin
uygulanmayacağı” belirtilmiştir. Bu itibarla kamu görevlilerinin gerek ihaleye
fesat karıştırma gerek edimin ifasına fesat karıştırma suçunu işlediklerine
dair delil elde edilmesi hâlinde Cumhuriyet Savcısı diğer kişilerde olduğu gibi
kamu görevlileri hakkında da doğrudan soruşturma yapmak suretiyle kamu davası
açabilecektir. Fesat karıştırma suçlarının takibi şikâyete bağlı
değildir. Zira suçun mağduru kamu olması hasebiyle savcı suç işlendiğine dair
herhangi bir bilgi edinmesi durumunda soruşturma başlatmak ve yeterli delil
bulunması hâlinde de dava açmak zorundadır. Türk Ceza Kanunu’nun 278 nci
maddesinde genel olarak tüm vatandaşlara, 279 uncu maddesi ile de kamu
görevlilerine suçu bildirme yükümlülüğü getirilmiştir. Fesat karıştırma suçları
uygulamada daha çok yapılan denetimler esnasında ortaya çıkmaktadır.
Dolayısıyla, denetim görevini yürüten kamu görevlilerinin suç işlendiğini
tespit ettikleri anda ilgili cumhuriyet savcılığına veya savcılığa ihbarda
bulunulmak üzere daire amirine bildirimde bulunma yükümlülükleri vardır. Aksi
hâlde 279 uncu maddede öngörülen suç işlenmiş olur. Fesat karıştırma suçlarında
görevli mahkeme suç için öngörülen cezaya göre belirlenir. Bu sebeple, beş
yıldan on iki yıla kadar hapis cezası öngörülen ihaleye fesat karıştırma
suçları ağır ceza mahkemesinde, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası
öngörülen edimin ifasına fesat karıştırma suçları ise asliye ceza mahkemesinde
görülür. Yetkili mahkeme ise suçun işlendiği yer mahkemesidir.
VI- SONUÇ
Kamu kurumlarının ihtiyaçlarını karşılamak
maksadıyla kaynaklarından yapılan harcamalar 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu
hükümleri çerçevesinde yürütülmekte iken, bu Kanun’un ihtiyaçlara cevap
verememesi ve yetersiz kalması üzerine 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve
4735 sayılı Kamu Sözleşmeleri Kanunu olmak üzere
iki ayrı Kanun hazırlanmış ve 2003 yılında yürürlüğe konulmuştur. Bu iki Kanun
ile bir taraftan kamu kaynaklarından yapılan harcamalarda şeffaflık, saydamlık
ve rekabetin sağlanması diğer taraftan kamu kaynaklarının verimli kullanılması
maksadıyla birtakım ilkeler ve kurallar ve akabinde müeyyideler getirilmiştir.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda da
yukarıda zikredilen Kanunlara paralel olarak kamu harcamalarına ilişkin suçlar
yeniden düzenlenmiş ve ihale aşamasındaki fiiller ile ilgili olarak “ihaleye
fesat karıştırma”, sözleşmenin uygulanması aşamasındaki fiiller ile ilgili
olarak ta “edimin ifasına fesat karıştırma” olmak üzere iki ayrı suç tanzim
edilmiş bulunmaktadır. Her iki suçu oluşturan fiiller Kanunda sayılmış olup, bu
fiillerden birinin kasıtlı olarak işlenmesi hâlinde suç gerçekleşmiş kabul
edilmekte ve Kanunda öngörülen müeyyide ile cezalandırılmaktadır. Yine bu
suçlar kamu görevlileri tarafından işlenebileceği gibi diğer kişiler tarafından
işlenmesi de mümkündür.
KAYNAKÇA
ARTUK Mehmet Emin, GÖKCEN Ahmet, YENİDÜNYA A.
Caner; Ceza Hukuku Özel Hükümler, 8. Bası, Ankara 2007
EKER KAZANCI Behiye; İhaleye Fesat Karıştırma
ve Edimin İfasına Fesat Karıştırma Suçları, Seçkin, Ankara 2007
Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük.
Yargıtay Kararları (kazancı.com.tr.)
Bu Makale Sağlık
Bakanlığı Hukuk Müşaviri Sayın Hatice
SARITAŞ tarafından kaleme alınmış olup Sayıştay
Dergisinin 73. Sayısında yayınlanmış ve oradan hiçbir ekleme – çıkartma
yapılmaksızın ilgilisine sunulmuştur.
[1]
Yargıtay 5. C.D. 26/12/2006 tarih ve E.2006/12792-K.2006/10667
“Devlet alım ve satımına fesat karıştırmak suçundan yargılanan sanığın, para
alma vaadi karşılığında ihaleye katılan kişilerin ihaleden çekilmelerini
sağlayıp menfaat temin etmesi şeklindeki eylemi sonucunda, ihaleye fesat
karıştırma suçu yanında irtikap suçunu da işlediğinin kabulü gerekir.
Devletin bir zararının olmadığı anlaşıldığından, belirlenen ceza 5237 sayılı
TCK’nın 235/3. maddesi uyarınca artırılamaz. Suçun, 5237 sayılı TCK’nın
53/1. maddesindeki hak ve yetkilerin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi
nedeniyle 53/5. madde hükmü uygulanmalıdır.” (kazancı com.tr)
Yorumlar
Yorum Gönder