NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 2004/11-158
K. 2005/58
T. 31.5.2005
• BANKACILIK ZİMMETİ ( Usulsüz Kısmen Karşılıksız Ve Bu İtibarla Geri Dönüşü Olmayıp Bankaya Zarar Veren Kredilerde Banka Genel Müdürlüğü Yetkilileri İle Yönetim Kurulunun Bilinçli Tavır Ve Davranışlarının Etkili Oluşu Nedeniyle - Yahya Murat Demirel Davası )
• NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK ( Banka Üst Yetkili Ve Sorumlularının Kamu Taciri Durumundaki Bankanın Hükmü Şahsiyetini Temsilde Ve Mal Varlığını Korumada Bilinçli Ve Eylemli Şekilde Kusurlu Bulunmaları Halinde Suçun Dolandırıcılık Değil Bankacılık Zimmeti Olduğu )
• NİTELİKLİ ZİMMET ( Görevi Sebebiyle Kendisine Tevdi Olunan Veya Muhafaza Denetim Veya Sorumluluğu Sltında Bulunan Para Veya Para Yerine Geçen Evrak Veya Senetleri Veya Diğer Malları Zimmetine Geçiren Hakkında - Yahya Murat Demirel Davası'nda 4389 Sayılı Bankalar Yasasının 22/3. Madde Fıkrasının 2. Cümlesi Kapsamında Değerlendirilmesi Gereği/Bankacılık Zimmeti )
• USULSÜZ KREDİ ALIP BANKAYI ZARARA UĞRATMAK ( Banka Üst Yetkili Ve Sorumlularının Kamu Taciri Durumundaki Bankanın Hükmü Şahsiyetini Temsilde Ve Mal Varlığını Korumada Bilinçli Ve Eylemli Şekilde Kusurlu Bulunmaları Halinde Bankacılık Zimmeti Suçunun Oluştuğu )
• BANKA ÜST YETKİLİ VE SORUMLULARI ( Kamu Taciri Durumundaki Bankanın Hükmü Şahsiyetini Temsilde Ve Mal Varlığını Korumada Bilinçli Ve Eylemli Şekilde Kusurlu Bulunmaları Halinde Bankacılık Zimmeti Suçunun Oluştuğu - Yahya Murat Demirel Davası )
• ALDATMA KASTIYLA ALINAN KREDİ ( Her Bir Sanığın Sorumluluğunun Kendi İmzası Tahtında Şekillenen Kredilerle Sınırlı Olacağı - 4389 Sayılı Bankalar Yasasının 22/3. Madde Fıkrasının 2. Cümlesi Kapsamında Değerlendirilmesi Gereği/Bankacılık Zimmeti )
• BANKANIN İÇİNİ BOŞALTMAK ( Usulsüz Kısmen Karşılıksız Ve Bu İtibarla Geri Dönüşü Olmayıp Bankaya Zarar Veren Kredilerde Banka Genel Müdürlüğü Yetkilileri İle Yönetim Kurulunun Bilinçli Tavır Ve Davranışlarının Etkili Olması Halinde Bankacılık Zimmeti Suçunun Oluştuğu )
• YAHYA MURAT DEMİREL DAVASI ( Türkiye Halk Bankasından Kredi Aldığı Ve Geri Ödemeyerek Bankayı Zarara Uğrattığından Bahisle Nitelikli Dolandırıcılık Suçundan Açılan Kamu Davasında Bankacılık Zimmeti Suçunun Oluştuğu )
4389/m.22/3
765/m.64,202,504,522
ÖZET : Dolandırıcılık
suçundan sanıklar Yahya Murat Demirel, Hüsnü Barbaros Olcay, Gökalp
Baştürk, Şaban Ayhan Tatlıgil, Emine Mehtap Ceylan, Mualla Halistürk,
Ender Altun ve Muazzez Ela hakkında, hile ve desiseler kullanmak
suretiyle Türkiye Halk Bankasından kredi aldıkları ve geri ödemeyerek
bankayı zarara uğrattıklarından bahisle nitelikli dolandırıcılık
suçundan açılan kamu davasında Yerel Mahkemece eylemlerin sabit
olmadığı kabul edilerek beraatlarına karar verilmiş olup, hüküm Özel
Dairece dolandırıcılık
suçlarının oluştuğundan bahisle bozulmuştur. Yargıtay C.Başsavcılığı
ise, sanıkların sabit olan eylemlerinin bankacılık zimmeti suçuna uyduğu
görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurmuştur.
Yargıtay C.Başsavcılığının suç vasfına ilişkin itirazı isabetli
olup, Dempa A.Ş., Dempanel A.Ş., Universal Yatırım A.Ş. ve Era Leasing
A.Ş.'ne verilen ve işbu davanın konusunu teşkil eden usulsüz kısmen
karşılıksız ve bu itibarla geri dönüşü olmayıp bankaya zarar veren
kredilerde banka genel müdürlüğü yetkilileri ile yönetim kurulunun
bilinçli tavır ve davranışlarının etkili oluşu sonucu kredilerin
firmalar yararına şekillendiği, banka üst yetkili ve sorumlularının kamu
taciri durumundaki bankanın hükmü şahsiyetini temsilde ve mal varlığını
korumada bilinçli ve eylemli şekilde kusurlu bulundukları, bu nedenle
kredilendirme olaylarında banka yöneticilerinin hile ve desiselerle
kandırılmalarından sözedilemeyeceği için suçlara "nitelikli dolandırıcılık"
vasfı verilmesinde isabet bulunmadığı, varlığı halinde suçun banka
zimmeti oluşturacağı, suç tarihinde 765 sayılı TCY.nın 202. maddesi
kapsamında değerlendirilmesi gereken bu fiillerin suç tarihinden sonra
yürürlüğe giren ve lehte hükümler içermesi nedeniyle TCY.nın 2/2.
maddesi uyarınca tatbik ve infazı gereken 4389 sayılı Bankalar Yasasının
22. maddesi kapsamında tahlil ve değerlendirilmesi gerektiği, her bir
sanığın sorumluluğunun kendi imzası tahtında şekillenen kredilerle
sınırlı olacağı aldatıcılık olgusu taşıyan kredi işlemlerindeki
sorumluluğun 4389 sayılı Bankalar Yasasının 22/3. madde fıkrasının 2.
cümlesi kapsamında değerlendirilmesi icap edeceği sonucuna varılmalıdır.
DAVA : Dolandırıcılık
suçundan sanıklar Yahya Murat Demirel, Hüsnü Barbaros Olcay, Gökalp
Baştürk, Şaban Ayhan Tatlıgil, Emine Mehtap Ceylan, Mualla Halistürk,
Ender Altun ve Muazzez Ela'nın beraatlarına ilişkin İstanbul 4. Ağır
Ceza Mahkemesince 28.11.2001 gün ve 240-325 sayı ile verilen kararın,
katılan vekili ile Yerel C.savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine,
dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 16.04.2002 gün ve
3232-5205 sayı ile;
"... Demirel Şirketler gurubuna dahil Dempa A.Ş, Dempanel Entegre
Orman Ürünleri San. Tic. A.Ş., Era Finansal Kiralama A.Ş., Üniversal
Yatırım A.Ş.'nin Halk Bankası Levent Şubesinden tamamı ticari nitelikte
proje kredileri, ithalat kredileri veya mevcut tesislerin genişletilmesi
için gayri nakti kredi kullanma taleplerinin, kredinin tür ve miktarına
göre Genel Müdürlük yetkisinde olup sıralı birim görüşü ile Yönetim
Kurulu kararıyla onaylanan, Ticari Krediler Müdürünün depesmana yer
vermeyecek şekilde kullandırılması görüşü ile şubeye yollanan, kullanıma
açılması sağlanan kredi olayında; müdahilin temyiz dilekçesinde
belirttiği Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulunun 17.9.2001 gün
2001/4 sayılı raporu, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu ve dosyada
mevcut 16.4.1998 tarihli banka yeminli murakıbı Erkan Sever'in raporu
dışında rapor varsa bu da temin olunup, Başbakanlık Teftiş Kurulunun
6.6.2001/1198 gün ve sayılı ve Hazine Başkontrolörlerince 28.6.2001 gün
116/14-91/12-327/14 sayılı ön inceleme raporu da celp olunduktan sonra,
banka ve ticari krediler alanında ve konusunda uzman 3 kişilik bir
bilirkişi kurulu marifetiyle, Ticari Krediler Genel Esasları
Yönetmeliği, Teminat Mektuplarında Uygulama Talimatı, Dahili Emir ve
Banka İç Mevzuatı kuralları dikkate alınarak, davaya konu firmalara
kullandırılan kredilerin verilme ve uygulamasında mevzuata aykırı yetki
aşımını içeren davranış bulunup bulunmadığı, kredi dönüşümünün hangi
şekilde ve ne suretle yapılabileceği, genel esaslara uyulup uyulmadığı,
aykırı hallerin tespitinde depasman açığı veya başka nedenden bankanın
zararı olup olmadığı saptanmadan, paravan oldukları belirtilen Estone
Financial S.A., TEP İnternational Ltd.'nin bu nitelikte bulunup
bulunmadığı netleştirilip, banka elemanı sanıkların bu hali bilip
bilmedikleri de belirlenerek, 28.6.2001 tarihli Devlet Bakanı oluru ile
soruşturma izni verilen Banka Eski Genel Müdürü Yenal Ansen ve
arkadaşları ile ilgili soruşturma akıbeti de araştırıldıktan ve Ankara
2.Asliye Ceza Mahkemesinin 21.2.2001 gün 1999/8-200 esas karar sayılı
dosyası da getirtilip sonucuna göre delillerin bir bütün halinde takdiri
gerekirken yerinde ve yeterli olmayan gerekçeyle yazılı şekilde beraat
kararı verilmesi ..." isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar
verilmiştir.
Yerel Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama
sonucunda 16.12.2003 gün ve 206-460 sayı ile; bu kez de sanıkların
beraatlarına yeniden karar verilmiş, bu kararın da katılan vekili ile
Yerel C.savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen
Yargıtay 11. Ceza Dairesince 21.06.2004 gün ve 4154-5504 sayı ile;
sanıklar Mualla Halistürk, Ender Altun ve Muazzez Ela haklarındaki
beraat hükümlerinin onanmasına, diğer sanıklar Yahya Murat Demirel,
Hüsnü Barbaros Olcay, Gökalp Baştürk, Şaban Ayhan Tatlıgil ve Emine
Mehtap Ceylan yönünden ise;
"...Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketinde suç tarihinde genel
müdür yardımcısı ve yönetim kurulu üyesi olan sanık Hüsnü Barbaros Olcay
ile sanıklar Yahya Murat Demirel ve Gökalp Baştürk'ün oluşturdukları
organizasyon çerçevesinde, sanık Yahya Murat Demirel'in sahibi olduğu
firmalara kaynak yaratmak ve tahsis edilmemesi gereken kredilerin
tahsisi amacıyla, lehlerine kredi verilen Dempa Uluslararası Dış Ticaret
AŞ., Dempanel Entegre Orman Ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Ş., Üniversal
Yatırım Holding A.Ş. ile Era Finansal Kiralama Anonim Şirketinin diğer
yetkilileri olan sanıklar Şaban Ayhan Tatlıgil ve Emine Mehtap Ceylan'ın
da iştirakiyle ve tüm sanıkların fikir ve eylem birliği içinde
hareketle;
Özellikle off-shore bölgelerde kurulan, gizlilik ve vergi
avantajı sağlamak haricinde hiçbir faaliyet ve özelliği bulunmayıp,
gerçek sahipleri bilinemeyen, herhangi bir fiziki mekana da sahip
olmadıkları gibi mevcut adresleri dahi kuruluşa aracılık eden danışman
firmanın posta kutusu adresinden ibaret olan, aynı zamanda kredileri
alan firmaların da yönetiminde bulunan sanık Gökalp Baştürk'ün
yöneticiliklerini yaptığı, sermayesi 10.000 Amerikan Doları olan Estone
Financial SA ile sermayesi 1.000 İngiliz Paundu olan TFP İnternational
Ltd. unvanlı, paravan olduklarında kuşku bulunmayan şirketler ile hayali
ihracat işlemlerine dayanılarak bu paravan firmaların düzenledikleri
faturalara istinaden bankadan kredi alınması için düzenlenen bono ve
poliçelere bankaca aval veya garanti verilip, banka garantisinin
alınması suretiyle kullanıldığı, bilahare yabancı banka ve finans
kurumlarında iskonto ettirilen bu kıymetlerin sanık Gökalp Baştürk
tarafından tahsil edildiği,
Yine Dempa A.Ş. Ve Dempanel A.Ş.ne 24.06.1997 gün ve 21 sayılı
Yönetim Kurulu kararıyla ve "Gümrüklere Hitaben KDV Ertelemesi için"
tahsis edilen, 3.000.000.000.000 TL ve 1.500.000.000.000 TL tutarındaki
Türk Parası Teminat Mektubu Kredilerinin, dönemin genel müdür yardımcısı
iken bilahare istifasından sonra Yahya Murat Demirel'e bağlı
şirketlerin üst düzey yöneticiliğini yapan sanık Hüsnü Barbaros Olcay'ın
talimatıyla, tahsis koşullarına aykırı olarak dövize natık teminat
mektubu kredisine dönüştürülüp, muhatabının da yine yönetim kurulu
kararına aykırı şekilde Türkiye Cumhuriyeti Gümrükleri yerine, TFP
İnternational Ltd. ünvanlı şirket olarak değiştirilip verilen 11.750.000
Amerikan Dolarının anılan firmalarca TFP İnternational Ltd. emrine
düzenlenen bonoların banka tarafından garanti edilmesi yoluyla
kullandırıldığı,
Bu suretle bankanın gayrınakdi olarak 88.200.000 Amerikan Doları
ve 4.500.000.000.000 Türk Lirası, nakdi olarak da 225.000.000 Türk
Lirasının müteselsilen dolandırıldığı ve sanıkların TCK.nun 64/1.
maddesi delaletiyle, aynı Yasanın 504/1-7-8-son, 80 ve 522. maddeleri
gereğince mahkûmiyetlerine karar verilmesi ve sanıklar Yahya Murat
Demirel, Hüsnü Barbaros Olcay ve Gökalp Baştürk hakkındaki temel cezanın
kastın yoğunluğu, suç konusunun önem ve değeri, suçun işlenmesindeki
özellikler gözetilerek alt sınırın üstünde belirlenmesi gerekirken,
bilirkişilerin isabetsiz raporlarına itibarla yazılı şekilde hüküm
kurulması..." isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 07.07.2004 gün ve 29544 sayı ile;
"... Sanıklar Yahya Murat Demirel ile Gökalp Baştürk, Demirel
grubu şirketleri olarak bilinen Dempa Uluslararası Dış Ticaret A.Ş. ile
Dempanel Entegre Orman Ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.nin ortak ve
yetkilileri, sanık Hüsnü Barbaros Olcay da suç tarihlerinde Türkiye Halk
Bankasının ticari kredilerden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı ve yönetim
kurul üyesidir.
Bahsi geçen şirketlerin kredi başvurusu üzerine müdahil Banka
yönetim kurulunca "Türk parası teminat mektubu cinsinden ve gümrüklere
hitaben KDV ertelemesi için verilmek amacıyla gayri nakdi kredi tahsis
edilmiş", tahsis edilen kredinin Bankanın Levent şubesi tarafından
şirketlere kullandırılması aşamasında ticari kredilerden sorumlu Genel
Müdür Yardımcısı sanık H. Barbaros Olcay'ın istek ve talimatıyla yönetim
kurulunca tahsis edilen kredinin niteliği usulsüz olarak değiştirilerek
hem yabancı para cinsine dönüştürülmüş, hem de muhatabı T.C. Gümrükleri
yerine Estone SA ve TFP İnt. Firmaları yapılmıştır. Dempa A.Ş. ve
Dempanel A.Ş. tarafından gerçekleştirileceği taahhüt edilen çeşitli
malzemelerin ithalatına karşılık olmak üzere düzenlediği belirtilen
çeşitli vade ve miktardaki lehdarları Estone SA ve TFP İnt. Firmaları
olan poliçe ve bonolara müdahil Bankanın aval ve kabul şerhleri
konularak veya ayrıca tanzim edilen teminat mektubu ile Bankanın
garantisi sağlanmıştır. Bilahare bu poliçe, bono ve teminat mektupları,
lehdarlarınca yurtdışındaki kreditör kuruluşlara iskonto ettirilerek
nakde çevrilmiştir. Bu doğrultuda, özetle;
1- Kredi Dempa A.Ş ve Dempanel A.Ş.nin yapacağını taahhüt ettiği
ithalat için talep edilmiş ve Banka yönetim kurulunca da bu amaç için
tahsis edilmiştir. Oysa ortada böyle bir ithalat yoktur.
2- İthalatın yapılacağı belirtilen yurtdışında yerleşik Estone SA ve TFP İnt. Ltd. isimli şirketler paravandır.
3- Banka yönetim kurulunca tahsis edilen kredi Bankaca risk
içermeyen Türk parası teminat mektubu cinsinden ve gümrüklere hitaben
KDV istisnasından yararlanmak amacına yönelik olmasına rağmen sanık H.
Barbaros Olcay tarafından Levent şubesine verilen talimatla usulsüz
olarak döviz cinsine ve adı geçen yurtdışında yerleşik paravan
şirketlerin sözde alacaklarını teminat altına sokacak şekle
dönüştürülmüştür.
4- Dempa A.Ş ve Dempanel A.Ş.nin yabancı paravan şirketler için
düzenledikleri poliçeler, bonolar ve ithalat faturası sahtedir. Zira
taraflar arasında böyle bir alacak-borç, ithalat-ihracat ilişkisi
gerçekte mevcut değildir.
5- Sanık Gökalp Baştürk hem poliçe ve bonoları keşide eden Dempa
A.Ş ve Dempanel A.Ş.nin ortağı ve yöneticisi hem de poliçe ve bonoların
lehdarı olan Estone SA ve TFP İnt. Şirketlerinin yöneticisidir. Başka
bir ifade ile alacaklı-borçlu, ithalatçı-ihracatçı ilişkisinin tarafları
aynıdır.
6- Kredilerin temini amacıyla Demirel Grubu şirketlerin mali
durumları ve sahip oldukları gayrimenkuller aşırı değerli gösterilerek
banka alacakları önemli ölçüde teminatsız bırakılmıştır.
Sanıklar Yahya Murat Demirel ve Gökalp Baştürk kredi sağlayan
Dempa ve Dempanel A.Ş.nin ortağı ve yöneticisidirler. Bu sanıklar aynı
zamanda sahte poliçe ve bonoları tanzim ve ciro edenlerdir. Gökalp
Baştürk ayrıca Yurtdışında yerleşik paravan şirketlerin yöneticisi ve
sahte ithalat faturası düzenleyen konumundadır. Başka bir ifade ile adı
geçen sanıklar, birlikte hareket ederek yurtdışında yerleşik paravan
şirketler oluşturmuşlar ve bu şirketlerden ithalat yapacaklarmış gibi
sahte poliçe, bono ve faturalar düzenleyerek bunlara müdahil bankanın
aval ve kabulünü sağlamak suretiyle kendilerine önemli miktarda kredi
tahsisini sağlamışlardır. Temin edilen kredilerin önemli bir bölümü geri
ödenmemiş, yapılan bazı ödemelerin de içleri boşaltılan bir kısım banka
kaynaklarından aktarıldığı gözlenmiştir.
Olay tarihinde Halk Bankasının ticari kredilerde sorumlu Genel
Müdür Yardımcısı olan sanık H. Barbaros Olcay, diğer sanıklarla kast ve
eylem birliği içerisinde hareket ederek yönetim kurulunca bankaya risk
yaratmayacak şekilde tahsis edilen gayrinakdi kredinin niteliğini
değiştirerek Yahya Murat Demirel ve Gökalp Baştürk'e önemli miktarlarda
haksız menfaat sağlamıştır. 2003 yılı sonu itibariyle Bankanın bu
işlemlerden kaynaklanan zararı 350 trilyon lira civarındadır.
Asli maddi fail olarak suç işlemek kastıyla birlikte hareket eden
sanıklardan H. Barbaros Olcay bir kamu bankası olan Türkiye Halk
Bankasının Genel Müdür Yardımcısı konumundaki mensubudur. Dolayısıyla
işlediği suçun niteliği "Zimmet"tir. Sahte poliçe ve bono gibi belgeler
düzenlenerek işlenen suç "nitelikli" olarak değerlendirilmelidir. Diğer
sanıklar ise; banka mensubu sanık H. Barbaros Olcay'ın bu sıfatını
bilerek ve bundan istifade ile nitelikli zimmet suçuna iştirak
etmişlerdir.
Maddi olayı bu şekilde belirledikten sonra eylemin farklı
hukuksal boyutlarını irdelemek gerekmektedir. Başka bir ifade ile
sanıkların eylemlerin zimmet suçunu oluşturacağının kabulü halinde bunun
4389 sayılı Bankalar Kanununun 22/3. maddesi mi yoksa TCK.nun 202.
maddesi kapsamında mı değerlendirileceği sorununun çözümlenmesi
zorunludur. Bunun için de öncelikle sanık Hüsnü Barbaros Olcay'ın suç
tarihinde genel müdür yardımcılığını yaptığı Türkiye Halk Bankasının
tabi olduğu statüyü saptamak lazımdır.
Halk Bankası, 8.6.1933 tarih ve 2284 sayılı Halk Bankası ve Halk
Sandıkları Kanunu ve 27.1.1938 tarih ve 3331 sayılı Kanunlarla kurularak
23.5.1938 tarihinde faaliyete başlamıştır. Ziraat Bankası ise,
19.3.1924 tarih ve 444 sayılı Kanunla kurulmuştur. Bu Bankalar
faaliyetlerini çeşitli kanun ve kanun hükmünde kararnamelerle
sürdürmüşlerdir.
Kamu Bankaları olarak bilinen Türkiye Halk Bankası, Türkiye Emlak
Bankası ve T.C. Ziraat Bankası, 18.6.1984 tarihinde yürürlüğe giren 233
sayılı "Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname"ye
ekli liste ile İktisadi Devlet Teşekkülleri olarak bu Kararname
rejimine tabi tutulmuş, bilahare 29.1.1990 tarihinde yürürlüğe giren 399
sayılı "Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve
233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten
Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname" ile de mevcut statülerini
korumuşlardır. Başka bir ifade ile anılan Bankalar, kamu bankası
niteliklerini bu Kararnamelerle sürdürmüşler, Bankalarda çalışanların
cezai sorumlulukları da, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin, 11/b
maddesinde; "Teşebbüs ve bağlı ortaklıkların genel müdür, müessese
müdürü, yönetim ve danışma kurulu veya yönetim komitesi üyeleri ile her
çeşit personelinin; teşebbüslerin ve bağlı ortaklıkların paralarına ve
para hükmündeki evrak ve senetlerine ve diğer mevcutlarına karşı
işledikleri suçlar ile bilanço, tutanak, rapor ve benzeri her türlü
belge ve defterleri üzerinde işledikleri suçlar ile ifa ettikleri
görevlerinden doğan suçlardan dolayı memur sayılarak
cezalandırılacakları"na dair hükümle belirlenmiştir.
Ancak; 25.11.2000 tarihinde yürürlüğe giren "4603 sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve
Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun" hükümleri yukarıda
bahsi geçen Kanun Hükmünde Kararnameler rejimine son vererek anılan
Bankalarla ilgili yeni düzenlemeler getirmiştir. B doğrultuda 4603
sayılı Kanunun 1/2. maddesi uyarınca bu Bankalar anonim şirket statüsüne
kavuşturulmuş, kanunda yer alan hükümler dışında 4389 sayılı Bankalar
Kanunun ile genel hükümlere tabi tutulmuşlardır. Aynı maddenin 5.
fıkrası da yukarıda belirtilen 233 ve 399 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname hükümlerinin bahsi geçen Bankalar hakkında uygulanmayacağına
dair düzenleme getirmiştir. Kanunun geçici 5. maddesinde Bankaların
yönetim ve denetim kurulu üyelerinin yeniden yapılanma ile ilgili
görevlerinde açıkça suç teşkil etmeyen iş ve eylemlerinden sorumlu
tutulamayacakları ifade edilmiş, 4. maddesinde ise, Bankaların
sermayelerindeki kamu payının %50'nin altına düşünceye kadar bu Kanun
hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Konuyla yakın ilişkisi nedeniyle 4743 sayılı "Mali Sektöre Olan
Borçların Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun"un Geçici 1. maddesine de yer vermek
gerekmektedir. Bu maddenin 2 ve 3. fıkraları aynen aşağıya alınmıştır.
"Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi, Türkiye Halk
Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Yönetim,
Denetim ve Tasfiye Kurulu üyelerinin bu Kanun ve 4603 sayılı Kanun
hükümleri çerçevesinde yaptıkları işlemlerden dolayı hukuki
sorumlulukları bankacılık sektöründe faaliyette bulunan özel bankaların
yönetim, denetim ve tasfiye kurullarına uygulanan özel hukuk hükümlerine
ve mevzuata tabidir.
Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi, Türkiye Halk
Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi yönetim,
denetim ve tasfiye kurulu üyeleri ceza ve idare hukuku bakımından memur
sayılmazlar."
4603 ve 4743 sayılı Kanunların yukarıda yer verdiğimiz
hükümlerini birlikte değerlendirdiğimizde 6.7.2001 tarihinde bankacılık
lisansı iptal edilerek T.C. Ziraat Bankasına devredilen Türkiye Emlak
Bankası hariç Türkiye Halk ve T.C. Ziraat Bankaları, 4603 sayılı Kanunun
yürürlüğe girdiği 25.11.2000 tarihinden itibaren özel hukuk hükümlerine
tabi bir anonim şirkete dönüştürülmüş, banka mevcutlarına karşı suç
işleyen personelin memur gibi cezalandırılmasını öngören 399 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 11/b maddesinin bahsi geçen Bankalar
yönünden yürürlüğü kalmamıştır. Başka bir anlatımla; iktisadi devlet
teşekkülü olma niteliği devam eden Türkiye ihracat Kredi Bankası A.Ş
dışında, T.C. Ziraat ve Türkiye Halk Bankalarının kamu bankası olma
özellikleri ortadan kalkmış, 4603 sayılı Kanun hükümleri saklı kalmak
kaydıyla, diğer özel bankaların tabi olduğu hükümlere bağlı hale
getirilmişlerdir.
4603 sayılı Kanunun Geçici 5. maddesindeki bankaların yeniden
yapılandırılması ile görevli yönetim ve denetim kurulu üyelerinin suç
teşkil etmeyen iş ve eylemlerden dolayı sorumlu tutulamayacaklarına
ilişkin hüküm ile 4743 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesinin son
fıkrasındaki, T.C. Ziraat Bankası ve Türkiye Halk Bankası yönetim ve
denetim kurulu üyelerinin memur gibi cezalandırılamayacakları anlamına
gelmeyip diğer bütün banka çalışanlarının da memur gibi
cezalandırılamayacaklarına dair Kanundaki düşünce ve düzenlemeleri
bertaraf edici mahiyette değildir.
4603 sayılı Kanunun 4. maddesindeki; "Bu Kanun, bankalar hakkında
sermayelerindeki kamu payı %50'nin altına düşünceye kadar uygulanmak
üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer" hükmü, bahsi geçen bankaların
kamu bankası sıfatını sürdürdüklerine ilişkin olmayıp, Kanunun
gerekçesinde de ifade edildiği gibi sadece bir yürürlük maddesidir.
Haddi zatında yukarıdaki düzenlemeler de bankalardaki kamu paylarının
mevcudiyetine rağmen bunların özel hukuk hükümlerine tabi olmasına
yöneliktir.
Açıklandığı şekilde, T.C. Ziraat Bankası ve Türkiye Halk Bankası
Anonim Şirketleri, 4603 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 25.11.2000
tarihinden itibaren, bu Kanundaki hükümler dışında, diğer özel
bankaların da tabi olduğu hükümlere tabi kamu sermayeli özel hukuk
bankalarıdır. Kamu bankaları nitelikleri sona vermiştir.
T.C. Ziraat ve Türkiye Halk Bankalarının özelleştirilmesi konusu
ve bu husustaki yasal düzenlemelere de temas etmek gerekmektedir.
4603 sayılı "Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk
Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında
Kanun"un 2/2. maddesine göre:
"Yeniden yapılandırma işlemlerinin tamamlanmasını müteakiben
bankaların hisse satış işlemleri 4046 sayılı Özelleştirme
Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükümleri çerçevesinde
sonuçlandırılır. Yeniden yapılandırma ve hisse satış işlemleri bu
Kanunun yürürlüğe girmesinde itibaren üç yıl içinde tamamlanır. Bankalar
kurulu bu süreyi bir defaya mahsus olmak üzere yarısı kadar
uzatabilir."
4046 sayılı "Özelleştirme uygulamalarının Düzenlenmesi ve Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun"un, Özelleştirme Yüksek Kurulu ve Görevleri başlıklı 3. maddesinin
( a ) fıkrasına göre:
"Bu Kanunun 1. maddesinde sayılan kuruluşların "özelleştirme
kapsamına" alınmasına, özelleştirme kapsamına alınanlardan mevcut durumu
itibariyle özelleştirilebilir nitelikte olmayanların mali ve hukuki
açıdan "özelleştirmeye hazırlanmasına", hazırlık işlemleri
tamamlananların bu işlemlerin tamamlanmasından sonra, hazırlık
işlemlerine gerek görülmeyenlerin ise doğrudan "özelleştirme programına"
alınmasına karar vermek ve özelleştirme kapsamına alınan kuruluşların
özelleştirme işlemlerinin tamamlanması için süre tespit etmek, "
Yine yukarıda bahsi geçen 4046 sayılı Kanunun 7/3. maddesine göre:
"Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile özelleştirme programına
alınan kuruluşlarda çalışan personel ile sözleşmeli olarak çalıştırılan
personel Türk Ceza Kanunun 279. maddesinde yazılı memurdan sayılırlar ve
bu personelin özelleştirilmenin paralarına ve para hükmündeki evrak ve
senetlerine ve mevcutlarına karşı işledikleri suçlar ile bilanço,
tutanak, rapor ve benzeri her türlü belge ve defterleri üzerinde
işledikleri suçlar ile ifa ettikleri görevlerinden doğan suçlardan
dolayı haklarında Türk Ceza Kanununun ikinci kitap üçüncü ve altıncı
baplarındaki hükümler uygulanır."
Görüldüğü gibi, T.C. Ziraat ve Türkiye Halk Bankalarının
hisselerinin satılabilmesi, başka bir ifade ile özelleştirilebilmesi
için 4603 sayılı Kanun toplam 4 yıl 6 aylık bir yeniden yapılandırma
süresi öngörmüş ve Bankaların hisse satış işlemlerinin 4046 sayılı Kanun
hükümleri çerçevesinde sonuçlandırılacağını hükme bağlamıştır.
4046 sayılı Kanun özelleştirme kapsam ve programına alınmaya
karar verme yetkisini özelleştirme Yüksek Kuruluna vermiştir. Yüksek
Kurulca "özelleştirme programına alınma" kararı verilmesinin ceza kanunu
uygulaması yönünden sonuçları bulunmaktadır. Yukarıda yer verilen 4046
sayılı Kanunun 7. maddenin 3. fıkrasına göre; özelleştirme programına
alınan kuruluşlarda çalışanlar Türk Ceza Kanunu uygulamasında memur
sayılırlar ve kuruluşun para, para hükmündeki evrak ve senetlerine,
mevcutlarına ve belgelerine karşı işledikleri suçlarda memur gibi
cezalandırılırlar.
T.C. Ziraat ve Türkiye Halk Bankaları henüz 4603 sayılı Kanun
çerçevesinde yeniden yapılandırma sürecini tamamlayamadığından bugün
itibariyle Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından özelleştirme kapsam ve
programına alınmış değildir. Diğer hususların dışında bu itibarla da
anılan Banka çalışanlarının memur gibi cezalandırılmalarına olanak
bulunmamaktadır.
T.C. Ziraat Bankası ve Türkiye Halk Bankasının kamu bankası
niteliklerinin sona ermesinin bir takım hukuksal sonuçları ortaya
çıkmıştır. Bu dosyadaki fiillerde olduğu gibi, Türkiye Halk Bankası
çalışanlarının zimmet suçunu işlemeleri halinde haklarında 4389 sayılı
Bankalar Kanunun 22/3. maddesi mi? Yoksa TCK.nun zimmet suçunu
düzenleyen 202 ve devamı maddeleri mi? Uygulanacaktır. 25.11.2000
tarihinden sonra işlenen suçlara kuşkusuz ki 4389 sayılı Kanun hükümleri
uygulanacaktır. Bu tarihten önce işlenen suçlarda ise TCK.nun 2.
maddesine göre; "lehe kanun" hükümlerinin uygulanması gerekecektir.
Mevcut düzenlemeler karşısında anılan kanun hükümlerinden hangisinin
lehe olduğunu genel olarak söylemek mümkün değildir. Her iki Kanunda da
lehe ve aleyhe hükümler mevcuttur. Somut olaylara göre hangi Kanun lehe
sonuç veriyorsa o hükümler tatbik edilmelidir.
Şu hale göre; somut olayda Türkiye Halk Bankası yönetici ve
çalışanları için TCK.nun 202/son maddesindeki kamu bankalarıyla ve aynı
Kanunun 219/1. maddesindeki emir ve idare yetkisine sahip olanlarla
ilgili ağırlaştırıcı nedenlerin uygulanma olanakları ortadan kalkmıştır.
Buna göre sanıklar hakkında daha lehe düzenlemeler içeren 4389 sayılı
Bankalar Kanunundaki ceza hükümleri uygulanmalıdır..." görüşüyle itiraz
yasa yoluna başvurarak, Özel Daire kararının bozma bölümünün
kaldırılmasına ve Yerel Mahkeme hükmünün, sanıklar Yahya Murat Demirel,
Hüsnü Barbaros Olcay, Gökalp Baştürk, Şaban Ayhan Tatlıgil ve Emine
Mehtap Ceylan'ın eylemlerine uyan TCY.nın 2. maddesi delaletiyle 4389
sayılı Bankalar Yasasının 22/3. maddesi uyarınca cezalandırılmaları
gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel
Kurulunca okunup, konu müzakere edilmiş ve açıklanan karara varılmıştır.
KARAR : Sanıklar hakkında, hile ve desiseler kullanmak
suretiyle Türkiye Halk Bankasından kredi aldıkları ve geri ödemeyerek
bankayı zarara uğrattıklarından bahisle nitelikli dolandırıcılık
suçundan açılan kamu davasında Yerel Mahkemece eylemlerin sabit
olmadığı kabul edilerek beraatlarına karar verilmiş olup, hüküm Özel
Dairece dolandırıcılık
suçlarının oluştuğundan bahisle bozulmuştur. Yargıtay C.Başsavcılığı
ise, sanıkların sabit olan eylemlerinin bankacılık zimmeti suçuna uyduğu
görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurmuştur. Bu hal karşısında çözülmesi
gereken hukuki sorun, sanıklar Yahya Murat Demirel, Hüsnü Barbaros
Olcay, Gökalp Baştürk, Şaban Ayhan Tatlıgil ve Emine Mehtap Ceylan'ın
eylemlerinin sabit olup olmadığı, sabit olduğunun kabul edildiği
takdirde de hangi suç niteliğine uyduğunun belirlenmesi noktalarında
toplanmaktadır.
İncelenen dosya içeriğine göre;
A ) KATILANIN TALEBİ:
Türkiye Halk Bankası;
19.04.2001 tarihinde C.savcılığına sunduğu dilekçe ile Dempa AŞ.,
Dempanel AŞ., Era Finansal Kiralama AŞ. Ve Üniversal Holding AŞ.ne
kullandırılan krediler ile ilgili olarak banka müfettişi O. Uğur
Belovacıklı tarafından düzenlenen 10.04.2001 tarihli soruşturma
raporunda, kredilerin kullandırılmasında mevzuata aykırılıklar
yapıldığının tespit edildiğinden bahisle sorumluluğu olan banka
personeli ile kredi alan şirketlerin yöneticileri haklarında yasal işlem
yapılması için suç duyurusunda bulunmuştur.
Banka, kamu davası açıldıktan sonra vekilleri aracılığıyla davaya
katılarak, kredi işlemlerinde birlikte hareket eden sanıkların bankaya
karşı hile ve desise kullanmak suretiyle haksız menfaat temin
ettiklerini, bunun sonucu olarak bankanın zarara uğratıldığını ileri
sürmüş, sanıkların dolandırıcılık
suçundan cezalandırılmaları talebinde bulunmuş, ayrıca sanıkların mal
varlıklarına ve kamudaki haklarına, başkalarına devri engellemek için
ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiş, ancak bu talepler, hukuk
mahkemesinde dava açılabileceği ve o dava kapsamında istenebileceği
gerekçesiyle mahkemece red edilmiştir.
B ) SANIK SAVUNMALARI:
1- Sanık Yahya Murat Demirel;
Safahattaki savunmalarının tümünü kapsar biçimde duruşmada sunduğu 11.9.2001 tarihli dilekçesinde aynen;
"1- Hissedarı ve temsilcisi olduğum Dempa, Dempanel, Era Finansal
ve Üniversal Holding A.Ş ile Halk Bankası Levent Şubesi arasında, 1994
yılından bu yana sorunsuz bir biçimde devam eden olağan bankacılık
ilişkisi bulunmaktadır. O tarihlerde, bu şirketler, Halk Bankası
dışındaki birçok bankanın da saygın kredi müşterileri arasında yer alan,
kredibilitesi yüksek kuruluşlardır.
Bu şirketlerden;
Dempa A.Ş. orman ürünlerinin ithalatı pazarlaması ile iştigal
eden ve o dönemde Türkiye'nin en büyük Tomruk ithalatçısı bulunan saygın
bir kuruluştur.
Dempanel A.Ş. orman ürünleri imalatı ile iştigal eden bir sanayi kuruluşudur.
Era Leasing A.Ş. finansal kiralama faaliyetleri ile iştigal eden ve trilyonlarca TL işlem hacmine sahip bir leasing kuruluşudur.
Universal Holding A.Ş ise, üretim, pazarlama, yatırım, finansal
kiralama, sigorta, bankacılık gibi faaliyetlerde bulunan birçok büyük
şirketin, aynı çatı altında toplanması suretiyle meydana gelmiş,
Türkiye'nin o tarihlerde en önde gelen holdinglerinden biridir.
Bu şirketlerin, Halk Bankasından kredi kullanan diğer firmalardan hiçbir farkı bulunmamaktadır.
2- Bu firmaların, Halk Bankası Levent Şubesinden kullanmış olduğu
kredilerin tümü gayri nakdi kredilerdir. Genel olarak gayri nakdi
krediler; kefalet, aval, ciro ve kabul şeklinde bankaların, herhangi bir
nakit çıkışı olmaksızın, yüksek oranda komisyon bedeli ve faiz geliri
elde etmelerini sağlayan son derece karlı kredi türlerindendir. Bu
sebeple, gayri nakdi kredilerden doğan zararlar, Kamu İktisadi
Teşebbüslerinde "Görev Zararı" şeklinde telakki edilmemektedir.
Dosya kapsamındaki belge ve açıklamalarla sabit olduğu üzere,
teminat mektubu ya da aval verilmesi şeklinde kullanılmış olan gayri
nakdi kredilerin, tümü Bankalar Kanunu ve teamüllerine uygun bir biçimde
tesis edilmiştir.
Gerek 3182 Sayılı eski Bankalar Kanunu'nda gerekse 4389 Sayılı
Yeni Bankalar Kanununda yasal zorunluluk bulunmamasına rağmen,
kullanılan gayri nakdi kredilerin tümü Halk Bankası tarafından çok
yüksek gayrimenkul ipoteği alınmak suretiyle teminatlandırılmıştır.
"Gayrimenkul Ekspertiz Raporları" dikkate alındığı takdirde,
teminat olarak alınan gayrimenkul ipoteklerinin kullanılan kredilerin
çok üzerindeki değerlere tekabül ettiği tespit edilebilecektir.
TC. Merkez Bankası Dış İlişkiler Müdürlüğünün Mart 1992 tarihli
Sermaye Hareketleri Talimatının III. Bölüm; Kısım A-3.V maddesinde:
"Türkiye'de yerleşik kişilerin, yurtdışından ayni veya nakdi
kredi temin etmeleri, bu kredileri bankalar ve özel finans kurumları
aracılığıyla ( garanti vererek ya da vermeksizin ) kullanmaları
serbesttir."
Bu talimat çerçevesinde, temsilcisi olduğum firmalar tarafından
Halk Bankası Levent Şubesi'nden çeşitli tarihlerde teminat mektubu
şeklinde gayri nakdi krediler kullanılmıştır.
Bu tür teminat mektupları, yurt dışından uzun vadeli yatırım
kredilerinin temini amacıyla parçalar halinde kullanılmıştır. Teminat
mektuplarında ana para ve faiz miktarı rakamsal olarak belirtilmiştir.
Zaman içerisinde bazı yabancı bankalar, yurtdışı kaynaklı
kredilerde Türkiye'deki ekonomik durumu ileri sürerek, teminat
mektuplarının henüz süresi dolmadan erken tarihte paraya çevrilmesi
istenmiştir. Bunun üzerine Halk Bankası, yurtdışı kreditör kurumlardan
finans arayışına girişmiş ve bilahare bulunan krediyi uygun bularak,
aval şerhi vermiştir. Bankanın aval verdiği kredilerin teminatı olarak
temsilcisi olduğum firmalardan %200 oranında gayrimenkul ipoteği
alınmıştır.
Yapılan bu işlem, bankanın başlangıçta teminat mektubu şeklinde
kullandırdığı bir krediyi, başka bir gayri nakdi kredi türü olan aval
şekline dönüştürülmesini sağlayan olağan bir bankacılık işlemidir.
Bankaca aval verilen bir senedin iskonto ettirilmesi işlemi, bu kredinin
mahiyeti gereğidir. Bu sebeple iddianamede Halk Bankası tarafından bazı
bonolara aval verilmesi işleminin sanki firmalarımıza tanınan bir
ayrıcalıkmış gibi gösterilmeye çalışılması, tamamıyla bankacılık
uygulaması ve maddi gerçeklere aykırı bir iddiadır.
Aval kredisi, senedin keşidecisi şirketlerle, bu senetlere aval
veren Halk Bankası arasında cereyan eden bir hukuki işlemdir. Bu
sebeple, senetlerin lehdarı şirketlerin mali yapısının aval işleminde
bir ehemmiyeti bulunmamaktadır. Çünkü, Halk Bankası bu senetlere aval
verirken, muhatap olarak senedi keşide eden borçlu şirketleri
almaktadır.
Keza başlangıçta Türk Lirası olarak kullanılan bazı teminat
mektuplarının, bilahare -Dövizi Natık Teminat Mektubu haline
getirilmesinde de, Bankalar Kanunu ve Teamüllerine aykırı bir yön
bulunmamaktadır. Davaya konu teminat mektuplarının tümü, 5 yılın
üzerinde vadeyi içermektedir. Yürürlükteki Bankacılık Mevzuatı gereğince
teminat mektuplarının vadesinin 5 yılın üzerinde olduğu hallerde,
bankaya teminat olarak gösterilen gayrimenkul ipoteklerinin TL bazında
değil döviz bazında da alınması mümkündür.
Bu sebeple, dava konusu teminat mektupları, Türk Lirası'ndan,
Dövize Natık hale getirilirken bankaya verilen gayrimenkul ipotekleri de
dolara endeksli olarak artırılmış, böylece bankanın ileride kur
farkından doğabilecek riskleri de güvence altına alınmıştır.
Teminat mektuplarının tahsis amaçları dışında kullanıldığı
iddiası, kredi sözleşmesinin feshini gerektirebilecek bir özel hukuk
ihtilafıdır.
3 ) 1998 senesinde Türkiye çapında yaşanan ekonomik kriz, tüm
sektörleri olduğu gibi hissedarı ve temsilcisi olduğum firmaları da son
derece olumsuz bir biçimde etkilemiş ve daha önce Halk Bankasından
kullanılan gayri nakdi kredilerin geri ödenmesinde çeşitli sorunlar baş
göstermiştir.
Bunun üzerine Dempanel AŞ., Dempa AŞ., Universal Yatırım AŞ. ve
Era Leasing A.Ş Yetkilileri ile alacaklı Halk Bankası A.Ş Yetkilileri
bir araya gelerek, borcun tasfiyesi amacıyla bir mutabakat yapmaya karar
vermişlerdir.
Türkiye Halk Bankası A.Ş Yönetim Kurulunun 15.07.1999 tarih ve
102 sayılı karar uyarınca, taraflar arasında "Borç Tasfiye Protokolünün"
imzalanması kabul edilerek protokol şartları belirlenmiştir.
Genel Müdürlük Ticari Krediler Müdürlüğünün verdiği yetki ile;
Halk Bankası Levent Şubesi ile kredi kullanan firmalar ve müşterek
borçlu müteselsil kefil sıfatıyla şahsım ve Şevket Demirel Holding A.Ş.
arasında dava konusu kredilere ilişkin "Borç Tasfiye Protokolü"
imzalanmıştır.
Davaya konu toplam 86 Milyon USD tutarındaki gayri nakdi kredilerle ilgili olarak, anılan mutabakat uyarınca;
-1998 senesinde yapılan ödeme tutarı = 23.523.345 USD
-1999 senesinde yapılan ödeme tutarı = 22.323.776 USD
-2000 senesinde yapılan ödeme tutarı = 6.971.328 USD olmak üzere
TOPLAM ÖDEME TUTARI = 52.818.449 USD. ödenmiştir.
Buna ilaveten ayrıca müşteki bankaya Sümerbank Gayrettepe Şubesine ait 10.010.967 USD tutarında teminat mektubu verilmiştir.
Hissedarı olduğum şirketler ile Halk Bankası arasında yapılan bu
protokol, her hangi bir icra takibine başlanılmadan imzalanmıştır. Dava
konusu kredi borçlarıyla ilgili olarak 63 Milyon USD civarında ödeme
yapılmış olmasına rağmen, bankaya daha önceden verilmiş olan gayrimenkul
ipoteklerinin kaldırılmasına yönelik hiçbir talepte bulunulmamıştır. Bu
durum, şirketlerin, kredi borcunu ödemeye yönelik iyi niyetinin açık
bir göstergesidir.
4 ) 22.12.1999 tarihinde Egebank A.Ş'ne Tasarruf Mevduatı Sigorta
Fonu tarafından el konulmuştur. Takip eden dönemde, resmi merciler
tararından şahsımın ve bankanın tüm mal varlığına ve iştiraklerine de el
konularak, gerek bu şirketlerin, gerekse şahsımın ticari hayatı adeta
sıfırlanmıştır. Bu sebeple kredi borçlusu şirketlerin, protokole tabi
olarak müşteki bankaya muntazam bir biçimde yapmış olduğu ödemeler, bu
aşamadan sonra artık fiilen yapılamaz hale gelmiştir.
Bu durum, mensubu olduğum şirketlerin borçlarını ödeme imkanını ortadan kaldıran bir "forj majör" halini oluşturmaktadır.
Dava konusu gayri nakdi kredilerin tümü, çok büyük kıymeti haiz
gayrimenkul ipoteklerine bağlanmak suretiyle teminatlandırılmış olduğu
için, bunların her aşamada nakde dönüştürülerek, borcun tamamının
kapatılması mümkündür.
Müşteki Bankanın, davaya konu bankacılık işlemlerini, 1999
senesinde yapılan "Borç Tasfiye sözleşmesinde" de tüm ayrıntılarıyla
tespit etmiş olmasına rağmen, o tarihte hakkımda herhangi bir şikayette
bulunmamış olması, iddiaların ne derece gerçek dışı olduğunu açıkça
ortaya koymaktadır. Keza, bir Kamu iktisadi Teşebbüsü olan Halk Bankası
yöneticileri de bu zaman dilimi içerisinde TBMM KİT Komisyonunda iki yıl
üst üste ibra edilmişlerdir. Ayrıca, Başbakanlık Denetleme Kurumunca,
bu konuda herhangi bir yasal takibatta bulunulmasına gerek
görülmemiştir. Uzun bir süre geçtikten sonra, tamamıyla hukuki nitelik
arz eden bu iddiaların, bir ceza davasının konusu yapılması politik
çekişmelerin doğal bir sonucudur.
5 ) Temsilcisi olduğum firmaların, Halk Bankası Levent Şubesinden
kullanmış oldukları gayri nakdi kredilerin ilgili şubenin yetkisi
dahilinde olup olmadığı hususu, tamamıyla bankanın iç işleyişini
ilgilendiren bir konudur. Benim, şubenin hangi limitlere kadar kredi
kullandırma yetkisini haiz olduğunu bilebilme imkan ve sorumluluğum
bulunmamaktadır.
Kaldı ki, şubenin bu kredileri, şirketlere kullandırmak suretiyle
limit aşımına sebebiyet verdiği kabul edildiği takdirde dahi, bu eylem
4389 Sayılı Bankalar Kanunu'nun 11. maddesi delaletiyle 21. maddesinde
düzenlenen idari para cezasını öngörmektedir.
Nitekim, dava konusu kredilerle ilgili olarak Müdür Mualla
Halistürk ve Müdür Yardımcısı Ender Altun hakkında "Kredilerde limit
aşımına sebebiyet verdikleri" iddiasıyla açılan ve Ankara 2. Asliye Ceza
Mahkemesinde görülen 1999/8 E-2001/200 K.nolu ceza davaları:
"Sanıklara isnat edilen eylemlerin, suç tarihinden sonra
yürürlüğe giren 4389 sayılı Kanun'un 21. maddesi uyarınca idari para
cezasını öngördüğü" gerekçesiyle "Görevsizlik Kararı" ile
neticelenmiştir. Anılan kararlar kesinleşmiştir.
6 ) TCK.nun 504/1. maddesinde yazılı suçun oluşması için bizzat
krediyi alan kişinin bankaya karşı hile ve desise teşkil edici bir takım
hareketler icra ederek, bankayı aldatması gerekmektedir.
Dava konusu hadisede kredi kullanan firmalar tarafından bankaya
ibraz edilen bilanço ve diğer ticari bilgiler tamamıyla gerçeği
yansıtmaktadır teminat olarak gösterilen gayrimenkullerin değeri ise
bizzat Halk Bankasının Eksperleri tarafından yapıldığı için, bu konuda
da herhangi bir ihtilaf ve aldatma sözkonusu değildir.
Söz konusu kredilerin tümünün gerçek miktar ve mahiyetleriyle
muhasebe kayıtlarına aktarılmış olması ve bu kayıtlara dayalı olarak
banka ile borçlu şirketler arasında borç tasfiye protokolü yapılarak
2000 yılı ortalarına kadar 63 milyon USD civarında ödemenin yapılmış
bulunması, bankaya karşı hile ve desise teşkil eden herhangi eylemin
icra edilmediğini ortaya koymaktadır.
İddianamede yer alan "Halk Bankası Levent Şubesinde görevli bir
kısım personelin, zaman zaman yetkilerini aşarak üst makamlardan onay
almaksızın gerçekleştirmiş olduğu ileri sürülen işlemler", tamamıyla
bankanın iç işleyişini ilgilendiren hususlardır. Kaldı ki, konuyla
ilgili olarak Levent Şubesi ile Genel Müdürlük Birimleri arasında
cereyan eden resmi yazışmalar, somut hadisede banka personelinin de hile
ve desise teşkil eden bir davranışın bulunmadığını ortaya koymaktadır.
Benim dolandırıcılık suçunu işlemeye yönelik herhangi bir eylem ve kastım mevcut değildir." şeklinde savunma yapmıştır.
Sanık duruşmada dilekçesini tekrar etmiş ve benzer şekilde anlatımda bulunarak, alacak miktarından fazla teminat verdiklerini dolandırıcılık yapmadıklarını söylemiştir.
Sanık müdafileri de sanıkların kredi kullanmak için bankayı
yanıltacak herhangi bir sahte belge vermediklerini, yüksek teminatlar
karşılığında kredi alındığını ve teminat olarak gösterilen malların
alacağı fazlasıyla karşılamaya yeterli olacağını, bankaca kredi
verilmeden önce istihbarat yapılarak söz konusu kredilerin
kullandırıldığını, paravan şirket olduğu iddia edilen yurtdışındaki
firmaların yerleşik şirketler olup haklarında hiçbir araştırma
yapılmadan asılsız iddialarda bulunulduğunu, kredi borçlarının büyük
kısmının geri ödendiğini, sanığın ülkede yaşanan ekonomik krizler
nedeniyle gelişen olaylardan dolayı ödeme güçlüğüne düştüğü için borcun
tamamının ödenemediğini, bu halin özel hukuk ihtilafı olabileceğini,
olayda dolandırıcılık suçunun unsurları oluşmadığından beraat kararı verilmesini talep ettiklerini bildirmişlerdir.
2- Sanık Hüsnü Barbaros Olcay;
C.savcılığında müdafii huzuruyla alınan ifadesinde, müfettiş
raporunun çelişkilerle dolu olduğunu, suç tarihi olarak 1996-1998
yıllarının gösterildiğini, halbuki bankadaki görevinden Eylül 1997
tarihi itibariyle kendi isteği ile istifa ederek ayrıldığını, Levent
Şubesinin 1997 yılından bu yana 4 yıldan beri her yıl, iki kezden aşağı
olmamak üzere sürekli denetlendiğini, bugüne kadar bu suçlamaların neden
ortaya çıkmamış olduğunun yorumlanması gerektiğini, banka genel
müdürünce de müteaddit defalar Demirel grubuna verilen kredilerde bir
usulsüzlük bulunmadığının açıklandığı gibi, görev yaptığı döneme ilişkin
banka hesaplarının hepsinin TBMM KİT Komisyonunda ibra edildiğini,
suçlandığı telefon teyitli işlemlerle ilgili olarak İngilizce bilen üst
düzey yetkilinin sadece kendisi olduğunu, kaldı ki yapılan işlemin
müfettişin iddia ettiği gibi bir kredi dönüşümü değil, teminat
mektubunda konu değişikliği niteliğinde bulunduğunu, bankada 1995
yılında özellikle fon yönetimi ve dış işler biriminden sorumlu genel
müdür yardımcısı olarak göreve başladığını, yönetim kurulu başkanı,
murahhas aza veya genel müdür olmadığını, 6 yönetim kurulu üyesinden
birisi olarak görev yaptığını, bu dönemde bankanın ve dolayısıyla
hazinenin 300 milyon dolar batık parasını kurtardığını, yurtdışına
hazine garantisiz tahvil ihracını Türkiye'de ilk kendisinin
gerçekleştirdiğini, göreve başladığı tarihte bankanın 150-200 milyon
tutarındaki dış ticaret hacmini 2 milyar dolar seviyesine çıkarttığını,
Yahya Murat Demirel'e kendisi göreve başlamadan önce de bankaca kredi
verildiğini, görevden ayrıldıktan sonra da kredi verilmeye devam
edildiğini, kendisinin bankadaki görevinden ayrılışından 1 yıl, Yahya
Murat Demirel tarafından Egebank'ın satın alınmasından da 6 ay sonra,
adı geçen tarafından, bankacılık tecrübelerinden yararlanılmak için iş
teklifinde bulunulunca kabul ettiğini, görevde ve kredilendirmelerde bir
usulsüzlüğünün bulunmadığını, bu nedenle yüklenen suçlarla bir
ilişkisinin olmadığını beyan etmiştir.
Duruşmada ise aynen;
"İddianameyi kesinlikle kabul etmiyorum, söz konusu kredilerin
verildiği 1994 yılında Halk Bankasında görevli bulunmamaktaydım. 1995
yılı Mayıs ayında Halk Bankasındaki görevime başladım. 1997 yılı Eylül
ayında Halk Bankasındaki görevimden kendi isteğimle ayrıldım. 1998
yılında Murat Demirel Egebank'ı satın aldıktan 6 ay sonra 1998 yılının
Eylül ayında yurtdışındaki bilgilerim ve banka bilgilerim nedeniyle
firmalardan bankalardan teklif aldım ve Demirel Grubuna girdim. Ben
Demirel Grubuna girmeden önce banka yönetim kurulu söz konusu kredilerin
tahsili için protokol düzenlemişlerdir. Ben Demirel Grubuna girdikten
sonra bu protokol gereği bankaya bir çok ödemeler yapılmasını sağladım.
Yetki aşımı olarak bildirilen bonolara aval verilmesi sırasında ben
görevde bulunmamaktaydım. Bankadan ayrılalı 3, 5 ay olmuştu. Demirel
Grubuna girdiğimden sonra özellikle ekmeğini yediğim Halk Bankasına
ödemelerin aksamaması için elimden gelen itinayı gösterdim. Tüm bu
yaptıklarıma karşılık dolandırıcılıkla
suçlamamı anlamış değilim, ben Halk Bankasından ayrılıp Demirel Grubu
şirketine girdiğimden sonra her hangi bir kredi alınmamış, aksine
ödemeler yapılmıştır. Müfettiş raporunun bir yerinde yetki aşımı
yaptığımdan söz edilmekte, bir bölümünde ise yapılanın yetki aşımı
değil, bankanın iç tüzüğüne uygun işlemler olduğu belirtilmek suretiyle
tezata düşülmektedir." şeklinde savunma yapmıştır.
Müdafileri de çeşitli tarihlerde sundukları dilekçelerde benzer
şekilde savunma yaparak, müfettiş raporunda da belirtildiği üzere
sorunlu kredi işlemleri ve depasmanlı işlemlerin 1997 yılı sonunda sanık
Halk Bankasındaki görevinden ayrıldıktan sonra başlamış olduğunu, bu
tür işlemlerde kusurunun ve sorumluluğunun bulunmadığını
belirtmişlerdir.
3- Sanık Gökalp Baştürk;
C.savcılığındaki ifadesinde, kredi alan şirketlerde yönetim
kurulu üyesi olması nedeniyle bir takım işlemlerde imza attığını,
bunların da ticari ilişkiden kaynaklanan hukuka uygun işlemler
olduklarını belirtmiş ve kapsamlı savunma yapabilmek için süre
istemiştir.
Duruşmada sunduğu dilekçede,
"Dempa AŞ. ve Dempanel AŞ.de sembolik anlamda yönetim kurulu
üyesi olduğunu, bu iki firmanın kredi girişimlerinin hiçbir safhasında
ve görüşmelerinde yer almadığı gibi, kredi alınan banka şubesi
çalışanlarının hiçbirini tanımadığını, kredi tahsisi ve kullandırma
şartlarının tamamen bilgisi dışında oluştuğunu, kredilerin bono ve
poliçelerin düzenlenmesinden çok önce tahsis edildiğini, kredilerin
yasalara uygun olup yıllarca yürütüldüğünü, 52 milyon dolar gibi bir
paranın borç karşılığı ödendiğini ve kalan borcun da teminat altına
alındığını, kredilerin tahsisi için hiçbir hile ve desise yapmadığını,
sahte belge düzenlemediğini ve yalan beyanda bulunmadığını, sadece
firmanın finansman müdürlüğü tarafından hazırlanan bonolara Dempa AŞ. ve
Dempanel AŞ.yi temsilen imza attığını, bu bonoların bazılarının lehdarı
olan Estone Financial SA. Firmasının, bonoların nakde dönüşmesi
işlemlerinin daha hızlı yapılabilmesi için kendisine yetki verdiklerini,
bu yetki çerçevesinde bu firma adına işlemleri takip etmiş bulunduğunu,
bu işlemlerin uluslar arası hukuka uygun olup Estone firması
araştırıldığında görüleceği üzere yasal bir firma olduğunu, dolandırıcılık suçunu işlemediğini" beyan etmiş, duruşmada da bu dilekçesini tekrar ederek, dolandırıcılık suçlamasını reddetmiştir.
Müdafii de çeşitli tarihlerde sunduğu savunma dilekçelerinde,
sanığın aslında söz konusu şirketlerde ücret karşılığında çalışan teknik
bir eleman olduğunu, hile ve desise teşkil edecek bir eyleminin
bulunmadığını, kaldı ki yurt dışında yerleşik Estone ve TFP firmalarının
paravan şirketler olmayıp yasal şirketler olduğunu, bu hususun
araştırılırsa rahatlıkla ortaya çıkabileceğini sanığın yüklenen suçları
işlemediğini belirtmiştir.
4- Sanık Şaban Ayhan Tatlıgil;
C.savcılığındaki ifadesinde;
"Üniversal Holdingin finansman müdürü olduğunu, kredi alım
aşamasında kendisinin bir yetkisinin bulunmadığını, sadece şirket
yönetim kurulu kararına göre ödeme yapılacak yerlere gerekli ödemeleri
yapmakta olduğunu, yaptığı tüm ödemelerin de belgeye dayalı olduklarını
beyan etmiş, duruşmada ise, bir usulsüzlük ve dolandırıcılığın söz
konusu olmadığını, kredi borcunda %80'i aşan ödemenin yapıldığını,
verilen teminatlar ve ipoteklerin banka lehine eksilmeden devam
ettiğini, suçlamaları kabul etmediğini" söylemiş, safahatta benzer
savunmalarda bulunmuştur.
5- Sanık Emine Mehtap Ceylan;
C.savcılığındaki ifadesinde;
"Üniversal Yatırım Holdingte muhasebeden sorumlu eleman olarak
çalışırken 31.07.2000 tarihinde istifa etmiş olduğunu, bu bankanın kime
kredi verdiğini bilemediğini, yüklenen suçlamayı kabul etmediğini beyan
etmiş, duruşmada ise, Dempa AŞ.de muhasebeci olarak çalıştığını,
şirketin düzenlemiş olduğu bonolarda çift imza bulunması gerektiğini,
kendisinin de imza sirkülerinde adı olduğundan finansman müdürlüğü
tarafından düzenlenen sayısını kesin olarak bilemediği bonoların
arkasını ikinci imza olarak imzaladığını, bunun dışında olaylarla bir
ilgisinin olmadığını" söylemiş, safahatta aynı nitelikte savunmalarını
tekrarlamıştır.
C ) Haklarındaki beraat kararı Yargıtay 11. Ceza Dairesinin onama kararıyla kesinleşmiş bulunan sanıklardan;
1- Sanık Mualla Halistürk;
Kolluk ve C.savcısı tarafından alınan ifadelerinde özetle;
"Şube müdürü olarak 6 milyar liraya kadar kredi verme yetkisi
bulunduğunu, bu miktarı aşan kredi talepleri konusunda Genel Müdürlükten
sorduklarını, bu kredileri onaylama yetkisinin Banka Yönetim Kuruluna
ait olduğunu, suçlamalara konu olan 1995 sonu 1996 başlarında verilmiş
ve 5 yıl vadeli olarak tahsis edilen kredilerin, 2 yıl sonunda ödeme
zamanları geldiğinde, banka kaynaklarından karşılanmaması için eski
poliçelerin geri alınarak yenilerinin verilmesi suretiyle temdit
işlemleri yapıldığını, bu işlemlerde yetki aşımının olmadığını, tüm
işlemlerin sıralı yetkililer olan Genel Müdür Yenal Ansen, Genel Müdür
Yardımcıları Osman Nuri Ertuğ, İbrahim Toptepe ve Hüsnü Barbaros Olcay
ile Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela'nın bilgileri ve talimatları
doğrultusunda gerçekleştirildiğini, söz konusu kredilerin parça parça
gözükse de aslında tek parça halinde düzenlenmiş krediler olduğunu,
ilgili firmanın poliçe bedellerini ödemediklerini fark edince durumu
Genel Müdürlüğe bildirdiğini, Genel Müdür Yenal Ansen ve Ticari Krediler
Müdürü Muazzez Ela'nın bu kredilerin banka kaynağına dönüşmemesi için
firmanın uzatma taleplerinin yerinde olduğunu söylediklerini, bunun
üzerine eski poliçelerin değiştirilmesi için yenilerini düzenleyip firma
yetkililerine verdiklerini, sonra Genel Müdürlükten yazılı talimatın
gelmesini beklediklerini, bu arada eski poliçelerin iadesinde sorun
çıkınca durumu genel müdürlüğe bildirdiğini, genel müdürlük
yetkililerinin konuyu firma yetkilileri ile görüşeceklerini
söylediklerini, şubesinin çabaları ile bir takım gecikme faizi ile banka
teminat mektuplarının firmadan alındığını, bu soruşturma açılana kadar 4
müfettiş incelemesi geçirdiklerini, ancak her birisinde de yapılan
işlemlerin soruşturma açılmasını gerektirmediğinin belirtildiğini,
kredilerin açılması aşamalarında zaman zaman Genel Müdür Yenal Ansen,
Genel Müdür Yardımcıları Osman Nuri Ertuğ ve Hüsnü Barbaros Olcay'ın
telefonla kendisini arayarak, işlemlerin hızlandırılmasını
istediklerinin olduğunu, hatta bir seferinde Osman Nuri Ertuğ'un, bir
başka firmanın kredi talebinin bekletilerek Demirel Grubunun kredi
işlemlerine öncelik tanınması hususunda talimat verdiğini, bildiği
kadarıyla bu gruba verilen toplam kredinin 88 milyon dolar olduğunu,
Şubat 2000 tarihine kadar toplam 53 milyon dolar tahsilat yaptıklarını,
ödenmeyen kredilerin de olduğunu, kredilere karşı gayrimenkul ipoteği
alındığını, tahminine göre bu teminatların borcu karşılamaya yeterli
olduğunu, suç işlemediğini, Genel Müdürlüktekilerin kendilerini
kurtarabilmek için bu soruşturmaları açtırdığını beyan etmiş" duruşmada
da bu ifadelerini tekrar ettiğini bildirmiştir.
2- Sanık Ender Altun;
Sanık Mualla Halistürk'ün savunmalarına benzer savunma yapmış;
"Kredilerden sorumlu tutulamayacaklarını, yetki aşımı olarak
gösterilen işlemlerin Genel Müdürlük yetkililerinin bilgileri ve
talimatları doğrultusunda gerçekleştirildiğini, nitekim 1999 yılında
yapılan borç ödeme protokolünde kabul edilen ilkelerin de bu işlemlere
izin verildiğinin göstergesi bulunduğunu, müfettiş raporundaki
iddiaların düzmece olduğunu, suç işlemediğini" savunmuştur.
3- Sanık Muazzez Ela;
"Halk Bankasının Ticari Krediler Müdürü olarak görev yaptığını,
görevinin bir tür sekreterya olduğunu, krediler konusunda bir yetkisinin
bulunmadığını, yetkinin Yönetim Kuruluna ait olduğunu, Demirel
şirketler grubuna kullandırılan kredilerin mevzuata uygun bulunduğunu,
ancak şubenin kredi kullandırımında yetki aşımı yaparak kredi
sınırlarının dışına çıktığını, bu yetki aşımı için talimat vermesinin ve
bunları onaylamasının söz konusu olmadığını, aksine yapılmaması
konusunda talimat verdiğini, kredilerin tahsis edildiği dönemde Demirel
şirketler grubunun güçlü ve itibarlı olduğunu, işlemler yapılırken
ipoteklerin yanı sıra Şevket Demirel Holdingin şahsi kefaletinin
alınarak teminatın kuvvetlendirildiğini, nitekim kredi tahsislerinden
bir yıl sonra Devletin de Yahya Murat Demirel'e, Egebank'ı alma izni
verdiğini, suç işlemediğini" savunmuştur.
D. İNCELEME RAPORLARI, BİLİRKİŞİ RAPORLARI VE TESPİTLER
Soruşturma öncesinde, esnasında ve kovuşturma evresinde bazı
harici kurumlarca ve Yerel Mahkemece inceleme raporları düzenlettirilmiş
bulunmaktadır.
1- Birinci Rapor ;
Halk Bankası Müfettişi Kemal Keser tarafından, Levent Şubesince,
depasmanlı işlemler yapılması ve gayrinakdi olarak kullandırılan
kredilerin bir kısmının nakde dönüştürülmesi iddiaları ile ilgili
olarak, kamu davasının ikamesinden önce ancak tüm kredi işlemlerinden
sonra yapılmış olan soruşturma sonucunda 09.07.1998 tarihinde
düzenlenmiştir. Raporda her bir kredi işleminin geçirdiği safahat ile
ilgili olarak ayrı ayrı bilgi verilmiştir.
Raporda özetle;
"Söz konusu işlemler sonucunda Demirel grubuna açılan yabancı
para kredi toplamının 88.200.000 dolar, kredi aşımı tutarının 40.098.859
dolar, Türk parası kredi tutarının 4.5 trilyon lira şeklinde oluştuğu;
20.04.1998 ve 07.07.1998 tarihleri arasındaki inceleme süresi
içerisinde, banka kaynaklarından transfer edilen ve geçici hesaplarda
bekleyen 19.251.729 doların, yapılan tahsilatlarla tasfiyesinin
sağlandığı ve firmadan, brüt %16 faiz oranı üzerinden hesaplanan 734.367
dolar faiz alınarak şube gelirlerine intikal ettirildiği;
Ayrıca, söz konusu işlemler sonucunda oluşan 20.847.130 dolar
kredi aşımına karşılık, banka lehine düzenlenen, Egebank'tan ( Dempanel
AŞ. adına ) ve Sümerbank'tan ( Dempa AŞ. adına ) olmak üzere toplam
19.306.060 dolar tutarında teminat mektupları alınarak, TFP firması
lehine keşide edilen ve bankaca aval verilen 15.12.1999 vadeli
Promissory Note'ların vadelerinde ödenmelerinin garanti edildiği;
Bütün bu tespitlere göre şubenin, söz konusu firmalara kredi
kullandırırken Genel Müdürlükçe onaylanan limitlerin üzerine çıktığı,
yapılan depasmanlı işlemlerin, personelin, vadeleri dolacak olan
gayrinakdi kredilerin banka kaynağına dönüşmesi riski karşısında telaşa
kapılmaları ve sağlıklı düşünememelerinden kaynaklandığını, Genel
Müdürlüğün geçmişte bu tür işlemlere dolaylı da olsa izin vermesinin
yanısıra, firmaya duyulan aşırı güvenin etkisiyle art niyete
dayanmaksızın ve bankaya zarar vermek amacı güdülmeksizin, firmanın
talep ettiği miktarda poliçeye aval verildiğini, şube yetkililerinde bu
tür depasmanlı işlemlerin sıradan ve normal karşılanan olaylardan
sayılması gerektiği fikrinin etkili ve egemen olduğu kanaatine
ulaşıldığı, diğer taraftan banka kaynağına dönüşen tutarın tahsili
yanında, kredi aşımına konu tutarın banka teminat mektubuna bağlanması
konularında gösterdikleri çabalar da gözönüne alınarak, yapılan
işlemlerin tamamında imzaları bulunan Şube Müdürü Mualla Halistürk ile
Müdür Yardımcısı Ender Altun haklarında soruşturma açılmasının bankaya
bir yarar sağlamayacağı, ilgili personelin cezai mahiyette olmayan bir
yazı ile uyarılmalarının uygun olacağı sonuç ve kanısına varıldığı"
belirtilmiştir.
2- İkinci Rapor;
Türkiye Halk Bankası AŞ. Müfettişi O.Uğur Belovacıklı tarafından
10.04.2001 tarihinde düzenlenmiş olup, C.Savcılığına yapılan suç
duyurusunun dayanağını oluşturmaktadır. Raporun sonuç bölümünde aynen;
"Sahipleri politik ve ekonomik alanda ülkemizin en önde gelen
isimleri arasında yer alan, hatta Türkiye'nin önde gelen tüm bankaları
ile kredi ve bankacılık ilişkisi bulunan bu firmalarla, Bankamız
arasındaki kredi ilişkileri tamamen iyi niyetle başlamıştır. Kredi
ilişkisinde 1997 yılına kadar büyük bir problem yaşanmamıştır. Özellikle
Dempa ve Dempanel A.Ş.'ye kullandırılan krediler dikkate alındığında en
büyük problem, 1997 yılı sonunda yapılan depasmanlı işlemlerle ortaya
çıkmıştır. Kredilerin nakde dönüşmemesi ve temdit edilmesi amacıyla,
tahsilat çalışmaları yapılmış ve 1998 yılında 23.523.345 USD, 1999
yılında 22.323.776 USD ve 2000 yılında 6.971.328 USD olmak üzere toplam,
52.818.449 USD tahsilat yapılmıştır. Buraya kadar yer verilen olaylarda
sorumluluk gerektiren hukuksuz eylemler şöyledir.
Dempa ve Dempanel A.Ş'ye kullandırılan kredilerde ( depasmanlara )
yer verilerek, yönetim kurulunca belirlenen limitler üzerinde kredi
kullandırılmış,
Tahsis edilen kredilerin, tahsis amaçları dışında "tabela
şirketi" konumundaki şirketler üzerine düzenlenen bono ve poliçelere
Bankamız garantisinin alınması vasıtasıyla kullanılarak, Banka tüzel
kişiliğini dolandırılmış,
Dempa A.Ş.'ye tahsis edilen toplam 20.000.000 USD'lik ithalat
kredilerinin gerçek olmayan belge ve şirket aracılığıyla, tahsis ve
talep amacı haricinde kullanılması ve böylece olmayan bir ithalat varmış
gibi Banka tüzel kişiliği dolandırılmış,
Dempa A.Ş ve Dempanel A.Ş.'ye 24.06.1997 gün, 21 sayılı Yönetim
Kurulu kararıyla ve "Gümrüklere Hitaben KDV Ertelemesi İçin" tahsis
edilen, 3.000.000.000.000 TL ve 1.500.000.000.000 TL tutarındaki Türk
Parası Teminat Mektubu Kredileri'nin tahsis talimatına aykırı olarak
dövize dönüştürülüp, tahsis amacı haricinde kullandırılmış,
Böylece; Bankamız ya Teminat Mektuplarına ya da bono ve
poliçelere koyulan, aval veya kabul imzaları ile sorumluluk atına
sokulmuştur. İmzaların hemen hemen tamamı Müdür Mualla Halistük ve Müdür
Yrd. Ender Altun'a aittir.
Bu meyanda;
Dempa A.Ş.'ye kullandırılan, 34.490.240 USD'ye ulaşan depasman tutarından;
Dempanel A.Ş.'ye kullandırılan 24.856.740, 93 USD'ye ulaşan depasman tutarından;
Era Finansal Kiralama A.Ş.'ye kullandırılan 2.325.000 USD'lik depasman tutarından;
Üniversal Holding A.Ş.'ye kullandırılan kredinin işleyecek
faizleri de Bankamız garantisi kapsamına alındığından, 392.711, 55 DEM
ve 132.129, 10 USD'lik depasman tutarlarından;
Müdür Mualla Halistürk ve Müdür Yrd. Ender Altun kusurlu ve sorumlu bulunmuşlardır.
Adı geçen çalışanlarımız, dahili kredi mevzuatımıza, Personel
Yönetmeliği'ne aykırı hareket ederek, kanuni yetkilerini aşmışlardır.
Ancak, işlemlerde birinci derecede bilgi ve inisiyatif sahibi olan kişi,
Kambiyodan sorumlu Müdür Yrd. Ender Altun'dur. Müdür Mualla Halistürk
kambiyo konusunda gereken ihtisasa sahip olmadığından, vazife
suistimalinde asli sorumlu Müdür Yrd. Ender Altun'dur. Müdür Mualla
Halistürk'ün eylemlerinin ise, daha çok ihmal niteliğinde olduğu
düşünülmektedir.
Diğer yandan,
Dempa A.Ş.ye açılan kredilerin 45.592.332 USD'lik kısmı Estone
Financial SA, 15.373.925 USD'lik bölümü TFP İnternational Ltd. emrine;
Dempanel A.Ş'ye açılan kredilerin ise, 4.394.416 USD'lik kısmı
Estone Financial SA, 19.883.542 USD'lik bölümü TFP İnternational Ltd.
emrine;
Düzenlenen bono ve poliçelere Bankamız aval veya kabulü verilmesi
veya bonoların bankamızca garanti edilmesi yoluyla kullanılmıştır.
Süreç incelendiğinde; Dempa ve Dempanel A.Ş tarafından, bu
firmalar emrine düzenlenen bono ve poliçelerin, yine Dempa ve Dempanel
A.Ş.'nin yönetim kurulu üyesi ve/veya ortağı olan kişiler tarafından
yurtdışındaki finans kuruluşlarında iskonto ettirilerek, bedellerinin
alındığı görülmektedir. Dempa ya da Dempanel A.Ş.'nin düzenlediği
bonoların tedavülü için, Bankamız avali şarttır. Zira, yurtdışındaki
kuruluşlar, tanımadıkları Dempa A.Ş, Dempanel A.Ş, Estone SA veya TFP
İnt. Ltd.'ye güvenerek değil, tamamen T. Halk Bankası A.Ş.'nin
garantisine ve bu garantinin itibarına güvenerek satın almaktadırlar.
Öte yandan, bu kredilerin kullanılabilmesi için firmaların ya
ithalat yapıyor olması ya da yurtdışından nakit kredi temin etmesi
gerekmektedir.
Bu bağlamda;
Dempa A.Ş.'ye 26.09.1996 ve 20.12.1996 tarihlerinde tahsis
edilerek kullandırılan toplam 20.000.000 USD'lik ithalat kredilerinde
firma yöneticileri bilerek ve isteyerek hayali işlemlere yer vermiştir.
Her iki kredi de Estone SA adlı firma tarafından, düzenlenen faturalara
istinaden kullanılmıştır. Oysa, ne Estone SA'nın böyle bir ithalatı
yapacak fiziki mevcudu ve sermayesi vardır ne de ortada bir ithalat
vardır. Hayali faturalardan sonra, firma tarafından olmayan ticari
ilişkinin ve olmayan borcun, hayali poliçesi bankaya ibraz edilerek,
Bankamızın kabul veya aval şerhi alınmıştır. Daha sonra, yabancı banka
veya finans kurumlarında Estone SA adına iskonto ettirilen bu
kıymetlerin bedelleri, Dempa A.Ş.'nin yöneticisi ve ortağı olan Gökalp
Baştürk tarafından alınmıştır. Yani hayali bir ithalat işlemi, hayali
taraflar ve hayali bir borç alacak ilişkisi yaratılarak, bankamızdan
ithalat kredisi alınmış ve bankamız aldatılarak alınan kredi, mal ithali
için değil de nakit kredi temini için kullanılmıştır.
Hayali ithalat işlemi nedeniyle düzenlenen bono ve poliçelerden
doğan yükümlülük firma tarafından yerine getirilmediğinden, Banka
kaynaklarından karşılanmış ve böylece kurumun mal varlığı da ihlale
uğramıştır.
Bu nedenle;
Dempa A.Ş.'ye açılan 26.09.1996 tarihli ithalat kabul kredisinin
işleyişi sırasında, 21.10.1996 tanzim tarihi, 20.05.1997 vadeli, Estone
emrine düzenlenmiş, 10 adet ( toplam 10.905.000 USD'lik ) bonoya imza
koyarak tanzim eden Yahya Murat Demirel, M. Cengiz Süer ve daha sonra
ciro eden Gökalp Baştürk,
Yine Dempa A.Ş.'ye açılan 20.12.1996 tarihli ithalat kabul
kredisinin işleyişi sırasında, 24.12.1996 tanzim tarihli, 23.12.1997
vadeli, Estone emrine düzenlenmiş 10 adet ( toplam 10.895.000 USD'lik )
poliçeye imza koyarak tanzim ve daha sonra ciro eden Gökalp Baştürk,
Aynı kredi dilimine dair 05.12.1997 tanzim tarihli, 01.12.1998
vadeli, Estone Financial emrine düzenlenmiş 10 adet ( toplam 10.417.300
USD'lik ve 10.03.1998 vadeli, yine Estone emrine düzenlenmiş 3 adet (
toplam 2.988.000 USD'lik ) bonoya imza koyarak tanzim eden Emine Mehtap
Ceylan, Muzaffer Gülten ve daha sonra ciro eden Gökalp Baştürk,
Estone adına düzenlenen fatura ve anlaşma metinlerine "firma yetkilisi" sıfatıyla imza koyan Gökalp Baştürk,
Ve eğer işlemlerin yönetim kurulu kararına bağlandığı tespit
edilir ise, söz konusu yönetim kurulu kararına olumlu oy vererek katılan
tüm Dempa A.Ş. yönetim kurulu üyeleri kasıtlı ve sorumlu görülmektedir.
Ayrıca 05.12.1997 ve 11.07.1997 tarihlerinde Dempa ve Dempanel
A.Ş. tarafından Estone SA ve TFP İnternational Ltd. emrine düzenlenen
bonolarla ilgili olarak ulaşılan sonuç da aynıdır. Olmayan bir
borç-alacak ilişkisine istinaden "tabela şirketi" firmalar üzerine
bonolar düzenlenmiş, bu bonolar için bankamız garantisi alınarak kredi
kullanılmıştır. Oysa, konu bonolar özü itibariyle, gerçeğe aykırı ve
batıldır.
Düzenlenen sair benzer bonoların niteliği Dempa A.Ş'ye kullandırılan ithalat kredisinde bahsolunan bonolarla aynıdır.
Hayali borç-alacak ilişkisi nedeniyle düzenlenen bono ve
poliçelerden doğan yükümlülük firma tarafından yerine getirilmediğinden,
Banka kaynaklarından karşılanmış ve böylece kurumun mal varlığı da
ihlale uğramıştır.
Bu nedenle;
Dempa A.Ş'ye açılan 08.12.1995 tarihli DNTM kredisinin işleyişi
sırasında, 05.12.1997 tanzim tarihli, 15.12.1999 vadeli, Estone emrine
düzenlenmiş toplam 10.387.032 USD'lik 9 adet bonoya imza koyarak tanzim
eden Emine Mehtap Ceylan, Muzaffer Gülten ve daha sonra, ciro eden
Gökalp Baştürk,
Aynı kredi dilimiyle ilgili olarak, 05.12.1997 tanzim tarihli,
17.11.2000 vadeli, TFP İnternational Ltd. emrine düzenlenmiş, toplam
9.623.925 USD'lik 9 adet bonoya imza koyarak tanzim eden Emine Mehtap
Ceylan, Muzaffer Gülten ve daha sonra ciro eden H.Kemal Esiner,
Yine Dempa AŞ.ye açılan 24.06.1997 tarihli Teminat Mektubu
kredisine istinaden Levent Şubesi'ne ibraz edilen ve Bankamız garantisi
altına alınan, 11.07.1997 tanzim tarihli, 20.07.1998 vadeli, TFP emrine
düzenlenmiş, toplam 5.750.000 USD'lik 5 adet bonoya imza koyarak tanzim
eden Gökalp Baştürk, Naşit Bozkurt ve daha sonra ciro eden H.Kemal
Esiner,
Dempanel A.Ş'ye açılan 08.12.1995 tarihli DNTM kredisinin
işleyişi sırasında 05.12.1997 tanzim tarihli, 17.11.2000 vadeli, TFP
emrine düzenlenmiş, toplam 3.860.000 USD'lik 4 adet bonoya imza koyarak
tanzim eden Metin Suekinci, Gökalp Baştürk ve daha sonra ciro eden
H.Kemal Esiner,
Dempanel A.Ş'ye açılan 19.01.1996 tarihli DNTM kredisinin
işleyişi sırasında 05.12.1997 tanzim tarihli, 15.12.1999 vadeli, TFP
emrine düzenlenmiş, toplam 7.025.466 USD'lik 6 adet bonoya imza koyarak
tanzim eden Metin Suekinci, Gökalp Baştürk ve daha sonra ciro eden
H.Kemal Esiner,
Dempanel A.Ş'ye açılan 29.02.1996 tarihli DNTM kredisinin
işleyişi sırasında 05.12.1997 tanzim tarihli, 15.12.1999 vadeli, TFP
emrine düzenlenmiş, toplam 3.248.076 USD'lik 3 adet bonoya imza koyarak
tanzim eden Metin Suekinci, Gökalp Baştürk ve daha sonra ciro eden
H.Kemal Esiner,
Aynı kredi dilimiyle ilgili olarak, 05.12.1997 tanzim tarihli,
15.12.1999 vadeli, Estone emrine düzenlenmiş, toplam 4.394.416- USD'lik 4
adet bonoya imza koyarak tanzim eden Metin Suekinci, H.Kemal Esiner ve
daha sonra ciro eden Gökalp Baştürk,
Yine Dempanel A.Ş'ye açılan 24.06.1997 tarihli Teminat Mektubu
kredisine istinaden Bankamız garantisi altına alınan, 11.07.1997 tanzim
tarihli, 20.07.1998 vadeli, TFP emrine düzenlenmiş, toplam 5.750.000
USD'lik 5 adet bonoya imza koyarak tanzim eden Metin Suekinci, Gökalp
Baştürk ve daha sonra ciro eden H.Kemal Esiner,
Dempa A.Ş adına TFP'ye hitaben düzenlenen anlaşma metnine "firma
yetkilileri" sıfatıyla imza koyan Cengiz Suer, Şaban Ayhan Tatlıgil ve
H.Kemal Esiner, başvurdukları aldatma amacına yönelik eylemlerinden
ötürü sorumlu görülmektedir.
Ayrıca, Bankamız Yönetim Kurulu tarafından Dempa ve Dempanel
A.Ş'ye, tahsis edilen 3 ve 1, 5 Trilyon TL'lik kredilerin, eski Genel
Müdür Yrd. Barboros Olcay'ın talimatıyla, dövizi natık teminat mektubu
olarak kullandırıldığı görülmektedir.
Oysa Bankamız Yönetim Kurulu Dempa ve Dempanel A.Ş'ye özel bir
amaçla, şarta bağlayarak kredi tahsis etmiştir. Bu krediler "gümrüklere
hitaben KDV Ertelemesi" için verilmiştir. Firma Bankamız teminat
mektubunu gümrüklere vererek KDV istisnasından yararlanacaktır. Oysa
H.Barboros Olcay tarafından verilen talimatla kredi yabancı paraya
dönüştürülmüş, muhatap TFP isimli tabela firması olmuş, kredi,
yurtdışından nakit temini için kullanılmıştır.
Dolayısıyla eski Genel Müdür Yardımcısı Barboros Olcay kusurlu ve sorumlu bulunmuştur.
Diğer yandan, gerçekleştirilen toplam 52.818.449 USD'lik tahsilat
gibi hususların, sorumluluk tespitinde dikkate alınması sayın savcılık
makamının takdirindedir.
Olaylar topluca değerlendirildiğinde şu sonuç ve tespitler ortaya
çıkmaktadır. Sahipleri politik ve ekonomik alanda ülkemizin en önde
gelen isimleri arasında yer alan, hatta Türkiye'nin önde gelen tüm
bankaları ile kredi ve bankacılık ilişkisi bulunan bu firmalarla,
Bankamız arasındaki kredi ilişkileri tamamen iyi niyetle başlamıştır. Bu
iyi niyetli ilişkiler, süreç içinde, kimi zaman firma yöneticilerinin
kötü niyetli eylemleri, kimi zaman da ilgili şube personelinin hukuksuz
işlemleri neticesi farklı bir hal almıştır. Kredi ilişkisinde 1997
yılına kadar büyük bir problem yaşanmamıştır. Dempa ve Dempanel AŞ'ye
kullandırılan krediler de en büyük problem, 1997 yılı sonunda yapılan
depasmanlı işlemlerle ortaya çıkmıştır. Kredilerin nakde dönüşmemesi,
yani temdit edilmesi amacıyla tamamen şube yetkilileri tarafından
yapılan söz konusu yetki aşımlarına vakıf olunmasını müteakip, tahsilat
yönünde çalışmalar yapılmıştır. Bu nedenle belirtilen eylemlere katılan
Bankamız personelinin ve diğer şahısların kusurlu, kasıtlı ve sorumlu
olduğu kanısına varılmıştır." görüşlerine yer verilmiştir.
3- Üçüncü Rapor;
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun 10 Nolu temennisi gereği
BDDK. Bankalar Yeminli Murakıplarınca 30.11.2001 tarihinde
düzenlenmiştir.
Bu raporda özetle;
"1. Dempa A.Ş. yönünden; ( Sabit Sayı:52 )
Banka'nın Levent Şubesi 14.12.1994-24.06.1997 döneminde yedi adet
kredi dilimi için, Banka uygulamasının da dışına çıkılarak özel bir
prosedür izlendiği görülmektedir. Nitekim, 26.09.1996 tarih ve 34 sayılı
Yönetim Kurulu Kararı ile açılan 10 milyon USD'lik kabul kredili
ithalat kredisi ekspertiz ve istihbarat raporlan iki gün içerisinde
hazırlanarak Genel Müdürlüğe iletilmiş Genel Müdürlük önergesine
bağlanarak bir gün içerisinde Yönetim Kurulu'na intikal ettirilmiştir.
Benzer şekilde, 11.12.1996 tarih ve 44 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile
tahsis edilen krediye ilişkin Şube teklifi aynı gün Genel Müdürlüğe
iletilmiş, tahsis öncesi herhangi bir istihbarat raporu düzenlenmemiş
aynı gün hazırlanan Genel Müdürlük önergesi Yönetim Kuruluna intikal
ettirilmiştir.
Ayrıca, Firmaya 24.06.1997 tarih ve 21 sayılı Yönetim Kurulu
Kararı ile tahsis edilen 3 trilyon TL teminat mektubu kredisine ilişkin
Şube'nin istihbarat ve ekspertiz raporu talebi 2 trilyon TL üzerinden
yapılırken, kredi teklifi 3 trilyon TL üzerinden Genel Müdürlüğe
iletilmiş istihbarat raporu dikkate alınmadığı gibi, önerge Banka dahili
düzenlemesine uygun olmayan şekilde hazırlanmıştır.
Firma hakkında ilk olarak 25.11.1994 tarihli istihbarat raporu
düzenlenmiştir. Bu raporda, Firma'nın çok yüksek borçluluk oranı ve
düşük karlılıkla faaliyetlerini sürdürdüğü ve 07.11.1994 itibariyle
33.258.000 USD döviz kredisi kullandığı ifade edilirken 09.03.1995
tarihli istihbarat raporunda da, yüksek düzeydeki borçluluğunun sürdüğü,
serbest varlık tutarının negatif 596 milyar TL civarında hesaplandığı
belirtilmiştir.
Banka elemanları tarafından düzenlenen 04.12.1995 tarihli
istihbarat raporunda ise, Firma'nın öz kaynaklarına oranla yüksek
borçlandığına değinilmiş ve 4.4 trilyon TL civarında serbest varlık
hesaplanmıştır. Serbest varlık hesaplamasına dahil edilen taşınmazlar
için yapılan ekspertiz değerlerinde de önemli farklılıkların olduğu
belirlenmiştir. Nitekim, 25.11.1994 tarihli ekspertiz raporunda
2.250.000 TL belirlenen birim rayiç değer, 25.09.1996 tarihinde 15
milyon TL olarak tespit edilmiştir.
Firmaya, Yönetim Kurulunun 26.09.1996 tarih ve 34 sayılı Kararı
ile açılan kredi öncesi düzenlenen istihbarat raporunda TFP'nin,
Firma'ya ortak olduğu belirtilirken 11.12.1996 tarih ve 44 sayılı
Yönetim Kurulu Kararı ile açılan kredi öncesi istihbarat raporuna gerek
görülmemiştir. Oysa ki otorize krediler için, yeni veya ilave kredi
teklifinde istihbarat raporu düzenlenmesi, Banka'nın dahili mevzuatına
göre zorunlu iken buna uyulmamıştır. Öte yandan, Dempa A.Ş.'ne ortak
olan TFP firması Dempa ve Dempanel A.Ş'nin ve temdit işlemlerinde
kullanılan bazı poliçe ve bonoların alacaklısı olarak gözükmektedir.
Öte yandan, Yönetim Kurulunun 24.06.1997 tarih ve 21 sayılı
Kararı ile açılan 3 trilyon TL teminat mektubu kredisinden önce
düzenlenen istihbarat raporunda, Firmanın 1997 yılı içerisinde yoğun
protestolara maruz kaldığı, bilançosunun kur riski taşıdığı
belirtilmesine rağmen, Genel Müdürlük tarafından bu hususa itibar
edilmemiştir.
Levent Şubesi aracılığı ile otorize olarak kredilendirilen
Firmaya, mali yapısına kıyasla büyük montanda kredi kullandırılmıştır.
Firmaya, yaklaşık 2, 5 yıllık dönemde açılan 42.7 milyon USD ve 3
trilyon TL düzeyinde kredilere ilişkin süreçte gerek Bankanın dahili
mevzuatına gerekse bankacılık usul ve teamüllerine aykırı kredilendirme
işlemleri yapılmış, istihbarat raporları dikkate alınmamış, hatta bazı
kredi dilimlerinde herhangi bir istihbarat raporu düzenlenmesine bile
gerek görülmemiştir.
Kredilerin teminatına alınan taşınmazlar için Bankaca düzenlenen
ekspertiz raporlarından; kredi tahsisleri öncesi düzenlenenler ile 2001
yılı içerisinde düzenlenenler arasında dolar bazında fahiş fark olduğu
belirlenmiştir. Nitekim, 2001 yılı içerisinde Bankaca düzenlenen
raporlardaki kıymet takdirinin dolar karşılığı 20.446.408 USD iken,
kredi tahsisi öncesi düzenlenen raporlarda aynı taşınmazların değeri
140.353.902 USD olarak hesaplanmıştır. Genel Müdürlüğe iletilen veya
iletilmesi gereken istihbarat raporlarındaki bu tip çelişkilerin,
krediyi değerlendiren makamın gözünden kaçması mümkün değildir.
2. Dempanel A.Ş. yönünden; ( Sabit Sayı:71 )
Bankanın Levent Şubesi tarafından 08.12.1995-24.06.1997 döneminde
Firma lehine teklif ve tahsis edilen beş adet kredi dilimi için de özel
bir prosedür uygulanmıştır.
Bu çerçevede, Firmaya 19.01. 1996 tarih ve 3 sayılı Yönetim
Kurulu Kararı ile açılan kredi için Genel Müdürlükçe hazırlanan
önergede, önceki kredi tahsisinde de kullanılan 31.05.1995 tarihli
istihbarat raporu esas alınmıştır. Banka dahili mevzuatına göre her
kredi öncesi istihbarat raporu gerektiği halde, düzenlenmeden, yine
29.02.1996 tarih ve 8 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen
kredi dilimi için de istihbarat raporu düzenlenmediği gibi, 24.06.1997
tarih ve 21 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen teminat
mektubu kredisi öncesi hazırlanan 17.06.1997 tarihli istihbarat
raporunun dikkate alınmamıştır.
Firma'ya DNTM şeklinde gayrinakdi olarak açılan kredilere ilişkin
tahsis kararlarına parantez içerisinde bir koşul eklenerek proje
kredisi izlenimi verilirken, finanse edildiği ifade edilen projeye
ilişkin yatırımın fiziki durumunun yerinde görülmediği, yatırımın
Firmaca sunulan bilgi ve belgeler üzerinden değerlendirildiği
anlaşılmaktadır. Açılan kredilerin, Dempanel A.Ş.'nin. yatırımlarından
ziyade, Demirel Grubu firmalarının finansman ihtiyacını karşıladığı
anlaşılmaktadır. Bilahare, 05.01.1998 tarihli periyodik izleme
raporunda, Firmaya ait fabrikanın çalışmadığı belirtilirken, 05.04.1999
tarihli inceleme raporunda fabrikanın çalışmadığı, makine ve
ekipmanlarının sökülüp götürüldüğü ifade edilmiştir. Bu tespitler
değerlendirildiğinde; bir projenin değil, firmanın kredilendirildiği
sonucu ortaya çıkmaktadır.
Dempa A.Ş. hakkında yapılan değerlendirmeler Dempanel A.Ş. için de geçerlidir.
Dempa ve Dempanel A.Ş. firmalarının vadesi gelen veya tazmin
talebinde bulunulan harici garantilerinin temdidi için, Şube
yetkililerince aval verilmek suretiyle gerçekleştirilen ve onaylı kredi
işlemlerini, Genel Müdürlüğün bildiği ve hatta yönettiği
anlaşılmaktadır. Banka Teftiş Kurulu tarafından düzenlenen 1998/1 sayılı
Rapor'da, depasmanlı işlemler, depasman tutarları ve Firmaların risk
durumu tüm açıklığı ile ortaya konulmuştur.
3. ERA A.Ş. yönünden; ( Sabit Sayı:94 )
Diğer iki Firma'da olduğu gibi, Haziran 1997'de kredi açılan Era Finansal için de ayrıcalıklı davranıldığı görülmektedir.
Kredinin açılması öncesi düzenlenen istihbarat raporunda; Firma
sermayesindeki artışın gerçek bir artış olmadığı ima edilirken, Müdürlük
değerlendirmelerinde Firma lehine hareket edilmiştir.
Firmaya açılan bu kredi de ekspertiz raporu düzenlenmediği gibi
Banka ve diğer bankalara ipotekli taşınmazlar üzerine derecesi ve marjı
belli olmayan şekilde ipotek tesisi koşulunun getirilmiş olması,
kredinin teminatlandırma aşamasında da Genel Müdürlüğün devrede olduğunu
göstermektedir.
4. Üniversal A.Ş. yönünden; ( Sabit Sayı:95 )
Şubat 1996'da kurulan Firma'ya, aradan 1.5 yıl geçmeden
istihbarat raporundaki son derece olumsuz tespit ve değerlendirmelere
rağmen 8 milyon USD tutarında kredi açılması talebi, Genel Müdürlük
tarafından Yönetim Kuruluna intikal ettirilmiştir.
Sözü edilen istihbarat raporunda; Gruba dahil Dempa A.Ş.'nin
aleyhine yoğun protestoya rastlanıldığının, kredinin kullanım amacının
tespit edilemediğinin, satış gelirlerinin nereden kaynaklandığına
ilişkin bilgiye ulaşılamadığının belirtilmesine rağmen, bu
olumsuzlukların hiçbirisine kredi tahsisi öncesi Genel Müdürlük
tarafından hazırlanan önergede yer verilmediği müşahade edilmiştir.
Diğer grup firmalarındaki gibi, mutat Banka uygulamasının dışına
çıkılmış, teminata alınması düşünülen taşınmazlar için ekspertiz raporu
aranmadan, mülkiyeti Dempa ve Dempanel A.Ş.'ne ait taşınmazlar üzerine
ipotek tesis olunması şartı tesis edilerek, kullandırılacak kredinin
teminatı zayıflatılmıştır.
Sonuç olarak, Banka üst yönetimi tarafından, takdir hakkının
Firmalar lehine Banka aleyhine olacak biçimde kullanıldığı, ayrıca Banka
ile Firmalar arasında yapılan borç ödeme planı ve protokollerinde
mevcut risk ve teminat dengesinin gözetilmediği görülmektedir.
İncelemeye konu Firmalara 2.5 yıllık süreçte gayrinakdi olarak
88.2 milyon USD ve 4.5 trilyon TL, nakdi olarak da 225 milyon TL
tutarında krediler açılmış ve kullandırılmıştır.
Bahse konu krediler, karar organı olan Yönetim Kurulu onayı ile
açılmış olmakla birlikte, tahsisler öncesi önergelerin hazırlanmasında
asıl etkili kişilerin Ticari Krediler Müdürü, Ticari Kredilerden sorumlu
Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Müdür olduğu dikkate alınarak, diğer
yönetim kurulu üyelerinin Rapora konu işlemlerde kasıt ve
sorumluluklarının, önergelerde kendilerine sunulan bilgi ve belgelerle
sınırlı olduğu düşünülmektedir.
İncelemeye konu Firmaların, kredilendirilmesi işlemlerinde
kişilerin sorumluluğu şöyledir; DEMPA A.Ş. yönünden; ( Sabit Sayı:52 )
1 ) 14.12.1994 tarih ve 26 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile
tahsis edilen ve kullandırılan 2.7 milyon USD tutarındaki DNTM
kredisinde, Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela Genel Müdür Yardımcısı H.
Barbaros Olcay ve Genel Müdür Yenal Ansen, Şube Müdürü Mualla
Halistürk'ün TCK.nun 230 uncu maddesine göre görevlerini
savsakladıkları; ancak temdit işlemi dışında fiillerinin TCK.nun 102 nci
maddesi hükmü gereği zamanaşımına uğradığı ve bu kapsamda mütalaa
edilmesi gerektiği,
2 ) 14.12.1995 tarih ve 11 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile
tahsis edilen ve kullandırılan 10 milyon USD tutarındaki DNTM
kredisinde, Şube Müdürü Mualla Halistürk'ün; Ticari Krediler Müdürü
Muazzez Ela, Genel Müdür Yardımcısı S. Şevki Doruk, Genel Müdür Ufuk
Söylemez ile krediyi açan Yönetim Kurulu üyeleri A.İhsan Elgin, A.Haydar
Emre, Yücel Dirik ve Yenal Ansen'in TCK.nun 240 ıncı maddesine göre
sorumlu oldukları, ancak TCK.nun 102 nci maddesi hükmü gereği eylemin
zamanaşımına uğradığı ve bu kapsamda mütalaa edilmesi gerektiği,
3 ) 08.12.1995 tarih ve 41 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile
tahsis edilen ve kullandırılan 10 milyon USD tutarındaki DNTM kredi
diliminin açılışı ve ilk kullandırma ilişkin işlemlerin TCK.nun 102 nci
maddesi hükmü gereği zamanaşımına uğradığı ve bu kapsamda mütalaa
edilmesi gerektiği, ancak 05.12.1997 tarihli temdit işlemlerinde, Şube
Müdürü Mualla Halistürk, Müdür Yardımcısı Ender Altun ile Ticari
Krediler Müdürü Muazzez Ela, Genel Müdür Yardımcısı O. Nuri ERTUG ve
Genel Müdür Yenal Ansen'in TCK.nun 240 ıncı maddesine göre sorumlu
oldukları,
4 ) 26.09.1996 tarih ve 34 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile
tahsis edilen ve kullandırılan 10 milyon USD tutarındaki kabul kredili
ithalat kredisine ilişkin olarak Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela,
Genel Müdür Yardımcısı H.Barbaros Olcay, Genel Müdür Yenal Ansen ile
Şube Müdürü Mualla Halistürk, Müdür Yardımcısı Ender Altun ve kararı
imzalayan Yönetim Kurulu Üyeleri A. İhsan Elgin, O. Nuri Ertuğ ve Hasan
Özcan'ın TCK.nun 230 uncu maddesine; kredinin kullandırımından ve temdit
işlemlerinden Şube Müdürü Mualla Halistürk, Müdür Yardımcısı Ender
Altun ile Genel Müdür Yardımcısı H. Barbaros Olcay ve Ticari Krediler
Müdürü Muazzez Ela'nın TCK.nun 240 ıncı maddesine göre sorumlu
oldukları, ancak TCK.nun 230 kapsamındaki eylemlerin TCK.nun 102 nci
maddesi hükmüne göre zamanaşımına uğradığı,
5 ) 1.12.1996 tarih ve 44 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis
edilen ve kullandırılan 10 milyon USD tutarındaki kabul kredili ithalat
kredisine ilişkin olarak Müdür Mualla Halistürk, Müdür Yardımcısı Ender
Altun, Ticari Krediler müdürü Muazzez Ela, Genel Müdür Yardımcısı H.
Barbaros Olcay, Genel Müdür Yenal Ansen ve Yönetim Kurulu Üyeleri A.
İhsan Elgin, O. Nuri Ertuğ'un; ayrıca kredinin temdidini 05.12.1997
tarihli "Makam Oluru" ile gerçekleştiren Genel Müdür Yardımcısı O. Nuri
Ertuğ, Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela ile Şube yetkilileri Müdür
Mualla Halistürk ve Müdür Yardımcısı Ender Altun'un TCK.nun 240 ıncı
maddesine göre sorumlu oldukları,
6 ) 24.06.1997 tarih ve 21 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile
tahsis edilen ve kullandırılan 3 trilyon TL. tutarındaki teminat mektubu
kredisi yönünden Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela, Genel Müdürü
Yardımcısı H. Barbaros Olcay ve Genel Müdür Yenal Ansen'in; krediyi
teklif eden Şube yetkilileri Müdür Mualla Halistürk ve Müdür Yardımcısı
Ender ALTUN'un; kredinin kullandırımı için Yönetim Kurulu Kararı'ndaki
tahsis koşulunu inisiyatifi ile yetkisi olmadığı halde telefon teyidine
bağlanan talimat ile değiştiren Genel Müdür Yardımcısı H. Barbaros
Olcay'ın TCK.nun 240 ıncı maddesi hükmü sorumlu oldukları,
2. Dempanel A.Ş. yönünden; ( Sabit Sayı:71 )
1 ) 08.12.1995 tarih ve 41 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile
tahsis edilen ve kullandırılan 10 milyon USD tutarındaki DNTM kredi
diliminin açılışı ve ilk kullandırımına ilişkin işlemlerin TCK.nun 102
nci maddesi hükmü gereği zamanaşımına uğradığı ve bu kapsamda mütalaa
edilmesi gerektiği, ancak temditlerden ötürü Şube Müdürü Mualla
Halistürk, Müdür Yardımcısı Ender Altun, Ticari Krediler Müdürü Muazzez
Ela, Genel Müdür Yardımcısı O. Nuri Ertuğ ve Genel Müdür Yenal Ansen'in
TCK.nun 240 ıncı maddesine göre sorumlu oldukları,
2 ) 19.01.1996 tarih ve 3 sayılı ve,
3 ) 29.02.1996 tarih ve 8 sayılı Yönetim Kurulu Kararları ile
tahsis edilen ve kullandırılan 5'er milyon USD tutarındaki ( 10 milyon
USD ) DNTM kredisi işlemlerinin TCK.nun 102 nci maddesi hükmü gereği
zamanaşımına uğradığı ve bu kapsamda mütalaa edilmesi gerektiği,
kredinin temdidi amacıyla Genel Müdürlüğün de bilgisi ve taassubunda
yapılan 05.12.1997 tarihli işlemlerden Şube yetkilileri Müdür Mualla
Halistürk, Müdür Yardımcısı Ender Altun, Ticari Krediler Müdürü Muazzez
Ela, Genel Müdür Yardımcısı O. Nuri Ertuğ ve Genel Müdür Yenal Ansen'in
TCK.nun 240 ncı maddesi hükmü gereği sorumlu oldukları,
4 ) 23.05.1996 tarih ve 17 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile
tahsis edilen ve kullandırılan 10 milyon USD tutarındaki DNTM kredisinin
açılmasında Müdür Mualla Halistürk ve Müdür Yardımcısı Ender Altun'un
yanı sıra, Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela, Genel Müdür Yardımcısı
H.Barbaros Olcay ve Genel Müdür Yenal Ansen ile birlikte önergeyi kabul
eden Yönetim Kurulu Üyeleri Yücel Dirik, Hasan Özcan, A.İhsan Elgin ve
O.Nuri Ertuğ'un TCK.nun 240 ıncı maddesine göre sorumlu oldukları, ancak
anılan işlemlerin TCK.nun 102 nci maddesi hükmü gereği zamanaşımına
uğradığı ve bu kapsamda mütalaa edilmesi gerektiği,
5 ) 24.06.1997 tarih ve 21 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile
tahsis edilen ve kullandırılan 1.5 trilyon TL. tutarındaki teminat
mektubu kredisi yönünden Ticari Krediler Müdür Muazzez Ela, Genel Müdür
Yardımcısı H. Barbaros Olcay ve Genel Müdür Yenal Ansen'in; krediyi
teklif eden Şube yetkilileri Müdür Mualla Halistürk ve Müdür Yardımcısı
Ender Altun'un; kredinin kullandırımı için Yönetim Kurulu Kararı'ndaki
tahsis koşulunu inisiyatifini kullanarak, yetkisi olmadığı halde telefon
teyidine bağlanan talimat ile değiştiren Genel Müdür Yardımcısı H.
Barbaros Olcay'ın, TCK.nun 240 ıncı maddi hükmü gereği sorumlu
oldukları,
3. ERA Finansal A.Ş.yönünden;
Era Finansal Kiralama A.Ş'ne 10.06.1997 tarih ve 10.06.1997 tarih
ve 19 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen ve kullandırılan
7.5 milyon USD tutarındaki DNTM kredisine ilişkin olarak, Ticari
Krediler Müdürü Muazzez Ela, Genel Müdürü Yardımcısı H.Barbaros Olcay ve
Genel Müdür Yenal Ansen'in; ayrıca kredi teklifini hazırlayan Şube
yetkilileri Müdür Mualla Halistürk, Müdür Yardımcısı Ender Altun'un,
4. Üniversal Yatırım A.Ş. yönünden;
Üniversal Yatırım A.Ş.'ne de 10.06.1997 tarih ve 19 sayılı
Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen ve kullandırılan 8 milyon USD
tutarındaki DNTM kredisine ilişkin olarak, Ticari Krediler Müdürü
Muazzez Ela, Genel Müdür Yardımcısı H. Barbaros Olcay ve Genel Müdür
Yenal Ansen'in; ayrıca kredi teklifini hazırlayan Şube yetkilileri Müdür
Mualla Halistürk, Müdür Yardımcısı Ender Altun'un, TCK.nun 240 ıncı
maddesi gereği sorumlu oldukları,
İncelemeye Konu Dört Firma ile Yapılan Borç Geri Ödeme Planı ve Protokolüne İlişkin İşlemler:
Yönetim Kurulu 09.11.1998 tarih ve 38 sayılı oturumunda kabul
edilen ödeme planı ile 15.07.1999 tarih ve 23 sayılı oturumunda her dört
Firma ile protokol imzalanmasına ilişkin kararı öncesi, söz konusu
Firmalardan olan banka alacakları açısından risk-teminat dengesinin
gözetilerek önerge hazırlanması gerekirken, risk durumundan hiç
bahsedilmeden borç erteleme önergelerinin hazırlanarak Yönetim Kurulu'na
intikal ettirilmesinden ötürü ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela, Genel
Müdür Yardımcısı Turan Kalaycıoğlu ve Genel Müdür Yenal Ansen ile
kendisine yöneltilen sorulara cevap vermeyen Yönetim Kurulu üyesi A.
İhsan Elgin'in TCK.nun 240 ncı maddesine göre sorumlu oldukları,
Sözü edilen önergeleri imzaları ile kabul eden Yönetim Kurulu
üyeleri Halil Sarıaslan, O. Nuri Ertuğ ve Hasan Özcan'ın TCK.nun 230
uncu maddesine göre sorumlu oldukları düşünülmektedir.
15.07.1999 tarih ve 23 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile uygun
görülen protokole ilişkin olanlar dışındaki eylemler, "23 Nisan 1999
Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıvermeye, Dava ve
Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun" kapsamına girmektedir.
III. Özet ve Sonuç:
Firmalardan;
1- Dempa A.Ş.ne kullandırılan 49.623.268,53 USD ve 8.484.109,96
DEM tutarlarındaki harici garantilerin tazmin olarak Banka kaynağına
dönüştüğü, Banka kayıtlarına göre kalan faiz ve komisyon alacakları
dahil 51.339.317,56 USD ve 9.986.645,96 DEM tutarların inceleme tarihi
itibariyle 38.565.081.942.688 TL üzerinden Tasfiye Olunacak Alacaklar
hesabında izlendiği ve Firmanın ayrıca 195.636.000.000 TL teminat
mektubu riskinin bulunduğu,
2- Dempanel A.Ş.ne kullandırılan 35.017.459,94 USD ve 3.213.131
DEM tutarlarındaki harici garantilerin tamamının tazmin olarak Banka
kaynağına dönüştüğü, Egebank tarafından keşide edilen teminat
mektubundan yapılan 9.295.103 USD tahsilat sonrası Banka kayıtlarına
göre faiz ve komisyon alacaklarını da içeren 27.266.971 USD ve
3.601.117,93 DEM tutarların takip hesaplarına aktarıldığı ve inceleme
tarihi itibariyle Firma'nın Tasfiye Olunacak Alacaklar hesabında izlenen
26.488.222.018.838 TL riski ile 18.511.857.000 TL teminat mektubu
riskinin bulunduğu,
Dempa A.Ş. ve Dempanel A.Ş. firmalarına kullandırılan kredilerde
onaylı limitte aşım oluştuğu, bu aşımın esas olarak Firmalara "açılan
harici garanti şeklindeki kredilerinin temdidi amacıyla verilen yeni
harici garantiler ve bunların faizinin garanti kapsamına alınması sonucu
gerçekleştiği,
Tüm bu işlemlerin Genel Müdürlüğün bilgisi ve taassubunda gerçekleştiği,
Depasmanları gidermek üzere, Sümerbank ve Egebank'tan teminat
mektupları alındığı Egebank'tan alınan mektubun ödendiği, Sümerbank'dan
alınan mektubun ise dava konusu olduğu,
Era Finansal A.Ş. ile ilgili olarak;
Era Finansal Kiralama A.Ş. lehine aval olarak verilen 9.825.000
USD tutarındaki harici garantinin 15.07.1999 tarihinde Banka kaynağına
dönüştüğü, sağlanan 4.900.000 USD tahsilat sonrası bakiye 4.925.000
USD'nin takip hesaplarına aktarıldığı ve halen Firmanın Tasfiye Olunacak
Alacaklar hesabında izlenen 3.386.489.100. TL. tutarında riskinin
bulunduğu,
Üniversal Yatırım A.Ş ile ilgili olarak;
Üniversal Yatırım AŞ.ne lehine aval olarak verilen harici
garantilerin ise 19.07.1999 tarihinde 2.782.129, 10 USD ve 9.767.711, 55
DEM üzerinden Banka kaynağına dönüştüğü, halihazırda 2.954.183, 10 USD
ve 10.372.082, 55 DEM karşılığı 5.095.186.971.791 TL'nın Tasfiye
Olunacak Alacaklar hesabında izlenildiği" görüşlerine yer verilmiştir.
4- Dördüncü Rapor;
Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurumu tarafından 17.09.2001
gün ve 2001/4 sayı ile düzenlenmiş olup, raporun Demirel Şirketler
Grubuna ait bölümünde aynen;
"Demirel Grubunda Dempa, Dempanel, Era Finansal ve Üniversal
Yatırım Holding A.Ş Firmaları bulunmaktadır. Firmalar Halk Bankası
Levent Şubesinin kredi müşterileridir.
Bu Firmalardan Dempa orman ürünleri ithali, yurtiçi ve yurtdışı
pazarlaması ile uğraşmaktadır. Firmaya çeşitli Yönetim Kurulu Kararları
ile toplam 42.700.000.- USD DNTM ve 3 trilyon TL. gümrüklere hitaben
verilen kredi tahsis edilmiştir
Gruba bağlı Dempanel ise, doğramalık kereste ile parke ve lambri
imalatı ile uğraşmaktadır. Firma'nın 30.000.000.-USD DNTM ve 1.5 trilyon
TL. Gümrüklere hitaben verilen teminat mektubu kredisi mevcuttur.
Era Finansal kiralama şirketi olup, bu şirkete 7.500.000.-USD
DNTM kredisi onaylanmıştır. Firmanın yurtdışından kullandığı kredi
karşılığında kredinin teminatı olan poliçeye Bankaca aval verilmiş olup
kredinin vadesi 15.07.1999'dur.
Universal A.Ş'ye ise 8.000.000.-USD DNTM kredisi onaylanmış,
Firmaca iki ayrı yurtdışı kuruluştan sağlanan 19.07.1999 vadeli
9.375.000.- DEM ve 2.650.000.-USD tutarındaki kredilerin teminatını
oluşturan poliçelere bankaca aval verilmiştir.
Grup Firmaları hakkında yapılan istihbarat raporları eski tarihli
olup sürekli kredi artırımına gidilmesine rağmen istihbarat raporları
yenilenmemiştir. Ayrıca eski tarihli raporlarda da Firmalar hakkında
olumsuz değerlendirmeler yer almaktadır.
Dempa ve Dempanel firmalarına tahsis edilen teminat mektubu
kredileri için dönüşüm çerçevesinde 15.07.1997 tarihinde 20.07.1998
vadeli iki adet 5.750.000.-USD'lık DNTM kredisi verilmiş ve söz konusu
krediler vadelerinde ödenmediğinden Banka kaynağından ödenmiştir.
Ayrıca Dempa'nın 15.05.1998 vadeli 8.250.000.-DEM ve 21.08.1998
vadeli 5.529.000.-USD ithalat kredileri vadelerinde kapatılamamış ve
Banka kaynağına dönüşmüştür.
Firmaca ödenmediğinden Banka kaynağından karşılanmış bulunan
14.991.750 USD ve 8.250.000 DEM, Banka Yönetim Kurulunun 09.11.1998
tarih ve 38/64 sayılı kararı ile ödeme planına bağlanmış olup buna göre
9.680.000 USD 1998 yıl sonuna kadar, kalan tutar ise 31. 03.1999
tarihine kadar ödenerek tasfiye edilecektir. Bunların dışında vadesi
gelecek diğer tüm kredilerin bankadan sağlanacak 5 yıl vadeli dış
garanti ile yenilenmesi ve 1999-2000 yılında sona erecek aval ve
garantilerin her yıl 1/3 oranında düşürülmesine karar verilmiştir.
Grup Firmalarının diğer bankalara olan taahhütlerini de zamanında
yerine getirememesi nedeniyle icrai takiplerin başlaması üzerine Banka
da icrai takiplere başlamıştır.
Borçların düzenli ödenmemesi üzerine Yönetim Kurulunun 15.07.1999
tarih ve 23/102 sayılı toplantısında aldığı kararla Gruba bağlı
Firmaların borçlarının üçer aylık devrelerde ödenmesi ve banka teminat
mektubu verilmesi kararlaştırılmış Grubun bankası olan Egebank'ın ödeme
güçlüğü içine düşerek Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna intikal etmesiyle
birlikte protokole bağlanan borçlar ödenmemiştir. Ayrıca vadesi gelen
DNTM ve aval kredileri Banka kaynağından ödenmiştir.
Grup Firmalarının toplam 73.534.215.562.317 TL gibi çok yüksek
bir riski söz konusudur. Söz konusu riskin Gruptan tahsili de oldukça
zor görünmektedir. Her ne kadar kullandırılan krediler için muhtelif
derecelerde taşınmaz ipotekleri mevcutsa da dört Firmanın borçlarının
tahsili için Eylül 2000 ayı içerisinde ipoteğin paraya çevrilmesi
yoluyla icra takibine başlanmış ancak firmalar adreslerinde
bulunamadığından tebligat yapılamamış, Holdingin isminin değiştiği
görülmüştür.
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu'nca Bankanın 1997 yılı
hesaplarının incelenmesi sonucunda düzenlenen Raporda; Firmalara,
istihbarat raporları çok eski olmasına ve istihbarat raporlarında
özkaynaklarının çok üzerinde borçlandıklarının belirtilmesine rağmen
yeni istihbarat raporu düzenlenmeden kredilerinin artırıldığı, Yönetim
Kurulu'nca gümrüklere hitaben KDV ertelemesi için verilmek üzere
onaylanan teminat mektubu kredisinin; Yönetim Kurulu yetkisinin Genel
Müdür Yardımcısı tarafından re'sen kullanılarak nakit teminine matuf
DNTM olarak kullandırıldığı ve vadesinde Banka kaynağına dönüştüğü,
Banka kaynağına dönüşen ithalat kredilerinin ödenmemesi üzerine ödeme
planına bağlandığı, buna rağmen ödenmediği belirtilerek kredi
işlemlerinin ilgili Bakanlıkça soruşturulması istenmektedir.
Bankalar Yeminli Murakıpları tarafından Bankada yapılan
incelemeler devam etmekte olduğundan söz konusu usulsüz krediler
hakkında tevdi raporu düzenlenmemiştir." görüşlerine yer verilmiştir.
5- Beşinci Rapor;
TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu tarafından düzenlenen
19.06.2003 tarihli rapor olup, Demirel Şirketler Grubuna ilişkin özel
bölümünde özetle;
"...yapılacağı beyan edilen ithalat işlemleri ile ilgili olarak,
yurt dışındaki ihracatçı firma tarafından tanzim edilen proforma
faturalar dışında ithal edilecek malların sevkiyatının yapıldığına
ilişkin kesin fatura, konşimento gibi sevk evrakı ibraz edilmeden
poliçelere aval verildiği...." ( s.22 )
"...kredi dosyasındaki mevcut belgelerden firmanın daha
başlangıçta ithalat yapma niyetinin bulunmadığı, aval ve kabul şerhi
verilen poliçelerin esasında Dempa A.Ş.'nin nakit kredi ihtiyacını temin
etmek amacıyla düzenlenmiş olduğu, zira firmanın şubeye verdiği
proforma faturalarda ihracatçı firma olarak görünen -Estone Financial
SA- adlı kuruluşun İsveç'te ticaret sicili kaydının bulunmadığı ve
adresi ile telefon numarasının da bir avukatlık bürosuna ait olduğu,
kaldı ki 10.905.000 USD tutarındaki poliçelere aval verilmesini müteakip
BB Aval'dan alınan 12.11.1996 tarihli yazıda poliçelerde lehdar olarak
yer alan - Estone Financial SA- adlı firmayı temsile yetkili şahsın
Gökalp BAŞTÜRK olduğu, bu şahsın aynı zamanda Dempa A.Ş.'nin ortağı ve
Yönetim Kurulu üyesi olduğunun belirtildiği...." ( s.23 )
Şeklinde yer alan ifadelerden Bankanın dolandırıldığı kanaati oluşmuştur." biçimindedir.
Biçimindedir.
Raporun sorumluluğun tespiti bölümünde ise;
Söz konusu dolandırıcılık
işleminden; Firmanın Yönetim Kurulu Üyeleri Yahya Murat Demirel ve
Gökalp Baştürk başta olmak üzere, Estone ve TFP firma yetkilileri ile bu
firmalara olumsuz istihbarat raporlarına rağmen kredi açmak ve ihracat
için gerekli belgeleri aramamak suretiyle Bankanın dolandırılmasına
katkıda bulunan banka Yönetim Kurulu Üyeleri Yücel Dirik, Ali İhsan
Elgin, Dr. Jur. Ali Haydar Emre, Salih Şevki Doruk, Yenal Ansen, H. Ufuk
Söylemez, Osman Nuri Ertuğ, Hasan Özcan ve Prof. Dr. Halil Sarıaslan ve
Hüsnü Barbaros Olcay ile Levent Şubesi Müdürü Mualla Halistürk ve
Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela'nın sorumlu olduğu kanaatına
varıldığı" görüşü yer almaktadır.
6- Altıncı Rapor;
Özetlenen raporlar dışında, Yargıtay 6. Ceza Dairesinin bozma
kararında geçen, Bankalar Yeminli Murakıbı Erkan Sever tarafından
Bankalar Yasasının 61. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda
düzenlenen 16.04.1998 tarihli bir başka rapor bulunmaktadır. Ancak bu
rapor 3182 sayılı Bankalar Yasasının Kredi Açma Yetkileri başlığını
taşıyan 44. maddesine "Hesap, Bilanço, Kar ve Zarar Cetvellerinde
Yeknesaklık" başlığını taşıyan 51. maddesine ve "Hesap ve İşlemlerin
Gerçeğe Uygunluğu" başlığını taşıyan 52. maddesine aykırı davrandığı
gerekçesiyle Halk Bankası Levent Şubesi Müdür ve Müdür Yardımcısı
haklarında işlem yapılması istemine yönelik olup, Yüksek 6. Ceza
Dairesinin bozma kararında akibetinin araştırılması istenilen Ankara 2.
Asliye Ceza Mahkemesinin dosyasında irdeleme mevzuu edildiğinden ve adı
geçen sanıkların beraatlarına ilişkin karar kesinleşmiş bulunduğundan,
içeriği itibarıyla konumuza ışık tutacak nitelikte bulunmamaktadır.
7- Yedinci Rapor;
Yargıtay 6. Ceza Dairesinin bozma kararına uyularak, Yerel
Mahkemece ikisi emekli banka müdürü, biri banka hukuk danışmanı olan üç
kişilik bilirkişi heyetinden alınmıştır.
Bu raporda özetle;
"Banka, aval kredisinde kefil, kabul kredisinde ise asıl borçlu
olarak satıcıya karşı poliçenin- vadesinde ödeneceğini alıcı hesabına
garanti etmektedir. Bu nedenle her iki halde de bankaca alıcıya bir
gayrinakdi kredi açılması söz konusudur.
Kabul kredisi, satın aldığı mal bedelinin ithalatçı tarafından
malı teslim aldığı sırada değil belirlenen bir vade içinde ödeneceğini
satıcıya garanti etmek üzere açılan ve lehdarın ibraz edeceği vadeli bir
poIiçenin bankaca kabulü veya avalize edilmesi suretiyle gerçekleşecek
olan bir çeşit akreditiftir.
İthalatçı satın aldığı malların bedelini peşin ödemek istemez,
satıcı da bu malların bedeli üzerinden düzenleyeceği poliçelerin ancak
bir banka tarafından kabulü veya avalize edilmesi sağlandığı takdirde
vadeli satışa razı olursa ithalatçı, kendi bankasına başvurarak
satıcının keşide edeceği poliçeleri kabul etmesini veya aval vermesini
isteyebilir.
Bankanın kabul ettiği veya aval verdiği poliçeyi ıskonto ettirmek
suretiyle ihracatçı da kolaylıkla finansman sağlamak imkanını bulur.
İthalatçı tarafından ihracatçı lehine açtırılan kabul
kredilerinde poliçeye kabul veya aval imzası koyan bankanın ihracatçıya
karşı rücu ( geri isteme ) hakkı yoktur. Banka poliçe bedelini ancak
ithalatçıdan tahsil edebilecektir.
İthalatçı, bankaca kabul veya avalize edilen poliçelerin
bedellerini karşılayacak parayı poliçe vadelerinden önce bankaya
yatırmakla yükümlüdür.
Tüm dosya da sunulu belgeler birlikte değerlendirildiğinde;
Sanıklardan Mualla Halistürk, Ender Altun, H. Barbaros Olcay ve
Muazzez Ela açısından firma istihbarat raporlarının eski olduğu ve
güncelleştirilmediği, firma durumlarının izlenmediği, firma faaliyet
alanlarına ve yaptığı yatırımlara nazaran çok üstünde kredi
kullandırıldığı, Gümrüklere verilen KDV ertelenmesine ilişkin kredilerin
nakit kredi olarak kullandırıldığı, Dempa ve Dempanel A.Ş. tarafından
Estone ve TFP emrine düzenlenen bono ve poliçelere usulsüz aval
verildiği ve böylelikle müşteki bankanın zararına neden olunduğu
iddiasıyla suçlandıkları,
Diğer sanıklar Yahya Murat Demirel, Gökalp Baştürk, Şaban Ayhan
Tatlıgil, Emine Mehtap Ceylan ise hile ve desise ile bankayı aldatacak
mahiyette hataya düşürmek suretiyle tahsis edilmeyecek kredinin
tahsisini sağladıkları ve böylelikle banka zararına sebep oldukları
iddia edildiği anlaşılmıştır.
Müşteki bankanın Levent Şubesi otorize kredi müşterilerinden;
Dempa A.Ş. Banka Yönetim Kurulunun 6 ayrı kararıyla toplamı 42.700 milyon dolar ve 3 trilyon TL. olmak üzere;
Dövizi natık teminat mektubu, ithalat kabul kredisi ve TL teminat mektubu olmak üzere tamamı gayri nakdi kredi kullanmıştır.
Dempanel A.Ş. ise Banka Yönetim Kurulunun 5 ayrı kararıyla toplam 30 milyon dolar ve 1.5 trilyon TL. olmak üzere;
Dövizi natık teminat mektubu, TL teminat mektubu olarak tamamı gayri nakdi kredi kullanmıştır.
Era A.Ş. banka yönetim kurulunun 10.06.1996 tarih, 19 sayılı
kararı ile 7.500.000.-USD tutarında dövize natık teminat mektubu
kullanmıştır.
Universal A.Ş. banka yönetim kurulunun 10.06.1997 tarih, 19
sayılı kararı ile 8.000.000.-USD tutarında dövize natık teminat mektubu
kullanmıştır.
Bu şirketler ile, müşteki banka arasında 1994 yılında başlayan
kredi ilişkisinin 1997 yılı başlarına kadar, her hangi bir sorun
yaşanmadan devam ettiği anlaşılmıştır.
BDDK yeminli murakıplar kurulunun 30.11.2001 gün ve 1 sayılı raporuna göre;
Dempa A.Ş. lehine açılan ve kullandırılan kredilerin Tasfiye
Olunacak Alacaklar hesabında izlenen miktarının 49.623.268, 53 USD,
8.484.109, 96 DEM olduğu,
Dempanel A.Ş. lehine açılan ve kullandırılan kredilerin Tasfiye
Olunacak Alacaklar hesabında izlenen miktarının 34.920.917, 58 USD,
3.213.131, 94 DEM olduğu,
Era Finansal Kiralama A.Ş. lehine açılan ve kullandırılan
kredilerin Tasfiye Olunacak Alacaklar hesabında izlenen miktarının
9.825.000 USD olduğu, buna karşılık;
01.10.1999 tarihinde 1.000.000 USD,
02.11.1999 tarihinde 1.950.000 USD,
01.12.1999 tarihinde 1.950.000 USD, olmak üzere toplam 4.900.000
USD ödeme yapıldığı ardından kalan bakiye 4.925.000 USD'nin takip
hesaplarında izlendiği,
Üniversal A.Ş. lehine açılan ve kullandırılan kredilerin Tasfiye
Olunacak Alacaklar hesabında izlenen miktarının 2.871.129, 1 USD,
9.767.711, 55 DEM olduğu tespit edilmiştir.
Böylelikle davaya konu dört şirketin müşteki bankadan kullanmış
olduğu kredilerin döviz cinsinden toplamının 92.340.315, 21 USD,
21.464.953, 45 DEM olduğu tespit edilmiştir.
Bankaca verilen işbu kredilere teminat olarak Şevket Demirel
Holding ve Yahya Murat Demirel'in şahsi kefaletlerinin yanı sıra Dolar
bazında çeşitli derecelerde 141.3.93.119 USD bedelli taşınmaz ipoteği
tesis edildiği görülmektedir.
Dempa ve Demparel A.Ş.nine tahsis edilen gayri nakdi kredilerin geri ödemesinde yaşanan aksaklık nedeniyle;
Banka yönetim kurulunun 09.11.1998 tarih ve 38-64 sayılı kararına istinaden bir ödeme planı düzenlenmiş ve buna göre:
9.680.000.-USD tutarının 1998 yılı sonuna kadar, kalan bölümün
ise 31.03.1999 tarihine kadar ödenerek tasfiye edilmesine karar
verilmiştir.
Ayrıca bunların dışında kalan henüz vadesi gelmemiş tüm
kredilerinde bankadan sağlanacak 5 yıl vadeli dış garanti ile
yenilenmesi ve 1999-2000 yılında sona erecek aval ve garantilerin her
yıl 1/3 oranında düşürülmesine karar verildiği görülmektedir.
Daha sonra banka ile borçlu firmalar arasında Yönetim Kurulunun
15.07.1999 tarihli ve 102 sayılı kararı gereğince borç tasfiye
protokolünün imzalandığı tespit edilmiştir.
Bu protokolün imzalandığı tarihte banka tarafından firmalar aleyhine, başlatılmış bir icra takibine de rastlanılmamıştır.
Müşteki bankadan, kredi kullanan bu firmaların 1998 - 2000 yılları arasında, toplam 52.818.449 USD ödeme yaptığı, ayrıca,
Sümerbank A.Ş. tarafından Dempa A.Ş. lehine Estone SA emrine düzenlenen bonolara verilen faizin teminatı olarak,
01.07.1998 tarihli 17.12.1999 vadeli 10.010.957 USD teminat mektubunu bankaya ibraz ettiği anlaşılmaktadır.
Kredi kullanan bu firmaların ödedikleri bu meblağa karşılık
bankaya daha önceden vermiş oldukları ipotekleri ve teminatları azalmaya
yönelik her hangi bir girişimde bulunmadıkları görülmektedir.
TC. Merkez Bankası Dış ilişkiler Müdürlüğü'nün Mart 1992 tarihli
sermaye hareketleri talimatının III. Bölüm A kısım 3-V maddesine göre;
Türkiye'de yerleşik kişilerin yurtdışından ayni veya nakdi kredi
temin etmeleri bu kredilere bankalar veya özel finans kurumlan aracılığı
ile ( Garanti vererek veya vermeksizin ) kullanmaları serbesttir.
Bu talimat çerçevesinde bankadan teminat mektubu şeklinde
gayrinakdi krediler kullanılmış olduğu, ancak yabancı bankaların
yurtdışı kaynaklı kredilerde Türkiye'deki ekonomik durumu ileri sürerek
teminat mektuplarının henüz süresi dolmadan paraya çevrilmesini
istemeleri üzerine müşteki Halk Bankası Dış İlişkiler Müdürlüğünün
yurtdışındaki kreditör kuruluşlarından finansman arayışına girmiş
oldukları anlaşılmaktadır.
Bankanın aval verdiği kredilere teminatı olarak müşteki bankanın
kredi müşterisi olan firmalar tarafından %200 oranında teminat
verilmiştir.
Düzenlenen poliçe veya bonolarda alacaklı olarak gözüken Estone
Financial SA ve TFP International Ltd Şti. yurtdışında yerleşik
şirketlerdir.
Poliçe veya bonoya aval verilmesinin tek nedeni kredi müşterisinin borçlu olarak imza koyduğu kambiyo senedini güçlendirmektir.
Bankanın avali bulunan bono ve poliçelerin ıskonto talebiyle
verildiği BB Aval tarafından pek çok kez aval verilen poliçe ve
bonoların, Halk Bankası A.Ş. Genel Müdürlük birimlerince onaylandığı
anlaşılmaktadır.
Dosyaya sunulu belgelerden bankanın Levent Şubesi nezdinde Demirel Grubuna açılan kredilere ilişkin yapılan denetimlerden,
09.07.1998 tarih ve 1 Sayılı, 01.09.2000 tarih ve 3 sayılı İnceleme Raporlarında;
Sanıklar Mualla Halistürk ve Ender Altun'un kredi kullanım
koşullarına aykırı olarak işlemler yaptıkları ancak depasmanı giderme
çabalarının da olduğu, belirtilmiştir.
Bu açıdan bakıldığında; Sanıklar Mualla Halistürk ve Ender
Altun'un 1997 yılından itibaren depasmana yol açan işlemleri yaptıkları,
Dempa A.Ş., Dempanel A.Ş., Era A.Ş., Universal A.S. lehine çeşitli
poliçe ve bonolara aval verdikleri Bankanın Genel Müdürlük birimleri
tarafından bilinmekte ve fakat engel olunmamaktadır
Sanıkların yaptıkları her türlü işlemi saklamaksızın gerekli
amirlerine bildirmek suretiyle yaptıkları, kredi kullanım koşullarına
aykırı işlemlerinin olağan teftişlerde tespit edilmesine karşın üstü
kapalı olarak onaylandığı kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle sanıklar Mualla Halistürk ve Ender Altun'un kredi
kullanım koşullarına aykırı ve depasmana yol açan işlem ve eylemleri,
banka yönetiminin bilgisi içerisinde yapıldığı anlaşılmaktadır.
Bilahare, depasmanın büyümesi ve verilen kredilerin tahsilinde güçlük
çekilmesi üzerine, üst yönetimin önceden bildiği ve onayladığı
işlemlerden dolayı sanıkları, sorumlu tuttukları anlaşılmaktadır.
Bu verilere göre, Levent şubesi müdürü sanık Mualla Halistürk ve
müdür yardımcısı Ender Altun'un açılmaması gereken kredilerin tahsisini
sağlamak amacıyla, bankaya karşı hile ve desise teşkil eden eylemleri
tespit edilemediğinden üzerlerine atılı nitelikli dolandırıcılık suçunun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Çünkü her iki sanık tarafından banka üst yönetimini hataya
düşürecek, verilmemesi gereken bir kredinin tahsisini kolaylaştıracak,
depasman oluşturan işlemleri örtbas etme girişimi şeklinde hile ve
desise teşkil edebilecek işlem ve eylemlerine rastlanılmamıştır.
Sanıkların davaya konu şirketler lehine birtakım bono ve
poliçelere aval verdikten sonra, onay için üst yönetime sundukları ve
Genel Müdürlükçe de yapılan bu işlemlerin onaylandığı ayrıca
depasmanların üst yönetimin bilgisi dahilinde gerçekleştirildiği
kanaatine varılmıştır.
Sanıklar Mualla Halistürk ve Ender Altun'un eylemlerinin Bankalar Kanunu yönünden değerlendirilmesi şu şekildedir:
Ticari krediler uygulama talimatının 10. maddesine göre, Banka
ile kredi ilişkisine girecek firmalara istihbarat raporlarındaki bilanço
rakamlarına göre serbest varlığının;
a- %50 oranında açık kredi kullandırılmasına,
b- Şubelerin olumlu görüş ve önerisi ile piyasa itibarı olan
varlıklı, deneyimli, moralitesi ve kredibilitesi yüksek firmalara şahsi
ve maddi teminatları yeterli olması halinde serbest varlığa bağlı
kalmaksızın kredi tespitinde Genel Müdürlük yetkilidir.
Şubelere tahsis edilen nakit ve gayri nakdi kredi limitlerinde meydana gelen aşımlara depasman denilmektedir.
Ticari krediler genel esasları yönetmeliğinin 19. ve talimatının 10. maddesi uyarınca:
a- Şubelerce genel ve özel plasman limitlerinde aşım yapılamaz.
b- Bir firmaya saptanan limitin üzerinde kredi kullandıramaz.
Dosya kapsamındaki verilere göre sanıkların 1997 yılından
itibaren devam eden depasmana yer veren işlemlerin, teftişlerde de
tespit edilmesine rağmen bir işlem yapılmaması, bunların banka üst
yönetiminin bilgisi dahilinde gerçekleştiği kanaati hasıl olmaktadır.
Kaldı ki, depasmana ilişkin düzenlemeyi öngören ve olay tarihinde
yürürlükte olan 3182 sayılı Bankalar Kanununun 44. maddesi 23.06.1999
tarihinde yürürlüğe giren 4389 sayılı Bankalar Kanunu ile yürürlükten
kaldırmıştır.
Kredi açma yetkileri 4389 sayılı Bankalar Kanununun 9.1-C
bendinde düzenlenmiştir. Ancak bu düzenlemeye aykırılığın, ne idari ne
de cezai bir müeyyidesi 4389 sayılı Kanunda öngörülmemiştir.
Bu nedenle sözkonusu depasmana dair suç isnadına dayalı olarak,
sanıklar hakkında TCK madde 2/2 uyarınca cezai sorumluluğunu gerektiren
bir halin bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Nitekim bu durum, BDDK Bankalar Yeminli Murakıplar Kurulunun;
30.11.2001 gün ve 1 sayılı raporunun 9. sahifesinde de belirtilmiştir.
Ayrıca Sanıklar, Mualla Halistürk ve Ender Altun hakkında 3182
sayılı Bankalar Kanunu 38. maddesinde düzenlenen kredi sınırlarının
aşıldığı iddiasıyla açılan ve Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen
1999/8 E, 2001/2000 K sayılı kararda:
Sanıkların suç ve dava tarihinden sonra 23.06.1999 tarihinde
yürürlüğe giren 4389 sayılı Bankalar kanununun 11. maddesi delaletiyle
21/1'e bendi uyarınca idari para cezasını öngördüğü belirtilerek
görevsizlik kararı verildiği görülmüştür.
Bu belirlemeler sanıklar Mualla Halistürk ve Ender Altun'un
yürürlükteki Bankalar Kanunu hükümleri gereğince sorumluluğunu
gerektiren bir eylemlerinin bulunmadığını ortaya koymaktadır.
Banka Genel Müdür Yardımcısı sanık H.Barbaros Olcay'a yöneltilen
suç isnadı ise, Dempa. A.Ş. lehine 3 trilyon ve Dempanel A.Ş. lehine 1, 5
trilyon bedelli KDV erteletmesi için TL bazında Gümrüğe hitaben teminat
mektubu kredisi kullandırılması şeklindeki kararı resen dövize natık
teminat mektubu verilmesi haline dönüştürdüğü, böylelikle Yönetim Kurulu
Kararını şahsen değiştirdiği ve böylelikle banka zararına yol açtığı
şeklindedir.
Bankalar tarafından kimi müşteriler lehine onaylanan nakdi veya
gayrinakdi kredi bazen müşterinin talebi doğrultusunda, bazen de banka
tarafından görüş farklılaşması nedeniyle onaylanan nakdi kredi sonradan
gayrinakdi krediye veya gayrinakdi kredi nakdi krediye dönüştürülebilir.
Doğaldır ki gayrinakdi kredi nakdi hale dönüştüğünde risk ve yapısı yeniden gözden geçirilir, gerekirse arttırılır.
Ancak sanık H.Barbaros Olcay tarafından Dempa ve Dempanel'e TL
cinsinden teminat mektubu kullandırılmasına ilişkin kararın Döviz
cinsinden teminat mektubuna değiştirilmesi kredinin "dönüştürülmesi"
değildir,
Yeni teminat mektubunun içeriğinin öncekinden limit açısından
farklı olmaması halinde yani toplamı önceki kararı aşmaması halinde her
ikisi de gayrinakdi kredidir.
Bu hususta Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı'nın Soruşturma izni
için düzenlediği, yazının 6. sayfa son paragrafında, anılan toplam 4.5
trilyon bedelli Dövize Natık Teminat Mektubu ile ilgili olarak, Dempa ve
Dempanel firmalarına tahsis edilen; toplam 4.500.000.000.000 TL'lik (
gümrüklere verilen ) teminat mektuplarının kullanılmadığı ve geri iade
edildiğinden herhangi bir riskin ve banka zararının söz konusu olmadığı
belirtilmiştir.
Kredinin gayrinakdi onaylanması ve limitinde herhangi bir
değişiklik yapılmaması daha önceden TL bazında alınan gayrimenkul
teminatlarının dövize endeksli hale getirilerek bankanın bu riskinin
güvence altına alınması nedenleri ile sanığın telefon teyidi ile dövize
natık teminat mektubu kredisi verilmesindeki onayı olağan bankacılık
işlemi olarak teammüllere uygun olduğu ve Bankalar Kanunu yönünden de
herhangi bir suç teşkil etmediği anlaşılmıştır.
Bu nedenle sanık H. Barbaros Olcay acısından da, üzerine atılı nitelikli dolandırıcılık suçunun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığı kanaati hasıl olmuştur.
Tüm dosya münderecatında,
Ticari krediler müdürü olarak görev yapan Sanık Muazzez Ela'nın
davaya konu dört adet firmaya kredi tahsisinde kandıracak mahiyette
banka yetkililerini hataya düşürecek hile ve desise teşkil eden işlem ve
eylemine rastlanmamıştır.
Sanık Muazzez Ela'nın Levent şubesindeki depasman, aval verilmesi
konularının tespiti zımnında şubeye teftiş gönderilmesini talep ettiği
gelen raporu üst yönetime bekletmeksizin sunduğu anlaşılmaktadır.
Bu nedenle sanık Muazzez Ela'nın üzerine atılı nitelikli dolandırıcılık suçunun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığı kanaati hasıl olmuştur.
Banka çalışanı olmayan sanıklar, Yahya Murat Demirel, Gökalp
Baştürk, Şaban Ayhan Tatlıgil, Emine Mehtap Ceylan'ın eylemlerinin
değerlendirmesinde ise,
Sanık Yahya Murat Demirel'in olay tarihinde; Finans, Sigorta,
Üretim Pazarlama, Leasing gibi sektörün önde gelen şirketleri olan Dempa
Pazarlama, Dempanel, Era ve Üniversal A.Ş. gibi pek çok firmayı
bünyesinde barındıran bir holdingin sahibi olduğu,
Diğer sanıklar Şaban Ayhan Tatlıgil, Emine Mehtap Ceylan ve
Gökalp Baştürk'ün ise, bu şirketlerin yetkilileri olduğu
anlaşılmaktadır.
Firmaların banka ile 1994 yılında kredi ilişkileri başladığı,
konu şirketlerin, birçok bankanın kredi müşterisi olabilecek yeterliliği
haiz olduğu görülmektedir.
Nitekim bu durum banka müfettişi Uğur Belovacıklı tarafından hazırlanan raporunda da belirtilmiştir.
Bu firmalar kredileri kullandıkları tarihlerde bankanın riskinin
çok üzerinde gayri menkul ipoteği vs. teminat vermek sureti ile
kredileri tahkim ederek teminatlandırmış, 1998 senesinde yapılan borç
tasfiye protokolünde; daha önceden verilen teminatlara ilaveten
şirketin, Murat Demirel ve Şevket Demirel Holding A.Ş.nin kefaletini
alarak teminatı güçlendirmiştir.
Bu şirketlerin ticari faaliyetleri, mali yapısı ve bankaya vermiş
oldukları teminat tutarları kullandıkları kredileri fazlası ile
karşılamaya yeterlidir.
Nitekim bu durum Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı'nın Haziran 2001 tarihli inceleme raporunda açıkça belirtilmiştir.
Davaya, konu kredi işlemlerinde 52.818.449.-USD tutarında nakit tahsilat yapıldığı, ayrıca;
Sümerbank A.Ş. tarafından 01.07.1998 tarihli ve 17.12.1999 vadeli
10.010.957.-USD tutarındaki teminat mektubunun Dempa A.Ş. lehine Estone
SA emrine düzenlenen bonolara verilen faizin teminatı olarak verildiği,
gözönünde bulundurulduğunda, firmanın krediyi geri ödeme konusunda
büyük bir çaba gösterdiği görülmektedir.
Taraflar arasında 1998 senesinde her hangi bir icra takibine
başlanmadan borç tasfiye protokolünün düzenlenmiş olması ve protokole
bağlı olarak;
1998 senesinde yapılan 23.523.345 USD tutarındaki ödemeye ilaveten
1999 senesinde yapılan 22.323.776 USD,
2000 senesinde yapılan 6.971.328 USD tutarında ödemenin yapılmış olması da bu durumu desteklemektedir.
Firmaların 1998 senesinde yaşadıkları ekonomik dar boğaza dayalı olarak geri ödemelerde aksamalar yapmış olmalarını, derhal dolandırıcılık suçunun oluştuğu şeklinde değerlendirmek mümkün değildir.
Yeterli niteliklere haiz olan firmaların gayrimenkul ipoteği,
kefalet ve sair teminatlar verildikten ve kredinin büyük bir bölümünü
ödedikten sonra mali açıdan güç duruma düşerek ödemeleri yerine
getirmemesi hali, taraflar arasında cereyan eden bir özel hukuk
ihtilafıdır.
Ceza yargılamasını gerektiren bir yönü bulunmamaktadır.
Kamu İktisadi Teşebbüsü olan Türkiye Halk Bankası A.Ş. aynı
zamanda tüzel kişi taciridir. Kamu parasını harcamada basiretli bir
tacir gibi davranmak tüm KİT personelinin yükümlülüğüdür.
Müşterisine kullandırdığı krediye karşılık teminatlarını, riski, ödeme potansiyelini gözetmek ve kollamak durumundadır.
Dosyada kaydi şirket olduğu için yakınılan, Estone veya TFP gibi
şirketlerin mali yapısı ortakları, bilançoları, verimlilikleri
ölçülebilir, değerlendirilebilir olgulardır.
Şirketin yurtdışında kurulu bulunması hiçbir şekilde araştırmaya engel değildir.
Krediyi verdikten çok sonra şirketlerin tabela şirketi olduğu,
adresinin posta kutusu veya paralı adres olduğunun iddia edilmesi kamuya
var olan inancın sarsılmasına neden olacaktır.
Çünkü alacaklısı bu şirketler, borçlusunun Dempa, Dempanel, Era
ve Universal olan poliçe veya bonolara aval verilirken banka dışında
çalışan sanıkların anılan şirketleri gizlemedikleri, kayıtlarını tahrif
etmedikleri, sahte belge veya bilgi göstermedikleri dosyadan bellidir.
Kaldı ki dava konusu işlemlerde Estone ve TFP'nin iddia edildiği
üzere kaydi şirket olmasının verilen krediler ve konulan avaller
açısından hiçbir önemi bulunmamaktadır.
Çünkü aval verilen bono veya poliçelerdeki alacaklı firmanın kim
olduğunun bir ehemmiyeti yoktur. Burada önemli olan lehine aval verilen
firmaların yani somut olayda Dempa ve Dempanel şirketlerinin mali
yapısını incelenip teminatlandırmaktır.
Bu şirketlerin mali yapısının poliçe veya senetlere aval
verilmesine yeterli niteliği haiz olduğu ayrıca %200 oranında teminat
alınarak olası riskin güvence altına alındığı görülmektedir.
Dosya kapsamında yer alan veriler uyarınca Estone ve TFP isimli
şirketlerin kaydi şirket olduklarına dair bir tespite rastlanılmamıştır.
Sanıkların Müşteki banka ile banka Yönetim Kurulunun, 15.07.1999
tarihli ve 102 sayılı kararı gereğince Borç Tasfiye Protokolü imzalanmış
ve işbu protokol uyarınca 52.818.449 USD ödeme yapıldığı anlaşılmıştır.
Ayrıca Sümerbank A.Ş. tarafından Dempa A.Ş. lehine Estone SA
emrine düzenlenen bonolara verilen faizin teminatı olarak, 01.07.1998
tarihli 17.12.1999 vadeli 10.010.957 USD teminat mektubunun bulunduğu
tespit edilmiştir.
1998 yılında firmaların ekonomik dar boğaza girmelerinin ardından
1999 senesinde Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından sanık Yahya
Murat Demirel'e ait Egebank'a el konulması ile gelişen süreç
çerçevesinde ödemelerin aksaması nedeniyle sanıklara atılı suçların 1997
tarihli olmasına karşın, 2001 yılında kovuşturulmasının istenmesinin
tahsilatı hızlandırmak amacına matuf olduğu anlaşılmaktadır.
Tarafların Genel Kredi Sözleşmelerini imzalama aşamasından, kredi
kullanımına ve verilen kredilerin tasfiyesine kadar olan tüm
aşamaların, olağan bankacılık faaliyeti olduğu ve hukuki bir sürecin
devamı niteliğinde bulunduğu kanısına varılmıştır.
Kredi ilişkisinin başlangıcı, limit artırımı, kredi dilimlerinin
tahsisi ve kullandırımı esnasında, müşteki bankaya sunmuş oldukları
bilanço, kıymet taktir raporları, kredinin açılması sırasında ve
devamında sunmuş oldukları tüm belgelerde gerçeğe aykırı bir hususa
rastlanılmadığından yukarıda belirtilen sanıkların bankayı hataya
düşürecek, hile ve desise teşkil eden bir davranışları bulunmadığı
kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle müşteki banka ile sanıklar arasında ihtilafın özel
hukuka ait alacak - borç ilişkisi niteliğinde olduğu kanaatine
varılmıştır.
Sonuç Olarak;
l- Müşteki banka çalışanı sanıklardan;
a ) Mualla Halistürk ve Ender Altun'un müşteki bankayı hataya
düşürecek işlem ve eylemler yapmadıkları ve üzerlerine atılı nitelikli dolandırıcılık suçunun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığı,
b ) Sanık Hüsnü Barbaros Olcay'ın;
Türk Lirası tahsisli teminat mektubu kredisini telefon teyidi ile
dövize natık teminat mektubu kredisi olarak kullanımına verdiği onayın
olağan bankacılık işlemi olduğu, bu nedenle sanığın bankayı aldatacak
mahiyette işlem ve eylemlerinin bulunmadığı böylelikle sanığın üzerine
atılı nitelikli dolandırıcılık suçunun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığı,
c ) Muazzez Ela'nın;
Üzerine atılı nitelikli dolandırıcılık suçunun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığı,
2- Müşteki banka çalışanı olmayan sanıklar; Yahya Murat Demirel,
Gökalp Baştürk, Şaban Ayhan Tatlıgil, Emine Mehtap Ceylan'ın davaya
konu; Dempa, Dempanel, Era ve Üniversal A.Ş'lerine açılan ve
kullandırılan kredilerin tahsis edilmesine ilişkin sahte belge, bilgi
sunmadıkları, istenilen kredi teminatlarının yerine getirildiği,
kredilere teminat olarak Şevket Demirel Holding ve Yahya Murat
Demirel'in şahsi kefaletlerinin yanı sıra dolar bazında çeşitli
derecelerde 141.393.119 USD bedelli taşınmaz ipoteği tesis edildiği,
alınan bu teminatların bankaya olan borcu fazlası ile ödemeye yeterli
olacağı,
Müşteki banka ile borçlu firmalar arasında Yönetim Kurulunun,
15.07.1999 tarihli ve 102 sayılı kararı gereğince, Borç Tasfiye
Protokolü imzalanmış ve işbu protokol uyarınca 52.818.449 USD nakit
ödeme yapıldığı anlaşılmıştır.
Ayrıca bu nakit ödemeye ilaveten Sümerbank A.Ş. tarafından Dempa
A.Ş. lehine Estone SA emrine düzenlenen bonolara verilen faizin teminatı
olarak, 01.07.1998 tarihli 17.12.1999 vadeli 10.010.957 USD teminat
mektubunun bankaya ibraz edildiği tespit edilmiştir.
Sanıklarla müşteki banka arasındaki olağan kredi ilişkisinin
dışında ceza yargılamasını gerektiren bir ilişkinin bulunmadığı,
Sanıklar Yahya Murat Demirel, Gökalp Baştürk, Şaban Ayhan Tatlıgil,
Emine Mehtap Ceylan'ın, üzerlerine atılı nitelikli dolandırıcılık
suçunun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığı, kanaatiyle tanzim
olunan iş bu raporumuzu sayın Mahkemenin takdirlerine saygı ile arz
ederiz." görüşlerine yer verilmiştir.
D ) SAİR BİLGİ VE BELGELER:
1- Sanıklardan Hüsnü Barbaros Olcay'ın, Levent Şubesi Müdürü
Mualla Halistürk ile yaptığı telefon görüşmelerinin teyidi alınmış
tutanaklarının incelenmesinde;
a ) 27.06.1997 günü saat 15.35'de yapılan görüşmede, telefon açan
Genel Müdür Yardımcısı H. Barbaros Olcay'ın, Dempa AŞ. ile Dempanel
AŞ.ne açılan Teminat Mektubu kredilerindeki, gümrüklere hitaben verilme
şartları kaldırılarak firmaların talep ettiği şekilde verilebileceğini
belirttiği;
b ) 30.06.1997 günü saat 16.40'da yapılan görüşmede; yine telefon
açan Genel Müdür Yardımcısı H. Barbaros Olcay'ın, Dempa AŞ. İle
Dempanel AŞ.ne kullandırılacak Teminat Mektubu kredilerinin, aylık %6
kur riski hesaplanarak limitleri dahilinde kalmak kaydıyla döviz
üzerinden düzenlenebileceğini bildirdiği;
c ) 14.07.1997 günü yapılan görüşmede; telefon açan Şube Müdürü
Mualla Halistürk'ün, Dempanel AŞ.nin, 1.5 trilyon lira teminat mektubu
kredisi üzerinden, daha önce metin onayı için göndermiş oldukları
5.750.000 dolarlık teminat mektubu talep ettiğini bildirmesi üzerine,
Genel Müdür Yardımcısı H. Barbaros Olcay'ın, metnin tarafından
onaylandığını, aylık %6 kur riskini hesaplayarak talep edilen mektubu
verebileceklerini belirttiği;
d ) 15.07.1997 günü yapılan görüşmede; telefon açan Şube Müdürü
Mualla Halistürk'ün, Dempa AŞ.nin, 3 trilyon lira teminat mektubu
kredisi üzerinden, daha önce grup şirketlerinden Dempanel AŞ. için metin
onayı verilen 5.750.000 dolarlık mektubun aynının bu kez kendileri için
verilmesi talebinde bulunduklarını bildirmesi üzerine, metnin
tarafından onaylandığını, aylık %6 kur riskini hesaplayarak talep edilen
mektubu, daha önce verilmiş olan 5.750.00 dolar mektubun aynı olmak ve
limitleri içerisinde kalmak kaydıyla verebileceklerini belirttiği
anlaşılmaktadır.
2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin bozma ilamında tespitine gerek
duyulan Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 1999/8 esas sayılı
dosyasında, sanıklardan Mualla Halistürk ve Ender Altun haklarında,
kredileri temerrüde uğrayan şirketlerin nakdi ve gayrinakdi kredileri
için karşılık ayırmaları, bazı şirketlerin yurt dışından temin ettiği
krediler için banka yönetim kurulunca bu firmalara tahsis edilen limitin
üzerinde "promissori note" koymaları ve bu kredilerin kanuni takipteki
kredi hesabına aktarılmaması eylemlerinin 3182 sayılı Bankalar Yasasına
aykırı olduğundan bahisle bu Yasa uyarınca cezalandırılmaları için kamu
davası açıldığı,
Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nce 21.02.2001 gün ve 8-200 sayı
ile; sanıkların eylemlerinin, sonradan yürürlüğe giren 4389 sayılı
Bankalar Yasasında idari yaptırıma tabi tutulduğundan bahisle BDDK.ya
gönderilmek üzere görevsizlik kararı verildiği.
Bu kararın temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 7. Ceza Dairesince
14.12.2001 tarihinde hükmün kısmen onanmasına, kısmen de bozulmasına
karar verildiği bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda Ankara 2.
Asliye Ceza Mahkemesince 11.12.2002 gün ve 76-883 sayı ile; sanıkların,
kredi faizleri ile ilgili bilgi ve belgelerin kayıt dışı bırakılması
biçimindeki eylemlerine uyan ve suç tarihi olarak kabul edilen
14.08.1997 tarihinde yürürlükte olan 3182 sayılı Bankalar Yasasının
79/3, TCY.nın 59 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca ayrı ayrı 2
milyon lira ağır para cezası ile cezalandırılmalarına, bu cezalarının
647 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verilmiş
olduğu ancak bu kararın henüz kesinleşmediği belirlenmiştir.
3- Sanıklara yüklenen suçlar ile bağlantılı olarak Türkiye Halk
Bankası Yönetim Kurulu üyeleri haklarında da soruşturma açılmış, Ankara
C.Başsavcılığınca 21.11.2003 tarihli takipsizlik kararı verilmiştir.
Bu takipsizlik kararında ;
"Banka yönetim kurulu üyeleri hakkında Devlet Bakanlığınca
verilen soruşturma iznine vaki itiraz üzerine, Danıştay 2. Dairesince
29.01.2002 gün ve 1761-140 sayı ile; Yenal Ansen, Ali İhsan Elgin, Osman
Nuri Ertuğ, Hasan Özcan ve Hüsnü Barbaros Olcay'ın eylemlerine uyan
TCY.nın 240. maddesi uyarınca yapılan soruşturmanın, 4616 sayılı Yasanın
1/4. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verildiği, böylece
soruşturmanın sonuçlandığı" açıklanmış ve bu açıklamadan sonra; TBMM
Yolsuzlukları Araştırma Komisyonunca, banka yönetim kurulu üyelerinin ve
çalışanlarının eylemlerinin de davamıza konu dolandırıcılık
eylemleri ile ilgili olup, aynı suçu oluşturduğundan bahisle ihbarda
bulunulması üzerine açıklanan Danıştay kararına yollama yapılarak,
"yönetim kurulu üyelerinin eylemlerinin dolandırıcılık
suçunun unsurlarını taşımayıp, görevde yetkiyi kötüye kullanma olarak
değerlendirildiği, kredilerden pay aldıkları konusunda bir iddia ve
kanıt bulunmadığı için zimmet olarak da değerlendirilemeyeceği,
soruşturma daha önce sonuçlandırılmış olduğundan CYUY.nın 253/3. maddesi
uyarınca yeniden soruşturma konusu yapılamayacağı" belirtilmiş, önceki
soruşturmanın kapsamı dışında kalan ve Demirel Şirketler Grubu ile
yapılan 15.07.1999 gün ve 23 sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla onaylanan
borç tasfiye protokolü ile ilgili olarak yapılan incelemede ise, işlemin
içeriği açıklandıktan sonra da aynen; "... takipsizlik konusu edilen
kredilerin, faizleriyle birlikte tahsilini amaçlayan, mevcut
teminatlardan vazgeçilmeden, ek teminatlar alınıp kısmi tahsilat
sağlayan protokol ile bankaya herhangi bir yük getirilmediği, aksine
sağlanan tahsilatla banka yararına hareket edildiği biçimindeki sanık
savunmalarının aksine kanıt elde edilememiştir.
Bu sebeple, protokolü imzalayan sanıklar Yenal Ansen, Hasan
Özcan, Halil Sarıaslan, Ali İhsan Elgin, Turan Kalaycıoğlu, Osman Nuri
Ertuğ, Muazzez Ela ve Mualla Halistürk'ün eylemlerinde suç unsuru
bulunmadığı neticesine ulaşılmıştır." gerekçelerine yer verilerek
sanıklar hakkında kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar
verilmiştir.
4- Kredi işlemlerinde adı geçen yurtdışında yerleşik olduğu ileri
sürülen Estone ve TFP firmaları ile ilgili olarak, Halk Bankası
Müfettişi Uğur Belovacıklı, şubede yaptığı soruşturma kapsamında Genel
Müdürlük aracılığıyla araştırma talebinde bulunmuş, Dış İlişkiler
Operasyon Müdürlüğünce yapılan inceleme sonucunda:
a ) TFP İnternational Limited firmasının kayıtlı merkezinin
İngiltere'nin Londra şehrinde olduğu, 07.02.1995 tarihinde kurulduğu,
ihraç edilmiş sermayesinin 1.000 paund olduğu ancak kuruluş sermayesinin
açıklanmadığı, Türkiye'deki temsilci ve yöneticisinin Gökalp Baştürk
olduğu ve anılan firmanın birinci dereceden İngiltere'de kurulu Celine
Ltd. firmasına bağlı bulunduğu belirtilmiştir.
b ) Estone Financial S.A. firmasını ise dosyada mevcut ana
sözleşme örneğine göre British Virgin Adalarında 22.03.1996 tarihinde
10.000 dolar sermaye ile kurulduğu, acentesinin Morgan - Morgan firması
olduğu anlaşılmaktadır. Ortaklarının kimler olduğu hususunda bir bilgi
edinilememiştir.
c ) Yargıtay 6. Ceza Dairesinin bozma kararında, bu şirketler ile
ilgili araştırma yapılması gerektiğinin belirtilmesi üzerine, Yerel
Mahkemece, Sanayi ve Ticaret Bakanlığına ve Hazine Müsteşarlığına
müzekkereler yazılmıştır.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğünce verilen
02.04.2003 tarihli cevabi yazıda, herhangi bir kayda rastlanmadığı
bildirilmiş, Hazine Müsteşarlığı ise; kayıtlarında Estone firması ile
ilgili bir bilgi bulunmadığını, TFP firmasının ise, Dempa AŞ.nin ortağı
olduğuna ilişkin kaydın mevcut olduğunu bildirmiştir.
5- Dosya kapsamındaki soruşturma raporlarının içerikleri ve eklerinde yer alan belgelere göre;
Kredilere konu işlemler, kredi ödemeleri ve ödenmemekle tasfiye
olunacak alacaklar hesabına aktarılan borç miktarları ile krediler
karşılığında alınan ipoteklere ilişkin bilgiler şöyledir:
Dempa AŞ. yönünden:
1 ) 14.12.1994 gün ve 26 sayılı yönetim kurulu kararıyla tahsis
edilen 2.700 milyon Dolar DNTM kredisine karşılık Yahya Murat Demirel'in
şahsi kefaletinin yanı sıra Şevket Demirel Holding'e ait 1.064 trilyon
TL. değerindeki Merter'deki binaya 330 milyarlık birinci derece ipotek
konulmuş, bilahare yönetim kurulunun 01.02.1996 günlü kararıyla bu
ipotek değeri 6.486 trilyon lira olan İzmit Uzunçiftlik'te bulunan
araziye 420 milyar lira üzerinden birinci derece ile aktarılmış, kredi
31.12.1994 ve 31.01.1997 tarihlerinde iki ayrı işlemle kullanılmış, ilk
işlemin karşılığı 04.02.1997 tarihinde firma tarafından ödenmiş, ancak
ikinci işlemin karşılığı öden meyince banka tarafından karşılanmış,
tasfiye edilecek alacaklar hesabına dahil edilmiştir.
Karşılığı ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin işleme girişilip girişilmediği belirsizdir.
2 ) 06.04.1995 gün ve 11 sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla 4 yıl 1
hafta vadeli olarak tahsis edilen 10 milyon Dolar ihracat kredisine
karşılık İzmit Uzunçiftlik'teki araziler üzerine 1.290 trilyon lira
üzerinden birinci derece ipotek tesis edilmiş, kredi 04.05.1999 vadeli
bir işlemle kullanılmış, 10.426 milyon Dolar'lık bölümü banka tarafından
faizi de dahil edilerek ödenmiş, firmalar ödemeyince tasfiye olunacak
alacaklar hesabına aktarılmıştır.
Karşılığı ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin işleme girişilip girişilmediği belirsizdir.
3 ) 08.12.1995 gün ve 41 sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla 5 yıl 1
ay vadeli olarak tahsis edilen 10 milyon Dolar DNTM kredisine karşılık
Şevket Demirel Holding ile Yahya Murat Demirel'in şahsi kefaleti yanı
sıra İzmit Uzunçiftlik'te bulunan arazi üzerine %10 fazlasıyla 11 milyon
Dolar birinci dereceden ipotek konulmuş, Bu kredi 23.1.1996'da, Estone
irtibatlı olarak 05.12.1997, 16.02.1996'da ve TFP irtibatlı olarak
05.12.1997'de kullanılmış, ilk sıradakinin bedeli ödenmiş, diğerleri
firma tarafından ödenmediğinden tasfiye olunacak alacaklar kapsamına
intikal etmiştir.
Karşılığı ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin işleme girişilip girişilmediği belirsizdir.
4 ) 26.09.1996 tarihli Yönetim Kurulu Kararıyla ithalat kabul
kredisi olarak tahsis edilen 10 milyon Dolar'a karşılık İzmit
Uzunçiftlik'te bulunan araziler üzerine birinci ve ikinci dereceden
olmak üzere toplam 2.400 trilyon liralık ipotek konulmuş, kredi Estone
irtibatlı olarak 21.10.1996 ve 13.05.1997 tarihinde kullanılmış, ilki
firma tarafından ödenmiş, ikincisi ise firmanın ödeme yapmaması
nedeniyle tasfiye olunacak alacaklar hesabına intikal ettirilmiş, ayrıca
ithalat hesabının kapatılmaması nedeniyle 25.05.1999 tarihinde Hazine
Müsteşarlığına ihbarda bulunulmuştur.
Karşılığı ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin işleme girişilip
girişilmediği belirsizdir. Keza, Hazine Müsteşarlığına yapılan ihbarın
da akibeti belli değildir.
5 ) 20.12.1996 gün ve 45 sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla makine
ve teçhizat alımı için Estone bağlantılı bir sözleşme uyarınca 10 milyon
Dolar ithalat kabul kredisi tahsis edilmiş, teminatı olarak İzmit
Uzunçiftlik'te bulunan araziler üzerinde birinci ve ikinci derecede
olmak üzere toplam 3.150 trilyon liralık ipotek konulmuş, bu kredi 895
bin Dolar depasmanla kullandırılmış, kullanım işlemlerinde Estone
firmasının makine ve teçhizatı yükleme tarihinin 06.03.1998 olduğu
belirtilerek vadenin 23.12.1998'e uzatılması kararlaştırılmış, ilk
kullanımın karşılığı 2.988 milyon Dolar, 17.03.1998 tarihinde Estone
firmasınca ödenmiş ancak, müteakip kullanımlarda 10.417.300 Dolar
karşılanmadığından tasfiye olunacak alacaklar hesabına intikal
ettirilmiş, ayrıca ithalat hesabının kapatılmamış olması nedeniyle
25.05.1999 tarihinde Hazine Müsteşarlığına ihbarda bulunulmuştur.
Karşılığı ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin işleme girişilip
girişilmediği belirsizdir. Keza, Hazine Müsteşarlığına yapılan ihbarın
da akibeti belli değildir.
6 ) 24.06.1997 gün ve 21 sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla
gümrüklerde KDV. ertelenmesi için 3 trilyon liralık teminat mektubu
kredisi tahsis edilmiş, Genel Müdür Yardımcısı Hüsnü Barbaros Olcay'ın
telefon talimatı uyarınca DNTM olarak kredinin kullanılması karara
bağlanmış, kredi karşılığında Şevket Demirel Holding ile Yahya Murat
Demirel'in şahsi kefaleti ve İzmit Uzunçiftlik'te bulunan arazi üzerine
bir ve ikinci derecelerde olmak üzere toplam 7 trilyon liralık ipotek
konulmuş, bu kredi, holdingin diğer şirketlerinden Demeks emrine keşide
edilen bononun ödenmesini garanti için ve keza TFP bağlantılı 11.07.1997
tarihli işlemle kullanılmış, şirket, 3.760 milyon Dolar tutarındaki
teminat mektubunu 17.12.1997 tarihinde bankaya iade etmiş, 5.750 milyon
Dolar tutarında olup bedelleri 20.07.1998 tarihinde banka tarafından
ödenen kredi firmanın 13.08.1998 ve 12.03.1999 tarihli ödemeleri ile
tamamıyla karşılanmıştır.
Genel Müdür Yardımcısı Hüsnü Barbaros Olcay'ın suçlandığı kredilerden ilki budur.
Yine dosyada yer alan Ticaret Sicili örneklerine göre, Dempa A.Ş.
13.06.1990 tarihinde kurulmuş olup, %60 hissesi Şevket Demirel
Holding'e, %20 hissesi Orma A.Ş'ye, %5 hissesi Binhan Demirel'e, %5
hissesi Neslihan Demirel'e, %5 hissesi Yahya Murat Demirel'e aittir.
15.08.1996'da TFP'nin %20 hisseyi aldığı anlaşılmaktadır. Ancak,
kimlerin hissesini aldığı dosyada belirsizdir.
Dempa'nın Yönetim Kurulu 1996 ve 1997 yıllarında Başkan Altemur
Kılıç, Başkan Yardımcısı Gökalp Baştürk ve üyeler Şaban Ayhan Tatligil,
Prof. Ersin Çamoğlu ve üye Orhan Azizoğlu'ndan oluşmaktadır. Zaman zaman
heyette değişiklikler olduğu anlaşılmaktadır.
B- Dempanel A.Ş. Yönünden:
1 ) 08.12.1995 gün ve 41 sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla 5 yıl 1
ay vadeli olarak 19 milyon Dolar DNTM kredisi tahsis edilmiş,
karşılığında Şevket Demirel Holding ile Yahya Murat Demirel'in şahsi
kefaleti ve Beykoz'da bulunan 695 milyar lira değerindeki tarla ve
araziye 11 milyon Dolar üzerinden birinci derece ile ipotek tesis
edilmiş, kredi 28.12.1995, 10.01.1996, 31.01.1996 tarihlerinde ve tarihi
saptanmamış bir başka işlemde kullanılmış üçüncü sıradaki kullanım
bedeli olan 950 bin Dolar firmadan tahsil edilmiş, diğer bölümleri
ödenmemekle tasfiye olunacak alacaklar hesabına aktarılmıştır.
Karşılığı ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin işleme girişilip girişilmediği belirsizdir.
2 ) 19.01.1996 gün ve 3 sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla 5 yıl 1
ay vadeli olarak 5 milyon Dolar DNTM kredisi tahsis edilmiş,
karşılığında Şevket Demirel Holding ve Yahya Murat Demirel'in şahsi
kefaleti ve İzmit Uzunçiftlik'teki arazi üzerine 5.5 milyon Dolar
üzerinden birinci derecede ipotek tesis edilmiş, kredi TFP irtibatlı
olan 05.12.1996 ve 16.12.1996 tarihli işlemlerle kullanılmış,
ikincisinin bedeli şirket tarafından bankaya ödenmiş, birincisi
ödenmemiş bu nedenle 3.849 milyon dolar alacak tasfiye olunacak
alacaklar hesabına aktarılmıştır.
Ne var ki, banka müfettişi Belovacıklı'nın raporunun 38.
sayfasında, bu miktarın da şirket tarafından ödendiği bildirilmektedir.
BDDK uzmanlarının raporunda ise ödenmediği ifade edilmekle giderilmemiş
bir çelişki yaratılmıştır.
Ödenmemiş ise, karşılığı ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin işleme girişilip girişilmediği belirsizdir.
3 ) 29.02.1996 gün ve 8 sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla 5 yıl 1
ay vadeli olarak 5 milyon Dolar DNTM kredisi tahsis edilmiş,
karşılığında Şevket Demirel Holding ve Yahya Murat Demirel'in şahsi
kefaleti alınmış, ayrıca İzmit Uzunçiftlik'te bulunan arazi üzerine bir
ve ikinci dereceden olmak üzere toplam 5.5 milyon Dolar'lık ipotek
konulmuş, kredi Estone ve TFP irtibatlı olarak kullanılmıştır.
Banka müfettişi U.Belovacıklı'nın raporuna göre; bedeli firmadan
tahsil edilmiştir. Ancak, BDDK raporu ödenmediğini açıklamaktadır. İki
rapor arasındaki çelişki dosyada giderilmemiştir.
Ödenmeyen bedel varsa karşılığı ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin işleme girişilip girişilmediği belirsizdir.
4 ) 23.05.1996 gün ve 17 sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla 5 yıl 1
ay vadeli olarak 10 milyon Dolar DNTM kredisi tahsis edilmiş, Şevket
Demirel Holding ve Yahya Murat Demirel'in şahsi kefaleti alınmış, ayrıca
İzmit Uzunçiftlik'te bulunan arazi üzerine bir, iki ve üçüncü
derecelerden olmak üzere toplam 11 milyon Dolar'lık ipotek konulmuş,
kredi 14.06.1996 tarihinde 17.07.2001 vadeli olarak kullanılmıştır.
Bu kredi ile ilgili olarak banka müfettişi Belovacıklı ile BDDK
raporları kredinin dönem faizlerinin banka tarafından ödendiğini uyumlu
olarak belirtmekte ancak, Belovacıklı, kredi aslının akibetini
belirtmemekte, BDDK ise aslının dahi banka tarafından ödendiğini ifade
etmektedir.
Karşılığı ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin işleme girişilip girişilmediği belirsizdir.
5 ) 24.06.1997 gün ve 21 sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla 1.5
trilyon lira gümrüklerde KDV ertelemesinin teminatı kredisi tahsis
edilmiş, Genel Müdür Yardımcısı Hüsnü Barbaros Olcay'ın telefon
talimatıyla kredinin DNTM olarak kullanılmasına icazet verilmiş, anılan
kredi 15.07.1997 tarihinde TFP irtibatlı olmak üzere 20.07.1998 vadesi
ile kullanılmış, teminat olarak Şevket Demirel Holding ve Yahya Murat
Demirel'in şahsi kefaleti alınmış, ayrıca İzmit Uzunçiftlik'te bulunan
arazi üzerine bir, iki ve üçüncü derecelerden olmak üzere toplam 3.5
trilyon lira ipotek vaz edilmiş, bu kredi 19.03.1999, 03.04.1999,
03.05.1999, 01.06.1999 ve 30.06.1999 tarihlerinde olmak üzere toplam
5.milyon 750 bin dolar olarak firma tarafından bankaya ödenmiştir.
Genel Müdür Yardımcısı Hüsnü Barbaros Olcay'ın suçlandığı diğer kredi kalemi budur.
Dempanel'in ortakları %56.9 olarak Demsan, %17 olarak Demeks, %20 olarak Demyapı, %5.1 olarak Demyön ve %1 olarak Demse A.Ş.dir.
1997 yılında Yönetim Kurulu Başkan Yahya Murat Demirel, Başkan
Yardımcısı Mehmet Yılmaz, üyeler Gökalp Baştürk, Cengiz Süer ve Şaban
Ayhan Tatlıgil'dir.
C- Era Finansal A.Ş. Yönünden:
10.06.1997 gün ve 19 sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla 7 milyon 500
bin dolar DNTM kredisi tahsis edilmiş, karşılığında Şevket Demirel
Holding ve Yahya Murat Demirel'in şahsi kefaleti ve İzmit'te bulunan
arazi üzerine üç, dört ve beşinci derecede olmak üzere toplam 3.6.
trilyon liralık ipotek tesis edilmiş, kredi 07.07.1997 tarihinde
15.07.1999 vadeli işlemlerle kullanılmış, bedeli 01.10.1999, 02.11.1999,
01.12.1999 tarihli işlemlerle 4.900 milyon dolar olarak faizi ile
ödenmiş, kalan 4.925 milyon dolar ise ödenmediğinden tasfiye olunacak
alacaklara aktarılmıştır.
Karşılığı ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin işleme girişilip girişilmediği belirsizdir.
Şirketin %97 hissesi Üniversal'a, %2 hissesi Volkan Olcay'a, %1 hissesi Demyön Holding'e aittir.
Yönetimi, Başkan Ali Paya, Başkan Yardımcısı Cengiz Süer, azalar
Volkan Olcay, Yahya Murat Demirel ve Şakir Gürel'den oluşmaktadır.
D- Üniversal Yatırım A.Ş. Yönünden:
10.06.1997 gün ve 19 sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla 8 milyon
Dolar DNTM kredisi tahsis edilmiş, karşılığında Şevket Demirel Holding
ve Yahya Murat Demirel'in şahsi kefaleti ile İzmit Uzunçiftlik'te
bulunan arazi üzerine iki, üç ve dördüncü dereceden olmak üzere toplam
3.840 trilyon liralık ipotek konulmuş, kredi 14.07.1997 tarihinde
19.07.1999 vade ile iki ayrı işlemde kullanılmış, karşılığı olan mark ve
dolar cinsi bedelleri firma tarafından ödenmediğinden tasfiye olunacak
alacaklar hesabına aktarılmıştır.
Karşılığı ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin işleme girişilip girişilmediği belirsizdir.
Şirketin, %98 hissesi Yahya Murat Demirel'e, binde 4 hissesi
Gökalp Baştürk'e, binde 4 hissesi Talat Mete'ye ve kalan kısım, adları
dosyaya göre belirsiz diğer kişilere aittir.
Yönetimi Başkan Yahya Murat Demirel, Başkanvekili Şakir Gürel, üyeler Şaban Ayhan Tatlıgil, Gökalp Baştürk ve Kemal Esiner'dir.
KANITLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ :
Dosya içeriğine göre kamu davasının konusu;
Demirel Şirketler Grubu içerisinde yer alan Dempa AŞ., Dempanel
AŞ., Era Leasing AŞ. ile Universal Yatırım AŞ.nin, 1994-1997 yılları
içerisinde Türkiye Halk Bankası AŞ.den aldığı onüç ayrı gayrinakdi
kredinin, alınma şekillerinin mevzuata aykırılık oluşturması, kredilerin
yeterli teminattan yoksun olması, karşılık olarak alınan ipoteklerin
gerçek değerlerinin çok üstünde gösterilmesi ve kredi borçlarının geri
ödenmemesi nedeniyle bankanın zararına yol açılmasıdır.
CYUY.nın 257. maddesi hükmü uyarınca iddianame, bir sıralama
dahilinde kredilerin tarihlerine yer vermekle birlikte, anılan
kredilerin 1996 ila 1998 yılları arasındaki depasman işlemleri ile
sınırlı olduğunu soyut bir biçimde ifade etmektedir.
İddianameye konu eylemlerin mağduru Türkiye Halk Bankası hükmü
şahsiyetidir. Anılan şirketlere tahsis edilen kredilerin ödenmemesi ve
tasfiye edilecek banka alacağına dönüşmesi sonucu mudi tasarruflarına
kefil olan Devlet Hazinesi de zarara uğramış olmaktadır.
2- Sanıkların suçuna vasıf vermekte Yargıtay 11. Ceza Dairesi ile
Yargıtay C.Başsavcılığı arasında uyuşmazlık bulunduğundan
değerlendirmenin bu evresinde, dolandırıcılık suçu ile zimmet suçlarının karşılaştırılması ve Türkiye Halk Bankasının statüsünün belirlenmesi isabetli olacaktır.
a ) 765 sayılı TCY.nın Devlet İdaresi Aleyhine İşlenen Cürümler
başlıklı ikinci kitap birinci fasıl 202. maddesinde düzenlenen zimmet
suçu, bir memurun görevi sebebiyle kendisine tevdi olunan, muhafaza,
denetim veya sorumluluğu altında bulunan para veya para yerine geçen
evrak veya senetleri veya diğer malları zimmetine geçirmesi olarak
tanımlanmaktadır. Bu suçun faili memurdur. Suçun konusunu ise para, para
yerine geçen belge veya senetler ile sair mallar oluşturur. Zimmet
konusu değerin memura görevi nedeniyle teslim edilmiş olması veya onun
koruma, denetim ya da sorumluluğuna tevdi edilmiş bulunması
gerekmektedir. Suçun maddi öğesi ise, "zimmete geçirme"dir. Suçun maddi
öğesi, memurun denetim, koruma ve sorumluluğu altındaki değeri tahsis
edildiği amaç dışında kendisine veya üçüncü kişiler yararına mal
edinmesi, bir başka anlatımla bu mallar üzerinde amaç dışı tasarrufta
bulunmasıdır. Suça, memur olmayan kişilerin iştiraki olanaklı olup, bu
kişiler TCY.nın 66. maddesi sevki ile 64. ve 65. maddeleri kapsamında
sorumlu olacaklardır.
b ) Türkiye Halk Bankası 08.06.1933 gün ve 2284 sayılı Yasa ile
kurulmuştur. 18.06.1984 tarihinde 233 sayılı KHK ile KİT kapsamına
alınan banka bilahare 22.01.1990 tarihinde yürürlüğe giren 399 sayılı
KHK. kapsamına dahil edilmiş, anılan kararnamenin 11/b maddesi ile
"Genel Müdür, Müessese Müdürü, Yönetim ve Danışma Kurulu veya Yönetim
Komitesi Üyeleri ile her çeşit personelinin teşebbüslerin ve bağlı
ortaklıkların paralarına ve para hükmündeki evrak ve senetlerine ve
diğer mevcutlarına karşı işledikleri suçlar ile bilanço, tutanak, rapor
ve benzeri her türlü belge ve defterleri üzerinde işledikleri suçlar ile
ifa ettikleri görevlerinden doğan suçlardan dolayı memur sayılarak
cezalandırılacakları" kuralı vaz edilmiştir.
Davamız konusu kredilerin tahsis ve kullandırılış dönemlerinde banka ve mensupları hakkında bu statü geçerlidir.
Ancak ne var ki, 25.11.2000 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak
yürürlüğe giren 4603 sayılı Yasanın 1. maddesinin 2. ve 5. bendlerinin
açık hükmü gereğince, Türkiye Halk Bankası, TC Ziraat Bankası ve TC
Emlak Bankası ile birlikte özel hukuk statüsüne tabi bir anonim şirket
haline dönüştürülerek, personeli hakkında 233 ve 399 sayılı KHK.lerin
uygulanması olanağı ortadan kaldırılmıştır. Böylece anılan banka
personelinin memur gibi cezalandırılmaları olanaksız hale gelmiş,
25.11.2000 tarihinden sonra bu personelin zimmet nitelikli eylemleri
nedeniyle sadece memur zimmetlerini yaptırıma bağlayan TCY.nın 202.
maddesinin tatbik yeteneği kalmamıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun benzer konulu bir başka dava
nedeniyle verdiği 08.02.2005 gün ve 164-7 sayılı kararında da ayrıntılı
biçimde değerlendirildiği üzere, anılan banka mensuplarının eylemleri
suç olmaktan çıkartılmamış, banka aleyhine gerçekleştirdikleri zimmet ya
da nitelikli zimmet eylemlerinden dolayı 4389 sayılı Bankalar Yasasının
22. maddesinin 3. fıkrası hükmünün uygulanması zarureti doğmuştur.
Hernekadar 4389 sayılı yasanın 22. maddesinde tanımlanan zimmet suçunun,
gerek unsurları ve gerekse özgürlüğü bağlayıcı cezası TCY.nın 202.
maddesinde düzenlenen zimmet suçundan bir farklılık arzetmemekte ise de
TCY.nın 202. maddesinde hürriyeti bağlayıcı cezanın yanı sıra para
cezası ve ayrıca 219. maddenin tatbiki ile memuriyetten daimi olarak
yasaklanma cezası verilmek gerekirken 4389 sayılı Yasanın 22. maddesi
kapsamındaki basit zimmet türlerinde para cezası öngörülmemekte, gerek
basit gerekse nitelikli bankacılık zimmetinde feri yaptırım
uygulanmamaktadır.
Bu nedenle TCY.nın 2/2. maddesinde öngörülen "sonradan yürürlüğe
giren yasanın lehte hükümler taşıması durumunda önceden işlenen suçlar
yönünden de tatbik ve infaz edileceği" kuralı gereğince Türkiye Halk
Bankası sorumlularının zimmet suçlarında da anılan Yasanın 22.
maddesince hüküm kurulması zarureti ortaya çıkmaktadır.
c ) Dolandırıcılık
suçu ise, 765 sayılı TCY.nın Mal Aleyhine Cürümlere ilişkin onuncu
babının 503 ve 504. maddelerinde düzenlenmiş olup, hile ve desiseler
yaparak bir kişiyi hataya düşürüp onun veya başkasının zararına,
kendisine veya bir başkasına haksız çıkar sağlamaktır.
Bu suçun oluşabilmesi için;
a ) Fail tarafından hile ve desise yapılmalıdır. Mağdurun
inceleme eğilimini etkisiz kılacak nitelikte bir takım hareketlerde
bulunulmalıdır. Bu hareketler fail tarafından yapılabileceği gibi bir
başka şahsa da yaptırılabilecektir.
b ) Yapılan hile ve desise bir kimseyi kandırabilecek nitelikte
olmalıdır. Hile ve desisenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı, olaysal
olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, faille olan
ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, gizlenen veya değiştirilen
belgelerle gerçek olduğundan bahisle gösterilen belgelerin nitelikleri
ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
c ) Mağdurun veya başkasının zararına, kendisi veya başkası
lehine haksız bir çıkar sağlanmalıdır. Fail kendisi veya başkasına yarar
sağlamak amacıyla bilerek ve isteyerek hile ve desise yapmalı, verilen
zarar ile sanığın fiili arasında uygun nedensellik bağı bulunmalıdır.
Zararın sonradan ortadan kalkması suçun oluşumuna etkili değildir.
3- Bu açıklamalar ışığında somut kredi olayları ve sanıkların konumları değerlendirildiğinde;
Eğer kredilerden yararlanan şirket sahip ve sorumluları, Türkiye
Halk Bankasının kredileri karara bağlayan ve tahsis eden yetkililerini
hile ve desiselerle kandırarak aldatmış, böylece bu kredilerin
kendilerine sağlanmasını temin etmiş, kredi karşılığı teminat olarak
verdikleri ipotekli taşınmazların değerlerini kandırıcı yöntemlerle
yüksek göstermeyi başararak kredilerin teminatsız kalmalarını sağlamış
ise, fiillerinin nitelikli dolandırıcılık
türünü oluşturacağı; ortada hile ve desise bulunmadığı ve banka
yetkililerinin bilerek ve isteyerek ya da sorumluluklarında aymaz
tavırlar sergileyerek yeter teminat almadan, almış gibi göstererek veya
mevzuatın yüklediği sair denetim sorumluluklarını bilinçli tarzda yerine
getirmeyerek kredi tahsis ettikleri anlaşıldığında eylemin zimmet
niteliğine ulaşacağı açıktır.
Konu kredilerle ilgili olarak banka müfettişleri, BDDK Yeminli
Murakıpları, TBBM. Araştırma Komisyonu, Cumhurbaşkanlığı Devlet
Denetleme Kurulu tarafından düzenlenen raporlarda yekdiğerini doğrular
biçimdeki ortak tespitlerle;
Demirel Şirketler Grubu içerisinde yer alan Dempa AŞ., Dempanel
AŞ., Üniversal Yatırım AŞ. ve Era Leasing AŞ.'ne dövizi natık teminat
kredilerinin Banka Genel Müdürlüğünün bilgi ve kabulü sonrasında Yönetim
Kurulunca onaylandığı, olumsuz istihbarat raporlarının anılan üst
yönetimlerce önemsenmediği, her bir kredi için ayrı istihbarat raporu
düzenlenmesi iç mevzuat uyarınca gerekli ve zorunlu iken buna
uyulmayarak daha önceki istihbarat raporları ile yetinildiği, kredilere
teminat olarak alınan hatta bir kısmı %200 fazlalıkla alınmış gibi
gösterilen ipoteklerin güncel değerlerinin gözetilmediği, aynı
taşınmazlar üzerine başka kurum ve kuruluşlarca da ipotek konmuş
olmasına rağmen önceden ve değişik derecelerde konulan bu ipoteklerin
varlığının yeni tesis edilen kredi dilimlerini teminatsız hali sokma
ölçülerinin denetsiz bırakıldığı, ithalat ve ihracat kredilerinin gerçek
niteliğine uygun kullanılıp kullanılmadığının araştırılmadığı bu kredi
dilimlerinin kullanılmasında adı geçen Estone ve TFP Firmalarının gerçek
olup olmadığının ve bunlar tarafından ithalat için düzenlenen
faturaların sahih nitelik taşıyıp taşımadığının kontrolsüz bırakılması
nedeniyle bir yandan banka riske sokulurken diğer yandan da kredilerin
amacı dışında kullanılmasına neden olunduğu, kullandırılan kredilerin
geri dönmeme riski açıkça ortaya çıktığı evrede geri ödemeleri
sağlayabilmek amacıyla kredilendirme talimatları da aşılarak yeni
krediler tesis edildiği ve bu tür depasmanlı işlemlerle riskin ve banka
zararının artırıldığı, anılan işlemlerin banka Genel Müdürlüğünün ve
Yönetim Kurulunun bilgisi tahtında ve izin ve icazeti kapsamında
yapılmış olduğu sonucuna varılmaktadır.
Nitekim, bu tespit, Banka Müfettişi Keser'in raporuna da dolaylı
bir kabulle yansıtılmış, Banka Genel Müdürlüğünün ve Yönetim Kurulunun,
depasmanlı kredi işlemlerinden bilgisi olduğunun kabulüyle şube
yetkililerinin cezalandırılması cihetine gidilmemesi önerilerek sadece
uyarılmaları tavsiye edilmiş, bu öneri Genel Müdürlükçe de benimsenmek
suretiyle icazetin varlığı sergilenmiş, şube yetkilileri hakkında
herhangi bir idari ve cezai işleme girişilmemiştir.
Yargıtay 6. Ceza Dairesinin bozma kararı sonrasında Yerel
Mahkemece bankacılardan oluşturulan üç kişilik bilirkişi heyetine rapor
düzenlettirilmiş ve bu bilirkişiler, "işlemlerde yasalara ve
kredilendirme kurallarına aykırılık olmadığı yorumuna vardıktan sonra
krediler için verilen teminat nitelikli ipoteklerin varlığına işaretle
kredi borçlarını bunların karşılamaya fazlasıyla yeteceğini kabul ederek
sanıkların suç kastından söz edilemeyeceği" görüşünü serdetmiş ise de,
anılan raporun, her bir krediyi bağımsız değerlendirme yerine genel ve
soyut nitelik taşıması, kredilendirme kuralları yerine uygulamada
geçerli yöntemleri ölçü alması, ithalat kredileriyle irtibatlı olan dış
firmaların ve bu firmalarca düzenlenmiş belgelerin sahih olup
olmadığının denetimini ehemniyetsiz sayması, ipotekli taşınmazların
belgelerde gösterilen değerlerinin gerçekçiliğini tartışmasız biçimde
benimsemesi karşısında bu rapora dayanılamayacağı yönünde Yargıtay 11.
Ceza Dairesi ve Yargıtay C.Başsavcılığınca benimsenen görüş, Yargıtay
Ceza Genel Kurulunca da isabetli bulunmuştur.
Ne var ki, bu raporda dahi banka üst yönetiminin kredilerde etkin
olduğu gerçeği ifade edilmekte ve bu husus; "... Dempa A.Ş., Dempanel
A.Ş., Era A.Ş., Universal A.Ş. lehine çeşitli poliçe ve bonolara aval
verdikleri bankanın genel müdürlük birimleri tarafından bilinmekte ve
fakat engel olunmamaktadır. ... sanıkların yaptıkları her türlü işlemi
saklamaksızın amirlerine bildirmek suretiyle yaptıkları kredi kullanım
koşullarına aykırı işlemlerinin olağan teftişlerde tespit edilmesine
karşı üstü kapalı olarak onaylandığı kanaatine varılmıştır." sözleriyle
açıkça belirtilmektedir.
Bu değerlendirmelerin doğal sonucu, kredilendirmelerin banka üst
yönetiminin bilgi ve icazeti tahtında gerçekleştirildiğini kabul etmek
ve bu nedenle suçun banka zimmeti ve bu eyleme iştirak olduğu yorumuna
varmaktır.
4- Her ne kadar;
Geçmiş tarihlerde bazı suç duyuruları üzerine, konu kredilerin
tahsisinde görev alan Türkiye Halk Bankası Genel Müdürleri, Genel Müdür
Yardımcıları ve bir kısım Yönetim Kurulu Üyeleri hakkında değişik
zamanlarda soruşturma açıldığı, Dempa AŞ., Dempanel AŞ., Era AŞ. ve
Üniversal AŞ'ne verilmiş olan işbu kredilerle ilgili olarak suçlamalar
yapıldığı, adı geçenlerin bu kredilendirmelerdeki sorumluluklarının
TCY.nın 240. maddesine mümas görevi kötüye kullanmak olacağı yorumuna
ulaşılıp 23 Nisan 1999 tarihinden önce işlenen suçlarla ilgili
soruşturma ve kovuşturmaların ertelenmesine olanak sağlayan 4616 sayılı
Yasa kapsamında bulundukları görüşüyle takipsizlik kararı verildiği ve
bu kararların da üst incelemelerden geçirilmek suretiyle kesinleşmiş
bulunduğu anlaşılmakta ise de halen yargılanması süren sanıkların
eylemlerine suç vasfı vermede anılan takipsizlik kararının hukuki engel
teşkil etmeyeceği ortadadır.
Zira kişinin suç teşkil eden fiillerini serbestçe vasıflandırmayı
engelleyen ve sınırlayan herhangi bir yasa normu bulunmamaktadır. Kaldı
ki Türkiye Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hüsnü Barbaros Olcay
halen yargılanmakta olan sanıklar arasında yer almakta, bu kişiye
irtibatlı olarak suça zimmet vasfı vermek olanağı sürmektedir.
5- Kaldı ki; takipsizlik kararları lehine tesis edildikleri
kişilerin sorumluluk olasılığını bütünüyle ortadan kaldıran belgelerden
olmayıp, CYUY.nın 167/2. maddesi uyarınca "yeni vakaların ya da yeni
kanıtların varlığı halinde kaldırılması ve iddianame konusu edilmesi
mümkün usuli işlemler kapsamında bulunmaktadır.
6- Sadece Türkiye Halk Bankası Levent Şubesi Müdür ve Müdür
Yardımcısı olan Mualla Halistürk, Ender Altun ve Genel Müdürlük Ticari
Krediler Müdürü Muazzez Ela hakkında verilen ve Yargıtay 11. Ceza
Dairesinin onayı ile kesinleşen beraat kararları, bu kişilerle sınırlı
olarak, CYUY.nın 253. maddesi uyarınca yeniden yargılamaya ve aleyhe
hüküm tesisine engel teşkil edecek mahiyettedir.
7- Dosyadaki bilgi ve belgelerle sabit olduğu üzere;
Kredilerden dört ayrı şirket yararlanmıştır.
Dempa A.Ş., Dempanel A.Ş., Universal Yatırım A.Ş., ve Era Leasing
A.Ş. isimlerini taşıyan bu şirketlerin tümünün sahibi, sorumlusu ve
kredilerden yararlananı sanık Yahya Murat Demirel'dir. Adı geçen sanık,
anılan şirketlerin sahibi ve sorumlusu olduğunu savunmalarında da
kabullenmiştir.
Sanık Gökalp Baştürk, asli sorumlu Yahya Murat Demirel'in en
yakın yardımcısı olup, Dempa AŞ., Dempanel AŞ. ve Üniversal AŞ'de
yönetici ve ortak durumundadır. Adı geçen, aynı zamanda bir kısım
ithalat kredisinde dış firma olarak anılan TFP'nin genel direktörü
konumundadır. Bir kısım kredinin alınmasında etkin olarak yer almıştır.
Sanık Hüsnü Barbaros Olcay, Türkiye Halk Bankası Genel Müdür
Yardımcısı olup dava konusu kredilerin bir kısmının tahsisinde imza
sahibi olarak sorumluluk üstlenmiş, ve bu kapsamda gümrüklerden KDV.
teminatı olarak Yönetim Kurulunca verilen TL türü iki adet gayrinakdi
krediyi sözlü talimatı ile dövizi natık gayri nakdi teminat kredisine
çevirmiştir. Sorumluluğunun kapsamı ve niteliği imzasını taşıyan
kredilerin belirlenmesi ile saptanabilecektir.
Sanık Şaban Ayhan Tatlıgil, Dempa AŞ., Dempanel AŞ. ve Üniversal
AŞ'de Yönetim Kurulu Üyeliği yapmış, bazı kredi tahsislerinde imza
sahibi olarak yer almış, sanık Emine Mehtap Ceylan ise bir dönemle
sınırlı olarak Dempa AŞ'de Yönetim Kurulu Üyeliği yapmıştır.
Sanıkların sorumluluğunun kapsamı ve suç teşkil eden fiillerinin
niteliği yönünden belgelerin incelenmesi ve savunmaları da
değerlendirmeye tabi tutularak sorumluluklarının buna göre saptanması
gerekmektedir.
8- Sıralanan değerlendirmelerin sonucu olarak;
Sanıklar Hüsnü Barbaros Olcay, Yahya Murat Demirel, Gökalp
Baştürk Emine Mehtap Ceylan ve Şaban Ayhan Tatlıgil, kendi eylemleriyle
sınırlı olmak koşuluyla bankacılık zimmetinin ya failleri ya da banka
yöneticisi konumundaki faillerin suç ortağı durumundadırlar.
9- Önem arzeden bir diğer husus;
İster TCY.nın 202. isterse 4389 sayılı Bankalar Yasasının 22/3.
maddesi uygulansın, zimmet suçunun her türünde, "oluşan gerçek zararın"
rakamsal olarak tespiti gerekliliğidir.
Bu gereklilik, kredilendirmelerden kaynaklanan zimmet türlerinin,
kendine mahsus özelliği itibarıyla farklı ve kapsamlı bir saptamayı
zorunlu kılmaktadır.
Bankanın, kredilendirmedeki usulsüz işlemlerinden kaynaklanan
zimmet türleri, karşılık olarak alınan ipotek değerlerinin yetersizliği
ile ortaya çıkacağından, öncelikle ve kesin biçimde ipotekli
taşınmazların, kredi tahsis zamanındaki "gerçek satış değerlerinin"
belirlenmesi zarureti vardır.
Bu belirlemede, ipotekli taşınmazın kredi tahsis tarihindeki
satış bedeli açıklıkla saptanmalı, aynı taşınmaza önceden ve farklı
nedenlerle konulan ipoteklerin değerleri indirilmeli, arta kalan değerin
krediyi ne ölçüde karşıladığı ve depasmanlı kredilendirmelerin teminata
bağlanıp bağlanmadığı belirlenmelidir. İpoteğin krediyi karşılıyor
olması durumunda zimmet suçunun oluşmayacağı kabul edilmeli,
karşılamayan miktarın zimmet teşkil edeceğinden hareketle fiile vasıf
verilmeli, haklarında kamu davası açılsın ya da açılmasın bu işlemin
banka yönetiminin zimmet sorumluluğu kapsamında olduğu gerçeğinden
hareketle eylemler yorumlanmalı ve yargılaması sürdürülen sanıkların her
bir kredilendirmedeki sorumluluğu somutlaştırılmalı, konumlarına ve
etkinliklerine göre zimmet suçunun asli faillerini azmettiren veya bu
fiillere asli ya da fer'i düzeyde iştirak eden olduklarının kabulüyle
değerlendirme yapılmalıdır. Soruşturma öncesinde kendiliğinden ve
iyiniyetle yapılan ödemelerin zimmet suçu ödemesi olmadığı benimsenerek
zarar hesabına dahil edilmemesi sağlanmalı, soruşturmadan sonra yapılan
ve ipotekle karşılanmayan değerlere ilişkin bulunan ödemelerin ise
zimmet suçu ödemesi olduğu kabul edilmelidir.
10- Bu bağlamdaki işlemlerin Yerel Mahkemece yapılması ve
Yargıtay denetimine olanak verecek açıklıkla kararda sergilenmesi
zorunludur.
11- Yerel Mahkeme gerek ilk, gerekse Yargıtay 6. Ceza Dairesinin
soruşturmayı genişletmeye yönelten bozma kararı üzerine verdiği ikinci
hükmünde sanıkların beraatına karar verdiğinden, açıklanan doğrultuda
ayrıntılara girmemiş, kredilendirmelerin yöntemine uygun verildiğini
belirtmekle yetinmiştir.
Bu itibarla Yargıtay C.Başsavcılığının suç vasfına ilişkin
itirazı üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunun ilk derece mahkemesi
yerine geçerek, hangi sanığın hangi kredi dilimlerinden sorumlu
olduğunu, sorumluluk kapsamının rakamsal değerinin ne olacağını, hangi
fiillerin hangi failler yönünden bankacılık zimmeti ya da nitelikli
bankacılık zimmeti oluşturduğunu saptama yetki ve sorumluluğu
bulunmamaktadır.
Kaldı ki teminat olarak alınan ipotekli taşınmazların "kredi
tahsis tarihlerindeki gerçek değerleri" her türlü kuşkuyu yenecek tarzda
saptanmadığından ve suçlamaların esasını bu taşınmazların belgelere
yansıtılmış değerlerinin gerçeğe uygun olmadığı iddiası teşkil
ettiğinden, öncelikle bu doğrultuda bir tespite girişilmeli, bu arada
ipotekli taşınmazların paraya çevrilip çevrilmediği, çevrilmişse hangi
seviyede karşılığın elde edildiği belirlenmeli, soruşturma öncesindeki
ödemeler rakamlandırılmalı, zimmetin varlığı ve yarattığı zararın düzeyi
netleştirilmelidir.
Bu işlemlerin Yerel Mahkemece yerine getirilmesi usul gereğidir.
12- Yerel Mahkemenin tespit ve değerlendirmelerinde,
kredilendirme tarihlerinden sonra oluşan olağandışı para hareketlerini,
Türk parasının döviz karşılığındaki değer kayıplarını, beklenmedik doğal
afetler neticesi ipotekli taşınmazların satış değerlerinde oluşabilecek
değer düşüşlerini gözetmesi gereği vardır.
Yerel Mahkemenin tüm tespit, değerlendirme ve kabulleri açılacak
temyiz davalarında Yargıtay Daire veya Genel Kurullarında inceleme
konusu olabilecektir.
13- Anılan şirketlerin; gayrinakdi ithalat, ihracat, makine ve
teçhizat tedariki kredilerinde ve dövizi natık sair teminat kredisi
türlerinde, belge sahteciliklerine gidilmesinin, işlemlerle bağlantılı
paravan dış firmaların sahih firmalar olarak gösterilmesi, bu firmaların
gerçekçi olmayan faturalarının sahih ve geçerli faturalar kabilinden
işleme tabi tutulması, tesis kredilerinin gerçek dışı belgelerle ve
banka üst yönetiminin savsaklama ve denetsizliğinden yararlanılmak
suretiyle kullanımı sonucu kandırıcılığın gerçekleştirilmesinin ve
özellikle her bir krediye teminat olarak alınan ipoteklerin gerçeğin çok
üstünde değerlerde gösterilerek şeklen krediyi karşılıyor hale
sokulmasının, fiilin açığa çıkmamasını temine yönelik işlemlerden
sayılabileceğinde ve bu itibarla zimmetin nitelikli türünü
oluşturacağında kuşku yoktur.
İşlemlerin banka üst yönetiminin bilgisi ve onayı kapsamında
gerçekleştirilmesi sonucu banka hükmü şahsiyetinin aldatıldığı ve banka
parasının üçüncü şahıslar tarafından zimmetlenmesine sebebiyet verildiği
açıktır. Banka hükmü şahsiyetiyle birlikte mudi tasarruflarının
teminatçısı olan Devlet Hazinesi de zarara uğramış durumdadır. Ortaya
çıkan sonucun şirket hissedar ve yöneticisi sanıkların bilgisi dahilinde
gerçekleştiğini kabul zarureti vardır.
14- Bu değerlendirme ve saptamaların sonucu olarak;
Yargıtay C.Başsavcılığının suç vasfına ilişkin itirazı isabetli
olup, Dempa A.Ş., Dempanel A.Ş., Universal Yatırım A.Ş. ve Era Leasing
A.Ş.'ne verilen ve işbu davanın konusunu teşkil eden usulsüz kısmen
karşılıksız ve bu itibarla geri dönüşü olmayıp bankaya zarar veren
kredilerde banka genel müdürlüğü yetkilileri ile yönetim kurulunun
bilinçli tavır ve davranışlarının etkili oluşu sonucu kredilerin
firmalar yararına şekillendiği, banka üst yetkili ve sorumlularının kamu
taciri durumundaki bankanın hükmü şahsiyetini temsilde ve mal varlığını
korumada bilinçli ve eylemli şekilde kusurlu bulundukları, bu nedenle
kredilendirme olaylarında banka yöneticilerinin hile ve desiselerle
kandırılmalarından sözedilemeyeceği için suçlara "nitelikli dolandırıcılık"
vasfı verilmesinde isabet bulunmadığı, varlığı halinde suçun banka
zimmeti oluşturacağı, suç tarihinde 765 sayılı TCY.nın 202. maddesi
kapsamında değerlendirilmesi gereken bu fiillerin suç tarihinden sonra
yürürlüğe giren ve lehte hükümler içermesi nedeniyle TCY.nın 2/2.
maddesi uyarınca tatbik ve infazı gereken 4389 sayılı Bankalar Yasasının
22. maddesi kapsamında tahlil ve değerlendirilmesi gerektiği, her bir
sanığın sorumluluğunun kendi imzası tahtında şekillenen kredilerle
sınırlı olacağı aldatıcılık olgusu taşıyan kredi işlemlerindeki
sorumluluğun 4389 sayılı Bankalar Yasasının 22/3. madde fıkrasının 2.
cümlesi kapsamında değerlendirilmesi icap edeceği sonucuna varılmalıdır.
15- Bu itibarla Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne, sanıkların eylemlerine nitelikli dolandırıcılık
vasfı vererek, 765 sayılı TCY.nın 64/1. maddesi delaletiyle
504/1-7-8-son, 80, 522. maddeleri uyarınca cezalandırılmalarına ilişkin
Yargıtay 11. Ceza Dairesinin kararının kaldırılmasına ve Yerel Mahkeme
hükmünün bu doğrultuda bozulmasına karar verilmelidir.
16- Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Kurul Üyesi ise, Özel
Dairece belirlenen suç vasfının dosya kapsamına uygun olduğu, bu nedenle
Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmesi gerektiği
görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE, Yargıtay 11. Ceza
Dairesinin 21.06.2004 gün ve 4154-5504 sayılı kararının sanıklar Yahya
Murat Demirel, Hüsnü Barbaros Olcay, Gökalp Baştürk, Şaban Ayhan
Tatlıgil ve Emine Mehtap Ceylan haklarındaki bozma bölümünün
KALDIRILMASINA,
2- Bu sanıkların eylemlerinin bankacılık zimmeti suçunu
oluşturduğu gözetilmeden beraatlarına karar verilmesi isabetsiz
olduğundan, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.12.2003 gün ve 206-460
sayılı hükmünün BOZULMASINA,
3- Dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 31.05.2005 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
Yorumlar
Yorum Gönder