ANLAŞMALI BOŞANMA DAVALARI
ANLAŞMALI BOŞANMA DAVALARI
I. GİRİŞ:
Ülkemizde
son yıllarda boşanma davalarında önemli bir artış meydana gelmiştir.
Açılan boşanma davalarının önemli bir kısmını anlaşmalı boşanma davaları
oluşturmaktadır. Bu makalemizde anlaşmalı boşanma davalarını ve dikkat
edilmesi gereken yönlerini inceleyeceğiz.
II. HUKUKİ ŞARTLARI:
Anlaşmalı boşanma davaları Türk Medeni Kanunu m. 166/III’de
düzenlenmiştir. Buna göre evlilik birliğinin en az bir yıl sürmüş
olması ve eşlerin mahkemeye birlikte başvurması gerekmektedir. Ayrıca
hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına
kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile eğer varsa çocukların
durumu konusunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması
şarttır. Tarafların boşanma iradelerinin serbestçe açıklandığına hâkimin
kanaat getirebilmesi için de tarafların duruşma günü mahkemede hazır
olmaları ve boşanma iradelerini açıkça ortaya koymaları gerekmektedir.
Taraflar
evlilik birliğinin mali durumu ve eğer varsa çocukların durumu
konusunda bir anlaşma sunmaları ve hâkimin de bunu onaylaması
gerekmektedir. Yani sadece boşanma konusunda tarafların anlaşması
anlaşmalı boşanma davası için yeterli değildir. Hâkim, tarafların ve
çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü
değişiklikleri yapabilir.
Evlilik
birliği bir yıldan az sürmüş ise eşlerin birlikte başvurması ile
boşanma kararı verilemez. Bu durum da eşlerden birinin dava açması
diğerinin de bu davayı kabul etmesi halinde boşanma kararı verilebilir.
III. TARAFLAR ARASINDA VARILACAK ANLAŞMA KONULARI VE BOŞANMA SÖZLEŞMESİ:
Taraflar
boşanma konusunda anlaştıktan sonra yapacakları boşanma sözleşmesinde
eğer varsa çocukların durumunu da açıkça belirtmelidirler. Çocukların
velayetinin kime kalacağı, çocuklar için ne kadar iştirak nafakası
ödeneceği, diğer eş ile çocuklar arasında şahsi ilişkinin nasıl
kurulacağı (Diğer eşin çocukları haftanın, yılın ve bayramların hangi
günlerinde ne kadar süre ile görebileceği) boşanma sözleşmesine açıkça
yazılmalıdır.
Evliliğin
mali durumu ile ilgili olarak da boşanma sözleşmesinde açıklayıcı
hükümler olmalıdır. Taraflardan biri boşanma ile zor durumda kalacaksa
ne miktarda yoksulluk nafakası ödeneceği, ortak taşınmaz varsa bu
taşınmazın ne şekilde paylaştırılacağı ya da kime özgüleneceği (Kimin
kullanımına bırakılacağı), otomobil, ziynet eşyaları, hisse senetleri ve
ortak banka hesapları gibi menkul malların ne şekilde paylaştırılacağı
boşanma sözleşmesine yazılmalıdır.
Boşanma ile birlikte kadının hangi soyadını kullanacağı da boşanma sözleşmesine yazılabilir.
Yapılacak
boşanma sözleşmesinde taraflardan birini ve çocukların menfaatini aşırı
derecede zor duruma sokan düzenlemelerin varlığı halinde yukarıda
belirttiğimiz gibi hâkimin bu anlaşmada değişiklik yapma hakkı vardır.
Hâkimin yapacağı değişikliği taraflardan birinin kabul etmemesi üzerine
anlaşma sağlanamayacağı için anlaşmalı boşanmaya karar verilebilmesi de
mülkün değildir.
Yapılacak olan boşanma sözleşmesinin her iki eş tarafında da imzalanması gerekir.
IV. AİLE MAHKEMELERİNİN KURULUŞ, GÖREV VE YARGILAMA USULLERİNE DAİR KANUN’A GÖRE GÖREVLİ MAHKEME:
4787 sayılı Aile Mahkemeleri’nin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un “Aile Mahkemelerinin görevleri” başlıklı 4. maddesine göre Aile mahkemeleri, aşağıdaki dava ve işleri görürler:
1.
22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun Üçüncü Kısım
hariç olmak üzere İkinci Kitabı ile 03.12.2001 tarihli ve 4722 sayılı
Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna göre
aile hukukundan doğan dava ve işler,
2.
20.5.1982 tarihli ve 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul
Hukuku Hakkında Kanuna göre aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme
kararlarının tanıma ve tenfizi,
3. Kanunlarla verilen diğer görevler.
Buna göre aile mahkemeleri TMK m. 118 ve m. 395 arasındaki konulardan doğan dava ve işlere bakmaya görevlidir. Anlaşmalı boşanma davaları TMK m. 166/III hükmüne göre görülmekte olduğundan görevli mahkeme aile mahkemeleridir.
4787 sayılı kanun m. 2’ye göre
“Aile mahkemesi kurulamayan yerlerde bu Kanun kapsamına giren dava ve
işlere, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk
Mahkemesince bakılır.”
V. TÜRK MEDENİ KANUNU’NA GÖRE YETKİLİ MAHKEME:
TMK m. 168’e göre “Boşanma
veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim
yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer
mahkemesidir.” Eşler boşanmadan önce yerleşim yerlerini
ayırmışlarsa her birinin yerleşim yeri mahkemesi davaya bakmaya
yetkilidir. Ancak yerleşim yerinin ayrılması fiilen ayrı yerde oturmayı
değil ikametgâh adresinin bağlı bulunduğu muhtarlıktan başka yer
muhtarlığına nakledilmesidir. Yani devletin resmi adres sisteminde
yerleşim yerinin değiştirilmesidir. İkametgâh adresinin kayıtlı olmadığı
yerde dava açılabilmesi mümkün değildir. Ancak uygulamada yerleşim
yerinin başka muhtarlığa alınmasını yeterli görmeyip tanık dinleyen
mahkemeler de bulunmakta. Yerleşim yerini değiştirmiş olmakla beraber
adresini yeni yerleşim yerinin muhtarlığına geçerli bir sebeple
aldıramamış olanlar içinde tanık dinleyerek yetkili olup olmadığına
karar veren mahkemeler bulunmaktadır. Bu uygulama farklılıklarının
giderilmesi gerekir.
VI. AİLE MAHKEMELERİNİN KURULUŞ, GÖREV VE YARGILAMA USULLERİNE DAİR KANUN’A GÖRE YARGILAMA YÖNTEMİ:
Boşanma davalarında üç ayrı kanundaki yargılama yöntemi uygulanır. Bunlardan en özel hükümlü olanı 4787 sayılı Aile Mahkemeleri’nin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un “Usul hükümleri” başlıklı 7. maddesidir. Bu maddeye göre Aile
mahkemeleri, öncelikle eşlerin ve çocukların karşı karşıya oldukları
sorunları tespit ederek bunların sulh yoluyla çözümünü sağlamaya
çalışır. Sulh yöntemini uygularken gerektiğinde uzmanlardan da
yararlanır. Mahkeme sulh sağlanamadığı takdirde davanın esasını karar
bağlamak durumundadır.
VII. TÜRK MEDENİ KANUNU’NA GÖRE YARGILAMA YÖNTEMİ:
Boşanma davalarında ikinci özel yargılama yöntemi Türk Medeni Kanunu’nun “Boşanmada yargılama usulü” başlıklı 184. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;
1.
Hâkim, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına
vicdanen kanaat getirmedikçe, bunları ispatlanmış sayamaz.
2. Hâkim, bu olgular hakkında gerek re'sen, gerek istem üzerine taraflara yemin öneremez.
3. Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hâkimi bağlamaz.
4. Hâkim, kanıtları serbestçe takdir eder.
5. Boşanma veya ayrılığın fer’i sonuçlarına ilişkin anlaşmalar, hâkim tarafından onaylanmadıkça geçerli olmaz.
6. Hâkim, taraflardan birinin istemi üzerine duruşmanın gizli yapılmasına karar verebilir.
Bu
maddeye göre hâkimin taraflara yemin teklif etmesi mümkün değildir.
Tarafların ikrarda yani ileri sürülen maddi olayın doğruluğu hakkında
beyanda bulunmaları da hâkimi bağlamaz. Hâkim her türlü ikrarı kendi
araştırmak ve ikrarın doğru olup olmadığını tespit etmek zorundadır.
Makalemizin konusunu oluşturan anlaşmalı boşanma davaları ile ilgili en
önemli usul hükmü ise Boşanma
veya ayrılığın fer’i sonuçlarına ilişkin anlaşmalar, hâkim tarafından
onaylanmadıkça geçerli olmayacağına ilişkin 5. benttir. Hâkim bu anlaşmaları kendiliğinden inceler.
VIII. HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU’NA GÖRE YARGILAMA YÖNTEMİ:
Gerek 4787 sayılı Aile Mahkemeleri’nin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un “Usul hükümleri” başlıklı 7. maddesi gerekse Türk Medeni Kanunu’nun “Boşanmada yargılama usulü” başlıklı 184. maddesi bu
kanunlarda hüküm olmayan hallerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’ndaki
hükümlerin uygulanacağını hüküm altına almıştır. Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanunu yürürlükten kalktığı için bu hükümlerin 6100 sayılı
Hukuk Muhakemeleri Kanunu olarak anlaşılması gerekir. HMK m. 140/II’ye
göre de hâkim tarafları önce sulha teşvik etmek zorundadır. Anlaşmalı
boşanma davalarında taraflar aralarında belli bir anlaşma yaparak
mahkemeye birlikte başvurdukları için hâkimin yapacağı işlem anlaşmanın
hukuka, taraf menfaatlerine ve eğer varsa çocukların menfaatlerine uygun
olup olmadığını denetlemek ve gerekli değişiklikleri yapıp bu
değişiklikler üzerinde tarafların sulh olmasını sağlamaktır. Bunun
dışında HMK’nın diğer hükümleri uygulanır.
IX. DAVANIN ESASI:
Makalemizde
davanın hukuki şartlarını açıkladığımız bölümde belirtilen boşanma
sözleşmesi taraflarca imzalandıktan sonra bir dilekçe ekinde mahkemeye
verilir. Boşanma sözleşmesinde evlilik birliğinin mali durumu yani ortak
malların paylaşımı, nafaka, maddi manevi tazminat, ortak konutun kime
kalacağı ya da kime özgüleneceği ile eğer varsa çocukların velayetinin
kimde olacağı, diğer eş ile çocuklar arasında şahsi ilişkinin nasıl
kurulacağı açıkça belirtilmek zorundadır. Hâkim boşanma sözleşmesini
inceledikten sonra üzerinde gerekli gördüğü değişiklikleri taraflarında
onayını aldıktan sonra onaylar. Ayrıca duruşmada hâkim tarafların
boşanmak istediklerine dair iradelerini açıklamalarını ister ve
tarafların boşanma iradelerini içeren beyanlarını da tutanağa geçirir.
Bundan sonra hâkim tarafların boşanmalarını ve boşanma sözleşmesindeki
hükümler çerçevesinde diğer konuları hükme bağlar. Bu beyanları içeren
duruşma tutanağı taraflarca da imzalanır.
Boşanma
kararının hüküm ve sonuç doğurabilmesi için kararın kesinleşmesi
gerekmektedir. Bu sebeple tarafların gerekçeli kararın yazılmasından
sonra birbirlerine tebliğe çıkarmaları ve tebligatı almalarından sonra
on beş günlük temyiz süresinin geçmesi ya da karar temyiz edildiyse
dosyanın Yargıtay’dan onanarak dönmesi gerekmektedir.
Karar
kesinleştikten sonra mahkeme kalemi boşanma kararını tarafların bağlı
olduğu nüfus müdürlüğüne bildirir ve nüfus kayıtlarına işlenmesini
sağlar.
X. YARGILAMA GİDERLERİ:
Anlaşmalı boşanma davalarında yapılacak yargılama giderleri 492 sayılı Harçlar Kanunu
ve buna bağlı olarak çıkartılan Genel Tebliğ (1) sayılı tarife, Adalet
Bakanlığı tarafından çıkartılan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tanık Ücret
Tarifesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi ve Adalet
Bakanlığı’nın onayından geçtikten sonra her yıl yenilenen Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Ücret Tarifesi’ne göre belirlenir.
Yukarıda belirttiğimiz hukuki düzenlemelere göre yargı masrafları 2012 yılı rakamlarına göre sırasıyla şu şekilde alınır.
Dava açılırken alınan masraf ve gider avansı miktarları aşağıdaki gibidir.
21,15 TL Aile Mahkemesi başvurma harcı, (492 sayılı Harçlar Kanunu Genel Tebliği (1) sayılı tarife)
Eğer
davacı avukat ile temsil ediliyorsa her bir vekâlet için 3,30 TL
vekâlet harcı, (492 sayılı Harçlar Kanunu Genel Tebliği (1) sayılı
tarife)
Taraf sayısının beş katı tutarında tebligat gideri, (Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi)
Dava
dilekçesinde tanık deliline dayanılmış ve tanık sayısı belirlenmiş ise
tanık sayısınca 15,00 ile 30,00 TL arası tanık asgari ücreti ve tebligat
gideri; tanık sayısı belirtilmemiş ise en az üç tanık asgari ücreti ve
tebligat gideri, (Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tanık Ücret Tarifesi ve
Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi)
Diğer iş ve işlemler için 50 TL (Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi)
Dava sonuçlandığında alınan masraf miktarları aşağıdaki gibidir.
Eğer
taraflar avukat ile temsil edilmişse 1.200,00 TL maktu avukatlık ücreti
avukat ile temsil edilen tarafa verilir. (HMK m. 330 ve Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Ücret Tarifesi)
Kararın Yargıtay’a temyiz edilmesi halinde alınacak masraf miktarları aşağıdaki gibidir.
103,50
TL temyiz harcı ve dava açılırken yatırılmış gider avansı içinden
karşılanamıyorsa eğer ayrıca posta ve tebligat masrafı alınır. (492
sayılı Harçlar Kanunu Genel Tebliği (1) sayılı tarife)
Yorumlar
Yorum Gönder