NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK Yargıtay Kararı

T.C.

YARGITAY

CEZA GENEL KURULU

E. 2004/11-158

K. 2005/58

T. 31.5.2005

• BANKACILIK ZİMMETİ ( Usulsüz Kısmen Karşılıksız Ve Bu İtibarla Geri Dönüşü Olmayıp Bankaya Zarar Veren Kredilerde Banka Genel Müdürlüğü Yetkilileri İle Yönetim Kurulunun Bilinçli Tavır Ve Davranışlarının Etkili Oluşu Nedeniyle - Yahya Murat Demirel Davası )

• NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK ( Banka Üst Yetkili Ve Sorumlularının Kamu Taciri Durumundaki Bankanın Hükmü Şahsiyetini Temsilde Ve Mal Varlığını Korumada Bilinçli Ve Eylemli Şekilde Kusurlu Bulunmaları Halinde Suçun Dolandırıcılık Değil Bankacılık Zimmeti Olduğu )

• NİTELİKLİ ZİMMET ( Görevi Sebebiyle Kendisine Tevdi Olunan Veya Muhafaza Denetim Veya Sorumluluğu Sltında Bulunan Para Veya Para Yerine Geçen Evrak Veya Senetleri Veya Diğer Malları Zimmetine Geçiren Hakkında - Yahya Murat Demirel Davası'nda 4389 Sayılı Bankalar Yasasının 22/3. Madde Fıkrasının 2. Cümlesi Kapsamında Değerlendirilmesi Gereği/Bankacılık Zimmeti )

• USULSÜZ KREDİ ALIP BANKAYI ZARARA UĞRATMAK ( Banka Üst Yetkili Ve Sorumlularının Kamu Taciri Durumundaki Bankanın Hükmü Şahsiyetini Temsilde Ve Mal Varlığını Korumada Bilinçli Ve Eylemli Şekilde Kusurlu Bulunmaları Halinde Bankacılık Zimmeti Suçunun Oluştuğu )

• BANKA ÜST YETKİLİ VE SORUMLULARI ( Kamu Taciri Durumundaki Bankanın Hükmü Şahsiyetini Temsilde Ve Mal Varlığını Korumada Bilinçli Ve Eylemli Şekilde Kusurlu Bulunmaları Halinde Bankacılık Zimmeti Suçunun Oluştuğu - Yahya Murat Demirel Davası )

• ALDATMA KASTIYLA ALINAN KREDİ ( Her Bir Sanığın Sorumluluğunun Kendi İmzası Tahtında Şekillenen Kredilerle Sınırlı Olacağı - 4389 Sayılı Bankalar Yasasının 22/3. Madde Fıkrasının 2. Cümlesi Kapsamında Değerlendirilmesi Gereği/Bankacılık Zimmeti )

• BANKANIN İÇİNİ BOŞALTMAK ( Usulsüz Kısmen Karşılıksız Ve Bu İtibarla Geri Dönüşü Olmayıp Bankaya Zarar Veren Kredilerde Banka Genel Müdürlüğü Yetkilileri İle Yönetim Kurulunun Bilinçli Tavır Ve Davranışlarının Etkili Olması Halinde Bankacılık Zimmeti Suçunun Oluştuğu )

• YAHYA MURAT DEMİREL DAVASI ( Türkiye Halk Bankasından Kredi Aldığı Ve Geri Ödemeyerek Bankayı Zarara Uğrattığından Bahisle Nitelikli Dolandırıcılık Suçundan Açılan Kamu Davasında Bankacılık Zimmeti Suçunun Oluştuğu )

4389/m.22/3

765/m.64,202,504,522

ÖZET : Dolandırıcılık suçundan sanıklar Yahya Murat Demirel, Hüsnü Barbaros Olcay, Gökalp Baştürk, Şaban Ayhan Tatlıgil, Emine Mehtap Ceylan, Mualla Halistürk, Ender Altun ve Muazzez Ela hakkında, hile ve desiseler kullanmak suretiyle Türkiye Halk Bankasından kredi aldıkları ve geri ödemeyerek bankayı zarara uğrattıklarından bahisle nitelikli dolandırıcılık suçundan açılan kamu davasında Yerel Mahkemece eylemlerin sabit olmadığı kabul edilerek beraatlarına karar verilmiş olup, hüküm Özel Dairece dolandırıcılık suçlarının oluştuğundan bahisle bozulmuştur. Yargıtay C.Başsavcılığı ise, sanıkların sabit olan eylemlerinin bankacılık zimmeti suçuna uyduğu görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurmuştur.
Yargıtay C.Başsavcılığının suç vasfına ilişkin itirazı isabetli olup, Dempa A.Ş., Dempanel A.Ş., Universal Yatırım A.Ş. ve Era Leasing A.Ş.'ne verilen ve işbu davanın konusunu teşkil eden usulsüz kısmen karşılıksız ve bu itibarla geri dönüşü olmayıp bankaya zarar veren kredilerde banka genel müdürlüğü yetkilileri ile yönetim kurulunun bilinçli tavır ve davranışlarının etkili oluşu sonucu kredilerin firmalar yararına şekillendiği, banka üst yetkili ve sorumlularının kamu taciri durumundaki bankanın hükmü şahsiyetini temsilde ve mal varlığını korumada bilinçli ve eylemli şekilde kusurlu bulundukları, bu nedenle kredilendirme olaylarında banka yöneticilerinin hile ve desiselerle kandırılmalarından sözedilemeyeceği için suçlara "nitelikli dolandırıcılık" vasfı verilmesinde isabet bulunmadığı, varlığı halinde suçun banka zimmeti oluşturacağı, suç tarihinde 765 sayılı TCY.nın 202. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gereken bu fiillerin suç tarihinden sonra yürürlüğe giren ve lehte hükümler içermesi nedeniyle TCY.nın 2/2. maddesi uyarınca tatbik ve infazı gereken 4389 sayılı Bankalar Yasasının 22. maddesi kapsamında tahlil ve değerlendirilmesi gerektiği, her bir sanığın sorumluluğunun kendi imzası tahtında şekillenen kredilerle sınırlı olacağı aldatıcılık olgusu taşıyan kredi işlemlerindeki sorumluluğun 4389 sayılı Bankalar Yasasının 22/3. madde fıkrasının 2. cümlesi kapsamında değerlendirilmesi icap edeceği sonucuna varılmalıdır.
DAVA : Dolandırıcılık suçundan sanıklar Yahya Murat Demirel, Hüsnü Barbaros Olcay, Gökalp Baştürk, Şaban Ayhan Tatlıgil, Emine Mehtap Ceylan, Mualla Halistürk, Ender Altun ve Muazzez Ela'nın beraatlarına ilişkin İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesince 28.11.2001 gün ve 240-325 sayı ile verilen kararın, katılan vekili ile Yerel C.savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 16.04.2002 gün ve 3232-5205 sayı ile;
"... Demirel Şirketler gurubuna dahil Dempa A.Ş, Dempanel Entegre Orman Ürünleri San. Tic. A.Ş., Era Finansal Kiralama A.Ş., Üniversal Yatırım A.Ş.'nin Halk Bankası Levent Şubesinden tamamı ticari nitelikte proje kredileri, ithalat kredileri veya mevcut tesislerin genişletilmesi için gayri nakti kredi kullanma taleplerinin, kredinin tür ve miktarına göre Genel Müdürlük yetkisinde olup sıralı birim görüşü ile Yönetim Kurulu kararıyla onaylanan, Ticari Krediler Müdürünün depesmana yer vermeyecek şekilde kullandırılması görüşü ile şubeye yollanan, kullanıma açılması sağlanan kredi olayında; müdahilin temyiz dilekçesinde belirttiği Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulunun 17.9.2001 gün 2001/4 sayılı raporu, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu ve dosyada mevcut 16.4.1998 tarihli banka yeminli murakıbı Erkan Sever'in raporu dışında rapor varsa bu da temin olunup, Başbakanlık Teftiş Kurulunun 6.6.2001/1198 gün ve sayılı ve Hazine Başkontrolörlerince 28.6.2001 gün 116/14-91/12-327/14 sayılı ön inceleme raporu da celp olunduktan sonra, banka ve ticari krediler alanında ve konusunda uzman 3 kişilik bir bilirkişi kurulu marifetiyle, Ticari Krediler Genel Esasları Yönetmeliği, Teminat Mektuplarında Uygulama Talimatı, Dahili Emir ve Banka İç Mevzuatı kuralları dikkate alınarak, davaya konu firmalara kullandırılan kredilerin verilme ve uygulamasında mevzuata aykırı yetki aşımını içeren davranış bulunup bulunmadığı, kredi dönüşümünün hangi şekilde ve ne suretle yapılabileceği, genel esaslara uyulup uyulmadığı, aykırı hallerin tespitinde depasman açığı veya başka nedenden bankanın zararı olup olmadığı saptanmadan, paravan oldukları belirtilen Estone Financial S.A., TEP İnternational Ltd.'nin bu nitelikte bulunup bulunmadığı netleştirilip, banka elemanı sanıkların bu hali bilip bilmedikleri de belirlenerek, 28.6.2001 tarihli Devlet Bakanı oluru ile soruşturma izni verilen Banka Eski Genel Müdürü Yenal Ansen ve arkadaşları ile ilgili soruşturma akıbeti de araştırıldıktan ve Ankara 2.Asliye Ceza Mahkemesinin 21.2.2001 gün 1999/8-200 esas karar sayılı dosyası da getirtilip sonucuna göre delillerin bir bütün halinde takdiri gerekirken yerinde ve yeterli olmayan gerekçeyle yazılı şekilde beraat kararı verilmesi ..." isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda 16.12.2003 gün ve 206-460 sayı ile; bu kez de sanıkların beraatlarına yeniden karar verilmiş, bu kararın da katılan vekili ile Yerel C.savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 21.06.2004 gün ve 4154-5504 sayı ile; sanıklar Mualla Halistürk, Ender Altun ve Muazzez Ela haklarındaki beraat hükümlerinin onanmasına, diğer sanıklar Yahya Murat Demirel, Hüsnü Barbaros Olcay, Gökalp Baştürk, Şaban Ayhan Tatlıgil ve Emine Mehtap Ceylan yönünden ise;
"...Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketinde suç tarihinde genel müdür yardımcısı ve yönetim kurulu üyesi olan sanık Hüsnü Barbaros Olcay ile sanıklar Yahya Murat Demirel ve Gökalp Baştürk'ün oluşturdukları organizasyon çerçevesinde, sanık Yahya Murat Demirel'in sahibi olduğu firmalara kaynak yaratmak ve tahsis edilmemesi gereken kredilerin tahsisi amacıyla, lehlerine kredi verilen Dempa Uluslararası Dış Ticaret AŞ., Dempanel Entegre Orman Ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Ş., Üniversal Yatırım Holding A.Ş. ile Era Finansal Kiralama Anonim Şirketinin diğer yetkilileri olan sanıklar Şaban Ayhan Tatlıgil ve Emine Mehtap Ceylan'ın da iştirakiyle ve tüm sanıkların fikir ve eylem birliği içinde hareketle;
Özellikle off-shore bölgelerde kurulan, gizlilik ve vergi avantajı sağlamak haricinde hiçbir faaliyet ve özelliği bulunmayıp, gerçek sahipleri bilinemeyen, herhangi bir fiziki mekana da sahip olmadıkları gibi mevcut adresleri dahi kuruluşa aracılık eden danışman firmanın posta kutusu adresinden ibaret olan, aynı zamanda kredileri alan firmaların da yönetiminde bulunan sanık Gökalp Baştürk'ün yöneticiliklerini yaptığı, sermayesi 10.000 Amerikan Doları olan Estone Financial SA ile sermayesi 1.000 İngiliz Paundu olan TFP İnternational Ltd. unvanlı, paravan olduklarında kuşku bulunmayan şirketler ile hayali ihracat işlemlerine dayanılarak bu paravan firmaların düzenledikleri faturalara istinaden bankadan kredi alınması için düzenlenen bono ve poliçelere bankaca aval veya garanti verilip, banka garantisinin alınması suretiyle kullanıldığı, bilahare yabancı banka ve finans kurumlarında iskonto ettirilen bu kıymetlerin sanık Gökalp Baştürk tarafından tahsil edildiği,
Yine Dempa A.Ş. Ve Dempanel A.Ş.ne 24.06.1997 gün ve 21 sayılı Yönetim Kurulu kararıyla ve "Gümrüklere Hitaben KDV Ertelemesi için" tahsis edilen, 3.000.000.000.000 TL ve 1.500.000.000.000 TL tutarındaki Türk Parası Teminat Mektubu Kredilerinin, dönemin genel müdür yardımcısı iken bilahare istifasından sonra Yahya Murat Demirel'e bağlı şirketlerin üst düzey yöneticiliğini yapan sanık Hüsnü Barbaros Olcay'ın talimatıyla, tahsis koşullarına aykırı olarak dövize natık teminat mektubu kredisine dönüştürülüp, muhatabının da yine yönetim kurulu kararına aykırı şekilde Türkiye Cumhuriyeti Gümrükleri yerine, TFP İnternational Ltd. ünvanlı şirket olarak değiştirilip verilen 11.750.000 Amerikan Dolarının anılan firmalarca TFP İnternational Ltd. emrine düzenlenen bonoların banka tarafından garanti edilmesi yoluyla kullandırıldığı,
Bu suretle bankanın gayrınakdi olarak 88.200.000 Amerikan Doları ve 4.500.000.000.000 Türk Lirası, nakdi olarak da 225.000.000 Türk Lirasının müteselsilen dolandırıldığı ve sanıkların TCK.nun 64/1. maddesi delaletiyle, aynı Yasanın 504/1-7-8-son, 80 ve 522. maddeleri gereğince mahkûmiyetlerine karar verilmesi ve sanıklar Yahya Murat Demirel, Hüsnü Barbaros Olcay ve Gökalp Baştürk hakkındaki temel cezanın kastın yoğunluğu, suç konusunun önem ve değeri, suçun işlenmesindeki özellikler gözetilerek alt sınırın üstünde belirlenmesi gerekirken, bilirkişilerin isabetsiz raporlarına itibarla yazılı şekilde hüküm kurulması..." isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 07.07.2004 gün ve 29544 sayı ile;
"... Sanıklar Yahya Murat Demirel ile Gökalp Baştürk, Demirel grubu şirketleri olarak bilinen Dempa Uluslararası Dış Ticaret A.Ş. ile Dempanel Entegre Orman Ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.nin ortak ve yetkilileri, sanık Hüsnü Barbaros Olcay da suç tarihlerinde Türkiye Halk Bankasının ticari kredilerden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı ve yönetim kurul üyesidir.
Bahsi geçen şirketlerin kredi başvurusu üzerine müdahil Banka yönetim kurulunca "Türk parası teminat mektubu cinsinden ve gümrüklere hitaben KDV ertelemesi için verilmek amacıyla gayri nakdi kredi tahsis edilmiş", tahsis edilen kredinin Bankanın Levent şubesi tarafından şirketlere kullandırılması aşamasında ticari kredilerden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı sanık H. Barbaros Olcay'ın istek ve talimatıyla yönetim kurulunca tahsis edilen kredinin niteliği usulsüz olarak değiştirilerek hem yabancı para cinsine dönüştürülmüş, hem de muhatabı T.C. Gümrükleri yerine Estone SA ve TFP İnt. Firmaları yapılmıştır. Dempa A.Ş. ve Dempanel A.Ş. tarafından gerçekleştirileceği taahhüt edilen çeşitli malzemelerin ithalatına karşılık olmak üzere düzenlediği belirtilen çeşitli vade ve miktardaki lehdarları Estone SA ve TFP İnt. Firmaları olan poliçe ve bonolara müdahil Bankanın aval ve kabul şerhleri konularak veya ayrıca tanzim edilen teminat mektubu ile Bankanın garantisi sağlanmıştır. Bilahare bu poliçe, bono ve teminat mektupları, lehdarlarınca yurtdışındaki kreditör kuruluşlara iskonto ettirilerek nakde çevrilmiştir. Bu doğrultuda, özetle;
1- Kredi Dempa A.Ş ve Dempanel A.Ş.nin yapacağını taahhüt ettiği ithalat için talep edilmiş ve Banka yönetim kurulunca da bu amaç için tahsis edilmiştir. Oysa ortada böyle bir ithalat yoktur.
2- İthalatın yapılacağı belirtilen yurtdışında yerleşik Estone SA ve TFP İnt. Ltd. isimli şirketler paravandır.
3- Banka yönetim kurulunca tahsis edilen kredi Bankaca risk içermeyen Türk parası teminat mektubu cinsinden ve gümrüklere hitaben KDV istisnasından yararlanmak amacına yönelik olmasına rağmen sanık H. Barbaros Olcay tarafından Levent şubesine verilen talimatla usulsüz olarak döviz cinsine ve adı geçen yurtdışında yerleşik paravan şirketlerin sözde alacaklarını teminat altına sokacak şekle dönüştürülmüştür.
4- Dempa A.Ş ve Dempanel A.Ş.nin yabancı paravan şirketler için düzenledikleri poliçeler, bonolar ve ithalat faturası sahtedir. Zira taraflar arasında böyle bir alacak-borç, ithalat-ihracat ilişkisi gerçekte mevcut değildir.
5- Sanık Gökalp Baştürk hem poliçe ve bonoları keşide eden Dempa A.Ş ve Dempanel A.Ş.nin ortağı ve yöneticisi hem de poliçe ve bonoların lehdarı olan Estone SA ve TFP İnt. Şirketlerinin yöneticisidir. Başka bir ifade ile alacaklı-borçlu, ithalatçı-ihracatçı ilişkisinin tarafları aynıdır.
6- Kredilerin temini amacıyla Demirel Grubu şirketlerin mali durumları ve sahip oldukları gayrimenkuller aşırı değerli gösterilerek banka alacakları önemli ölçüde teminatsız bırakılmıştır.
Sanıklar Yahya Murat Demirel ve Gökalp Baştürk kredi sağlayan Dempa ve Dempanel A.Ş.nin ortağı ve yöneticisidirler. Bu sanıklar aynı zamanda sahte poliçe ve bonoları tanzim ve ciro edenlerdir. Gökalp Baştürk ayrıca Yurtdışında yerleşik paravan şirketlerin yöneticisi ve sahte ithalat faturası düzenleyen konumundadır. Başka bir ifade ile adı geçen sanıklar, birlikte hareket ederek yurtdışında yerleşik paravan şirketler oluşturmuşlar ve bu şirketlerden ithalat yapacaklarmış gibi sahte poliçe, bono ve faturalar düzenleyerek bunlara müdahil bankanın aval ve kabulünü sağlamak suretiyle kendilerine önemli miktarda kredi tahsisini sağlamışlardır. Temin edilen kredilerin önemli bir bölümü geri ödenmemiş, yapılan bazı ödemelerin de içleri boşaltılan bir kısım banka kaynaklarından aktarıldığı gözlenmiştir.
Olay tarihinde Halk Bankasının ticari kredilerde sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olan sanık H. Barbaros Olcay, diğer sanıklarla kast ve eylem birliği içerisinde hareket ederek yönetim kurulunca bankaya risk yaratmayacak şekilde tahsis edilen gayrinakdi kredinin niteliğini değiştirerek Yahya Murat Demirel ve Gökalp Baştürk'e önemli miktarlarda haksız menfaat sağlamıştır. 2003 yılı sonu itibariyle Bankanın bu işlemlerden kaynaklanan zararı 350 trilyon lira civarındadır.
Asli maddi fail olarak suç işlemek kastıyla birlikte hareket eden sanıklardan H. Barbaros Olcay bir kamu bankası olan Türkiye Halk Bankasının Genel Müdür Yardımcısı konumundaki mensubudur. Dolayısıyla işlediği suçun niteliği "Zimmet"tir. Sahte poliçe ve bono gibi belgeler düzenlenerek işlenen suç "nitelikli" olarak değerlendirilmelidir. Diğer sanıklar ise; banka mensubu sanık H. Barbaros Olcay'ın bu sıfatını bilerek ve bundan istifade ile nitelikli zimmet suçuna iştirak etmişlerdir.
Maddi olayı bu şekilde belirledikten sonra eylemin farklı hukuksal boyutlarını irdelemek gerekmektedir. Başka bir ifade ile sanıkların eylemlerin zimmet suçunu oluşturacağının kabulü halinde bunun 4389 sayılı Bankalar Kanununun 22/3. maddesi mi yoksa TCK.nun 202. maddesi kapsamında mı değerlendirileceği sorununun çözümlenmesi zorunludur. Bunun için de öncelikle sanık Hüsnü Barbaros Olcay'ın suç tarihinde genel müdür yardımcılığını yaptığı Türkiye Halk Bankasının tabi olduğu statüyü saptamak lazımdır.
Halk Bankası, 8.6.1933 tarih ve 2284 sayılı Halk Bankası ve Halk Sandıkları Kanunu ve 27.1.1938 tarih ve 3331 sayılı Kanunlarla kurularak 23.5.1938 tarihinde faaliyete başlamıştır. Ziraat Bankası ise, 19.3.1924 tarih ve 444 sayılı Kanunla kurulmuştur. Bu Bankalar faaliyetlerini çeşitli kanun ve kanun hükmünde kararnamelerle sürdürmüşlerdir.
Kamu Bankaları olarak bilinen Türkiye Halk Bankası, Türkiye Emlak Bankası ve T.C. Ziraat Bankası, 18.6.1984 tarihinde yürürlüğe giren 233 sayılı "Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname"ye ekli liste ile İktisadi Devlet Teşekkülleri olarak bu Kararname rejimine tabi tutulmuş, bilahare 29.1.1990 tarihinde yürürlüğe giren 399 sayılı "Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname" ile de mevcut statülerini korumuşlardır. Başka bir ifade ile anılan Bankalar, kamu bankası niteliklerini bu Kararnamelerle sürdürmüşler, Bankalarda çalışanların cezai sorumlulukları da, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin, 11/b maddesinde; "Teşebbüs ve bağlı ortaklıkların genel müdür, müessese müdürü, yönetim ve danışma kurulu veya yönetim komitesi üyeleri ile her çeşit personelinin; teşebbüslerin ve bağlı ortaklıkların paralarına ve para hükmündeki evrak ve senetlerine ve diğer mevcutlarına karşı işledikleri suçlar ile bilanço, tutanak, rapor ve benzeri her türlü belge ve defterleri üzerinde işledikleri suçlar ile ifa ettikleri görevlerinden doğan suçlardan dolayı memur sayılarak cezalandırılacakları"na dair hükümle belirlenmiştir.
Ancak; 25.11.2000 tarihinde yürürlüğe giren "4603 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun" hükümleri yukarıda bahsi geçen Kanun Hükmünde Kararnameler rejimine son vererek anılan Bankalarla ilgili yeni düzenlemeler getirmiştir. B doğrultuda 4603 sayılı Kanunun 1/2. maddesi uyarınca bu Bankalar anonim şirket statüsüne kavuşturulmuş, kanunda yer alan hükümler dışında 4389 sayılı Bankalar Kanunun ile genel hükümlere tabi tutulmuşlardır. Aynı maddenin 5. fıkrası da yukarıda belirtilen 233 ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerinin bahsi geçen Bankalar hakkında uygulanmayacağına dair düzenleme getirmiştir. Kanunun geçici 5. maddesinde Bankaların yönetim ve denetim kurulu üyelerinin yeniden yapılanma ile ilgili görevlerinde açıkça suç teşkil etmeyen iş ve eylemlerinden sorumlu tutulamayacakları ifade edilmiş, 4. maddesinde ise, Bankaların sermayelerindeki kamu payının %50'nin altına düşünceye kadar bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Konuyla yakın ilişkisi nedeniyle 4743 sayılı "Mali Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"un Geçici 1. maddesine de yer vermek gerekmektedir. Bu maddenin 2 ve 3. fıkraları aynen aşağıya alınmıştır.
"Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Yönetim, Denetim ve Tasfiye Kurulu üyelerinin bu Kanun ve 4603 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde yaptıkları işlemlerden dolayı hukuki sorumlulukları bankacılık sektöründe faaliyette bulunan özel bankaların yönetim, denetim ve tasfiye kurullarına uygulanan özel hukuk hükümlerine ve mevzuata tabidir.
Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi yönetim, denetim ve tasfiye kurulu üyeleri ceza ve idare hukuku bakımından memur sayılmazlar."
4603 ve 4743 sayılı Kanunların yukarıda yer verdiğimiz hükümlerini birlikte değerlendirdiğimizde 6.7.2001 tarihinde bankacılık lisansı iptal edilerek T.C. Ziraat Bankasına devredilen Türkiye Emlak Bankası hariç Türkiye Halk ve T.C. Ziraat Bankaları, 4603 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 25.11.2000 tarihinden itibaren özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirkete dönüştürülmüş, banka mevcutlarına karşı suç işleyen personelin memur gibi cezalandırılmasını öngören 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 11/b maddesinin bahsi geçen Bankalar yönünden yürürlüğü kalmamıştır. Başka bir anlatımla; iktisadi devlet teşekkülü olma niteliği devam eden Türkiye ihracat Kredi Bankası A.Ş dışında, T.C. Ziraat ve Türkiye Halk Bankalarının kamu bankası olma özellikleri ortadan kalkmış, 4603 sayılı Kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla, diğer özel bankaların tabi olduğu hükümlere bağlı hale getirilmişlerdir.
4603 sayılı Kanunun Geçici 5. maddesindeki bankaların yeniden yapılandırılması ile görevli yönetim ve denetim kurulu üyelerinin suç teşkil etmeyen iş ve eylemlerden dolayı sorumlu tutulamayacaklarına ilişkin hüküm ile 4743 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesinin son fıkrasındaki, T.C. Ziraat Bankası ve Türkiye Halk Bankası yönetim ve denetim kurulu üyelerinin memur gibi cezalandırılamayacakları anlamına gelmeyip diğer bütün banka çalışanlarının da memur gibi cezalandırılamayacaklarına dair Kanundaki düşünce ve düzenlemeleri bertaraf edici mahiyette değildir.
4603 sayılı Kanunun 4. maddesindeki; "Bu Kanun, bankalar hakkında sermayelerindeki kamu payı %50'nin altına düşünceye kadar uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer" hükmü, bahsi geçen bankaların kamu bankası sıfatını sürdürdüklerine ilişkin olmayıp, Kanunun gerekçesinde de ifade edildiği gibi sadece bir yürürlük maddesidir. Haddi zatında yukarıdaki düzenlemeler de bankalardaki kamu paylarının mevcudiyetine rağmen bunların özel hukuk hükümlerine tabi olmasına yöneliktir.
Açıklandığı şekilde, T.C. Ziraat Bankası ve Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketleri, 4603 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 25.11.2000 tarihinden itibaren, bu Kanundaki hükümler dışında, diğer özel bankaların da tabi olduğu hükümlere tabi kamu sermayeli özel hukuk bankalarıdır. Kamu bankaları nitelikleri sona vermiştir.
T.C. Ziraat ve Türkiye Halk Bankalarının özelleştirilmesi konusu ve bu husustaki yasal düzenlemelere de temas etmek gerekmektedir.
4603 sayılı "Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun"un 2/2. maddesine göre:
"Yeniden yapılandırma işlemlerinin tamamlanmasını müteakiben bankaların hisse satış işlemleri 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükümleri çerçevesinde sonuçlandırılır. Yeniden yapılandırma ve hisse satış işlemleri bu Kanunun yürürlüğe girmesinde itibaren üç yıl içinde tamamlanır. Bankalar kurulu bu süreyi bir defaya mahsus olmak üzere yarısı kadar uzatabilir."
4046 sayılı "Özelleştirme uygulamalarının Düzenlenmesi ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un, Özelleştirme Yüksek Kurulu ve Görevleri başlıklı 3. maddesinin ( a ) fıkrasına göre:
"Bu Kanunun 1. maddesinde sayılan kuruluşların "özelleştirme kapsamına" alınmasına, özelleştirme kapsamına alınanlardan mevcut durumu itibariyle özelleştirilebilir nitelikte olmayanların mali ve hukuki açıdan "özelleştirmeye hazırlanmasına", hazırlık işlemleri tamamlananların bu işlemlerin tamamlanmasından sonra, hazırlık işlemlerine gerek görülmeyenlerin ise doğrudan "özelleştirme programına" alınmasına karar vermek ve özelleştirme kapsamına alınan kuruluşların özelleştirme işlemlerinin tamamlanması için süre tespit etmek, "
Yine yukarıda bahsi geçen 4046 sayılı Kanunun 7/3. maddesine göre:
"Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile özelleştirme programına alınan kuruluşlarda çalışan personel ile sözleşmeli olarak çalıştırılan personel Türk Ceza Kanunun 279. maddesinde yazılı memurdan sayılırlar ve bu personelin özelleştirilmenin paralarına ve para hükmündeki evrak ve senetlerine ve mevcutlarına karşı işledikleri suçlar ile bilanço, tutanak, rapor ve benzeri her türlü belge ve defterleri üzerinde işledikleri suçlar ile ifa ettikleri görevlerinden doğan suçlardan dolayı haklarında Türk Ceza Kanununun ikinci kitap üçüncü ve altıncı baplarındaki hükümler uygulanır."
Görüldüğü gibi, T.C. Ziraat ve Türkiye Halk Bankalarının hisselerinin satılabilmesi, başka bir ifade ile özelleştirilebilmesi için 4603 sayılı Kanun toplam 4 yıl 6 aylık bir yeniden yapılandırma süresi öngörmüş ve Bankaların hisse satış işlemlerinin 4046 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde sonuçlandırılacağını hükme bağlamıştır.
4046 sayılı Kanun özelleştirme kapsam ve programına alınmaya karar verme yetkisini özelleştirme Yüksek Kuruluna vermiştir. Yüksek Kurulca "özelleştirme programına alınma" kararı verilmesinin ceza kanunu uygulaması yönünden sonuçları bulunmaktadır. Yukarıda yer verilen 4046 sayılı Kanunun 7. maddenin 3. fıkrasına göre; özelleştirme programına alınan kuruluşlarda çalışanlar Türk Ceza Kanunu uygulamasında memur sayılırlar ve kuruluşun para, para hükmündeki evrak ve senetlerine, mevcutlarına ve belgelerine karşı işledikleri suçlarda memur gibi cezalandırılırlar.
T.C. Ziraat ve Türkiye Halk Bankaları henüz 4603 sayılı Kanun çerçevesinde yeniden yapılandırma sürecini tamamlayamadığından bugün itibariyle Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından özelleştirme kapsam ve programına alınmış değildir. Diğer hususların dışında bu itibarla da anılan Banka çalışanlarının memur gibi cezalandırılmalarına olanak bulunmamaktadır.
T.C. Ziraat Bankası ve Türkiye Halk Bankasının kamu bankası niteliklerinin sona ermesinin bir takım hukuksal sonuçları ortaya çıkmıştır. Bu dosyadaki fiillerde olduğu gibi, Türkiye Halk Bankası çalışanlarının zimmet suçunu işlemeleri halinde haklarında 4389 sayılı Bankalar Kanunun 22/3. maddesi mi? Yoksa TCK.nun zimmet suçunu düzenleyen 202 ve devamı maddeleri mi? Uygulanacaktır. 25.11.2000 tarihinden sonra işlenen suçlara kuşkusuz ki 4389 sayılı Kanun hükümleri uygulanacaktır. Bu tarihten önce işlenen suçlarda ise TCK.nun 2. maddesine göre; "lehe kanun" hükümlerinin uygulanması gerekecektir. Mevcut düzenlemeler karşısında anılan kanun hükümlerinden hangisinin lehe olduğunu genel olarak söylemek mümkün değildir. Her iki Kanunda da lehe ve aleyhe hükümler mevcuttur. Somut olaylara göre hangi Kanun lehe sonuç veriyorsa o hükümler tatbik edilmelidir.
Şu hale göre; somut olayda Türkiye Halk Bankası yönetici ve çalışanları için TCK.nun 202/son maddesindeki kamu bankalarıyla ve aynı Kanunun 219/1. maddesindeki emir ve idare yetkisine sahip olanlarla ilgili ağırlaştırıcı nedenlerin uygulanma olanakları ortadan kalkmıştır. Buna göre sanıklar hakkında daha lehe düzenlemeler içeren 4389 sayılı Bankalar Kanunundaki ceza hükümleri uygulanmalıdır..." görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire kararının bozma bölümünün kaldırılmasına ve Yerel Mahkeme hükmünün, sanıklar Yahya Murat Demirel, Hüsnü Barbaros Olcay, Gökalp Baştürk, Şaban Ayhan Tatlıgil ve Emine Mehtap Ceylan'ın eylemlerine uyan TCY.nın 2. maddesi delaletiyle 4389 sayılı Bankalar Yasasının 22/3. maddesi uyarınca cezalandırılmaları gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okunup, konu müzakere edilmiş ve açıklanan karara varılmıştır.
KARAR : Sanıklar hakkında, hile ve desiseler kullanmak suretiyle Türkiye Halk Bankasından kredi aldıkları ve geri ödemeyerek bankayı zarara uğrattıklarından bahisle nitelikli dolandırıcılık suçundan açılan kamu davasında Yerel Mahkemece eylemlerin sabit olmadığı kabul edilerek beraatlarına karar verilmiş olup, hüküm Özel Dairece dolandırıcılık suçlarının oluştuğundan bahisle bozulmuştur. Yargıtay C.Başsavcılığı ise, sanıkların sabit olan eylemlerinin bankacılık zimmeti suçuna uyduğu görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurmuştur. Bu hal karşısında çözülmesi gereken hukuki sorun, sanıklar Yahya Murat Demirel, Hüsnü Barbaros Olcay, Gökalp Baştürk, Şaban Ayhan Tatlıgil ve Emine Mehtap Ceylan'ın eylemlerinin sabit olup olmadığı, sabit olduğunun kabul edildiği takdirde de hangi suç niteliğine uyduğunun belirlenmesi noktalarında toplanmaktadır.
İncelenen dosya içeriğine göre;
A ) KATILANIN TALEBİ:
Türkiye Halk Bankası;
19.04.2001 tarihinde C.savcılığına sunduğu dilekçe ile Dempa AŞ., Dempanel AŞ., Era Finansal Kiralama AŞ. Ve Üniversal Holding AŞ.ne kullandırılan krediler ile ilgili olarak banka müfettişi O. Uğur Belovacıklı tarafından düzenlenen 10.04.2001 tarihli soruşturma raporunda, kredilerin kullandırılmasında mevzuata aykırılıklar yapıldığının tespit edildiğinden bahisle sorumluluğu olan banka personeli ile kredi alan şirketlerin yöneticileri haklarında yasal işlem yapılması için suç duyurusunda bulunmuştur.
Banka, kamu davası açıldıktan sonra vekilleri aracılığıyla davaya katılarak, kredi işlemlerinde birlikte hareket eden sanıkların bankaya karşı hile ve desise kullanmak suretiyle haksız menfaat temin ettiklerini, bunun sonucu olarak bankanın zarara uğratıldığını ileri sürmüş, sanıkların dolandırıcılık suçundan cezalandırılmaları talebinde bulunmuş, ayrıca sanıkların mal varlıklarına ve kamudaki haklarına, başkalarına devri engellemek için ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiş, ancak bu talepler, hukuk mahkemesinde dava açılabileceği ve o dava kapsamında istenebileceği gerekçesiyle mahkemece red edilmiştir.
B ) SANIK SAVUNMALARI:
1- Sanık Yahya Murat Demirel;
Safahattaki savunmalarının tümünü kapsar biçimde duruşmada sunduğu 11.9.2001 tarihli dilekçesinde aynen;
"1- Hissedarı ve temsilcisi olduğum Dempa, Dempanel, Era Finansal ve Üniversal Holding A.Ş ile Halk Bankası Levent Şubesi arasında, 1994 yılından bu yana sorunsuz bir biçimde devam eden olağan bankacılık ilişkisi bulunmaktadır. O tarihlerde, bu şirketler, Halk Bankası dışındaki birçok bankanın da saygın kredi müşterileri arasında yer alan, kredibilitesi yüksek kuruluşlardır.
Bu şirketlerden;
Dempa A.Ş. orman ürünlerinin ithalatı pazarlaması ile iştigal eden ve o dönemde Türkiye'nin en büyük Tomruk ithalatçısı bulunan saygın bir kuruluştur.
Dempanel A.Ş. orman ürünleri imalatı ile iştigal eden bir sanayi kuruluşudur.
Era Leasing A.Ş. finansal kiralama faaliyetleri ile iştigal eden ve trilyonlarca TL işlem hacmine sahip bir leasing kuruluşudur.
Universal Holding A.Ş ise, üretim, pazarlama, yatırım, finansal kiralama, sigorta, bankacılık gibi faaliyetlerde bulunan birçok büyük şirketin, aynı çatı altında toplanması suretiyle meydana gelmiş, Türkiye'nin o tarihlerde en önde gelen holdinglerinden biridir.
Bu şirketlerin, Halk Bankasından kredi kullanan diğer firmalardan hiçbir farkı bulunmamaktadır.
2- Bu firmaların, Halk Bankası Levent Şubesinden kullanmış olduğu kredilerin tümü gayri nakdi kredilerdir. Genel olarak gayri nakdi krediler; kefalet, aval, ciro ve kabul şeklinde bankaların, herhangi bir nakit çıkışı olmaksızın, yüksek oranda komisyon bedeli ve faiz geliri elde etmelerini sağlayan son derece karlı kredi türlerindendir. Bu sebeple, gayri nakdi kredilerden doğan zararlar, Kamu İktisadi Teşebbüslerinde "Görev Zararı" şeklinde telakki edilmemektedir.
Dosya kapsamındaki belge ve açıklamalarla sabit olduğu üzere, teminat mektubu ya da aval verilmesi şeklinde kullanılmış olan gayri nakdi kredilerin, tümü Bankalar Kanunu ve teamüllerine uygun bir biçimde tesis edilmiştir.
Gerek 3182 Sayılı eski Bankalar Kanunu'nda gerekse 4389 Sayılı Yeni Bankalar Kanununda yasal zorunluluk bulunmamasına rağmen, kullanılan gayri nakdi kredilerin tümü Halk Bankası tarafından çok yüksek gayrimenkul ipoteği alınmak suretiyle teminatlandırılmıştır.
"Gayrimenkul Ekspertiz Raporları" dikkate alındığı takdirde, teminat olarak alınan gayrimenkul ipoteklerinin kullanılan kredilerin çok üzerindeki değerlere tekabül ettiği tespit edilebilecektir.
TC. Merkez Bankası Dış İlişkiler Müdürlüğünün Mart 1992 tarihli Sermaye Hareketleri Talimatının III. Bölüm; Kısım A-3.V maddesinde:
"Türkiye'de yerleşik kişilerin, yurtdışından ayni veya nakdi kredi temin etmeleri, bu kredileri bankalar ve özel finans kurumları aracılığıyla ( garanti vererek ya da vermeksizin ) kullanmaları serbesttir."
Bu talimat çerçevesinde, temsilcisi olduğum firmalar tarafından Halk Bankası Levent Şubesi'nden çeşitli tarihlerde teminat mektubu şeklinde gayri nakdi krediler kullanılmıştır.
Bu tür teminat mektupları, yurt dışından uzun vadeli yatırım kredilerinin temini amacıyla parçalar halinde kullanılmıştır. Teminat mektuplarında ana para ve faiz miktarı rakamsal olarak belirtilmiştir.
Zaman içerisinde bazı yabancı bankalar, yurtdışı kaynaklı kredilerde Türkiye'deki ekonomik durumu ileri sürerek, teminat mektuplarının henüz süresi dolmadan erken tarihte paraya çevrilmesi istenmiştir. Bunun üzerine Halk Bankası, yurtdışı kreditör kurumlardan finans arayışına girişmiş ve bilahare bulunan krediyi uygun bularak, aval şerhi vermiştir. Bankanın aval verdiği kredilerin teminatı olarak temsilcisi olduğum firmalardan %200 oranında gayrimenkul ipoteği alınmıştır.
Yapılan bu işlem, bankanın başlangıçta teminat mektubu şeklinde kullandırdığı bir krediyi, başka bir gayri nakdi kredi türü olan aval şekline dönüştürülmesini sağlayan olağan bir bankacılık işlemidir. Bankaca aval verilen bir senedin iskonto ettirilmesi işlemi, bu kredinin mahiyeti gereğidir. Bu sebeple iddianamede Halk Bankası tarafından bazı bonolara aval verilmesi işleminin sanki firmalarımıza tanınan bir ayrıcalıkmış gibi gösterilmeye çalışılması, tamamıyla bankacılık uygulaması ve maddi gerçeklere aykırı bir iddiadır.
Aval kredisi, senedin keşidecisi şirketlerle, bu senetlere aval veren Halk Bankası arasında cereyan eden bir hukuki işlemdir. Bu sebeple, senetlerin lehdarı şirketlerin mali yapısının aval işleminde bir ehemmiyeti bulunmamaktadır. Çünkü, Halk Bankası bu senetlere aval verirken, muhatap olarak senedi keşide eden borçlu şirketleri almaktadır.
Keza başlangıçta Türk Lirası olarak kullanılan bazı teminat mektuplarının, bilahare -Dövizi Natık Teminat Mektubu haline getirilmesinde de, Bankalar Kanunu ve Teamüllerine aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davaya konu teminat mektuplarının tümü, 5 yılın üzerinde vadeyi içermektedir. Yürürlükteki Bankacılık Mevzuatı gereğince teminat mektuplarının vadesinin 5 yılın üzerinde olduğu hallerde, bankaya teminat olarak gösterilen gayrimenkul ipoteklerinin TL bazında değil döviz bazında da alınması mümkündür.
Bu sebeple, dava konusu teminat mektupları, Türk Lirası'ndan, Dövize Natık hale getirilirken bankaya verilen gayrimenkul ipotekleri de dolara endeksli olarak artırılmış, böylece bankanın ileride kur farkından doğabilecek riskleri de güvence altına alınmıştır.
Teminat mektuplarının tahsis amaçları dışında kullanıldığı iddiası, kredi sözleşmesinin feshini gerektirebilecek bir özel hukuk ihtilafıdır.
3 ) 1998 senesinde Türkiye çapında yaşanan ekonomik kriz, tüm sektörleri olduğu gibi hissedarı ve temsilcisi olduğum firmaları da son derece olumsuz bir biçimde etkilemiş ve daha önce Halk Bankasından kullanılan gayri nakdi kredilerin geri ödenmesinde çeşitli sorunlar baş göstermiştir.
Bunun üzerine Dempanel AŞ., Dempa AŞ., Universal Yatırım AŞ. ve Era Leasing A.Ş Yetkilileri ile alacaklı Halk Bankası A.Ş Yetkilileri bir araya gelerek, borcun tasfiyesi amacıyla bir mutabakat yapmaya karar vermişlerdir.
Türkiye Halk Bankası A.Ş Yönetim Kurulunun 15.07.1999 tarih ve 102 sayılı karar uyarınca, taraflar arasında "Borç Tasfiye Protokolünün" imzalanması kabul edilerek protokol şartları belirlenmiştir.
Genel Müdürlük Ticari Krediler Müdürlüğünün verdiği yetki ile; Halk Bankası Levent Şubesi ile kredi kullanan firmalar ve müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla şahsım ve Şevket Demirel Holding A.Ş. arasında dava konusu kredilere ilişkin "Borç Tasfiye Protokolü" imzalanmıştır.
Davaya konu toplam 86 Milyon USD tutarındaki gayri nakdi kredilerle ilgili olarak, anılan mutabakat uyarınca;
-1998 senesinde yapılan ödeme tutarı = 23.523.345 USD
-1999 senesinde yapılan ödeme tutarı = 22.323.776 USD
-2000 senesinde yapılan ödeme tutarı = 6.971.328 USD olmak üzere
TOPLAM ÖDEME TUTARI = 52.818.449 USD. ödenmiştir.
Buna ilaveten ayrıca müşteki bankaya Sümerbank Gayrettepe Şubesine ait 10.010.967 USD tutarında teminat mektubu verilmiştir.
Hissedarı olduğum şirketler ile Halk Bankası arasında yapılan bu protokol, her hangi bir icra takibine başlanılmadan imzalanmıştır. Dava konusu kredi borçlarıyla ilgili olarak 63 Milyon USD civarında ödeme yapılmış olmasına rağmen, bankaya daha önceden verilmiş olan gayrimenkul ipoteklerinin kaldırılmasına yönelik hiçbir talepte bulunulmamıştır. Bu durum, şirketlerin, kredi borcunu ödemeye yönelik iyi niyetinin açık bir göstergesidir.
4 ) 22.12.1999 tarihinde Egebank A.Ş'ne Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından el konulmuştur. Takip eden dönemde, resmi merciler tararından şahsımın ve bankanın tüm mal varlığına ve iştiraklerine de el konularak, gerek bu şirketlerin, gerekse şahsımın ticari hayatı adeta sıfırlanmıştır. Bu sebeple kredi borçlusu şirketlerin, protokole tabi olarak müşteki bankaya muntazam bir biçimde yapmış olduğu ödemeler, bu aşamadan sonra artık fiilen yapılamaz hale gelmiştir.
Bu durum, mensubu olduğum şirketlerin borçlarını ödeme imkanını ortadan kaldıran bir "forj majör" halini oluşturmaktadır.
Dava konusu gayri nakdi kredilerin tümü, çok büyük kıymeti haiz gayrimenkul ipoteklerine bağlanmak suretiyle teminatlandırılmış olduğu için, bunların her aşamada nakde dönüştürülerek, borcun tamamının kapatılması mümkündür.
Müşteki Bankanın, davaya konu bankacılık işlemlerini, 1999 senesinde yapılan "Borç Tasfiye sözleşmesinde" de tüm ayrıntılarıyla tespit etmiş olmasına rağmen, o tarihte hakkımda herhangi bir şikayette bulunmamış olması, iddiaların ne derece gerçek dışı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Keza, bir Kamu iktisadi Teşebbüsü olan Halk Bankası yöneticileri de bu zaman dilimi içerisinde TBMM KİT Komisyonunda iki yıl üst üste ibra edilmişlerdir. Ayrıca, Başbakanlık Denetleme Kurumunca, bu konuda herhangi bir yasal takibatta bulunulmasına gerek görülmemiştir. Uzun bir süre geçtikten sonra, tamamıyla hukuki nitelik arz eden bu iddiaların, bir ceza davasının konusu yapılması politik çekişmelerin doğal bir sonucudur.
5 ) Temsilcisi olduğum firmaların, Halk Bankası Levent Şubesinden kullanmış oldukları gayri nakdi kredilerin ilgili şubenin yetkisi dahilinde olup olmadığı hususu, tamamıyla bankanın iç işleyişini ilgilendiren bir konudur. Benim, şubenin hangi limitlere kadar kredi kullandırma yetkisini haiz olduğunu bilebilme imkan ve sorumluluğum bulunmamaktadır.
Kaldı ki, şubenin bu kredileri, şirketlere kullandırmak suretiyle limit aşımına sebebiyet verdiği kabul edildiği takdirde dahi, bu eylem 4389 Sayılı Bankalar Kanunu'nun 11. maddesi delaletiyle 21. maddesinde düzenlenen idari para cezasını öngörmektedir.
Nitekim, dava konusu kredilerle ilgili olarak Müdür Mualla Halistürk ve Müdür Yardımcısı Ender Altun hakkında "Kredilerde limit aşımına sebebiyet verdikleri" iddiasıyla açılan ve Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen 1999/8 E-2001/200 K.nolu ceza davaları:
"Sanıklara isnat edilen eylemlerin, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 4389 sayılı Kanun'un 21. maddesi uyarınca idari para cezasını öngördüğü" gerekçesiyle "Görevsizlik Kararı" ile neticelenmiştir. Anılan kararlar kesinleşmiştir.
6 ) TCK.nun 504/1. maddesinde yazılı suçun oluşması için bizzat krediyi alan kişinin bankaya karşı hile ve desise teşkil edici bir takım hareketler icra ederek, bankayı aldatması gerekmektedir.
Dava konusu hadisede kredi kullanan firmalar tarafından bankaya ibraz edilen bilanço ve diğer ticari bilgiler tamamıyla gerçeği yansıtmaktadır teminat olarak gösterilen gayrimenkullerin değeri ise bizzat Halk Bankasının Eksperleri tarafından yapıldığı için, bu konuda da herhangi bir ihtilaf ve aldatma sözkonusu değildir.
Söz konusu kredilerin tümünün gerçek miktar ve mahiyetleriyle muhasebe kayıtlarına aktarılmış olması ve bu kayıtlara dayalı olarak banka ile borçlu şirketler arasında borç tasfiye protokolü yapılarak 2000 yılı ortalarına kadar 63 milyon USD civarında ödemenin yapılmış bulunması, bankaya karşı hile ve desise teşkil eden herhangi eylemin icra edilmediğini ortaya koymaktadır.
İddianamede yer alan "Halk Bankası Levent Şubesinde görevli bir kısım personelin, zaman zaman yetkilerini aşarak üst makamlardan onay almaksızın gerçekleştirmiş olduğu ileri sürülen işlemler", tamamıyla bankanın iç işleyişini ilgilendiren hususlardır. Kaldı ki, konuyla ilgili olarak Levent Şubesi ile Genel Müdürlük Birimleri arasında cereyan eden resmi yazışmalar, somut hadisede banka personelinin de hile ve desise teşkil eden bir davranışın bulunmadığını ortaya koymaktadır.
Benim dolandırıcılık suçunu işlemeye yönelik herhangi bir eylem ve kastım mevcut değildir." şeklinde savunma yapmıştır.
Sanık duruşmada dilekçesini tekrar etmiş ve benzer şekilde anlatımda bulunarak, alacak miktarından fazla teminat verdiklerini dolandırıcılık yapmadıklarını söylemiştir.
Sanık müdafileri de sanıkların kredi kullanmak için bankayı yanıltacak herhangi bir sahte belge vermediklerini, yüksek teminatlar karşılığında kredi alındığını ve teminat olarak gösterilen malların alacağı fazlasıyla karşılamaya yeterli olacağını, bankaca kredi verilmeden önce istihbarat yapılarak söz konusu kredilerin kullandırıldığını, paravan şirket olduğu iddia edilen yurtdışındaki firmaların yerleşik şirketler olup haklarında hiçbir araştırma yapılmadan asılsız iddialarda bulunulduğunu, kredi borçlarının büyük kısmının geri ödendiğini, sanığın ülkede yaşanan ekonomik krizler nedeniyle gelişen olaylardan dolayı ödeme güçlüğüne düştüğü için borcun tamamının ödenemediğini, bu halin özel hukuk ihtilafı olabileceğini, olayda dolandırıcılık suçunun unsurları oluşmadığından beraat kararı verilmesini talep ettiklerini bildirmişlerdir.
2- Sanık Hüsnü Barbaros Olcay;
C.savcılığında müdafii huzuruyla alınan ifadesinde, müfettiş raporunun çelişkilerle dolu olduğunu, suç tarihi olarak 1996-1998 yıllarının gösterildiğini, halbuki bankadaki görevinden Eylül 1997 tarihi itibariyle kendi isteği ile istifa ederek ayrıldığını, Levent Şubesinin 1997 yılından bu yana 4 yıldan beri her yıl, iki kezden aşağı olmamak üzere sürekli denetlendiğini, bugüne kadar bu suçlamaların neden ortaya çıkmamış olduğunun yorumlanması gerektiğini, banka genel müdürünce de müteaddit defalar Demirel grubuna verilen kredilerde bir usulsüzlük bulunmadığının açıklandığı gibi, görev yaptığı döneme ilişkin banka hesaplarının hepsinin TBMM KİT Komisyonunda ibra edildiğini, suçlandığı telefon teyitli işlemlerle ilgili olarak İngilizce bilen üst düzey yetkilinin sadece kendisi olduğunu, kaldı ki yapılan işlemin müfettişin iddia ettiği gibi bir kredi dönüşümü değil, teminat mektubunda konu değişikliği niteliğinde bulunduğunu, bankada 1995 yılında özellikle fon yönetimi ve dış işler biriminden sorumlu genel müdür yardımcısı olarak göreve başladığını, yönetim kurulu başkanı, murahhas aza veya genel müdür olmadığını, 6 yönetim kurulu üyesinden birisi olarak görev yaptığını, bu dönemde bankanın ve dolayısıyla hazinenin 300 milyon dolar batık parasını kurtardığını, yurtdışına hazine garantisiz tahvil ihracını Türkiye'de ilk kendisinin gerçekleştirdiğini, göreve başladığı tarihte bankanın 150-200 milyon tutarındaki dış ticaret hacmini 2 milyar dolar seviyesine çıkarttığını, Yahya Murat Demirel'e kendisi göreve başlamadan önce de bankaca kredi verildiğini, görevden ayrıldıktan sonra da kredi verilmeye devam edildiğini, kendisinin bankadaki görevinden ayrılışından 1 yıl, Yahya Murat Demirel tarafından Egebank'ın satın alınmasından da 6 ay sonra, adı geçen tarafından, bankacılık tecrübelerinden yararlanılmak için iş teklifinde bulunulunca kabul ettiğini, görevde ve kredilendirmelerde bir usulsüzlüğünün bulunmadığını, bu nedenle yüklenen suçlarla bir ilişkisinin olmadığını beyan etmiştir.
Duruşmada ise aynen;
"İddianameyi kesinlikle kabul etmiyorum, söz konusu kredilerin verildiği 1994 yılında Halk Bankasında görevli bulunmamaktaydım. 1995 yılı Mayıs ayında Halk Bankasındaki görevime başladım. 1997 yılı Eylül ayında Halk Bankasındaki görevimden kendi isteğimle ayrıldım. 1998 yılında Murat Demirel Egebank'ı satın aldıktan 6 ay sonra 1998 yılının Eylül ayında yurtdışındaki bilgilerim ve banka bilgilerim nedeniyle firmalardan bankalardan teklif aldım ve Demirel Grubuna girdim. Ben Demirel Grubuna girmeden önce banka yönetim kurulu söz konusu kredilerin tahsili için protokol düzenlemişlerdir. Ben Demirel Grubuna girdikten sonra bu protokol gereği bankaya bir çok ödemeler yapılmasını sağladım. Yetki aşımı olarak bildirilen bonolara aval verilmesi sırasında ben görevde bulunmamaktaydım. Bankadan ayrılalı 3, 5 ay olmuştu. Demirel Grubuna girdiğimden sonra özellikle ekmeğini yediğim Halk Bankasına ödemelerin aksamaması için elimden gelen itinayı gösterdim. Tüm bu yaptıklarıma karşılık dolandırıcılıkla suçlamamı anlamış değilim, ben Halk Bankasından ayrılıp Demirel Grubu şirketine girdiğimden sonra her hangi bir kredi alınmamış, aksine ödemeler yapılmıştır. Müfettiş raporunun bir yerinde yetki aşımı yaptığımdan söz edilmekte, bir bölümünde ise yapılanın yetki aşımı değil, bankanın iç tüzüğüne uygun işlemler olduğu belirtilmek suretiyle tezata düşülmektedir." şeklinde savunma yapmıştır.
Müdafileri de çeşitli tarihlerde sundukları dilekçelerde benzer şekilde savunma yaparak, müfettiş raporunda da belirtildiği üzere sorunlu kredi işlemleri ve depasmanlı işlemlerin 1997 yılı sonunda sanık Halk Bankasındaki görevinden ayrıldıktan sonra başlamış olduğunu, bu tür işlemlerde kusurunun ve sorumluluğunun bulunmadığını belirtmişlerdir.
3- Sanık Gökalp Baştürk;
C.savcılığındaki ifadesinde, kredi alan şirketlerde yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle bir takım işlemlerde imza attığını, bunların da ticari ilişkiden kaynaklanan hukuka uygun işlemler olduklarını belirtmiş ve kapsamlı savunma yapabilmek için süre istemiştir.
Duruşmada sunduğu dilekçede,
"Dempa AŞ. ve Dempanel AŞ.de sembolik anlamda yönetim kurulu üyesi olduğunu, bu iki firmanın kredi girişimlerinin hiçbir safhasında ve görüşmelerinde yer almadığı gibi, kredi alınan banka şubesi çalışanlarının hiçbirini tanımadığını, kredi tahsisi ve kullandırma şartlarının tamamen bilgisi dışında oluştuğunu, kredilerin bono ve poliçelerin düzenlenmesinden çok önce tahsis edildiğini, kredilerin yasalara uygun olup yıllarca yürütüldüğünü, 52 milyon dolar gibi bir paranın borç karşılığı ödendiğini ve kalan borcun da teminat altına alındığını, kredilerin tahsisi için hiçbir hile ve desise yapmadığını, sahte belge düzenlemediğini ve yalan beyanda bulunmadığını, sadece firmanın finansman müdürlüğü tarafından hazırlanan bonolara Dempa AŞ. ve Dempanel AŞ.yi temsilen imza attığını, bu bonoların bazılarının lehdarı olan Estone Financial SA. Firmasının, bonoların nakde dönüşmesi işlemlerinin daha hızlı yapılabilmesi için kendisine yetki verdiklerini, bu yetki çerçevesinde bu firma adına işlemleri takip etmiş bulunduğunu, bu işlemlerin uluslar arası hukuka uygun olup Estone firması araştırıldığında görüleceği üzere yasal bir firma olduğunu, dolandırıcılık suçunu işlemediğini" beyan etmiş, duruşmada da bu dilekçesini tekrar ederek, dolandırıcılık suçlamasını reddetmiştir.
Müdafii de çeşitli tarihlerde sunduğu savunma dilekçelerinde, sanığın aslında söz konusu şirketlerde ücret karşılığında çalışan teknik bir eleman olduğunu, hile ve desise teşkil edecek bir eyleminin bulunmadığını, kaldı ki yurt dışında yerleşik Estone ve TFP firmalarının paravan şirketler olmayıp yasal şirketler olduğunu, bu hususun araştırılırsa rahatlıkla ortaya çıkabileceğini sanığın yüklenen suçları işlemediğini belirtmiştir.
4- Sanık Şaban Ayhan Tatlıgil;
C.savcılığındaki ifadesinde;
"Üniversal Holdingin finansman müdürü olduğunu, kredi alım aşamasında kendisinin bir yetkisinin bulunmadığını, sadece şirket yönetim kurulu kararına göre ödeme yapılacak yerlere gerekli ödemeleri yapmakta olduğunu, yaptığı tüm ödemelerin de belgeye dayalı olduklarını beyan etmiş, duruşmada ise, bir usulsüzlük ve dolandırıcılığın söz konusu olmadığını, kredi borcunda %80'i aşan ödemenin yapıldığını, verilen teminatlar ve ipoteklerin banka lehine eksilmeden devam ettiğini, suçlamaları kabul etmediğini" söylemiş, safahatta benzer savunmalarda bulunmuştur.
5- Sanık Emine Mehtap Ceylan;
C.savcılığındaki ifadesinde;
"Üniversal Yatırım Holdingte muhasebeden sorumlu eleman olarak çalışırken 31.07.2000 tarihinde istifa etmiş olduğunu, bu bankanın kime kredi verdiğini bilemediğini, yüklenen suçlamayı kabul etmediğini beyan etmiş, duruşmada ise, Dempa AŞ.de muhasebeci olarak çalıştığını, şirketin düzenlemiş olduğu bonolarda çift imza bulunması gerektiğini, kendisinin de imza sirkülerinde adı olduğundan finansman müdürlüğü tarafından düzenlenen sayısını kesin olarak bilemediği bonoların arkasını ikinci imza olarak imzaladığını, bunun dışında olaylarla bir ilgisinin olmadığını" söylemiş, safahatta aynı nitelikte savunmalarını tekrarlamıştır.
C ) Haklarındaki beraat kararı Yargıtay 11. Ceza Dairesinin onama kararıyla kesinleşmiş bulunan sanıklardan;
1- Sanık Mualla Halistürk;
Kolluk ve C.savcısı tarafından alınan ifadelerinde özetle;
"Şube müdürü olarak 6 milyar liraya kadar kredi verme yetkisi bulunduğunu, bu miktarı aşan kredi talepleri konusunda Genel Müdürlükten sorduklarını, bu kredileri onaylama yetkisinin Banka Yönetim Kuruluna ait olduğunu, suçlamalara konu olan 1995 sonu 1996 başlarında verilmiş ve 5 yıl vadeli olarak tahsis edilen kredilerin, 2 yıl sonunda ödeme zamanları geldiğinde, banka kaynaklarından karşılanmaması için eski poliçelerin geri alınarak yenilerinin verilmesi suretiyle temdit işlemleri yapıldığını, bu işlemlerde yetki aşımının olmadığını, tüm işlemlerin sıralı yetkililer olan Genel Müdür Yenal Ansen, Genel Müdür Yardımcıları Osman Nuri Ertuğ, İbrahim Toptepe ve Hüsnü Barbaros Olcay ile Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela'nın bilgileri ve talimatları doğrultusunda gerçekleştirildiğini, söz konusu kredilerin parça parça gözükse de aslında tek parça halinde düzenlenmiş krediler olduğunu, ilgili firmanın poliçe bedellerini ödemediklerini fark edince durumu Genel Müdürlüğe bildirdiğini, Genel Müdür Yenal Ansen ve Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela'nın bu kredilerin banka kaynağına dönüşmemesi için firmanın uzatma taleplerinin yerinde olduğunu söylediklerini, bunun üzerine eski poliçelerin değiştirilmesi için yenilerini düzenleyip firma yetkililerine verdiklerini, sonra Genel Müdürlükten yazılı talimatın gelmesini beklediklerini, bu arada eski poliçelerin iadesinde sorun çıkınca durumu genel müdürlüğe bildirdiğini, genel müdürlük yetkililerinin konuyu firma yetkilileri ile görüşeceklerini söylediklerini, şubesinin çabaları ile bir takım gecikme faizi ile banka teminat mektuplarının firmadan alındığını, bu soruşturma açılana kadar 4 müfettiş incelemesi geçirdiklerini, ancak her birisinde de yapılan işlemlerin soruşturma açılmasını gerektirmediğinin belirtildiğini, kredilerin açılması aşamalarında zaman zaman Genel Müdür Yenal Ansen, Genel Müdür Yardımcıları Osman Nuri Ertuğ ve Hüsnü Barbaros Olcay'ın telefonla kendisini arayarak, işlemlerin hızlandırılmasını istediklerinin olduğunu, hatta bir seferinde Osman Nuri Ertuğ'un, bir başka firmanın kredi talebinin bekletilerek Demirel Grubunun kredi işlemlerine öncelik tanınması hususunda talimat verdiğini, bildiği kadarıyla bu gruba verilen toplam kredinin 88 milyon dolar olduğunu, Şubat 2000 tarihine kadar toplam 53 milyon dolar tahsilat yaptıklarını, ödenmeyen kredilerin de olduğunu, kredilere karşı gayrimenkul ipoteği alındığını, tahminine göre bu teminatların borcu karşılamaya yeterli olduğunu, suç işlemediğini, Genel Müdürlüktekilerin kendilerini kurtarabilmek için bu soruşturmaları açtırdığını beyan etmiş" duruşmada da bu ifadelerini tekrar ettiğini bildirmiştir.
2- Sanık Ender Altun;
Sanık Mualla Halistürk'ün savunmalarına benzer savunma yapmış;
"Kredilerden sorumlu tutulamayacaklarını, yetki aşımı olarak gösterilen işlemlerin Genel Müdürlük yetkililerinin bilgileri ve talimatları doğrultusunda gerçekleştirildiğini, nitekim 1999 yılında yapılan borç ödeme protokolünde kabul edilen ilkelerin de bu işlemlere izin verildiğinin göstergesi bulunduğunu, müfettiş raporundaki iddiaların düzmece olduğunu, suç işlemediğini" savunmuştur.
3- Sanık Muazzez Ela;
"Halk Bankasının Ticari Krediler Müdürü olarak görev yaptığını, görevinin bir tür sekreterya olduğunu, krediler konusunda bir yetkisinin bulunmadığını, yetkinin Yönetim Kuruluna ait olduğunu, Demirel şirketler grubuna kullandırılan kredilerin mevzuata uygun bulunduğunu, ancak şubenin kredi kullandırımında yetki aşımı yaparak kredi sınırlarının dışına çıktığını, bu yetki aşımı için talimat vermesinin ve bunları onaylamasının söz konusu olmadığını, aksine yapılmaması konusunda talimat verdiğini, kredilerin tahsis edildiği dönemde Demirel şirketler grubunun güçlü ve itibarlı olduğunu, işlemler yapılırken ipoteklerin yanı sıra Şevket Demirel Holdingin şahsi kefaletinin alınarak teminatın kuvvetlendirildiğini, nitekim kredi tahsislerinden bir yıl sonra Devletin de Yahya Murat Demirel'e, Egebank'ı alma izni verdiğini, suç işlemediğini" savunmuştur.
D. İNCELEME RAPORLARI, BİLİRKİŞİ RAPORLARI VE TESPİTLER
Soruşturma öncesinde, esnasında ve kovuşturma evresinde bazı harici kurumlarca ve Yerel Mahkemece inceleme raporları düzenlettirilmiş bulunmaktadır.
1- Birinci Rapor ;
Halk Bankası Müfettişi Kemal Keser tarafından, Levent Şubesince, depasmanlı işlemler yapılması ve gayrinakdi olarak kullandırılan kredilerin bir kısmının nakde dönüştürülmesi iddiaları ile ilgili olarak, kamu davasının ikamesinden önce ancak tüm kredi işlemlerinden sonra yapılmış olan soruşturma sonucunda 09.07.1998 tarihinde düzenlenmiştir. Raporda her bir kredi işleminin geçirdiği safahat ile ilgili olarak ayrı ayrı bilgi verilmiştir.
Raporda özetle;
"Söz konusu işlemler sonucunda Demirel grubuna açılan yabancı para kredi toplamının 88.200.000 dolar, kredi aşımı tutarının 40.098.859 dolar, Türk parası kredi tutarının 4.5 trilyon lira şeklinde oluştuğu;
20.04.1998 ve 07.07.1998 tarihleri arasındaki inceleme süresi içerisinde, banka kaynaklarından transfer edilen ve geçici hesaplarda bekleyen 19.251.729 doların, yapılan tahsilatlarla tasfiyesinin sağlandığı ve firmadan, brüt %16 faiz oranı üzerinden hesaplanan 734.367 dolar faiz alınarak şube gelirlerine intikal ettirildiği;
Ayrıca, söz konusu işlemler sonucunda oluşan 20.847.130 dolar kredi aşımına karşılık, banka lehine düzenlenen, Egebank'tan ( Dempanel AŞ. adına ) ve Sümerbank'tan ( Dempa AŞ. adına ) olmak üzere toplam 19.306.060 dolar tutarında teminat mektupları alınarak, TFP firması lehine keşide edilen ve bankaca aval verilen 15.12.1999 vadeli Promissory Note'ların vadelerinde ödenmelerinin garanti edildiği;
Bütün bu tespitlere göre şubenin, söz konusu firmalara kredi kullandırırken Genel Müdürlükçe onaylanan limitlerin üzerine çıktığı, yapılan depasmanlı işlemlerin, personelin, vadeleri dolacak olan gayrinakdi kredilerin banka kaynağına dönüşmesi riski karşısında telaşa kapılmaları ve sağlıklı düşünememelerinden kaynaklandığını, Genel Müdürlüğün geçmişte bu tür işlemlere dolaylı da olsa izin vermesinin yanısıra, firmaya duyulan aşırı güvenin etkisiyle art niyete dayanmaksızın ve bankaya zarar vermek amacı güdülmeksizin, firmanın talep ettiği miktarda poliçeye aval verildiğini, şube yetkililerinde bu tür depasmanlı işlemlerin sıradan ve normal karşılanan olaylardan sayılması gerektiği fikrinin etkili ve egemen olduğu kanaatine ulaşıldığı, diğer taraftan banka kaynağına dönüşen tutarın tahsili yanında, kredi aşımına konu tutarın banka teminat mektubuna bağlanması konularında gösterdikleri çabalar da gözönüne alınarak, yapılan işlemlerin tamamında imzaları bulunan Şube Müdürü Mualla Halistürk ile Müdür Yardımcısı Ender Altun haklarında soruşturma açılmasının bankaya bir yarar sağlamayacağı, ilgili personelin cezai mahiyette olmayan bir yazı ile uyarılmalarının uygun olacağı sonuç ve kanısına varıldığı" belirtilmiştir.
2- İkinci Rapor;
Türkiye Halk Bankası AŞ. Müfettişi O.Uğur Belovacıklı tarafından 10.04.2001 tarihinde düzenlenmiş olup, C.Savcılığına yapılan suç duyurusunun dayanağını oluşturmaktadır. Raporun sonuç bölümünde aynen;
"Sahipleri politik ve ekonomik alanda ülkemizin en önde gelen isimleri arasında yer alan, hatta Türkiye'nin önde gelen tüm bankaları ile kredi ve bankacılık ilişkisi bulunan bu firmalarla, Bankamız arasındaki kredi ilişkileri tamamen iyi niyetle başlamıştır. Kredi ilişkisinde 1997 yılına kadar büyük bir problem yaşanmamıştır. Özellikle Dempa ve Dempanel A.Ş.'ye kullandırılan krediler dikkate alındığında en büyük problem, 1997 yılı sonunda yapılan depasmanlı işlemlerle ortaya çıkmıştır. Kredilerin nakde dönüşmemesi ve temdit edilmesi amacıyla, tahsilat çalışmaları yapılmış ve 1998 yılında 23.523.345 USD, 1999 yılında 22.323.776 USD ve 2000 yılında 6.971.328 USD olmak üzere toplam, 52.818.449 USD tahsilat yapılmıştır. Buraya kadar yer verilen olaylarda sorumluluk gerektiren hukuksuz eylemler şöyledir.
Dempa ve Dempanel A.Ş'ye kullandırılan kredilerde ( depasmanlara ) yer verilerek, yönetim kurulunca belirlenen limitler üzerinde kredi kullandırılmış,
Tahsis edilen kredilerin, tahsis amaçları dışında "tabela şirketi" konumundaki şirketler üzerine düzenlenen bono ve poliçelere Bankamız garantisinin alınması vasıtasıyla kullanılarak, Banka tüzel kişiliğini dolandırılmış,
Dempa A.Ş.'ye tahsis edilen toplam 20.000.000 USD'lik ithalat kredilerinin gerçek olmayan belge ve şirket aracılığıyla, tahsis ve talep amacı haricinde kullanılması ve böylece olmayan bir ithalat varmış gibi Banka tüzel kişiliği dolandırılmış,
Dempa A.Ş ve Dempanel A.Ş.'ye 24.06.1997 gün, 21 sayılı Yönetim Kurulu kararıyla ve "Gümrüklere Hitaben KDV Ertelemesi İçin" tahsis edilen, 3.000.000.000.000 TL ve 1.500.000.000.000 TL tutarındaki Türk Parası Teminat Mektubu Kredileri'nin tahsis talimatına aykırı olarak dövize dönüştürülüp, tahsis amacı haricinde kullandırılmış,
Böylece; Bankamız ya Teminat Mektuplarına ya da bono ve poliçelere koyulan, aval veya kabul imzaları ile sorumluluk atına sokulmuştur. İmzaların hemen hemen tamamı Müdür Mualla Halistük ve Müdür Yrd. Ender Altun'a aittir.
Bu meyanda;
Dempa A.Ş.'ye kullandırılan, 34.490.240 USD'ye ulaşan depasman tutarından;
Dempanel A.Ş.'ye kullandırılan 24.856.740, 93 USD'ye ulaşan depasman tutarından;
Era Finansal Kiralama A.Ş.'ye kullandırılan 2.325.000 USD'lik depasman tutarından;
Üniversal Holding A.Ş.'ye kullandırılan kredinin işleyecek faizleri de Bankamız garantisi kapsamına alındığından, 392.711, 55 DEM ve 132.129, 10 USD'lik depasman tutarlarından;
Müdür Mualla Halistürk ve Müdür Yrd. Ender Altun kusurlu ve sorumlu bulunmuşlardır.
Adı geçen çalışanlarımız, dahili kredi mevzuatımıza, Personel Yönetmeliği'ne aykırı hareket ederek, kanuni yetkilerini aşmışlardır. Ancak, işlemlerde birinci derecede bilgi ve inisiyatif sahibi olan kişi, Kambiyodan sorumlu Müdür Yrd. Ender Altun'dur. Müdür Mualla Halistürk kambiyo konusunda gereken ihtisasa sahip olmadığından, vazife suistimalinde asli sorumlu Müdür Yrd. Ender Altun'dur. Müdür Mualla Halistürk'ün eylemlerinin ise, daha çok ihmal niteliğinde olduğu düşünülmektedir.
Diğer yandan,
Dempa A.Ş.ye açılan kredilerin 45.592.332 USD'lik kısmı Estone Financial SA, 15.373.925 USD'lik bölümü TFP İnternational Ltd. emrine;
Dempanel A.Ş'ye açılan kredilerin ise, 4.394.416 USD'lik kısmı Estone Financial SA, 19.883.542 USD'lik bölümü TFP İnternational Ltd. emrine;
Düzenlenen bono ve poliçelere Bankamız aval veya kabulü verilmesi veya bonoların bankamızca garanti edilmesi yoluyla kullanılmıştır.
Süreç incelendiğinde; Dempa ve Dempanel A.Ş tarafından, bu firmalar emrine düzenlenen bono ve poliçelerin, yine Dempa ve Dempanel A.Ş.'nin yönetim kurulu üyesi ve/veya ortağı olan kişiler tarafından yurtdışındaki finans kuruluşlarında iskonto ettirilerek, bedellerinin alındığı görülmektedir. Dempa ya da Dempanel A.Ş.'nin düzenlediği bonoların tedavülü için, Bankamız avali şarttır. Zira, yurtdışındaki kuruluşlar, tanımadıkları Dempa A.Ş, Dempanel A.Ş, Estone SA veya TFP İnt. Ltd.'ye güvenerek değil, tamamen T. Halk Bankası A.Ş.'nin garantisine ve bu garantinin itibarına güvenerek satın almaktadırlar.
Öte yandan, bu kredilerin kullanılabilmesi için firmaların ya ithalat yapıyor olması ya da yurtdışından nakit kredi temin etmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda;
Dempa A.Ş.'ye 26.09.1996 ve 20.12.1996 tarihlerinde tahsis edilerek kullandırılan toplam 20.000.000 USD'lik ithalat kredilerinde firma yöneticileri bilerek ve isteyerek hayali işlemlere yer vermiştir. Her iki kredi de Estone SA adlı firma tarafından, düzenlenen faturalara istinaden kullanılmıştır. Oysa, ne Estone SA'nın böyle bir ithalatı yapacak fiziki mevcudu ve sermayesi vardır ne de ortada bir ithalat vardır. Hayali faturalardan sonra, firma tarafından olmayan ticari ilişkinin ve olmayan borcun, hayali poliçesi bankaya ibraz edilerek, Bankamızın kabul veya aval şerhi alınmıştır. Daha sonra, yabancı banka veya finans kurumlarında Estone SA adına iskonto ettirilen bu kıymetlerin bedelleri, Dempa A.Ş.'nin yöneticisi ve ortağı olan Gökalp Baştürk tarafından alınmıştır. Yani hayali bir ithalat işlemi, hayali taraflar ve hayali bir borç alacak ilişkisi yaratılarak, bankamızdan ithalat kredisi alınmış ve bankamız aldatılarak alınan kredi, mal ithali için değil de nakit kredi temini için kullanılmıştır.
Hayali ithalat işlemi nedeniyle düzenlenen bono ve poliçelerden doğan yükümlülük firma tarafından yerine getirilmediğinden, Banka kaynaklarından karşılanmış ve böylece kurumun mal varlığı da ihlale uğramıştır.
Bu nedenle;
Dempa A.Ş.'ye açılan 26.09.1996 tarihli ithalat kabul kredisinin işleyişi sırasında, 21.10.1996 tanzim tarihi, 20.05.1997 vadeli, Estone emrine düzenlenmiş, 10 adet ( toplam 10.905.000 USD'lik ) bonoya imza koyarak tanzim eden Yahya Murat Demirel, M. Cengiz Süer ve daha sonra ciro eden Gökalp Baştürk,
Yine Dempa A.Ş.'ye açılan 20.12.1996 tarihli ithalat kabul kredisinin işleyişi sırasında, 24.12.1996 tanzim tarihli, 23.12.1997 vadeli, Estone emrine düzenlenmiş 10 adet ( toplam 10.895.000 USD'lik ) poliçeye imza koyarak tanzim ve daha sonra ciro eden Gökalp Baştürk,
Aynı kredi dilimine dair 05.12.1997 tanzim tarihli, 01.12.1998 vadeli, Estone Financial emrine düzenlenmiş 10 adet ( toplam 10.417.300 USD'lik ve 10.03.1998 vadeli, yine Estone emrine düzenlenmiş 3 adet ( toplam 2.988.000 USD'lik ) bonoya imza koyarak tanzim eden Emine Mehtap Ceylan, Muzaffer Gülten ve daha sonra ciro eden Gökalp Baştürk,
Estone adına düzenlenen fatura ve anlaşma metinlerine "firma yetkilisi" sıfatıyla imza koyan Gökalp Baştürk,
Ve eğer işlemlerin yönetim kurulu kararına bağlandığı tespit edilir ise, söz konusu yönetim kurulu kararına olumlu oy vererek katılan tüm Dempa A.Ş. yönetim kurulu üyeleri kasıtlı ve sorumlu görülmektedir.
Ayrıca 05.12.1997 ve 11.07.1997 tarihlerinde Dempa ve Dempanel A.Ş. tarafından Estone SA ve TFP İnternational Ltd. emrine düzenlenen bonolarla ilgili olarak ulaşılan sonuç da aynıdır. Olmayan bir borç-alacak ilişkisine istinaden "tabela şirketi" firmalar üzerine bonolar düzenlenmiş, bu bonolar için bankamız garantisi alınarak kredi kullanılmıştır. Oysa, konu bonolar özü itibariyle, gerçeğe aykırı ve batıldır.
Düzenlenen sair benzer bonoların niteliği Dempa A.Ş'ye kullandırılan ithalat kredisinde bahsolunan bonolarla aynıdır.
Hayali borç-alacak ilişkisi nedeniyle düzenlenen bono ve poliçelerden doğan yükümlülük firma tarafından yerine getirilmediğinden, Banka kaynaklarından karşılanmış ve böylece kurumun mal varlığı da ihlale uğramıştır.
Bu nedenle;
Dempa A.Ş'ye açılan 08.12.1995 tarihli DNTM kredisinin işleyişi sırasında, 05.12.1997 tanzim tarihli, 15.12.1999 vadeli, Estone emrine düzenlenmiş toplam 10.387.032 USD'lik 9 adet bonoya imza koyarak tanzim eden Emine Mehtap Ceylan, Muzaffer Gülten ve daha sonra, ciro eden Gökalp Baştürk,
Aynı kredi dilimiyle ilgili olarak, 05.12.1997 tanzim tarihli, 17.11.2000 vadeli, TFP İnternational Ltd. emrine düzenlenmiş, toplam 9.623.925 USD'lik 9 adet bonoya imza koyarak tanzim eden Emine Mehtap Ceylan, Muzaffer Gülten ve daha sonra ciro eden H.Kemal Esiner,
Yine Dempa AŞ.ye açılan 24.06.1997 tarihli Teminat Mektubu kredisine istinaden Levent Şubesi'ne ibraz edilen ve Bankamız garantisi altına alınan, 11.07.1997 tanzim tarihli, 20.07.1998 vadeli, TFP emrine düzenlenmiş, toplam 5.750.000 USD'lik 5 adet bonoya imza koyarak tanzim eden Gökalp Baştürk, Naşit Bozkurt ve daha sonra ciro eden H.Kemal Esiner,
Dempanel A.Ş'ye açılan 08.12.1995 tarihli DNTM kredisinin işleyişi sırasında 05.12.1997 tanzim tarihli, 17.11.2000 vadeli, TFP emrine düzenlenmiş, toplam 3.860.000 USD'lik 4 adet bonoya imza koyarak tanzim eden Metin Suekinci, Gökalp Baştürk ve daha sonra ciro eden H.Kemal Esiner,
Dempanel A.Ş'ye açılan 19.01.1996 tarihli DNTM kredisinin işleyişi sırasında 05.12.1997 tanzim tarihli, 15.12.1999 vadeli, TFP emrine düzenlenmiş, toplam 7.025.466 USD'lik 6 adet bonoya imza koyarak tanzim eden Metin Suekinci, Gökalp Baştürk ve daha sonra ciro eden H.Kemal Esiner,
Dempanel A.Ş'ye açılan 29.02.1996 tarihli DNTM kredisinin işleyişi sırasında 05.12.1997 tanzim tarihli, 15.12.1999 vadeli, TFP emrine düzenlenmiş, toplam 3.248.076 USD'lik 3 adet bonoya imza koyarak tanzim eden Metin Suekinci, Gökalp Baştürk ve daha sonra ciro eden H.Kemal Esiner,
Aynı kredi dilimiyle ilgili olarak, 05.12.1997 tanzim tarihli, 15.12.1999 vadeli, Estone emrine düzenlenmiş, toplam 4.394.416- USD'lik 4 adet bonoya imza koyarak tanzim eden Metin Suekinci, H.Kemal Esiner ve daha sonra ciro eden Gökalp Baştürk,
Yine Dempanel A.Ş'ye açılan 24.06.1997 tarihli Teminat Mektubu kredisine istinaden Bankamız garantisi altına alınan, 11.07.1997 tanzim tarihli, 20.07.1998 vadeli, TFP emrine düzenlenmiş, toplam 5.750.000 USD'lik 5 adet bonoya imza koyarak tanzim eden Metin Suekinci, Gökalp Baştürk ve daha sonra ciro eden H.Kemal Esiner,
Dempa A.Ş adına TFP'ye hitaben düzenlenen anlaşma metnine "firma yetkilileri" sıfatıyla imza koyan Cengiz Suer, Şaban Ayhan Tatlıgil ve H.Kemal Esiner, başvurdukları aldatma amacına yönelik eylemlerinden ötürü sorumlu görülmektedir.
Ayrıca, Bankamız Yönetim Kurulu tarafından Dempa ve Dempanel A.Ş'ye, tahsis edilen 3 ve 1, 5 Trilyon TL'lik kredilerin, eski Genel Müdür Yrd. Barboros Olcay'ın talimatıyla, dövizi natık teminat mektubu olarak kullandırıldığı görülmektedir.
Oysa Bankamız Yönetim Kurulu Dempa ve Dempanel A.Ş'ye özel bir amaçla, şarta bağlayarak kredi tahsis etmiştir. Bu krediler "gümrüklere hitaben KDV Ertelemesi" için verilmiştir. Firma Bankamız teminat mektubunu gümrüklere vererek KDV istisnasından yararlanacaktır. Oysa H.Barboros Olcay tarafından verilen talimatla kredi yabancı paraya dönüştürülmüş, muhatap TFP isimli tabela firması olmuş, kredi, yurtdışından nakit temini için kullanılmıştır.
Dolayısıyla eski Genel Müdür Yardımcısı Barboros Olcay kusurlu ve sorumlu bulunmuştur.
Diğer yandan, gerçekleştirilen toplam 52.818.449 USD'lik tahsilat gibi hususların, sorumluluk tespitinde dikkate alınması sayın savcılık makamının takdirindedir.
Olaylar topluca değerlendirildiğinde şu sonuç ve tespitler ortaya çıkmaktadır. Sahipleri politik ve ekonomik alanda ülkemizin en önde gelen isimleri arasında yer alan, hatta Türkiye'nin önde gelen tüm bankaları ile kredi ve bankacılık ilişkisi bulunan bu firmalarla, Bankamız arasındaki kredi ilişkileri tamamen iyi niyetle başlamıştır. Bu iyi niyetli ilişkiler, süreç içinde, kimi zaman firma yöneticilerinin kötü niyetli eylemleri, kimi zaman da ilgili şube personelinin hukuksuz işlemleri neticesi farklı bir hal almıştır. Kredi ilişkisinde 1997 yılına kadar büyük bir problem yaşanmamıştır. Dempa ve Dempanel AŞ'ye kullandırılan krediler de en büyük problem, 1997 yılı sonunda yapılan depasmanlı işlemlerle ortaya çıkmıştır. Kredilerin nakde dönüşmemesi, yani temdit edilmesi amacıyla tamamen şube yetkilileri tarafından yapılan söz konusu yetki aşımlarına vakıf olunmasını müteakip, tahsilat yönünde çalışmalar yapılmıştır. Bu nedenle belirtilen eylemlere katılan Bankamız personelinin ve diğer şahısların kusurlu, kasıtlı ve sorumlu olduğu kanısına varılmıştır." görüşlerine yer verilmiştir.
3- Üçüncü Rapor;
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun 10 Nolu temennisi gereği BDDK. Bankalar Yeminli Murakıplarınca 30.11.2001 tarihinde düzenlenmiştir.
Bu raporda özetle;
"1. Dempa A.Ş. yönünden; ( Sabit Sayı:52 )
Banka'nın Levent Şubesi 14.12.1994-24.06.1997 döneminde yedi adet kredi dilimi için, Banka uygulamasının da dışına çıkılarak özel bir prosedür izlendiği görülmektedir. Nitekim, 26.09.1996 tarih ve 34 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile açılan 10 milyon USD'lik kabul kredili ithalat kredisi ekspertiz ve istihbarat raporlan iki gün içerisinde hazırlanarak Genel Müdürlüğe iletilmiş Genel Müdürlük önergesine bağlanarak bir gün içerisinde Yönetim Kurulu'na intikal ettirilmiştir. Benzer şekilde, 11.12.1996 tarih ve 44 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen krediye ilişkin Şube teklifi aynı gün Genel Müdürlüğe iletilmiş, tahsis öncesi herhangi bir istihbarat raporu düzenlenmemiş aynı gün hazırlanan Genel Müdürlük önergesi Yönetim Kuruluna intikal ettirilmiştir.
Ayrıca, Firmaya 24.06.1997 tarih ve 21 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen 3 trilyon TL teminat mektubu kredisine ilişkin Şube'nin istihbarat ve ekspertiz raporu talebi 2 trilyon TL üzerinden yapılırken, kredi teklifi 3 trilyon TL üzerinden Genel Müdürlüğe iletilmiş istihbarat raporu dikkate alınmadığı gibi, önerge Banka dahili düzenlemesine uygun olmayan şekilde hazırlanmıştır.
Firma hakkında ilk olarak 25.11.1994 tarihli istihbarat raporu düzenlenmiştir. Bu raporda, Firma'nın çok yüksek borçluluk oranı ve düşük karlılıkla faaliyetlerini sürdürdüğü ve 07.11.1994 itibariyle 33.258.000 USD döviz kredisi kullandığı ifade edilirken 09.03.1995 tarihli istihbarat raporunda da, yüksek düzeydeki borçluluğunun sürdüğü, serbest varlık tutarının negatif 596 milyar TL civarında hesaplandığı belirtilmiştir.
Banka elemanları tarafından düzenlenen 04.12.1995 tarihli istihbarat raporunda ise, Firma'nın öz kaynaklarına oranla yüksek borçlandığına değinilmiş ve 4.4 trilyon TL civarında serbest varlık hesaplanmıştır. Serbest varlık hesaplamasına dahil edilen taşınmazlar için yapılan ekspertiz değerlerinde de önemli farklılıkların olduğu belirlenmiştir. Nitekim, 25.11.1994 tarihli ekspertiz raporunda 2.250.000 TL belirlenen birim rayiç değer, 25.09.1996 tarihinde 15 milyon TL olarak tespit edilmiştir.
Firmaya, Yönetim Kurulunun 26.09.1996 tarih ve 34 sayılı Kararı ile açılan kredi öncesi düzenlenen istihbarat raporunda TFP'nin, Firma'ya ortak olduğu belirtilirken 11.12.1996 tarih ve 44 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile açılan kredi öncesi istihbarat raporuna gerek görülmemiştir. Oysa ki otorize krediler için, yeni veya ilave kredi teklifinde istihbarat raporu düzenlenmesi, Banka'nın dahili mevzuatına göre zorunlu iken buna uyulmamıştır. Öte yandan, Dempa A.Ş.'ne ortak olan TFP firması Dempa ve Dempanel A.Ş'nin ve temdit işlemlerinde kullanılan bazı poliçe ve bonoların alacaklısı olarak gözükmektedir.
Öte yandan, Yönetim Kurulunun 24.06.1997 tarih ve 21 sayılı Kararı ile açılan 3 trilyon TL teminat mektubu kredisinden önce düzenlenen istihbarat raporunda, Firmanın 1997 yılı içerisinde yoğun protestolara maruz kaldığı, bilançosunun kur riski taşıdığı belirtilmesine rağmen, Genel Müdürlük tarafından bu hususa itibar edilmemiştir.
Levent Şubesi aracılığı ile otorize olarak kredilendirilen Firmaya, mali yapısına kıyasla büyük montanda kredi kullandırılmıştır.
Firmaya, yaklaşık 2, 5 yıllık dönemde açılan 42.7 milyon USD ve 3 trilyon TL düzeyinde kredilere ilişkin süreçte gerek Bankanın dahili mevzuatına gerekse bankacılık usul ve teamüllerine aykırı kredilendirme işlemleri yapılmış, istihbarat raporları dikkate alınmamış, hatta bazı kredi dilimlerinde herhangi bir istihbarat raporu düzenlenmesine bile gerek görülmemiştir.
Kredilerin teminatına alınan taşınmazlar için Bankaca düzenlenen ekspertiz raporlarından; kredi tahsisleri öncesi düzenlenenler ile 2001 yılı içerisinde düzenlenenler arasında dolar bazında fahiş fark olduğu belirlenmiştir. Nitekim, 2001 yılı içerisinde Bankaca düzenlenen raporlardaki kıymet takdirinin dolar karşılığı 20.446.408 USD iken, kredi tahsisi öncesi düzenlenen raporlarda aynı taşınmazların değeri 140.353.902 USD olarak hesaplanmıştır. Genel Müdürlüğe iletilen veya iletilmesi gereken istihbarat raporlarındaki bu tip çelişkilerin, krediyi değerlendiren makamın gözünden kaçması mümkün değildir.
2. Dempanel A.Ş. yönünden; ( Sabit Sayı:71 )
Bankanın Levent Şubesi tarafından 08.12.1995-24.06.1997 döneminde Firma lehine teklif ve tahsis edilen beş adet kredi dilimi için de özel bir prosedür uygulanmıştır.
Bu çerçevede, Firmaya 19.01. 1996 tarih ve 3 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile açılan kredi için Genel Müdürlükçe hazırlanan önergede, önceki kredi tahsisinde de kullanılan 31.05.1995 tarihli istihbarat raporu esas alınmıştır. Banka dahili mevzuatına göre her kredi öncesi istihbarat raporu gerektiği halde, düzenlenmeden, yine 29.02.1996 tarih ve 8 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen kredi dilimi için de istihbarat raporu düzenlenmediği gibi, 24.06.1997 tarih ve 21 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen teminat mektubu kredisi öncesi hazırlanan 17.06.1997 tarihli istihbarat raporunun dikkate alınmamıştır.
Firma'ya DNTM şeklinde gayrinakdi olarak açılan kredilere ilişkin tahsis kararlarına parantez içerisinde bir koşul eklenerek proje kredisi izlenimi verilirken, finanse edildiği ifade edilen projeye ilişkin yatırımın fiziki durumunun yerinde görülmediği, yatırımın Firmaca sunulan bilgi ve belgeler üzerinden değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Açılan kredilerin, Dempanel A.Ş.'nin. yatırımlarından ziyade, Demirel Grubu firmalarının finansman ihtiyacını karşıladığı anlaşılmaktadır. Bilahare, 05.01.1998 tarihli periyodik izleme raporunda, Firmaya ait fabrikanın çalışmadığı belirtilirken, 05.04.1999 tarihli inceleme raporunda fabrikanın çalışmadığı, makine ve ekipmanlarının sökülüp götürüldüğü ifade edilmiştir. Bu tespitler değerlendirildiğinde; bir projenin değil, firmanın kredilendirildiği sonucu ortaya çıkmaktadır.
Dempa A.Ş. hakkında yapılan değerlendirmeler Dempanel A.Ş. için de geçerlidir.
Dempa ve Dempanel A.Ş. firmalarının vadesi gelen veya tazmin talebinde bulunulan harici garantilerinin temdidi için, Şube yetkililerince aval verilmek suretiyle gerçekleştirilen ve onaylı kredi işlemlerini, Genel Müdürlüğün bildiği ve hatta yönettiği anlaşılmaktadır. Banka Teftiş Kurulu tarafından düzenlenen 1998/1 sayılı Rapor'da, depasmanlı işlemler, depasman tutarları ve Firmaların risk durumu tüm açıklığı ile ortaya konulmuştur.
3. ERA A.Ş. yönünden; ( Sabit Sayı:94 )
Diğer iki Firma'da olduğu gibi, Haziran 1997'de kredi açılan Era Finansal için de ayrıcalıklı davranıldığı görülmektedir.
Kredinin açılması öncesi düzenlenen istihbarat raporunda; Firma sermayesindeki artışın gerçek bir artış olmadığı ima edilirken, Müdürlük değerlendirmelerinde Firma lehine hareket edilmiştir.
Firmaya açılan bu kredi de ekspertiz raporu düzenlenmediği gibi Banka ve diğer bankalara ipotekli taşınmazlar üzerine derecesi ve marjı belli olmayan şekilde ipotek tesisi koşulunun getirilmiş olması, kredinin teminatlandırma aşamasında da Genel Müdürlüğün devrede olduğunu göstermektedir.
4. Üniversal A.Ş. yönünden; ( Sabit Sayı:95 )
Şubat 1996'da kurulan Firma'ya, aradan 1.5 yıl geçmeden istihbarat raporundaki son derece olumsuz tespit ve değerlendirmelere rağmen 8 milyon USD tutarında kredi açılması talebi, Genel Müdürlük tarafından Yönetim Kuruluna intikal ettirilmiştir.
Sözü edilen istihbarat raporunda; Gruba dahil Dempa A.Ş.'nin aleyhine yoğun protestoya rastlanıldığının, kredinin kullanım amacının tespit edilemediğinin, satış gelirlerinin nereden kaynaklandığına ilişkin bilgiye ulaşılamadığının belirtilmesine rağmen, bu olumsuzlukların hiçbirisine kredi tahsisi öncesi Genel Müdürlük tarafından hazırlanan önergede yer verilmediği müşahade edilmiştir.
Diğer grup firmalarındaki gibi, mutat Banka uygulamasının dışına çıkılmış, teminata alınması düşünülen taşınmazlar için ekspertiz raporu aranmadan, mülkiyeti Dempa ve Dempanel A.Ş.'ne ait taşınmazlar üzerine ipotek tesis olunması şartı tesis edilerek, kullandırılacak kredinin teminatı zayıflatılmıştır.
Sonuç olarak, Banka üst yönetimi tarafından, takdir hakkının Firmalar lehine Banka aleyhine olacak biçimde kullanıldığı, ayrıca Banka ile Firmalar arasında yapılan borç ödeme planı ve protokollerinde mevcut risk ve teminat dengesinin gözetilmediği görülmektedir.
İncelemeye konu Firmalara 2.5 yıllık süreçte gayrinakdi olarak 88.2 milyon USD ve 4.5 trilyon TL, nakdi olarak da 225 milyon TL tutarında krediler açılmış ve kullandırılmıştır.
Bahse konu krediler, karar organı olan Yönetim Kurulu onayı ile açılmış olmakla birlikte, tahsisler öncesi önergelerin hazırlanmasında asıl etkili kişilerin Ticari Krediler Müdürü, Ticari Kredilerden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Müdür olduğu dikkate alınarak, diğer yönetim kurulu üyelerinin Rapora konu işlemlerde kasıt ve sorumluluklarının, önergelerde kendilerine sunulan bilgi ve belgelerle sınırlı olduğu düşünülmektedir.
İncelemeye konu Firmaların, kredilendirilmesi işlemlerinde kişilerin sorumluluğu şöyledir; DEMPA A.Ş. yönünden; ( Sabit Sayı:52 )
1 ) 14.12.1994 tarih ve 26 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen ve kullandırılan 2.7 milyon USD tutarındaki DNTM kredisinde, Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela Genel Müdür Yardımcısı H. Barbaros Olcay ve Genel Müdür Yenal Ansen, Şube Müdürü Mualla Halistürk'ün TCK.nun 230 uncu maddesine göre görevlerini savsakladıkları; ancak temdit işlemi dışında fiillerinin TCK.nun 102 nci maddesi hükmü gereği zamanaşımına uğradığı ve bu kapsamda mütalaa edilmesi gerektiği,
2 ) 14.12.1995 tarih ve 11 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen ve kullandırılan 10 milyon USD tutarındaki DNTM kredisinde, Şube Müdürü Mualla Halistürk'ün; Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela, Genel Müdür Yardımcısı S. Şevki Doruk, Genel Müdür Ufuk Söylemez ile krediyi açan Yönetim Kurulu üyeleri A.İhsan Elgin, A.Haydar Emre, Yücel Dirik ve Yenal Ansen'in TCK.nun 240 ıncı maddesine göre sorumlu oldukları, ancak TCK.nun 102 nci maddesi hükmü gereği eylemin zamanaşımına uğradığı ve bu kapsamda mütalaa edilmesi gerektiği,
3 ) 08.12.1995 tarih ve 41 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen ve kullandırılan 10 milyon USD tutarındaki DNTM kredi diliminin açılışı ve ilk kullandırma ilişkin işlemlerin TCK.nun 102 nci maddesi hükmü gereği zamanaşımına uğradığı ve bu kapsamda mütalaa edilmesi gerektiği, ancak 05.12.1997 tarihli temdit işlemlerinde, Şube Müdürü Mualla Halistürk, Müdür Yardımcısı Ender Altun ile Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela, Genel Müdür Yardımcısı O. Nuri ERTUG ve Genel Müdür Yenal Ansen'in TCK.nun 240 ıncı maddesine göre sorumlu oldukları,
4 ) 26.09.1996 tarih ve 34 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen ve kullandırılan 10 milyon USD tutarındaki kabul kredili ithalat kredisine ilişkin olarak Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela, Genel Müdür Yardımcısı H.Barbaros Olcay, Genel Müdür Yenal Ansen ile Şube Müdürü Mualla Halistürk, Müdür Yardımcısı Ender Altun ve kararı imzalayan Yönetim Kurulu Üyeleri A. İhsan Elgin, O. Nuri Ertuğ ve Hasan Özcan'ın TCK.nun 230 uncu maddesine; kredinin kullandırımından ve temdit işlemlerinden Şube Müdürü Mualla Halistürk, Müdür Yardımcısı Ender Altun ile Genel Müdür Yardımcısı H. Barbaros Olcay ve Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela'nın TCK.nun 240 ıncı maddesine göre sorumlu oldukları, ancak TCK.nun 230 kapsamındaki eylemlerin TCK.nun 102 nci maddesi hükmüne göre zamanaşımına uğradığı,
5 ) 1.12.1996 tarih ve 44 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen ve kullandırılan 10 milyon USD tutarındaki kabul kredili ithalat kredisine ilişkin olarak Müdür Mualla Halistürk, Müdür Yardımcısı Ender Altun, Ticari Krediler müdürü Muazzez Ela, Genel Müdür Yardımcısı H. Barbaros Olcay, Genel Müdür Yenal Ansen ve Yönetim Kurulu Üyeleri A. İhsan Elgin, O. Nuri Ertuğ'un; ayrıca kredinin temdidini 05.12.1997 tarihli "Makam Oluru" ile gerçekleştiren Genel Müdür Yardımcısı O. Nuri Ertuğ, Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela ile Şube yetkilileri Müdür Mualla Halistürk ve Müdür Yardımcısı Ender Altun'un TCK.nun 240 ıncı maddesine göre sorumlu oldukları,
6 ) 24.06.1997 tarih ve 21 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen ve kullandırılan 3 trilyon TL. tutarındaki teminat mektubu kredisi yönünden Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela, Genel Müdürü Yardımcısı H. Barbaros Olcay ve Genel Müdür Yenal Ansen'in; krediyi teklif eden Şube yetkilileri Müdür Mualla Halistürk ve Müdür Yardımcısı Ender ALTUN'un; kredinin kullandırımı için Yönetim Kurulu Kararı'ndaki tahsis koşulunu inisiyatifi ile yetkisi olmadığı halde telefon teyidine bağlanan talimat ile değiştiren Genel Müdür Yardımcısı H. Barbaros Olcay'ın TCK.nun 240 ıncı maddesi hükmü sorumlu oldukları,
2. Dempanel A.Ş. yönünden; ( Sabit Sayı:71 )
1 ) 08.12.1995 tarih ve 41 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen ve kullandırılan 10 milyon USD tutarındaki DNTM kredi diliminin açılışı ve ilk kullandırımına ilişkin işlemlerin TCK.nun 102 nci maddesi hükmü gereği zamanaşımına uğradığı ve bu kapsamda mütalaa edilmesi gerektiği, ancak temditlerden ötürü Şube Müdürü Mualla Halistürk, Müdür Yardımcısı Ender Altun, Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela, Genel Müdür Yardımcısı O. Nuri Ertuğ ve Genel Müdür Yenal Ansen'in TCK.nun 240 ıncı maddesine göre sorumlu oldukları,
2 ) 19.01.1996 tarih ve 3 sayılı ve,
3 ) 29.02.1996 tarih ve 8 sayılı Yönetim Kurulu Kararları ile tahsis edilen ve kullandırılan 5'er milyon USD tutarındaki ( 10 milyon USD ) DNTM kredisi işlemlerinin TCK.nun 102 nci maddesi hükmü gereği zamanaşımına uğradığı ve bu kapsamda mütalaa edilmesi gerektiği, kredinin temdidi amacıyla Genel Müdürlüğün de bilgisi ve taassubunda yapılan 05.12.1997 tarihli işlemlerden Şube yetkilileri Müdür Mualla Halistürk, Müdür Yardımcısı Ender Altun, Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela, Genel Müdür Yardımcısı O. Nuri Ertuğ ve Genel Müdür Yenal Ansen'in TCK.nun 240 ncı maddesi hükmü gereği sorumlu oldukları,
4 ) 23.05.1996 tarih ve 17 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen ve kullandırılan 10 milyon USD tutarındaki DNTM kredisinin açılmasında Müdür Mualla Halistürk ve Müdür Yardımcısı Ender Altun'un yanı sıra, Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela, Genel Müdür Yardımcısı H.Barbaros Olcay ve Genel Müdür Yenal Ansen ile birlikte önergeyi kabul eden Yönetim Kurulu Üyeleri Yücel Dirik, Hasan Özcan, A.İhsan Elgin ve O.Nuri Ertuğ'un TCK.nun 240 ıncı maddesine göre sorumlu oldukları, ancak anılan işlemlerin TCK.nun 102 nci maddesi hükmü gereği zamanaşımına uğradığı ve bu kapsamda mütalaa edilmesi gerektiği,
5 ) 24.06.1997 tarih ve 21 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen ve kullandırılan 1.5 trilyon TL. tutarındaki teminat mektubu kredisi yönünden Ticari Krediler Müdür Muazzez Ela, Genel Müdür Yardımcısı H. Barbaros Olcay ve Genel Müdür Yenal Ansen'in; krediyi teklif eden Şube yetkilileri Müdür Mualla Halistürk ve Müdür Yardımcısı Ender Altun'un; kredinin kullandırımı için Yönetim Kurulu Kararı'ndaki tahsis koşulunu inisiyatifini kullanarak, yetkisi olmadığı halde telefon teyidine bağlanan talimat ile değiştiren Genel Müdür Yardımcısı H. Barbaros Olcay'ın, TCK.nun 240 ıncı maddi hükmü gereği sorumlu oldukları,
3. ERA Finansal A.Ş.yönünden;
Era Finansal Kiralama A.Ş'ne 10.06.1997 tarih ve 10.06.1997 tarih ve 19 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen ve kullandırılan 7.5 milyon USD tutarındaki DNTM kredisine ilişkin olarak, Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela, Genel Müdürü Yardımcısı H.Barbaros Olcay ve Genel Müdür Yenal Ansen'in; ayrıca kredi teklifini hazırlayan Şube yetkilileri Müdür Mualla Halistürk, Müdür Yardımcısı Ender Altun'un,
4. Üniversal Yatırım A.Ş. yönünden;
Üniversal Yatırım A.Ş.'ne de 10.06.1997 tarih ve 19 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen ve kullandırılan 8 milyon USD tutarındaki DNTM kredisine ilişkin olarak, Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela, Genel Müdür Yardımcısı H. Barbaros Olcay ve Genel Müdür Yenal Ansen'in; ayrıca kredi teklifini hazırlayan Şube yetkilileri Müdür Mualla Halistürk, Müdür Yardımcısı Ender Altun'un, TCK.nun 240 ıncı maddesi gereği sorumlu oldukları,
İncelemeye Konu Dört Firma ile Yapılan Borç Geri Ödeme Planı ve Protokolüne İlişkin İşlemler:
Yönetim Kurulu 09.11.1998 tarih ve 38 sayılı oturumunda kabul edilen ödeme planı ile 15.07.1999 tarih ve 23 sayılı oturumunda her dört Firma ile protokol imzalanmasına ilişkin kararı öncesi, söz konusu Firmalardan olan banka alacakları açısından risk-teminat dengesinin gözetilerek önerge hazırlanması gerekirken, risk durumundan hiç bahsedilmeden borç erteleme önergelerinin hazırlanarak Yönetim Kurulu'na intikal ettirilmesinden ötürü ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela, Genel Müdür Yardımcısı Turan Kalaycıoğlu ve Genel Müdür Yenal Ansen ile kendisine yöneltilen sorulara cevap vermeyen Yönetim Kurulu üyesi A. İhsan Elgin'in TCK.nun 240 ncı maddesine göre sorumlu oldukları,
Sözü edilen önergeleri imzaları ile kabul eden Yönetim Kurulu üyeleri Halil Sarıaslan, O. Nuri Ertuğ ve Hasan Özcan'ın TCK.nun 230 uncu maddesine göre sorumlu oldukları düşünülmektedir.
15.07.1999 tarih ve 23 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile uygun görülen protokole ilişkin olanlar dışındaki eylemler, "23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıvermeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun" kapsamına girmektedir.
III. Özet ve Sonuç:
Firmalardan;
1- Dempa A.Ş.ne kullandırılan 49.623.268,53 USD ve 8.484.109,96 DEM tutarlarındaki harici garantilerin tazmin olarak Banka kaynağına dönüştüğü, Banka kayıtlarına göre kalan faiz ve komisyon alacakları dahil 51.339.317,56 USD ve 9.986.645,96 DEM tutarların inceleme tarihi itibariyle 38.565.081.942.688 TL üzerinden Tasfiye Olunacak Alacaklar hesabında izlendiği ve Firmanın ayrıca 195.636.000.000 TL teminat mektubu riskinin bulunduğu,
2- Dempanel A.Ş.ne kullandırılan 35.017.459,94 USD ve 3.213.131 DEM tutarlarındaki harici garantilerin tamamının tazmin olarak Banka kaynağına dönüştüğü, Egebank tarafından keşide edilen teminat mektubundan yapılan 9.295.103 USD tahsilat sonrası Banka kayıtlarına göre faiz ve komisyon alacaklarını da içeren 27.266.971 USD ve 3.601.117,93 DEM tutarların takip hesaplarına aktarıldığı ve inceleme tarihi itibariyle Firma'nın Tasfiye Olunacak Alacaklar hesabında izlenen 26.488.222.018.838 TL riski ile 18.511.857.000 TL teminat mektubu riskinin bulunduğu,
Dempa A.Ş. ve Dempanel A.Ş. firmalarına kullandırılan kredilerde onaylı limitte aşım oluştuğu, bu aşımın esas olarak Firmalara "açılan harici garanti şeklindeki kredilerinin temdidi amacıyla verilen yeni harici garantiler ve bunların faizinin garanti kapsamına alınması sonucu gerçekleştiği,
Tüm bu işlemlerin Genel Müdürlüğün bilgisi ve taassubunda gerçekleştiği,
Depasmanları gidermek üzere, Sümerbank ve Egebank'tan teminat mektupları alındığı Egebank'tan alınan mektubun ödendiği, Sümerbank'dan alınan mektubun ise dava konusu olduğu,
Era Finansal A.Ş. ile ilgili olarak;
Era Finansal Kiralama A.Ş. lehine aval olarak verilen 9.825.000 USD tutarındaki harici garantinin 15.07.1999 tarihinde Banka kaynağına dönüştüğü, sağlanan 4.900.000 USD tahsilat sonrası bakiye 4.925.000 USD'nin takip hesaplarına aktarıldığı ve halen Firmanın Tasfiye Olunacak Alacaklar hesabında izlenen 3.386.489.100. TL. tutarında riskinin bulunduğu,
Üniversal Yatırım A.Ş ile ilgili olarak;
Üniversal Yatırım AŞ.ne lehine aval olarak verilen harici garantilerin ise 19.07.1999 tarihinde 2.782.129, 10 USD ve 9.767.711, 55 DEM üzerinden Banka kaynağına dönüştüğü, halihazırda 2.954.183, 10 USD ve 10.372.082, 55 DEM karşılığı 5.095.186.971.791 TL'nın Tasfiye Olunacak Alacaklar hesabında izlenildiği" görüşlerine yer verilmiştir.
4- Dördüncü Rapor;
Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurumu tarafından 17.09.2001 gün ve 2001/4 sayı ile düzenlenmiş olup, raporun Demirel Şirketler Grubuna ait bölümünde aynen;
"Demirel Grubunda Dempa, Dempanel, Era Finansal ve Üniversal Yatırım Holding A.Ş Firmaları bulunmaktadır. Firmalar Halk Bankası Levent Şubesinin kredi müşterileridir.
Bu Firmalardan Dempa orman ürünleri ithali, yurtiçi ve yurtdışı pazarlaması ile uğraşmaktadır. Firmaya çeşitli Yönetim Kurulu Kararları ile toplam 42.700.000.- USD DNTM ve 3 trilyon TL. gümrüklere hitaben verilen kredi tahsis edilmiştir
Gruba bağlı Dempanel ise, doğramalık kereste ile parke ve lambri imalatı ile uğraşmaktadır. Firma'nın 30.000.000.-USD DNTM ve 1.5 trilyon TL. Gümrüklere hitaben verilen teminat mektubu kredisi mevcuttur.
Era Finansal kiralama şirketi olup, bu şirkete 7.500.000.-USD DNTM kredisi onaylanmıştır. Firmanın yurtdışından kullandığı kredi karşılığında kredinin teminatı olan poliçeye Bankaca aval verilmiş olup kredinin vadesi 15.07.1999'dur.
Universal A.Ş'ye ise 8.000.000.-USD DNTM kredisi onaylanmış, Firmaca iki ayrı yurtdışı kuruluştan sağlanan 19.07.1999 vadeli 9.375.000.- DEM ve 2.650.000.-USD tutarındaki kredilerin teminatını oluşturan poliçelere bankaca aval verilmiştir.
Grup Firmaları hakkında yapılan istihbarat raporları eski tarihli olup sürekli kredi artırımına gidilmesine rağmen istihbarat raporları yenilenmemiştir. Ayrıca eski tarihli raporlarda da Firmalar hakkında olumsuz değerlendirmeler yer almaktadır.
Dempa ve Dempanel firmalarına tahsis edilen teminat mektubu kredileri için dönüşüm çerçevesinde 15.07.1997 tarihinde 20.07.1998 vadeli iki adet 5.750.000.-USD'lık DNTM kredisi verilmiş ve söz konusu krediler vadelerinde ödenmediğinden Banka kaynağından ödenmiştir.
Ayrıca Dempa'nın 15.05.1998 vadeli 8.250.000.-DEM ve 21.08.1998 vadeli 5.529.000.-USD ithalat kredileri vadelerinde kapatılamamış ve Banka kaynağına dönüşmüştür.
Firmaca ödenmediğinden Banka kaynağından karşılanmış bulunan 14.991.750 USD ve 8.250.000 DEM, Banka Yönetim Kurulunun 09.11.1998 tarih ve 38/64 sayılı kararı ile ödeme planına bağlanmış olup buna göre 9.680.000 USD 1998 yıl sonuna kadar, kalan tutar ise 31. 03.1999 tarihine kadar ödenerek tasfiye edilecektir. Bunların dışında vadesi gelecek diğer tüm kredilerin bankadan sağlanacak 5 yıl vadeli dış garanti ile yenilenmesi ve 1999-2000 yılında sona erecek aval ve garantilerin her yıl 1/3 oranında düşürülmesine karar verilmiştir.
Grup Firmalarının diğer bankalara olan taahhütlerini de zamanında yerine getirememesi nedeniyle icrai takiplerin başlaması üzerine Banka da icrai takiplere başlamıştır.
Borçların düzenli ödenmemesi üzerine Yönetim Kurulunun 15.07.1999 tarih ve 23/102 sayılı toplantısında aldığı kararla Gruba bağlı Firmaların borçlarının üçer aylık devrelerde ödenmesi ve banka teminat mektubu verilmesi kararlaştırılmış Grubun bankası olan Egebank'ın ödeme güçlüğü içine düşerek Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna intikal etmesiyle birlikte protokole bağlanan borçlar ödenmemiştir. Ayrıca vadesi gelen DNTM ve aval kredileri Banka kaynağından ödenmiştir.
Grup Firmalarının toplam 73.534.215.562.317 TL gibi çok yüksek bir riski söz konusudur. Söz konusu riskin Gruptan tahsili de oldukça zor görünmektedir. Her ne kadar kullandırılan krediler için muhtelif derecelerde taşınmaz ipotekleri mevcutsa da dört Firmanın borçlarının tahsili için Eylül 2000 ayı içerisinde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine başlanmış ancak firmalar adreslerinde bulunamadığından tebligat yapılamamış, Holdingin isminin değiştiği görülmüştür.
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu'nca Bankanın 1997 yılı hesaplarının incelenmesi sonucunda düzenlenen Raporda; Firmalara, istihbarat raporları çok eski olmasına ve istihbarat raporlarında özkaynaklarının çok üzerinde borçlandıklarının belirtilmesine rağmen yeni istihbarat raporu düzenlenmeden kredilerinin artırıldığı, Yönetim Kurulu'nca gümrüklere hitaben KDV ertelemesi için verilmek üzere onaylanan teminat mektubu kredisinin; Yönetim Kurulu yetkisinin Genel Müdür Yardımcısı tarafından re'sen kullanılarak nakit teminine matuf DNTM olarak kullandırıldığı ve vadesinde Banka kaynağına dönüştüğü, Banka kaynağına dönüşen ithalat kredilerinin ödenmemesi üzerine ödeme planına bağlandığı, buna rağmen ödenmediği belirtilerek kredi işlemlerinin ilgili Bakanlıkça soruşturulması istenmektedir.
Bankalar Yeminli Murakıpları tarafından Bankada yapılan incelemeler devam etmekte olduğundan söz konusu usulsüz krediler hakkında tevdi raporu düzenlenmemiştir." görüşlerine yer verilmiştir.
5- Beşinci Rapor;
TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu tarafından düzenlenen 19.06.2003 tarihli rapor olup, Demirel Şirketler Grubuna ilişkin özel bölümünde özetle;
"...yapılacağı beyan edilen ithalat işlemleri ile ilgili olarak, yurt dışındaki ihracatçı firma tarafından tanzim edilen proforma faturalar dışında ithal edilecek malların sevkiyatının yapıldığına ilişkin kesin fatura, konşimento gibi sevk evrakı ibraz edilmeden poliçelere aval verildiği...." ( s.22 )
"...kredi dosyasındaki mevcut belgelerden firmanın daha başlangıçta ithalat yapma niyetinin bulunmadığı, aval ve kabul şerhi verilen poliçelerin esasında Dempa A.Ş.'nin nakit kredi ihtiyacını temin etmek amacıyla düzenlenmiş olduğu, zira firmanın şubeye verdiği proforma faturalarda ihracatçı firma olarak görünen -Estone Financial SA- adlı kuruluşun İsveç'te ticaret sicili kaydının bulunmadığı ve adresi ile telefon numarasının da bir avukatlık bürosuna ait olduğu, kaldı ki 10.905.000 USD tutarındaki poliçelere aval verilmesini müteakip BB Aval'dan alınan 12.11.1996 tarihli yazıda poliçelerde lehdar olarak yer alan - Estone Financial SA- adlı firmayı temsile yetkili şahsın Gökalp BAŞTÜRK olduğu, bu şahsın aynı zamanda Dempa A.Ş.'nin ortağı ve Yönetim Kurulu üyesi olduğunun belirtildiği...." ( s.23 )
Şeklinde yer alan ifadelerden Bankanın dolandırıldığı kanaati oluşmuştur." biçimindedir.
Biçimindedir.
Raporun sorumluluğun tespiti bölümünde ise;
Söz konusu dolandırıcılık işleminden; Firmanın Yönetim Kurulu Üyeleri Yahya Murat Demirel ve Gökalp Baştürk başta olmak üzere, Estone ve TFP firma yetkilileri ile bu firmalara olumsuz istihbarat raporlarına rağmen kredi açmak ve ihracat için gerekli belgeleri aramamak suretiyle Bankanın dolandırılmasına katkıda bulunan banka Yönetim Kurulu Üyeleri Yücel Dirik, Ali İhsan Elgin, Dr. Jur. Ali Haydar Emre, Salih Şevki Doruk, Yenal Ansen, H. Ufuk Söylemez, Osman Nuri Ertuğ, Hasan Özcan ve Prof. Dr. Halil Sarıaslan ve Hüsnü Barbaros Olcay ile Levent Şubesi Müdürü Mualla Halistürk ve Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela'nın sorumlu olduğu kanaatına varıldığı" görüşü yer almaktadır.
6- Altıncı Rapor;
Özetlenen raporlar dışında, Yargıtay 6. Ceza Dairesinin bozma kararında geçen, Bankalar Yeminli Murakıbı Erkan Sever tarafından Bankalar Yasasının 61. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda düzenlenen 16.04.1998 tarihli bir başka rapor bulunmaktadır. Ancak bu rapor 3182 sayılı Bankalar Yasasının Kredi Açma Yetkileri başlığını taşıyan 44. maddesine "Hesap, Bilanço, Kar ve Zarar Cetvellerinde Yeknesaklık" başlığını taşıyan 51. maddesine ve "Hesap ve İşlemlerin Gerçeğe Uygunluğu" başlığını taşıyan 52. maddesine aykırı davrandığı gerekçesiyle Halk Bankası Levent Şubesi Müdür ve Müdür Yardımcısı haklarında işlem yapılması istemine yönelik olup, Yüksek 6. Ceza Dairesinin bozma kararında akibetinin araştırılması istenilen Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesinin dosyasında irdeleme mevzuu edildiğinden ve adı geçen sanıkların beraatlarına ilişkin karar kesinleşmiş bulunduğundan, içeriği itibarıyla konumuza ışık tutacak nitelikte bulunmamaktadır.
7- Yedinci Rapor;
Yargıtay 6. Ceza Dairesinin bozma kararına uyularak, Yerel Mahkemece ikisi emekli banka müdürü, biri banka hukuk danışmanı olan üç kişilik bilirkişi heyetinden alınmıştır.
Bu raporda özetle;
"Banka, aval kredisinde kefil, kabul kredisinde ise asıl borçlu olarak satıcıya karşı poliçenin- vadesinde ödeneceğini alıcı hesabına garanti etmektedir. Bu nedenle her iki halde de bankaca alıcıya bir gayrinakdi kredi açılması söz konusudur.
Kabul kredisi, satın aldığı mal bedelinin ithalatçı tarafından malı teslim aldığı sırada değil belirlenen bir vade içinde ödeneceğini satıcıya garanti etmek üzere açılan ve lehdarın ibraz edeceği vadeli bir poIiçenin bankaca kabulü veya avalize edilmesi suretiyle gerçekleşecek olan bir çeşit akreditiftir.
İthalatçı satın aldığı malların bedelini peşin ödemek istemez, satıcı da bu malların bedeli üzerinden düzenleyeceği poliçelerin ancak bir banka tarafından kabulü veya avalize edilmesi sağlandığı takdirde vadeli satışa razı olursa ithalatçı, kendi bankasına başvurarak satıcının keşide edeceği poliçeleri kabul etmesini veya aval vermesini isteyebilir.
Bankanın kabul ettiği veya aval verdiği poliçeyi ıskonto ettirmek suretiyle ihracatçı da kolaylıkla finansman sağlamak imkanını bulur.
İthalatçı tarafından ihracatçı lehine açtırılan kabul kredilerinde poliçeye kabul veya aval imzası koyan bankanın ihracatçıya karşı rücu ( geri isteme ) hakkı yoktur. Banka poliçe bedelini ancak ithalatçıdan tahsil edebilecektir.
İthalatçı, bankaca kabul veya avalize edilen poliçelerin bedellerini karşılayacak parayı poliçe vadelerinden önce bankaya yatırmakla yükümlüdür.
Tüm dosya da sunulu belgeler birlikte değerlendirildiğinde;
Sanıklardan Mualla Halistürk, Ender Altun, H. Barbaros Olcay ve Muazzez Ela açısından firma istihbarat raporlarının eski olduğu ve güncelleştirilmediği, firma durumlarının izlenmediği, firma faaliyet alanlarına ve yaptığı yatırımlara nazaran çok üstünde kredi kullandırıldığı, Gümrüklere verilen KDV ertelenmesine ilişkin kredilerin nakit kredi olarak kullandırıldığı, Dempa ve Dempanel A.Ş. tarafından Estone ve TFP emrine düzenlenen bono ve poliçelere usulsüz aval verildiği ve böylelikle müşteki bankanın zararına neden olunduğu iddiasıyla suçlandıkları,
Diğer sanıklar Yahya Murat Demirel, Gökalp Baştürk, Şaban Ayhan Tatlıgil, Emine Mehtap Ceylan ise hile ve desise ile bankayı aldatacak mahiyette hataya düşürmek suretiyle tahsis edilmeyecek kredinin tahsisini sağladıkları ve böylelikle banka zararına sebep oldukları iddia edildiği anlaşılmıştır.
Müşteki bankanın Levent Şubesi otorize kredi müşterilerinden;
Dempa A.Ş. Banka Yönetim Kurulunun 6 ayrı kararıyla toplamı 42.700 milyon dolar ve 3 trilyon TL. olmak üzere;
Dövizi natık teminat mektubu, ithalat kabul kredisi ve TL teminat mektubu olmak üzere tamamı gayri nakdi kredi kullanmıştır.
Dempanel A.Ş. ise Banka Yönetim Kurulunun 5 ayrı kararıyla toplam 30 milyon dolar ve 1.5 trilyon TL. olmak üzere;
Dövizi natık teminat mektubu, TL teminat mektubu olarak tamamı gayri nakdi kredi kullanmıştır.
Era A.Ş. banka yönetim kurulunun 10.06.1996 tarih, 19 sayılı kararı ile 7.500.000.-USD tutarında dövize natık teminat mektubu kullanmıştır.
Universal A.Ş. banka yönetim kurulunun 10.06.1997 tarih, 19 sayılı kararı ile 8.000.000.-USD tutarında dövize natık teminat mektubu kullanmıştır.
Bu şirketler ile, müşteki banka arasında 1994 yılında başlayan kredi ilişkisinin 1997 yılı başlarına kadar, her hangi bir sorun yaşanmadan devam ettiği anlaşılmıştır.
BDDK yeminli murakıplar kurulunun 30.11.2001 gün ve 1 sayılı raporuna göre;
Dempa A.Ş. lehine açılan ve kullandırılan kredilerin Tasfiye Olunacak Alacaklar hesabında izlenen miktarının 49.623.268, 53 USD, 8.484.109, 96 DEM olduğu,
Dempanel A.Ş. lehine açılan ve kullandırılan kredilerin Tasfiye Olunacak Alacaklar hesabında izlenen miktarının 34.920.917, 58 USD, 3.213.131, 94 DEM olduğu,
Era Finansal Kiralama A.Ş. lehine açılan ve kullandırılan kredilerin Tasfiye Olunacak Alacaklar hesabında izlenen miktarının 9.825.000 USD olduğu, buna karşılık;
01.10.1999 tarihinde 1.000.000 USD,
02.11.1999 tarihinde 1.950.000 USD,
01.12.1999 tarihinde 1.950.000 USD, olmak üzere toplam 4.900.000 USD ödeme yapıldığı ardından kalan bakiye 4.925.000 USD'nin takip hesaplarında izlendiği,
Üniversal A.Ş. lehine açılan ve kullandırılan kredilerin Tasfiye Olunacak Alacaklar hesabında izlenen miktarının 2.871.129, 1 USD, 9.767.711, 55 DEM olduğu tespit edilmiştir.
Böylelikle davaya konu dört şirketin müşteki bankadan kullanmış olduğu kredilerin döviz cinsinden toplamının 92.340.315, 21 USD, 21.464.953, 45 DEM olduğu tespit edilmiştir.
Bankaca verilen işbu kredilere teminat olarak Şevket Demirel Holding ve Yahya Murat Demirel'in şahsi kefaletlerinin yanı sıra Dolar bazında çeşitli derecelerde 141.3.93.119 USD bedelli taşınmaz ipoteği tesis edildiği görülmektedir.
Dempa ve Demparel A.Ş.nine tahsis edilen gayri nakdi kredilerin geri ödemesinde yaşanan aksaklık nedeniyle;
Banka yönetim kurulunun 09.11.1998 tarih ve 38-64 sayılı kararına istinaden bir ödeme planı düzenlenmiş ve buna göre:
9.680.000.-USD tutarının 1998 yılı sonuna kadar, kalan bölümün ise 31.03.1999 tarihine kadar ödenerek tasfiye edilmesine karar verilmiştir.
Ayrıca bunların dışında kalan henüz vadesi gelmemiş tüm kredilerinde bankadan sağlanacak 5 yıl vadeli dış garanti ile yenilenmesi ve 1999-2000 yılında sona erecek aval ve garantilerin her yıl 1/3 oranında düşürülmesine karar verildiği görülmektedir.
Daha sonra banka ile borçlu firmalar arasında Yönetim Kurulunun 15.07.1999 tarihli ve 102 sayılı kararı gereğince borç tasfiye protokolünün imzalandığı tespit edilmiştir.
Bu protokolün imzalandığı tarihte banka tarafından firmalar aleyhine, başlatılmış bir icra takibine de rastlanılmamıştır.
Müşteki bankadan, kredi kullanan bu firmaların 1998 - 2000 yılları arasında, toplam 52.818.449 USD ödeme yaptığı, ayrıca,
Sümerbank A.Ş. tarafından Dempa A.Ş. lehine Estone SA emrine düzenlenen bonolara verilen faizin teminatı olarak,
01.07.1998 tarihli 17.12.1999 vadeli 10.010.957 USD teminat mektubunu bankaya ibraz ettiği anlaşılmaktadır.
Kredi kullanan bu firmaların ödedikleri bu meblağa karşılık bankaya daha önceden vermiş oldukları ipotekleri ve teminatları azalmaya yönelik her hangi bir girişimde bulunmadıkları görülmektedir.
TC. Merkez Bankası Dış ilişkiler Müdürlüğü'nün Mart 1992 tarihli sermaye hareketleri talimatının III. Bölüm A kısım 3-V maddesine göre;
Türkiye'de yerleşik kişilerin yurtdışından ayni veya nakdi kredi temin etmeleri bu kredilere bankalar veya özel finans kurumlan aracılığı ile ( Garanti vererek veya vermeksizin ) kullanmaları serbesttir.
Bu talimat çerçevesinde bankadan teminat mektubu şeklinde gayrinakdi krediler kullanılmış olduğu, ancak yabancı bankaların yurtdışı kaynaklı kredilerde Türkiye'deki ekonomik durumu ileri sürerek teminat mektuplarının henüz süresi dolmadan paraya çevrilmesini istemeleri üzerine müşteki Halk Bankası Dış İlişkiler Müdürlüğünün yurtdışındaki kreditör kuruluşlarından finansman arayışına girmiş oldukları anlaşılmaktadır.
Bankanın aval verdiği kredilere teminatı olarak müşteki bankanın kredi müşterisi olan firmalar tarafından %200 oranında teminat verilmiştir.
Düzenlenen poliçe veya bonolarda alacaklı olarak gözüken Estone Financial SA ve TFP International Ltd Şti. yurtdışında yerleşik şirketlerdir.
Poliçe veya bonoya aval verilmesinin tek nedeni kredi müşterisinin borçlu olarak imza koyduğu kambiyo senedini güçlendirmektir.
Bankanın avali bulunan bono ve poliçelerin ıskonto talebiyle verildiği BB Aval tarafından pek çok kez aval verilen poliçe ve bonoların, Halk Bankası A.Ş. Genel Müdürlük birimlerince onaylandığı anlaşılmaktadır.
Dosyaya sunulu belgelerden bankanın Levent Şubesi nezdinde Demirel Grubuna açılan kredilere ilişkin yapılan denetimlerden,
09.07.1998 tarih ve 1 Sayılı, 01.09.2000 tarih ve 3 sayılı İnceleme Raporlarında;
Sanıklar Mualla Halistürk ve Ender Altun'un kredi kullanım koşullarına aykırı olarak işlemler yaptıkları ancak depasmanı giderme çabalarının da olduğu, belirtilmiştir.
Bu açıdan bakıldığında; Sanıklar Mualla Halistürk ve Ender Altun'un 1997 yılından itibaren depasmana yol açan işlemleri yaptıkları, Dempa A.Ş., Dempanel A.Ş., Era A.Ş., Universal A.S. lehine çeşitli poliçe ve bonolara aval verdikleri Bankanın Genel Müdürlük birimleri tarafından bilinmekte ve fakat engel olunmamaktadır
Sanıkların yaptıkları her türlü işlemi saklamaksızın gerekli amirlerine bildirmek suretiyle yaptıkları, kredi kullanım koşullarına aykırı işlemlerinin olağan teftişlerde tespit edilmesine karşın üstü kapalı olarak onaylandığı kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle sanıklar Mualla Halistürk ve Ender Altun'un kredi kullanım koşullarına aykırı ve depasmana yol açan işlem ve eylemleri, banka yönetiminin bilgisi içerisinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Bilahare, depasmanın büyümesi ve verilen kredilerin tahsilinde güçlük çekilmesi üzerine, üst yönetimin önceden bildiği ve onayladığı işlemlerden dolayı sanıkları, sorumlu tuttukları anlaşılmaktadır.
Bu verilere göre, Levent şubesi müdürü sanık Mualla Halistürk ve müdür yardımcısı Ender Altun'un açılmaması gereken kredilerin tahsisini sağlamak amacıyla, bankaya karşı hile ve desise teşkil eden eylemleri tespit edilemediğinden üzerlerine atılı nitelikli dolandırıcılık suçunun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Çünkü her iki sanık tarafından banka üst yönetimini hataya düşürecek, verilmemesi gereken bir kredinin tahsisini kolaylaştıracak, depasman oluşturan işlemleri örtbas etme girişimi şeklinde hile ve desise teşkil edebilecek işlem ve eylemlerine rastlanılmamıştır.
Sanıkların davaya konu şirketler lehine birtakım bono ve poliçelere aval verdikten sonra, onay için üst yönetime sundukları ve Genel Müdürlükçe de yapılan bu işlemlerin onaylandığı ayrıca depasmanların üst yönetimin bilgisi dahilinde gerçekleştirildiği kanaatine varılmıştır.
Sanıklar Mualla Halistürk ve Ender Altun'un eylemlerinin Bankalar Kanunu yönünden değerlendirilmesi şu şekildedir:
Ticari krediler uygulama talimatının 10. maddesine göre, Banka ile kredi ilişkisine girecek firmalara istihbarat raporlarındaki bilanço rakamlarına göre serbest varlığının;
a- %50 oranında açık kredi kullandırılmasına,
b- Şubelerin olumlu görüş ve önerisi ile piyasa itibarı olan varlıklı, deneyimli, moralitesi ve kredibilitesi yüksek firmalara şahsi ve maddi teminatları yeterli olması halinde serbest varlığa bağlı kalmaksızın kredi tespitinde Genel Müdürlük yetkilidir.
Şubelere tahsis edilen nakit ve gayri nakdi kredi limitlerinde meydana gelen aşımlara depasman denilmektedir.
Ticari krediler genel esasları yönetmeliğinin 19. ve talimatının 10. maddesi uyarınca:
a- Şubelerce genel ve özel plasman limitlerinde aşım yapılamaz.
b- Bir firmaya saptanan limitin üzerinde kredi kullandıramaz.
Dosya kapsamındaki verilere göre sanıkların 1997 yılından itibaren devam eden depasmana yer veren işlemlerin, teftişlerde de tespit edilmesine rağmen bir işlem yapılmaması, bunların banka üst yönetiminin bilgisi dahilinde gerçekleştiği kanaati hasıl olmaktadır.
Kaldı ki, depasmana ilişkin düzenlemeyi öngören ve olay tarihinde yürürlükte olan 3182 sayılı Bankalar Kanununun 44. maddesi 23.06.1999 tarihinde yürürlüğe giren 4389 sayılı Bankalar Kanunu ile yürürlükten kaldırmıştır.
Kredi açma yetkileri 4389 sayılı Bankalar Kanununun 9.1-C bendinde düzenlenmiştir. Ancak bu düzenlemeye aykırılığın, ne idari ne de cezai bir müeyyidesi 4389 sayılı Kanunda öngörülmemiştir.
Bu nedenle sözkonusu depasmana dair suç isnadına dayalı olarak, sanıklar hakkında TCK madde 2/2 uyarınca cezai sorumluluğunu gerektiren bir halin bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Nitekim bu durum, BDDK Bankalar Yeminli Murakıplar Kurulunun; 30.11.2001 gün ve 1 sayılı raporunun 9. sahifesinde de belirtilmiştir.
Ayrıca Sanıklar, Mualla Halistürk ve Ender Altun hakkında 3182 sayılı Bankalar Kanunu 38. maddesinde düzenlenen kredi sınırlarının aşıldığı iddiasıyla açılan ve Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen 1999/8 E, 2001/2000 K sayılı kararda:
Sanıkların suç ve dava tarihinden sonra 23.06.1999 tarihinde yürürlüğe giren 4389 sayılı Bankalar kanununun 11. maddesi delaletiyle 21/1'e bendi uyarınca idari para cezasını öngördüğü belirtilerek görevsizlik kararı verildiği görülmüştür.
Bu belirlemeler sanıklar Mualla Halistürk ve Ender Altun'un yürürlükteki Bankalar Kanunu hükümleri gereğince sorumluluğunu gerektiren bir eylemlerinin bulunmadığını ortaya koymaktadır.
Banka Genel Müdür Yardımcısı sanık H.Barbaros Olcay'a yöneltilen suç isnadı ise, Dempa. A.Ş. lehine 3 trilyon ve Dempanel A.Ş. lehine 1, 5 trilyon bedelli KDV erteletmesi için TL bazında Gümrüğe hitaben teminat mektubu kredisi kullandırılması şeklindeki kararı resen dövize natık teminat mektubu verilmesi haline dönüştürdüğü, böylelikle Yönetim Kurulu Kararını şahsen değiştirdiği ve böylelikle banka zararına yol açtığı şeklindedir.
Bankalar tarafından kimi müşteriler lehine onaylanan nakdi veya gayrinakdi kredi bazen müşterinin talebi doğrultusunda, bazen de banka tarafından görüş farklılaşması nedeniyle onaylanan nakdi kredi sonradan gayrinakdi krediye veya gayrinakdi kredi nakdi krediye dönüştürülebilir.
Doğaldır ki gayrinakdi kredi nakdi hale dönüştüğünde risk ve yapısı yeniden gözden geçirilir, gerekirse arttırılır.
Ancak sanık H.Barbaros Olcay tarafından Dempa ve Dempanel'e TL cinsinden teminat mektubu kullandırılmasına ilişkin kararın Döviz cinsinden teminat mektubuna değiştirilmesi kredinin "dönüştürülmesi" değildir,
Yeni teminat mektubunun içeriğinin öncekinden limit açısından farklı olmaması halinde yani toplamı önceki kararı aşmaması halinde her ikisi de gayrinakdi kredidir.
Bu hususta Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı'nın Soruşturma izni için düzenlediği, yazının 6. sayfa son paragrafında, anılan toplam 4.5 trilyon bedelli Dövize Natık Teminat Mektubu ile ilgili olarak, Dempa ve Dempanel firmalarına tahsis edilen; toplam 4.500.000.000.000 TL'lik ( gümrüklere verilen ) teminat mektuplarının kullanılmadığı ve geri iade edildiğinden herhangi bir riskin ve banka zararının söz konusu olmadığı belirtilmiştir.
Kredinin gayrinakdi onaylanması ve limitinde herhangi bir değişiklik yapılmaması daha önceden TL bazında alınan gayrimenkul teminatlarının dövize endeksli hale getirilerek bankanın bu riskinin güvence altına alınması nedenleri ile sanığın telefon teyidi ile dövize natık teminat mektubu kredisi verilmesindeki onayı olağan bankacılık işlemi olarak teammüllere uygun olduğu ve Bankalar Kanunu yönünden de herhangi bir suç teşkil etmediği anlaşılmıştır.
Bu nedenle sanık H. Barbaros Olcay acısından da, üzerine atılı nitelikli dolandırıcılık suçunun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığı kanaati hasıl olmuştur.
Tüm dosya münderecatında,
Ticari krediler müdürü olarak görev yapan Sanık Muazzez Ela'nın davaya konu dört adet firmaya kredi tahsisinde kandıracak mahiyette banka yetkililerini hataya düşürecek hile ve desise teşkil eden işlem ve eylemine rastlanmamıştır.
Sanık Muazzez Ela'nın Levent şubesindeki depasman, aval verilmesi konularının tespiti zımnında şubeye teftiş gönderilmesini talep ettiği gelen raporu üst yönetime bekletmeksizin sunduğu anlaşılmaktadır.
Bu nedenle sanık Muazzez Ela'nın üzerine atılı nitelikli dolandırıcılık suçunun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığı kanaati hasıl olmuştur.
Banka çalışanı olmayan sanıklar, Yahya Murat Demirel, Gökalp Baştürk, Şaban Ayhan Tatlıgil, Emine Mehtap Ceylan'ın eylemlerinin değerlendirmesinde ise,
Sanık Yahya Murat Demirel'in olay tarihinde; Finans, Sigorta, Üretim Pazarlama, Leasing gibi sektörün önde gelen şirketleri olan Dempa Pazarlama, Dempanel, Era ve Üniversal A.Ş. gibi pek çok firmayı bünyesinde barındıran bir holdingin sahibi olduğu,
Diğer sanıklar Şaban Ayhan Tatlıgil, Emine Mehtap Ceylan ve Gökalp Baştürk'ün ise, bu şirketlerin yetkilileri olduğu anlaşılmaktadır.
Firmaların banka ile 1994 yılında kredi ilişkileri başladığı, konu şirketlerin, birçok bankanın kredi müşterisi olabilecek yeterliliği haiz olduğu görülmektedir.
Nitekim bu durum banka müfettişi Uğur Belovacıklı tarafından hazırlanan raporunda da belirtilmiştir.
Bu firmalar kredileri kullandıkları tarihlerde bankanın riskinin çok üzerinde gayri menkul ipoteği vs. teminat vermek sureti ile kredileri tahkim ederek teminatlandırmış, 1998 senesinde yapılan borç tasfiye protokolünde; daha önceden verilen teminatlara ilaveten şirketin, Murat Demirel ve Şevket Demirel Holding A.Ş.nin kefaletini alarak teminatı güçlendirmiştir.
Bu şirketlerin ticari faaliyetleri, mali yapısı ve bankaya vermiş oldukları teminat tutarları kullandıkları kredileri fazlası ile karşılamaya yeterlidir.
Nitekim bu durum Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı'nın Haziran 2001 tarihli inceleme raporunda açıkça belirtilmiştir.
Davaya, konu kredi işlemlerinde 52.818.449.-USD tutarında nakit tahsilat yapıldığı, ayrıca;
Sümerbank A.Ş. tarafından 01.07.1998 tarihli ve 17.12.1999 vadeli 10.010.957.-USD tutarındaki teminat mektubunun Dempa A.Ş. lehine Estone SA emrine düzenlenen bonolara verilen faizin teminatı olarak verildiği, gözönünde bulundurulduğunda, firmanın krediyi geri ödeme konusunda büyük bir çaba gösterdiği görülmektedir.
Taraflar arasında 1998 senesinde her hangi bir icra takibine başlanmadan borç tasfiye protokolünün düzenlenmiş olması ve protokole bağlı olarak;
1998 senesinde yapılan 23.523.345 USD tutarındaki ödemeye ilaveten
1999 senesinde yapılan 22.323.776 USD,
2000 senesinde yapılan 6.971.328 USD tutarında ödemenin yapılmış olması da bu durumu desteklemektedir.
Firmaların 1998 senesinde yaşadıkları ekonomik dar boğaza dayalı olarak geri ödemelerde aksamalar yapmış olmalarını, derhal dolandırıcılık suçunun oluştuğu şeklinde değerlendirmek mümkün değildir.
Yeterli niteliklere haiz olan firmaların gayrimenkul ipoteği, kefalet ve sair teminatlar verildikten ve kredinin büyük bir bölümünü ödedikten sonra mali açıdan güç duruma düşerek ödemeleri yerine getirmemesi hali, taraflar arasında cereyan eden bir özel hukuk ihtilafıdır.
Ceza yargılamasını gerektiren bir yönü bulunmamaktadır.
Kamu İktisadi Teşebbüsü olan Türkiye Halk Bankası A.Ş. aynı zamanda tüzel kişi taciridir. Kamu parasını harcamada basiretli bir tacir gibi davranmak tüm KİT personelinin yükümlülüğüdür.
Müşterisine kullandırdığı krediye karşılık teminatlarını, riski, ödeme potansiyelini gözetmek ve kollamak durumundadır.
Dosyada kaydi şirket olduğu için yakınılan, Estone veya TFP gibi şirketlerin mali yapısı ortakları, bilançoları, verimlilikleri ölçülebilir, değerlendirilebilir olgulardır.
Şirketin yurtdışında kurulu bulunması hiçbir şekilde araştırmaya engel değildir.
Krediyi verdikten çok sonra şirketlerin tabela şirketi olduğu, adresinin posta kutusu veya paralı adres olduğunun iddia edilmesi kamuya var olan inancın sarsılmasına neden olacaktır.
Çünkü alacaklısı bu şirketler, borçlusunun Dempa, Dempanel, Era ve Universal olan poliçe veya bonolara aval verilirken banka dışında çalışan sanıkların anılan şirketleri gizlemedikleri, kayıtlarını tahrif etmedikleri, sahte belge veya bilgi göstermedikleri dosyadan bellidir.
Kaldı ki dava konusu işlemlerde Estone ve TFP'nin iddia edildiği üzere kaydi şirket olmasının verilen krediler ve konulan avaller açısından hiçbir önemi bulunmamaktadır.
Çünkü aval verilen bono veya poliçelerdeki alacaklı firmanın kim olduğunun bir ehemmiyeti yoktur. Burada önemli olan lehine aval verilen firmaların yani somut olayda Dempa ve Dempanel şirketlerinin mali yapısını incelenip teminatlandırmaktır.
Bu şirketlerin mali yapısının poliçe veya senetlere aval verilmesine yeterli niteliği haiz olduğu ayrıca %200 oranında teminat alınarak olası riskin güvence altına alındığı görülmektedir.
Dosya kapsamında yer alan veriler uyarınca Estone ve TFP isimli şirketlerin kaydi şirket olduklarına dair bir tespite rastlanılmamıştır.
Sanıkların Müşteki banka ile banka Yönetim Kurulunun, 15.07.1999 tarihli ve 102 sayılı kararı gereğince Borç Tasfiye Protokolü imzalanmış ve işbu protokol uyarınca 52.818.449 USD ödeme yapıldığı anlaşılmıştır.
Ayrıca Sümerbank A.Ş. tarafından Dempa A.Ş. lehine Estone SA emrine düzenlenen bonolara verilen faizin teminatı olarak, 01.07.1998 tarihli 17.12.1999 vadeli 10.010.957 USD teminat mektubunun bulunduğu tespit edilmiştir.
1998 yılında firmaların ekonomik dar boğaza girmelerinin ardından 1999 senesinde Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından sanık Yahya Murat Demirel'e ait Egebank'a el konulması ile gelişen süreç çerçevesinde ödemelerin aksaması nedeniyle sanıklara atılı suçların 1997 tarihli olmasına karşın, 2001 yılında kovuşturulmasının istenmesinin tahsilatı hızlandırmak amacına matuf olduğu anlaşılmaktadır.
Tarafların Genel Kredi Sözleşmelerini imzalama aşamasından, kredi kullanımına ve verilen kredilerin tasfiyesine kadar olan tüm aşamaların, olağan bankacılık faaliyeti olduğu ve hukuki bir sürecin devamı niteliğinde bulunduğu kanısına varılmıştır.
Kredi ilişkisinin başlangıcı, limit artırımı, kredi dilimlerinin tahsisi ve kullandırımı esnasında, müşteki bankaya sunmuş oldukları bilanço, kıymet taktir raporları, kredinin açılması sırasında ve devamında sunmuş oldukları tüm belgelerde gerçeğe aykırı bir hususa rastlanılmadığından yukarıda belirtilen sanıkların bankayı hataya düşürecek, hile ve desise teşkil eden bir davranışları bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle müşteki banka ile sanıklar arasında ihtilafın özel hukuka ait alacak - borç ilişkisi niteliğinde olduğu kanaatine varılmıştır.
Sonuç Olarak;
l- Müşteki banka çalışanı sanıklardan;
a ) Mualla Halistürk ve Ender Altun'un müşteki bankayı hataya düşürecek işlem ve eylemler yapmadıkları ve üzerlerine atılı nitelikli dolandırıcılık suçunun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığı,
b ) Sanık Hüsnü Barbaros Olcay'ın;
Türk Lirası tahsisli teminat mektubu kredisini telefon teyidi ile dövize natık teminat mektubu kredisi olarak kullanımına verdiği onayın olağan bankacılık işlemi olduğu, bu nedenle sanığın bankayı aldatacak mahiyette işlem ve eylemlerinin bulunmadığı böylelikle sanığın üzerine atılı nitelikli dolandırıcılık suçunun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığı,
c ) Muazzez Ela'nın;
Üzerine atılı nitelikli dolandırıcılık suçunun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığı,
2- Müşteki banka çalışanı olmayan sanıklar; Yahya Murat Demirel, Gökalp Baştürk, Şaban Ayhan Tatlıgil, Emine Mehtap Ceylan'ın davaya konu; Dempa, Dempanel, Era ve Üniversal A.Ş'lerine açılan ve kullandırılan kredilerin tahsis edilmesine ilişkin sahte belge, bilgi sunmadıkları, istenilen kredi teminatlarının yerine getirildiği, kredilere teminat olarak Şevket Demirel Holding ve Yahya Murat Demirel'in şahsi kefaletlerinin yanı sıra dolar bazında çeşitli derecelerde 141.393.119 USD bedelli taşınmaz ipoteği tesis edildiği, alınan bu teminatların bankaya olan borcu fazlası ile ödemeye yeterli olacağı,
Müşteki banka ile borçlu firmalar arasında Yönetim Kurulunun, 15.07.1999 tarihli ve 102 sayılı kararı gereğince, Borç Tasfiye Protokolü imzalanmış ve işbu protokol uyarınca 52.818.449 USD nakit ödeme yapıldığı anlaşılmıştır.
Ayrıca bu nakit ödemeye ilaveten Sümerbank A.Ş. tarafından Dempa A.Ş. lehine Estone SA emrine düzenlenen bonolara verilen faizin teminatı olarak, 01.07.1998 tarihli 17.12.1999 vadeli 10.010.957 USD teminat mektubunun bankaya ibraz edildiği tespit edilmiştir.
Sanıklarla müşteki banka arasındaki olağan kredi ilişkisinin dışında ceza yargılamasını gerektiren bir ilişkinin bulunmadığı, Sanıklar Yahya Murat Demirel, Gökalp Baştürk, Şaban Ayhan Tatlıgil, Emine Mehtap Ceylan'ın, üzerlerine atılı nitelikli dolandırıcılık suçunun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığı, kanaatiyle tanzim olunan iş bu raporumuzu sayın Mahkemenin takdirlerine saygı ile arz ederiz." görüşlerine yer verilmiştir.
D ) SAİR BİLGİ VE BELGELER:
1- Sanıklardan Hüsnü Barbaros Olcay'ın, Levent Şubesi Müdürü Mualla Halistürk ile yaptığı telefon görüşmelerinin teyidi alınmış tutanaklarının incelenmesinde;
a ) 27.06.1997 günü saat 15.35'de yapılan görüşmede, telefon açan Genel Müdür Yardımcısı H. Barbaros Olcay'ın, Dempa AŞ. ile Dempanel AŞ.ne açılan Teminat Mektubu kredilerindeki, gümrüklere hitaben verilme şartları kaldırılarak firmaların talep ettiği şekilde verilebileceğini belirttiği;
b ) 30.06.1997 günü saat 16.40'da yapılan görüşmede; yine telefon açan Genel Müdür Yardımcısı H. Barbaros Olcay'ın, Dempa AŞ. İle Dempanel AŞ.ne kullandırılacak Teminat Mektubu kredilerinin, aylık %6 kur riski hesaplanarak limitleri dahilinde kalmak kaydıyla döviz üzerinden düzenlenebileceğini bildirdiği;
c ) 14.07.1997 günü yapılan görüşmede; telefon açan Şube Müdürü Mualla Halistürk'ün, Dempanel AŞ.nin, 1.5 trilyon lira teminat mektubu kredisi üzerinden, daha önce metin onayı için göndermiş oldukları 5.750.000 dolarlık teminat mektubu talep ettiğini bildirmesi üzerine, Genel Müdür Yardımcısı H. Barbaros Olcay'ın, metnin tarafından onaylandığını, aylık %6 kur riskini hesaplayarak talep edilen mektubu verebileceklerini belirttiği;
d ) 15.07.1997 günü yapılan görüşmede; telefon açan Şube Müdürü Mualla Halistürk'ün, Dempa AŞ.nin, 3 trilyon lira teminat mektubu kredisi üzerinden, daha önce grup şirketlerinden Dempanel AŞ. için metin onayı verilen 5.750.000 dolarlık mektubun aynının bu kez kendileri için verilmesi talebinde bulunduklarını bildirmesi üzerine, metnin tarafından onaylandığını, aylık %6 kur riskini hesaplayarak talep edilen mektubu, daha önce verilmiş olan 5.750.00 dolar mektubun aynı olmak ve limitleri içerisinde kalmak kaydıyla verebileceklerini belirttiği anlaşılmaktadır.
2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin bozma ilamında tespitine gerek duyulan Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 1999/8 esas sayılı dosyasında, sanıklardan Mualla Halistürk ve Ender Altun haklarında, kredileri temerrüde uğrayan şirketlerin nakdi ve gayrinakdi kredileri için karşılık ayırmaları, bazı şirketlerin yurt dışından temin ettiği krediler için banka yönetim kurulunca bu firmalara tahsis edilen limitin üzerinde "promissori note" koymaları ve bu kredilerin kanuni takipteki kredi hesabına aktarılmaması eylemlerinin 3182 sayılı Bankalar Yasasına aykırı olduğundan bahisle bu Yasa uyarınca cezalandırılmaları için kamu davası açıldığı,
Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nce 21.02.2001 gün ve 8-200 sayı ile; sanıkların eylemlerinin, sonradan yürürlüğe giren 4389 sayılı Bankalar Yasasında idari yaptırıma tabi tutulduğundan bahisle BDDK.ya gönderilmek üzere görevsizlik kararı verildiği.
Bu kararın temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 7. Ceza Dairesince 14.12.2001 tarihinde hükmün kısmen onanmasına, kısmen de bozulmasına karar verildiği bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesince 11.12.2002 gün ve 76-883 sayı ile; sanıkların, kredi faizleri ile ilgili bilgi ve belgelerin kayıt dışı bırakılması biçimindeki eylemlerine uyan ve suç tarihi olarak kabul edilen 14.08.1997 tarihinde yürürlükte olan 3182 sayılı Bankalar Yasasının 79/3, TCY.nın 59 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca ayrı ayrı 2 milyon lira ağır para cezası ile cezalandırılmalarına, bu cezalarının 647 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verilmiş olduğu ancak bu kararın henüz kesinleşmediği belirlenmiştir.
3- Sanıklara yüklenen suçlar ile bağlantılı olarak Türkiye Halk Bankası Yönetim Kurulu üyeleri haklarında da soruşturma açılmış, Ankara C.Başsavcılığınca 21.11.2003 tarihli takipsizlik kararı verilmiştir.
Bu takipsizlik kararında ;
"Banka yönetim kurulu üyeleri hakkında Devlet Bakanlığınca verilen soruşturma iznine vaki itiraz üzerine, Danıştay 2. Dairesince 29.01.2002 gün ve 1761-140 sayı ile; Yenal Ansen, Ali İhsan Elgin, Osman Nuri Ertuğ, Hasan Özcan ve Hüsnü Barbaros Olcay'ın eylemlerine uyan TCY.nın 240. maddesi uyarınca yapılan soruşturmanın, 4616 sayılı Yasanın 1/4. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verildiği, böylece soruşturmanın sonuçlandığı" açıklanmış ve bu açıklamadan sonra; TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonunca, banka yönetim kurulu üyelerinin ve çalışanlarının eylemlerinin de davamıza konu dolandırıcılık eylemleri ile ilgili olup, aynı suçu oluşturduğundan bahisle ihbarda bulunulması üzerine açıklanan Danıştay kararına yollama yapılarak, "yönetim kurulu üyelerinin eylemlerinin dolandırıcılık suçunun unsurlarını taşımayıp, görevde yetkiyi kötüye kullanma olarak değerlendirildiği, kredilerden pay aldıkları konusunda bir iddia ve kanıt bulunmadığı için zimmet olarak da değerlendirilemeyeceği, soruşturma daha önce sonuçlandırılmış olduğundan CYUY.nın 253/3. maddesi uyarınca yeniden soruşturma konusu yapılamayacağı" belirtilmiş, önceki soruşturmanın kapsamı dışında kalan ve Demirel Şirketler Grubu ile yapılan 15.07.1999 gün ve 23 sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla onaylanan borç tasfiye protokolü ile ilgili olarak yapılan incelemede ise, işlemin içeriği açıklandıktan sonra da aynen; "... takipsizlik konusu edilen kredilerin, faizleriyle birlikte tahsilini amaçlayan, mevcut teminatlardan vazgeçilmeden, ek teminatlar alınıp kısmi tahsilat sağlayan protokol ile bankaya herhangi bir yük getirilmediği, aksine sağlanan tahsilatla banka yararına hareket edildiği biçimindeki sanık savunmalarının aksine kanıt elde edilememiştir.
Bu sebeple, protokolü imzalayan sanıklar Yenal Ansen, Hasan Özcan, Halil Sarıaslan, Ali İhsan Elgin, Turan Kalaycıoğlu, Osman Nuri Ertuğ, Muazzez Ela ve Mualla Halistürk'ün eylemlerinde suç unsuru bulunmadığı neticesine ulaşılmıştır." gerekçelerine yer verilerek sanıklar hakkında kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.
4- Kredi işlemlerinde adı geçen yurtdışında yerleşik olduğu ileri sürülen Estone ve TFP firmaları ile ilgili olarak, Halk Bankası Müfettişi Uğur Belovacıklı, şubede yaptığı soruşturma kapsamında Genel Müdürlük aracılığıyla araştırma talebinde bulunmuş, Dış İlişkiler Operasyon Müdürlüğünce yapılan inceleme sonucunda:
a ) TFP İnternational Limited firmasının kayıtlı merkezinin İngiltere'nin Londra şehrinde olduğu, 07.02.1995 tarihinde kurulduğu, ihraç edilmiş sermayesinin 1.000 paund olduğu ancak kuruluş sermayesinin açıklanmadığı, Türkiye'deki temsilci ve yöneticisinin Gökalp Baştürk olduğu ve anılan firmanın birinci dereceden İngiltere'de kurulu Celine Ltd. firmasına bağlı bulunduğu belirtilmiştir.
b ) Estone Financial S.A. firmasını ise dosyada mevcut ana sözleşme örneğine göre British Virgin Adalarında 22.03.1996 tarihinde 10.000 dolar sermaye ile kurulduğu, acentesinin Morgan - Morgan firması olduğu anlaşılmaktadır. Ortaklarının kimler olduğu hususunda bir bilgi edinilememiştir.
c ) Yargıtay 6. Ceza Dairesinin bozma kararında, bu şirketler ile ilgili araştırma yapılması gerektiğinin belirtilmesi üzerine, Yerel Mahkemece, Sanayi ve Ticaret Bakanlığına ve Hazine Müsteşarlığına müzekkereler yazılmıştır.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğünce verilen 02.04.2003 tarihli cevabi yazıda, herhangi bir kayda rastlanmadığı bildirilmiş, Hazine Müsteşarlığı ise; kayıtlarında Estone firması ile ilgili bir bilgi bulunmadığını, TFP firmasının ise, Dempa AŞ.nin ortağı olduğuna ilişkin kaydın mevcut olduğunu bildirmiştir.
5- Dosya kapsamındaki soruşturma raporlarının içerikleri ve eklerinde yer alan belgelere göre;
Kredilere konu işlemler, kredi ödemeleri ve ödenmemekle tasfiye olunacak alacaklar hesabına aktarılan borç miktarları ile krediler karşılığında alınan ipoteklere ilişkin bilgiler şöyledir:
Dempa AŞ. yönünden:
1 ) 14.12.1994 gün ve 26 sayılı yönetim kurulu kararıyla tahsis edilen 2.700 milyon Dolar DNTM kredisine karşılık Yahya Murat Demirel'in şahsi kefaletinin yanı sıra Şevket Demirel Holding'e ait 1.064 trilyon TL. değerindeki Merter'deki binaya 330 milyarlık birinci derece ipotek konulmuş, bilahare yönetim kurulunun 01.02.1996 günlü kararıyla bu ipotek değeri 6.486 trilyon lira olan İzmit Uzunçiftlik'te bulunan araziye 420 milyar lira üzerinden birinci derece ile aktarılmış, kredi 31.12.1994 ve 31.01.1997 tarihlerinde iki ayrı işlemle kullanılmış, ilk işlemin karşılığı 04.02.1997 tarihinde firma tarafından ödenmiş, ancak ikinci işlemin karşılığı öden meyince banka tarafından karşılanmış, tasfiye edilecek alacaklar hesabına dahil edilmiştir.
Karşılığı ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin işleme girişilip girişilmediği belirsizdir.
2 ) 06.04.1995 gün ve 11 sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla 4 yıl 1 hafta vadeli olarak tahsis edilen 10 milyon Dolar ihracat kredisine karşılık İzmit Uzunçiftlik'teki araziler üzerine 1.290 trilyon lira üzerinden birinci derece ipotek tesis edilmiş, kredi 04.05.1999 vadeli bir işlemle kullanılmış, 10.426 milyon Dolar'lık bölümü banka tarafından faizi de dahil edilerek ödenmiş, firmalar ödemeyince tasfiye olunacak alacaklar hesabına aktarılmıştır.
Karşılığı ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin işleme girişilip girişilmediği belirsizdir.
3 ) 08.12.1995 gün ve 41 sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla 5 yıl 1 ay vadeli olarak tahsis edilen 10 milyon Dolar DNTM kredisine karşılık Şevket Demirel Holding ile Yahya Murat Demirel'in şahsi kefaleti yanı sıra İzmit Uzunçiftlik'te bulunan arazi üzerine %10 fazlasıyla 11 milyon Dolar birinci dereceden ipotek konulmuş, Bu kredi 23.1.1996'da, Estone irtibatlı olarak 05.12.1997, 16.02.1996'da ve TFP irtibatlı olarak 05.12.1997'de kullanılmış, ilk sıradakinin bedeli ödenmiş, diğerleri firma tarafından ödenmediğinden tasfiye olunacak alacaklar kapsamına intikal etmiştir.
Karşılığı ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin işleme girişilip girişilmediği belirsizdir.
4 ) 26.09.1996 tarihli Yönetim Kurulu Kararıyla ithalat kabul kredisi olarak tahsis edilen 10 milyon Dolar'a karşılık İzmit Uzunçiftlik'te bulunan araziler üzerine birinci ve ikinci dereceden olmak üzere toplam 2.400 trilyon liralık ipotek konulmuş, kredi Estone irtibatlı olarak 21.10.1996 ve 13.05.1997 tarihinde kullanılmış, ilki firma tarafından ödenmiş, ikincisi ise firmanın ödeme yapmaması nedeniyle tasfiye olunacak alacaklar hesabına intikal ettirilmiş, ayrıca ithalat hesabının kapatılmaması nedeniyle 25.05.1999 tarihinde Hazine Müsteşarlığına ihbarda bulunulmuştur.
Karşılığı ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin işleme girişilip girişilmediği belirsizdir. Keza, Hazine Müsteşarlığına yapılan ihbarın da akibeti belli değildir.
5 ) 20.12.1996 gün ve 45 sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla makine ve teçhizat alımı için Estone bağlantılı bir sözleşme uyarınca 10 milyon Dolar ithalat kabul kredisi tahsis edilmiş, teminatı olarak İzmit Uzunçiftlik'te bulunan araziler üzerinde birinci ve ikinci derecede olmak üzere toplam 3.150 trilyon liralık ipotek konulmuş, bu kredi 895 bin Dolar depasmanla kullandırılmış, kullanım işlemlerinde Estone firmasının makine ve teçhizatı yükleme tarihinin 06.03.1998 olduğu belirtilerek vadenin 23.12.1998'e uzatılması kararlaştırılmış, ilk kullanımın karşılığı 2.988 milyon Dolar, 17.03.1998 tarihinde Estone firmasınca ödenmiş ancak, müteakip kullanımlarda 10.417.300 Dolar karşılanmadığından tasfiye olunacak alacaklar hesabına intikal ettirilmiş, ayrıca ithalat hesabının kapatılmamış olması nedeniyle 25.05.1999 tarihinde Hazine Müsteşarlığına ihbarda bulunulmuştur.
Karşılığı ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin işleme girişilip girişilmediği belirsizdir. Keza, Hazine Müsteşarlığına yapılan ihbarın da akibeti belli değildir.
6 ) 24.06.1997 gün ve 21 sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla gümrüklerde KDV. ertelenmesi için 3 trilyon liralık teminat mektubu kredisi tahsis edilmiş, Genel Müdür Yardımcısı Hüsnü Barbaros Olcay'ın telefon talimatı uyarınca DNTM olarak kredinin kullanılması karara bağlanmış, kredi karşılığında Şevket Demirel Holding ile Yahya Murat Demirel'in şahsi kefaleti ve İzmit Uzunçiftlik'te bulunan arazi üzerine bir ve ikinci derecelerde olmak üzere toplam 7 trilyon liralık ipotek konulmuş, bu kredi, holdingin diğer şirketlerinden Demeks emrine keşide edilen bononun ödenmesini garanti için ve keza TFP bağlantılı 11.07.1997 tarihli işlemle kullanılmış, şirket, 3.760 milyon Dolar tutarındaki teminat mektubunu 17.12.1997 tarihinde bankaya iade etmiş, 5.750 milyon Dolar tutarında olup bedelleri 20.07.1998 tarihinde banka tarafından ödenen kredi firmanın 13.08.1998 ve 12.03.1999 tarihli ödemeleri ile tamamıyla karşılanmıştır.
Genel Müdür Yardımcısı Hüsnü Barbaros Olcay'ın suçlandığı kredilerden ilki budur.
Yine dosyada yer alan Ticaret Sicili örneklerine göre, Dempa A.Ş. 13.06.1990 tarihinde kurulmuş olup, %60 hissesi Şevket Demirel Holding'e, %20 hissesi Orma A.Ş'ye, %5 hissesi Binhan Demirel'e, %5 hissesi Neslihan Demirel'e, %5 hissesi Yahya Murat Demirel'e aittir. 15.08.1996'da TFP'nin %20 hisseyi aldığı anlaşılmaktadır. Ancak, kimlerin hissesini aldığı dosyada belirsizdir.
Dempa'nın Yönetim Kurulu 1996 ve 1997 yıllarında Başkan Altemur Kılıç, Başkan Yardımcısı Gökalp Baştürk ve üyeler Şaban Ayhan Tatligil, Prof. Ersin Çamoğlu ve üye Orhan Azizoğlu'ndan oluşmaktadır. Zaman zaman heyette değişiklikler olduğu anlaşılmaktadır.
B- Dempanel A.Ş. Yönünden:
1 ) 08.12.1995 gün ve 41 sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla 5 yıl 1 ay vadeli olarak 19 milyon Dolar DNTM kredisi tahsis edilmiş, karşılığında Şevket Demirel Holding ile Yahya Murat Demirel'in şahsi kefaleti ve Beykoz'da bulunan 695 milyar lira değerindeki tarla ve araziye 11 milyon Dolar üzerinden birinci derece ile ipotek tesis edilmiş, kredi 28.12.1995, 10.01.1996, 31.01.1996 tarihlerinde ve tarihi saptanmamış bir başka işlemde kullanılmış üçüncü sıradaki kullanım bedeli olan 950 bin Dolar firmadan tahsil edilmiş, diğer bölümleri ödenmemekle tasfiye olunacak alacaklar hesabına aktarılmıştır.
Karşılığı ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin işleme girişilip girişilmediği belirsizdir.
2 ) 19.01.1996 gün ve 3 sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla 5 yıl 1 ay vadeli olarak 5 milyon Dolar DNTM kredisi tahsis edilmiş, karşılığında Şevket Demirel Holding ve Yahya Murat Demirel'in şahsi kefaleti ve İzmit Uzunçiftlik'teki arazi üzerine 5.5 milyon Dolar üzerinden birinci derecede ipotek tesis edilmiş, kredi TFP irtibatlı olan 05.12.1996 ve 16.12.1996 tarihli işlemlerle kullanılmış, ikincisinin bedeli şirket tarafından bankaya ödenmiş, birincisi ödenmemiş bu nedenle 3.849 milyon dolar alacak tasfiye olunacak alacaklar hesabına aktarılmıştır.
Ne var ki, banka müfettişi Belovacıklı'nın raporunun 38. sayfasında, bu miktarın da şirket tarafından ödendiği bildirilmektedir. BDDK uzmanlarının raporunda ise ödenmediği ifade edilmekle giderilmemiş bir çelişki yaratılmıştır.
Ödenmemiş ise, karşılığı ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin işleme girişilip girişilmediği belirsizdir.
3 ) 29.02.1996 gün ve 8 sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla 5 yıl 1 ay vadeli olarak 5 milyon Dolar DNTM kredisi tahsis edilmiş, karşılığında Şevket Demirel Holding ve Yahya Murat Demirel'in şahsi kefaleti alınmış, ayrıca İzmit Uzunçiftlik'te bulunan arazi üzerine bir ve ikinci dereceden olmak üzere toplam 5.5 milyon Dolar'lık ipotek konulmuş, kredi Estone ve TFP irtibatlı olarak kullanılmıştır.
Banka müfettişi U.Belovacıklı'nın raporuna göre; bedeli firmadan tahsil edilmiştir. Ancak, BDDK raporu ödenmediğini açıklamaktadır. İki rapor arasındaki çelişki dosyada giderilmemiştir.
Ödenmeyen bedel varsa karşılığı ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin işleme girişilip girişilmediği belirsizdir.
4 ) 23.05.1996 gün ve 17 sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla 5 yıl 1 ay vadeli olarak 10 milyon Dolar DNTM kredisi tahsis edilmiş, Şevket Demirel Holding ve Yahya Murat Demirel'in şahsi kefaleti alınmış, ayrıca İzmit Uzunçiftlik'te bulunan arazi üzerine bir, iki ve üçüncü derecelerden olmak üzere toplam 11 milyon Dolar'lık ipotek konulmuş, kredi 14.06.1996 tarihinde 17.07.2001 vadeli olarak kullanılmıştır.
Bu kredi ile ilgili olarak banka müfettişi Belovacıklı ile BDDK raporları kredinin dönem faizlerinin banka tarafından ödendiğini uyumlu olarak belirtmekte ancak, Belovacıklı, kredi aslının akibetini belirtmemekte, BDDK ise aslının dahi banka tarafından ödendiğini ifade etmektedir.
Karşılığı ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin işleme girişilip girişilmediği belirsizdir.
5 ) 24.06.1997 gün ve 21 sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla 1.5 trilyon lira gümrüklerde KDV ertelemesinin teminatı kredisi tahsis edilmiş, Genel Müdür Yardımcısı Hüsnü Barbaros Olcay'ın telefon talimatıyla kredinin DNTM olarak kullanılmasına icazet verilmiş, anılan kredi 15.07.1997 tarihinde TFP irtibatlı olmak üzere 20.07.1998 vadesi ile kullanılmış, teminat olarak Şevket Demirel Holding ve Yahya Murat Demirel'in şahsi kefaleti alınmış, ayrıca İzmit Uzunçiftlik'te bulunan arazi üzerine bir, iki ve üçüncü derecelerden olmak üzere toplam 3.5 trilyon lira ipotek vaz edilmiş, bu kredi 19.03.1999, 03.04.1999, 03.05.1999, 01.06.1999 ve 30.06.1999 tarihlerinde olmak üzere toplam 5.milyon 750 bin dolar olarak firma tarafından bankaya ödenmiştir.
Genel Müdür Yardımcısı Hüsnü Barbaros Olcay'ın suçlandığı diğer kredi kalemi budur.
Dempanel'in ortakları %56.9 olarak Demsan, %17 olarak Demeks, %20 olarak Demyapı, %5.1 olarak Demyön ve %1 olarak Demse A.Ş.dir.
1997 yılında Yönetim Kurulu Başkan Yahya Murat Demirel, Başkan Yardımcısı Mehmet Yılmaz, üyeler Gökalp Baştürk, Cengiz Süer ve Şaban Ayhan Tatlıgil'dir.
C- Era Finansal A.Ş. Yönünden:
10.06.1997 gün ve 19 sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla 7 milyon 500 bin dolar DNTM kredisi tahsis edilmiş, karşılığında Şevket Demirel Holding ve Yahya Murat Demirel'in şahsi kefaleti ve İzmit'te bulunan arazi üzerine üç, dört ve beşinci derecede olmak üzere toplam 3.6. trilyon liralık ipotek tesis edilmiş, kredi 07.07.1997 tarihinde 15.07.1999 vadeli işlemlerle kullanılmış, bedeli 01.10.1999, 02.11.1999, 01.12.1999 tarihli işlemlerle 4.900 milyon dolar olarak faizi ile ödenmiş, kalan 4.925 milyon dolar ise ödenmediğinden tasfiye olunacak alacaklara aktarılmıştır.
Karşılığı ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin işleme girişilip girişilmediği belirsizdir.
Şirketin %97 hissesi Üniversal'a, %2 hissesi Volkan Olcay'a, %1 hissesi Demyön Holding'e aittir.
Yönetimi, Başkan Ali Paya, Başkan Yardımcısı Cengiz Süer, azalar Volkan Olcay, Yahya Murat Demirel ve Şakir Gürel'den oluşmaktadır.
D- Üniversal Yatırım A.Ş. Yönünden:
10.06.1997 gün ve 19 sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla 8 milyon Dolar DNTM kredisi tahsis edilmiş, karşılığında Şevket Demirel Holding ve Yahya Murat Demirel'in şahsi kefaleti ile İzmit Uzunçiftlik'te bulunan arazi üzerine iki, üç ve dördüncü dereceden olmak üzere toplam 3.840 trilyon liralık ipotek konulmuş, kredi 14.07.1997 tarihinde 19.07.1999 vade ile iki ayrı işlemde kullanılmış, karşılığı olan mark ve dolar cinsi bedelleri firma tarafından ödenmediğinden tasfiye olunacak alacaklar hesabına aktarılmıştır.
Karşılığı ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin işleme girişilip girişilmediği belirsizdir.
Şirketin, %98 hissesi Yahya Murat Demirel'e, binde 4 hissesi Gökalp Baştürk'e, binde 4 hissesi Talat Mete'ye ve kalan kısım, adları dosyaya göre belirsiz diğer kişilere aittir.
Yönetimi Başkan Yahya Murat Demirel, Başkanvekili Şakir Gürel, üyeler Şaban Ayhan Tatlıgil, Gökalp Baştürk ve Kemal Esiner'dir.
KANITLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ :
Dosya içeriğine göre kamu davasının konusu;
Demirel Şirketler Grubu içerisinde yer alan Dempa AŞ., Dempanel AŞ., Era Leasing AŞ. ile Universal Yatırım AŞ.nin, 1994-1997 yılları içerisinde Türkiye Halk Bankası AŞ.den aldığı onüç ayrı gayrinakdi kredinin, alınma şekillerinin mevzuata aykırılık oluşturması, kredilerin yeterli teminattan yoksun olması, karşılık olarak alınan ipoteklerin gerçek değerlerinin çok üstünde gösterilmesi ve kredi borçlarının geri ödenmemesi nedeniyle bankanın zararına yol açılmasıdır.
CYUY.nın 257. maddesi hükmü uyarınca iddianame, bir sıralama dahilinde kredilerin tarihlerine yer vermekle birlikte, anılan kredilerin 1996 ila 1998 yılları arasındaki depasman işlemleri ile sınırlı olduğunu soyut bir biçimde ifade etmektedir.
İddianameye konu eylemlerin mağduru Türkiye Halk Bankası hükmü şahsiyetidir. Anılan şirketlere tahsis edilen kredilerin ödenmemesi ve tasfiye edilecek banka alacağına dönüşmesi sonucu mudi tasarruflarına kefil olan Devlet Hazinesi de zarara uğramış olmaktadır.
2- Sanıkların suçuna vasıf vermekte Yargıtay 11. Ceza Dairesi ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasında uyuşmazlık bulunduğundan değerlendirmenin bu evresinde, dolandırıcılık suçu ile zimmet suçlarının karşılaştırılması ve Türkiye Halk Bankasının statüsünün belirlenmesi isabetli olacaktır.
a ) 765 sayılı TCY.nın Devlet İdaresi Aleyhine İşlenen Cürümler başlıklı ikinci kitap birinci fasıl 202. maddesinde düzenlenen zimmet suçu, bir memurun görevi sebebiyle kendisine tevdi olunan, muhafaza, denetim veya sorumluluğu altında bulunan para veya para yerine geçen evrak veya senetleri veya diğer malları zimmetine geçirmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu suçun faili memurdur. Suçun konusunu ise para, para yerine geçen belge veya senetler ile sair mallar oluşturur. Zimmet konusu değerin memura görevi nedeniyle teslim edilmiş olması veya onun koruma, denetim ya da sorumluluğuna tevdi edilmiş bulunması gerekmektedir. Suçun maddi öğesi ise, "zimmete geçirme"dir. Suçun maddi öğesi, memurun denetim, koruma ve sorumluluğu altındaki değeri tahsis edildiği amaç dışında kendisine veya üçüncü kişiler yararına mal edinmesi, bir başka anlatımla bu mallar üzerinde amaç dışı tasarrufta bulunmasıdır. Suça, memur olmayan kişilerin iştiraki olanaklı olup, bu kişiler TCY.nın 66. maddesi sevki ile 64. ve 65. maddeleri kapsamında sorumlu olacaklardır.
b ) Türkiye Halk Bankası 08.06.1933 gün ve 2284 sayılı Yasa ile kurulmuştur. 18.06.1984 tarihinde 233 sayılı KHK ile KİT kapsamına alınan banka bilahare 22.01.1990 tarihinde yürürlüğe giren 399 sayılı KHK. kapsamına dahil edilmiş, anılan kararnamenin 11/b maddesi ile "Genel Müdür, Müessese Müdürü, Yönetim ve Danışma Kurulu veya Yönetim Komitesi Üyeleri ile her çeşit personelinin teşebbüslerin ve bağlı ortaklıkların paralarına ve para hükmündeki evrak ve senetlerine ve diğer mevcutlarına karşı işledikleri suçlar ile bilanço, tutanak, rapor ve benzeri her türlü belge ve defterleri üzerinde işledikleri suçlar ile ifa ettikleri görevlerinden doğan suçlardan dolayı memur sayılarak cezalandırılacakları" kuralı vaz edilmiştir.
Davamız konusu kredilerin tahsis ve kullandırılış dönemlerinde banka ve mensupları hakkında bu statü geçerlidir.
Ancak ne var ki, 25.11.2000 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4603 sayılı Yasanın 1. maddesinin 2. ve 5. bendlerinin açık hükmü gereğince, Türkiye Halk Bankası, TC Ziraat Bankası ve TC Emlak Bankası ile birlikte özel hukuk statüsüne tabi bir anonim şirket haline dönüştürülerek, personeli hakkında 233 ve 399 sayılı KHK.lerin uygulanması olanağı ortadan kaldırılmıştır. Böylece anılan banka personelinin memur gibi cezalandırılmaları olanaksız hale gelmiş, 25.11.2000 tarihinden sonra bu personelin zimmet nitelikli eylemleri nedeniyle sadece memur zimmetlerini yaptırıma bağlayan TCY.nın 202. maddesinin tatbik yeteneği kalmamıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun benzer konulu bir başka dava nedeniyle verdiği 08.02.2005 gün ve 164-7 sayılı kararında da ayrıntılı biçimde değerlendirildiği üzere, anılan banka mensuplarının eylemleri suç olmaktan çıkartılmamış, banka aleyhine gerçekleştirdikleri zimmet ya da nitelikli zimmet eylemlerinden dolayı 4389 sayılı Bankalar Yasasının 22. maddesinin 3. fıkrası hükmünün uygulanması zarureti doğmuştur. Hernekadar 4389 sayılı yasanın 22. maddesinde tanımlanan zimmet suçunun, gerek unsurları ve gerekse özgürlüğü bağlayıcı cezası TCY.nın 202. maddesinde düzenlenen zimmet suçundan bir farklılık arzetmemekte ise de TCY.nın 202. maddesinde hürriyeti bağlayıcı cezanın yanı sıra para cezası ve ayrıca 219. maddenin tatbiki ile memuriyetten daimi olarak yasaklanma cezası verilmek gerekirken 4389 sayılı Yasanın 22. maddesi kapsamındaki basit zimmet türlerinde para cezası öngörülmemekte, gerek basit gerekse nitelikli bankacılık zimmetinde feri yaptırım uygulanmamaktadır.
Bu nedenle TCY.nın 2/2. maddesinde öngörülen "sonradan yürürlüğe giren yasanın lehte hükümler taşıması durumunda önceden işlenen suçlar yönünden de tatbik ve infaz edileceği" kuralı gereğince Türkiye Halk Bankası sorumlularının zimmet suçlarında da anılan Yasanın 22. maddesince hüküm kurulması zarureti ortaya çıkmaktadır.
c ) Dolandırıcılık suçu ise, 765 sayılı TCY.nın Mal Aleyhine Cürümlere ilişkin onuncu babının 503 ve 504. maddelerinde düzenlenmiş olup, hile ve desiseler yaparak bir kişiyi hataya düşürüp onun veya başkasının zararına, kendisine veya bir başkasına haksız çıkar sağlamaktır.
Bu suçun oluşabilmesi için;
a ) Fail tarafından hile ve desise yapılmalıdır. Mağdurun inceleme eğilimini etkisiz kılacak nitelikte bir takım hareketlerde bulunulmalıdır. Bu hareketler fail tarafından yapılabileceği gibi bir başka şahsa da yaptırılabilecektir.
b ) Yapılan hile ve desise bir kimseyi kandırabilecek nitelikte olmalıdır. Hile ve desisenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı, olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, faille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, gizlenen veya değiştirilen belgelerle gerçek olduğundan bahisle gösterilen belgelerin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
c ) Mağdurun veya başkasının zararına, kendisi veya başkası lehine haksız bir çıkar sağlanmalıdır. Fail kendisi veya başkasına yarar sağlamak amacıyla bilerek ve isteyerek hile ve desise yapmalı, verilen zarar ile sanığın fiili arasında uygun nedensellik bağı bulunmalıdır. Zararın sonradan ortadan kalkması suçun oluşumuna etkili değildir.
3- Bu açıklamalar ışığında somut kredi olayları ve sanıkların konumları değerlendirildiğinde;
Eğer kredilerden yararlanan şirket sahip ve sorumluları, Türkiye Halk Bankasının kredileri karara bağlayan ve tahsis eden yetkililerini hile ve desiselerle kandırarak aldatmış, böylece bu kredilerin kendilerine sağlanmasını temin etmiş, kredi karşılığı teminat olarak verdikleri ipotekli taşınmazların değerlerini kandırıcı yöntemlerle yüksek göstermeyi başararak kredilerin teminatsız kalmalarını sağlamış ise, fiillerinin nitelikli dolandırıcılık türünü oluşturacağı; ortada hile ve desise bulunmadığı ve banka yetkililerinin bilerek ve isteyerek ya da sorumluluklarında aymaz tavırlar sergileyerek yeter teminat almadan, almış gibi göstererek veya mevzuatın yüklediği sair denetim sorumluluklarını bilinçli tarzda yerine getirmeyerek kredi tahsis ettikleri anlaşıldığında eylemin zimmet niteliğine ulaşacağı açıktır.
Konu kredilerle ilgili olarak banka müfettişleri, BDDK Yeminli Murakıpları, TBBM. Araştırma Komisyonu, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu tarafından düzenlenen raporlarda yekdiğerini doğrular biçimdeki ortak tespitlerle;
Demirel Şirketler Grubu içerisinde yer alan Dempa AŞ., Dempanel AŞ., Üniversal Yatırım AŞ. ve Era Leasing AŞ.'ne dövizi natık teminat kredilerinin Banka Genel Müdürlüğünün bilgi ve kabulü sonrasında Yönetim Kurulunca onaylandığı, olumsuz istihbarat raporlarının anılan üst yönetimlerce önemsenmediği, her bir kredi için ayrı istihbarat raporu düzenlenmesi iç mevzuat uyarınca gerekli ve zorunlu iken buna uyulmayarak daha önceki istihbarat raporları ile yetinildiği, kredilere teminat olarak alınan hatta bir kısmı %200 fazlalıkla alınmış gibi gösterilen ipoteklerin güncel değerlerinin gözetilmediği, aynı taşınmazlar üzerine başka kurum ve kuruluşlarca da ipotek konmuş olmasına rağmen önceden ve değişik derecelerde konulan bu ipoteklerin varlığının yeni tesis edilen kredi dilimlerini teminatsız hali sokma ölçülerinin denetsiz bırakıldığı, ithalat ve ihracat kredilerinin gerçek niteliğine uygun kullanılıp kullanılmadığının araştırılmadığı bu kredi dilimlerinin kullanılmasında adı geçen Estone ve TFP Firmalarının gerçek olup olmadığının ve bunlar tarafından ithalat için düzenlenen faturaların sahih nitelik taşıyıp taşımadığının kontrolsüz bırakılması nedeniyle bir yandan banka riske sokulurken diğer yandan da kredilerin amacı dışında kullanılmasına neden olunduğu, kullandırılan kredilerin geri dönmeme riski açıkça ortaya çıktığı evrede geri ödemeleri sağlayabilmek amacıyla kredilendirme talimatları da aşılarak yeni krediler tesis edildiği ve bu tür depasmanlı işlemlerle riskin ve banka zararının artırıldığı, anılan işlemlerin banka Genel Müdürlüğünün ve Yönetim Kurulunun bilgisi tahtında ve izin ve icazeti kapsamında yapılmış olduğu sonucuna varılmaktadır.
Nitekim, bu tespit, Banka Müfettişi Keser'in raporuna da dolaylı bir kabulle yansıtılmış, Banka Genel Müdürlüğünün ve Yönetim Kurulunun, depasmanlı kredi işlemlerinden bilgisi olduğunun kabulüyle şube yetkililerinin cezalandırılması cihetine gidilmemesi önerilerek sadece uyarılmaları tavsiye edilmiş, bu öneri Genel Müdürlükçe de benimsenmek suretiyle icazetin varlığı sergilenmiş, şube yetkilileri hakkında herhangi bir idari ve cezai işleme girişilmemiştir.
Yargıtay 6. Ceza Dairesinin bozma kararı sonrasında Yerel Mahkemece bankacılardan oluşturulan üç kişilik bilirkişi heyetine rapor düzenlettirilmiş ve bu bilirkişiler, "işlemlerde yasalara ve kredilendirme kurallarına aykırılık olmadığı yorumuna vardıktan sonra krediler için verilen teminat nitelikli ipoteklerin varlığına işaretle kredi borçlarını bunların karşılamaya fazlasıyla yeteceğini kabul ederek sanıkların suç kastından söz edilemeyeceği" görüşünü serdetmiş ise de, anılan raporun, her bir krediyi bağımsız değerlendirme yerine genel ve soyut nitelik taşıması, kredilendirme kuralları yerine uygulamada geçerli yöntemleri ölçü alması, ithalat kredileriyle irtibatlı olan dış firmaların ve bu firmalarca düzenlenmiş belgelerin sahih olup olmadığının denetimini ehemniyetsiz sayması, ipotekli taşınmazların belgelerde gösterilen değerlerinin gerçekçiliğini tartışmasız biçimde benimsemesi karşısında bu rapora dayanılamayacağı yönünde Yargıtay 11. Ceza Dairesi ve Yargıtay C.Başsavcılığınca benimsenen görüş, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca da isabetli bulunmuştur.
Ne var ki, bu raporda dahi banka üst yönetiminin kredilerde etkin olduğu gerçeği ifade edilmekte ve bu husus; "... Dempa A.Ş., Dempanel A.Ş., Era A.Ş., Universal A.Ş. lehine çeşitli poliçe ve bonolara aval verdikleri bankanın genel müdürlük birimleri tarafından bilinmekte ve fakat engel olunmamaktadır. ... sanıkların yaptıkları her türlü işlemi saklamaksızın amirlerine bildirmek suretiyle yaptıkları kredi kullanım koşullarına aykırı işlemlerinin olağan teftişlerde tespit edilmesine karşı üstü kapalı olarak onaylandığı kanaatine varılmıştır." sözleriyle açıkça belirtilmektedir.
Bu değerlendirmelerin doğal sonucu, kredilendirmelerin banka üst yönetiminin bilgi ve icazeti tahtında gerçekleştirildiğini kabul etmek ve bu nedenle suçun banka zimmeti ve bu eyleme iştirak olduğu yorumuna varmaktır.
4- Her ne kadar;
Geçmiş tarihlerde bazı suç duyuruları üzerine, konu kredilerin tahsisinde görev alan Türkiye Halk Bankası Genel Müdürleri, Genel Müdür Yardımcıları ve bir kısım Yönetim Kurulu Üyeleri hakkında değişik zamanlarda soruşturma açıldığı, Dempa AŞ., Dempanel AŞ., Era AŞ. ve Üniversal AŞ'ne verilmiş olan işbu kredilerle ilgili olarak suçlamalar yapıldığı, adı geçenlerin bu kredilendirmelerdeki sorumluluklarının TCY.nın 240. maddesine mümas görevi kötüye kullanmak olacağı yorumuna ulaşılıp 23 Nisan 1999 tarihinden önce işlenen suçlarla ilgili soruşturma ve kovuşturmaların ertelenmesine olanak sağlayan 4616 sayılı Yasa kapsamında bulundukları görüşüyle takipsizlik kararı verildiği ve bu kararların da üst incelemelerden geçirilmek suretiyle kesinleşmiş bulunduğu anlaşılmakta ise de halen yargılanması süren sanıkların eylemlerine suç vasfı vermede anılan takipsizlik kararının hukuki engel teşkil etmeyeceği ortadadır.
Zira kişinin suç teşkil eden fiillerini serbestçe vasıflandırmayı engelleyen ve sınırlayan herhangi bir yasa normu bulunmamaktadır. Kaldı ki Türkiye Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hüsnü Barbaros Olcay halen yargılanmakta olan sanıklar arasında yer almakta, bu kişiye irtibatlı olarak suça zimmet vasfı vermek olanağı sürmektedir.
5- Kaldı ki; takipsizlik kararları lehine tesis edildikleri kişilerin sorumluluk olasılığını bütünüyle ortadan kaldıran belgelerden olmayıp, CYUY.nın 167/2. maddesi uyarınca "yeni vakaların ya da yeni kanıtların varlığı halinde kaldırılması ve iddianame konusu edilmesi mümkün usuli işlemler kapsamında bulunmaktadır.
6- Sadece Türkiye Halk Bankası Levent Şubesi Müdür ve Müdür Yardımcısı olan Mualla Halistürk, Ender Altun ve Genel Müdürlük Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela hakkında verilen ve Yargıtay 11. Ceza Dairesinin onayı ile kesinleşen beraat kararları, bu kişilerle sınırlı olarak, CYUY.nın 253. maddesi uyarınca yeniden yargılamaya ve aleyhe hüküm tesisine engel teşkil edecek mahiyettedir.
7- Dosyadaki bilgi ve belgelerle sabit olduğu üzere;
Kredilerden dört ayrı şirket yararlanmıştır.
Dempa A.Ş., Dempanel A.Ş., Universal Yatırım A.Ş., ve Era Leasing A.Ş. isimlerini taşıyan bu şirketlerin tümünün sahibi, sorumlusu ve kredilerden yararlananı sanık Yahya Murat Demirel'dir. Adı geçen sanık, anılan şirketlerin sahibi ve sorumlusu olduğunu savunmalarında da kabullenmiştir.
Sanık Gökalp Baştürk, asli sorumlu Yahya Murat Demirel'in en yakın yardımcısı olup, Dempa AŞ., Dempanel AŞ. ve Üniversal AŞ'de yönetici ve ortak durumundadır. Adı geçen, aynı zamanda bir kısım ithalat kredisinde dış firma olarak anılan TFP'nin genel direktörü konumundadır. Bir kısım kredinin alınmasında etkin olarak yer almıştır.
Sanık Hüsnü Barbaros Olcay, Türkiye Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı olup dava konusu kredilerin bir kısmının tahsisinde imza sahibi olarak sorumluluk üstlenmiş, ve bu kapsamda gümrüklerden KDV. teminatı olarak Yönetim Kurulunca verilen TL türü iki adet gayrinakdi krediyi sözlü talimatı ile dövizi natık gayri nakdi teminat kredisine çevirmiştir. Sorumluluğunun kapsamı ve niteliği imzasını taşıyan kredilerin belirlenmesi ile saptanabilecektir.
Sanık Şaban Ayhan Tatlıgil, Dempa AŞ., Dempanel AŞ. ve Üniversal AŞ'de Yönetim Kurulu Üyeliği yapmış, bazı kredi tahsislerinde imza sahibi olarak yer almış, sanık Emine Mehtap Ceylan ise bir dönemle sınırlı olarak Dempa AŞ'de Yönetim Kurulu Üyeliği yapmıştır.
Sanıkların sorumluluğunun kapsamı ve suç teşkil eden fiillerinin niteliği yönünden belgelerin incelenmesi ve savunmaları da değerlendirmeye tabi tutularak sorumluluklarının buna göre saptanması gerekmektedir.
8- Sıralanan değerlendirmelerin sonucu olarak;
Sanıklar Hüsnü Barbaros Olcay, Yahya Murat Demirel, Gökalp Baştürk Emine Mehtap Ceylan ve Şaban Ayhan Tatlıgil, kendi eylemleriyle sınırlı olmak koşuluyla bankacılık zimmetinin ya failleri ya da banka yöneticisi konumundaki faillerin suç ortağı durumundadırlar.
9- Önem arzeden bir diğer husus;
İster TCY.nın 202. isterse 4389 sayılı Bankalar Yasasının 22/3. maddesi uygulansın, zimmet suçunun her türünde, "oluşan gerçek zararın" rakamsal olarak tespiti gerekliliğidir.
Bu gereklilik, kredilendirmelerden kaynaklanan zimmet türlerinin, kendine mahsus özelliği itibarıyla farklı ve kapsamlı bir saptamayı zorunlu kılmaktadır.
Bankanın, kredilendirmedeki usulsüz işlemlerinden kaynaklanan zimmet türleri, karşılık olarak alınan ipotek değerlerinin yetersizliği ile ortaya çıkacağından, öncelikle ve kesin biçimde ipotekli taşınmazların, kredi tahsis zamanındaki "gerçek satış değerlerinin" belirlenmesi zarureti vardır.
Bu belirlemede, ipotekli taşınmazın kredi tahsis tarihindeki satış bedeli açıklıkla saptanmalı, aynı taşınmaza önceden ve farklı nedenlerle konulan ipoteklerin değerleri indirilmeli, arta kalan değerin krediyi ne ölçüde karşıladığı ve depasmanlı kredilendirmelerin teminata bağlanıp bağlanmadığı belirlenmelidir. İpoteğin krediyi karşılıyor olması durumunda zimmet suçunun oluşmayacağı kabul edilmeli, karşılamayan miktarın zimmet teşkil edeceğinden hareketle fiile vasıf verilmeli, haklarında kamu davası açılsın ya da açılmasın bu işlemin banka yönetiminin zimmet sorumluluğu kapsamında olduğu gerçeğinden hareketle eylemler yorumlanmalı ve yargılaması sürdürülen sanıkların her bir kredilendirmedeki sorumluluğu somutlaştırılmalı, konumlarına ve etkinliklerine göre zimmet suçunun asli faillerini azmettiren veya bu fiillere asli ya da fer'i düzeyde iştirak eden olduklarının kabulüyle değerlendirme yapılmalıdır. Soruşturma öncesinde kendiliğinden ve iyiniyetle yapılan ödemelerin zimmet suçu ödemesi olmadığı benimsenerek zarar hesabına dahil edilmemesi sağlanmalı, soruşturmadan sonra yapılan ve ipotekle karşılanmayan değerlere ilişkin bulunan ödemelerin ise zimmet suçu ödemesi olduğu kabul edilmelidir.
10- Bu bağlamdaki işlemlerin Yerel Mahkemece yapılması ve Yargıtay denetimine olanak verecek açıklıkla kararda sergilenmesi zorunludur.
11- Yerel Mahkeme gerek ilk, gerekse Yargıtay 6. Ceza Dairesinin soruşturmayı genişletmeye yönelten bozma kararı üzerine verdiği ikinci hükmünde sanıkların beraatına karar verdiğinden, açıklanan doğrultuda ayrıntılara girmemiş, kredilendirmelerin yöntemine uygun verildiğini belirtmekle yetinmiştir.
Bu itibarla Yargıtay C.Başsavcılığının suç vasfına ilişkin itirazı üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunun ilk derece mahkemesi yerine geçerek, hangi sanığın hangi kredi dilimlerinden sorumlu olduğunu, sorumluluk kapsamının rakamsal değerinin ne olacağını, hangi fiillerin hangi failler yönünden bankacılık zimmeti ya da nitelikli bankacılık zimmeti oluşturduğunu saptama yetki ve sorumluluğu bulunmamaktadır.
Kaldı ki teminat olarak alınan ipotekli taşınmazların "kredi tahsis tarihlerindeki gerçek değerleri" her türlü kuşkuyu yenecek tarzda saptanmadığından ve suçlamaların esasını bu taşınmazların belgelere yansıtılmış değerlerinin gerçeğe uygun olmadığı iddiası teşkil ettiğinden, öncelikle bu doğrultuda bir tespite girişilmeli, bu arada ipotekli taşınmazların paraya çevrilip çevrilmediği, çevrilmişse hangi seviyede karşılığın elde edildiği belirlenmeli, soruşturma öncesindeki ödemeler rakamlandırılmalı, zimmetin varlığı ve yarattığı zararın düzeyi netleştirilmelidir.
Bu işlemlerin Yerel Mahkemece yerine getirilmesi usul gereğidir.
12- Yerel Mahkemenin tespit ve değerlendirmelerinde, kredilendirme tarihlerinden sonra oluşan olağandışı para hareketlerini, Türk parasının döviz karşılığındaki değer kayıplarını, beklenmedik doğal afetler neticesi ipotekli taşınmazların satış değerlerinde oluşabilecek değer düşüşlerini gözetmesi gereği vardır.
Yerel Mahkemenin tüm tespit, değerlendirme ve kabulleri açılacak temyiz davalarında Yargıtay Daire veya Genel Kurullarında inceleme konusu olabilecektir.
13- Anılan şirketlerin; gayrinakdi ithalat, ihracat, makine ve teçhizat tedariki kredilerinde ve dövizi natık sair teminat kredisi türlerinde, belge sahteciliklerine gidilmesinin, işlemlerle bağlantılı paravan dış firmaların sahih firmalar olarak gösterilmesi, bu firmaların gerçekçi olmayan faturalarının sahih ve geçerli faturalar kabilinden işleme tabi tutulması, tesis kredilerinin gerçek dışı belgelerle ve banka üst yönetiminin savsaklama ve denetsizliğinden yararlanılmak suretiyle kullanımı sonucu kandırıcılığın gerçekleştirilmesinin ve özellikle her bir krediye teminat olarak alınan ipoteklerin gerçeğin çok üstünde değerlerde gösterilerek şeklen krediyi karşılıyor hale sokulmasının, fiilin açığa çıkmamasını temine yönelik işlemlerden sayılabileceğinde ve bu itibarla zimmetin nitelikli türünü oluşturacağında kuşku yoktur.
İşlemlerin banka üst yönetiminin bilgisi ve onayı kapsamında gerçekleştirilmesi sonucu banka hükmü şahsiyetinin aldatıldığı ve banka parasının üçüncü şahıslar tarafından zimmetlenmesine sebebiyet verildiği açıktır. Banka hükmü şahsiyetiyle birlikte mudi tasarruflarının teminatçısı olan Devlet Hazinesi de zarara uğramış durumdadır. Ortaya çıkan sonucun şirket hissedar ve yöneticisi sanıkların bilgisi dahilinde gerçekleştiğini kabul zarureti vardır.
14- Bu değerlendirme ve saptamaların sonucu olarak;
Yargıtay C.Başsavcılığının suç vasfına ilişkin itirazı isabetli olup, Dempa A.Ş., Dempanel A.Ş., Universal Yatırım A.Ş. ve Era Leasing A.Ş.'ne verilen ve işbu davanın konusunu teşkil eden usulsüz kısmen karşılıksız ve bu itibarla geri dönüşü olmayıp bankaya zarar veren kredilerde banka genel müdürlüğü yetkilileri ile yönetim kurulunun bilinçli tavır ve davranışlarının etkili oluşu sonucu kredilerin firmalar yararına şekillendiği, banka üst yetkili ve sorumlularının kamu taciri durumundaki bankanın hükmü şahsiyetini temsilde ve mal varlığını korumada bilinçli ve eylemli şekilde kusurlu bulundukları, bu nedenle kredilendirme olaylarında banka yöneticilerinin hile ve desiselerle kandırılmalarından sözedilemeyeceği için suçlara "nitelikli dolandırıcılık" vasfı verilmesinde isabet bulunmadığı, varlığı halinde suçun banka zimmeti oluşturacağı, suç tarihinde 765 sayılı TCY.nın 202. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gereken bu fiillerin suç tarihinden sonra yürürlüğe giren ve lehte hükümler içermesi nedeniyle TCY.nın 2/2. maddesi uyarınca tatbik ve infazı gereken 4389 sayılı Bankalar Yasasının 22. maddesi kapsamında tahlil ve değerlendirilmesi gerektiği, her bir sanığın sorumluluğunun kendi imzası tahtında şekillenen kredilerle sınırlı olacağı aldatıcılık olgusu taşıyan kredi işlemlerindeki sorumluluğun 4389 sayılı Bankalar Yasasının 22/3. madde fıkrasının 2. cümlesi kapsamında değerlendirilmesi icap edeceği sonucuna varılmalıdır.
15- Bu itibarla Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne, sanıkların eylemlerine nitelikli dolandırıcılık vasfı vererek, 765 sayılı TCY.nın 64/1. maddesi delaletiyle 504/1-7-8-son, 80, 522. maddeleri uyarınca cezalandırılmalarına ilişkin Yargıtay 11. Ceza Dairesinin kararının kaldırılmasına ve Yerel Mahkeme hükmünün bu doğrultuda bozulmasına karar verilmelidir.
16- Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Kurul Üyesi ise, Özel Dairece belirlenen suç vasfının dosya kapsamına uygun olduğu, bu nedenle Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmesi gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 21.06.2004 gün ve 4154-5504 sayılı kararının sanıklar Yahya Murat Demirel, Hüsnü Barbaros Olcay, Gökalp Baştürk, Şaban Ayhan Tatlıgil ve Emine Mehtap Ceylan haklarındaki bozma bölümünün KALDIRILMASINA,
2- Bu sanıkların eylemlerinin bankacılık zimmeti suçunu oluşturduğu gözetilmeden beraatlarına karar verilmesi isabetsiz olduğundan, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.12.2003 gün ve 206-460 sayılı hükmünün BOZULMASINA,
3- Dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 31.05.2005 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TMK m.724'e mesnetle malzeme sahibinin temliken tescil talebinin kabul edilebilmesi için

önalım bedelinin depo edilmesi yargıtay kararı

Bir Taraf Lehine Usuli Kazanılmış Hak Doğmadıkça Hakimin Verdiği Ara Karardan Rücu Edebileceği